Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2021/334 E. 2021/386 K. 10.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi ….
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : …
KARAR NO : …

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ… 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/12/2020
NUMARASI : ….
….
DAVA : Şirketin İhyası
DAVA TARİHİ : 02/07/2020
KARAR TARİHİ : 10 /03/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 25 /03/2021

Taraflar arasındaki şirketin ihyası istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı davalı … Sicil Müdürlüğü ile fer’i müdahiller vekillerince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket tarafından alacaklının doğrudan iflas istemiyle Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dava dosyasında davalı olarak yer alan…. TTK’nın 7. Maddesi gereği 28.01.2014 tarihinde re’sen terkin edildiğinin öğrenildiğini, taraf teşkilini sağlamak amacıyla anılan şirketin ihyası için dava açmak için mahkemece kendilerine yetki ve kesin süre verildiğini ileri sürerek …. söz konusu dava ile bağlı davalardaki hukuki işlemlerin yapılabilmesi için ihyasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı … Sicil Müdürlüğü cevap dilekçesinde özetle; dava konusu ihyası istenen şirketin TTK’nın geçici 7. Maddesi gereği usulüne uygun olarak ticaret sicilinden re’sen terkin edildiğini, şirketin sicilden terkin edildiği tarihten itibaren işbu davanın açıldığı tarih itibarıyla TTK’nın geçici 7. Maddesinin 15. Fıkrasındaki 5 yıllık hak düşürücü sürenin dolduğunu, TTK’nın 547/2. Maddesi gereği şirketin ihyasının gerektiğini, bu tür davalarda yasal hasım sıfatını haiz olan müvekkili kurum aleyhine yargılama giderlerine ve vekalet ücretine hükmedilemeyeceğini savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Fer’i müdahil …, … ve … vekilleri fer’i müdahale talebinde bulunma dilekçelerinde ayrı ayrı özetle; müvekkilinin dava konusu ihyası istenen şirketin eski ortaklarından olduğunu, iflas davasının açıldığı ve halen derdest bulunduğu Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin davacı şirkete yetki verebileceğine dair mevzuatta hüküm bulunmadığını, müvekkilinin HMK’nın 66. Maddesi gereği işbu davada davalı … Sicil Müdürlüğü yanında yer almasında hukuki yararının bulunduğunu, bu sebeple işbu davaya davalı yanında fer’i müdahil olarak katılmalarının talep edildiğini, ihyası istenen şirket 23.01.2014 tarihinde ticaret sicilinden terkin edilmiş olup eldeki davanın 5 yıllık hak düşürücü sürede açılmadığını ileri sürerek fer’i müdahale taleplerinin kabulü ile davanın reddine karar verilmesini istemişlerdir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk derece mahkemesince iddia, savunma ve toplanan tüm delillere göre; ticaret sicilinden terkin edilen şirketin TTK’nın geçici 7. maddesine göre ihyası istemine ilişkin olan bu davada ihyası talep edilen şirket ortaklarının hukuki menfaatleri bulunduğundan davaya fer’i müdahillik taleplerinin kabul edildiği, Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …. Esas sayılı dava dosyasında 30/06/2020 tarihli ara karar ile davacı ….vekiline ihyası istenin şirket hakkında ihya davası açmak için yetki ve süre verildiği, TTK.’nın Geçici 7. maddesinin 16. fıkrasında bu maddenin uygulanmasına ilişkin düzenlemenin…. yapılacağı düzenlenmiş olup, Resmi Gazetenin 30.12.2012 tarih ve 28513 sayılı nüshasında yayınlanan “…. tebliğ kapsamında yapılan incelemede, gerek T.T.K.nun Geçici 7/4-a maddesi ve gerek tebliğin 6. maddesinde müdürlük tarafından yapılacak tebliğin şirketin kayıtlı son adresine ve temsil ve ilzama yetkili kişilere yapılması gerektiği açıklanmış olmasına rağmen davalı müdürlük tarafından … sicil numarasında kayıtlı “…”nin yetkili temsilcilerine ihtar yapılmamış olması nedeniyle terkin işleminin yerinde görülmediği, Ticaret Sicil Müdürlüğü tarafından ihyası istenen şirketin usulüne uygun olarak terkin işlemi yapılmadığından ve dosyaya kazandırılan Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/2018 dava dosyası örneğinden davacı şirket tarafından ihyası talep edilen …. aleyhine Ankara 4. İcra Müdürlüğünün … E sayılı dosyasında alacaklarının tahsili istemli icra takibi başlatıldığı, isnat olunan alacağın ilam hükmündeki hakem heyet kararına dayandığı, İİK m. 177 kapsamında iflas isteminde bulunulduğu anlaşılmakla davalının davanın hak düşürücü sürede açılmadığına yönelik itirazının yerinde görülmediği gerekçesiyle açıklanan nedenlerle Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …. Esas sayılı dava dosyası ve işlemleri ile sınırlı olmak üzere haklı nedene dayalı davacı … ihyasına yönelik talebinin kabulüne, dava dilekçesinde yargılama gideri ve vekalet ücreti talep edilmediğinden yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı … istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesince verilen karar TTK’nın 547/2. Maddesi gereği ek tasfiye niteliğinde olmasına rağmen ek tasfiye işlemlerinin yapılması için tasfiye memuru atanmadığını, ayrıca şirketin terkin tarihi 23/01/2014 iken ihya davasının açılış tarihinin 02/07/2020 olduğu, dolayısıyla 5 yıllık hak düşürücü sürenin de dolmuş olduğu gözetilerek davanın reddi gerektiğini ileri sürerek açıklanan bu ve re’sen gözetilecek nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını istemiştir.
Fer’i müdahil … vekili istinaf dilekçesinde özetle; ihya davasında yazılı yargılama usulünün uygulanması gerekirken mahkemece basit yargılama usulünün uygulanmasının hatalı olduğunu, yargılama sırasında fer’i müdahale taleplerinin kabulüne karar verildiği halde delil sunma hakkının verilmeyerek hukuki dinlenilme haklarının ihlal edildiğini, gerekçeli kararda atıfta bulunulan hakem kurulu kararı 06.08.2003 tarihli olup bu kararın kesinleştiğini, dolayısıyla taraflar arasında derdest bir dava bulunmadığını, ihya istemine dayanak iflas istemli davanın ise şirket terkin edildikten sonra açıldığını, bu durumda 5 yıllık hak düşürücü sürede açılmayan işbu davanın reddi gerektiğini, resen terkin olunan şirketin son adresine ihtar usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş olmakla mahkeme gerekçesinin yerinde olmadığını, daha önce de açıklandığı gibi şirketi temsile ve dolayısıyla genel kurulu toplamaya yetkili bir organının olmadığının mevzuat hükümleri ile sabit olduğunu, ileri sürerek açıklanan bu ve re’sen gözetilecek nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını istemiştir.
Fer’i müdahil …, … ve…. vekilleri istinaf dilekçelerinde ayrı ayrı özetle; ihya davasında yazılı yargılama usulünün uygulanması gerekirken mahkemece basit yargılama usulünün uygulanmasının hatalı olduğunu, yargılama sırasında fer’i müdahale taleplerinin kabulüne dair bir ara karar bulunmadığı gibi bu yönde kendilerine yapılmış bir tebligatın da bulunmadığını, duruşma gününün tebliğ edilmediğini, delil ve savunma hakkının kısıtlanarak fer’i müdahale talepleri kabul edildiği halde gıyaplarında karar verildiğini, gerekçeli kararda dahi katılan sıfatıyla yer verilmediğini, dava konusu şirkete usulüne uygun olarak ihtarın tebliğ edildiğini, şirketin yönetim kurulu üyelerinin ve dolayısıyla temsilcilerinin görev süresinin 09.08.2005 tarihinde dolduğunu, dolayısıyla şirketin yetkili temsilcilerine ihtar yapılmamış olması yönündeki tespitin de geçersiz olduğunu, TTK’nın geçici 7/15. Maddesi gereği 5 yıllık hak düşürücü sürede açılmayan işbu davanın reddi gerektiğini, ileri sürerek açıklanan bu ve re’sen gözetilecek nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını istemiştir.
Davacı vekili, davalı … Sicil Müdürlüğü ve fer’i müdahil vekillerinin istinaf başvuru dilekçelerinin ayrı ayrı esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava, anonim şirketin ihyası istemine ilişkin olup ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Somut olayda ihyası istenen şirketin sicilden re’sen terkin edildiği 23.01.2014 tarihinden itibaren 6102 Sayılı TTK’nın geçici 7. maddesinin 15. fıkrası son cümlesinde belirtilen 5 yıllık hak düşürücü süre dolduktan sonra 02.07.2020 tarihinde açılmıştır. Şu halde davanın açıldığı tarihte anılan madde uyarınca dava açma süresi dolmuştur. Ne var ki terkin işlemi TTK’nın geçici 7. Maddesinde belirtilen prosedüre uygun olarak yapılmadığından usulsüz terkin işlemi sebebiyle dava tarihi itibarıyla 5 yıllık hak düşürücü sürenin dolduğu gözetilmemiştir. Şöyle ki;
Bilindiği üzere 6102 Sayılı TTK’nın geçici 7. maddesinde anonim ve limited şirketlerin hangi şartlarda sicilden resen terkin edileceği düzenlenmiştir. Anılan maddenin 1. fıkrası uyarınca 1.7.2015 tarihine kadar sayılan halleri tespit edilen ya da bildirilen anonim ve limited şirketler ile kooperatiflerin tasfiyeleri, ilgili kanunlardaki tasfiye usulüne uyulmaksızın bu madde uyarınca yapılır. Madde hükmüne göre anonim şirketler, 559 Sayılı Türk Ticaret Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına dair Kanun Hükmünde Kararname gereğince sermayelerini öngörülen tutara çıkarmamış bulunmaları, 6102 Sayılı TTK’nın yürürlük tarihinden önce veya 1.7.2015 tarihine kadar münfesih olmaları, aralıksız son beş yıla ait olağan genel kurul toplantılarının yapılamaması, TTK’nın yürürlüğe girdiği tarihten önce tasfiye işlemlerine başlanılmış olmakla birlikte genel kurulun toplanamaması sebebiyle ara bilançoların ve kati bilançonun genel kurula tevdi edilemediği için ticaret sicilinden terkin edilememeleri sebepleriyle resen terkin edilebilirler. Anılan maddenin 4. fıkrasına göre; Ticaret sicil müdürlüklerince kapsam dâhilindeki şirket ve kooperatiflerin ticaret sicilindeki kayıtlı son adreslerine ve sicil kayıtlarına göre şirket veya kooperatifi temsil ve ilzama yetkilendirilmiş kişilere bir ihtar yollanır. Yapılacak ihtar, ilan edilmek üzere Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi Müdürlüğüne aynı gün gönderilir. İlan, ihtarın ulaşmadığı durumlarda, ilan tarihinden itibaren otuzuncu günün akşamı itibarıyla, 11/2/1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre yapılmış tebligat yerine geçer. Bu şirketler tasfiye memuru bildirdikleri takdirde maddede gösterilecek usulde tasfiye edilecek olup, ihtara rağmen tasfiye memuru bildirmeyen şirketlerin unvanı ise ticaret sicilinden re’sen silinir. Ancak, devam eden davası bulunan şirketler için bu madde hükmü uygulanmayacağı gibi sicilden kaydı silinen şirket alacaklıları ile hukuki menfaati bulunanlar haklı sebeplere dayanarak silinme tarihinden itibaren beş yıl içinde mahkemeye başvurarak, şirket veya kooperatifin ihyasını isteyebilirler.
Dava konusu olayda, Ankara Ticaret Odası Ticaret Sicili Müdürlüğü’nün cevabından ihyası istenilen istenilen anonim şirketin son beş yılda genel kurul yapılmadığından 23/01/2014 tarihinde davalı … tarafından TTK’nın geçici 7. maddesi uyarınca re’sen sicilden kaydının silindiği anlaşılmaktadır. Bu çerçevede davalı sicil tarafından TTK’nın 7/4. maddesine göre ihyası istenen şirketin ticaret sicilinde kayıtlı son adresine çıkarılan ihtar şirketin “taşınmış” olması sebebiyle 26.11.2013 tarihinde tebliğ edilemeyip iade edildiği, ancak ihyası istenen anonim şirketi temsil ve ilzama yetkili kişilere ihtar tebliğ edilmediği, anlaşılmış olmakla dava konusu terkin işleminin usulsüz olduğu kabul edilmiştir.
Diğer yandan, davalı fer’i müdahil vekilleri tarafından yazılı yargılama usulüne tabi olan davanın basit yargılama usulüne göre görülerek sonuçlandırıldığı, fer’i müdahale taleplerinin kabul edildiğine dair ara kararın kendilerine tebliğ edilmediği, dolayısıyla hukuki dinlenilme haklarının ihlal edildiği ileri sürülmüştür.
6100 sayılı HMK ile yazılı yargılama usulünde ilk derece yargılaması beş aşamadan oluşmaktadır. Bunlar, davanın açılması ve karşılıklı dilekçelerin verilmesi, ön inceleme, tahkikat, tahkikatın sona ermesi ve sözlü yargılama ile hükümdür. Basit yargılama usulünde ise yazılı yargılama usulünden farklı olarak ön inceleme ve tahkikat işlemleri basitleştirilmiş olup, tahkikat tamamlandıktan sonra, yazılı yargılama usulünde olduğu gibi ayrıca sözlü yargılama için ayrı bir kesit öngörülmemiştir. Hakim tahkikatın tamamlandığı duruşmada tarafların son beyanlarını alarak yargılamanın sona erdiğini belirterek hükmünü tefhim edebilecektir (HMK’nın 320-321.maddeleri).
6102 sayılı TTK’nın “Şirket Davalarında Yargılama Usulü” başlıklı 1521.maddesinde ise; ticaret şirketlerinde, ortakların veya pay sahiplerinin şirketle veya birbirleriyle şirket ortaklığından veya pay sahipliğinden kaynaklanan davalarda veya şirketin yönetim kurulu üyeleri, yöneticileri, müdürleri, tasfiye memurları ya da denetçilerine karşı açılacak davalarda basit yargılama usulünün uygulanacağı, düzenlemeleri yer almaktadır.
Düzenlemeler ile birlikte somut olaya gelince; ihyası istenen…. alacaklı olduğunu iddia eden davacı …..Ltd. Şti. tarafından doğrudan alacaklı tarafından talep edilen iflas istemiyle Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde açılan … esas sayılı dava dosyasında davalı olan şirketin sicilden terkin edilmiş olmasından ötürü TTK’nın geçici 7. maddesine dayalı olarak şirketin ihyasına yönelik davalı … Sicil Müdürlüğü hasım gösterilerek dava açılmıştır. 6102 sayılı TTK’nın 1521.maddesine göre ana tasfiye davası basit usulde görülürken eldeki açılan ek tasfiye davasının yazılı yargılama usulüne tabi davalardan olamayacağından, açılan davanın niteliği gereği HMK’nın 316.maddesi gereğince basit yargılama usulüne tabi olmasından ötürü ilk derece mahkemesince açılan davada basit yargılama usulü uygulanmak suretiyle yargılama yapılıp karar verildiği anlaşılmakla bu yöndeki fer’i müdahiller vekillerinin istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 13/12/2018 tarih ve 2017/11-2924 Esas 2018/1935 Karar sayılı emsal içtihatı). O halde davalı sicil tarafından TTK’nın geçici 7. Maddesi gereği sicilden re’sen terkin olunan…AŞ hakkında açılan iflas davasında taraf teşkilinin sağlanabilmesi ve işbu davada yargılamanın sürdürülerek karar verilebilmesi için işbu şirketin ihyasını istemekte hukuki yararı bulunmakta olup, şirketin ihyasının gerektiği anlaşılmıştır.
İlk derece mahkemesince 03.07.2020 tarihli tensip zaptında davada HMK’nın 316 vd. Maddeleri uyarınca basit yargılama usulünün uygulanmasına karar verilmiş, ön inceleme duruşması yapılmadan tahkikat aşamasına geçildiği iddia edilmiş ise de, eldeki davanın yukarıda izah edildiği üzere 6102 sayılı TTK’nın geçici 7. maddesi kapsamında ihya davası olup, HMK’nın 316.maddesi gereğince basit yargılama usulüne tabi olduğu, ilk derece mahkemesince de 24/12/2019 tarihli celsede yapılan ön inceleme duruşmasında uyuşmazlığın tespit edilerek davanın niteliği gereği basit usule tabi olmasından ötürü aynı celsede tahkikat aşamasına geçildiği anlaşıldığından buna yönelik fer’i müdahiller vekillerinin istinaf başvuruları da yerinde değildir.
Ayrıca, feri müdahele talebinde bulunan ihyası istenen şirketin eski ortakları olan …, … ve …’ın fer’i müdahale taleplerinin kabulüne karar verilmiş ise de feri müdahale talep dilekçelerinden sonra ön inceleme duruşması kendilerine tebliğ edilmemiştir. Bununla birlikte HMK’nın 67/2. Maddesi gereği mahkeme gerekirse 3. Kişiyi de dinlemek üzere davet eder, müdahale dilekçesi taraflara tebliğ olunacağına ilişkin hüküm gözetildiğinde ön inceleme duruşmasının fer’i müdahillere tebliği zorunlu olmayıp mahkemenin takdirine bırakılmıştır. Bu durumda fer’i müdahillere ön inceleme duruşma gün ve saatinin tebliğ edilmemesinde usul ve yasaya bir aykırılık görülmemiştir. HMK’nın 68. Maddesinin 1. Fıkrasının 2. cümlesi hükmü gereği fer’i müdahilin yanında katıldığı tarafın yararına olan iddia ve savunma vasıtalarını ileri sürebileceğinden, davalı sicil müdürlüğünün savunmasında geçen deliller dosya kapsamında yer aldığı, fer’i müdahale dilekçesinde sayılan delillerin zaten sunulmuş olduğu anlaşılmıştır.
Öte yandan istinaf aşamasında fer’i müdahale talebinde bulunan…HMK’nın 66. Maddesi gereği ilk derece mahkemesindeki yargılama sırasında fer’i müdahale talebinde bulunmamış, istinaf aşamasında vermiş olduğu dilekçesinde yargılamada fer’i müdahale talebi hakkında karar verilmediğini iddia etmiş ise de iddiasının aksine dosya kapsamında ve UYAP ortamında fer’i müdahale talebinde bulunduğuna dair dilekçesine rastlanılmamıştır. HMK’nın 357. Maddesi gereği istinaf aşamasında davaya müdahale talebinde bulunamayacağı da gözetilerek taraf sıfatı bulunmayan anılan şirketin başvuru koşulları bulunmadığından HMK’nın 352. Maddesi gereği istinaf isteminin usulden reddine karar vermek gerekmiştir.
Sonuç olarak yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı … ile fer’i müdahiller vekillerinin istinaf başvuru dilekçelerinde yer verdikleri itirazların yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine, taraf sıfatı bulunmayan …. istinaf kanun yoluna başvuru koşulu bulunmadığından istinaf isteminin HMK’nın 352. Maddesi gereği usulden reddine karar verilmesi gerekmiştir
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İstinafa başvuran davalı … Sicil Müdürlüğü ile fer’i müdahiller …, … ve … vekillerinin istinaf başvurularının Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE,
2-Taraf sıfatı bulunmayan … vekilinin istinafa başvuru koşulları bulunmadığından istinaf isteminin HMK’nın 352. Maddesi gereği USULDEN REDDİNE,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan 492 Sayılı Harçlar Kanunu’nun ilgili Tarifesi hükümleri uyarınca istinafa başvuran davalı ve feri’i müdahil taraftan ayrı ayrı alınması gereken 59,30 TL istinaf maktu karar harcından başlangıçta peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
4-İstinafa başvuran…. tarafından istinaf başvuru ve istinaf maktu karar harcı yatırılmadığından iadesine yer olmadığına,
5-Yapılan istinaf yargılama giderlerinin istinafa başvuran taraflar üzerinde bırakılmasına, varsa kullanılmayan gider avansının istek halinde kendilerine iadesine,
6-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davacı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 10.03.2021

Başkan- … Üye – … Üye – … Zabıt Katibi-…
… … … …

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.