Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2021/303 E. 2023/230 K. 23.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2021/303 Esas 2023/230 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/303
KARAR NO : 2023/230

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/12/2020
NUMARASI : 2018/806 Esas 2020/668 Karar
DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALILAR :
VEKİLİ :
DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 08/11/2018
KARAR TARİHİ : 23/02/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 14/03/2023

Taraflar arasındaki itirazın iptali istemine ilişkin davanın davalılar … ve … yönünden reddine, diğer davalılar yönünden davanın reddine yönelik olarak verilen hükme karşı davacı vekili tarafından süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı ile dava dışı asıl borçlu şirket arasında imzalanan genel kredi sözleşmelerini müşterek ve müteselsil kefil sıfatıyla imzalayan davalılara, kredi alacağının tahsili için keşide edilen kat ihtarnamesine rağmen kredi borcunun ödenmesi için başlatılan ilamsız icra takibine haksız olarak yapılan itirazın iptali ile takibin devamına, %20 icra inkar tazminatının tahsilini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı … A.Ş. vekili, dava konusu kredi sözleşmelerde kefil olduğu bildirilen …. Ltd Şti’nin davalı şirket tarafından birleşme suretiyle devralındığını, birleşme sırasında tüm bankalara noter ihtarı ile tüm olası kredilerden kaynaklanabilecek kefaletlerini geri çektiklerini bildirdiklerini, 2013 ve 2014 yıllarına ait olduğu iddia edilen sözleşmelerde müvekkili şirket yetkilisinin imzası bulunmadığından bu sözleşmelere kefaletlerinin söz konusu olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalılar … vekili, dava konusu 3 adet genel kredi sözleşmesinden sadece 16/09/2010 tarihli olanında müvekkillerinin imzası olduğunun görüldüğünü, ancak bu sözleşmedeki imzaların da müvekkillerine ait olmadığını, dava konusu icra takibinde talep edilen alacağın hangi kredi sözleşmesinden kaynaklandığının belirlenmesi gerektiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Diğer davalılara dava dilekçesi usulüne uygun olarak tebliğ edildiği halde davalılar cevap dilekçesi sunmamış, duruşmalara katılarak beyanda bulunmamışlardır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk derece mahkemesince iddia, savunma, 01.09.2020 tarihli bilirkişi raporuna ve toplanan tüm delillere göre; genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptaline ilişkin olup, uyuşmazlığın davacının takip miktarı kadar davalılardan alacaklı olup olmadığı hususlarına ilişkin olduğu, davalılar… vekili 01/07/2019 tarihli celsede,16/09/2010 tarihli genel kredi sözleşme aslını incelediklerini, sözleşmedeki imzaların davalılara ait olduğunu bildirdikleri, dava konusu icra takibinde talep edilen alacağın davacı ile dava dışı asıl borçlu ….Şti. arasında 12.09.2014 tarihinde imzalanan 5.000.000 TL limitli Genel Kredi Sözleşmesinden kaynaklandığı, anılan sözleşmede davalılar … ve …’in müteselsil kefil sıfatıyla imzalarının bulunduğu, davalılar … ve … A.Ş. (Birleşmeden önceki ünvanı: …. Ltd Şti )’nin bu sözleşmede imzaları bulunmadığından icra takibine konu edilen alacaktan sorumlu tutulamayacakları, davalı kefiller … ve …’in kefaletinin TBK’nın 586. maddesindeki şartları taşıyıp geçerli olduğu, davacının belgelendirilen noter ihtar masrafını talep edebileceği, icra takip talebi ile bağlı kalınarak ve sözü edilen sözleşme hükümlerine uygun hesaplama yapan benimsenen bilirkişi raporunda belirtildiği üzere davacının icra takip tarihi itibariyle davalılar … ve …’den 19.556,73 TL asıl alacak, 1.715,38 TL işlemiş akdi faiz, 85,77 TL BSMV ve 519,81 TL ihtar masrafı olmak üzere toplam 21.887,69 TL alacaklı olduğu, alacak likit olmakla davacının bu davalılar yönünde icra inkar tazminatı talebinin yerinde olduğu gerekçesiyle davalılar … ve … A.Ş. (Birleşmeden önceki ünvanı: …. Ltd Şti ) aleyhine açılan davanın reddine, davalılar … ve … aleyhine açılan davanın kısmen kabulü ile anılan davalıların Ankara 19. İcra Müdürlüğünün 2018/2225 sayılı dosyasına vaki itirazlarının kısmen iptali ile takibin 19.556,73 TL asıl alacak, 1.715,38 TL işlemiş akdi faiz, 85,77 TL BSMV ve 519,81 TL ihtar masrafı olmak üzere toplam 21.887,69 TL üzerinden 19.556,73 TL asıl alacağa takip tarihinden itibaren % 22,08 oranında temerrüt faizi uygulanmak suretiyle devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine, hükmolunan tutarın % 20’si oranında hesaplanacak icra inkar tazminatının davalılar … ve …’den tahsili ile davacıya verilmesine, karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkilince asıl borçluya tahsis edilen cari hesap niteliğindeki ticari artı para kredisinin 2010 yılında açılmış olan canlı bir kredi olduğunu, dolayısıyla bu hesaptan kefalet sözleşmesini imzalayan tüm kefillerin kefalet tarihinde ve sonrasında sorumlu olduğunu, bu durumda bazı davalılar hakkında açılan davanın reddine karar verilmiş olmasının doğru olmadığını, tahsis edilen artı para hesabının, 2010 tarihli genel kredi taahhütnamesi ve 2013 ve 2014 tarihli genel kredi sözleşmelerine istinaden bu hususta ayrıca bir sözleşme yapılmaksızın kullandırıldığını, genel kredi sözleşmesine ve taahhütnamesine kefil olanların hem banka müşterisinin banka nezdinde mevcut kredilerine hem de imzaladıkları sözleşme ile tahsis edilecek yeni kredilere kefil olduklarını, tüm bilirkişi raporlarında davalıların kefaletlerinin geçerli olduğunun ve ticari artı hesabının hangi sözleşmeye istinaden kullandırıldığının tespitinin, kefillerin sorumluluğuna bir etkisinin bulunmadığının belirtildiğini, cari hesap kredisi niteliğinde olduğundan belirli bir tarihte sıfırlanmasının kefillerin sorumluluğunu ortadan kaldırmayacağını, borçluya tanımlanan ticari artı para kredisinin her bir sözleşme limitinin artırıldığı, hesabın tüm sözleşmeler boyunca hiç kapanmaksızın birbirine bağlı şekilde kullandırıldığını, hükme esas alınan bilirkişi raporunda artı para hesabının 2010 yılında açıldığı ve o zamandan beri kullanıldığı göz ardı edilerek, hesabın 2014 yılında açıldığı ve 2014 tarihli sözleşmeye istinaden kredi kullandırılmış gibi tespitte bulunulduğunu, 2010 tarihinde imzalanana genel kredi taahhütnamesine istinaden artı para tahsis edildiği ve sonrasında 2013 tarihli genel kredi sözleşmesine dayanarak aynı hesaba yine artı para kredisinin tanımlandığının anlaşılacağını, davalılar takibe itirazlarında borcun ödendiğine dair bir iddiada bulunmadıkları gibi borcun ödendiğine dair de herhangi bir evrak sunmadıklarını ileri sürerek açıklanan bu ve re’sen gözetilecek nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen karar kaldırılarak davanın reddedilen kısımları yönünden kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava, dava dışı asıl borçlu şirkete genel kredi sözleşmesine istinaden kullandırılan kredi alacağının davalı-müteselsil kefillerden tahsili için başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın İİK’nın 67. Maddesi gereği iptali istemine ilişkin olup ilk derece mahkemesince davalılar … ile … hakkında açılan davanın kısmen kabulüne, diğer davalılar hakkında açılan davanın reddine karar verilmiştir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Dava konusu Ankara 19. İcra Müdürlüğünün 2018/2225 sayılı icra takip dosyasında; davacı tarafından davalıların da bulunduğu borçlular aleyhine … no’lu kredi için 19.630,14 TL ana para, 1.715,38 TL işlemiş %22,08 akdi faiz (15.11.2017-20.02.2018) 85,77 TL BSMV ve 519,81 TL ihtar masrafı olmak üzere toplam 21.951,10 TL alacağın tahsili amacıyla 21.02.2018 tarihinde kredi sözleşmeleri ve ihtarnamelere dayalı olarak başlatılan ilamsız icra takibine borçlular vekilleri tarafından yasal sürede itiraz edildiği, itiraz üzerine ilamsız icra takibinin durduğu, eldeki davanın 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Dosya kapsamından; davacı ile dava dışı asıl borçlu ….Şti. arasında 16.09.2010 tarihli 3.000.000,00 TL limitli Genel Kredi Sözleşmesinin imzalandığı, sözleşmede; ….Şti., …, …’in müteselsil kefalet imzaları mevcut olup davalı kefillerin bu sözleşmeye 3.000.000 TL limitle; davacı ile dava dışı asıl borçlu ….Şti. arasında 19.06.2013 tarihinde 1.000.000,00 TL limitli Genel Kredi Sözleşmesi imzalandığı, sözleşmede; davalılar … ve … ile dava dışı ….Şti.’nin müteselsil kefalet imzaları mevcut olup davalı kefillerin bu sözleşmeye olan kefalet limiti 1.000.000,00 TL olarak belirlendiği, davacı ile dava dışı asıl borçlu ….Şti. arasında 12.09.2014 tarihinde 5.000.000,00 TL limitli Genel Kredi Sözleşmesi imzalandığı, sözleşmede; davalılar … ve … ile dava dışı ….Şti.’nin müteselsil kefalet imzaları mevcut olup davalı kefillerin bu sözleşmeye olan kefalet limitinin 5.000.000,00 TL olarak belirlendiği, davacı bankaca keşide edilen Gebze 3. Noterliği’nce düzenlenen 08.01.2018 tarhli hesap kat ihtarı ile kredi hesabının 04.01.2018 tarihi itibarıyla kat edilerek kat ihtarının asıl borçlu şirkete 12.01.2018 tarihinde tebliğ olunup davalı kefillere tebliğ olunamadığı, dosyaya sunulu ticaret sicili gazete örneklerinden yukarıda bahsi geçen 19/06/2013 ve 12/09/2014 tarihli genel kredi sözleşmelerine kefil olan … ve …’in asıl borçlu şirketin ortakları olduğu, anlaşılmıştır.
İlk derece mahkemesince yargılama sırasında alınan bankacılık işlemleri konusunda uzman bilirkişi Metin Demirtaş tarafından tarafından düzenlenen 17.09.2019 tarihli kök ve 13.01.2010 tarihli ek raporda; asıl borçlu …. Şti’ne davacı banka tarafından Ticari Artı Para kredisi tahsis edildiği, davalı kefillerin Genel Kredi Taahhütnamesi ve Genel Kredi Sözleşmelerini müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığı dikkate alındığında borçtan sorumlu olduğu, davacı bankanın davalı müteselsil kefiller …, …, …, …, ….Şti.’den (Yeni unvan: … A.Ş) takip tarihi olan 20.02.2018 itibari ile 19.630,14 TL asıl alacak, 1.715,38 TL İşlemiş akdi faiz, 85,77 TL BSMV, 519,81 TL ihtarname masrafı olmak üzere toplam 21.951,10 TL alacaklı olduğunun hesaplandığı, toplam 19.630,14 TL asıl alacağa, takip tarihinden tahsil edileceği tarihe kadar % 22,08 ve TCMB belirlenen değişik oranlarda gecikme faizi ve faizin 5 BSMV talep edilebileceği, Ticari Artı Para Kredisi … no.lu vadesiz mevduat hesabına tanımlanmış olup, firmanın bütün Ticari Artı Para Kredi kullanımlarını sadece bu hesap üzerinden yaptığı, bu sebeple Ticari Artı Para kredi kullandırımlarının hangi Genel Kredi Taahhütnamesi/Sözleşmelerine istinaden kullandırıldığının, talep edilen alacağın hangi genel kredi sözleşmesinden kaynaklandığının tespitinin mümkün olmadığı, belirtilmiştir.
İlk derece mahkemesince hükme esas alınan bankacılık işlemleri konusunda uzman bilirkişi … tarafından düzenlenen 01.09.2020 tarihli raporda özetle; dava konusu artı para (kredili mevduat) hesabından ilk kredi kullandırımının 22.09.2010 tarihinde gerçekleştiği, takibe konu edilen borcun 09.10.2017 tarihli ve müteakip tarihlerde yapılan ödemelerden kaynaklandığı, takip konusu kredi alacağının 12/09/2014 tarihli genel kredi sözleşmesinden kaynaklandığı, anılan sözleşmede müştereken ve müteselsil kefillerin … ve … olduğu, diğer davalıların anılan sözleşmede kefaletleri bulunmadığından borçtan sorumlu olmadıkları, davacının icra takibinde temerrrüt faizi talep etmediği, taleple bağlı kalınarak yapılan hesaplamaya göre davacı alacağının 19.556,73 TL asıl alacak, 1.715,38 TL işlemiş akdi faiz, 85,77 TL BSMV ve 519,81 TL ihtar masrafı olmak üzere toplam 21.887,69 TL olduğu bildirilmiştir.
Uyuşmazlık, dava konusu ilamsız icra takip dosyasına esas kredi alacağının haklarında dava reddolunan davalılar … ile … A.Ş’nin (Birleşmeden önceki ünvanı: …. Ltd Şti ) kefaletlerinin bulunduğu genel kredi sözleşmesinden kaynaklanıp kaynaklanmadığı noktasında toplanmaktadır.
İlk derece mahkemesince usul ve yöntemine uygun olarak alınan Dairemizce objektif, denetime ve hüküm kurmaya elverişli bulunan, ayrıntılı olarak düzenlenen 01.09.2020 tarihli bilirkişi raporunda, dava konusu artı para (ticari kredili mevduat) hesabının 16.09.2010 tarihli ilk sözleşmeye istinaden açılıp bu hesaptan kredi kullandırımına başlanmış ise de kredi kullandırımının 16.09.2013 tarihli ikinci sözleşme ve 12.09.2014 tarihli üçüncü sözleşmeden sonra da devam ettiği, kredili mevduat hesabı ekstrelerine göre takibe konu kredi borcunun 12.09.2014 tarihli 5.000,000,00 TL tutarlı sözleşmenin imzalanmasından sonra yapılan kullandırımlardan kaynaklandığı açıkça tespit edilmiş olmakla, Yargıtay 11. HD’nin yerleşik içtihatlarına göre, dava ve takip konusu artı para kredi alacağının dayanağı olan kredi sözleşmesi belirlendiğine ve söz konusu kredi sözleşmesine kefaletleri bulunan davalıların müteselsil kefil sıfatıyla sorumluluklarının söz konusu olacağına, kefaletleri bulunmayanların ise işbu kredi alacağından sorumlu tutulamayacaklarına göre; işbu 12.09.2014 tarihli kredi sözleşmesine kefaletleri bulunmayan davalılar … ile … A.Ş (Birleşmeden önceki ünvanı: …. Ltd Şti ) hakkında davanın reddine karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik görülmemiş, davacı banka vekilinin istinaf sebeplerinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Sonuç olarak yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin, istinaf başvuru kanun dilekçesinde yer verdiği itirazların yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İstinafa başvuran davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun ilgili Tarifesi hükümleri gereği istinafa başvurusunda haksız çıkan davacı-temlik alan taraftan alınması gereken 179,90 TL istinaf maktu karar ve ilam harcından başlangıçta peşin alınan 59,30 TL’nin mahsubu ile bakiye 120,6 TL’nin temlik alan-davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan giderlerin kendisi üzerinde bırakılmasına, varsa kullanılmayan gider avansının istek halinde kendisine iadesine,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davalı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda uyuşmazlık konusu miktar dikkate alındığında HMK’nın 362. maddesi gereğince kesin olmak üzere, tarafların yokluğunda oy birliği ile karar verildi. 23/02/2023

Başkan – Üye – Üye – Zabıt Katibi –

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.