Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2021/1998 E. 2023/1791 K. 13.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2021/1998 Esas 2023/ Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/1998
KARAR NO : 2023/1791

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/10/2021

NUMARASI : 2020/336 Esas 2021/750 Karar
DAVACI
VEKİLLERİ :
DAVALI :
DAVA : Alacak (İşletme Hakkı Devir Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 28/07/2020
KARAR TARİHİ : 13/12/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 13/12/2023

Taraflar arasındaki işletme hakkı devir sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı gerekçelerle davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı davalı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin elektrik hizmetlerinin özelleştirilmesi amacıyla 4046 sayılı Özelleştirme Kanunu hükümleri uyarınca kamu tüzel kişiliğinin nevi değiştirilmesi yoluyla kurulduğunu, özelleştirme işlemleri gereği davalı …’ın mülkiyetinde bulunan dağıtım sisteminin işletme hakkını müvekkil şirkete 24/07/2006 tarihli İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi ile devrettiğini, müvekkili şirkete karşı Antalya 2. İş Mahkemesi 2013/190 Esas sayılı dosyasında, dava dışı … tarafından 06.02.2015 tarihinde geçirdiği iş kazası nedeniyle açılan tazminat davasında, davanın kabulü ile 97.922,56 TL maddi tazminat ile 15.000TL manevi tazminatın 06.02.2005 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlike davacıya ödenmesine karar verildiği, verilen kararın Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 30.04.2015 tarih 2014/26416 Esas 2015/9513 Karar sayılı kararı ile onandığını ve kesinleştiğini, ardından Antalya 16.İcra Müdürlüğü’nün 2012/25976 Esas ve Antalya 28.İcra Müdürlüğü’nün 2015/9129 Esas sayılı dosyalarında müvekkili tarafından ödeme yapıldığını, müvekkili ile davalı … arasında akdedilen 24/07/2006 tarihli İşletme Hakkı Devir Sözleşmesinin 7.4 maddesi uyarınca ödenen bedelden davalının sorumlu olduğunu ileri sürerek, ödenen 272.786,06-TL ile 6.760,65 TL bakiye karar harcının ödeme tarihinden itibaren, 1.794,40 TL temyiz harçlarının ödeme tarihinden itibaren; 6.040,94 TL onama harcının ödeme tarihinden itibaren Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası avans işlemlerinde uygulanan faiz oranı üzerinden hesaplanacak faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; açılan davayı kabul etmediklerini, zaman aşımı nedeni ile davanın reddi gerektiğini, rücu davasına konu alacağın davacı şirket tarafından talep edilmesinin mümkün olmadığını, faiz ve icra giderlerinin kendilerinden tahsiline ilişkin talebin reddi gerektiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; Antalya 2. İş Mahkemesinde açılan davada dava dışı …’ün geçirdiği 06/02/2005 tarihli iş kazası nedeniyle iş gücü kaybından kaynaklı zararının tahsili amacıyla davacıya karşı dava açıldığı, İHDS öncesi dönemde gerçekleşen iş kazasından daolyı mahkemesince maddi ve manevi tazminat talepli davanın kısmen kabulüne karar verilerek Yargıtay 21. Hukuk Dairesinin 2014/26416 esas ve 2015/9513 karar sayılı ve 320/04/2015 tarihli ilamı ile denetimden geçip kesinleştiği, kararın Ankara 28. İcra Müdürlüğünün 2015/9129 takip sayılı dosyasında ilamlı takibe konulduğu, davacı tarafından 02/06/2015 tarihinde 272.786,06-TL ödeme yapıldığı, ayrıca mahkemece yazılan müzekkere cevaplarından da anlaşılacağı üzere davacının 6.760,65-TL bakiye karar harcından dolayı 16/02/2015 tarihinde, onama harcı nedeniyle 30/09/2015 tarihinde 6.040,94-TL ve temyiz harcı nedeniyle 01/10/2014 tarihinde 1.796,40-TL ödemelerde bulunduğu, icra dosyasına yapılan ödeme ile ödemeleri belgelendirilen harçlardan kaynaklı toplam ödemenin (287.384,05-TL) davalı …’a rücu edilebileceği, rücuen tazminat talebi, başkasına ait bir borcu yerine getiren kişinin mal varlığında meydana gelen kaybı gidermeye yönelen tazminat niteliğinde olup, davacının mal varlığındaki eksilme ödeme tarihinde gerçekleştiğinden ödeme gününden itibaren her iki tarafta tacir olduğundan avans faizi talep edebileceği anlaşıldığından davanın kabulüne, 287.384,05 TL’nin 272.786,06-TL’sinin ödeme tarihi olan 02/06/2015, 6.760,65-TL’sinin ödeme tarihi olan 16/02/2015, 6.040,94-TL’sinin ödeme tarihi olan 30/09/2015 ve 1.796,40-TL’sinin ödeme tarihi olan 01/10/2014 tarihinden itibaren işletilecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, alacağın zaman aşımınına uğradığını, gerekçeli kararda dilekçelerde yer alan bilanço düzenlemelerine ilişkin yapılan açıklamaların dikkate alınmadığını, Özelleştirme İdare Başkanlığı’nın 04/04/2012 tarihli yazısında; devre esas bilanço düzenlemeleri yapılmak suretiyle geçmişe yönelik borç ve alacak işlemleri kesinleştirildiğinden geçmiş yıllara ilişkin olarak …’tan herhangi bir talepte bulunamayacağının açıkça belirtildiğini, bu durumda … tarafından tekrar ödenmeleri halinde mükerrer ödeme yapılmış olacağını, işletme hakkının devri sözleşmesi, hisse devir sözleşmesi, ihale şartnamesi ve bilanço düzenlemeleri birlikte değerlendirilmeksizin salt işletme hakkı devir sözleşmesine istinaden karar verilmesinin doğru olmadığını, ihale şartnamesinin 22. ve hisse satış sözleşmesinin 9. maddesine göre davacının açmış olduğu rücuen alacak davasının kabulünün doğru olmadığını, ayrıca …’ın kuruluş tarihinden önce davacı şirketin faaliyet bölgesinde yer alan Antalya, Burdur, Isparta illeri ve ilçelerinde elektrik dağıtım faaliyetlerinin, müvekkili şirketten ayrı bir tüzel kişiliğe sahip Antalya, Burdur ve Isparta elektrik dağıtım müesseseleri tarafından yürütüldüğünü, davacı ile müvekkili kurum arasında dava dosyalarına ilişkin düzenlenen ve her iki şirketin yönetim kurulunun onayından geçen tespit tutanağında belirlenen ve işletme hakkı devir sözleşmesinin 7. maddesindeki kriterler esas alındığı bu tutanakta dava konusu alacağa ilişkin dava dosyasının bulunmadığını, bu tutanağın derdest dava ve icra takiplerine ilişkin olduğunu, dolayısıyla hisse devir tarihinden önce tamamlanmış dosyaların bu kapsamda değerlendirilmesinin mümkün olmadığını, zira dava konusu edilen tutarın …’ın %100 hissesinin …’a ait olduğu dönemde gerçekleştirilmiş olup devre esas bilanço kayıtlarında söz konusu bedelin davacı şirket lehine alacak olarak yer almadığını, davacının de söz konusu tespit tutanağına bir itirazı bulunmadığı halde işbu davayı açmış olmasının dürüstlük kuralına aykırı olduğunu, işletme hakkı devir sözleşmesinin 7.2 maddesi uyarınca bildirim yükümlülüğünü yerine getirmeyen davacının faiz ve icra takip dosyası giderleri talebinin yerinde olmadığını, rücu davasına konu mahkeme kararında bahsi geçen alacağın davacı şirket tarafından yalnızca müvekkili kurumdan talep edilmesinin haksız olduğunu, bu nedenlerle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; işletme hakkı devir sözleşmesinden kaynaklanan rücuen alacak istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Antalya 2. İş Mahkemesinin 23.09.2014 tarih ve 2013/190 Esas 2014/424 Karar Sayılı sayılı ilamının incelenmesinde; davacısının …, davalısının … A.Ş., ihbar olunanın … Genel Müdürlüğü olup, davacının 06/02/2005 tarihli iş kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemli açılan davada davanın kabulüne karar verildiği, kararın Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 30.04.2015 tarih 2014/26416 Esas 2015/9513 Karar sayılı sayılı ilamı ile onandığı görülmüştür.
Ankara 28. İcra Müdürlüğünün 2015/9129 sayılı takip dosyasının örneğinin incelenmesinde; alacaklı … ve müşterekleri tarafından borçlu … aleyhine Antalya 2. İş Mahkemesinin 23.09.2014 tarih ve 2013/190 Esas 2014/424Karar sayılı dosyası ilamına dayalı olarak icra takibi başlatıldığı, … A.Ş. tarafından 02/06/2015 tarihinde 272.786,06-TL ödendiği anlaşılmıştır.
Sözleşme hükümleri ile birlikte somut olay ve davalı vekilinin istinaf itirazları birlikte incelendiğinde; dava dışı …’ün iş kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat talebi ile … aleyhine açılan tazminat davasında yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne karar verildiği, bu kararın Yargıtay denetiminden geçerek kesinleştiği, dava dosyasında 16/02/2015 tarihinde 6.760,65-TL, 30/09/2015 tarihinde 6.040,94-TL ve 01/10/2014 tarihinde 1.796,40-TL harcın davacı yanca ödendiği, dava dışı …’ün mahkeme ilamını … A.Ş. aleyhine icra takibine koyması sonucu da davacının 02/06/2015 tarihinde 272.786,06-TL ödediği dosya içeriğiyle sabittir.
Taraflar arasında akdedildiği hususunda her hangi bir ihtilaf bulunmayan 24/07/2006 tarihli İşletme Hakkı Devir Sözleşmesinin 7.1 maddesinde; sözleşmenin imza tarihinden önce başlamış idari ve hukuki ihtilafların takip edilmesi, çözüme kavuşturulması ve bundan kaynaklanan her türlü sorumluluğun …’a ait olduğu, 7.4 ve 7.6 maddesinde de; dağıtım faaliyetinin … tarafından yürütüldüğü dönemde bu faaliyetler nedeniyle üçüncü kişiler tarafından ileri sürülecek her türlü talebin muhatabının … olduğu hükme bağlanmıştır.
Somut uyuşmazlıkta davacı tarafından icra dosyasına yapılan ödeme İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi’nin imzalandığı tarihten önceki döneme isabet eden olaya dayanmaktadır. Rücuen alacağa dayanak olan Antalya 2. İş Mahkemesindeki davanın davacısı ve bu davacı tarafından ödeme yapılan işçi de bu sözleşme çerçevesinde üçüncü kişi konumunda olup İHDS’nin 7.4 ve 7.6 maddeleri gereğince davacının icra takibi nedeniyle ödediği tüm bedeli davalıdan rücuen talep ve dava hakkı bulunmaktadır. Rücuen alacağa dayanak davadaki uyuşmazlığın dağıtım tesislerinin mülkiyetine ilişkin olmaması karşısında sözleşmenin 7.2 maddesi uyarınca davacının ihbar yükümlülüğü de bulunmamaktadır. Bu nedenle davalı vekilinin istinaf başvurusunun reddi gerekmiştir. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 23/03/2016 tarih 2015/13510 esas 2016/3219 karar sayılı emsal içtihadı).
Davalı vekilinin zamanaşımına ilişkin istinaf itirazının incelenmesinde; alacak taraflar arasında imzalanan İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi’ne dayandığından bu davada uygulanması gerekli olan zamanaşımı süresi Türk Borçlar Kanunu’nun 146. maddesi uyarınca 10 yıl olup davanın da bu süre içerisinde açıldığı anlaşıldığından bu yöndeki itiraz yerinde görülmemiştir.
Öte yandan, hisse Satış Sözleşmesi’nin 9.4. maddesinde “…İşletme Hakkı Devir Sözleşmesindeki hükümler saklı kalmak kaydıyla”, 22. maddesinin f bendinde “Alıcı ihale konusu hisseleri devir aldığı tarihten önceki döneme ilişkin olarak İşletme Hakkı Devir Sözleşmesindeki hükümler saklı kalmak kaydıyla…” hükümleri yer almaktadır. Anılan hükümler gözetildiğinde Hisse Satış Sözleşmesi karşısında İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi’nin öncelikle uygulanacaktır.
Davalı vekilinin açılan davada ödeme tarihinden itibaren avans faizi uygulanamayacağına yönelik itirazına gelindiğinde, rücuen tazminat talebi, başkasına ait bir borcu yerine getiren kişinin mal varlığında meydana gelen kaybı gidermeye yönelik tazminat niteliğinde olup, davacının mal varlığındaki eksilme ödeme tarihinde gerçekleştiğinden ödeme gününden itibaren her iki tarafta tacir olduğundan avans faizi talep edebilir (Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 13/04/2016 tarih ve 2016/2239-2016/4044 E.-K. Sayılı emsal kararı). Buna göre ilk derece mahkemesinin kararında ödeme tarihinden itibaren avans faizine hükmedilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
Tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin davanın kabulü yönündeki kararında herhangi bir isabetsizlik görülmediğinden davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davalıdan alınması gerekli olan 19.631,20 TL harçtan peşin alınan 4.907,80 TL harcın mahsubu ile bakiye 14.723,4‬0 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davalı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından taraflar yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.13/12/2023

Başkan- Üye – Üye Zabıt Katibi
Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.