Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2021/30 E. 2021/489 K. 05.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi…

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 05/07/2018
NUMARASI : …
….
DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 02/03/2018
KARAR TARİHİ : 05/04/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 06/04/2021

Taraflar arasındaki menfi tespit istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükme karşı davacılar vekili ve katılma yoluyla davalı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemizce verilen karar sonrası temyiz üzerine Yargıtay bozma ilamı gereğince Dairemizce duruşma açılmak suretiyle dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinin evli olduklarını, davacı …’nun arkadaşı …’in ısrarı üzerine ve bu kişinin lehine olarak banka şubesinde müşterek ve müteselsil kefaletiyle genel kredi ve teminat sözleşmesi imzaladığını, teminat sözleşmesine istinaden…. sayılı arsayı ipotek verdiğini, 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanununun 584. maddesi uyarınca verilen ipoteğin eşin yazılı rızası olmadığından geçersiz olduğundan ipoteğin fekkini, ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla yoluyla Ankara 27. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasında davalı … aleyhine başlatılan takip nedeniyle borçlu olmadığının tespitine karar verilmesine talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili banka ile dava dışı … arasında 19/12/2014 tarihinde genel kredi sözleşmesi imzalandığını, davacı …’nun imzalanan sözleşmede herhangi bir kefaletinin bulunmadığını, dava dışı …’in imzaladığı sözleşme gereğince kullanacağı kredi için 3.şahıs olarak 29/12/2014 tarihinde Ankara ili …. sayılı arsa vasfındaki gayrimenkulünü 100.000,00 TL limitle banka lehine ipotek verdiğini, taşınmazın arsa mahiyetinde olması nedeniyle eş muvafakatine ihtiyaç duyulmadığını, davacının arsa mahiyetinde olan ve aile konutu olarak kullanılmayan gayrimenkul için ileri sürdüğü iddiaların yasal olmadığını bu nedenle davanın reddini talep etmiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk derece mahkemesince; Türk Medeni Kanunu’nun madde 193. hükmü ile eşlerin birbirleri ve üçüncü kişilerle olan hukuki işlemlerinde özgürlük alanı tanınmış olmakla birlikte Türk Medeni Kanunu’nun 194. madde hükmü ile eşlerin aile konutu ile ilgili bazı hukuksal işlemlerinin diğer eşin rızasına bağlı olduğu kuralı getirilerek eşlerin hukuki işlem özgürlüğü, “aile birliğinin korunması” amacıyla sınırlandığını, eşlerden biri diğer eşin “açık rızası bulunmadıkça” aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini feshedemez, aile konutunu devredemez ve aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamaz. Bu cümleden hareketle, aile konutunun maliki olan eş, aile konutundaki yaşantıyı güçlüğe sokacak biçimde, aile konutunun ipotek edilmesi gibi “tek başına” bir ayni hakla sınırlandıramaz. Bu sınırlandırma “ancak diğer eşin açık rızası alınarak” yapılabilir. Somut olayda borçlu olunmadığının tespiti istemine konu ipoteğin aile konutu üzerinde kurulmadığı ve ayrıca kefalete ilişkin bir düzenleme de bulunmadığından davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacılar istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesinin kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, dava dilekçelerindeki bütün talepleri hakkında karar verilmediğini, ilk derece mahkemesinin eşin rızası aranmayacağı yönündeki gerekçesinin doğru olmadığını, eşin rızası alınmadan TBK’nın 584 ve 603.maddelerine aykırı olarak yapılan ipotek işleminin tapu kadastro uygulamaları yönünden gerçekleştirilmesinin mümkün olmayan bir işlem olduğunu, ipotek konusu arsanın edinilmiş mal olduğunu, bu nedenle davacı müvekkili …’nun da rızasının aranması gerektiğini, davalı yararına hükmedilen vekalet ücreti ve harcın yanlış taktir edildiğini, ilk derece mahkemesi kararının eksik incelemeye dayalı olduğunu, yapılan takibin hatalı olup, bunun ilk derece mahkemesinin re’sen görmesi gerektiğini, bu nedenle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması ile davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar vekili katılma yoluyla istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davada ipoteğin fekkinin talep edildiğini, Ankara 16. Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan davada müvekkili banka lehine 8.501,00 TL vekalet ücretine takdir edildiğini, kararın Bölge Adliye Mahkemesince kaldırılması üzerine Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesince bu kez hükümle birlikte müvekkili banka lehine 7.740,75 TL vekalet ücreti takdir edildiğini, takdir edilen vekalet ücretinin eksik olduğunu, Avukatlık Ücret Tarifesine göre ilk 35.000,00 TL için %12, sonraki 45.000,00 TL %11 olarak hesap edilmesi gerekli olduğunu, dava değeri 74.097,58 TL olarak gösterilmesine rağmen mahkemece eksik vekalet ücretine hükmedildiğinden kararın bu yönüyle kaldırılmasını talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN ve İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava, geçersizlik iddiası ile ipoteğin fekki ve ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla yapılan icra takibi nedeniyle davacı …’nun borçlu olmadığının tespitine ilişkindir.
Ankara 18. Noterliği’nin 29/02/2016 tarihinde … yevmiye no’lu ihtarname örneğinin incelenmesinde; ihtar edenin … A.Ş., muhataplarının … ve … olup, iki adet cari kredi, business kart, esnek ticari hesap olmak üzere toplam 66.421,09 TL’nin 24 saat içerisinde ödenmesinin talep edildiği, aksi halde ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip yapılacağının ihtar edildiği anlaşılmıştır.
19/12/2014 tarihli Genel Kredi ve Teminat Sözleşmesi örneğinin incelenmesinde; banka ile … arasında 100.000,00 TL limitli olarak akdedildiği,….kayıtlı arsa vasıflı taşınmazın 100.000,00 TL limitle … tarafından banka lehine …’in kullanacağı kredi için ipotek verildiği görülmüştür.
Davacı tarafça davalı banka ile imzalanan müşterek müteselsil kefaleti ile genel kredi ve teminat sözleşmesinin ve bu sözleşmeden kaynaklı olarak tapu dairesine verilen ipoteğin geçersiz olduğunun tespitine yönelik olarak işbu dava açılmış, ilk derece mahkemesince açılan davanın reddine karar verilmiş, Dairemizce ilk derece mahkemesi kararının istinafı üzerine, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, söz konusu kararın taraflarca temyiz edilmesi üzerine;
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 05/11/2020 tarih ve …. Karar sayılı ilamında;
“…1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, kararın muhakeme hukukuna ve maddi hukuka uygun olmasına göre, davacılar vekilinin tüm, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının REDDİNE,
2-Davalı vekili ilk derece mahkemesinin kararını katılma yoluyla istinaf etmesine rağmen Bölge Adliye Mahkemesi’nce davalı vekilinin istinaf istemi konusunda her hangi bir karar verilmemesi doğru görülmemiş bu nedenle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması gerekmiştir…” gerekçesiyle bozularak dosya Dairemize gönderilmiş olup, Dairemizce usul ve yasaya uygun bulunan Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin bozma ilamına uyulmasına karar verilmiştir.
Uyulan bozma ilamından önce Dairemizce somut olayın yapılan değerlendirmesinde;
Türk Borçlar Kanunu’nun 581 ve devamı maddelerinde; kefalet sözleşmesinin düzenlendiği, aynı Kanunun 584. maddesinde eş rızasına yönelik düzenleme yapıldığı, düzenlemeye göre eşlerden birinin mahkemece verilmiş bir ayrılık kararı olmadıkça veya yasal olarak ayrı yaşama hakkı doğmadıkça ancak diğerinin yazılı rızasıyla kefil olabileceği, bu rızanın sözleşmenin kurulmasından önce ya da en geç kurulması anında verilmiş olmasının şart olduğunun düzenlendiği, Türk Medeni Kanunu’nun 881 ve devamı maddelerinde ise ipoteğe yönelik düzenleme yapıldığı, aynı Kanunun 193.maddesinde eşlerden her birinin diğeri ve 3.kişilerle aksi bir hüküm bulunmadıkça her tür hukuki işlemi yapabileceği, aynı yasanın 194.maddesinde ise eşlerden her birinin diğer eşin açık rızası bulunmadıkça aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini feshedemeyeceği, aile konutu devredemeyeceği veya aile konutu üzerindeki hakları sınırlamayamayacağı düzenlemeleri ile birlikte somut olay değerlendirildiğinde …. ile … arasında imzalanan 100.000,00 TL limitli Genel Kredi ve Teminat Sözleşmesinde ve 29/12/2014 tarihli 16950 yevmiye no’lu ipotek senedinde davacı …’nun herhangi bir kefaletinin bulunmadığı, TBK’nın 603.maddesinin şahsi teminatlara ilişkin olduğu, aynı teminat olan ipotek tesisi sırasında uygulanamayacağı, davaya konu ipotek tesis işleminin Medeni Kanunun 881 ve devamı maddeleri gereğince tesis edildiği, Türk Medeni Kanununda ipotek işlemi sırasında eş rızasının alınacağına ilişkin herhangi bir düzenlemenin mevcut olmadığı gibi davacılarca borçlu bulunmadığının tespitine konu ipoteğin aile konutu olmayıp arsa vasfında olduğu anlaşıldığından davanın reddine yönelik ilk derece mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun bulunmuş, davacılar tarafından kararın temyizi üzerine Yargıtay 11. Hukuk Dairesince davacıların temyiz isteminin reddine karar verilmiştir.
Davalı vekilinin katılma yoluyla istinaf başvurusuna gelince; nispi harca göre açılan işbu davada davacılarca dava değeri 74.097,58 TL olarak belirtilmiş olup, davalı vekilinin istinaf başvuru dilekçesinde beyan ve kabul ettiği Avukatlık Ücret Tarifesine göre ilk 35.000,00 TL için %12, sonraki 45.000,00 TL için %11 oranı dikkate alınarak avukatlık ücretinin hesap edilmesi gerekmekle, dava değeri üzerinden bu oranlar gözetilerek yapılan hesaplamaya göre davalı yararına 8.500,73 TL vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken ilk derece mahkemesince yazılı şekilde vekalet ücretine hükmedilmesi usul ve yasaya aykırı olduğundan davalı vekilinin istinaf başvurusunun vekalet ücreti yönünden kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması gerekmiştir.
Tüm bu nedenlerle davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davalı vekilinin katılma yoluyla istinaf başvurusunun vekalet ücreti yönünden kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
A)1-Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-Davacılardan alınması gerekli olan 35,90 TL harç peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davacılarca yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
B)1-Davalı vekilinin katılma yoluyla istinaf başvurusunun vekalet ücreti yönünden kabulü ile Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 05/07/2018 tarih ve .. sayılı hükmünün KALDIRILMASINA,
2Davanın REDDİNE,
3-Alınması gereken 59,30 TL harcın peşin alınan 1.265,41 TL harçtan düşümü ile fazla alınan 1.206,11 TL harcın kararın kesinleşmesi ve istek halinde davacılara iadesine,
4-Davacılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, gider avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
5-A.A.Ü.T. gereğince takdir edilen 8.500,73 TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine (davalı vekilinin istinaf başvuru dilekçesindeki kabul ettiği oranlar gözetilerek),
6-Artan ve kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırına iadesine,
C)-Davalı tarafından yatırılan 59,30 TL istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalıya iadesine,
2-Davalının istinaf aşamasında yaptığı 162,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
3-İstinaf incelemesi sırasında birden fazla duruşma açıldığından yürürlükte bulunan AAÜT gereğince hesap edilen 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacılardan tahsili ile davalıya verilmesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı HMK’nın 361. maddesi uyarınca uyuşmazlık konusu miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.05/04/2021

Başkan- … Üye – … Üye – … Zabıt Katibi-…
… … … …
Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.