Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2021/1981 E. 2023/1710 K. 01.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2021/1981 Esas 2023/1710 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/1981
KARAR NO : 2023/1710

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 23/09/2021
NUMARASI : 2019/639 Esas 2021/650 Karar

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI
DAVA : Rücuen Tazminat (Kasko Sigorta Poliçesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 22/11/2019
KARAR TARİHİ : 01/12/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 04/01/2024

Taraflar arasındaki rücuen tazminat istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı gerekçeyle davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı davalı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin kasko sigortacısı olduğu aracın trafikte seyir halinde iken davalı şirketin yol çalışması yaptığı sırada çalışma yaptığı şeridi trafiğe kapatıp, uyarıca hiçbir trafik işaretlemesi yapmadan trafiği diğer şeride gidiş geliş olacak şekilde yönlendirmesi sonucu diğer bir aracın müvekkilinin seyrettiği şeride girmesi ile meydana gelen trafik kazası sonucu hasara uğradığını, hasar bedelinin sigortalıya ödendiğini, ödenen bedelden davalının sorumlu olduğunu belirterek şimdilik 29.304,00 TL’nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin dahil olduğu adi ortaklığın ilgili kurumlardan aldığı izinler akabinde şantiye ve çevresinde tüm güvenlik tedbirlerini aldığını, işaret ve levhaları yerleştirdiğini, müvekkilinin kaza tarihinden önce Şırnak İl Emniyet Trafik Şube Müdürlüğüne inşaat çalışma süresi boyunca herhangi bir kazaya sebebiyet vermemek için gerekli trafik önlemlerinin alınması hususunda talepte bulunduğunu, müvekkilinin gerekli önlemleri kabul edilse dahi kazanın yol çalışması için kapatılan alana oldukça uzak bir noktada gerçekleştiğini, müvekkiline kusur atfedilemeyeceğini bildirerek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, yargılama aşamasında alınan, çelişkiyi giderir, denetime elverişli bilirkişi raporu ile davacının kasko sigorta poliçesi ile teminat altına aldığı araç sürücü ile diğer araç sürücüsünün meydana gelen kazada kusursuz, olay yeri kesiminde yol üzerinde yaptığı trafik güvenliğini etkileyen çalışma nedeniyle trafik güvenliği yönünden gerekli tedbirleri alması, gerekli görülen işaretlemeleri yapması, işaretlemenin çalışma süresince işlerliğini sağlaması gereken davalı şirketin üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmediğinden meydana gelen kazada %100 oranında kusurlu olduğu, sigortalı araçta meydana gelen hasarın ilk bilirkişi raporu marifetiyle tespit edildiği üzere işçilik dahil 29.316,84 TL olduğunun tespit edildiği, taleple bağlı kalınacağı, davacının yapmış olduğu ödemeden kaynaklı davalıya karşı halefiyet hakkına sahip olduğu, davacının ödeme tarihi itibarıyla davalının sorumluluğunun başladığı, ayrıca bir ihtar yapılmasının gerek bulunmadığı, ödeme tarihinden itibaren avans faizi talep edebileceği gerekçesiyle davanın kabulüne, 29.304,00 TL’nin ödeme tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; olay yeri yol yapım çalışma sahasındaki trafik güvenliğinin sağlanmasında müvekkilinin üzerine düşen sorumluluğu yerine getirdiğini, kendisine izafe edilecek herhangi bir kusur bulunmadığını, karayollarında gerekli önlemleri aldırmakta sorumlu kurumun Karayolları Genel Müdürlüğü olduğunu, yetkide paralellik ilkesi gereği Kanundan doğan görevi yetkiyi kullanmaya yetkili kurum Karayolları Genel Müdürlüğü olmakla beraber, karayollarında gelen zararlardan sorumlu olan kurumun da Karayolları Genel Müdürlüğü olduğunu, müvekkilinin meydana gelen kazadan sorumlu tutulmasının başlı başına hukuka aykırı bir durum teşkil ettiğini, her iki bilirkişi raporunda kazaya karışan araçların hız limiti değerlendirmesi yapılmadan kusur tespiti yapıldığını, raporların hükme esas alınmasının hatalı olduğunu, araçların hız limitlerine ilişkin ve gerekli kurallara itibar edip etmediklerine dair yeterli araştırma yapılmadan rapor düzenlendiğini, hız tespiti gibi önemli unsurlar tespit edilmeden kusur oranlarının belirlenmesinin hukuka ve hakkaniyete aykırılık teşkil ettiğini, kaza anı görüş mesafesinin normal olduğunu, havanın yağmursuz olduğunun beyan edildiğini, her iki sürücünün de otomobil sürerken normal zamanlardan daha fazla dikkat etmesi gerektiğinin aşikar olup, yol yapım çalışması gibi gözle görülebilecek bir durumun fark edilmesi gerektiğini, dosya kapsamındaki kaza anının krokisi incelendiğinde ise, yol yapım çalışması nedeniyle kapatılan yoldan diğer yola geçen dava dışı aracın sigortalı aracın sürücüsünün sağ şeritten sol şeride geçtiğini, kazanın meydana geldiğini, böyle bir kazanın meydana gelişinde yol yapım çalışması yapan müvekkilinin herhangi bir kusuru olmadığını, kusur oranının her iki sürücü arasında dağıtılması gerektiğini, araçların görüş açıklığı bulunan bir yolda gerçekleştirdikleri kazanın sadece işaretleme yönünden eksik olması neticesinde değil, bilakis araç sürücülerinin gerekli dikkat ve özeni göstermeyerek, hız limitine ve buna dair ilgili kanun hükümlerine riayet etmeyerek manevra gerçekleştirmeleri dolayısı meydana geldiğini, mahkemece yapılan kusur tespitinin hukuka ve hakkaniyet ilkelerine açıkça aykırılık teşkil ettiğini, trafik kazasına karışmış olan sürücülerin kaza anı hızları tespit edilemediğinden ilk derece mahkemesinin müvekkilini %100 kusurlu bulmasının hukuka aykırı olduğunu, mahkemece hüküm kurulurken tanık …’ın beyanlarına dikkat edilmediğini, tanığın davanın seyrini değiştirebilecek beyanlarda bulunduğunu, trafik kazasının gerçekleştiği yolun durumu ile ilgili hükme esas alınacak en önemli delillerden birinin tanık delili olduğunu, müvekkilinin ilgili trafik kazasında %100 kusurlu olup olmadığı hususunun tam ve kuşkuya mahal vermeyecek derecede tespit edilmediğini, hakkaniyete aykırı olarak hüküm kurulduğunu, tanık …’ün beyanlarına dikkat edilmediğini, bahsedilen tanık beyanına göre davaya konu kazanın yol çalışması nedeniyle alınması gereken tedbirlerin eksikliğinden dolayı değil, araç sürücülerinin yüksek hızları nedeni ile gerçekleştiğinin anlaşılacağını, müvekkilinin yol yapımı çalışması sırasında kendi üzerine düşen vazifeyi fazlasıyla yerine getirdiğini belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; kasko sigorta poliçesinden kaynaklanan rücuen tazmin istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Kasko sigortalı aracın hasarlı fotoğrafları, kasko sigorta poliçesi, ekspertiz raporu, sigortalı araç ruhsatı, kaza tespit tutanağı, hasar faturası, ödeme dekontu, yargılama aşamasında makine mühendisi bilirkişiden alınan 13/07/2020 tarihli birinci rapor, makine mühendisi bilirkişiden alınan 20/08/2021 havale tarihli ikinci rapor, Şırnak İl Emniyet Müdürlüğü müzekkere cevabı, Şırnak Asliye Hukuk Mahkemesinin 2019/841 Esas 2020/488 Karar sayılı kesinleşmiş karar sureti, anılan dosyada trafik bilirkişiden alınan 19/02/2020 tarihli rapor, davalı tarafından Şırnak İl Emniyet Müdürlüğüne verildiği ileri sürülen 25/09/2018 tarihli dilekçe sureti, davacı tarafından davalıya gönderilen rücu talebi ile davalının anılan talebe verdiği cevap, kolluk tarafından düzenlenen 21/10/2018 tarihli tutanak dosya içerisinde yer almaktadır.
Tanıklar … ve … talimat yoluyla dinlenmiştir.
Davalı tarafından Şırnak İl Emniyet Müdürlüğüne verildiği ileri sürülen 25/09/2018 tarihli dilekçe ile, inşaat alt yapı ve çevre düzenlemesi işiyle ilgili olarak iş makinelerinin hafriyat taşıması sırasında kazaya sebebiyet vermemek için Bahçelievler Mahallesi Uzun Sokakta çalışma suresi boyunca gereken trafik önlemlerinin alınması talep edilmiştir. Anılan dilekçe üzerinde anılan müdürlüğün herhangi bir alındı şerhi yer almamaktadır.
Şırnak İl Emniyet Müdürlüğü müzekkere cevabında ise, yol yapım çalışmasıyla ilgili davalının 25/09/2018 tarihli dilekçesinin şube müdürlüğüne intikal etmediği bildirilmiştir.
Şırnak Asliye Hukuk Mahkemesinin 2019/841 Esas 2020/488 Karar sayılı kesinleşmiş karar sureti incelendiğinde, dava konusu trafik kazasına ilişkin diğer araç maliki … tarafından davalılar … … Ltd. Şti., … … Ltd. Şti., … … Tic. … … aleyhine açılan tazminat davasında yapılan yargılama sonunda meydana gelen kazada davalı şirketlerin %75 oranında kusurlu olduğu, davalıların kusuru nispetinde davacı aracında meydana gelen hasardan sorumlu oldukları gerekçesiyle davanın kabulüne karar verildiği görülmüştür.
Anılan dosyada trafik bilirkişiden alınan 19/02/2020 tarihli raporda, yolun yapımından ve bakımından sorumlu olan …-…-… İş Ortaklığı isimli firmanın yol çalışması yapmadan önce ve yapım çalışması sırasında yapacağı işaretlemelerle ilgili çalışma projesini ilgili trafik birimine sunarak trafik biriminin yolu kontrol ederek çalışma yapmasına müsade etmesi gerektiği halde ilgili firmanın kendi beyanına göre daha önceden bilgi verdiği, fakat işaretlemeyle ilgili kontrolün sağlanması için onay almadan eksik işaretleme ile çalışma yaptığının anlaşıldığı, 2918 sayılı Kanunun 13. maddesi uyarınca birinci derecede asli ve %75 oranında kusurlu olduğu, … plakalı araç sürücüsünün yol çalışmasından dolayı çalışma alanı başında uyarıcı levhalar ile uyarılarak karşı şeride girdiği, karşı şeridin iki yönlü yol olarak kullanıldığını bildiği, ayrıca iki yönlü yola girdikten sonra yaklaşık 400-500 mt. sonra çarpışmanın meydana geldiği, aracın hızını yol ve havanın durumuna göre ayarlasaydı kazanın oluşumunu engelleyebileceği, 2918 sayılı Kanunun 52. Maddesi uyarınca ikinci derecede tali ve %25 oranında kusurlu olduğu, … (kasko sigortalı) aracın sürücüsünün kazanın oluşumunda kusurunun bulunmadığı belirtilmiştir.
Yargılama aşamasında alınan birinci bilirkişi raporunda, kazanın meydana geldiği yerde yolun karayolları istikametindeki bölümünün yol çalışması nedeniyle karayolları kavşağı yönündeki bölümünün iki yönlü trafiğe açık hale getirildiği, yoldaki bu değişikliğin trafik işaret levhalarıyla işaretlenmediği, davalının yolun her iki yönünde de olmak üzere gerekli trafik uyarı işaretlerini koyması, yolun trafiğe kapalı bölümünden diğer yöne bant değiştirme işaretlerini yapması ve sürücülerin emniyetle seyirlerini sağlaması gerekirken, hiçbir trafik işaretlemesi yapmadan yolda çalışma yaparak, sürücülerin trafik güvenliğini tehlikeye düşürdüğü anlaşıldığından olayda tam kusurlu bulunduğu, davacı … Şirketine kasko sigortalı … plakalı araç sürücüsünün yönetimindeki otomobil cinsi araç ile Cizre caddesini takiben Karayolları kavşağı yönünde kendi yol bölümünde seyir halinde iken, yol yapım çalışması nedeni ile yolun iki yönlü hale getirildiği trafik işaretleri ile işaretlenmediğinden, iki şeritli yolda sağ şeritten sol şeride geçtiğinde, bu sırada karşı yönden gelen … plakalı araca çarptığı, olayda kusursuz bulunduğu, … plakalı araç sürücüsünün yönetimindeki otomobil cinsi araç ile Karayolları Kavşağı yönünden, İŞKUR yönünde Cizre caddesini takiben seyir halinde iken, kendi yol bölümünde bulunan yol çalışmasını fark ederek, karşı yöndeki yol bölümünün sağ şeridine girdiği ve seyrini sürdürdüğü sırada, karşı yönden gelen … plakalı araç tarafından çarpıldığı olayda kusursuz bulunduğu, sigortalı araçta toplam 29.316,84 TL hasar meydana geldiği yönünde kanaat bildirilmiştir.
Alınan ikinci bilirkişi raporunda, bölünmüş yol olan Cizre caddesinin trafik kazası tespit tutanağına göre Karayolları Kavşağı yönüne trafiğin aktarılarak iki yönlü kullanılmakta olduğu, dosyasında trafiğin diğer yol kesimine aktarıldığına dair herhangi bir bilgi ve belge bulunmadığı, sadece Cizre Caddesinde TOKİ önünde yolun karşı yön şeridine nizamsız bir şekilde aktarılarak Karayolları kavşağı yönünün iki yönlü trafikle kullanılır hale getirilmiş oluğu anlaşıldığından değerlendirmenin bu yönde yapıldığı, … plakalı aracın Cizre Caddesi üzerinde seyir halindeyken Toki girişi önüne geldiğinde, tutanağa göre seyrettiği trafik yönü orta refüj aralığından karşı yön trafiğin kullandığı yol bölümünde nizamsız bir şekilde yönlendirilmiş olduğu, akabinde karşı yön şeridine geçtiğinde tutanakta ölçülendirilmemiş olan bir mesafe içerisinde kendi yön trafiğinde seyretmekte olan … plakalı kasko sigortalı araç ile karşı karşıya gelerek bu aracın, … plakalı aracının sol yan kesimine çarpması sonucu dava konusu trafik kazasının meydana geldiği, çalışmanın yapıldığı yolun, yerleşim yeri içinde, bir yönde iki şeridi bulunan yol olduğu, yapılan çalışma sırasında bir yöndeki trafiğin diğer yöne aktarılması gerekmesi halinde yol yapım bakım ve onarımlarında trafik işaretleme standartları kitabına göre sabit işaretlemeleri yapma zorunluluğu bulunduğu, dosyada trafik kazası tespit tutanağında çalışma kesimi öncesi yolun diğer yöne aktarıldığına dair her iki yön trafiğine hitap edecek işaretleme bulunmadığı, tanık … ifadesinde “hatırladığım kadarıyla bu yol bölünmüş bir yol idi, bizim şirketin yaptığı inşaat faaliyeti nedeniyle belediyeden izin alınarak o gün yol tek şeride düşürülmüş ancak tek şeritte gidiş geliş şeklinde trafik akışı devam etmiştir.” şeklinde belirtmiş ise de, dosyasında ilgili Belediyeden alınan izin bulunmadığı gibi yolda işaretleme yapıldığına dair bir belge de bulunmadığı, olay yerindeki yapım çalışmasından ve trafik güvenliğinin sağlanması yönünden alınacak tedbirlerden sorumlu olan davalının olay yeri kesiminde yol üzerinde yaptığı trafik güvenliği etkileyen çalışma nedeniyle trafik güvenliği yönünden gerekli tedbirleri alması, gerekli görülen işaretlemeleri yapması, işaretlemenin çalışma süresince işlerliğini sağlaması gerekirken, bölünmüş yol olan Cizre Caddesi yolunun bir bölümünü nizamsız olarak trafiğe kapatarak karşı yön trafiği kullandığı bölüme aktarıp bu kesimin iki yönlü olarak çalıştırmasına rağmen hiçbir tedbir almamakla, iki yönlü trafiğe açık kesimde araçların sol şeridi kullanabileceğini öngörmemekle, onarım yaklaşım levhaları, kılavuz bariyerler, plastik bariyerler, trafik konileri, ışıklı işaretler vb. ekipmanlarla trafiği yönlendirmemekle, trafik güvenliğinin sağlanmasında hiç tedbir almamakla, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 10. maddesi ve 13. maddesi hükümlerine aykırı, dikkatsiz ve tedbirsizce davranmakla olayda tamamen kusurlu bulunduğu, davacının kasko sigorta poliçesi ile teminat altına aldığı … plakalı araç sürücüsünün seyrettiği yolun iki yönlü olarak kullanıldığına dair bir işaretleme bulunmayan yolda seyri sırasında araçların hasarlarına göre yolun sağ şeridinden sol şeridine geçtiği sırada sürücü beklentilerinin dışında karşı yönden gelen … plakalı aracın sol yan kesimine intikal süresi içerisinde çarpmış olduğu anlaşıldığından olayda kusursuz bulunduğu, … plakalı araç sürücüsünün seyrettiği yolda diğer yol bölümüne yönlendirilmiş olup, karşı yöndeki yol bölümüne girdiğinde, kendi yol bölümünden seyirle gelen … plakalı araç tarafından sol yan kesimine çarpıldığı olayda kusursuz bulunduğu tespit edilmiştir.
Kolluk tarafından düzenlenen 21/10/2018 tarihli tutanakta, …-…-… İş Ortaklığı adli şirketin yolun tek şeridinde yaptığı çalışmadan dolayı yolun tek şeridini trafiğe kapattığı, trafik akışını diğer şeride aktardığı, gerekli trafik işaretleri yapılmadığından dolayı kazanın meydana geldiği belirtilmiştir.
Davacı yan kasko sigortalı aracın karıştığı trafik kazası sonucu hasara uğraması nedeniyle sigortalıya ödenen hasar bedelinden davalının sorumlu olduğunu iddia etmiş, davalı yan ise davanın reddini savunmuştur. Mahkemece yapılan yargılama sonunda ikinci bilirkişi raporu hükme esas alınmak suretiyle yukarıda özetlendiği şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir.
Taraflar arasında davacının kasko sigortacısı olduğu aracın davalının da adi ortağı olduğu iş ortaklığı tarafından yol yapım çalışması yapılan alanda tek şeridin trafiğe kapatılıp trafiğin diğer şeride aktarılması nedeniyle dava dışı araç ile karıştığı trafik kazası sonucu hasara uğradığı, hasar bedelinin davacı tarafından sigortalıya ödendiği hususlarında herhangi bir ihtilaf bulunmamaktadır.
Uyuşmazlık, meydana gelen trafik kazasında davalının kusurlu olup olmadığı, sigortalı araç sürücüsüne atfı kabil kusur bulunup bulunmadığı, sigortalı araçta oluşan hasardan davalının sorumlu olup olmadığı, sigortalı araçta oluşan hasar nedeniyle sigortalıya ödeme yapan davacının ödediği bedeli davalıdan talep edip edemeyeceği hususlarından kaynaklanmaktadır.
Davalı vekilinin istinaf itirazı kusura yöneliktir.
Kasko sigorta poliçesi kapsamında sigortalısına hasar nedeniyle ödeme yapan davacının TTK’nun 1472. maddesi uyarınca halefiyet ilkesine dayalı olarak hasarın oluşmasında kusurlu olan taraflara rücu etme hak ve yetkisi bulunmaktadır. Bir başka anlatımla davacının ödediği bedeli davalıdan talep etmesi davalının meydana gelen hasara sebebiyet vermesi, kusurlu bulunması halinde mümkündür.
Yargılama aşamasında alınan birinci ve ikinci bilirkişi raporlarında, davalının meydana gelen olayda tam kusurlu olduğu, sigortalı araç sürücüsü ile kazaya karışan diğer araç sürücüsünün kusursuz olduğu tespit edilmiştir.
Dava konusu trafik kazasına karışan diğer araç maliki tarafından Şırnak Asliye Hukuk Mahkemesinde davalının aralarında bulunduğu tüm adi ortaklar aleyhine açılan tazminat davasında yapılan yargılama sonunda 2019/841 Esas 2020/488 Karar sayılı karar ile meydana gelen kazada davalının %75 oranında, … plakalı araç sürücüsünün %25 oranında kusurlu olduğu, sigortalı araç sürücüsünün ise kusursuz bulunduğuna ilişkin bilirkişi raporu hükme esas alınmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiş, verilen karar kesinleşmiştir.
Davacı tarafından işbu dava müteselsil sorumluluğa dayanılarak davalı şirkete yöneltilmiştir. Yargılama aşamasında alınan bilirkişi raporlarında davalının %100 kusurlu olduğu, kazaya karışan araç sürücülerinin kusursuz olduğu tespit edilmiş ise de, aynı kazaya ilişkin Şırnak Asliye Hukuk Mahkemesinin kesinleşen kararında davalının meydana gelen kazada %75, diğer araç sürücüsünün %25, sigortalı araç sürücüsünün ise kusursuz olduğu kabul edilerek hüküm kurulmuştur.
Mevcut durumda alınan tüm raporlarda kasko sigortalı araç sürücüsü kusursuz bulunduğundan raporlar ve kesinleşen karar arasında herhangi bir çelişki bulunmamaktadır.
Müteselsil sorumluluğu bulunan davalı ve dava dışı araç sürücüsünün kusur durumuna ilişkin kesinleşen karar ile yargılama aşamasında alınan bilirkişi raporları arasında çelişki bulunmakta ise de, işbu dava müteselsil sorumluluk esasına göre açıldığından davacının müteselsil sorumlulardan birinden zararının tamamını talep hakkı bulunduğu gözetilerek müteselsil sorumlular arasındaki kusur durumunun tespiti yoluna gidilmemiştir. Müteselsil sorumluların iç ilişkide açacakları davada kusur durumunun tespiti mümkün olup, işbu davada müteselsil sorumluların kusur durumları tespiti yoluna gidilmemiştir.
Hal böyle olunca, mahkemece yargılama aşamasında alınan bilirkişi raporları ile aynı kazaya ilişkin Şırnak Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan davada kesinleşen kararda kasko sigortalı araç sürücüsünün kusursuz olduğu, işbu davanın müteselsil sorumluluk esasına dayanılarak açıldığı, sigortalı araç sürücüsü kusursuz olduğundan hasarın tamamının müteselsil sorumlulardan birinden talep edilebileceği, müteselsil sorumlular arasındaki kusur durumunun tespitinin işbu davada sonuca etkisinin bulunmadığı, müteselsil sorumluların iç ilişkide açacağı davada kusur durumunun tespit edilebileceği gözetilerek müteselsil sorumluların kusur durumlarına ilişkin bağlayıcı bir tespit yapılmadan davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, müteselsil sorumlular yönünden kusur tespiti de yapılmak suretiyle karar verilmesinde gerekçe yönünden isabet görülmemiştir.
Tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin davanın kabulü yönündeki kararında gerekçe yönünden isabet görülmediğinden davalı vekilinin istinaf başvurusunun gerekçe yönünden kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının gerekçe yönünden kaldırılmasına, sigortalısına yaptığı ödemeyi belgeleyen davacı … şirketinin bilirkişi raporu ile belirlenen 29.304,00 TL hasarın davalıya rücu edebileceği kabul edilerek davanın kabulüne karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
A)1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun gerekçe yönünden KABULÜNE, sair istinaf itirazlarının reddine,
2-Ankara 12. Asliye Ticaret Mahkemesinin 23/09/2021 gün 2019/639 Esas 2021/650 Karar sayılı kararının gerekçe yönünden kaldırılmasına,
3-Davanın KABULÜ ile, 29.304,00 TL’nin ödeme tarihi olan 21/01/2019 tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
4-Alınması gereken 2.001,76 TL harçtan peşin alınan 500,44 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.501,32 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
5-Davacı tarafından yatırılan 44,40 TL başvuru harcı, 500,44 TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan yargılama gideri olarak 6,40 TL vekalet harcı, 219,90 TL posta masrafı, 1.300,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.526,30 TL’nin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
7-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, kararın kaldırma gerekçesi de gözetilerek AAÜT gereğince 4.395,60 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
8-6325 sayılı yasanın 18/A maddesi gereği Adalet Bakanlığı tarafından karşılanan ve yargılama giderinden sayılan Arabuluculuk Ücret Tarifesinde belirtilen iki saatlik ücret tutarı karşılığı ticari arabulucu ücreti olan 1.320,00 TL’nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
9-HMK 333. maddesi gereğince yatırılan gider avansından kalanın karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
B)1-Davalı tarafından yatırılan 500,44 TL nispi istinaf karar harcının talep halinde davalıya iadesine,
2-Kararın kaldırma gerekçesi gözetilerek davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderinin davalı üzerinde bırakılmasına,
3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davadaki haklılık durumu gözetilerek davacı yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda uyuşmazlık konusu miktar dikkate alındığında HMK’nın 362. maddesi gereğince kesin olmak üzere, tarafların yokluğunda oy birliği ile karar verildi. 01/12/2023

Başkan – … Üye – … Üye – … Zabıt Katibi – …
… … … …

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.