Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2021/2014 E. 2023/1799 K. 14.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2021/2014 Esas 2023/1799 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/2014
KARAR NO : 2023/1799

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 05/07/2021
NUMARASI : 2021/104 Esas 2021/410 Karar
DAVACI :
VEKİLİ
DAVALI :
DAVA : Tazminat (İşletme Hakkı Devir Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 10/02/2021
KARAR TARİHİ : 14/12/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 04/01/2024
Taraflar arasındaki tazminat istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı taraf vekillerince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında işletme hakkı devir sözleşmesi imzalandığını, dağıtım faaliyetlerinin davalı tarafından yürütüldüğü dönemde 16/04/2006 tarihinde meydana gelen iş kazası sonucu vefat eden işçinin mirasçılarının uğradığı maddi ve manevi zararın tazmini talebiyle açılan dava sonucu verilen kararın icra takibine konulması nedeniyle icra dosyasına ödenen miktardan davalının sorumlu olduğunu belirterek 45.642,00 TL’nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın zaman aşımına uğradığını, devre esas bilançoların kesinleştiğini, hisselerin el değiştirmesinden önce bitmiş ve neticelenmiş her türlü işlemin sorumluluğunun davacıya ait olduğunu, müvekkilinden talepte bulunulamayacağını, dayanak davada hüküm altına alınan alacağın davacı ve diğer davalılardan müşterek ve müteselsil tahsiline karar verildiğini, davacının ödediği bedeli diğer davalılardan rücu hakkı bulunmasına rağmen rücu hakkını kullanmayarak müvekkiline başvurmasının kötüniyetli olduğunu, müvekkilinin sorumluluğunun ancak davacının kusuruyla sınırlı olabileceğini, davacının diğer davalılardan herhangi bir ödeme alınıp alınmadığının bilinmediğini, faiz, icra giderleri, icra vekalet ücreti açısından temerrütün gerçekleşmediğini, bu alacak kalemlerinin reddi gerektiğini, davanın ve icra dosyasının müvekkiline ihbar edilmediğini, icra yoluna başvurulmaksızın ilamın ödenme imkanının kullanılmadığını bildirerek davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, işletme hakkı devir sözleşmesinin imzalandığı tarihten önceki iş ve işlemlerin davalının, bu tarihten sonraki iş ve işlemlerden kaynaklanan ödemelerden davacının sorumlu olacağının kabul edildiği, İHDS’nin imzalandığı 24/07/2006 tarihinden önce 16/04/2006 tarihinde meydana gelen iş kazasından kaynaklı davada verilen karar neticesinde tazminatın kendi payına düşen kısmını davacının davalıdan talep ve dava hakkı olduğu, verilen kararda iş kazasının meydana gelmesinde davalı …’a atfedilen kusur oranının %20 olduğu, davacı tarafından icra dosyasına 45.642,00 TL yatırıldığı, davalının kusur oranına karşılık gelen miktarın 11.410,50 TL olduğu, davacının yaptığı ödemenin sadece 11.410,50 TL’sini davalıdan talep edebileceği, dava 10 yıllık zamanaşımı süresine tabi olup, davalının zaman aşımı itirazına itibar edilmediği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, 11.410,50TL’nin ödeme tarihi olan 25/02/2014 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davanın zaman aşımına uğradığını, bilanço çalışmaları yapılarak davacı tarafından devre esas mizan düzenlendiğini, beyan edilen mizan kayıtları esas alınarak devre esas bilanço düzenlenerek geçmişe yönelik borç ve alacak işlemlerinin kesinleştirildiğini, müvekkilinden talepte bulunulmasının ihale şartnamesi ve hisse satış sözleşmesi hükümlerine aykırı olduğunu, dayanak davanın işçilik alacağından kaynaklandığını, bu talebin İHDS kapsamında değerlendirilemeyeceğini, sözleşmede belirtilen üçüncü kişinin şirket tüzel kişiliği ile bağlantısı olmayan kişileri ifade ettiğini, rücuya dayanak davanın dağıtım faaliyetinin yürütülmesi faaliyetinden kaynaklanmadığı gibi davacısının da üçüncü şahıs olmadığını, hisse devir sözleşmesinin 6. Maddesinde de işçi alacaklarından davacının sorumlu olduğunun açıkça düzenlendiğini, dayanak davanın davacı tarafından müvekkiline ihbar edilmediğini, bu nedenle dayanak davaya ilişkin masraf, vekalet ücreti, yargılama giderlerinin talep edilemeyeceğini, müvekkilinin davaya müdahil olma imkanının kullandırılmadığını bildirerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkilinin dayanak dosyada verilen karar neticesinde hükmedilen tazminatın kendi payına düşen kısmını davalıdan talep ve dava hakkı olduğu yönündeki değerlendirmenin İHDS’ye, hukuka ve Yüksek Mahkeme’nin yerleşik uygulamalarına aykırı olduğunu, taraflar arasındaki İHDS hükümlerine göre davalının, ödenen bedelin tamamından sorumlu bulunduğunu, uyuşmazlık taraflar arasında 24/07/2006 tarihli işletme hakkı devir sözleşmesi hükümlerine dayanmakta olup, uyuşmazlığın çözümünde İHDS hükümleri göz önüne alınarak değerlendirme yapılması gerektiğini, davalının, dayanak davada verilen kararda iş kazasının meydana gelmesinde …’a atfedilen kusur oranında sorumlu olduğu şeklinde değerlendirmede bulunulmuş ise de; davalının müvekkili ile akdettiği işletme hakkı devir sözleşmesi ile bütün sorumluluğu üstüne aldığını, müvekkili tarafından ödenen bedelin tümünden davalının sorumlu olduğunu, davalının müvekkilinin üçüncü kişiye ödemek zorunda kaldığı bedelin tamamından ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile sorumlu bulunduğunu belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava, işletme hakkı devir sözleşmesinden kaynaklanan rücuen tazminat istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Ankara 3. İş Mahkemesi’nin 12/12/2013 tarih 2012/1189 Esas ve 2013/1569 Karar sayılı ilamının incelenmesinde; davacısı … mirasçıları, davalıları …, … … Ltd. Şti., …, … olup, 16/04/2006 tarihinde meydana gelen iş kazası sonucu içinin vefatı nedeniyle uğranılan maddi ve manevi zararın tazmini talebiyle açılan davada meydana gelen iş kazasında davalı …’ın %20, … şirketinin %20, …’ın %5, …’in %5, vefat eden işçinin %20 kusurlu olduğu kabul edilerek maddi tazminat talebinin reddine, manevi tazminat talebinin kısmen kabulüne, hüküm altına alınan manevi tazminatın davalılardan müteselsilen tahsiline karar verildiği, kararın Yargıtay 21. Hukuk Dairesi’nin 28/03/2017 tarih ve 2016/5673 Esas 2017/2484 Karar sayılı ilamı ile bozulmasına karar verildiği, bozma ilamından sonra dosyanın Ankara 3. İş Mahkemesine 2017/206 Esas sırasına kaydının yapıldığı, mahkemece yapılan yargılama sonunda 2018/129 Karar sayılı karar ile maddi tazminat talebinin reddine, manevi tazminat talebinin kısmen kabulüne karar verildiği görülmüştür.
Ankara 31. İcra Müdürlüğü’nün 2014/3525 sayılı takip dosyası ile; alacaklı … mirasçıları tarafından borçlu …, … … Ltd. Şti. aleyhine Ankara 3. İş Mahkemesi’nin ilamına dayalı olarak icra takibi başlatıldığı, … tarafından icra dosyasına 25/02/2014 tarihinde 45.642,00 TL ödendiği anlaşılmıştır.
Yargılama aşamasında avukat bilirkişiden alınan 31/05/2021 tarihli raporda dayanak davada davacı …’ın %20 kusurlu bulunduğu, davacının icra dosyasına yaptığı ödemeden kendi kusuru olan %20 kusura isabet eden 11.410,50 TL’nin davalıdan rücuen tahsilini talep edebileceği tespit edilmiş, anılan rapora taraf vekillerince itiraz edilmiştir.
Sözleşme hükümleri ile birlikte somut olay ve davalı vekilinin istinaf itirazları birlikte incelendiğinde; dava dışı … mirasçıları tarafından geçirilen iş kazası nedeniyle işçi olan murisin ölümü nedeniyle uğranılan maddi ve manevi zararın tazmini için davacı … ve dava dışı diğer sorumlular aleyhine açılan tazminat davasında yapılan yargılama sonunda maddi tazminat talebinin reddine, manevi tazminat talebinin kısmen kabulüne karar verildiği, dava dışı … mirasçılarının mahkeme ilamını … ve diğer borçlu aleyhine icra takibine koyması sonucu davacının 25/02/2014 tarihinde 45.642,00 TL ödediği dosya içeriğiyle sabittir.
Taraflar arasında akdedildiği hususunda her hangi bir ihtilaf bulunmayan 24/07/2006 tarihli İşletme Hakkı Devir Sözleşmesinin 7.1 maddesinde; sözleşmenin imza tarihinden önce başlamış idari ve hukuki ihtilafların takip edilmesi, çözüme kavuşturulması ve bundan kaynaklanan her türlü sorumluluğun …’a ait olduğu, 7.4 ve 7.6 maddesinde de; dağıtım faaliyetinin … tarafından yürütüldüğü dönemde bu faaliyetler nedeniyle üçüncü kişiler tarafından ileri sürülecek her türlü talebin muhatabının … olduğu hükme bağlanmıştır.
Somut uyuşmazlıkta davacı tarafından icra dosyasına yapılan ödeme İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi’nin imzalandığı tarihten önceki döneme isabet eden olaya dayanmaktadır. Rücuen alacağa dayanak olan Ankara 3. İş Mahkemesi’ndeki davanın davacısı da bu sözleşme çerçevesinde üçüncü kişi konumunda olup İHDS’nin 7.4 ve 7.6 maddeleri gereğince davacının icra dosyasına ödediği bedeli davalıdan rücuen talep ve dava hakkı bulunmaktadır. Rücuen alacağa dayanak davadaki uyuşmazlığın dağıtım tesislerinin mülkiyetine ilişkin olmaması karşısında sözleşmenin 7.2 maddesi uyarınca davacının ihbar yükümlülüğü de bulunmamaktadır. Bu nedenle davalı vekilinin anılan hususlara ilişkin istinaf isteminin reddi gerekmiştir (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 23/03/2016 tarih 2015/13510 esas 2016/3219 karar sayılı emsal içtihadı).
Davalı vekilinin zamanaşımına ilişkin istinaf itirazının incelenmesinde; alacak taraflar arasında imzalanan İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi’ne dayandığından bu davada uygulanması gerekli olan zamanaşımı süresi Türk Borçlar Kanunu’nun 146. maddesi uyarınca 10 yıl olup davanın da bu süre içerisinde açıldığı anlaşıldığından bu yöndeki itiraz yerinde görülmemiştir.
Öte yandan, Hisse Satış Sözleşmesi’nin 9.4. maddesinde “…İşletme Hakkı Devir Sözleşmesindeki hükümler saklı kalmak kaydıyla”, 22. maddesinin f bendinde “Alıcı ihale konusu hisseleri devir aldığı tarihten önceki döneme ilişkin olarak İşletme Hakkı Devir Sözleşmesindeki hükümler saklı kalmak kaydıyla…” hükümleri yer almaktadır. Anılan hükümler gözetildiğinde Hisse Satış Sözleşmesi karşısında İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi’nin öncelikle uygulanacağı anlaşıldığından davalı vekilinin bu hususa yönelik itirazlarına Dairemizce itibar edilmemiştir.
Davacı vekilinin istinaf itirazlarının incelenmesine gelindiğinde, dava işletme hakkı devir sözleşmesinden kaynaklanan rücuen alacak istemine ilişkindir. Taraflar arasında akdedilen İHDS’nin 7.4 maddesi uyarınca, dağıtım faaliyetinin davalı tarafından yürütüldüğü dönemde bu faaliyetin yürütülmesi amacıyla gerçekleştirilen her türlü iş ve işlemlerin bütün sorumluluğunun davalıya ait olduğu ve yine bu kapsamda üçüncü kişiler tarafından ileri sürülecek talep ve davalardan doğacak her türlü mali yükümlülüğün de davalı tarafından karşılanacağı düzenlenmiştir.
Bu durumda mahkemece, davacı tarafından yapılan ödemenin tamamından davalının sorumlu olduğu gözetilmeden İHDS’nin 7.4 maddesi uyarınca davalı …’ın sorumlu olduğu döneme ilişkin Ankara 3. İş Mahkemesi ilamında meydana gelen iş kazasında davalı …’ın %20 oranında kusurlu olduğunun belirtildiği, dolayısıyla davacı tarafından yapılan ödemeden de davalının kusuru oranında sorumlu olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmesinde isabet görülmemiştir (Emsal Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 22/01/2018 tarih 2016/6555 Esas 2018/522 Karar sayılı ilamı).
Tüm bu nedenlerle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kabulüne karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
A)1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davalıdan alınması gerekli olan 974,32 TL nispi istinaf karar harcından peşin alınan 194,87 TL harcın mahsubu ile bakiye 779,45 TL harcın davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
B)1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
2-Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 05/07/2021 tarih 2021/104 Esas 2021/410 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/(1)-b.2. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
3-Davanın KABULÜNE, 45.642,00 TL’nin ödeme tarihi olan 25/02/2014 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Alınması gereken 3.117,80 TL harçtan peşin alınan 779,45 TL harcın mahsubu ile bakiye 2.338,35 TL harcın davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
5-Davacı tarafından yatırılan 779,46 TL peşin harç ile 59,30 TL başvurma harcının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan 750,00 TL bilirkişi ücreti, 73,50 TL tebligat ve posta masrafı olmak üzere toplam 823,50 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-İstinaf karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. uyarınca belirlenen 17.900,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Arabuluculuk Kanununun 18/A-13. maddesi uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk giderinin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
9-Gider avansının kullanılmayan kısmının talep halinde yatırana iadesine,
C)1-Davacı tarafından yatırılan 59,30 TL istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine,
2-Davacının istinaf aşamasında yaptığı 162,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile 102,00 TL posta gideri olmak üzere toplam 264,10 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davacı yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda uyuşmazlık konusu miktar dikkate alındığında HMK’nın 362. maddesi gereğince kesin olmak üzere, tarafların yokluğunda oy birliği ile karar verildi. 14/12/2023

Başkan – Üye – Üye – Zabıt Katibi –

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.