Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2021/204 E. 2023/92 K. 09.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2021/204 Esas 2023/92 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/204
KARAR NO : 2023/92

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/10/2020
NUMARASI : 2018/748 Esas -2020/445 Karar
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALILAR
VEKİLİ :
DAVA : Maddi tazminat
DAVA TARİHİ : 19/10/2018
KARAR TARİHİ :09/02/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH :03/03/2023

Taraflar arasındaki maddi tazminat istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükme karşı davacı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin ve davalıların …AŞ’nin ortağı ve yönetim kurulu üyesi olduklarını, her bir ortağın %33,3 hisseye sahip olduğunu, her ortağın şirketi münferiden ve sınırsız şekilde temsile yetkili olduğunu, ancak müvekkilinin şirket yönetimine aktif olarak katılmadığını, tüm kararların davalı ortaklarca alındığını, davalıların FETÖ üyeliği suçlaması ile 13.04.2018 tarihinde tutuklandıklarını, tutuklamayı müteakip davalıların, şirketin tüm varlıklarını kısa bir sürede anne-baba ve eşlerine düşük değerlerle sattıklarını, satış bedeli olarak hesaba giren paraları kaçırdıklarını, şirketin kasasının boşaltıldığını, şirketin malvarlığında sadece … bölgesindeki kömür madeni ve … AŞ kaldığını, … AŞ’nin… şirketinin bir iştiraki olduğunu, … AŞ’nin yönetiminin davalıların akrabası olan …’e verildiğini, bu şirkete ait taşınmazların satışı için …’e vekalet verildiğini, davalılarca…’den çekilen kredinin ne amaçla kullanıldığının belli olmadığını, şirkete ait … hesaplarından hukuka aykırı para çıkışları yapıldığını, davalıların FETÖ’den tutuklu olmalarının şirket irtibatını zedelediğini, davalıların yaptıkları haksız işlemlerle ilgili olarak (Ankara 7.Ticaret 2018/639 E. – Ankara Batı Ticaret 2018/686 E. – Ankara 7.Ticaret 2018/705 E – Ankara 8.Ticaret 2018/713 E. – Ankara 11.Ticaret 2018/693 E – Ankara 14 Ticaret 2018/676 E) çeşitli davalar açıldığını ileri sürerek yönetim kurulu üyesi olan davalılaran şirket zararına gerçekleştirdikleri işlemler dolayısıyla oluşan doğrudan ve dolaylı zararlardan ötürü şimdilik 10.000 TL’nin belirsiz olarak açılan alacak davası kapsamında davalılardan tahsili ile …AŞ’ne ödenmesine üçüncü kişilere devredilen taşınmazlar üzerine ve şirketin kurucu ortağı olduğu … AŞ’nin üzerine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; TTK’nın 553. maddesi uyarınca sorumluluktan bahsedilebilmesi için yönetim kurulu üyesinin kusurlu bir davranış ile yükümlülüğünü ihlal etmesi ve bu ihlalden kaynaklı bir zararın oluşması gerektiğini, ispat yükünün davacıda olduğunu, öte yandan 17.09.2018 tarihli Genel kurul’a kadar davacının da şirket yönetiminde olup kendisinin de aynı şekilde sorumluluğu olduğunu, aynı Genel Kurulda alınan karar ile müvekkillerinin ibra edildiğini, ibra kararı nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, davacı tarafından Ankara 7,8 ve 11 Asliye Ticaret ve Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemelerinde açılan davaların aynı konu ve içerikte olup eldeki dava ile derdestlik oluşturduğunu, müvekkilli …’ın tutuklu bulunduğu süre içinde şirket işlerinin aksamaması için …’e vekalet verdiğini, dava dilekçesinde belirtilen taşınmazların bu vekalet uyarınca satışının yapıldığını, muvazaa iddialarının gerçek dışı olduğunu, satışın akrabalar arasında yapılmış olmasına karşın satış bedellerinin eksiksiz olarak şirkete ödendiğini, taşınmazların daha önce bu bedel üzerinden satışa çıkarıldığını ancak bu fiyattan alıcı çıkmadığını, rayiç belirlemede bir hata olmuş ise alıcılar aradaki farkı ödeyerek şirketin zararını kapatmaya veya şayet davacı bu taşınmazları satın almayı dilerse aldıkları fiyattan devir etmeye hazır olduklarını, dava dışı …AŞ’de davacının %15, …’ın %15 ve …’ın %15 hissesi olduğunu, … AŞ’nin de 2017 yılında bu kişilerin sahip oldukları %5 hisseleri her birine 5 milyon TL vermek suretiyle satın aldığını, …’den çekilen kredinin bu amaçla kullanıldığını, …’nin iştiraki olan … firmasının sahip olduğu …’daki maden sahasının işletilmesi için Slovak asıllı iki firma ile alt yüklenicilik sözleşmesi imzaladığını, taşınmaz satışından elde edilen paranın …’nin kredi borçlarına sarf edildiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk derece mahkemesince iddia, savunma, bilirkişi raporuna ve toplanan tüm delillere göre; davacı ve davalıların ortağı ve yönetim kurulu üyesi oldukları ….. AŞ’ne ait taşınmazların davalılarca piyasa rayiçlerinden düşük fiyata yakın çevresindeki kişilere satılması, satış bedeli olarak hesaba giren paraların kaçırılması, şirket hesaplarından hukuka aykırı para çekilmesi, şirket adına çekilen kredilerin nereye kullanıldığının belli olmaması, şirketin kötü yönetilmesi ve itibarının zedelenmesi suretiyle şirkete verilen zararın tahsili istemiyle açılan sorumluluk davasında, yapılan yargılama sonunda somut olayda dava dilekçesinde öne sürülen iddialar bakımından davalı yönetim kurulu üyelerinin şirkete karşı sorumluluğunu gerektirir bir husus tespit edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkilimin bilgi ve onayı olmaksızın hem şirketin içini boşaltıp, mal kaçırmak, kendilerine/yakın akrabalarına aktarım yapmak amacı ile pek çok haksız işlem yapan, davalı… …’in üzerine kayıtlı taşınmazları, muvazaalı işlemlerle üçüncü kişilere devreden yönetim kurulu başkan ve üyesi hem şirkete hem de pay sahibi müvekkilime ciddi zararlar verdiğini, davalılarca şirketin tüm varlığını çok kısa bir süre içerisinde peş peşe, anne-baba ve eşlerine satıldığını, satış işlemleri taşınmazların gerçek değerleri değil, tapuda gösterilen değerler üzerinden yapıldığını, işlem karşılığı hesaba giren paranın, derhal hesaplardan çıkartıldığını, söz konusu satış işlemleri karşılığı müvekkilime herhangi bir ödeme yapılmadığını, dosya içeriğinde mübrez bilirkişi heyeti 2. Ek raporunda gayrimenkul değerleme uzmanı tarafınca; dava konusu edilen taşınmazların satış tarihi itibarıyla belirlenen değerlerine itirazlarının ilk derece mahkemesince değerlendirilmediğini, ilgili dönemde…’nin dava konusu gayrimenkuller dışında başkada bir malvarlığı ve değeri bulunmadığını, yine … … de müvekkilinin bilgi ve isteği dışında üçüncü kişilere satıldığını, … …’in şu anda hiçbir mal varlığının bulunmadığını, TTK’nın 408/2 (f) ve 538/2’de önemli miktarda şirket varlığının (aktifinin) toptan satışı düzenlendiğini, anonim şirket aktiflerinin, şirket genel kurul kararı olmaksızın yönetim kurulu kararıyla satılmasının mümkün olmadığını, gerek dava konusu taşınmazın, gerekse aynı dönemde satılan diğer taşınmazların satışı konusunda ne genel kurul toplantısı yapıldığını, ne de bu konuda usulüne uygun bir karar alındığını, mahkemece bilirkişi heyetinden dava konusu taşınmazların satış bedellerinin nereye ve ne şekilde sarf edildiklerinin tablo halinde gösterilmesi istenmiş ise de bilirkişilerce Yerel Mahkemenin işbu ara kararına yönelik bir inceleme yapılmadığını, davalı şirket tarafından adına kayıtlı arsa, arazi ve binaları kayıtlı değerinin altına satılması, 2017 yılında kullanılmış olan kredinin ve taşınmaz satışlarından elde edilen gelirlerin büyük bir kısmının bağlı ortaklık ve iştiraklere aktarılması, çekilen krediler için yüksek miktarda faiz ödemesi yapılırken bağlı ortaklık ve iştiraklere adat hesaplaması yapılmamasının, şirketin 2018 yılında hiçbir faaliyeti olmamasına rağmen 4.769.599,07-TL dönem net zararının olmasının, 2017 yılı aktif büyüklüğü 34.738.948,86-TL olan şirketin 2018 yılında aktif büyüklüğünün 28.228.683,48-TL’ye düşmesinin ve şirketin 6.510.265,48-TL değer kaybına uğramasının şirketi zarara uğrattığını, ileri sürerek açıklanan bu ve re’sen gözetilecek nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen kararının kaldırılmasını istemiştir.
Davalılar vekili, davacı vekilinin istinaf sebeplerinin esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava, dava dışı anonim şirketin yönetim kurulu üyesi olan davalıların anonim şirketi zarara uğrattıkları iddiasıyla TTK’nın 553. Maddesi kapsamında açılan sorumluluk davasında ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı vekili istinaf incelemesi sırasında UYAP ortamından elektronik imzalı olarak gönderdiği 23.12.2022 tarihli dilekçesi ile davadan ve istinaf başvurusundan feragat ettiklerini, bildirmiştir.
Ankara 55. Noterliği tarafından düzenlenen … yevmiye numaralı vekaletnamede davacı vekilinin, “davadan veya kanun yollarından feragat etmeye”, yetkisinin bulunduğu görülmüştür.
HMK’nın 349/2.maddesinde ise, başvuru yapıldıktan sonra feragat edilirse, dosya bölge adliye mahkemesine gönderilmeyeceği ve kararı veren mahkemece başvurunun reddine karar verileceği, dosyanın, bölge adliye mahkemesine gönderilmiş ve henüz karara bağlanmamış ise başvurunun feragat nedeniyle reddolunacağı, düzenlemeleri yer almaktadır.
Vekaletnamesinde kanun yollarından feragate yetkili olduğu anlaşılan davacı vekili Av. …’in UYAP üzerinden göndermiş olduğu 23.12.2022 e-imzalı dilekçesi ile istinaf yolundan feragat etmiş bulunduğu anlaşılmış olmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 349. maddesi gereğince reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
Davacı istinaf talebinden feragat ederek Dairemizin İlk Derece Mahkemesi yerine geçerek karar verme yetkisini ve kaldırıldığında davacının davadan feragati hakkında İlk Derece Mahkemesince ek karar verilmesine karar verilmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 349. maddesi gereğince feragat nedeniyle reddine,
2-Kararın istinafa başvuran davacı vekiline tebliğine,
3-İstinafa başvuran davacı vekili tarafından yatırılan 54,40 TL istinaf maktu karar harcı ile istinaf yoluna başvuru harcı 148,60 TL’nin kararın kesinleşmesi ve istek halinde davacıya iadesine,
4-Davadan feragat beyanı hakkında İlk Derece Mahkemesince İlk Derece Mahkemesince ek karar verilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi uyarınca iki hafta içerisinde gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren temyiz yolu açık olmak üzere oy çokluğu ile karar verildi. 23/02/2023

Başkan – … Üye – … Üye – … Zabıt Katibi – …
… … … …

(Karşı oy)

KARŞI OY
Dava, genel kredi sözleşmesine istinaden kullandırılan nakdi ve gayri nakdi kredi alacağının davalı müteselsil kefillerden tahsili istemiyle başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın İİK’nın 67. Maddesi gereğince iptali istemine ilişkin olup ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Sayın heyetle görüş farklılığı esasen istinaf incelemesi sırasında davacı vekili tarafından UYAP ortamından verilen 23.12.2022 tarihli dilekçesi ile davadan ve istinaf başvurusundan feragat ettiklerini bildirilmiş olmakla, feragat ve kabulün zamanını düzenleyen HMK’nın 310/2. Maddesi uyarınca mı yoksa istinafa başvurma hakkından feragati düzenleyen HMK’nın 349. Maddesi uyarınca mı karar verilmesi gerektiği noktasında toplanmaktadır.
Bilindiği üzere feragat, 6100 sayılı HMK’nın 307. maddesinde; davacının, talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesi olarak tanımlanmıştır. Hükmün kesinleşmesinden önceki herhangi bir aşamada davadan feragat edilebilir. Aynı Kanun’un 311. maddesinde ise, feragatin kesin hüküm gibi sonuç doğuracağı açıklanmıştır. Davadan feragatin, davayı sona erdiren kesin bir usul işlemi olması sebebiyle dilekçede açıkça gösterilmesi, kayıtsız ve şartsız olması gerektiği aşikardır.
Ayrıca 22.07.2020 tarihli ve 7251 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu Ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 29. Maddesiyle HMK’nın 310. Maddesine eklenen 2. Fıkrada “Feragat veya kabul, hükmün verilmesinden sonra yapılmışsa, taraflarca kanun yoluna başvurulmuş olsa dahi, dosya kanun yolu incelemesine gönderilmez ve ilk derece mahkemesi veya bölge adliye mahkemesince feragat veya kabul doğrultusunda ek karar verilir.” hükmüne yer verilmiştir.
Kuşkusuz davadan feragat, istinaf kanun yoluna başvurma hakkından feragate göre daha geniş kapsamlıdır. Zira, davadan feragat halinde davacı vekilinin ve bir kısım davalılar vekilinin istinaf başvurularının kabulü ile HMK’nın 353/1-b-2. Maddesi uyarınca ilk derece mahkemesince verilen karar kaldırılarak davadan feragatin hukuki niteliği gözetilerek HMK’nın 310/2. maddesi gereğince davanın feragat sebebiyle reddine karar verilecek, ikincisinde ise yani istinaf başvuru hakkından feragat halinde, istinaf başvuru dilekçesinin reddine karar vermekle yetinilecektir. Esasen davacı vekilinin söz konusu dilekçesindeki davadan feragat ve istinaf başvuru hakkından feragat talebi birbirinin devamı niteliğinde olup, davadan feragat (çoğun içinde az vardır kuralı gereği) bir yerde istinaf hakkından feragati de içerir. (bkz. Aynı yönde Yargıtay HGK’nın 05.04.2017 tarihli ve 2015/21-1328 E., 2017/659 K., 28.01.2015 tarihli ve 2015/23-39 E., 2015/810 K., 05.11.2014 tarihli ve 2013/2-1613 E. 2014/872 K., 19.12.2012 tarihli ve 2012/13-1369 E., 2012/1221 K., 16.11.1966 gün 1438-290 ve 27.5.1992 gün 1992/2-250-364, 29.9.1993 gün 1993/2-491-543 sayılı kararları).
Somut olayda, davacı vekili davadan feragat ettiklerini açıkça ve koşulsuz olarak bildirdiğinden bu beyan çerçevesinde işlem yapılması zorunludur. Davacı vekilinin vekaletnamesinde davadan feragate yetkili olduğu da anlaşılmaktadır. Bu durumda davacı vekilinin istinaf başvurusunun davacı tarafın davadan feragati nedeniyle kabulüne, davacı vekilinin davaya ilişkin usul ve yasaya uygun feragat talebinin kabulü ile ilk derece mahkemesince davada verilen karar HMK’nın 353/1-b-2. maddesi gereği kaldırılarak HMK’nın 310/2. Maddesi uyarınca davanın feragat nedeniyle reddine dair hüküm kurulması gerektiği görüşünde olduğumdan sayın çoğunluğun istinafa başvuran davacı vekilinin tHMK’nın 349. Maddesi uyarınca istinaf hakkından feragat nedeniyle istinaf başvurusunun reddine dair kararına katılmıyorum.

Üye-…

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.