Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi ….
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ
….
TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA BATI ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/07/2020
NUMARASI : ….
DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 08/01/2020
KARAR TARİHİ : 26/05/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 01/06/2021
Taraflar arasındaki alacak istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine yönelik olarak verilen hükme karşı davacı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin … … Şubesi Müdürlüğü’nde …. no’lu vadeli ve … no’lu vadesiz hesapları bulunduğunu, 18.07.2019 günü müvekkilinin evinde bulunduğu sırada kendi kullandığı ve üzerine kayıtlı….numaralı telefonuna 0 850 …. numaralı bir telefon hattından arama yapıldığını, hattan arayan erkek şahıs kendisinin …’tan aradığını, bankanın el değiştirdiğini ve bu nedenle banka kartlarının yenileneceğini, yenilenen banka kartlarının hangi adrese gönderilmesi için aradığını, adres değişikliği yok ise kartın eski kayıtlı adrese mi gönderileceği, bunun teyidi bakımından cep telefonuna şimdi bir şifre gönderildiğini, o şifrenin hemen kendisine bildirilmesini istediğini, telefon kapatılmadan yani bu kişi ile telefonda görüşülüyorken telefonun mesajlar bölümüne “…’tan mesaj” adı ile gelen iki adet mesajın sonraki mesaj numarası olan …” numarasını bu kişiye bildirdiğini, bunun üzerine şahıs “bu şifrenin teyidi için bir şifre daha gönderdik onu da onaylayın” dedikten sonra 1 hafta içerisinde kartlarının eline geçeceğini söyleyerek telefonu kapattığını, telefon kapatıldıktan 1 dakika sonra …’tan arıyoruz diye tekrar arama yapıldığını, bankanın …’a satılmış olduğu için biraz önce arama yaparak rahatsız ettiklerini, o nedenle tüm Banka kartlarının değiştirildiğini, müvekkilin kartının da değişmesi gerektiği için az önce aramış olduklarını söylediğini, müvekkilinin de kendi kartının geçerlilik süresinin daha henüz dolmadığını söylemesine rağmen, banka görevlisi elinizdeki kartların zaten işlevsiz hale geldiğini, elinizdeki kartlarla artık işlem yapamayacağınızı, ancak biraz evvel bildirdiğiniz adresinize hemen yeni banka kartının gönderileceğini şeklinde oyalayıcı konuşmalar yaptığını, aradan üç dakika geçmeden müvekkilin telefonuna bir mesaj geldiğini ve mesajda “hattınızdan yaptırdığınız yönlendirme işlemi iptal edilmiştir” dendiğini, bu mesajlar üzerine müvekkilinin hemen çok yakında bulunan ve hesabın bulunduğu … … Şubesine gittiğini, şube personeline gelen mesajları gösterdiğini, hesap hareketlerine bakıldığında 11.06 ile 11.17 saatleri arasında 11 dakika içersinde internet bankacılığı yöntemi kullanılarak başka … Şubeleri ve … Şubelerine olmak üzere altı ayrı işlem ile toplam 85.790,00 TL para gönderildiğini öğrendiğini, banka yetkilileri durumu telefonla Emniyet Müdürlüğüne bildirdiğini ve bir müddet sonra Bankaya bir …. Karakolundan bir ekip geldiğini, banka yetkililerinden aldıkları bilgi doğrultusunda müvekkilinin de yedeğine alarak suç duyurusu için polis karakoluna müvekkilimi davet ettiklerini, müvekkilinin olayı anlatması sonucu başlatılan soruşturma ve bilahare vekil sıfatı ile Ankara Batı Adliyesi Cumhuriyet Savcılığına yapılan şikayet sonucu Ankara Batı Adliyesi Cumhuriyet Savcılığı …. Soruşturma hazırlık dosyası açıldığını, soruşturma devam etmekte olduğunu, her iki davalının da üzerine düşen güvenlik önlemlerini almamalarından kaynaklı olarak, dolandırıcı kişilerin bu güvenlik zafiyetinden yararlanması sonucu oluştuğunu, tamamen hayatın olağan akışına uygun hareket eden müvekkilinin böylesi bir olayda dolandırıldığını fark edebilmesi mümkün olmadığını, bankada gizli kalması gereken müvekkiline ait bilgilerin tamamı dolandırıcı tarafından müvekkiline okunduğunu, dolandırıcıların banka içinde gizli işbirlikçi ortakları olmadan bu olayın meydana gelmesi mümkün olmadığını, böylesi özel bilgilerin hesabın miktarına kadar detayda 3.kişilerin elinde olması bankanın güvenlik zafiyetini ortaya koymakta olduğunu, müvekkilinin bu dolandırıcı kişiye bir tek şifre verdiğini ve bu şifre ile de bankanın internet sayfasına girildiğini, bankanın dolandırıcıya ödediği 85.790,00 TL’den sadece 13.000,00 TL’si kredi kartının kalan limitini kullandırmak suretiyle bankanın dolandırıcıya ödemiş olduğu banka riski olduğunu, kalan para müvekkilinin ödediğini beyan ederek, her türlü tazminat talep ve hukuki hakları saklı tutularak 86.421,00 TL alacağın olay tarihinden itibaren işletilecek reeskont/avans faizi ile birlikte davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı …Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; açılan davayı kabul etmediklerini, davanın müvekkili açısından husumet yokluğu sebebiyle reddine karar verilmesi gerektiğini, müvekkili şirket kayıtları incelendiğinde…. numaralı hattın müvekkili şirketle ilişkisi bulunmadığını, davacı taraf dilekçesinde bahsedilen numaranın müvekkili şirkete ait olduğunu iddia ettiğini, bu iddianın hiçbir doğruluğunun olmadığını, kabul anlamına gelmemek kaydıyla bir an için doğru olduğunu kabul etsek dahi, kurumsal bir hat üzerinden arama yapılmadığını, bu durumda davacı tarafın ihmalini gösterdiğini, sırf aranan numara banka numarasına benziyor diye aranan numarayla ilişkisi bulunmayan müvekkili şirkete kusur yüklenmeye çalışılmasının hiçbir hukuki dayanağının olmadığını, olayın oluş biçimi araştırılıp incelenerek tarafların rol ve sorumluluklarının tespiti gerektiğini, bu yapıldığında müvekkili şirketin bankacılık işlemlerinde herhangi bir dahlinin ve dolayısı ile sorumluluğunun olmadığını, müvekkili şirketin sadece iletişim hizmeti vermekte olup bankacılık işleminin/işlemlerinin taraflarından biri olmadığını, müvekkili şirketin bankacılık işlemlerinin güvenle yapılması konusunda ne davacıya karşı ne de diğer davalı bankaya karşı herhangi bir yükümlülüğü bulunmadığını, meydana geldiği iddia edilen olaylar asıl olarak davacının kimlik ve/veya bankacılık işlemlerine ilişkin banka tarafından kendisine verilen veya müşterinin kendisi tarafından oluşturulan şifrelerinin gereği gibi korumamasından ve gerekli özen ve dikkati göstermemesinden kaynaklandığını, müvekkili şirket kayıtlarına göre davacı tarafından yapıldığını, her ne kadar davacının iddiası bu durumun kendisi tarafından gerçekleştirilmediği olsa da yapılan yönlendirme işleminin davacı tarafından yapılıp yapılmadığının tespiti, müvekkil şirket tarafından yapılması mümkün olmadığını, bu durumda müvekkili şirkete kusur ve sorumluluk izafe edilmesi hukuken mümkün olmadığını, her koşulda yönlendirme işlemi ile bankacılık işlemleri arasında uygun illiyet bağı bulunmadığını beyan ederek, müvekkili şirket aleyhine açılmış olan davanın reddini istemiştir.
Davalı …. vekili cevap dilekçesinde özetle; açılan davayı kabul etmediklerini, davacının müvekkili bankaya karşı dava açmakta hukuki menfaati bulunmadığını, bu nedenle davacının davasının reddine karar verilmesi gerektiğini, dava konusu işlemlerin internet bankacılık girişi kullanılarak gerçekleştirildiğini, davacının hesabından talimatı olmadan ve şifreli güvenlik işlemleri tamamlanmadan para çıkışının olmasının mümkün olmadığını, davacıya ait hesaptan yapılan işlemlerin sadece hesap sahibi tarafından bilinen bilgiler ile gerçekleşebilecek işlemler olduğunu, dava konusu işlemlerin davacının bilgisi dahilinde gerçekleştiğini, dava konusu para transferlerinde kusurun müvekkili bankaya ait olmadığını, davacının şifrelerin güvenliğinden ve kimlik bilgilerinin muhafazasından sorumlu olduğunu, müvekkilinin banka kanunu uyarınca tüm yükümlülüklerini yerine getirdiğini, davacının faiz talebini hiçbir surette kabul etmediklerini beyan ederek, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; davacı, davalı firmalar aracı kılınarak gerçekleştirildiği iddia edilen dolandırıcılık eylemleri kapsamında ödenen haksız bedellerin iadesini talep ettiği, davacının tacir olmadığı ve davalılar karşısında tüketici konumunda bulunduğu anlaşıldığı, cep telefonu ve internet bankacılığı işlemlerinin de tüketici işlemi olarak tartışılması gerektiğinden, yargılama görevi 6502 sayılı Yasanın 73. maddesi uyarınca tüketici mahkemelerine ait olup, görevin dava şartı olduğu ve davanın her safhasında re’sen dikkate alınacağı, bu nedenle 6100 sayılı HMK’nun 114/1-c ve 115/2 maddeleri uyarınca göreve ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğu dikkate alınarak, davanın usulden reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesinin kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu,
Davanın önce Ankara Batı Adliyesi 1. Tüketici Mahkemesi’nin … Karar sayılı dosyasıyla açıldığını, mahkemenin görevsiz olduğundan bahisle davanın reddine karar verdiğini, bu kez ticaret mahkemesine açılan davada da görevsizlik kararı verildiğini, görev uyuşmazlığının çözümlenmesi gerektiğini belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri gibi karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; internet bankacılığından kaynaklanan alacak istemine ilişkindir.
Görev kamu düzenine ilişkin olup yargılamanın her aşamasında mahkemece kendiliğinden nazara alınması gerekir.
28/05/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun Tanımlar başlıklı 3/k. maddesine göre; Tüketicinin ticari ve mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek ve tüzel kişiyi ifade ettiği,
Kanunun m. 3/l. bendine göre tüketici işleminin mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari ve mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekalet, bankacılık, vb. sözleşmeler de dahil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi kapsayacağı,
Aynı kanunun temel ilkeler başlıklı 4/5. maddesinde ise tüketicinin yapmış olduğu işlemler nedeniyle kıymetli evrak niteliğinde sadece nama yazılı ve her bir taksit ödemesi için ayrı ayrı olacak şekilde senet düzenlenebileceği, bu fıkra hükümlerine aykırı olarak düzenlenen senetlerin tüketici yönünden geçersiz olacağı,
Kanunun 83/2. maddesine göre; taraflardan birinin tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer konularda düzenleme olması, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceği,
Kanunun 73/1. maddesinde ise; tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda Tüketici Mahkemelerinin görevli olduğu,
6102 Sayılı TTK’nın Ticari Davaların Görüleceği Mahkemeler başlıklı 5/1 maddesinde, aksine hüküm bulunmadıkça dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın Asliye Ticaret Mahkemesinin tüm ticari davalara bakmakla görevli olduğu düzenlemesi yer almaktadır.
Yukarıda açıklanan kanun hükümlerinden anlaşılacağı üzere tüketici işleminden kaynaklanan uyuşmazlığın veya sözleşmenin TTK’nın 4 ve 5.madde hükümleri kapsamında kalan kanunda özel olarak düzenlenen ve ticari dava sayılan bir sözleşmeden kaynaklanmasının herhangi bir önemi yoktur. Somut uyuşmazlık, davacının bireysel hesabından internet bankacılığı yoluyla havale edilen paraların iadesi istemine ilişkin olduğundan görevli mahkeme Tüketici Mahkemesidir. Göreve ilişkin kurallar kamu düzeninden olduğundan (HMK m.1) yargılamanın her aşamasında mahkemece resen gözetilir (Emsal mahiyette; Yargıtay 13.Hukuk Dairesi’nin 07/03/2018 tarih ve…. karar içtihatı).
Mahkemece, dava konusu hesabın davacıya ait vadeli ve vadesiz mevduat hesabı olduğu ve ticari nitelik taşımadığı gözetilerek, davacı tarafın davalı banka ile arasındaki ilişkinin tüketici işlemi, davacının ise ticari ve meslek amaçlı hareket etmediğinden tüketici konumda olduğu, bu nedenle tüketici işleminden kaynaklı davada dava tarihi itibariyle tüketici mahkemesinin görevli olduğu gözetilerek görevsizlik kararı verilmesi usul ve yasaya uygundur.
Öte yandan, davacı vekilince Ankara Batı 1. Tüketici Mahkemesi’nin… Karar sayılı dosyasıyla açılan davada da görevsizlik kararı verdiğini iddia etmiş ise de, dosya kapsamında bulunan ilamın incelenmesinde tüketici mahkemesince davanın arabuluculuğa başvurulmadan açıldığı anlaşıldığından, TTK’nın 5/a.maddesi ile 6325 sayılı Kanunun 18/A-2.c.4 maddesi gereğince dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verildiği, bu nedenle olumsuz görev uyuşmazlığının söz konusu olmadığı anlaşılmakla buna yönelik istinaf başvurusuna itibar edilmemiştir.
Tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin görevsizlik nedeniyle davanın usulden reddi yönündeki kararında herhangi usul ve yasaya aykırı bir durum görülmediğinden davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir. HMK’nın 353/(1)-a.3, 362/(1)-c ve 20. maddelerindeki hükümler birlikte amaçsal olarak yorumlandığında ilk derece mahkemesinin görevsizlik ve yetkisizlik kararlarına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine bölge adliye mahkemesince verilecek kararların kesin olması amaçlandığından Dairemizin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin hükmünün kesin olduğu kabul edilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davacıdan alınması gerekli olan 59,30 TL istinaf karar harcından peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 4,90 TL harcın davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davalı yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu HMK’nun 362/(1)-c. maddesi gereğince kesin olmak üzere tarafların yokluğunda oy birliği ile karar verildi.26/05/2021
…