Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2021/212 E. 2022/1222 K. 12.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2021/212 Esas 2022/1222 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/212
KARAR NO : 2022/1222

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/06/2019
NUMARASI : 2015/546 Esas 2019/576 Karar
DAVACI KARŞI
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVALI
DAVALI KARŞI
DAVACI
VEKİLİ :
DAVA :
DAVA TARİHİ : 19/08/2015

KARAR TARİHİ : 12/10/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 13/10/2022

Taraflar arasındaki menfi tespit ve alacak istemine ilişkin davaların yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı asıl dava ve karşı davanın reddine yönelik olarak verilen hükme karşı davacı karşı davalı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
ASIL DAVADA DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin yetkilisi … ile davalı … Şirketi yetkilisi ve aynı zamanda davalı olan … arasında 20/02/2015 tarihli protokolde belirtilen koşullar ile davalı şirketin müvekkili şirkete devrinin kararlaştırıldığını, müvekkilinin protokolden kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirdiğini, davalı …’nin ise davalı şirkete ait olup, protokol uyarınca müvekkili şirkete devri gereken ve dava dilekçesinde ayrıntılı olarak belirtilen araç ve eşyaları çaldığını, malzemelerin çalınması nedeni ile üçüncü kişiler ile yapılan sözleşmelerin yerine getirilemediğini belirtip, devir edileceği söylenen her bir araç için ayrı ayrı 1.000,00 TL, çalınan malzemeler için 1.000,00 TL, gerçek kişi ve şirketler ile yapılan sözleşmelerin yerine getirilememiş olması nedeni ile beş ayrı taahhütün ihlalinden dolayı ayrı ayrı 1.000,00 TL olmak üzere toplam 9.000,00 TL zararlarının 12/07/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan alınmasına, protokol düzenlenmesi nedeni ile davalılara verilen bonolardan dolayı davalılara borçlu olunmadığının tespitine, karşı davanın ise reddine karar verilmesini istemiştir.
CEVAP VE KARŞI DAVA
Davalılar karşı davacı vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; açılan davayı kabul etmediklerini, asıl davada davalı karşı davada davacılar … şirketi ile … vekili asıl davanın taraflar arasında düzenlenen protokolün ihlal edilmiş olması nedeni ile zarar istemine ilişkin olduğunu, davalı … …hakkında hırsızlık suçlamasının ileri sürüldüğünü, …’ın davalı sıfatı bulunmadığını, çalındığı iddia edilen araç ve malzemelerin değerlerinin belirlenmesi mümkün olduğu için belirsiz alacak davası açılamayacağını, davacının 700.000,00 TL değerinden işletmeyi devir aldığını, buna karşılık sadece 15.000,00 TL ödeyip, davalının bütün itibarını zedelediğini, çalındığı belirtilen malzemelerin davacının borcu nedeni ile Ankara 29. İcra Müdürlüğünün 2015/15798 Esas sayılı dosyası ile haciz edildiğini, davacının taraflar arasında düzenlenen protokolün hiçbir hükmünün yerine getirmediğini, sadece 15.000,00 TL ödenmiş olup, halen ödenmesi gereken 673.346,76 TL bulunduğunu, protokolde belirtilen üç adet aracın davacıya teslim edildiğini, davacı protokolden kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirmediği için araçların trafikten devrinin yapılamadığını, davacının ticareti terk edip ortadan kaybolduğunu, bu araçlara ilişkin trafik ve diğer cezalarını da kendilerinin ödediğini, davacının isim haklarını ticari faaliyetleri nedeni ile zarara uğrattığını, protokolde belirtilen makinaların devri için ön görülen bedel ödenmediği gibi, aynı makinaların davacıya teslim edildiğini, yine davacının borçları nedeni ile aynı makinaların da Ankara 29. İcra Müdürlüğünün 2015/15798 Esas sayılı dosyası ile haczedildiğini, bedeli ödenmediği halde davacıya teslim edilen bu malzemelerin de kendilerine iadesi gerektiğini, stoklarda bulunan PVC ‘lerin davacıya teslim edildiğini, bedeli ödenmediği için bunların da iadesi gerektiğini, …’den alınan malzemelerin davacı tarafından kullanılıp ürün olarak üçüncü kişilere satıldığını, bunun bedelinin de iade edilmesi gerektiğini, dava dışı şirketler ile varılan anlaşma uyarınca kendileri tarafından yerine getirilmesi gerekir iken protokol sonrası davacının üstlendiği, fakat yerine getirmediği işlerden kaynaklanan zararları oluştuğunu, fiilen davacıya devredilen iş yeri ile ilgili işçi alacakları, kira, elektrik ve su bedellerinin kendileri tarafından ödendiğini, davacının dava dışı şirketten mal alabilmesi için verdikleri senetlere kefil olduklarını, davacı bu senetleri ödemediği için kendilerinin ödeme yapmak zorunda kaldıklarını, davacının alacağının çıkması halinde kendilerinin de davacı için ya da onun adına yaptıkları gider ve ödemelerin davacı alacağından mahsup edilmesi gerektiğini belirtip, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; bilirkişi raporunun somut uyuşmazlıkla ilgili sorunlar yönünden hüküm kurmaya uygun olduğunun kabul edildiği, bilirkişiler tarafından yapılan ve itibar edilen değerlendirmeye göre; asıl davada davacının kar kaybına ilişkin talebinin dışında kalan alacak talepleri yönünden araçların bedelleri 45.000,00 TL ve çalındığı iddia edilen malzeme bedelleri ceza mahkemesince 115.000,00 TL olarak belirlenmiş olup, davacı … Şirketinin 160.000,00 TL alacağı söz konusu iken aynı şirketin 673.346,76 TL borcu olduğu, davacının kar kaybı talebinin, çalındığı iddia edilen malzemeler piyasadan rahatlıkla temin edilebilecek nitelikte olduğundan kar kaybı ile davalının eylemi arasında illiyet bağı bulunmadığı, dolayısı ile davalının kar kaybından davacının sorumlu olmadığı, halen davacı şirketin 513.346,76 TL karşı davalıya borcunun bulunduğu, araçların devrinin noter aracılığı ile yapılmamış olması nedeni ile işlemin geçersiz sayılacağı, bu nedenle araçlara yönelik bedel isteminin yerinde olmadığı, çalındığı iddia edilen malzemeler yönünden halen davacı … Şirketinin araç bedelleri ayrı tutulduğunda ödemesi gereken 628.346,76 TL’lik sözleşme bedelini ödemediği, bu nedenle çalındığı ileri sürülen eşyalar ile ilgili talebin reddi gerektiği, malzemelerin çalındığı iddiası ile sözleşme ile üçüncü kişiler için yapılacak işlerin yerine getirilemediği, bu nedenle kar kaybı oluştuğu ileri sürülmüş ise de, çalındığı söylenen malzemenin piyasadan rahatlıkla temin edilebilecek malzeme niteliğinde bulunduğu, davalıların eylemi ile davacı zararı arasında illiyet bağı bulunmadığı için ana davada davacının tüm taleplerinin reddi gerektiği ,
Karşı davada davacının talebinin değerlendirilebilmesi için bilirkişi incelemesi yapılması zorunluluğu bulunduğu için 17/09/2018 tarihli duruşmanın (1) nolu ara kararı uyarınca karşı davacı … Şirketi vekiline 08/05/2018 tarihli duruşma dışı ara kararında belirtilen ve paylarına düşen 5.000,00 TL bilirkişi ücretini ödemeleri için kesin süre verilmiş, kesin sürenin sonuçları hatırlatıldığı halde karşı davacı tarafından gider avansı ödenmediği için sadece asıl davadaki talep yönünden bilirkişi raporu alındığı, karşı davacının talepleri yönünden bilirkişi raporu alınamadığı gibi taleplerin haklılığını ortaya koyabilecek delil de sunulmadığı için karşı davanın reddi gerektiği anlaşılmakla asıl dava ve karşı davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı karşı davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesinin kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu,
20/02/2015 tarihli protokolün “Ödenen” başlıklı kısmında 01/07/2015 tarihinde 15.000,00 TL,… İnşaat işine karşılık 130.000,00 TL, …İnşaat işine karşılık 76.349,21 TL, … carisi için verilen senet 28.200,00 TL, … İnşaat PVC Taahhüt işine karşılık 160.000,00 TL olduğu, kalan bakiyenin ise toplam 278.797,55 TL olduğunun belirtildiğini, kalan bakiye yönünden ise yine protokolün ödeme tablosu başlığı altında liste halinde düzenleme yapıldığını, liste halinde 11 adet senetlerin protokol kapsamında teminat amacıyla düzenlenmesi konusunda tarafların anlaşmasının mevcut olduğunu, senetlerin teminat amacıyla verildiğinin protokolün 10.maddesinde düzenlendiğini, her ne kadar bu maddede 1, 2 ve 3 no’lu senetler teminat kapsamı dışında denilse de davalının protokole aykırı davranması nedeniyle müvekkilinin protokolde belirtilen senetler yönünden davalıya herhangi bir borcu bulunmadığını, bilirkişi tarafından yapılan hesaplamada yanlış değerlendirme yapıldığını ve müvekkilinin borçlu duruma getirildiğini, müvekkilinin davalıya herhangi bir borcu bulunmadığını, protokol kapsamında müvekkilinin ödemeleri düzenli bir şekilde yerine getirdiğini, ayrıca anlaşma doğrultusunda yapması gerekli olan işleri protokol dışındaki işleri de zamanında yerine getirdiğini, ancak davalı …’ın müvekkili şirkete ait olan malzemeleri müvekkili şirketin izni olmadan, bilgisi dışında götürdüğünü, Asliye Ceza Mahkemesinde dava açıldığını, bu nedenle mahkemece bilirkişi raporuna itibar edilerek hüküm kurulmasının hatalı olduğunu, bu nedenlerle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesini istemiştir.
Davalılar karşı davacı vekili istinaf başvuru dilekçesine karşı vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, davacı karşı davalı tarafın istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Asıl Dava; taraflar arasında imzalandığı iddia edilen protokolün davalılar tarafından ihlal edildiği iddiasına dayalı verilen senetler yönünden borçlu olunmadığının tespiti ile çeşitli nedenlerle oluştuğu ileri sürülen zararlarının davalılardan tahsili istemine, karşı davanın ise; yine aynı protokolün … Şirketi tarafından ihlal edilmiş olduğu iddiasına dayalı oluşan zararlar, kar yoksunluğu ve aynı şirket adına yapıldığı söylenen ödemelerin … Şirketinden alınıp karşı davacı … Şirketine ödenmesi istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
20/02/2015 tarihli Protokolün incelenmesinde;
1.maddesinde; davalı şirkete ait iş yerinin borç alacak olmadan makineler, isim hakkı, araçlar, ofis demirbaşları, imalat ve montaj el takımlarının satışının davacı şirket adına aşağıdaki şekilde yapılacağının düzenlendiği, şirkete ait araçlar, makineler, ofis malzemeleri olmak üzere toplam bedelin 688.346,76 TL olduğu, ödenen kısmı olarak 01/07/2015 tarihinde nakit olarak 15.000,00 TL, … inşaat 130.000,00 TL, …İnşaat 76.349,21 TL, … senet 28.200,00 TL, … İnşaat 160.000,00 TL olmak üzere toplam 438.797,55 TL olacağı, ödenecek bakiye 278.797,55 TL için ise 11 adet senet verileceği,
2.maddesinde; davalı şirketin adına devam etmekte olan inşaatların eksik işlemlerinin davacı şirket tarafından yapılacağının kararlaştırıldığı,
10.maddesinde; davacı şirket adına olan senetlerin gününde geçerli olduğu, düzenlenen senetlerin kullanılmayıp teminat olarak kasada muhafaza edileceği, 1, 2 ve 3 nolu senetleri hariç olduğu, protokolün her iki şirket temsilcisi tarafından imzalandığı görülmüştür.
Bilirkişi heyetinden alınan raporda özetle; davacı karşı davalının ticari defter ve kayıtlarının açılış ve kapanış tasdiklerinin usulüne uygun ve zamanında yapıldığı, davacı karşı davalının ticari defter ve kayıtlarına göre davalılar karşı davacılar adına 571.835,00 TL ödeme ile 282.989,87 TL tutarında 17 adet fatura düzenlendiğini, davalı şirketin ise 22 fatura karşılığı 411.274,81 TL alacağının kayıtlı olduğu, davalı şirketin ticari defter ve kayıtlarının da açılış kapanış tasdiklerinin usulüne uygun zamanında yapıldığı, davalı defter ve kayıtlarına göre de davalı şirketin davacı şirket adına düzenlediği toplam 411.274,81 TL tutarındaki 22 adet faturanın davacı şirketin borcuna kaydedildiği, yine davacı şirket tarafından senet ödemelerinden 126.450,00 TL’lik kısmının iade edildiği, yine … adına 300,00 TL tutarında havale yapıldığı, toplam 126.750,00 TL’nin de davacı şirketin borcuna kaydedilmesi ile birlikte borç kısmındaki tutarın 538.024,81 TL olduğu, davacı şirketin alacağının ise 427.051,71 TL olarak yer aldığını, davacı şirketin, davalı şirkete 110.973,10 TL borçlu göründüğü, 58.773,16 TL tutarındaki 3 adet faturanın davalının ticari defter ve kayıtlarında yer almadığı, taraflar arasında akdedilen 20/06/2015 tarihli protokole göre protokolde ismi geçen araçların makineler ile ekipmanların bedeli ile devredildiği, borç ve alacak ilişkisinin devredilmediği, iş yerinin devredildiği, davalı şirketin önemli işlerinin de davacı şirket tarafından tamamlanacağı ve devredildiği telefon numaralarının ve aboneliklerinin devredileceğinin kararlaştırıldığı, protokolün işletmenin devrine ilişkin olduğunun kabulü ve devrin geçersiz olduğunun kabulü halinde her ne kadar alacak borç ilişkisinin devredilmediği kararlaştırılmamışsa da isim hakkının devredilmesi, iş yerinin devredilmiş olması, devreden davalı şirketin iştigal alanı ile ilgili her türlü atölye ve malzemelerin ve önemli işlerin devredilmiş olması, araçların ayrı bir satım sözleşmesine konu edilmeksizin işletmenin bir parçası olarak devrinin gerçekleştirilmiş olması telefon numaraları ve aboneliğin birlikte devredilmiş olması birlikte değerlendirildiğinde taraflar arasındaki iradenin işletmenin bir bütün olarak devri konusunda birleştiğinin anlaşıldığını, taraflar arasındaki sözleşme ilişkisinin işletmenin devri iradesine yönelik olduğu, gerçek iradenin işletmenin devri olarak nitelendirilerek muarazanın giderilmesi gerektiği, ticaret Sicil Yönetmeliğinin 133/3.maddesi gereği ticari işletmenin devri tescil edilmediğinden geçerli bir devir sözleşmesinden bahsedilemeyeceği, düzenlemeye göre ticari işletmenin devrinin devir sözleşmenin tümünün tescili ile hüküm ifade edeceği, taraflar arasında noterde onaylı limited şirket pay devir sözleşmesi ve bu devir sözleşmesi tescilinin olmadığından tarafların sebepsiz zenginleşme hükümleri doğrultusunda varsa kazanımların iadesi gerektiği, bu nedenle davacı şirketin dava konusu edilen malların davalı şirketin yetkilisi tarafından alınmış olması iddiası nedeniyle işletmenin devrine ilişkin sözleşme geçersiz olduğundan davacının tüm taleplerinin reddi gerektiği, protokolün işletmenin devrine ilişkin olduğuna ve devrin geçerli olduğunun kabulünde ise davacı şirketin taraflar arasında akdedilen sözleşme ile kararlaştırılan 688.346,76 TL sözleşme bedelinin yalnızca 15.000,00 TL’lik kısmını ödediği, kalan kısmı ödediğine ilişkin dosyaya herhangi bir bilgi belge sunulmadığı, davalı karşı davacı şirketin sözleşme gereğince 673.346,76 TL’lik alacağının olduğu, davacının kar payına ilişkin talebinin dışında kalan araç bedelleri 45.000,00 TL ve çalındığı iddia edilen malzeme bedeli 115.000,00 TL olup, davacının 160.000,00 TL alacağının söz konusu iken 673.346,76 TL’lik bir borcunun bulunduğu, davacının kar payı ve talebinin çalındığı iddia edilen malzemeler piyasada rahatça temin edilebilecek nitelikte olduğundan kar kaybı ile ilgili davalının eylemi arasında illiyet bağı bulunmadığı ve kar kaybından davalının sorumlu olmadığını, davalı tarafından ileri sürülen takas mahsup defi göz önünde tutulduğunda ise davacı şirketin davalıya 513.346,76 TL borçlu olduğu belirtilmiştir.
Somut olaya gelince; davacı karşı davalı tarafından 20/02/2015 tarihli protokol kapsamında davalı karşı davacı yanca edimin yerine getirilmemesi nedeniyle oluşan zararın tahsili ile davalı yana verilen senetler yönünden borçlu bulunmadığının tespitine yönelik işbu dava açılmıştır.
Dosya kapsamına uygun, gerekçeli, denetim ve hüküm kurmaya elverişli bilirkişinin raporunda da belirtildiği üzere taraflar arasında 20/02/2015 tarihli işletmenin devrine yönelik olarak protokol yapıldığı, protokolde tarafların karşılıklı yükümlülüklerinin düzenlendiğini, açılan işbu asıl davada davacı yanca bu protokolün feshinin talep edilmediği, protokol kapsamında uğranılan zararın tahsili talep edilmiştir. Davacı yanın, talebi gözetilerek somut olay değerlendirildiğinde davacı yanın asıl davada protokol kapsamında 3.kişilere taahhüt edilen işlerin yerine getirilmediğinden bahisle uğranılan zarar talep edilmiş ise de, bilirkişi heyetinin raporunda da belirtildiği üzere iş yerinin devrinin ilişkin protokolde devir bedelinin 688.346,76 TL olarak belirlendiği, bu bedelin protokolün 1.maddesinde ödeme şeklinin düzenlendiği, düzenleme kapsamında 15.000,00 TL’sinin nakit ödendiği, kalan kısmı için 11 adet senet ve dava dışı 3.kişilerden tahsil edilen bedellerin tahsili şeklinde kararlaştırıldığı, davacı ve davalı şirketlerin ticari defter ve kayıtlarına göre protokolde belirtilen ödemelerin yerine getirilmediği, davalı yanın protokol kapsamında 673.346,76 TL alacağı bulunduğu, 3.kişilere taahhüt edilen işlerin davalı yanca malzemelerin davacı yana teslim edilmemesi nedeniyle yerine getirilmediğinden oluşan zarar talep edilmiş is ede, davacı yana teslim edilmeyen malzemenin piyasadan çok rahatça temin edebilecek malzeme olduğu, bu nedenle davacı yanın piyasadan rahatça temin ederek 3.kişiye taahhüt edilen işlerin yerine getirilmesi mümkün olduğundan davalı yanın eylemiyle davacı yanın zararı arasında illiyet bağı bulunmadığından davacı yanın bu kısma ilişkin talebi yerinde görülmemiştir.
Öte yandan, davacı yanca protokol kapsamında kar kaybı dışındaki diğer talebine gelince; bilirkişi heyetinin raporunda da belirtildiği üzere protokolde davacı yana bırakılan araçların bedelinin 45.000,00 TL, teslim edilmeyen ve çalındığı belirtilen malzeme bedellerinin ceza yargılamasındaki değerinin 115.000,00 TL olmak üzere toplam 160.000,00 TL olduğu, protokol kapsamında belirlenen bedelden nakit ödenen 15.000,00 TL’de düşüldükten sonra davacı şirketin halen davalı yana 513.346,76 TL borçlu olduğu gibi davacı yana protokol kapsamında bırakılan araçların da devrinin noter aracılığıyla yapılmadığı da gözetildiğinde davacı yanın kar kaybı dışındaki diğer alacak ve özellikle araçlara yönelik bedel isteminin yerinde olmadığından bu taleplerinin reddi gerekmektedir.
Diğer yandan, davacı yanca protokol kapsamında davalı yanın teminat amaçlı verilen 11 adet senetten ötürü borçlu olmadığının tespiti talep edilmiş ise de, taraflar arasında imzalanan 20/02/2015 tarihli Protokol feshedilmediğinden halen ayakta olduğu ve davaya konu senetlerinde protokol kapsamında teminat amacıyla verildiği ve teminat vasfının da halen devam ettiğinden davacı yanın bu talebinin de bu gerekçeyle reddi gerekirken ilk derece mahkemesince yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırıdır.
Tüm bu nedenlerle davacı karşı davalı vekilinin istinaf başvurusunun gerekçe yönünden kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının gerekçe yönünden kaldırılmasına ve asıl dava ve karşı davanın reddine karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
A)1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun gerekçe yönünden KABULÜNE,
2-Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 24/06/2019 tarih ve 2015/546 Esas 2019/576 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/(1)-b.2. maddesi gereğince gerekçe yönünden KALDIRILMASINA,
B)1-Asıl davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70 TL harçtan peşin alınan 153,70 TL harcın mahsubu ile artan 73,00 TL harcın talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalılar kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden istinafa gelen tarafın sıfatı da gözetilerek karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca belirlenen 2.725,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı tarafa ödemesine,
5-Kullanılmayan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
C)1-Karşı davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70 TL harçtan peşin alınan 768,49 TL harcın mahsubu ile artan 687,79 TL harcın talep halinde davalı karşı davacı şirkete iadesine,
3-Davalı karşı davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı karşı davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden istinaf karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca belirlenen 5.300,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı karşı davalı şirkete ödemesine,
5-Kullanılmayan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
D)1-İstinafa başvuran davacı karşı davalı tarafından yatırılan 54,40 TL istinaf maktu karar harcının kararın kesinleşmesi ve talep halinde davacı/lı tarafa iadesine,
2-İstinafa başvuran davalı karşı davacı tarafından yapılan 148,60 TL istinaf başvuru gideri ve 32,50 TL dosya gönderme ücreti olmak üzere toplam 181,10 TL istinaf giderinin davacı karşı davalıdan alınarak davalı karşı davacıya verilmesine,
3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından taraflar yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,

Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.12/10/2022

Başkan- … Üye – … Üye – … Zabıt Katibi -…