Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2021/266 E. 2022/1413 K. 09.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2021/266 Esas 2022/1413 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/266
KARAR NO : 2022/1413

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/07/2020
NUMARASI : 2018/1004 Esas 2020/294 Karar
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 31/12/2018
KARAR TARİHİ : 09/11/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 09/11/2022

Taraflar arasındaki alacağa ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükme karşı davacı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı …’ın Özelleştirme Yüksek Kurulu’nun 02.04.2004 tarih ve 2004/22 sayılı kararı ile özelleştirme kapsamına alınmasının ardından …’a ait 20 farklı dağıtım bölgesinin ayrılarak her bir dağıtım bölgesi için ayrı bir anonim şirket kurulduğunu, söz konusu dağıtım şirketlerinden birinin de 4046 sayılı Özelleştirme Kanunu hükümleri uyarınca kamu tüzel kişiliğinin nevi değiştirmesi yolu ile kurulmuş olan davacı müvekkil şirket olduğunu, kurulan şirketlere İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi ile devrettiğini, bu kapsamda müvekkil şirket ile davalı arasında 24.07.2006 tarihli İşletme Hakkı Devir sözleşmesi (İHDS) imzalandığını, davacı müvekkilnin şirketin bölgesinde daha önce davalı tarafından yürütülen elektrik dağıtım faaliyetlerinin İHDS’nin imzalanmasından bu yana müvekkil şirket tarafından yerine getirildiği, «İHDS’nin 7.4.maddesinde, dağıtım faaliyetinin … tarafından yürütüldüğü dönemde bu faaliyetin yürütülmesi amacıyla gerçekleştirilen her türlü iş ve işlemlerin bütün sorumluluğunun …’a ait olduğunu, 7.6.maddesinde ise sözlşemenin imza tarihinden önce dağıtım tesisleri ile dağıtım tesislerinin işletilmesinden kaynaklı her türlü hukuki ve cezai sorumluluğun …’ a ait olduğunu, bu dönemde yürütülmüş bulunan bu faaliyetler nedeniyle 3. kişiler tarafından ileri sürüclecek talebin muhatabının … olduğunu, bu takip ve davalardan doğacak her türlü mali yükümlülüğün … tarafından karşılanacağı hükümlerinin bulunduğunu, dağıtım faaliyetinin davalı … tarafından yürütüldüğü İHDS öncesi dönemde elektrik üreticisi olan üçüncü şahıs durumundaki şirket tarafından, kendisinden fazladan iletim ve dağıtım sistemi kullanım bedeli tahsil edildiğinden bahisle İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2012/775 sayılı dosyası üzerinden açılan itirazın iptali davası ve bu dosyayla birleşen aynı mahkemenin 2014/43 E. sayılı alacak davasına ilişkin davaların kabulü yönündeki 07.06.2017 tarihli 2017/606 K. sayılı ilam sebebiyle müvekkil Şirket tarafından İstanbul Anadolu 24. İcra Müdürlüğü’nün 2012/3847 E. sayılı dosyasına 04.08.2017 tarihinde 906.084,80 TL ve 08.08.2017 tarihinde 3309,12 TL olmak üzere 906.393,82 TL ödendiğini, davaya konu ödemeye sebep teşkil eden işlemlerin ve faturaların büyük bir kısmının, davalı … ile müvekkil şirket arasında akdedilen İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi’nin imzalandığı 24.07.2006 tarihinden önceki döneme ilişkin olmakla, anılan sözleşme hükümlerine göre davacı müvekkil şirket tarafından ödenen bedellerin İHDS öncesi döneme isabet eden kısmından davalının sorumlu olduğunu, bu sebeple davalının sorumlu olduğu miktar tesbit edildikten sonra ıslah edilmek üzere ve fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla müvekkil şirket tarafından ödenen tutarın şimdilik 10.000,00 TL’lik kısmının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; BK.73. maddesine göre rücu davalarında iki yıllık zaman aşımı geçerli olduğundan ödemenin yapıldığı yıl göz önüne alındığında dava konusu alacak ile ilgili zamanaşımının vaki olduğunu, davacı tarafın, haksız olarak tahsil ettiği tutarı yine kendi kasasından hak sahibine iade ettiğinden müvekkili kurumun sorumluluğunun bulunmadığını, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Daieresin’nin 07.11.2018 tarih, 2018/372 Esas, 2018/1173 Karar sayılı emsal kararında, haksız tahsil ederek kasasına koyduğu parayı tekrar kasasından hak sahibinie iade eden davacı şirketin söz konusu bedeli müvekkilinden talep etmekte haklı olmadığının ortaya konulduğunu, davacı tarafın talebini İHDS’ne dayandırmakta ise de İHDS’nin 3.1. maddesindeki tanımlamanın İHDS tarihi olan 24.07.2006 tarihinden önceki döneme ait bütün sorumluluğun …’a ait olduğu anlamına gelmediği, Özelleştirme İdaresi Başkanlığı’nm 04.04.2012 tarih ve 2313 sayılı yazısında ‘…devre esas bilanço düzenlemeleri yapılmak suretiyle geçmişe yönelik borç ve alacak işlemleri kesinleştirildiğinden geçmiş yıllara ilişkin olarak …’tan herhangi bir talepte bulunamayacağının belirtildiğini, kaydi sermaye ilave edilmek suretiyle ikmal edilen borç-alacak düzenlemelerinden sonra bilanço kalemlerinde bir değişikliğe gidilmesinin mümkün olmadığını, zira devre esas bilanço düzenlemesi ile her türlü borç ve alacak işleminin kesinleştiğini, devre esas bilanço kayıtlarına ilişkin olarak yatırımcının gerek teklif safhasında ve gerekse devir öncesinde Özelleştirme İdaresi Başkanlığı’nca bilgilendirildiği ve yatırımcıların bilanço kayıtlarını bilerek Şirketi devraldığını, dağıtım şirketinin bilançosundaki tüm unsurların özelleştirme bedeli içerisinde değerlendirilmiş olup … tarafından tekrar ödenmesi halinde mükerrer ödeme olacağını, İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi’nin ‘Diğer Hususlar’ başlıklı 18.6.maddesinde yer alan ‘Şirket bu sözleşmeye dayanarak Türkiye Cumhuriyeti Devleti de dahil olmak üzere başkaca bir kamu kurum veya kuruluşundan talepte bulunulamayacağını, Aynı Sözleşmenin 7. maddesinde belirtilen 3. kişinin şirket tüzel kişiliği ile bağlantısı olmayan kişi olduğunu,….’nin %100 Oranındaki Hissesinin Blok olarak Satış Yönteni ile Özelleştirilmesine İlişkin İhale Şartnamesinin “Diğer Hususlar” başlıklı 22. maddesinde uygulanacak olan ve tarafları bağlayıcı kurallara yer verildiğini, Hisse Satış Sözleşmesinin 9. maddesinde davacının herhangi bir talepte bulunamayacağının açık olduğunu, kabul anlamına gelmemekle birlikte davacı tarafın ödeme işlemini gerçekleştirdikten sonra rücu edilecek kişi ve rücu miktarını bilmesine rağmen uzun süre bekledikten sonra kendi kusuruyla faizin artmasına neden olduğundan TMK 2. maddesi uyarınca talebinin reddi gerektiğinin, …’tan masraf, zarar veya herhangi bir isim altında hiçbir talepte bulunmayacağını bildirerek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; davacı şirketin yaptığı ödemenin hisselerinin özelleştirilmesinden önce yapılan 2004 yılındaki işleme ilişkin olmakla, henüz hissesi geçmemiş olan davalıdan ve kamudan istenemeyeceği, keza İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesince davacının itirazının iptaline karar verildiği ve kararın davacı yönünden kesinleştiği, 2004 yılındaki işlemden dolayı kusurun davacıya ait olduğu, keza işlemin dağıtım tesislerinin işletilmesinden kaynaklanan bir işlem olmadığı ve davalının 2004 yılındaki işlemden dolayı kusurunun ve sorumluluğunun bulunmadığı; rücu talebinin 24/07/2006 tarihli sözleşmenin 18.6. maddesi ile Hisse Alım sözleşmesinin “Alıcının Taahhütleri” başlıklı 9. maddesi hükümlerine, İhale Sözleşmesinin 22. maddesine, muhasebe ve bilanço esaslarına ve özelleştirmenin amacına aykırı olduğu gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesi kararının kendi içerisinde çelişkili olduğunu ve dava konusu uyuşmazlığın İHDS hükümlerine göre çözümlenmesi gerektiğini, rücuya esas dava konusu olayın İHDS tarihinden sonra gerçekleşmesi nedeniyle davalının sorumluluğunun bulunduğunu bildirerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; işletme hakkı devir sözleşmesinden kaynaklanan rücuen alacak istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Davacı yanca, İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2012/775 Esas 2014/43 Karar sayılı dosyasında verilen karara istinaden ödenen meblağın taraflar arasındaki İHDS hükümleri gereğince davalıdan rücuan tahsili talep edilmiş olup, rücuya esas alacağın dayanağını oluşturan İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2012/775 Esas 2014/43 Karar sayılı dosyasında dava dışı …. tarafından dosyamız davacısı…. Aleyhine, 2004 Mart -2006 Ağustos tarihleri arasında fazladan tahsil edilen sistem kullanım bedelinin tahsili amacıyla açılan davada mahkemece 07/06/2017 tarihli karar ile asıl ve birleşen davanın kabulüne karar verildiği, taraflarca karara karşı yapılan istinaf başvurusu üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesinin 21/03/2019 tarih 2017/2285 Esas 2019/503 Karar sayılı kararı ile başvurunun esastan reddine karar verildiği, kararın taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 17/11/2020 tarih 2019/2239 Esas 2020/3657 Karar sayılı ilamı ile bozulmasına karar verildiği, bozma üzerine dosyanın İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/676 Esas sayılı esas numarasına kaydedildiği ve henüz kesinleşmediği anlaşılmıştır.
6100 sayılı HMK’nın 165.maddesinde; “(1)Bir davada hüküm verilebilmesi, başka bir davaya, idari makamın tespitine veyahut dava konusu ile ilgili bir hukuki ilişkinin mevcut olup olmadığına kısmen veya tamamen bağlı ise mahkemece o davanın sonuçlanmasına veya idari makamın kararına kadar yargılama bekletilebilir.
(2)Bir davanın incelenmesi veya sonuçlandırılması başka bir davanın veya idari makamın çözümüne bağlı ise mahkeme, ilgili tarafa görevli mahkemeye veya idari makama başvurması için uygun bir süre verir. Bu süre içinde görevli mahkemeye veya idari makama başvrulmadığı taktirde, ilgili taraf bu husustaki iddiasından vazgeçmiş sayılarak esas dava hakkında karar verilir.” hükmü düzenlenmiştir.
Dava işletme hakkı devir sözleşmesinden kaynaklanan rücu talebine ilişkindir. Davacı, işletme hakkı devir sözleşmesi tarihinden sonra üçüncü kişi tarafından açılan dava nedeniyle ödediği miktarı, sözleşme hükümleri gereğince sorumlu olduğunu iddia ettiği davalıya rücu etmek istemiş, mahkemece de yazılı gerekçe ile de davanın reddine karar verilmiştir. Ancak, rücuya esas dava nedeniyle yapılan ödemelerin taraflar arasındaki İHDS hükümleri kapsamında olup olmadığı, dolayısıyla davacının davalıya rücu hakkının bulunup bulunmadığı, varsa miktarının saptanmasıyla oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekli olduğundan ilk derece mahkemesince İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/676 Esas sayılı dosyasının 6100 sayılı HMK’nın 165.maddesi hükmü gözetilerek bekletici mesele yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken esasa girilmek suretiyle yazılı şekilde karar verilmiş olması isabetsiz olduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun kamu düzeni gözetilerek kabulü ile HMK’nın 353/(1)-a.6 maddesi gereğince ilk derece mahkemesinin kararı esastan incelenmeksizin kaldırılarak davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Tüm bu nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kamu düzeni gözetilerek kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için dosyanın karar veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kamu düzeni gözetilerek 6100 Sayılı HMK’nın 353/(1)-a.6 maddesi gereğince KABULÜNE,
2-Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 17/07/2020 tarih ve 2018/1004 Esas 2020/294 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/(1)-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
3-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın karar veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
4-Davacının yatırmış olduğu 54,40 TL istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine,
5-Davacının istinaf aşamasında yapmış olduğu yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yapılacak yargılama sonunda dikkate alınmasına,
6-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davacı yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/(1)-a.6 maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.09/11/2022

Başkan- Üye – Üye Zabıt Katibi –

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.