Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2021/379 E. 2022/1810 K. 30.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2021/379 Esas 2022/1810 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/379
KARAR NO : 2022/1810

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ :ANKARA 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

TARİHİ : 16/11/2020
NUMARASI :2020/11 Esas 2020/512 Karar
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :
DAVA : Sigorta
DAVA TARİHİ : 14/08/2018
KARAR TARİHİ : 30/12/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 30/12/2022

Taraflar arasındaki sigortaya ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı davalı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekillin … plakalı araç ile 02/05/2018 tarihinde orta refüje çarpması neticesinde kaza meydana geldiğini, müvekkiline ait aracın … A.Ş. Şirketi tarafından kasko poliçesi ile sigortalandığını, müvekkilinin sigorta şirketine kazayı bildirdiğini, ödemenin 2,5 ay geçmesine rağmen yapılmadığını, bunun üzerine Ankara 10. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2018/157 D. İş dosyasından aracın hasar durumu ve kaza masrafının tespiti için tespit davası açıldığını, mahkeme tarafından araç üzerinde yapılan bilirkişi incelemesi neticesinde aracın mevcut hasar durumu itibarı ile pert olduğunun ve pert bedelinin toplam 34.000,00 TL olduğunun tespit edildiğini iddia ederek 34.000,00 TL zarar bedelinin kaza tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; … plakalı aracın müvekkili şirket nezdinde ticari genişletilmiş kasko sigorta poliçesi ile sigortalı olduğunu, dosya üzerinden yapılan inceleme ve eksper araştırmalarına göre kaza esnasında aracı kimin kullandığı hususunda şüpheler bulunduğunu, davacı tarafın bildirdiği hasar miktarını kabul etmediklerini, tespit dosyasında alınan bilirkişi raporunu kabul etmediklerini, kusur oranlarının tespit edilmesi gerektiğini, müvekkili şirketin davadan önce temerrüt gerçekleşmediğinden müvekkili şirket yönünden dava tarihinden itibaren yasal faiz talep edilebileceğini bildirerek davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; davacı şirkete ait … plakalı aracın 02/05/2018 tarihinde orta refüje çarpması sonucu maddi hasarlı trafik kazasının meydana geldiği, aracın davalı şirkete genişletilmiş kasko sigorta poliçesi ile sigortalı olduğu, davacı tarafça kazanın davalı şirkete bildirilerek hasar bedelinin talep edildiği, davalı şirketin ise hasarın motorlu kara taşıtları birleşik kasko poliçesi genel şartları A5(5.10) maddesi gereğince tazmin kapsamında olmadığından bahisle istemi reddettiği, TTK 1282 maddesi uyarınca sigortacı geçerli bir sigorta ilişkisi kurulduktan sonra oluşan rizikolardan sorumlu olduğu gibi aynı yasanın 1281 maddesi hükmüne göre kural olarak rizikonun teminat dışında kaldığına ilişkin iddianın sigortacı tarafından kanıtlanmasının gerektiği, davalı sigorta şirketi tarafından kazaya karışan sürücünün çelişkili ifadeleri ile sürücü değikliği şüphesi ortaya çıktığı için teminat dışı kaldığı iddia edilmiş ise de, rizikonun teminat dışında kaldığının somut delillerle davalı sigorta tarafından kanıtlanamadığı bu nedenle davalının davacının aracında meydana gelen hasar bedelini karşılaması gerektiği, bilirkişi raporuna göre dava konusu araçta meydana gelen hasarın dava dışı …’nın %100 kusuru ile meydana geldiği, alınan bilirkişi raporu doğrultusunda aracın marka, model kullanım amacı ve tüm evsafların dikkate alındığında kazadan önceki hali ile peşin para karşılığı serbest piyasa alım satım değerinin 67.000,00 TL olduğu, kaza nedeniyle kaza sonucu ağır hasarlı olduğu, tamirinin ekonomik olmadığı, aldığı ağır darbe sonucu aracın hasarlı vaziyetteki sovtaj değerinin 37.000 TL olduğu, bu kapsamda, davacı yanın zararının kaza tarihi itibariyle 30.000,00 TL olduğu, her ne kadar dava dilekçesi ile kaza tarihinden itibaren faiz talep edilmiş ise de davalı sigorta şirketinin 17/05/2018 tarihinde temerrüte düştüğü, aracın ticari araç olmadığı anlaşıldığından hükmedilen alacağa yasal faiz yürütülmesi gerektiği gerekçeleriyle davanın kısmen kabulüne, 30.000,00 TL’nin poliçe limiti ile sınırlı olmak üzere davalı sigorta şirketinin temerrüte düştüğü 17/05/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya dair istemin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu kaza esnasında aracı kimin kullandığı hususunda şüpheler bulunduğu, kaza sonrası sürücü değişikliği yapıldığının dosyadaki deliller ile sabit olduğunu, bu konuda sürücü olduğu iddia edilen …’nın beyanlarının çelişkili olduğunu, …’nın beyanında yanında olduğunu ifade ettiği …’yı telefonla aradığına ilişkin GSM kayıtlarının sürücü değişikliği yapıldığını kanıtlar nitelikte olduğunu, yine bu konuda kaza tespit tutanağında ifadeler bulunduğunu bu nedenle hasarın teminat kapsamında olduğunu ispat yükünün davacıda olduğunu mahkemece eksik inceleme ile karar verildiğini bildirerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; trafik kazasından kaynaklı olarak davacının aracının kasko şirketine karşı açtığı tazminat istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Hasar dosyası sureti, genişletilmiş kasko poliçesi örneği, kaza tespit tutanağı örneği, trafik tescil kayıtları, Ankara 10. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2018/157 D.İş sayılı dosyası vs deliller dosya arasında mevcuttur.
Ankara 10. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2018/157 D.İş sayılı dosyasından Makine Mühendisi bilirkişinden alınan raporun incelenmesinde; tespit konusu … plakalı … model hasarlı aracın inceleme, tespit ve değerlendirilmelerde, aracın onarımının ekonomik olmayacağı pert total kabulü halinde hasar ve zarar bedelinin 34.000,00 TL olacağı bildirilmiştir.
05/10/2020 tarihli bilirkişi raporunda özetle; 02/05/2018 tarihli tek araçlı maddi hasarlı trafik kazasında … plakalı aracın sürücüsü dava dışı …’nın %100 kusurlu olduğu, … plakalı aracın dava konusu kaza soncu ağır hasarlı olduğu, tamirinin ekonomik olmadığı anlaşıldığından davacının maddi zararının 30.000,00 TL olduğu, meydana gelen zararın kasko sigortası genel şartları teminat kapsamımda kaldığı, davalı şirketin poliçe limiti ile sınırlı olmak kaydıyla sorumlu olacağı bildirilmiştir.
Dosya kapsamından, davacı şirkete ait … plakalı aracın 02/05/2018 tarihinde orta refüje çarpması sonucu maddi hasarlı trafik kazasının meydana geldiği, aracın davalı şirkete genişletilmiş kasko sigorta poliçesi ile sigortalı olduğu, davacı tarafça kazanın davalı şirkete bildirilerek hasar bedelinin talep edildiği, davalı şirketin ise hasarın Motorlu Kara Taşıtları Birleşik Kasko Poliçesi Genel Şartları A5(5.10) maddesi gereğince tazmin kapsamında olmadığından bahisle istemi reddetmesi üzerine eldeki davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Davacı yan, 02/05/2018tarihinde meydana gelen tek taraflı kazasında davalı şirket nezdinde kasko sigorta poliçesi ile sigortalı araçta meydana gelen hasarın tahsilini talep etmekte, davalı yan ise sürücü değişikliği nedeniyle tazminat talebinin poliçe kapsamı dışında kaldığını savunmaktadır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun “Sigortanın Kapsamı” başlıklı 1409. maddesinin 1. fıkrasında “Sigortacı, sözleşmede öngörülen rizikonun gerçekleşmesinden doğan zarardan veya bedelden sorumludur.”; 2. fıkrasında ise “Sözleşmede öngörülen rizokolardan herhangi birinin veya bazılarının sigorta teminatı dışında kaldığını ispat yükü sigortacıya aittir.” denilmektedir.
Aynı yasanın 1427. maddesinin 2. fıkrasında “Sigorta tazminatı veya bedeli rizikonun gerçekleşmesini müteakip ve riziko ile ilgili belgelerin sigortacıya verilmesinden sonra sigortacının edimine ilişkin araştırmaları bitince ve her halde 1446. maddeye göre yapılacak ihbardan 45 gün sonra muaccel olur. Can sigortaları için bu süre on beş gündür. Sigortacıya yüklenemeyen bir kusurdan dolayı inceleme gecikmiş ise süre işlemez.”; 4. fıkrasında ise “Borç muaccel olunca sigortacı ihtara gerek kalmaksızın temerrüde düşer.” hükmünü haizdir.
Kasko Genel Şartlar A.5.10. maddesi “Zorunlu haller (tedavi ve yardım amaçlı sağlık kuruluşuna gitme, can güvenliği nedeni ile uzaklaşma vb) hariç olmak üzere bu maddenin 5.4 ve 5.5 nolu bentlerindeki ihlaller nedeni ile sürücünün kimliğinin tespit edilmesini engellemek için kaza yerinden ayrılması” teminat dışı hal olarak düzenlenmiştir.
Yukarıda belirtilen mevzuat hükmü gereğince rizikonun teminat dışında kaldığının sigortacı tarafından ispatlanması gerekmekte ise de, davalı sigortacının olayın ihbar olunan şekilde olmadığını somut delillerle kanıtlaması halinde ispat külfeti yer değiştirmekte ve sigorta ettiren davacı hasarı doğuran kazanın başka bir şekilde gerçekleştiğini ve hasarın teminat dahilinde olduğunu kanıtlama yükümlülüğündedir.
Dosya kapsamından, kaza tarihinde davacıya ait … plakalı aracın davalı sigorta şirketi tarafından kasko poliçesi ile sigortalandığı, poliçe dönemi içerisinde dava dışı sürücünün tek taraflı maddi hasarlı trafik kazasına sebebiyet verdiği, alınan bilirkişi raporu içeriğine göre dava dışı sürücünün gerçekleşen kazada %100 kusurlu olduğu anlaşılmaktadır. Uyuşmazlık, dava konusu kazanın teminat kapsamında olup olmadığına ve bu konudaki ispat yükünün hangi tarafta olduğuna ilişkindir.
Yukarıda açıklandığı üzere, 6102 sayılı TTK’nın 1409/2.maddesi gereğince kazanın teminat kapsamı dışında olduğunu ispat yükü davalı sigortacıya ait olup, olay tarihinde geçerli olan KSGŞ’nın A.5.10. maddesinde, “zorunlu haller (tedavi veya yardım amaçlı sağlık kuruluşuna gitme, can güvenliği nedeniyle uzaklaşma vb) hariç olmak üzere bu maddenin 5.4 ve 5.5 nolu bentlerdeki ihlaller nedeniyle, sürücünün kimliğinin tespit edilmesini engellemek için kaza yerinden ayrılma” denilmek suretiyle, maddede ifade olunan haller ile benzer haller dışında olay yerini terkin, zararın teminat dışı olmasına yol açacağı kabul edilmiştir.
Taraflar arasında güven ve iyiniyet esasına dayanan sigorta sözleşmelerinde, gerek sigortalının gerekse sigortacının haklarını kullanırken ve yükümlülüklerini yerine getirirken iyiniyetle hareket etmesi; rizikonun gerçekleşmesinden sonra doğru ihbar yükümlülüğü altında bulunan sigortalının, bu yükümlülüğüne uyup uymadığının saptanmasında da bu ilkenin gözönünde tutulması gerekir.
Somut olaya bakıldığında; davalı sigorta şirketi tarafından kazaya karışan sürücünün çelişkili ifadeleri ile sürücü değikliği şüphesi ortaya çıktığı için teminat dışı kaldığı iddia edilmiş ise de, rizikonun teminat dışında kaldığının somut delillerle davalı sigorta tarafından kanıtlamasının gerektiği, davalının rizokonun teminat dışında olduğu iddiasını ispatlayamadığı, bu nedenle davalının davacının aracında meydana gelen hasar bedelini karşılaması gerektiği, bilirkişi raporu doğrultusunda aracın marka, model kullanım amacı ve tüm evsafların dikkate alındığında kazadan önceki hali ile peşin para karşılığı serbest piyasa alım satım değerinin 67.000,00 TL olduğu, kaza nedeniyle kaza sonucu ağır hasarlı olduğu, tamirinin ekonomik olmadığı, aldığı ağır darbe sonucu aracın hasarlı vaziyetteki sovtaj değerinin 37.000,00 TL olduğu, bu kapsamda, davacı yanın zararının kaza tarihi itibariyle 30.000,00 TL olduğu, davalı sigorta şirketinin 17/05/2018 tarihinden temerrüte düştüğü anlaşılmakla ilk derece mahkemesince yazılı şekilde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik görülmemiştir.
Tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin davanın kısmen kabulü yönündeki kararında herhangi bir isabetsizlik görülmediğinden davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 2049,30 TL harçtan peşin alınan 512,33 TL’nin mahsubu ile bakiye 1.536,97 TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3-Davalı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından taraflar yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda uyuşmazlık konusu miktar dikkate alındığında HMK’nın 362. maddesi gereğince kesin olmak üzere, tarafların yokluğunda oy birliği ile karar verildi. 30/12/2022

Başkan- Üye – Üye – Zabıt Katibi-

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.