Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2021/200 E. 2022/1201 K. 12.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2021/200 Esas 2022/1201 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/200
KARAR NO : 2022/1201

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/11/2017
NUMARASI : 2015/167 Esas 2017/895 Karar
DAVACI : .
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :

DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 17/02/2015
KARAR TARİHİ : 12/10/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 12/10/2022

Taraflar arasındaki menfi tespit istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükme karşı davacı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı banka tarafından müvekkili aleyhine Ankara 4. İcra Müdürlüğünün 2014/10114 sayılı dosyasında kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takip yapıldığını, takibe konu 6 adet senetteki imzaların müvekkiline ait olmadığını, icra ödeme emrine yönelik itirazın icra müdürlüğünce itirazın mahkemeye yapılması gerektiği gerekçesi ile red olunduğunu, takibin kesinleşmesi ile birlikte müvekkili aleyhine haciz işlemlerinin başlatıldığını belirterek, müvekkilinin borçlu olmadığının tespiti ile davalının %20 oranında kötü niyet tazminatına hüküm olunmasını talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; açılan davayı kabul etmediklerini, , dava konusu bonolara ilişkin 03/05/2013, 03/06/2013, 03/07/2013, 02/08/2013, 04/09/2013 ve 02/10/2013 tarihlerinde davacı …’na ödememe protestosu keşide edilerek senet örnekleri ile protestoların davacıya tebliğ olunduğunu, davacının gerek müvekkili banka gerekse icra takibi sonrası vekil olarak kendisi ile görüştüğünü, görüşmede borcu kabul ederek kısmi ödemeler ile dosyayı kapatma beyanında bulunduğunu, dava konusu, bonoların müvekkilinin kredi ilişkisi içerisinde olduğu … tarafından ciro yolu ile müvekkiline ulaştığını, müvekkili tarafından da keşideci-davacıya protesto çekilerek takip başlatıldığını, davacının icra dosyasına yaptığı itiraz ile süreyi kaçırdığını, açıkça imza inkarında bulunmadığını, davanın hak düşürücü süre içerisinde açılmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; icra takibine dayanak davacının keşideci olarak adının yazıldığı, dava dışı kredi borçlusu …’in lehtar olduğu senetlerde mevcut imzanın Jandarma Kriminal raporuna göre davacıya ait olduğu yada olmadığı anlaşılamadığı gibi, özellikle senet lehtarı …’nin davacının eski mahalle arkadaşı …’in eşi olması, icra takip tarihinden önce protestoların keşide edilmesine karşın savcılığa şikayetin dahi dava tarihinden sonra yapılmış olması, dosya içeriği bütün olarak gözetilip değerlendirildiğinde, davacının dava konusu senetlerdeki imzanın kendisine ait olmadığı yönündeki iddiasının haklı olmadığı anlaşılmakla davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesinin kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu,
Davaya konu senetlerdeki imzaların müvekkiline ait olup olmadığı hususunun tespit edilemediğini,
Davalı bankanın, iş bu davanın dayanağı senetleri müvekkilinin imzaladığı tek taraflı kabulü üzerinden icra takibine başladığını, ancak 18.11.2016 tarihli Jandarma Uzmanlık Raporunda ”….senetler üzerinde atılı bulunan imzaların … eli ürünü olup olmadığı hususunda müspet ya da menfi bir kanaat bildirmek mümkün olamamıştır.” denildiğini, bu davanın dayanağı icra takibindeki senetlerdeki imzaların müvekkiline ait olduğu yolunda yeterli bir delil bulunmadığını, ispat yükü icra takibini yapan davalı bankada olup, ilk derece mahkemesince hususun değerlendiremediğini,
İlk derece mahkemesince Jandarma Uzmanlık Raporunda müspet veya menfi kanaat bildirilememesininin müvekkili aleyhine yorumlamak yerine dosyayı Adli Tıp Kurumuna göndermesi gerektiğini,
Müvekkilinin gerek ilk derece mahkemesinde gerekse şikayetçi sıfatıyla Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 2016/29203 soruşturma numaralı dosyasında imza örneklerini verdiğini, dosyaya 10.03.2015 tarihinde müvekkilininin imza örneklerini gösterir 7 ekli dilekçe sunduklarını, müvekkilinin en başından bugüne imzaların kendisine ait olmadığı iddia ettiğini, senetlerin sahte düzenlendiği şikayetiyle Ankara Cumhuriyet Başsavcığına başvurulduğunu,
İlk derece mahkemesince Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 2016/29203 soruşturma numaralı dosyası sonucunu beklemediği gibi en azından şüpheli … (davalı banka ile kredi ilişkisi bulunan kişi) ve bu kişinin eşi diğer şüpheli …’in Savcılık ifadelerini beklemeden karar verdiğini,
İlk derece mahkemesinin kararının hükmün son kısmında …’in (davaya konu senetlerin lehtarı ve Savcılık dosyasının şüphelisi) müvekkilin mahalle arkadaşı olan …’in (Savcılık dosyasının diğer şüphelisi) eşi olmasını gözettiğinin belirtildiğini, bu bilgiyi savcılık dosyasında kendilerinin ifade ettiklerini,
Müvekkilinin, müşteki sıfatıyla Savcılığa şikayet dilekçesinde eski mahalle arkadaşı ve eşini şikayet ettiğini, müvekkilinin, şüpheli …’e gerekli uyarıda bulunduğunu suç duyurusunda bulunacağını kendisine ilettiğini, ilk derece mahkemesince yine hükmün son kısmında savcılığa şikayetin dava tarihinden sonra yapılmış olduğunu gözettiğini belirttiğini, bu kısmın dahi ilk derece mahkemesinin somut olayı değerlendiremediğinin açık ifadesi olduğunu,
İlk derece mahkemesinin Savcılık dosyasını yeterince incelemeden karar verdiğini, dosyayı Adli Tıp Kurumuna göndermediği için, Savcılık dosyasının akıbetini beklemediği için, gerek savcılık dosyasını gerekse diğer delilleri yeterince değerlendiremediğinden hatalı hüküm kurulduğunu, bu nedenlerle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesine karşı vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; Ankara 4. İcra Müdürlüğünün 2014/10114 sayılı icra dosyasında takibe dayanak 6 adet bonoda keşideci olarak adı yazılı davcıyı bağlayacak şekilde imzasının bulunup bulunmadığı, buna göre borçtan sorumlu olup olmadığının tespitine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Ankara 4. İcra Müdürlüğünün 2014/10114 esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde; alacaklısının … Bankası, borçlusunun … olup, keşideci olarak imzasını içeren 30/04/2013, 30/05/2013, 30/06/2013, 31/07/2013, 31/08/2013, 30/09/2013 vadeli toplam 62.140,00 TL tutarlı bonolara istinaden, 62.140,00 TL asıl alacak ve ferileri ile birlikte 68.820,35 TL toplam alacağın tahsili amacı ile kambiyo senetleri ve protestoları dayanak gösterilmek sureti ile 02/06/2014 tarihinde kambiyo senetlerine mahsus yolla yapılan icra takibinde, davacı (borçlu) tarafından 14/09/2014 tarihinde ödeme emrinin tarafına tebliğ üzerine icra müdürlüğüne sunduğu 17/09/2014 tarihli dilekçe ile “şahsımın böyle bir borcu bulunmamaktadır, borca itiraz ediyorum” şeklinde gerekçe bildirerek itiraz ettiği, takibin niteliği gereği İcra Hukuk Mahkemesine itiraz edilmediği için takibin kesinleştiği, davacının maaşından haciz yolu ile kesinti cihetine gidildiği anlaşılmıştır.
Jandarma Genel Komutanlığı Kriminal Daire Başkanlığından alınan raporda özetle; imza sahteciliğinde, kişinin başkası adına taklit yada uydurma sureti ile imza atması veya kendi imzasını değiştirerek inkar kastı ile imza atması durumlarının görüldüğünü, uydurma sureti ile veya inkar kastı ile imza atan kişi kendi imzasında bulunan kaligrafik ve karekteristik özelliklerini atmış olduğu sahte imzaya yansıtmamak için çaba sarfettiğini, bu tür imzaların orijinalleri ile yapılan karşılaştırılmasında, tüm özellikleri ile orijinal imzaya benzemesinin beklenilmediğini, imzasının genel şekil ve bazı temel kaligrafik unsurlar itibari ile farklılıklar görülmesinin normal olduğunu, bu tür sahte imzalarda kişinin orijinal imzalarda bulunan kaligrafik ve karekteristik unsurların tespit edilmesinin bazen mümkün olmayabildiğini, inceleme konusu senetlerin ödeyecek hanesinde, … adına atfen atılı bulunan imzalar ile …’nun (davacının) mevcut mukayese imzaları arasında yapılan inceleme ve karşılaştırma neticesinde, söz konusu imzalar arasında genel şekil ve bazı el hareketlerinin yapılışı yönünden farklılıklar, buklesel hareketlerin yapılışı yönünden benzerlikler görülmesine rağmen yukarıda açıklanan sebepler dolayısı ile imzalar arasında kanaat bildirmeye yetecek kaligrafik ve karekteristik bir uygunluk tespit edilemediğinden senetler üzerinde atılı bulunan imzaların … eli ürünü olup olmadığı hususunda müspet yada menfi bir kanaat bildirmenin mümkün olmadığı belirtilmiştir.
Ankara 7.Ağır Ceza mahkemesini 2018/578 Esas sayılı dosyasının kısa kararının incelenmesinde hazırlanan … Bankası müştekisinin… A.Ş sanıkların … … ile … olduğu, sanıklardan … … ‘un beraatine sanık …’in ise nitelikli dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçundan ötürü mahkumiyetine ayrı ayrı karar verildiği, Ağır Ceza mahkemesinde grafoloji alanında uzman bilirkişi …’ dan alınan raporda davaya konu 30/04/2013, 30/05/2013, 30/06/2013, 31/07/2013, 31/08/2013, 30/09/2013 vadeli toplam 62.140,00 TL tutarlı bonolardaki yer alan yazı ve rakamların ve ödeyeceği kısmındaki yer alan imzanın … elinden çıkmadığı söz konusu yazı, rakam ve imzaların …’in el ürünü olduğu belirtilmiştir.
Somut olaya gelince; davacı yanca 30/04/2013, 30/05/2013, 30/06/2013, 31/07/2013, 31/08/2013, 30/09/2013 vadeli toplam 62.140,00 TL tutarlı bonolardaki imzaların kendisine ait olmadığından Ankara 4.İcra Müdürlüğünün 2014/10114 takip sayılı dosyasından ötürü borçlu bulunmadığının tespitine yönelik olarak … bu dava açılmıştır.
İlk derece mahkemesince açılan davanın reddine karar verilmiş ise de dosya kapsamında alınan jandarma kriminal ‘den alınan raporda dava ve takibe konu 6 adet senetteki imzaların davacının el ürünü olup olmadığı hususunda müspet yada menfi bir kanaate varılamadığı belirtilmiştir. Davacı vekilinin istinaf başvuru dilekçesinde de belirtildiği üzere eldeki dava menfi tespit davası olup dava ve takibe konu 6 adet senetteki imzaların davacının el ürünü olup olmadığı hususundaki ispat yükü davalı alacaklı bankada olup, davalı bankaca söz konusu senetlerdeki imzaların davacıya ait olduğu dosya kapsamına göre somut bilgi belgelerle ispatlanamadığı gibi aynı konuda Ankara 7.Ağır ceza mahkemesinin 2018/578 Esas sayılı dosyasında sanık …’in talimatla alınan savunmasında dava ve takibe konu senetlerin kendisisin düzenleyerek ve bankaya verdiğini ve bunun karşılığında bankadan kredi kullandıklarını beyan ettiği gibi mahkemece grafoloji ve sahtecilik alanında uzman bilirkişi …’ dan alınan raporda da 30/04/2013, 30/05/2013, 30/06/2013, 31/07/2013, 31/08/2013, 30/09/2013 vadeli toplam 62.140,00 TL tutarlı bonolardaki yazı, rakam ve imzaların … el ürünü olmadığı, söz konusu yazı ve rakamlar ile ödeme kısmındaki imzaların … ‘in el ürünü olduğu tespit edildiği, Ağır ceza mahkemesince sanık …’ in mahkumiyetine karar verildiği ve dosyanını halen derdest olduğu anlaşılmakla açılan davanın kabul yerine reddi kararı usul ve yasaya aykırıdır.
Davacı vekilinin kötü niyet tazminat talebine gelince; davalı bankanın davacı … arasındaki 30/04/2013, 30/05/2013, 30/06/2013, 31/07/2013, 31/08/2013, 30/09/2013 vadeli toplam 62.140,00 TL tutarlı bonolardaki imzaların kendisine ait olmadığından Ankara 4.İcra Müdürlüğünün 2014/10114 takip sayılı dosyasından ötürü borçlu bulunmadığının tespitine yönelik olarak … bu dava açılmış olup, dava ve takibe konu senetlerde davalı bankanın hamil olmadığı, lehtar konumunda bulunduğu, yapılan takipte davalı yanın kötü niyetli olduğunun davacı yanca somut bilgi belgelerle de ispatlanamadığı anlaşılmakla davacı yanın kötü niyet tazminatının reddine karar vermek gerekmiştir.
Tüm bu nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvuru dilekçesinin kabulü ile ilk derece mahkemesinin davanın reddine yönelik reddi kararının kaldırılması ile açılan davanın kabulüne karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
A)1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile,
Ankara 2.Asliye Ticaret Mahkemesinin 16/11/2017 tarih ve 2015/167 Esas 2017/895 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/(1).b-2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
2-Davanın KABULÜ ile
Davacının Ankara 4.İcra Müdürlüğü’nün 2014/10114 Esas sayılı takip dosyasının dayanağı olan senetlerden ötürü borçlu bulunmadığının tespitine,
4-Kötü niyet tazminat talebinin REDDİNE,
5-Karar tarihi itibariyle alınması gerekli 4.701,12 TL nispi karar ve ilam harcından peşin alınan 1.175,28 TL harcın mahsubu ile bakiye 3.525,84 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
6-Davacı tarafça yatırılan 27,70 TL başvurma harcı ile 1.175,28 TL peşin harç olmak üzere toplam 1.202,98 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davacı tarafça yapılan posta, davetiye ve bilirkişi gideri olmak üzere toplam 445,00 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
8-Davanın kabul edilen kısmı yönünden, istinaf karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.’ne göre takdir ve tayin olunan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
9-Davacı tarafça yatırılan gider avansından dosyada kalan kısmın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
B)1-Davacı taraftan istinaf karar harcı olarak alınan 35,90 TL harcın talep halinde davacıya iadesine,
2-Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan 98,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile dosyanın istinafa gönderim giderinin 32,50 TL yargılama gideri olmak üzere toplam 130,60 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından taraflar yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda uyuşmazlık konusu miktar dikkate alındığında HMK’nın 362. maddesi gereğince kesin olmak üzere, tarafların yokluğunda oy birliği ile karar verildi.12/10/2022

Başkan- … Üye – … Üye – … Zabıt Katibi -…