Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2021/260 E. 2022/1501 K. 02.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2021/260 Esas 2022/1501 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/260
KARAR NO : 2022/1501

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 02/11/2020
NUMARASI : 2018/925 Esas 2020/590 Karar
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA : Tazminat (Kasko Sigorta Poliçesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 18/12/2018
KARAR TARİHİ : 02/12/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 29/12/2022

Taraflar arasındaki tazminat istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükme karşı davacı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkiline ait kasko sigorta poliçesi ile teminat altına alınan aracın karıştığı trafik kazası sonucu hasara uğradığını, hasar bedelinin davalı tarafından ödenmediğini belirterek şimdilik 10.000,00 TL’nin temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini, 483,74 TL ekspertiz ücretinin yargılama gideri olarak değerlendirilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının başvurusu üzerine yapılan ilk incelemede kazanın oluş şeklinin şüpheli bulunduğunu, yapılan araştırma ve inceleme sonucu davacının hasar talebinin reddedildiğini bildirerek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, mal sigortaları türünden olan kasko sigortası poliçesinin teminat kapsamının Kasko Sigortası Genel Şartları’nın A.1. maddesinde etraflıca düzenlendiği, rizikonun teminat dışında kaldığına ilişkin iddianın sigortacı tarafından kanıtlanması gerektiği, ancak sigortalı anılan genel şartların 3.3.2 ve TTK’nun 1439. maddesi uyarınca rizikonun gerçekleştiğine dair doğru ihbar mükellefiyetini kasten yerine getirmez veya iyi niyet kurallarına aykırı şekilde sigorta teminatı dışında kalan bir hususu teminat içindeymiş gibi ihbar ederse, ispat külfetinin yer değiştirip rizikonun teminat içinde kaldığının ispat külfetinin sigortalıya geçtiği, somut olayda davalı … şirketinin hükme esas alınan bilirkişi kurulu ek raporunda belirtildiği üzere ihbar edilen rizikonun ihbar edilen yer ve şekilde olmadığını ispat ettiği, kaza tespit tutanağının bulunmaması ve hükme esas alınan raporda kazanın oluş şekli ile hasarın uyumlu olmadığının tespit edilmesi karşısında soyut nitelikte kalan tanık beyanına itibar etmenin mümkün olmadığı, bu halde ispat külfeti kendisine geçen davacının iddiasını ispat edemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; kasko genel şartlarına göre beyanın esas olduğunu, herhangi bir tutanağa gerek bulunmadığını, davalının kasko teminatı kapsamında sorumlu olduğu bedelleri ödemesi gerektiğini, dosya kapsamında tanık beyanı ve daha önce sigorta şirketine hitaben yazılan dilekçelerin uyumlu olduğunu, olayın anlatıldığı şekilde meydana geldiğini gösterdiğini, tanık beyanına itibar edilmesi gerektiğini, hükme esas alınan bilirkişi raporunda davalının sunduğu bir kısım fotoğrafların değerlendirilmediğini, davalı vekilince dosyaya sunulduğu ifade edilen fotoğraflara davalının cevap dilekçesinde delil olarak dayanmadığını, fotoğrafların ön inceleme aşamasının da geçmesinden çok sonra davalı tarafından dosyaya sunulduğunu, süresinden sonra dosyaya delil sunulmasına ve bu delile binaen bilirkişi raporu alınmasına muvafakatlerinin bulunmadığını, bu fotoğraflara göre hazırlanmış olan bilirkişi raporunun hükme esas alınmaması gerektiğini, tanık beyanından da analşılacağı üzere söz konusu boyanın kaza sonrasında müvekkiline ait araca sürten üçüncü bir araçtan dahi bulaşmış olma ihtimali bulunduğunu, kasko genel şartlarına göre beyanın esas olduğunu, davalının sorumluluktan kaçmak için böyle bir savunma ileri sürdüğünü belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; kasko sigorta poliçesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Kasko sigortalı aracın hasarlı fotoğrafları, kasko sigorta poliçesi, ekspertiz raporu, sigortalı araç ruhsatı, yargılama aşamasında makine mühendisi, sigorta hukukçusu, makine mühendisi bilirkişi heyetinden alınan 26/07/2019 tarihli kök, 03/07/2020 tarihli ek bilirkişi raporu, 15/08/2018 tarihli araştırma raporu, davacının davalı … şirketine gönderdiği 06/08/2018 tarihli başvuru dilekçesi, karşı araç fotoğrafları dosya içerisinde yer almaktadır.
Sigortalı araç sürücüsü … 23/12/2019 tarihli celsede tanık olarak dinlenmiştir.
Yargılama aşamasında alınan bilirkişi heyeti kök raporunda; davacı sigortalı araç sürücüsünün meydana gelen kazada %100 oranında kusurlu olduğu, araçta 9.115,18 TL hasar oluştuğu, davacının çarptığı iddia edilen araçla ilgili fotoğraflar bulunmadığı gibi, bu aracın modeli ve tipiyle ilgili bilgi ve belge bulunmadığından hasarın uyumluluğu konusunda değerlendirme yapılmadığı, davacının kazanın belirtilen yer ve zamanda meydana geldiğini ispatlayacak belgeleri dosyaya kazandırmadığı, hasarın mevcut kazayla örtüşmediği kanaatine varılırsa, davalının tazmin yükümlülüğünün bulunmadığı tespit edilmiştir.
Alınan bilirkişi heyeti ek raporunda; davacı aracında sürtme izi bulunmasına rağmen diğer araçta herhangi bir sürtme izi bulunmamasının uygun olmadığı, fotoğraflardan davacıya ait araçta olduğu iddia edilen kırmızı renkli boya tespit edilmemekle birlikte, davacı ve davacı şirket sürücüsünün kırmızı renkli boyanın varlığı konusunda aksi yönde bir beyanlarının da bulunmadığı dikkate alındığından dava konusu kazanın bu araçla çarpışma sonucu meydana gelmediği yönünde kanaat bildirilmiştir.
Dosya içerisinde yer alan araştırma raporunda, sigortalı aracın sürttüğünü belirttiği kamyonetin beyaz, ancak aracın üzerindeki hasarlı bölgelerde kırmızı boya izleri bulunduğu, çarpılan aracın yüksekliğinin çarpan sigortalı araca yaklaşık olarak eş değer olmasına rağmen çarpılan araçtaki yan aynanın kırılmadığı, sigortalı araç sürücüsünün kaza yerinde fotoğraf çekmediği, servise kazadan bir buçuk ay sonra gittiği belirtilmiştir.
Sigortalı araç sürücüsünün tanık olarak alınan beyanında; 2018 yılının haziran ayının ortalarında acil bir iş için evine gittiğini, cadde üzerinde seyir halinde iken karşı taraftan gelen minübüs bulunduğunu, minübüsü sollamaya geçen araç ile kafa kafaya gelmemek için mümkün olduğunca sağa yanaştığını, bu sırada park halinde olan beyaz renkli kamyonet olduğunu hatırladığı, sonradan da kaza yerine gidip markasının hundai olduğunu öğrendiği kamyonete sürttüğünü, sürtünme sonucu aracının sağ tarafında maddi hasar oluştuğunu, acil işi olması sebebiyle kasko şirketine haber veremediğini, sürttüğü araçta da fazla bir hasar olmadığını, aracın kasasına sürttüğünü, sürttüğü aracın tamponunda farklı bir renk olabileceğini veya kazadan sonra aracı park halinde iken araca başkalarının sürtmüş olabileceğini, kendisinin sürttüğü aracın beyaz renkli kamyonet olduğunu beyan etmiştir.
Davacı yan kasko sigortalı aracın trafikte seyir halinde iken park halinde bulunan araca sürtmek suretiyle hasara uğradığını, davalının hasar bedelini karşılamadığını iddia etmiş, davalı yan ise davacının talebinin teminat dışı olduğunu savunmuştur. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davalının ihbar edilen rizikonun ihbar edilen yer ve şekilde olmadığını ispat ettiği, ispat külfeti kendisine geçen davacı sigortalının hasarın teminat içinde kaldığını ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Taraflar arasında davalının davacı aracının kasko sigortacısı olduğu, hasar bedelinin davalı tarafından karşılanmadığı hususlarında herhangi bir ihtilaf bulunmamaktadır.
Uyuşmazlık, hasarın ihbar edilen yer ve şekilde meydana gelip gelmediği, hasar ile kazanın uyumlu olup olmadığı, davacının doğru ihbarda bulunma yükümlülüğünü yerine getirip getirmediği, kasko sigortalı araçta meydana gelen hasarın kasko poliçesi teminatı kapsamında bulunup bulunmadığı, teminat kapsamında ise miktarı, davacının hasar bedelini davalıdan talep edip edemeyeceği hususlarından kaynaklanmaktadır.
Davacı vekilinin istinaf itirazları incelendiğinde, davalı yan cevap dilekçesinde ve aşamalarda hasarın ihbar edilen yer ve şekilde meydana gelmediğini, hasar ile kazanın uyumsuz olduğunu, hasar bedelinin kasko sigorta poliçesi teminatı kapsamında bulunmadığını savunmuştur.

Anılan savunma karşısında somut uyuşmazlıkta ispat külfeti davalı … şirketi üzerinde olup, davalı yan dava konusu hasar bedelinin kasko sigorta poliçesi teminatı kapsamında olmadığını, davacının doğru ihbar yükümlülüğüne aykırı davrandığını, hasarın ihbar edilen yer ve şekilde meydana gelmediğini usulüne uygun delillerle ispatlamakla yükümlüdür.
Yargılama aşamasında alınan bilirkişi heyeti kök ve ek raporu ile, davacının aracında sürtme izi bulunmasına rağmen park halinde olup, sigortalı araç tarafından sürttüğü belirtilen diğer araçta herhangi bir sürtme izinin bulunmadığı, davacıya ait araçta bulunduğu belirtilen boya kırmızı renkli iken, park halindeki diğer aracın ise beyaz renkli olduğu, dava konusu kazanın ihbarda belirtilen bu araçla çarpışması sonucu meydana gelmediği tespit edilmiştir. Alınan kök ve ek rapor ayrıntılı, denetime ve hüküm kurmaya elverişli niteliktedir. Dava konusu kazaya ilişkin herhangi bir kaza tespit tutanağı da bulunmamaktadır.
Hal böyle olunca, mahkemece ihbar edilen kazanın oluş şekli ile hasarın uyumlu olmadığı, davalı … şirketinin rizikonun teminat dışında kaldığını usulüne uygun delillerle ispatladığı yargılama aşamasında alınan bilirkişi heyeti kök ve ek raporunun ayrıntılı, denetime ve hüküm kurmaya elverişli nitelikte bulunduğu gözetilerek yazılı şekilde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik görülmemiştir.
Tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin davanın reddi yönündeki kararında herhangi bir isabetsizlik görülmediğinden davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gerekli olan 80,70 TL harçtan peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 21,40 TL harcın davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından davalı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 02/12/2022

Başkan – … Üye – … Üye – … Zabıt Katibi – …
… … … …

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.