Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2021/323 E. 2022/557 K. 25.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi ….
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ
….

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

…….
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 10. ASLİYE … MAHKEMESİ
TARİHİ : 23/12/2020
NUMARASI …..
DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 25/06/2018
KARAR TARİHİ : 25/04/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 25/04/2022

Taraflar arasındaki alacak istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı taraf vekilleri tarafından süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkil … şubesi ile; dava dışı … …. Şti arasında imzalanan kredi sözleşmesine istinaden söz konusu firmaya kullandırılan kredi teminatı olarak … … Sanayi …. Nak. Mak. … İnş. Pet ve Tic. Ltd.’ne ait tarım ürünlerini teslim alan … … İşletmesi … … San A.Ş. tarafından çıkartılan ışın kodu: …. olan 2.154.720 adet elektronik ürün senedi rehin alındığını, söz konusu senetlerin davacı ile adı geçen şirket arasında yapılan rehin sözleşmesi gereğince bankaya rehinli olduğunu, senetlere konu ürünlerin depolandığı, … … San. Tic. A.Ş silolarında fıziken mevcut olduğu tespit edilen 744.677.56 adet elektronik ürün senedinin, Konya … Borsası aracılığıyla satışı gerçekleştirilerek toplam 659.305,91 TL tahsilat sağlandığını, satış işlemi sonucunda banka teminatında yer alan bakiye 1.410.052.44 adet elektronik ürün senedine konu olan ancak … … Sanayi …. Nak. Mak. … İnş. Pet ve Tic. A.Ş. silolarında bulunmayan buğdaya ilişkin olarak müvekkili bankanın zararının oluştuğunu, anılan şirketin sözleşmeden kaynaklanan edimlerini yerine getirmemesi üzerine, sözleşmenin bankaya verdiği yetkiye istinaden kredi sözleşmesi feshedilip hesap kat edilerek Ankara 7. Noterliğinin 29.11.2016 tarih 17688 yevmiye numaralı ihtarnamesinin keşide edildiğini, müvekkil bankaya rehinli olup silolarda bulunmayan ürünler nedeniyle oluşan banka zararının tazmininin … … A.Ş’den ihtarname ile talep edilmesine rağmen … tarafından banka zararının tazmininin mümkün olmadığının bildirildiğini, 5300 Sayılı … Tazmin Fonu Yönetmeliği ve sair ilgili mevzuat hükümleri çerçevesinde … … Sanayi …. Nak. Mak. … İnş. Pet ve Tic. Ltd. Şti.’nin kullanmış olduğu kredilerin teminatını teşkil eden Elektronik ürün senetlerine konu ürünlerin ilgili … işletmesinden izinsiz çıkarılması nedeniyle oluşan zararın tespit edilerek davacıya ödenmesinin davalıdan talep edildiğini, davalı tarafından talebin değerlendirilmeye alınabilmesi için … … Sanayi …. Nak. Mak. … İnş. Pet ve Tic. Ltd. Şti tarafından Elektronik Ürün senetleri teminat olarak gösterilerek, bankadan kullanılan kredilerin tarihlerine, miktarlarına, vadelerine mevcut borç bakiyelerine (anapara ve faiz olarak ayrı ayrı belirtilmek suretiyle) ilişkin bilgi ve belgeler ile söz konusu kredi alacaklarının tahsiline yönelik bankaca yürütülen dava ve/veya takip süreçlerine, sonunda yapılan tahsilatlara bu süreçlerin semeresiz kalmış olması halinde bu duruma ilişkin bilgi ve belgelerin iletilmesinin talep edilmesi üzerine davalıya gerekli bildirimlerin yapıldığını, davalının 02.04.2018 tarihli cevabı yazısı ile “ … … Tazmin Fonu Yönetmeliğinin 5. Maddesinde; Fonun … … İşletmesinin kanundaki yükümlülüklerini yerine getirmemesinden dolayı ortaya çıkan ve … kapsamında karşılanamayan mudi zararları” tazmin etmekle yükümlü olduğunun bildirildiğini, 5300 Sayılı Tarım Ürünleri Lisanlı … Kanunu’nun; 1. Bölümünün “Tanımlar1’ başlıklı 3. Maddesinin 4. Bölümünün “Ürün senedi düzenlenmesi başlıklı” 15. Maddesi, 6. Bölümünün “… … Tazmin Fonu ve Zarar Görenlerin Müracaat Hakkı” başlığı altındaki 24. ve 25. Maddesinde, … … Tazmin Fonu Yönetmeliği’nin; 4. Maddesinin, 5. Maddesinin ve 26. Maddesi ile Elektronik Ürün Senedi Yönetmeliği’nin; 2. Maddesi, 4. Maddesi ve 5. Maddesine göre uğranılan zarardan davalının sorumlu olduğunu, ürünün izinsiz olarak depodan çıkarılması ve söz konusu elektronik ürün senetlerinin karşılıksız kalması nedeniyle banka tarafından ilgililer hakkında suç duyurusunda bulunulduğunu, … Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2017/135 esas sayılı dosyasında ceza davası açıldığının ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 709.755,56 TL maddi zararın dava tarihinden itibaren işleyecek yıllık %30 temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
… Bakanlığı vekili cevap dilekçesinde özetle; … … Tazmin Fonu Sanayi … Bakanlığı’nın birimi olmadığından davanın öncelikle husumetten reddi gerektiğini, 5300 Sayılı … Kanununun 24. Maddesi gereği fon tüzel kişiliği haiz olduğundan müvekkili Bakanlığa husumet yöneltilemeyeceğini, husumet itirazının kabul edilmemesi halinde; 5300 Sayılı Kanun kapsamında … … sistemi konusunda yapılan işlemler ticari işlem değil, idari işlem niteliğinde olduğundan iş bu davanın idari yargı yolunda görülmesi gerektiğini, davacının 5300 Sayılı Kanunun 3/k ve 25. Maddeleri birlikte değerlendirildiğinde “mudi” tanımının yalnızca …’ün sahibi olan gerçek ve tüzel kişileri kapsadığını, …’ün sahibi olmayan kişilerin mudi tanımına girmediğini, davacı bankanın ise ürünlerinin depolardan çıkarılması nedeniyle karşılıksız kalan …’lerin maliki olmayıp, …’ler üzerinde rehin hakkı sahibi olduğunu, dolayısıyla bankanın 5300 Sayılı Kanunun kapsamında “mudi” statüsünde bulunmadığından bankanın uğradığını iddia ettiği zararların fon tarafından karşılanmasının mümkün olmadığını, banka zararının tazmin edilmesinin kanuna aykırı olacağını, bu nedenle davacı bankanın zarar tazmin başvurusunun … … Tazmin Fonu Yönetim Kurulunun 22/03/2018 tarih ve 11 Sayılı kararı (Ek:3) ile reddedilerek bu kararın davacıya 02/04/2018 tarihli yazı ile bildirildiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Bakanlığın bu cevabı üzerine ilk derece mahkemesince … … Tazmin Fonunun ayrı bir tüzel kişiliği bulunduğu gerekçesiyle dava dilekçesinin fona tebliğine karar verilerek yargılamanın davalı fon hakkında yürütülmeye başlandığı davalı fona 17/09/2018 tarihinde dava dilekçesinin tebliğ edildiği anlaşılmıştır.
Davalı … … Tazmin Fonu’nu vekili cevap dilekçesinde özetle; görevli mahkeme Ankara İdare Mahkemesi görevli olup görevsizlik kararı verilmesi gerektiğini, müvekkili Fon kanunla kurulmuş olup yönetim kurulu üyelerinin Kanun gereğince ilgili kamu kurum ve kuruluşlarınca atanan kamusal bir kuruluş olduğunu, Fon kar amacı güden bir kuruluş olmayıp herhangi bir iş ve işlem gerçekleştirmediğini, … … sistemi kapsamında oluşabilecek maddi zararlarını tazmin etmek suretiyle kamu görevi ifa ettiğini, Fon tarafından yapılan iş ve işlemlerin idari işlem mahiyetinde bulunduğunu, rehin hakkı sahibi bankaların mudi tanımı kapsamında kalmadığını, 5300 sayılı Kanunun 25/f maddesi gereği mudinin zararının tazmin edildiğini, mudi olan … … …..Ltd. Şti. Tarafından müvekkili Fona zararın tazmini için başvurulmadığını, kaldı ki söz konusu şirket aynı zamanda ürünleri depolayan … … ortağı olup her iki şirketin de sahibi ve ürünlerin depolardan çıkarılması sürecindeki yönetim kurulu üyesi olan … …’nın ürünleri depolardan Kanuna aykırı şekilde çıkarmaktan dolayı dolandırıcılık ve güveni kötüye kullanma suçlarından ceza yargılamasının … Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2017/135 Esas sayılı dosyasında devam ettiğini, davacı bankanın ürünleri depolayan … … ve depodaki ürünlerin sahibi olan … … …..Ltd. Şti. Aynı şahsın şirketleri olduğunu bilmesine ve ürünlerin anılan şahıs tarafından depolardan çıkarılabileceğinin öngörülebilir olmasına rağmen söz konusu şirkete … rehni karşılığı kredi kullandırdığını, davacı bankanın basiretli tacir gibi davranmadığını, savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk derece mahkemesince iddia, savunma, bilirkişi heyet kök ve ek raporlarına ve toplanan tüm delillere göre; 5300 sayılı … … Kanunu, … … Tazmin Fonu Yönetmeliği, Elektronik Ürün Senedi Yönetmeliği’ne göre … … işletmecisinin yükümlülüğünü yerine getirmemesi nedeniyle uğranılan zararın tazmini istemiyle açılan davada, davalı her ne kadar müvekkilinin idare olduğunu, davacının talebinin müvekkili fonun 5300 sayılı kanunda belirtilen idari görev ve işlemlerine ilişkin uğranılan zararın tazmini istemiyle açılan davada idari yargı yolunun görevli olduğunu savunmuş ise de TTK’nın 16. Maddesi gözetildiğinde adli yargı yolunun ve asliye … mahkemelerinin görevli olduğu, davalı Fon’a dava dilekçesinin usulüne uygun olarak tebliğ edildiği, davacının usulüne uygun olarak düzenlenen Elektronik Ürün Senedi’nin (…) ürünü teslim eden tarafından bu senedin bankaya rehin olarak verilip kredi kullandırılması, kredinin ödenmemesi üzerine depoda olan mal karşılığına denk gelen ürün senetlerinin karşılığının tazmin olunması bakiye kredi borcunun tahsili amacıyla başvurunun haksız olarak reddediği iddia edilerek iş bu dava açılmış olup davalı ise söz konusu mevzuata göre mudinin zararının tazmin edilebileceğini, davacı bankanın mudi olmadığını ileri sürerek davanın reddini savunduğu, dava dışı müdahil … … San. …. Nak. Mak. … İnş. Pet. Ve Tic. Ltd. Şti.’ne ait tarım ürünlerini teslim alan dava dışı … … San. Ve Tic. A.Ş. tarafından çıkartılan Elektronik Ürün Senetleri davacı banka ile adı geçen firma arasında Elektronik Ürün Senedi Rehin Sözleşmesi gereği davacı bankaya kullandırılan kredinin teminatı olarak rehin edilmiş olup dava dışı müdahil şirket tarafından kredi borcunun ödenmemesi üzerine banka tarafından bu şirket hakkında alacağın tahsili yoluna gidilip depoda bulunan rehinli mallarda satışı yapılarak alacağın bir kısmı tahsil edilmiş olup rehin edilen elektronik ürün senetlerinin bir kısmı ise depoda mal olmadığından paraya çevrilmediği, 5300 sayılı Kanun, … … Yönetmeliği ve Elektronik Ürün Senetlerinin Yönetmeliği’nin yukarıda belirtilen maddeleri gereğince de davacının depoda ürünü olmaması nedeniyle elinde bulundurduğu Elektronik Ürün Senetlerinden dolayı uğradığı zararı talep edebileceği bilirkişiden alınan rapora göre de Elektronik ürün senetlerinin paraya çevrildiği tarih itibariyle rehin edilen malların değerinin tespit edilmesi ve zararın bu tarihi itibariyle belirlenmesi gerektiği, bankacı bilirkişiden alınan rapora göre de bu tarihi itibariyle zararın belirlendiği, dava tarihine kadar belirlenecek avans faizinin de talep edilebileceği, davacı her ne kadar daha yüksek bir faiz talebinde bulunmuşsa da bu faizi kredi borçlusundan isteyebileceği, davalıdan isteyemeyeceği, … Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2017/135 esas ve 2019/242 karar sayılı dosyasında dava dışı … … ve San. ve Tic. A.Ş.’nin deposundaki tarım ürünlerinin izinsiz olarak depodan çıkartılması ile ilgili yapılan yargılama sonucunda verilen kararın 18/12/2019 tarihi itibariyle kesinleşmediği anlaşılmış ise de; bu davanın kesinleşmesinin beklenmesinin davada verilecek kararın sonucunu etkilemeyeceğinden ceza davasının kesinleşmesinin beklenmediği, bankacı bilirkişi rehinin paraya çevrildiği tarih olan 06/07/2017 tarihi itibariyle borcun 478.657,85 TL avans faizi uygulanması halinde dava tarihine kadar 48.970,63 TL ve ayrıca da avans faizine 2.448,53 TL BSMV uygulanması sonucunda davacının 530.077,01 TL talep edebileceği ve ayrıca da dava tarihi itibariyle davacının talep ettiği temerrüt faizinin uygulanması halinde 478.657,85 TL asıl alacak, 198.603,12 TL işlemiş faiz, 9.930,16 TL BSMV olmak üzere toplam 687.191,13 TL talep edebileceğinin belirtildiği, … depodan bir kısım malların izinsiz çıkarılması nedeniyle elektronik ürün senetlerinin tamamının paraya çevrilemediği bu nedenle davacı bankanın zarara uğradığı, davacı bankanın belirtilen mevzuat hükmüne göre uğradığı zararı davalı fondan talep edebileceği, talep edebilecek zararında bilirkişilerden alınan raporlarla belirlenmekle açılan davanın kısmen kabulü gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, 478.657,85 TL asıl alacak, 48.970,63 TL işlemiş avans faizi, 2.448,53 TL BSMV olmak üzere toplam 530.077,01 TL’nin dava tarihinden itibaren ana paraya işletilecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine, karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkili Fon’… kar amacı gütmeyen, ticari mahiyette iş ve işlem gerektirmeyen tamamen kamu görevi ifa eden bir kuruluş olduğunu, 5300 sayılı Yasa’nın 25. Ve 3. Maddeleri gereği …’ler üzerinde rehin hakkı sahibi olan davacı banka ürün sahibi olmadığından mudi kabul edilemeyeceğini, zira …’lerin maliki dava dışı … … San. …. Nak. … İnş. Pet. Ve Tic. Ltd. Şti. Olup davacı bankanın işbu … …..Ltd. Şti. ‘nin verdiği yetki çerçevesinde …’ler üzerinde rehin hakkı sahibi olduğunu, davacı bankanın …’ler üzerinde malik gibi serbestçe tasarrufta bulunamayacağını, … Yönetmeliği’nin 27. Maddesine göre ürün senedini teminat alan ve mudi ayrımı yapılmış olup bu durumda ürün senedini teminat olarak almak suretiyle karşılığında kredi vermenin, kredi kuruluşunu mudi yapmayacağını, davacı bankanın da ürün senetlerinin bir kısmını borsada sattırdığını, teminat alan sıfatıyla ürün senetlerini borsada sattıran bankanın daha sonra da mudi olduğunu iddia ederek davalı Fon’dan talepte bulunmasının mümkün olmadığını, kredi açılması anında gerekli özeni göstermeyen davacı bankanın ağır kusurlu olduğunu, davacı bankanın ürünleri depolayan … … ve depodaki ürünlerin sahibi olan … …..Ltd. Şti.’nin aynı kişiye yani … …’ya ait şirketler olduğunu bilmesine ve ürünlerin anılan şahıs tarafından depolardan çıkarılabileceğinin öngörülebilir olmasına rağmen söz konusu şirkete … rehni karşılığı kredi kullandırmak suretiyle basiretli tacir gibi davranma yükümlülüğünü ihlal ettiğini, bu durumun TMK’nın 2. Ve 3. Maddelerine de aykırılık teşkil ettiğini, nitekim bilirkişi raporunun 12. Sayfasında da “risk ortaya çıkmadığı sürece Fona müracaat edilemeyeceğinden kredi kullanan firma ile … sahibi firmanın hissedarlarının farklı olması halinde Fonun zararının oluşmayacağı, bu durumda davacı bankanın kredinin teminatlandırma sürecinde gereken dikkat ve özeni göstermediği, kredi kullanan firma ile … sahibi firma aynı hissedarlara ait olduğu halde kredi kullandırmak suretiyle riskli bir işlem yaptığının belirtildiğini, böylece davacı bankanın da ağır kusurlu olduğunun belirtilmek istenildiğini, mahkemece bilirkişi raporundaki bu tespitle ilgili herhangi bir değerlendirme yapılmadığını, davacı bankanın icra dosyasında tahsilat yapıp yapmadığının araştırılmadığını, davadan önce başlatılan Ankara 8. İcra Müdürlüğü’nün 2017/1527 sayılı dosyasında tahsilat yapılıp yapılmadığının mahkemece araştırılmadığını, müvekkili Fon tacir olmayıp yasal faiz yerine avans faizi ile temerrüt faizinden sorumlu tutulmasının da doğru olmadığını, müvekkilinin kredi sözleşmesinin tarafı olmadığını, yine müvekkili Fon’… BSMV den de sorumlu tutulmasının doğru olmadığını, ileri sürerek açıklanan bu ve re’sen gözetilecek nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını istemiştir.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkili banka alacağının dava tarihine kadar işleyecek temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesi gerekirken rehnin paraya çevrildiği tarih olan 06.07.2017 tarihi itibarıyla hesaplanan alacak rakamı üzerinden hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, müvekkili bankaya uğradığı zarar sebebiyle herhangi bir kusur atfedilemeyeceğini, müvekkili bankanın kredi kullandırırken basiretli bir tacir gibi hareket ettiğini, Fon’… kredi sözleşmesinin tarafı olmaması sebebiyle temerrüt faizi oranının kredi sözleşmesinden ayrılanarak belirlenmesinin doğru olmadığını, zararın kredi sözleşmesinden doğduğunu, dolayısıyla zararın tazmininin de kredi sözleşmesine uygun olması gerektiğini, bilirkişi raporunda “dava tarihi itibarıyla zarar miktarı” başlıklı bölümde …’lerden kaynaklanan bakiye Banka alacağı hesaplanırken …’lerin birim fiyatı olarak ortalama bir fiyat tespit edilerek hesaplama yapıldığını, oysa ki Konya … Borsasınca her gün hububat fiyatlarına ilişkin günlük bülten yayınlandığını ve …’lere ilişkin güncel fiyatlara hesaplama tarihi itibarıyla belirtilen bültenden ulaşılabildiğini, bilirkişi tarafından ortalama fiyat üzerinden hesaplama yapılması doğru olmayıp bakiye Banka alacağının hesaplanmasında ilgili Borsadan güncel fiyatın alınması gerektiğini, dava tarihi itibarıyla hüküm kurulması gerekirken, geçmişe dönük hüküm kurulduğunu, ileri sürerek açıklanan ve re’sen gözetilecek nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava, davacı bankanın dava dışı asıl borçlu şirkete kullandırdığı kredinin ödenmemesi sebebiyle işbu kredi karşılığında dava dışı … … şirketi tarafından teminat amaçlı olarak verilen elektronik ürün senedi karşılığında depoda ürün bulunmaması sebebiyle uğranılan zararın davalı … … Tazmin Fonu’ndan tahsili istemine ilişkin olup ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Öncelikle belirtmek gerekirse, … … Tazmin Fonu Yönetmeliği’nin 6. Maddesine göre Fon tüzel kişiliği haiz ve Kanunla düzenlenmemiş bütün işlemlerinde özel hukuk hükümlerine tabi olduğu belirtilmiştir.
5300 sayılı … Kanunun 3/a maddesinde; Ürün Senedi: ürünlerin mülkiyetini temsil ve rehnini temin eden, … … İşleticisine nama veya emre düzenlenmiş teminat olarak verilebilen, ciro edilebilen veya edilemeyen ve bu kanunda ön görülmeyen durumlarda Türk … Kanununda düzenlenen makbuz senedi hükümlerine tabi olan kıymetli evrak “ olarak tarif edilmiş, 5300 Sayılı Kanunun 24.ncü maddesi ve … Yönetmeliğinin 5.nci maddesinde fonun görevi; … … İşletmesinin kanundaki yükümlülüklerini yerine getirmemesinden dolayı ortaya çıkan ve … kapsamında karşılanamayan “ mudi” zararlarını tazmin etmek olarak tarif edilmiş, fonun mudi zararlarını öncelikle ilgili … … işletmesinin lisans kapsamındaki … kapasitesinin ürün rayiç bedelinin %15’nden az olmamak üzere … Bakanlığınca belirlenen ve fona teslim edilen teminatından bu teminatın yeterli olmaması halinde ise fon kaynaklarından tazmin etmesinin öngörüldüğü mudi zararlarının tazmin edilme usul ve esasları 5300 Sayılı Kanunun 25. maddesinde belirtilmiştir.
5300 sayılı yasanın 25. Madde gerekçesinde; “.. … … ve ürün senedi ticaretinin güven ve istikrarlı bir şekilde işlemesinin ve başta mudinin haklarının garanti edilmesini teminen; … kapsamında da ödenme imkânı bulunmayan herhangi bir zararın ortaya çıkması durumunda, bu zararın tazmini için birbirini takip eden ve hepsi çok kısa sürelere bağlanmış (… … işletmesine başvuru, sulh, borsa bilirkişi incelemesi, Bakanlık ödeme tebligatı, Fon, borsa hakem heyeti marifetiyle) bir çözüm süreci öngörülmüştür. Bu husus, yani ihtilafların ve zararların çok hızlı ve sağlam bir süreçle giderilmesi, çok önemli olup, bu sistemde yer alan kişilerin temel güvencesidir. Bu sayede bu sektöre büyük katılım ve yatırım olabilecektir. Aksi takdirde bir zarar anında mevcut hukuk sistemimizdeki genel hukuk yollarına başvurulması ve bir davanın sonuçlanmasının yıllar alması … … sistemine olan güveni kaldırarak, doğmadan ölmesine yol açacaktır.
Burada önemli olan bir diğer husus da, ürününü depoya teslim eden veya ürün sahibi olan mudinin zararlarının çok kısa sürede giderilmesi ve haklarının korunmasını takiben, zarara yol açan ilgililerden bunun tahsili için dava açma da dahil olmak üzere yasal takibat yapma görevinin Fon yönetimine verilmesidir. Böylece mudi yalnız bırakılmamış, maddî ve manevi külfete maruz bırakılmamış, kusurlu tarafın karşısına da zararın tazmini açısında güçlü bir Fon tüzel kişiliği çıkarılmıştır.” açıklaması yapılmıştır. …..
Aynı yasanan “Yasak faaliyetler” başlıklı 33. maddesinde;
“… … işletmeleri, bu Kanunda ve mudî tarafından izin verilmedikçe kendilerine tevdi olunan başkalarına ait ürünler üzerinde hiçbir şekilde alım, satım, rehin gibi tasarruflarda bulunamaz, ürünlerin niteliklerini değiştirecek herhangi bir işlem yapamazlar.”
5300 sayılı Kanunun yönetmeliğinin 27. maddesinde ürün senetleri teminat olarak gösterilebileceği; kredi veya avans karşılığında teminat olarak gösterilen ürün senedi borcu vadesinde ödememesi halinde kredi veya avans veren kuruluşun yazılı.talebi üzerine mudiye bilgi verilmek kaydıyla borsada satılacağı, bunun için Kanunun 33.ncü maddesi hükmü gereği mudinin yazılı izninin, ürün senedinin teminat olarak gösterilmesinden önce alınması gerekir”
5300 Sayılı Tarım Ürünleri Lisanlı … Kanunu’nun 3/c maddesinin birinci bölümü “Tanımlar” başlıklı 3. Maddesinin ”k” bendinde mudi; depolama hizmetleri için ürününü … depoya teslim eden veya … … işletmesince düzenlenen ürün senedini mevzuata uygun olarak elinde bulunduran gerçek veya tüzel kişiyi temsil eder”
Dördüncü bölümün “ürün senedi düzenlenmesi başlıklı “15. Maddesinde “ Bir ürünün … … İşletmesine teslim veya kabul edilmesi halinde söz konusu ürün için ürün senedi düzenlenir. Teslimat sırasında ürün senedi dışında düzenlenen tartım makbuzu ve delil niteliğine haiz benzer belgelerde ürünün mülkiyetinin ispatında kullanılabilir ürün senedi veya delil niteliğine haiz diğer belgeler ürünün aynı miktar, cins, sınıf ve kalitede mudiye geri verilmesini garanti eder ve bu teslim satış değil vedia anlamındadır. Ürün senedinin içeriği şekli veya muhafazasına ilişkin hususlar yönetmelikte düzenlenir. Basılı ürün senetleri hükmünde olmak üzere elektronik ortamda da ürün senetleri oluşturulabilir. Elektronik ürün senetlerinin düzenlenmesine muhafazasına güvenliğine bu hizmetleri yürütecek kuruluşların lisans almalarına, faaliyetlerine denetimlerine ve diğer hususlarına ilişkin usul ve esasları ilgili mevzuat hükümleri saklı kalmak kaydıyla yönetmelikle düzenlenir.”
Altıncı bölümün “ … … Tazmin fonu ve zarar görenlerin müracaat hakkı “ başlığı altındaki 24. Maddesinin 1. Fıkrasında “ … … İşleticisinin bu kanunda ve mudiler ile yapacağı sözleşmede öngörülen yükümlülüklerini yerine getirmemesinden dolayı ortaya çıkan zararların tazmin edilebilmesi amacıyla tüzel kişiliğe haiz … … Tazmin Fonu” kurulacağı ve zarar görenlerin müracaat hakkı başlığı altındaki 25. Maddesinde ise “zarar … kapsamında ödenemezse … … İşleticisinin bu kanunda öngörülen yükümlülüklerinin her hangi bir nedenle yerine getirilmemesinden dolayı ortaya çıkmışsa; aşağıda gösterilen usule göre gerekli müracaatlar yapılır ve zarar tazmin edilir.”
Yine, … … Tazmin Fonu Yönetmeliğinin; 3/d maddesinin 1)Bölümünün “ tanımlar” başlıklı 4. Maddesinin “ k” bendinde “Mudi” depolama hizmetleri için ürününü … depoya teslim eden veya … … işletmesince düzenlenen ürün senedini mevzuata uygun olarak elinde bulunduran gerçek veya tüzel kişiyi temsil eder.
2)Bölümünün “ fonun görev ve yetkileri” başlıklı 5. Maddesinin “g” bendinde … … işletmesinin kanun ve mudilerle yapacağı sözleşmede öngörülen yükümlülüklerini yerine getirmemesinden dolayı ortaya çıkan … kapsamında karşılanamayan mudi zararlarını tazmin etmek ve bu amaçla … … işletmesinin verdiği nakit ve nakde kolayca dönüştürülebilir teminatları paraya çevirmek, bu teminatların zararın tazminine yetmediği durumlarda kalan kısmı ile … mevzuatından kaynaklanan zorunlu muafiyetler nedeniyle … kapsamında karşılanamayan zararları fon kaynaklarından ödemek”.
a) bölümünün “ mudi zararlarının karşılanma usul ve esasları” başlıklı 26. Maddesinin “a” bendinde zarar görenler noter aracılığıyla veya taahhütlü mektupla ya da … … işleticisiyle mudi tarafından imzalı durumu gösterir bir tutanakla zararın tazmini için … … işletmesine başvurulur.
Elektronik ürün senedi yönetmeliğinin; 3/e maddesinin Birinci bölümün “ kapsam” başlıklı 2. Maddesinde “ bu yönetmelik depolanan ürünlerin mülkiyetini temsil ve rehinini temin eden, teminat olarak verebilen kıymetli evrak hükmündeki elektronik ürün senetlerine ilişkin usul ve esasları kapsar.” “ Tanımlar” başlıklı 4. Maddesinin “g” bendinde ilgili taraflar; Mudi, Borsa, Tazmin Fonu … … işletmesi, yetkili.sınıflandırıcı, aracılar ve elektronik ürün senedi karşılığında kredi veren bankaları ile Bakanlıkça belirlenen kişi veya kuruluşları” ve “ı” bendinde “mudi”; depolama hizmetleri için ürününü … depoya teslim eden veya … … işletmesince düzenlenen ürün senedini mevzuata uygun olarak elinde bulunduran gerçek veya tüzel kişiyi temsil eder.
İkinci bölümünün “ Elektronik ürün senedinin düzenlenmesi ve iptali” başlıklı 5. Maddesinin 2. Bendinde; “elektronik ürün senetleri basılı ürün senedi hükmünde olup, bu ürün senediyle aynı hak ve yükümlülükleri doğurur elektronik ürün senedi veya dokuzuncu fıkrada belirtilen belge, aksi mevzuatta belirtilmedikçe ürünün aynı miktar, cins, sınıf ve kalite mudiye geri verilmesini garanti eder”
hükümleri mevcuttur.
Dava konusu Ankara 8. İcra Müdürlüğü’nün 2017/1527 Esas sayılı icra takip dosyasında; davacı banka ile dava dışı … … …..Ltd. Şti. Arasında 25.04.2014 tarihli ve 6.000.000,00 TL kredi limitli genel kredi sözleşmesine istinaden kredi kullandırıldığı, alacaklı banka tarafından borçlular … … …..Ltd. Şti., …, … aleyhine 6.906.784,64 Tl asıl alacak, 77.535,09 TL işlemiş %26 akdi faiz, 133.150,84 TL işlemiş %39 temerrüt faizi 6.009,34 TL BSMV olmak üzere toplam 7.124.295,04 TL’nin tahsili için ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile 19.01.2017 tarihinde icra takibi başlatıldığı, ipotekli taşınmazların davacı bankaca satın alınarak 20.02.2018 tarihinde ……. 110.000,00 TL’ye …’a satıldığı anlaşılmıştır.
Ankara 7. İcra Müdürlüğü’nün 2017/2490 Esas sayılı icra takip dosyasında; ise davacı banka tarafından 06.02.2017 tarihinde başlatılan ilamsız icra takibinde 28.08.2013 tarihli dava dışı … …..ltd. Şti ile imzalanan ve 4.000,000 TL bedelli genel kredi sözleşmesine istinaden borçlular … … ve … … (kefiller) aleyhine başlatılan ilamsız icra takibinde 6.914.161,78 TL asıl alacak, 148.359,23 TL %26 akdi faiz, 88.525,95 TL %39 temerrüt faizi 5.225,66 TL BSMV 1097,92 TL masraf olmak üzere toplam 7.157.370,54 TL nin tahsilinin talep edildiği, anlaşılmıştır.
Davacı banka ile dava dışı … … …..Ltd. Şti. Arasında imzalanan 25.04.2014 tarihli ve 6.000.000,00 TL bedelli genel kredi sözleşmesine istinaden asıl borçlu şirkete kredi kullandırıldığı, Ankara 7. İcra Müdürlüğü’nün 29.12.2016 tarihli kat ihtarı ile bildirilen 7.109.348,75 TL’nin 1 gün içinde ödenmesi ihtar edilmiş, 05.11.2015 tarihinde rehin veren ve mudi … … Sanayi … Nakliye Mak. …. İnş. Pet. Ve Tic. Ltd. Şti. ISIN no: …. nolu elektronik ürün senedi rehin sözleşmesi imzalanmış olup bu sözleşmede 25.04.2014 tarihli genel kredi sözleşmesinden doğmuş doğacak olan alacaklarını ve … … Tazmin Fonu’ndan kaynaklanan her türlü alacaklarını ….. nolu kıymetli evrak/elektronik ürün senedinden doğan her türlü alacağını 10.000.000,00 TL’ ye kadar bankaya rehin etmeyi kabul ettiği, toplam 2.154,720 adet … üzerinde davacı banka lehine rehin hakkı tesis edildiği, … … San. Ve Tic. AŞ’de elektronik ürün senedine konu toplam 1076320 kg buğday ürünü bulunduğu, davacı banka tarafından 21.08.2017 tarihli yazı ile davalı Fona elektronik ürün senedine konu ürünlerin … … San. AŞ depolarından çıkarılmış olması sebebiyle doğan zararın giderilmesinin istendiği, davalı Fon tarafından davacı … sahibi olmadığından mudi olarak tanımlanmadığı gerekçesiyle 02.07.2018 tarihli yazı cevabı ile istemin reddedildiği, 17.11.2015 tarihinde … …..ltd. Şti’de %1 hissesi olan … …’nın şirketteki hissesini … …’ya devrettiği, … … ortaklarının %50 hissedarı … … ve %50 hissedarı ise … …..Ltd. Şti. olduğu görülmüştür.
Kamu Maliyesi Uzmanı … tarafından düzenlenen 12.06.2019 tarihli bilirkişi tespit raporunda özetle; depodaki ürünlerin izinsiz çıkarılması nedeni ile davacı bankanın zarara uğradığı. ürünleri depolayan … … ve depodaki ürünlerin sahibi … … San. …. Nak. Mak. … İnş. Pet. Tic. Ltd Şti’nin aynı ortaklık yapısına sahip şirketler olduğunun bilinmesine ve ürünlerin anılan şahıs tarafından depolardan çıkarılabileceğinin öngörülebilir olmasına rağmen, tedbir alınmadan bahse konu şirkete … rehni karşılığı kredi kullandırıldığı, davacı bankanın T.T.K’nın amir hükmü olan “basiretli tacir” gibi hareket etme ilkesine aykırı davrandığı, bankanın basiretli bir tacir gibi hareket etmemesi dolayısıyla uğradığı zararları 5300 Sayılı kanuna aykırı bir biçimde … … Tazmin Fonu uhdesindeki kamu kaynaklarından karşılanmaya çalışıldığı, bu durumun Türk Medeni Kanunu’nun 2.nci ve 3.ncü maddelerinde yer alan “dürüstlük ve iyi niyet” kurallarına uymadığı, … … Tazmin Fonu Yönetmeliği’nin 5.nci maddesinde “Fonun, … … işletmesinin kanundaki yükümlülüklerini yerine getirememesinden dolayı ortaya çıkan ve … kapsamında karşılanamayan mudi zararlarını tazmin etmekle görevli olduğu belirtilmiş, 5300 Sayılı … Kanunu’nun 3.ncü maddesinde mudi; “ depolama hizmetleri için ürününü İlisanslı depoya teslim eden veya … … işletmesince düzenlenen ürün senedini mevzuata uygun olarak elinde bulunduran gerçek veya tüzel kişi” şeklinde tanımlandığı, anılan maddeler birlikte değerlendirildiğinde, mudi tanımının yalnızca …’ün sahibi olan gerçek ve tüzel kişileri kapsadığı, …’ün sahibi olmayan kişilerin mudi tanımına girmediği, dolayısıyla rehin alan banka zararlarının “mudi zararları” kapsamında olmadığı ve Fonun banka zararlarının karşılanmasında kullanılamayacağı, belirtilmiştir.
İlk derece mahkemesince bankacılık işlemleri konusunda uzman … ve Kamu Maliyesi uzmanı … tarafından düzenlenen 30.12.2019 tarihli raporda özetle; dosya kapsamındaki belgelerden; dava dışı … … Sanayi … Nak. Mak. … İnş. Pet. ve Tic. Ltd. Şti.’ne ait tarım ürünlerinin, … … San.ve Tic. A.Ş.’ye ait depolara teslim edildiği, bu teslim karşılığında Elektronik Ürün Senedi(…) çıkartıldığı, … ISIN NO …. olan …’lerin 2.154.720 adedinin, davacı Banka ile … … Sanayi … Nak. Mak. … İnş. Pet. ve Tic. Ltd. Şti. arasında 05.11.2015 tarihinde imzalanan “Elektronik Ürün Senedi Rehin Sözleşmesi” ile davacı Bankaya rehnedildiği ve bunun karşılığında Banka tarafından 06.11.2015 tarihinde 410057505 risk numarası ile 470.000,00 TL, 13.11.2015 tarihinde 410058731 risk numarası ile 500.000,00 TL, olmak üzere toplam 970.000,00 TL kredi kullandırıldığı, söz konusu kredilerden herhangi bir anapara tahsilatı olmadığı, bilahare, 04.11.2016 tarihinde 4100149169 risk numarası ile 470.000,00 TL,11.11.2016 tarihinde 4100150871 risk numarası ile 500.000,00 TL, olmak üzere toplam 970.000,00 TL kredi kullandırılarak, kredilerin yenilendiği, söz konusu kredi borçları … … tarafından ödenmediği veya rehin şerhi kaldırılmadığı müddetçe … … tarafından … … firmasına hiç bir şekilde teslimi yapılmaması gerekirken hem … … hem … … firmasının sahibi olan şüpheli … …’nın emir ve talimatları ile hem şirket nezdinde buğday giriş-çıkış işlemlerinin takip edildiği … programında çıkış işlemleri yapılmadan hem de … nezdindeki …’ler iptal edilmeden 2015 yılının sonuna kadar kayıt dışı olarak silolardaki tüm buğdayların … … firmasına sevkiyatının gerçekleştirildiği, davacı Bankaya rehin olarak verilen toplam 2.154.720 adet Elektronik Ürün Senedinden, fiziki karşılığı … … San. ve Tic. A.Ş. silolarında bulunduğu tespit edilen 744.667,56 adedinin Konya … Borsası aracılığıyla satışı yapılmış olup, söz konusu satışlar karşılığında; 29.05.2017 tarihinde 470.000,00 TL, 29.05.2017 tarihinde 120.889,72 TL, 07.06.2017 tarihinde 68.416,19 TL,Olmak üzere toplam 659.305,91 TL davacı Banka hesaplarına intikal ettiği, ancak davacı Bankanın, 1.410.052,44 adet senet karşılığı ürün, silolarda bulunmadığından, alacağının tamamını tahsil edemediği, 5300 sayılı … Kanunu’nu, 3. maddesinin “k” bendinde ve … … Tazmin Fonu Yönetmeliği’nin 4. maddesinde; “Mudi: Depolama hizmetleri için ürününü … depoya teslim eden veya … … işletmesince düzenlenen ürün senedini mevzuata uygun olarak elinde bulunduran gerçek veya tüzel kişi” olarak tanımlandığı, … … Tazmin Fonunun, 5300 sayılı Kanunun 24. maddesinde de belirtildiği üzere, … … işleticisinin, anılan Kanunda ve mudiler ile yapacağı sözleşmede öngörülen yükümlülüklerini yerine getirmemesinden dolayı ortaya çıkan zararların tazmin edilebilmesi amacıyla kurulduğu, davacının zararının giderilmesi için 5300 sayılı Kanunun 25. maddesi ile … … Tazmin Fonu Yönetmeliği’nin, 26. maddesinde belirtilen şartları yerine getirildiğinin anlaşıldığı, davalı yan, davacının 5300 sayılı … Kanunu’nu Yönetmeliğinin 3. Maddesinin “k” bendinde ve … … Tazmin Fonu Yönetmeliği’nin 4. maddesinde belirtilen “Mudi” tanımına uymadığı gerekçesiyle zararının Fon’dan karşılanamayacağı beyanında bulunduğu, anılan Kanun maddesi ve Yönetmeliğe göre “Mudi”; Depolama hizmetleri için ürününü … depoya teslim eden, Veya … … işletmesince düzenlenen ürün senedini mevzuata uygun olarak elinde bulunduran, gerçek veya tüzel kişi olduğu, davacının “… … işletmesince düzenlenen ürün senedini mevzuata uygun olarak elinde bulunduran tüzel kişi” olarak “Mudi” tanımına girdiği ve kendisine atfedilen bir kusur olmaması halinde zararının Fon tarafından karşılanması gerektiği, Bankaların kullandırmış oldukları krediler nedeniyle oluşabilecek riskleri minimum seviyeye indirebilmek için kredi tahsisi öncesinde, krediyi kullanacak müşteri hakkında, mali durumu ve geçmiş performansı hakkında detaylı araştırma yapmak suretiyle istihbarat raporları tanzim ettikleri, kredi tahsisi öncesinde yapılan araştırma ve değerlendirme sonucunun olumlu olması halinde ise firmaya kredi tahsisi yapılır, ancak bu tahsis yapılırken daha önce belirlenen risk durumuna göre müşteriden teminat talep edileceği, bu teminatın, firmanın sadece kendi imzası olabileceği gibi, kefil, ipotek ve taşınır ve menkul kıymet rehni de olabileceği, bu kapsamda, dava konusu olan Elektronik Ürün Senedi(…) rehninin, gerekli tedbirler alındığı takdirde, oldukça kolay paraya çevrilebilmesi, riski azaltmada diğer teminat türlerinin birçoğundan daha iyi olması nedeniyle tercih edilebilen bir teminat türü olduğu, zira, borç ödenmediğinde, rehne konu ürün senetlerinin ibraz edilmesinden sonra, o anda oluşan fiyata göre çok kısa sürede paraya çevrilmesi mümkün olduğu, dava konusu olayda, kredi kullanan şirket ile ürünün konulduğu deponun sahibi olan şirketin hisselerinin tamamı dolaylı olarak … …’ya ait olup, … Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 12.06.2017 tarihli ve 2017/101 nolu İddianamesinde de yer verildiği üzere;, söz konusu kredi borçlarının … … tarafından ödenmediği veya rehin şerhi kaldırılmadığı müddetçe … … tarafından … … firmasına hiç bir şekilde teslimi yapılmaması gerekirken, … … hem … … firmasının sahibi olan … …’nın emir ve talimatları ile hem şirket nezdinde buğday giriş-çıkış işlemlerinin takip edildiği … programında çıkış işlemleri yapılmadan hem de … nezdindeki …’ler iptal edilmeden (çalışanların ifadelerine göre) 2015 yılının sonuna kadar kayıt dışı olarak silolardaki tüm buğdayların … … firmasına sevkiyatı gerçekleştirilmiş, dolayısıyla Banka alacağının teminatsız kalmasına yol açıldığı, dava konusu ürünlerin konulduğu … ile kredi kullanan firmanın farklı hissedarlara ait olması durumunda da dava konusu olayda olduğu gibi bir riskin ortaya çıkması ihtimali bulunmadığı, ancak bu ihtimal, dava konusu olayda olduğu gibi her iki şirketin aynı hissedarlara ait olduğu duruma göre oldukça düşük, hatta sıfıra yakın bir ihtimal olduğu, risk ortaya çıkmadığı sürece Fona müracaat edilemeyeceğinden, kredi kullanan firma ile … sahibi firmanın hissedarlarının farklı olması halinde, Fonun da zararının oluşmayacağı, belirtilen tespitlere göre, davacı Bankanın kredinin teminatlandırma sürecinde, gereken dikkat ve özeni göstermediği, kredi kullanan firma ile … sahibi firma aynı hissedarlara ait olduğu halde kredi kullandırmak suretiyle riskli bir işlem yaptığının düşünüldüğü, davacı Bankaya rehin olarak verilen toplam 2.154.720 adet Elektronik Ürün Senedinden, fiziki karşılığı … … San. ve Tic. A.Ş. silolarında bulunduğu tespit edilen 744.667,56 adedinin Konya … Borsası aracılığıyla satışı yapılmış olup, söz konusu satışlar karşılığında; 29.05.2017 tarihinde 470.000,00 TL, 29.05.2017 tarihinde 120.889,72 TL, 07.06.2017 tarihinde 68.416,19 TL, Olmak üzere toplam 659.305,91 TL davacı Banka hesaplarına intikal ettiği, ancak davacı Bankanın, 1.410.052.44 adet senet karşılığı ürün, silolarda bulunmadığından, alacağının tamamını tahsil edemediği, ürünlerin ortalama satış fiyatı: 659.305,91: 744.667,56 =0,89 TL olduğu, buna göre bedeli tahsil edilemeyen 1.410.052,44 adet senet karşılığı ürünün değeri: 1.410.052,44 x 0,89= 1.116.902,54 TL olduğu, davacı Bankanın 07.06.2017 tarihi itibariyle, rehinli Elektronik Ürün Senetleri ile 07.06.2017 tarihi itibariyle 1.116.902,54 TL’ye kadar olan riskini karşılayabileceği,
a) ….. Nolu Kredi İçin Temerrüt Tarihi İtibariyle Yapılan Hesaplama 11.11.2016 tarihinde 500.000,00 TL olarak kullandırılan kredinin fiili kullandırım faiz oranı yıllık % 16,35 olarak belirlenmiş olup, kat tarihi olan 29.12.2016 itibariyle toplam borç tutarı 511.504,79 TL olduğu, Kat ihtarnamesi dava dışı Şirkete 03.01.2017 tarihde tebliğ edilmiş olup, ödeme için verilen 1 günlük süre dikkate alındığında, temerrüt faizi başlangıç tarihi 05.01.2017 günü olduğu bu tarihte 500.000,00 Tl asıl alacak, 1.589,58 TL işlemiş faiz, 79,48 TL BSMV olmak üzere 501.669,06 TL toplam alacağı bulunduğu, b) 4100149169 Nolu Kredi İçin Temerrüt Tarihi İtibariyle Yapılan Hesaplama; 04.11.2016 tarihinde 470.000,00 TL olarak kullandırılan kredinin fiili kullandırım faiz oranı yıllık % 14,25 olarak belirlenmiş olup, kat tarihi olan 29.12.2016 itibariyle toplam borç tutarı 480.939,26 TL olduğu, Buna göre temerrüt tarihi itibariyle toplam borç tutarının 470.000,00 Tl asıl alacak, 1302,29 TL işlemiş faiz, 65,11 TL BSMV toplam 471.367,41 TL tahsil edildiği, temerrüt tarihi itibarıyla her iki kredi sebebiyle toplam borç miktarının ise 973.036,47 TL olduğu, dava konusu olan ve Elektronik Ürün Senedine istinaden kullandırılan krediler için; 29.05.2017 tarihinde 470.000,00 TL, 29.05.2017 tarihinde 120.889,72 TL, 07.06.2017 tarihinde 68.416,19 TL, olmak üzere toplam 659.305,91 TL tahsilat yapıldığı, yapılan tahsilatlar da dikkate alınarak 07.06.2017 tarihi itibariyle hesaplanan davacı Bankanın Elektronik Ürün Senedine istinaden kullandırılan kredilerden dolayı kalan alacağı tamamı asıl alacak olmak üzere toplam 478.657,85 TL’ olduğu, söz konusu alacak tutarı, 07.06.2017 tarihi itibariyle kalan 1.410.052,44 adet senet karşılığı olan 1.116.902,54 TL’nin altında olduğundan, davacı Bankanın 478.657,85 TL’nin tamamını Fon’dan talep etmesinin mümkün olduğu, zira belirtilen tarihte, dava konusu ürünlerin, silolarda bulunması durumunda, davacı Bankanın rehinli senetleri paraya çevirmek suretiyle kalan alacak tutarı olan 478.657,85 TL’yi tahsil edebileceği, davacı Bankanın Fon’dan olan alacağı için Bankanın krediler için uyguladığı yıllık % 39 oranındaki temerrüt faizi üzerinden hesaplama yaptığı, davalı Fonun, kredi Sözleşmesinin tarafı olmaması nedeniyle, Bankanın Fon’dan olan alacağı, kredi alacağı olmadığından, kredilere uygulanan % 39 oranındaki temerrüt faizinin uygulanamayacağı, 3095 sayılı Kanunun 2/2. maddesi uyarınca TCMB avans faizi uygulanabileceği, bu durumda 07.06.2017 tarihinden dava tarihi olan 25.06.2018 tarihine kadar %9,75 avans faizi oranı üzerinden talep edebileceği alacağın; 478.657,85 TL asıl alacak işlemiş faizi alacağının 48.970,63 TL, 2.448,53 TL BSMV olduğu, toplam alacağın 530.077,01 TL olduğu, banka temerrüt faizi %39 uygulanması gerektiği kanaatine varılması halinde ise davacı banka alacağının toplam 687.191,13 TL olacağı, belirtilmiştir.
Bilirkişi ek raporunda bilirkişi … davacı bankanın mudi kabul edilemeyeceğini, bankacı bilirkişi … ise mudi kabul edilebileceğini ileri sürmüştür.
Dosyadaki … … … Gazetesi 17.12.2014 tarihli … … … Gazetesi örneğine göre; … … San. Ve Tic. AŞ’nin ortakları … … …..ltd. Şti. Ve … … ait olduğu, … … … ..Ltd. Şti. ‘nin %99 hissesinin … …, %1 hissesinin … … ait olduğu, 17.11.2015 tarihinde hissesini … … devrettiği, görülmüştür.
… Ağır Ceza Mahkemesi’nin 26.11.2019 tarihli ve 2017/135 Esas-2019/292 Karar sayılı kararında; davacı banka ile dava dışı … … katılan, sanıklar … …, … (… işletme müdürü) ve … … …..ltd. Şti.’nin olduğu, … …’… ve … … sahibi olan … … ile … işletme müdürü olan …’nun … …..Ltd. Şti. Ye ait buğdayları … … silolarına kabul edip girişlerini yapıp … … adına Merkezi Kayıt Kuruluşu … nezdinde elektronik ürün senetlerinin … tanzim edilmesinden sonra aralarındaki bu hizmet ilişkisine aykırı davranarak kayıt dışı ve …’ler iptal edilmeksizin söz konusu buğdayları … … silolarından çekmeleri şeklinde olayın gerçekleştiği, davalı … ile davalı Şeref’in … … şirketi ile … … arasındaki hizmet ilişkisine aykırı davranılarak söz konusu eylemin gerçekleştirildiği, sanıkların eylemlerinin hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçunu oluşturduğu, sanıkların üzerine atılı dolandırıcılık suçundan beraatlerine, hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçundan cezalandırılmalarına, davalı … …..Ltd. Şti hakkında güvenlik tedbiri uygulanmasına yer olmadığına, karar verilmiştir.
Ayrıca, … ve Tic. Bakanlığı davacı bankaya hitaben bila tarihli 437.01.99 sayılı yazısında; teftiş kurulu incelem raporunda ” öncelikle bankacılık mevzuatına ve genel hükümlere göre … … ve … …..Ltd. Şti .hakkında icra takibini başlatmaları, bunun sonuçsuz kalması veya sonuçsuz kalacağının anlaşılması halinde kredi veren kuruluşlar olarak bankaların teminat aldıkları/rehnettikleri …’ler bakımından 5300 sy. Kanun ve bu Kanuna dayanılarak çıkarılan Yönetmelikler çerçevesinde tanınan haklarını da kullanabilecekleri, … … sisteminde öngörülen güvence mekanizmalarına başvurabilecekleri 5300 sy. Kanunun 25. Ve … … Tazmin Fonu Yönetmeliğinin 26. Maddesinde mudinin/ rehin alan mudi olarak banka zararının … kapsamında ödenmemesi halinde bu maddelerde gösterilen usule göre gerekli müracaatlar yapılacağının ve zararın tazmin edileceğinin öngörüldüğü, rehnedilen …”lerin temsil ettiği ürünlerin silolarda bulunmamasından … … doğrudan sorumlu olduğu” ifadelerine yer verildiği belirtilmiştir.
Davacı, dava dışı … …..Ltd. Şti. ne genel kredi sözleşmesine istinaden kullandırmış olduğu kredi borcunun karşılığında asıl borçlu şirket ait tarım ürünlerini teslim alan … … İşletmesi … … San A.Ş. ile davacı banka arasında imzalanan elektronik senet rehin sözleşmesi ile 2.154.720 adet elektronik ürün senedinin rehin alındığını, senetlere konu ürünlerin depolandığı, … … San. Tic. A.Ş silolarında fıziken mevcut olduğu tespit edilen 744.677.56 adet elektronik ürün senedinin, Konya … Borsası aracılığıyla satışı gerçekleştirilerek toplam 659.305,91 TL tahsilat sağlandığını, ancak satış işlemi sonucunda banka teminatında yer alan bakiye 1.410.052.44 adet elektronik ürün senedine konu olan ancak … … Sanayi …. Nak. Mak. … İnş. Pet ve Tic. A.Ş. silolarında bulunmayan buğdaya ilişkin olarak müvekkili bankanın oluşan zararının tazmininin … … A.Ş’den ihtarname ile talep edilmesine rağmen … tarafından banka zararının tazmininin mümkün olmadığının bildirildiğini, 5300 Sayılı … Tazmin Fonu Yönetmeliği ve sair ilgili mevzuat hükümleri çerçevesinde … … Sanayi …. Nak. Mak. … İnş. Pet ve Tic. Ltd. Şti.’nin kullanmış olduğu kredilerin tazmini isteminde bulunmuş olup davalı idare tarafından ise dava konusu elektronik ürün senetleri üzerinde rehin hakkı sahibi olan davacı bankanın 5300 sayılı Yasa’nın 3/k ve 25. Maddeleri kapsamında mudi olarak kabul edilemeyeceğinden davasının reddi gerektiğini savunmuştur.
Uyuşmazlık, 5300 sayılı … … Kanunu ve Yönetmeliğine göre Elektronik Ürün Senedi üzerinde rehin hakkına sahip olan davacı bankanın işbu kanun hükümlerine göre mudi olarak kabul edililip edilemeyeceği, dolayısıyla kredi asıl borçlusu ve … şirketi tarafından karşılanmayan zararının … Kanunu’nun 25. Ve 3/K maddeleri gereği davalı Fon’dan tahsil edilip edilemeyeceği, noktasında toplanmaktadır.
Somut olayda, davacı banka ile dava dışı … … silolarında bulunan dava dışı kredi asıl borçlusu … ……… Ltd. Şti.’nin buğdayları için eletronik ürün senedi çıkarılarak bu senetler üzerinde davacı banka lehine 05.11.2015 tarihinde rehin hakkı tesis edilmiş olup bu senetlerin bir kısmını davacı banka Konya … Borsası’nda satmış, siloda bulunamadığı için uğranılan zarar sebebiyle davalı Fon aleyhine dava açmıştır. Yukarıda yer verilen gerek … … Kanunu’nda mudi kavramının tanımlandığı 3/k maddesinde gerekse … Tazmin Fonu Yönetmeliği’nin 4/k maddesi gereği, elektronik ürün senetlerini mevzuata uygun olarak elinde bulunduran gerçek ya da tüzel kişinin mudi olarak kabul edileceği düzenlenmiş ise de;
Zarar görenlerin müracaat hakkını düzenleyen gerek … Kanunu’nun 25. Maddesinin gerekçesinin ikinci paragrafında açıkça ” ürününü depoya teslim eden veya ürün sahibi olan mudinin zararlarının çok kısa sürede giderilmesi ve haklarının korunmasını ” denilmek sureti ile 25. Maddedinin ürünü depoya teslim eden veya ürün sahibi olan mudinin zararlarının karşılanmasının amaçlandığı belirtilmiştir. Bu nedenle tanımlardan öte zarara ilişkin madde uygulanacağına göre 25. Maddenin kapsamı gözetilmelidir. Kanun metninin yoruma muhtaç olduğu hallerde yorum yolu ile gerekçesine göre uygulama yapılmalıdır.
Kanunun “Tanımlar” başlıklı maddesinin (ı) maddesinde;
ı) Ürün senedi: Ürünlerin mülkiyetini temsil ve rehnini temin eden, … … işleticisince nama veya emre düzenlenmiş, teminat olarak verilebilen, ciro edilebilen veya edilemeyen ve bu Kanunda öngörülmeyen durumlarda Türk … Kanununda düzenlenen makbuz senedi hükümlerine tâbi olan kıymetli evrakı, maddesinde de teminat olarak verilebilen ürün senedi de tanımlanmış olup mülkiyeti ile teminat fonksiyonlarını açıkça ayırt etmiştir. Ürün senedinin kendisinin mülkiyeti temsil ettiği ve rehnini temin ettiği ve teminat olarak verilebileceği izah edilmiştir.
Kanun açıkça mülkiyet, rehin ve teminat fonksiyonları ayırt ederek tanımlama yapmıştır.
Bu kanun hükümleri gerekçeleri ile ve … Yönetmeliğinin 27. Maddesi birlikte değerlendirildiğinde açıkça zarara uğrayan kişiden kast edilenin ürün sahibi veya ürünü depoya teslim eden kişi olarak vurgulanmıştır. Bu durumda mevzuata göre elinde bulunduran tanımının bu kapsamda değerlendirilmesi, ürün sahibi veya ürünü depoya teslim eden kişi saptamasının mevzuata uygun olarak belirlenmesi amaçlanmıştır. Tanımlar başlıklı 3. Maddedeki mudi tanımındaki ” Depolama hizmetleri için ürününü … depoya teslim eden veya … … işletmesince düzenlenen ürün senedini mevzuata uygun olarak elinde bulunduran gerçek veya tüzel kişi” tanımlaması depoya teslim eden sıfatı ile uyuşmaktadır. … … işletmesince düzenlenen ürün senedini mevzuata uygun olarak elinde bulunduran tanımlaması tek başına yorum yapmaya yeterli olmadığından kanunun amacı ve diğer maddeler bütün halde gözetilerek yorum yapılmalıdır. Öte yandan davada zarar tazmini istendiğine göre buna ilişkin 25. madde ve gerekçesi bu husustaki özel madde olduğundan bu maddede kastedilen mudi-zarar gören sıfatı 25. madde ve gerekçesine göre saptanacaktır. Anılan maddenin gerekçesinde de açıkça ürününü depoya teslim eden veya ürün sahibi olan mudinin zararlarının çok kısa sürede giderilmesi ve haklarının korunması amacı iziah edildiğine göre 25. maddenin kapsamına ancak ” ürününü depoya teslim eden veya ürün sahibi olan mudinin zararları girmektedir. Zaten yönetmelikteki 27 maddede kanunun bu amacına göre teminat olarak alınan ürün senetlerinin satılmasına ilişkin ayrı bir yöntemi düzenlemektedir.
Basiretli tacir olan davacı bankanın kanun metni ve gerekçesi ile yönetmelikle tamamlanan rehin sahibinin haklarına ilişkin düzenlemeyi bilmediği ileri sürülemez. Zaten banka yönetmeliğin 27. maddesine göre bir kısım ürün senedini paraya çevirdiğine göre yasa veyönetmeliğin kendisine tanıdığı hakları bilebilecek durumdadır. Bu nedenle de bankanın bakanlığın yazısına dayanması mümkün olmadığı gibi (ki sözkonusu yazı sadece teftiş raporunu özetlemekte görüş bildirmemektedir) … Bakanlığı İç … Genel Müdürlüğü davalı Fon’dan ayrı bir tüzel kişilik olup, fonun dosyaya ibraz cevabi yazılarında talebin değerlendirmeye alınacağı belirtilmiş bankanın zararın karşılanacağına dair bir taahhüte yer verilmemiştir.

Bu durumda dava konusu …’leri elinde bulunduran davacı banka, elinde bulunan …’lerin temsil ettiği ürünün sahibi olmadığından veya ürünü dava dışı …’a teslim eden kişi sıfatını haiz bulunmadığından anılan Kanunun 25. Maddesi ve Yönetmeliğin 27. Maddesi gereği davalı Fona müracaat hakkı bulunan mudi olarak kabul edilemeyecektir. Bu bağlamda … Yönetmeliği’nin 27. Maddesi uyarınca …’leri elinde bulunduran davacı bankanın sadece bu senetleri borsada satma hakkı bulunmaktadır. Nitekim dava dışı … silolarında bulunan ürünlerin temsil eden …’lerin bir kısmını davacı banka borsada satmıştır. Ne var ki dava dışı … tarafından elden çıkarıldığı için davacı bankanın elinde kalan …’lerin karşılığı ürün olmadığından borsada satılamayan senetler yönünden ise davacı banka Kanunun 25. Maddesinin gerekçesi uyarınca mudi sayılamayacağından bir zararı doğmuş olsa bile davalı Fon’dan tazmin etme hakkı bulunmamaktadır. O halde davacı bankanın davasının reddi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde davanın kabulü doğru görülmemiş, davacı vekilinin istinaf sebeplerinin HMK’nın 353/1-b-1. Maddesi gereği esastan reddine davalı vekilinin istinaf sebeplerinin kabulü ile ilk derece mahkemesince verilen karar duruşma açılmasına gerek görülmeksizin HMK’nın 353/1-b-2. Maddesi gereği kaldırılarak davanın reddine dair davanın esası hakkında yeniden aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
A)1-Davacı vekilinin istinaf başvuru sebeplerinin HMK’nın 353/1-b-1. Maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İstinafa başvuran davacı banka 6219 Sayılı Kanunun geçici 5. maddesi uyarınca harçtan muaf olup tahsil olunan karar harcı bulunmadığından iadesi yönünde hüküm kurulmasına yer olmadığına, tahsil olunan 162,10 TL istinaf başvuru harcının kararın kesinleşmesi ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
3-İstinafa başvuran davacı tarafından yapılan istinaf giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
B) 1-İstinafa başvuran davalı vekilinin istinaf sebeplerinin KABULÜNE,
2-Ankara 10. Asliye … Mahkemesi’nce verilen kararın HMK’nın 353/1-b-2. Maddesi gereği KALDIRILMASINA,
C) 1-Davanın REDDİNE,
2-Davacı banka 6219 Sayılı Kanunun geçici 5. maddesi uyarınca harçtan muaf olduğundan başvuru ve karar harcı alınmasına yer olmadığına,
3-Yargılamada vekil ile temsil olunan davalı yararına karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/4. Maddesi gereği belirlenen 5.100,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı tarafa verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan toplam 1.921,00 TL yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
5-HMK’nın 333. Maddesi gereği varsa kullanılmayan gider avansının kararın kesinleşmesi ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
D) 1-İstinafa başvuran davalı tarafından yatırılan 9.052,39 TL istinaf nispi karar harcının kararın kesinleşmesi ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
2-İstinafa başvuran davalı tarafından yatırılan 162,10 TL istinaf başvuru harcı, 36,10 TL dosya gönderme ücreti olmak üzere toplam 198,20 TL istinaf giderinin davacıdan alınarak davalı tarafa verilmesine,
3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davalı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy çokluğu ile karar verildi.25/04/2022

…..

KARŞI OY
Dava, davacı bankanın dava dışı asıl borçlu şirkete kullandırdığı kredinin ödenmemesi sebebiyle işbu kredi karşılığında dava dışı … … şirketi tarafından teminat amaçlı olarak verilen elektronik ürün senedi karşılığında depoda ürün bulunmaması sebebiyle uğranılan zararın, 5330 sayılı … Kanunu’nun 25. Maddesi gereği davalı … … Tazmin Fonu’ndan tahsili istemine ilişkin olup ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Eldeki davada davacı, dava dışı … …..Ltd. Şti’ye genel kredi sözleşmesine istinaden kullandırmış olduğu kredi borcunun karşılığında asıl borçlu şirket ait tarım ürünlerini teslim alan … … İşletmesi … … San A.Ş. ile davacı banka arasında imzalanan elektronik senet rehin sözleşmesi ile 2.154.720 adet elektronik ürün senedinin rehin alındığını, senetlere konu ürünlerin depolandığı, … … San. Tic. A.Ş silolarında fıziken mevcut olduğu tespit edilen 744.677.56 adet elektronik ürün senedinin, Konya … Borsası aracılığıyla satışı gerçekleştirilerek toplam 659.305,91 TL tahsilat sağlandığını, ancak satış işlemi sonucunda banka teminatında yer alan bakiye 1.410.052.44 adet elektronik ürün senedine konu olan ancak … … Sanayi …. ……. A.Ş. silolarında bulunmayan buğdaya ilişkin olarak müvekkili bankanın oluşan zararının tazmininin … … A.Ş’den ihtarname ile talep edilmesine rağmen … tarafından banka zararının tazmininin mümkün olmadığının bildirildiğini, 5300 Sayılı … Tazmin Fonu Yönetmeliği ve sair ilgili mevzuat hükümleri çerçevesinde … … Sanayi …. Nak. Mak. … İnş. Pet ve Tic. Ltd. Şti.’nin kullanmış olduğu kredilerin tazmini isteminde bulunmuş olup davalı idare tarafından ise dava konusu elektronik ürün senetleri üzerinde rehin hakkı sahibi olan davacı bankanın 5300 sayılı Yasa’nın 3/k ve 25. Maddeleri kapsamında mudi olarak kabul edilemeyeceğinden davasının reddi gerektiğini savunmuştur.
Uyuşmazlık, 5300 sayılı … … Kanunu ve Yönetmeliğine göre Elektronik Ürün Senedi üzerinde rehin hakkına sahip olan davacı bankanın işbu kanun hükümlerine göre mudi olarak kabul edililip edilemeyeceği, dolayısıyla kredi asıl borçlusu ve … şirketi tarafından karşılanmayan zararının … Kanunu’nun 25. Ve 3/k maddeleri gereği davalı Fon’dan tahsil edilip edilemeyeceği, uygulanacak faiz oranı ve davacı bankanın kusurlu olup olmadığı noktalarında toplanmaktadır.
Somut olayda müdahil … … …..Ltd. Şti’nin sahibi olduğu buğday ürünlerinin depolanması için teslim edildiği dava dışı … … tarafından düzenlenen ve depolanan bu ürünlerin mülkiyetini temsil eden elektronik ürün senetleri üzerinde ürün sahibi … ……… Ltd. Şti. Tarafından bu elektronik senetler üzerinde davacı bankadan kullanılan kredinin teminatını teşkil etmek üzere 05.11.2015 tarihinde rehin hakkı tesis edilmiş olup işbu senetler rehin alacaklısı davacı bankaya teslim edilmiş olduğuna göre; gerek … … Kanunu’nda mudi kavramının tanımlandığı 3/k maddesinde gerekse … Tazmin Fonu Yönetmeliği’nin 4/k maddesi gereği, elektronik ürün senetlerini mevzuata uygun olarak elinde bulunduran davacı bankanın artık mudi olarak kabulü gerekmiştir. Nitekim, dava dışı … silolarında karşılığı bulunan ürünlerin temsil ettiği davacı bankaya rehinli bu elektronik ürün senetlerinin bir kısmı Konya … Borsası’nda işlem görmüş, ürün senetlerinin karşılığı buğday anılan borsada satılarak davacı banka kredi alacağının bir kısmını tahsil etmiş, davacı bankada kalan elektronik senetlerin karşılığı ürün dava dışı … … silosunda bulunamadığından uğradığı zararın tazmini için ektronik senetler sebebiyle davacı banka eldeki davada davalı … Tazmin Fonu’ndan … Tazmin Fonu Kanunu’nun 25. Maddesi gereği doğan bu zararının tazminini talep etmiştir. Her ne kadar sayın heyet zarar görenlerin davalı Fon’a müracaat hakkını düzenleyen 25. Maddesinin amaçsal yorum yolu ile gerekçesinde sadece ürün sahibi veya ürünü depoya teslim eden kişinin bu madde anlamda mudi olarak kabul edilerek davalı Fon tarafından zararının tazmininin kanun koyucu tarafından amaçlandığı kabul edilmiş ise de kanaatimce bu görüşe katılmak mümkün değildir. Şöyle ki;
Yukarıda değinildiği üzere 5330 sayılı … … Kanunu’nun altıncı bölümün “ … … Tazmin fonu ve zarar görenlerin müracaat hakkı “ başlığı altındaki 24. Maddesinin 1. Fıkrasında “ … … İşleticisinin bu kanunda ve mudiler ile yapacağı sözleşmede öngörülen yükümlülüklerini yerine getirmemesinden dolayı ortaya çıkan zararların tazmin edilebilmesi amacıyla tüzel kişiliğe haiz … … Tazmin Fonu” kurulacağı ve “zarar görenlerin” müracaat hakkı başlığı altındaki 25. Maddesinde ise “zarar … kapsamında ödenemezse … … İşleticisinin bu kanunda öngörülen yükümlülüklerinin her hangi bir nedenle yerine getirilmemesinden dolayı ortaya çıkmışsa; aşağıda gösterilen usule göre gerekli müracaatlar yapılır ve zarar tazmin edilir.”
Yine, anılan Yasa’nın 2.Bölümünün “fonun görev ve yetkileri” başlıklı 5. Maddesinin “g” bendinde … … işletmesinin kanun ve mudilerle yapacağı sözleşmede öngörülen yükümlülüklerini yerine getirmemesinden dolayı ortaya çıkan … kapsamında karşılanamayan mudi zararlarını tazmin etmek ve bu amaçla … … işletmesinin verdiği nakit ve nakde kolayca dönüştürülebilir teminatları paraya çevirmek, bu teminatların zararın tazminine yetmediği durumlarda kalan kısmı ile … mevzuatından kaynaklanan zorunlu muafiyetler nedeniyle … kapsamında karşılanamayan zararları fon kaynaklarından ödemek”.
a) bölümünün “ mudi zararlarının karşılanma usul ve esasları” başlıklı 26. Maddesinin “a” bendinde zarar görenler noter aracılığıyla veya taahhütlü mektupla ya da … … işleticisiyle mudi tarafından imzalı durumu gösterir bir tutanakla zararın tazmini için … … işletmesine başvurulur.” hükümlerine yer verilmiştir. Şu halde kanun koyucu özellikle davalı Fon’a başvuru hakkı bulunanı, … işleticisinin kanundan veya mudi ile sözleşmeden doğan yükümlülüklerini ihlal eden ve … tarafından zararı karşılanmayan “zarar gören” tabirini kullanmış, bu maddelerde salt ürün sahibi veya ürünü depoya teslim eden mudiyi zarar gören olarak kabul etmemiştir. Sayın heyetçe atıfta bulunan zarar görenlerin müracaat hakkını düzenleyen 25. Maddenin gerekçesinde öncelikle ürün sahibi veya ürünü depoya teslim eden mudinin zararının karşılanacağın amaçlandığı belirtilmiş ise de gerekçede yer verilen bu ifadeden “zarar görenin” sadece “ürün sahibi veya ürünü depoya teslim eden kişinin mudi” olarak kabulüne indirgendiği sonucuna varılamaz. Zira, anılan Yasa’nın 3/k ve aynı doğrultuda Yönetmeliğin 4/k maddesindeki “mudi” tanımı gerekse kanun koyucu tarafından bilinçli bir tercihte bulunularak daha geniş bir kavram olan “zarar” “zarar gören” kavramlarına yer verildiği Kanunun 24. Ve 25. Maddeleri birlikte bir bütün olarak değerlendirildiğinde, müdahil ürün sahibi şirketin kullandığı kredi karşılığında davacı banka lehine dava dışı … … deposunda bulunan ürünlerin temsil ettiği …’ler üzerinde rehin hakkı tesis edilen bankanın, bu …’lerin karşılığı ürünlerin dava dışı … işleticisi tarafından kanuna ve müdahil ürün sahibi şirketle imzaladığı sözleşmeye aykırı bir şekilde elden çıkarılmış olması sebebiyle, davacı bankanın zarara uğradığı, eş deyişle Kanunun 3/k maddesi anlamında zarar gören mudi olduğunun kabulü gerekir. Aksinin kabulü, kanun koyucunun abesle iştigal ettiği sonucuna ulaşılmasına yol açar ki, elbette böyle bir sonucun arzulanması, amaçlanması hukuken mümkün değildir. Kaldı ki Yönetmeliğin 27. Maddesi gereği müdahil ürün sahibi şirkete kullandırdığı kredi karşılığında teminat olarak kendisine verilen …’lerin bir kısmının karşılığı ürün dava dışı … işleticisi … silolarında bulunduğundan davacı banka bu senetleri Konya Borsası’nda sattırarak alacağını tahsil etmiş, elinde kalan bir kısım …’lerin karşılığı ürün dava dışı … işleticisi … …, müdahil ürün sahibi şirketle olan sözleşmesine ve Kanundan doğan yükümlülüklerini ihlal ederek elinden çıkarmış olması sebebiyle davacı bankanın işbu davaya konu zararının doğduğu açıktır. Şu halde Kanunu’nun 3/k maddesi gereği …’ler üzerinde mevzuata uygun bir şekilde kendisine rehin hakkı tanınan dolayısıyla mudi olan davacı bankanın, işbu Kanunun 25. Maddesi anlamında zarar gören olarak kabul edilmediği takdirde, doğan zararını nasıl tazmin edeceği de açıklanmaya muhtaçtır. Öyleyse, ilk derece mahkemesince yazılı şekilde Kanuna ve yönetmelik hükümlerine uygun olarak davacı bankanın mudi olarak kabulü ile doğan zararının tazmini için davalı Fon’a Kanunun 25. Maddesi uyarınca başvuru hakkının bulunduğunun kabulünde herhangi bir isabetsizlik görülmemiş, davalı vekilinin bu yöndeki istinaf sebeplerinin esastan reddi gerektiği değerlendirilmiştir.
Ayrıca, davalı tarafça davacı bankanın … … ve … …..ltd. Şti’nin sahiplerinin … … olması sebebiyle davacı bankanın kredi kullandırdığı asıl borçlu şirket ile dava dışı ürünlerin karşılığını temsil eden senetleri çıkaran depocu … … sahiplerinin aynı olması sebebiyle ağır kusurlu olduğu iddia edilmiş ise de 05.11.2015 rehin tesisi sözleşmesinden sonra 17.11.2015 tarihinde … …..ltd. Şti’de %1 hissesi olan … … hissesini … … devretmiş olup bu durumda … … %51 hissedarı … … ve … …..Ltd. Şti’nin tam hissedarı da yine … … ise de davacı banka tarafından sadece elektronik senetler üzerinden teminat alınmamış, ayrıca asıl borçlu şirkete ait taşınmFazlar üzerinde davacı banka lehine ipotek tesis edilmiş, şahsi teminatlar yani kefaletler de alınmıştır. Kaldı ki ayrı tüzel kişilikleri bulunan … … ve … …..Ltd. Şti’nin farklı ortaklık yapısı bulunsa dahi … işleticisinin Kanuna ve ürün sahibi mudi ile sözleşmeden doğan yükümlülüklerine aykırı olarak deposundan bulunan ürünleri elinden çıkarma tehlikesi her zaman bulunmaktadır. Ne var ki dava konusu 25.04.2014 tarihli genel kredi sözleşmesinden doğan kredi alacağının tahsili için başlatılan dava konusu Ankara 8. İcra Müdürlüğü’nün 2017/1527 Esas sayılı icra takip dosyasında davacı bankaca tahsilat yapılıp yapılmadığı ilk derece mahkemesince araştırılmış değildir. Şayet bu dosyada davacı bankaca tahsil edilen bir alacak varsa eldeki dava konusu zarar esasen dava konusu …’lerin de teminat olarak verildiği kredinin ödenmemesinden doğduğundan, varsa tahsilat miktarınca doğan zarar ortadan kalkacağından bu hususun ilk derece mahkemesince araştırılmaksızın eksik inceleme ile karar verilmesi doğru görülmemiştir. Bu durumda işbu takip dosyasında tahsil edilen bir alacak var ise HMK’nın 353/1-b-3. Maddesi gereği araştırılıp sonucuna göre gerekirse zarar miktarının yeniden belirlenmesi için ek rapor alınması amacıyla HMK’nın 356. Maddesi gereği duruşma açılarak yapılacak yargılama sonucunda bir karar verilmesi gerektiği, bu aşamada davacı vekilinin istinaf sebeplerinin incelenmesine yer olmadığı görüşünde olduğumdan sayın çoğunluğun davacı bankanın 5330 sayılı Kanunun 25. Maddesi anlamında mudi olarak kabul edilemeyeceğinden davanın reddine dair kararına katılmıyorum.

……
Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.