Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2021/1969 Esas 2023/1741 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2021/1969
KARAR NO : 2023/1741
TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 10/12/2020
NUMARASI : 2018/269 Esas 2020/871 Karar
DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI
DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 06/04/2018
KARAR TARİHİ : 08/12/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 08/01/2024
Taraflar arasındaki alacak istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı taraf vekillerince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket yetkilileri tarafından, davalı Bankada vadesiz Euro hesabı açıldığını, mevduat hesabı ile ilgili para transferlerinin müvekkili şirket yetkilileri tarafından banka yetkililerine gönderilen imzalı talimatlar doğrultusunda gerçekleştirildiğini, 29/09/2016 tarihinde banka yetkililerine yöneltilen para transferi talimatına cevaben banka hesabında 1,88 Euro bakiye kalması nedeniyle talep edilen işlemin gerçekleştirilemeyeceğinin bildirildiğini, hesap ekstrelerinin incelenmesinde banka hesabında bulunanan 694.596,00 Euro’nun, Mayıs 2015 – Haziran 2016 dönemi içerisinde müvekkili şirket yetkililerinin bilgisi ve rızası dışında, parçalar halinde çekilerek … isimli şahsa ait banka hesabına aktarıldığı ve hesabın tamamen boşaltıldığının tespit edildiğini, Mayıs 2015 – Haziran 2016 döneminde, müvekkili şirket yetkililerince banka hesabı üzerinden işlem yapılmasına ihtiyaç duyulmadığını, banka tarafından söz konusu şüpheli hesap işlemlerinin müvekkiline hiçbir şekilde bildirilmediğini, hesabın boşaltılmış olduğunun 29/09/2016 tarihine kadar müvekkil şirket yetkililerince öğrenilemediğini, … isimli şahsın bir şekilde müvekkilineait banka hesabına erişim sağlamış olduğu ve hesapta bulunan parayı parçalar halinde kendi hesabına aktardığını, bu şahsın İran merkezli şirketlere Türkiye’de şirket/şube kurmak ve bu Şirketlerin Türkiye’deki işlerini yürütmek gibi konularda hizmet veren bir şahıs olduğunu, müvekkili şirket tarafından Türkiye’deki ofisiyle ilgili idari işleri yapmak ve malları gümrüklerden teslim almak üzere sınırlı yetki ile yetkili kılındığını, vekaletnamede müvekkili şirket banka hesapları ile ilgili herhangi bir işlem yapmak üzere yetki verilmediğini, müvekkili şirket yetkililerince, davalı banka ile iletişime geçilerek, yetkisiz kişilerce banka hesabının boşaltılmış olduğunu, müvekkili şirket imza yetkilisinin internet bankacılığı başvurusu yapıldığı tarihte Türkiye’de bulunmadığını, herhangi bir internet bankacılığı şifresi veya … cihazı da teslim almadığını, davalının kendi kusuru neticesinde yetkisiz kişilerin müvekkiline ait banka hesabından para transferleri gerçekleştirmeleri nedeniyle hesabın boşaltılmasına neden olduğunu belirterek 694.596,00 Euro’nun banka hesabından usulsüz ve hukuka aykırı bir şekilde çekildiği tarihlerden itibaren Euro bazında bankalarca mevduata uygulanan en yüksek faiz oranı uygulanarak hesaplanacak faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı şirket ortaklarının firmayı temsile müştereken yetkili olmakla beraber “Türkiye Cumhuriyeti hudutları dahilinde bulunan Defterdarlıklar, Mal Müdürlükleri, … (23 adet farklı kurum sayılmıştır.) … adı zikredilen (sayılan 23 kurum) veya zikredilmeyen tüm özel ve resmi makamlarda ve mercilerde tam yetkili olarak temsile, işlemleri takibe ve sonuçlandırmaya, her türlü izin ve ruhsatları almaya, kayıt ve tescilleri yaptırmaya, gerektiğinde kayıtları sildirmeye, ilgili mercilere teftişler vermeye, … Vergi Dairelerinde yapılacak her türlü ödemelerin ve borçların izlenmesi için elektronik ortam ve internet kullanım şifrelerimi almaya, …, resmi kuruluşlarda iş ve işlemleri yapmaya” yetkili olmak üzere …’ye yetki verildiğini, davacı şirket temsil ve ilzama yetkili olanlarca 15/05/2013 tarihinde ise … adına da geniş kapsamlı bir vekâletname çıkartıldığını, davacının hesap hareketleri incelendiğinde firmanın Euro hesabına çeşitli zaman ve tutarlarda havaleler geldiği, hesaptan üç kere para çekme işlenin gerçekleştiği, çeşitli tutar ve tarihlerde havalelerle para çıkış olduğunun anlaşıldığını, firmanın banka nezdinde açık durumda bulunan 2 adet bank kart ürünü bulunduğunu, bu kartlardan birinin firma vekili … imzasına teslim edildiğini, Euro hesabının bağlı olduğu 5003 ek numaralı hesaba benzer bir durum göze çarptığını, firmanın 5003 ek numaralı Euro hesabından güncel kur üzerinden bozdurulan tutarların 5001 ek numaralı TL hesabına aktarıldığı, bu hesaptan geniş kapsamlı vekaletnamenin tanımlandığı … isimli müşterinin para çekme işlemleri bulunduğunu, TL hesabından internet bankacılığı ana kullanıcısı olarak banka sistemine kaydedilmiş … isimli müşterinin telefon faturasının ödendiğini, fatura ödemelerinin davacı adına otomatik ödeme tanımlanmak suretiyle yapıldığını, davacı adına internet bankacılığı için 08/05/2015 tarihinde bankaya başvurulduğunu, ilgili başvuru için ana kullanıcının vekaletname verilen ve elektronik ortamda istediği tasarrufu yapmaya yetkilendirilen … olarak belirlendiğini, başvuru sırasında belirtilen telefon numarası faturalarının davacı hesaplarından otomatik ödeme şeklinde ödendiğini, internet bankacılığı için ilk teyit sms’inin gönderildiği numaranın davacı adına satın alındığı ve davacı adına tescil edildiğinin anlaşıldığını, elektronik başvurunun yapıldığı sırada … cihazının tahsis edildiğini, bu cihazın tutarı olan 20,00 TL’nin aynı gün tahsil edildiğini, …’ye firma hesaplarından herhangi bir para ödenmediğini, havalelerin internet bankacılığı üzerinden yapıldığını, firmaya özgü şifre, parola ve … cihazına bir başkasının kullanımına sunulmasının bankanın tasarrufu dışında olduğunu, tacir olan davacının havale işleminin üzerinden 3 yıl geçtikten sonra dava açması, hesap bakiyesinden bu kadar süre haberdar olmamasının mümkün olmadığını, hayatın olağan akışına aykırı bulunduğunu bildirerek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, davalı ile davacı şirket arasında bila tarihli mevduat hesabı sözleşmesi imzalandığı, söz konusu sözleşme kapsamında davacı adına vadesiz Euro hesabı açıldığı, davacının hesabındaki tutarların 25.05.2015 – 10.06.2016 tarihleri arasında 14 işlem ile havale edildiği, bu havalelerin 20.000 EUR tutarlı 1 adedinin … … Ltd. Şti.’nin hesabına, diğer 13 adedinin ise …’nin firma hesabına gönderildiği, davacının internet bankacılığı ürünü tanımlanmasının 08.05.2015 tarihinde yapıldığı, ürüne ilişkin elektronik bankacılık sözleşmesinin şube arşivindeki aramalarda bulunamadığı, firmanın telefonuna ilişkin otomatik ödeme ürünü tanımlanmasının 05.08.2013 tarihinde yapıldığı, otomatik ödeme talimatının şube arşivindeki aramalarda bulunamadığı, otomatik ödeme tanımı yapılan telefon numarası ile internet bankacılığının tanımlandığı telefon numarasının aynı olmadığı, otomatik ödeme tanımı yapılan telefonun banka sisteminde … adına kayıtlı olduğu, internet bankacılığı tanımı yapılan telefonun ise banka sisteminde … başta olmak üzere 10 müşteride kayıtlı durumda bulunduğu, internet bankacılığına giriş yapılan IP’ler ile …’nin ve aynı zamanda adı geçenin %50 paylı ortak olduğu … … Ltd. Şti.’nin internet bankacılığına da giriş yapıldığı, davacının ortakları … ve …’ı davacı şirketi temsile müştereken yetkili oldukları, …’ye davacı tarafından verilen vekaletname ile bir takım yetkiler verildiği, ancak vekaletnamede açıkça banka hesaplarına ilişkin yetki verilmediğinin anlaşıldığı, davalının internet bankacılığı için başvuranın kim olduğunu ve … cihazını teslim ettiği kişiyi ispat edici belgeleri sunamadığı, dava konusu tutarların doğrudan … adına gönderildiği dikkate alındığında davalı bankanın internet bankacılığına erişim iznini ve … cihazını …’ye vermiş olmasının kuvvetle muhtemel olduğu, davacı şirket yetkililerinin bilgisi dahilinde para transferlerinin yapıldığını ispatlayamayan davalı bankanın objektif özen yükümlülüğü kapsamında kusurlu ve sorumlu olduğu, işlemlerin toplamda 13 aya yayılmış bir şekilde ancak 6 ayda bir tekrarlanarak gerçekleştirildiği, dava konusu tutarların doğrudan … adına gönderildiği, davacı şirketin bu kişiye vekalet vermiş olması dikkate alındığında, bu kişinin davacı şirketle irtibatının bulunduğu, hesabından yapılan işlemleri uzunca bir süre kontrol etmeyen davacı şirketin de zararın meydana gelmesinde ve artmasında kusurlu olduğu, davacının keşide ettiği ihtarnamenin 28/09/2017 tarihinde davalı tarafa tebliğ edildiği, ihtarnamede verilen 7 iş günü ödeme süresi de dikkate alındığında davalının 10/10/2017 tarihinde temerrüte düştüğü, 5411 sayılı Kanunun 62. maddesi uyarınca mevduatta zamanaşımının 10 yıl olarak düzenlenmiş olması karşısında davalı tarafın zamanaşımı definin yerinde olmadığı, kusur dağılımı yapıldığında tarafların meydana gelen zarardan %50’şer oranında kusurlu oldukları, davacının uğradığı zararın kusur oranına isabet eden yarısını davalı taraftan temerrüt tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte tahsilini talep edebileceği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, 347.298,00 Euro’nun 10/10/2017 tarihinden itibaren devlet bankalarının Euro cinsinden açmış olduğu 1 yıllık mevduata uyguladıkları en yüksek mevduat faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; hükme esas alınan bilirkişi raporunda getirilen kanaatin aksine müvekkili yetkililerinin hesaptaki bakiyeden haberdar olma ihtimalinin bulunmadığını, müvekkili şirket yetkililerinin banka hesabını yakinen takip etme ihtiyacı hissetmediklerini, kendileri tarafından şirkete ait banka hesabından başka bir hesaba havale/eft talimatı verilmediğini, davalının da gerekli yetkilendirme bulunmaksızın bu işlemleri gerçekleştireceğine ihtimal vermediklerini, davalıya güvenen ve banka hesabında bulunan mevduatla ilgili herhangi bir problem yaşamayacağına inanan müvekkili yetkililerinin bu hesapta bulunan mevduatın eksiksiz olarak hesapta bulunup bulunmadığını kontrol etme ihtiyacı hissetmediğini, davaya konu Euro hesabı ile ilgili olarak müvekkili yetkililerince yapılan son işlem tarihi 25.04.2014 tarihi olduğunu, bu tarihten sonra 26.08.2014 tarihinde gerçekleşen para girişleri haricinde, müvekkilinin ilgili banka hesabı ile ilgili herhangi bir işlem yapma ihtiyacı bulunmadığını, müvekkilinin ilgili banka hesabından düzenli olarak işlem yapmak veya hesabı kontrol etmek gibi bir zorunluluğunun da bulunmadığını, hiçbir hukuki dayanağı olmayan ve müvekkiline düzenli olarak davalı banka nezdinde bulunan banka hesabının kontrolü sorumluluğunun yüklenmesinin mantık dışı olduğunu, güven kuruluşu sıfatına sahip olan davalının, müvekkili şirket hesabında bulunan mevduatı kötü niyetli üçüncü kişilere karşı korumak, gerekli güvenlik önlemlerini almak gibi sorumlulukları bulunduğunu, yasal sorumluluklarını hiçbir şekilde yerine getirmeyen davalının basiretli tacir kavramını ortaya atmak suretiyle sorumluluktan kurtulmaya çalışıyor olmasının bankanın kötü niyetli tutumunun açık göstergesi olduğunu, müvekkili yetkililerinin, bu hesapta bulunan mevduatın eksiksiz olarak hesapta bulunup bulunmadığını kontrol etme ihtiyacı hissetmediklerini, jlgili banka hesabına yönelik olarak müvekkili şirket yetkililerince yalnızca şubeden para çekme işlemleri gerçekleştiriliyor olduğu da dikkate alındığında, şirket yetkililerinin söz konusu işlemleri haricinde hesapta para hareketi yaşanmasının beklenmeyeceğinin de ortada olduğunu, müvekkili şirket yetkilisi tarafından 29/09/2016 tarihinde davaya konu hesaptan para transferi yapılmak istendiğinde, davalının hesapta yalnızca 1,80 Euro bulunduğu yönünde bilgi vermesi sonucunda, hesapta bulunan paranın hukuka aykırı bir şekilde transfer edildiğinin ortaya çıktığını, şirket yetkililerinin para transferinin yapılması gerektiği durumlarda transfer işlemlerini bankanın ilgili şubelerinden gerçekleştirmiş olduğunu, hesap hareketlerini veyahut bakiye tutarı öğrenme imkanları olmadığını, müvekkili yetkililerinin söz konusu işlemleri haricinde hesapta para hareketi yaşanmasının beklenmeyeceği de ortada olduğunu, internet bankacılığı sistemi için de hiçbir şekilde başvurmadıklarını veya bu işleme yönelik bir başkasına yetki vermediklerini, davalının atm’den yapılan işlemlere yönelik olarak itirazına ilişkin olarak da, bu işlemlerin müvekkili şirket yetkilisi … tarafından kendi şahsi hesabı üstünden gerçekleştirildiğini, bu nedenle atm’den yapılan bu işlemler neticesinde müvekkili şirket yetkilisinin şirket hesabındaki bakiyeyi görme/bilme imkanı olmayacağını, yalnızca kendi hesabındaki hesap hareketlerini ve bakiyeyi bilebileceğinin tespit edildiğini, müvekkili şirket tarafından … isimli şahsa bir takım yetkiler veren vekaletnamede müvekkili şirket adına banka hesabı açılması veya şirketin mevcut banka hesapları ile ilgili herhangi bir işlemde/tasarrufta bulunulması yönünde yetki verilmediğini, ilgili vekaletname kapsamında …’ye müvekkili şirket tarafından şirketin Ankara’da bulunan merkez ofisiyle ilgili idari işleri yapmak ve müvekkiline ait malları gümrüklerden teslim almak üzere sınırlı yetki ile yetkili kılınmış olduğunu, …’nin yetkili kılındığı vekaletnamede vekile müvekkilinin banka hesapları ile ilgili herhangi bir işlem yapmak veya tasarrufta bulunmak üzere yetki verilmediğini, vekaletname kapsamında açık bir şekilde belirtilen 23 tane kurum arasında … Bankası veya banka ibaresinin bulunmuyor olmasının da, söz konusu şahsa müvekkilin banka hesapları üzerinde yetki verilmemiş olduğunu ortaya koyduğunu, bankanın söz konusu vekaletnameyi esas alarak, müvekkili şirket tarafından hiçbir şekilde yetkilendirilmemiş olan mahmoud sarkohsh khasmakhi’ye davaya konu Euro hesabı üzerinde tasarrufta bulunma imkanı tanımış olduğunun açık göstergesi olduğunu, her ne kadar … müvekkil şirket ile irtibatta bulunan ve sınırlı yetkili bir şekilde vekaletname ile yetkili kılınmış olsa da vekaletnamesinin sınırları … Bankası veya bankalar ile yapılan işlemleri kapsamadığı için söz konusu şahıs müvekkili şirket’ten habersiz bir şekilde bütün bu işlemleri gerçekleştirirken, müvekkil şirket tarafından işlem yapılmadığı ve yapılsa dahi şirket yetkililerince yalnızca şubeden para çekme işlemlerinin yapılmış olması sebepleriyle müvekkilin bu kötü niyetli durumdan şüphelenmesi için hiçbir sebep bulunmadığını, aksi bir durumun zaten hayatın olağan akışına aykırı olacağını, davalının müvekkilinin talebini veya rızasını aramaksızın banka hesabını internet bankacılığına açmak, internet bankacılığına erişim sağlamaya yönelik bilgileri ve şifreleri yetkisiz kişilere teslim etmek, büyük miktardaki şüpheli para transferlerini incelememek ve bunlarla ilgili olarak müvekkiline bilgi vermeyi ihmal etmek nedenleriyle kusurlu olduğunu, bankalar objektif özen yükümlülüğü kapsamında en hafif kusurlarından bile sorumlu tutulmakta olup; davalının müvekkil şirket’e ait banka hesabından, internet bankacılığı yoluyla yetkisiz kişilerce yapılmış olan usulsüz ve hukuka aykırı para transferlerinden mutlak olarak sorumlu olduğunu, mahkemece müvekkilinin davaya konu banka hesabını düzenli aralıklarla kontrol etmiyor olmasını, müvekkiline kusur atfedecek bir noktada değerlendirmesinin herhangi bir hukuki dayanağı bulunmadığını belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ilgili firma yetkilileri tarafından 29/12/2011 tarihinde verilen süresiz vekaletname ile temsil ve ilzama yetkili bulunduğumuz ünvanı yazılı şirket adına hareketle, “Türkiye Cumhuriyeti hudutları dahilinde bulunan defterdarlıklar, mal müdürlükleri, … (23 adet farklı kurum sayılmıştır.) … adı zikredilen (sayılan 23 kurum) veya zikredilmeyen tüm özel ve resmi makamlarda ve mercilerde tam yetkili olarak temsile, işlemleri takibe ve sonuçlandırmaya, her türlü izin ve ruhsatları almaya, kayıt ve tescilleri yaptırmaya, gerektiğinde kayıtları sildirmeye, ilgili mercilere teftişler vermeye, … vergi dairelerinde yapılacak her türlü ödemelerin ve borçların izlenmesi için elektronik ortam ve internet kullanım şifrelerimi almaya, …, resmi kuruluşlarda iş ve işlemleri yapmaya, … mezun ve yetkili olmak üzere … doğumlu, … vekil tayin edilmiştir.” ibarelerini içeren geniş kapsamlı yetki verildiğini, davacıyı şirketini temsil ve ilzama yetkili olan adı geçenler tarafından 15/05/2013 tarihinde çıkartılan vekaletname ile …’a geniş yetkiler verildiğini, ilgili vekaletnamede bankalarla ilgili hemen hemen tüm işlemleri yapmak için adı geçen kişinin yetkilendirildiğini, verilen yetkiler arasında “hesaplarımdan dilediği zamanlarda dilediği miktarlarda paralar çekmeye, elektronik ortamda dilediği şekilde tasarruf etmeye, elektronik şifreleri almaya” ifadelerinin yer aldığını, bankanın tüm bankacılık işlemlerinde 15/05/2013 tarihli vekaletnameyi esas alarak yetkili vekil olan … ile işlem yaptığını, davacının TL cinsinden bankada açık bulunan 5001 ek numaralı hesabının hareketleri incelendiğinde de, firmanın 5003 ek numaralı euro hesabından güncel kur üzerinden bozdurulan tutarların, 5001 ek numaralı TL hesabına aktarıldığını, söz konusu tutarların bu hesaptan … tarafından çekildiğinin görüleceğini, TL hesabından internet bankacılığı ana kullanıcısı olarak bankanın sistemine kaydedilmiş …’ın telefon faturasının da ödendiğini, ilgili fatura ödemelerinin davacı adına otomatik ödeme tanımlanmak suretiyle yapıldığını, davacı adına internet bankacılığı başvurusunun vekaletnamesinde bu hususta açık yetki bulunan … tarafından yapıldığını, başvuru anına ait, banka sistemlerinden online olarak alınabilen elektronik bankacılık başvuru ve değişiklik formu’nun incelenmesinden de bu hususun açık olarak anlaşılacağını, ilgili internet bankacılığı için ilk teyit sms’inin gönderildiği telefon numarasının davacı adına satın alındığını, teyit sms’inin bahse konu numaraya atıldığını gösterir ekran görüntüsünün dosyada yer aldığını, müvekkili tarafından yetkili olan …’a verilen yetkilerin adı geçen tarafından gereği gibi korunmadığını, dava dışı … ile paylaşıldığını, bankacılığına girmek isteyen bir müşterinin, müşteri numarasının yanı sıra şifreyi ve parolayı bilmesi, bunun yanı sıra ya kayıtlı cep telefonuna gelen sms şifresini ya da … cihazının ürettiği anlık şifreyi gelen ekrana girmesi gerektiğini, davacı için elektronik bankacılık başvurusunun yapıldığı sırada … cihazının da tahsis edildiğini, … cihaz bedeli olan 20,00 TL’nin aynı gün muhasebe fişi ile tahsil edildiğini, davacıya internet bankacılığı sisteminde en güvenilir yöntemlerden biri olarak kabul edilen ve ancak söz konusu cihazın ürettiği şifre ile internet bankacılığına giriş imkanı sağlayan … cihazının tahsis edilmiş olduğunu, müvekkilinin herhangi bir ihmalinden/kusurundan bahsedilmesinin mümkün olmadığını, davacının kusurlu olduğunu, internet bankacılığı tahsisi gerçekleştikten sonra, firmaya özgü şifre, parola ve … cihazının bir başkasının kullanımına sunulması hususlarının müvekkilinin tasarrufu dışında olup bu nedenle tüm sorumluluğun davacıya ait olduğunu, kimlik doğrulama sürecinde kullanılan faktörlerin müşterinin bildiği (parola), sahip olduğu (mobil uygulama, sms’le gönderilen tek kullanımlık şifre, tek kullanımlık şifre üretim cihazı (…) vb.) veya müşterinin biyometrik bir karakteristiği olan unsurlar arasından seçilen en az 2 farklı tipte olmak zorunda olduğunu, parolanın şubede parola zarfı ile müşteriye verildiğini, parolaların 6 haneli, en az iki harf ve iki rakam içermesi gerektiğini, müşteri internet bankacılığına ilk kez girdiğinde parolasını değiştirmesi zorunlu olduğunu, parolalar internet bankacılığı veri tabanında, tek yönlü olarak şifrelenerek tutulduğunu, parolanın unutulması durumunda, müşteri şubeye gidip, yeni bir parola zarfı almak durumunda olduğunu, söz konusu olayda müvekkilinin sistemlerine herhangi bir saldırı tespit edilmediğini, müvekkilinin herhangi bir kusuru veya sorumluluğu bulunmadığını, müvekkilinin internet güvenliği konusunda müşterilerine gerekli uyarıları sürekli bir şekilde web sitesi, sms ve e-posta aracılığıyla yaptığını, davacının kendi iradesiyle verdiği/paylaştığı şifre/parola ve hesap bilgileri ve sair kişisel bilgileri ile yapılan işlemler sebebiyle müvekkiline kusur atfedilmeyeceğini, davaya konu işlemlerin … tarafından gerçekleştirildiğini, davacının bu işlemlerden kaynaklanan zarara ilişkin kusurunu müvekkiline yüklemeye çalışmasının bankanın ödeme kabiliyetinin suiistimali anlamına geldiğini, tamamen davacının kusurundan kaynaklanan dava konusu uyuşmazlıkta, müvekkilinin işlemleri ile dava konusu zarar arasında uygun illiyet bağının kurulmadığını, dava konusu işlemlerin gerçekleştirilmesi sırasında veya öncesinde davalının bilgisayar sistemine dışarıdan herhangi bir müdahale söz konusu olmayıp, işlemlerin çift katmanlı güvenlik aşaması geçildikten sonra gerçekleştirildiğini, güven ve itibar müessesesi ve basiretli bir tacir olan müvekkilinin üzerine düşen yükümlülüklerini yerine getirdiğini, bir kimsenin kendi kusuruna dayanarak hak iddia edemeyeceğini, …’a geniş yetkiler tanıyan bir vekaletname çıkartıldığını, ilgili vekaletname uyarınca adı geçen şahsın firma adına elektronik ortamda tasarruf yapmaya yetkili olduğunu, davacı adına müvekkiline 08/05/2015’te elektronik bankacılık başvurusunda bulunulduğunu, bu başvuruda anılan kişinin ana kullanıcı olarak tanımlandığını, ilgili başvuruda belirtilen cep telefonunun fatura ödemelerinin davacı firmanın hesaplarından otomatik ödeme ile gerçekleştirildiğini, ilgili telefon hattının sahipliğinin araştırılması neticesinde mezkur numaranın davacı firma tarafından satın alındığının tespit edildiğini, hattın araştırma tarihi olan 03/01/2017’de hala davacı firmaya ait olduğunun öğrenildiğini, davacının hesaplarından yapılan para çekme işlemlerinin … tarafından yapıldığını, ilgili fişlerde adı geçenin imzalarının bulunduğunu, bahse konu hesaplardan yapılan tüm para çekme işlem fişlerinde …’ın imzasının olduğunu, …’ye firma hesaplarından herhangi bir para ödenmediğini, davacı ile … ve … arasında muvazaalı bir ilişki bulunduğunu, …’ın müvekkili nezdinde 15/05/2013 tarihinde açılmış olan 5001 ek numaralı TL vadesiz mevduat hesabı bulunduğunu, hesaba tanımlı 2 adet bankkart olduğunu, …’nin ilgili hesap üzerinde 01.06.2015 tarihinde 1.000,00 TL atm para çekme, 3.000,00 TL atm havale ve 08.06.2015 tarihinde 3.000,00 TL atm havale, 1.000,00 TL atm para çekme işlemlerinin ardından …’nin 16.06.2015 tarihinde atmden para çekme işlemi yaptığı tespit edildiğini, …’ın hesabındaki bakiyeden haberdar olmasına rağmen herhangi bir şikayet, itiraz veya talebinin olmamasının davacı ortak ve yetkililerinin arasındaki icazet ve işbirliğinin delili ve göstergesi olduğunu, davacı tarafından önce …’ye, sonrasında ise …’a vekaletname verilmesinin, adı geçenin hesabından …’ye bankkart verilmesini talep etmesi ve söz konusu hesaptan … tarafından yapılan para çekme işlemleri ile ilgili bir şikayetinin bulunmaması hususları bir arada nazara alındığında davacının hesabından internet bankacılığı yolu ile aktarılan tutarları davalıdan değil bankacılık ve diğer işlemlerde geniş yetkiler verdiği …’dan talep etmesi gerektiğini, müvekkili tarafından yapılan tetkikler neticesinde firmanın ve firma ortaklarının Türkiye’deki ikamet adreslerinin davacı haricinde 5 ayrı firmanın ve firma ortaklarının da resmi adresleri olduğu saptandığını, bu kapsamda davacı ile diğer firmaların ilişkileri, davacı firma ile … ve … arasındaki ilişkiler irdelenerek bir karar verilmesi gerektiğini, davacının tacir olup, kanunen basiretli bir şekilde her türlü işleminde gerekli dikkat ve özeni gösterme yükümlülüğü altında olduğunu, işbu davanın havale işlemlerinin üzerinden 3 yıl geçtikten sonra açıldığını, davacının hesap bakiyesinden bu kadar süre haberdar olmaması mümkün olmayacağını, bu durumun tacir açısından hem hayatın olağan akışına aykırı hem de açık ve tartışmasız bir şekilde kötüniyet göstergesi olduğunu, firmanın dava konusu havale işlemlerinin yapıldığı hesabın bakiyesi, işlemlerin 694.597,88 Euro olan toplam meblağı ve şirket hesaplarından çıkan böylesi yüksek bir tutar hakkında 3 yıl gibi bir süre bilgisinin bulunmaması ve habersiz olmasının kendisi de kanunen basiretli bir şekilde her türlü işleminde gerekli dikkat ve özeni gösterme yükümlülüğü altında olan bir tacir olarak net bir şekilde hayatın olağan akışına aykırı bir durum olup, esasen bu durumun davacının dava konusu havale işlemlerinden haberdar olduğunun ve söz konusu işlemlere icazetinin bulunduğunun delili olduğunu belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; yetkisiz kişinin başvurusu üzerine internet bankacılığı açılıp, internet bankacılığı yoluyla banka hesabından rıza dışında havale yapıldığı iddiasıyla hesaptan çıkan paranın ödenmesi istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Davacı tarafından davalıya gönderilen ihtarname sureti, davacı tarafından davalıya yapılan başvuru suretleri ile davalının başvuru cevabı, dava dışı … İran pasaport bilgileri, davacının banka hesap hareketleri, davacı imza sirküleri, banka dekontları, davacı ile davalı arasında akdedilen mevduat hesabı sözleşmesi, bireysel bank kart sözleşmesi, bireysel bank kart teslim ve bilgilendirme formu, dava dışı … ile davalı arasında akdedilen 15/05/2013 tarihli mevduat hesabı sözleşmesi, bireysel bank kart sözleşmesi, davalı bankanın 13/06/2018 ve 12/01/2017 tarihli teftiş kurulu soruşturma bilgi notları, davacıya internet bankacılığı nedeniyle tanımlanan … bedeline ilişkin banka dekontu, internet bankacılığı telefon numarasına ilişkin telefon numarasına sms’lerin başarılı olarak gönderildiğine dair banka ekran görüntüsü, 08/05/2015 tarihli imzasız elektronik bankacılık başvuru ve değişiklik formu, Tahran 2. Ceza Mahkemesinin dava dışı … hakkında yaptığı yargılama sonunda verilen 24/09/2017 tarihli karar sureti, yargılama aşamasında bankacı, bilişim uzmanı, bankacı bilirkişi heyetinden alınan rapor, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 2018/129200 sr. sayılı dosyasının Uyap’tan gelen sureti dosya içerisinde yer almaktadır.
Yargılama aşamasında alınan bilirkişi heyeti raporunda, internet bankacılığı hesabının ve davacı bankaca verilen … cihazının davacı şirket yetkililerinin bilgisi dahilinde verilip verilmediği, söz konusu internet bankacılığı işlemi için başvuran kişinin … mı yoksa … mi olduğu, internet bankacılığı hesabı ve … cihazının davacı şirket yetkililerinin bilgisi dahilinde verildiğini gösterir herhangi bir belgenin dosyada bulunmadığı, davalı banka müfettişi tarafından hazırlanan 13.06.2018 tarihli raporda da ifade edildiği üzere, elektronik bankacılık sözleşmesi
şube arşivinde bulunamadığından internet bankacılığı işlemi için başvuran kişinin tespit edilemediği, internet bankacılığının tanımlandığı telefon numarasının … de dahil olmak 10 müşterinin adına kayıtlı olduğunun davalı banka iç denetim raporu ile sabit olduğu, … cihazının kime teslim edildiğinin de belirlenemediği, 20.00 TL cihaz bedelinin tahsiline ilişkin dekontta bir imza bulunduğu, söz konusu imzanın adı geçenlerin vekaletnamelerdeki imzalarına benzememekle birlikte imzanın banka yetkilisi tarafından mı yoksa üçüncü kişi tarafından mı atıldığının anlaşılamadığı, dekont üzerinde ayrıca paranın tahsil edildiği kişiyi gösterir herhangi bir gerçek kişi ismi bulunmadığı, davalı banka savunmasında …’ye ilişkin vekaletname örneğinin sunulduğu, ancak davalı banka internet kullanım yetkisini …’a tanıdığını ileri sürdüğü, bu durumda davalı bankanın söz konusu vekaletnameyi hangi gerekçe ile edindiğine ilişkin dosyada herhangi bir belge de bulunmadığı, elektronik bankacılık sözleşmesinin şube arşivinde bulunamadığından, internet bankacılığı işlemi için başvuran kişinin tespit edilemediği, dosyada mevcut vekaletnameye göre …’ye davacı şirketi bazı resmi ve özel mercilerde temsil yetkisi verilmiş olmakla birlikte işbu dava konusu işlemde yetki içeren vekaletname verilmediği, … isimli şahsa verilen vekaletnamenin internet bankacılığı açılması için yeterli olmadığı, … cihazı ve internet bankacılığının davacı şirketin bilgisi dahilinde kullanıldığını gösterir bir belgenin dosyada bulunmadığı, 03/08/2015 tarihinde … İran’da değilse, bu tarihte davacının hesabına internet bankacılığı ile … cihazını elinde bulunduran davacı şirket yetkilileri veya bir başkası tarafından girildiği sonucuna ulaşılabileceği, dava konusu havalelerin davacının bilgisi dahilinde olduğuna dair dava dosyasında bir bilgi veya belge bulunmadığı, 16.06.2016 tarihli atm’den para çekme işleminde kullanılan, … isimli şahsa verilmiş olan bankkartın davacı şirketin hesaplarına değil, adı geçenin kendi şahsi hesabına ait olduğu ve ilgili kişinin döviz hesabı bulunmadığı göz önüne alındığında, bu para çekme işlemleri neticesinde …’ın ancak şahsi TL hesabının bakiyesi hakkında bilgi sahibi olabileceği, davacının dava konusu döviz hesabındaki bakiye hakkında ATM’den para çekme işlemi sonucunda bilgi sahibi olamayacağının değerlendirildiği, 03.08.2015 tarihinde … İran’da değilse, bu tarihte davacının hesabına internet bankacılığı ile … cihazını elinde bulunduran davacı veya başkası tarafından girildiği, dolayısıyla eğer bu işlem davacı şirketin yetkilileri tarafından yapıldıysa dava konusu havaleler hakkında bilgi sahibi olduğu sonucuna ulaşılabileceği, dava konusu internetten para
havalesi işlemlerinin toplamda 13 aya yayılmış bir şekilde ve 6 ayda bir gerçekleştirildiği, bu şekilde gerçekleştirilen işlemlerin davacı şirket yetkilerinin bilgisi dışında gerçekleşmiş olmasının düşük ihtimal olduğu, zira çalıştığı şirketin hesabından, şirketin yetkililerinin bilgisi dışında kendi adına gönderdiği havalelerle hukuka aykırı olarak para çeken bir çalışanın, 6 ay boyunca aynı şirkette çalışmaya devam ederek yakalanma riskini almaya devam etmesinin ve bunu 6 ay ara ile tekrarlamasının hayatın olağan akışına uymadığının düşünüldüğü, davalı bankanın dava konusu 694.596,00 Euro’yu objektif özen yükünü ihlal ve adam çalıştıran sıfatıyla iadeyle yükümlü olduğu sonucuna varılacağı, hesaptan çekilen tutarların davacının bilgisi dahilinde çekildiği kabul edilecek olursa, davalı bankanın iade yükümlülüğü olmadığı sonucuna varılacağı, üçüncü seçenek ise, davalının vekaletnamesinde yetkisi olmayan şahsa hesaba erişim yetkisi tanıması şeklindeki kusurlu hareketi ve davacı şirketin de bu işlemden haberinin olmasına rağmen daha sonra davalı bankaya talep yöneltmesi karşısında taraflar arasında kusur dağılımı yapılması şeklinde olabileceği, …’ye davacı şirket tarafından verilen vekaletname ile bir takım yetkiler verildiği, vekaletnamede açıkça banka hesaplarına ilişkin yetki verilmediği, davalı banka tarafından kimliği tespit edilemeyen, davacı şirket tarafından ise … isimli şahsiıs olduğu iddia edilen bir kişiye davacı şirketin davalı banka nezdinde bulunan Euro hesabına internet üzerinden erişim yetkisi verildiği, böyle bir yetki verilmesinin hukuka ve bankacılık ilke ve uygulamalarına aykırı olduğu, davalının …’ye verilmiş vekaletnameyi dosyaya sunduğu dikkate alındığında, söz konusu vekaletnameyi dava konusu işlem nedeniyle edinmiş olmasının muhtemel olduğu, kimliği tespit edilemeyen ancak davacı şirket tarafından … isimli şahis oldüğü iddia edilen kişinin, kendisine tanınan yetkiler vasıtasıyla davacının Euro hesabında bulunan 694.596,00 Euro’yu … adına havale ederek hesaptan çektiği, davalı banka kayıtlarına göre, dava konusu internet şubesi işlemleri yapılırken davacının hesabına erişim için kullanılan IP numaraları ile …’nin şahsi internet hesapları ve …’nin ortağı olduğu ifade edilen … … A.Ş.’nın internet hesaplarına girmek için kullanılan 1P numaralarının aynı olduğu, bu hesaplara aynı web tarayıcıları ile girildiği, başka bir deyişle, hem …’nin kendi hesabına, hem …’nin kendi şirketinin hesabına, hem de Davacı Şirketin hesaplarına aynı bilgisayardan ve aynı internet bağlantısıyla girildiği, bu durumun dava konusu internet hesabı işlemlerinin … tarafından yapıldığı izlenimi doğurduğu, 03.08.2015 tarihinde … İran’da değilse, bu tarihte davacının internet bankacılığı hesabına … dışında birisi tarafından girildiği, bu kişinin internet hesabına girebilmek için … cihazını elinde bulundurması gerektiğinden, anılan tarihte internet şubesi hesabına muhtemelen davacı şirket yetkilileri tarafından girildiği, dolayısıyla 03.08.2015 tarihinde … İran’da
değilse dava konusu havaleler hakkında davacı şirket yetkililerinin bilgi sahibi olduğu sonucuna varılabileceği, diğer taraftan, üçüncü kişilerce hesap sahibinden habersiz olarak hesaptan para çekilmesi işlemlerinin genellikle kısa bir süre içerisinde tamamlandığının ifade edilebileceği, oysa dava konusu olayda, … isimli şahsın dava konusu parayı toplamda 13 aya yayılmış şekilde ve temelde 3 dönemde çektiği, öncelikle 2015 yılının Haziran ayında toplam 100.000,00 Euro’yu kendi adına havale ettiği, aradan 6 ay geçtikten sonra, 2015 yılının Aralık ayında da yine 100.000,00 Euro tutarında yine kendi adına havale yaptığı, kalan tutarı da aradan yine 6 ay geçtikten sonra yine kendi adına havale
suretiyle hesaptan çektiğinin görüldüğü, hesaptan usulsüz çekildiği iddia olunan paralara ilişkin hesap hareketi örüntüsü, mesleki tecrübeler çerçevesinde değerlendirildiğinde, hesaptan çekilen paralardan davacı şirket yetkililerinin haberdar olmamasının düşük ihtimal olduğu, zira, çalıştığı şirketin hesabından, şirketin yetkililerinin bilgisi dışında hukuka aykırı olarak para çeken bir çalışanın, 6 ay boyunca aynı şirkette çalışmaya devam ederek yakalanma riskini almaya devam etmesinin ve bunu 6 ay ara ile tekrarlamasının, hayatın olağan akışına uymadığı, ayrıca, yapılan havalelerin de doğrudan … adına gönderildiği, bu yönüyle davalı şirketin bilgisinden kaçırılmak istenen işlem
görüntüsü vermediği, atm’den para çekilmesi işleminin ise davalı banka iddiasını doğrulamadığı, zira, söz konusu bankkartın …’ın şahsi TL hesabına bağlı olması, dava konusu havalelerin gerçekleştirildiği döviz hesabının kullanılan bankkart ile ilgisi olmaması nedeniyle, bahse konu ATM’den para çekme işlemi ile …’ın sadece kendi şahsi hesabından yapmış olduğu işlemleri ve hesap özetini görebileceği, ancak davacı şirketin dava konusu döviz hesabındaki bakiye hakkında ATM’den para çekme işlemi sonucunda bilgi sahibi olamayacağının anlaşıldığı, 03.08.2015 tarihinde …’nin İran’da olmadığı tespit edilecek olursa, dava konusu işlemlerden 03.08.2015 tarihli olanın … dışında bir kişi tarafından gerçekleştirildiğinin ortaya çıkacağı, bu kişinin, söz konusu işlemi yapabilmek için aynı zamanda … cihazını da elinde bulundurması gerektiğinden davacı şirket yetkilisi olduğu sonucuna varılabileceği, 03.08.2015 tarihinde …’nin İran’da olmadığı tespit edilecek olursa davacı şirketin dava konusu işlemlerden haberdar olduğu sonucuna varılabileceği, bu husus tespit edilemez ise, davalı bankanın internet bankacılığı için başvuranın kim olduğunu ve … cihazını teslim ettiği kişiyi ispat edici belgeleri sunamaması ve …’ye ilişkin vekaletnameyi elinde bulundurması karşısında, davalı bankanın internet bankacılığına erişim iznini ve … cihazını
…’ye vermiş olmasının kuvvetle muhtemel olduğu, hukuka aykırı olarak para çeken bir çalışanın, 6 ay boyunca aynı şirkette çalışmaya devam ederek yakalanma riskini almaya devam etmesinin ve bunu 6 ay ara ile tekrarlamasının, hayatın olağan akışına uymadığı hususları dikkate alındığında, yapılan işlemlerin davalı şirketin bilgisinden kaçırılmak istenen işlem görüntüsü vermediği, dolayısıyla, hesaptan çekilen paralardan davacı şirket yetkililerinin haberdar olmasının kuvvetle muhtemel olduğu, 03.08.2015 tarihinde …’nin İran’da olduğu tespit edilecek olursa bu durumda üç seçenek olduğunun düşünüldüğü, birinci seçenek, davacı bankanın işlem yetkisi verdiği ve … cihazını teslim ettiği kişinin kimliğini ispat edememek şeklindeki hareketinin asli kusur sayılarak zararın tamamından sorumlu olduğunun kabul edilmesi, yahut internet bankacılığı için başvuranın kim olduğunu ve … cihazını teslim ettiği kişiyi ispat edici belgeleri sunamaması ve …’ye ilişkin vekaletnameyi elinde bulundurması karşısında, davalının internet bankacılığına erişim iznini ve … cihazını …’ye vermiş olmasının kuvvetle muhtemel olduğunun kabulü ile asli sorumlu olduğunun kabul edilmesi olduğu, ikinci seçeneğin davalı banka asli sorumlu olarak kabul edilsin ya da edilmesin, hesap hareketleri incelendiğinde dava konusu tutarların doğrudan … adına gönderildiği, ayrıca, işlemlerin toplamda 13 aya yayılmış bir şekilde ancak 6 ayda bir tekrarlanarak gerçekleştirildiği. çalıştığı şirketin hesabindan, şirketin yetkililerinin bilgisi dışında kendi adına yaptığı havaleler ile hukuka aykırı olarak para çeken bir çalışanın, 6 ay boyunca aynı şirkette çalışmaya devam ederek yakalanma riskini almaya devam etmesinin ve bunu 6 ay ara ile tekrarlamasının, hayatın olağan akışına uymadığı hususları dikkate alındığında, yapılan işlemlerin davacı şirketin bilgisinden kaçırılmak istenen işlem görüntüsü vermediğinden hareketle hesaptan çekilen paralardan davacı şirket yetkililerinin haberdar olduğu kabul edilecek olursa, davacı şirketin durumdan haberdar olmasına rağmen daha sonra talepte bulunmasının hakkın kötüye kullanılması olması sebebiyle tazmin talebinin reddedilmesi, bu husus kabul edilmeyecek olursa davacı şirketin talebinin kabul edilmesi olduğu, üçnücü seçeneğin ise her iki tarafında kusurlu olduğu dikkate alınarak taraflar arasında kusur dağılımı yapılmak suretiyle davalının toplam zarardan kusur oranına göre hesaplanacak tutarı ödemesine hükmedilmesi olduğu, bu hususların mahkemenin takdirinde bulunduğu, mahkemece davanın kabulü ya da kusur oranında sorumluluk belirlenmesi yoluna gidilecek olursa zarar tutarının 694.596,00 Euro ana para, 46.163,06 Euro faiz olmak üzere toplam 740.759,06 Euro olduğu yönünde kanaat bildirilmiştir.
Davacı tarafından davalıya gönderilen ihtarname ile dava dilekçesindeki iddialar ileri sürülmek suretiyle 694.596,00 Euro’nun 7 iş günü içerisinde hesaba iade edilmesi talep edilmiş, anılan ihtarname 28/09/2017 tarihinde davalıya tebliğ edilmiştir.
Davalı bankaya davacı tarafından yapılan 07/11/2016 ve 14/11/2016 tarihli başvuru ile dilekçelerinde belirtilen iddialarla 694.596,00 Euro’nun hesaba iade edilmesi, yetkisiz kişilerdeki … cihazının deaktive edilmesi talep edilmiştir.
Davacının başvuru üzerine davalı banka bila tarihli cevabı ile hesaplardan tüm para çekme işlemlerinde dava dışı …’ın imzasının bulunduğu, dava dışı …’ye hesaplardan para ödenmediği, sadece internet bankacılığı kullanılarak havalelerin yapıldığı, internet bankacılığının davacının yetkilendirdiği dava dışı …’a tahsis edildiği, tahsis anında … cihazının da teslim edildiği, şifre ve … cihazının başkasının kullanımına sunulmasının bankanın tasarrufu dışında bulunduğu bildirilmiştir.
Dava dışı … İran pasaport bilgilerinden, davalı bankaya internet bankacılığı başvuru tarihi olan 08/05/2015 tarihinde anılan şahsın İran’da bulunduğu görülmüştür.
Davacının banka hesap hareketleriyle 694.597,88 Euro’nun 25/05/2015-10/06/2016 tarihleri arasında internet bankacılığı yoluyla havale edildiği hesapta 1,88 Euro’nun kaldığı, havale edilen paranın 20.000,00 Euro’luk kısmının dava dışı … … Ltd. Şti’ne, bakiye kısmın ise dava dışı … hesabına gönderildiği, anılan tarih aralığında bankadan veya atm’den bu hesaba ilişkin yapılan bir para çekme işlemi bulunmadığı sabittir.
Davacı şirketin 29/12/2011 tarihli imza sirkülerinden, …’ın davacı şirketi 10 yıl süre ile müşterek imza ile temsil ve ilzam yetkilisi oldukları anlaşılmıştır.
Davalı bankanın 13/06/2018 tarihli teftiş kurulu soruşturma bilgi notunda, davacının açık durumda olan iki adet bank kart ürünü bulunduğu, bu kartlardan … 5434 numaralı kartın girişinin 15/05/2013 tarihinde, statü değişikliğinin ise 02/09/2013 tarihinde yapıldığı, bankkart teslimine ilişkin üzerinde tarih bulunmayan bireysel bank kart teslim ve bilgilendirme formunda firma ortaklarının imzası, bank kart statü güncelleme formunda firma vekili dava dışı …’in imzasının bulunduğu, … 5247 numaralı kartın girişinin 11/05/2015 tarihinde, statü değişikliğinin ise 20/05/2015 tarihinde yapıldığı, bankkart teslimine ilişkin üzerinde tarih bulunmayan bireysel bank kart teslim ve bilgilendirme formunda dava dışı …’ın vekili açıklaması ile imzasının bulunduğu, ayrıca pos kanalıyla şifresi belirlenen kartın şifre belirleme slipi üzerinde …’nin imzasının yer aldığı, firmanın internet bankacığılı ürünü tanımının 08/05/2015 tarihinde yapıldığı, ürüne ilişkin elektronik bankacılık sözleşmesini şube arşivindeki aramalarda bulunamadığı, firmanın 0545 … Numaralı telefonuna ilişkin otomatik ödeme ürünü tanımının 05/08/2013 tarihinde yapıldığı, otomatik ödeme talimatının şube arşivindeki aramalarda bulunamadığı, otomatik ödeme tanımı yapılan telefon numarası ile internet bankacılığının tanımlandığı telefon numarasının aynı olmadığının tespit edildiği, otomatik ödeme tanımı yapılan 0545 … telefonun banka sisteminde dava dışı …’in adına kayıtlı olduğu, internet bankacılığı tanımı yapılan 0546 … Numaralı telefonun banka sisteminde dava dışı …’ın başta olmak üzere 10 müşteride kayıtlı durumda bulunduğu, internet bankacılığı ürün tanımının 08/05/2015 tarihinde yapıldığı, ürüne ilişkin elektronik bankacılık sözleşmesinin şube arşivinde aramalarda bulunamadığı, 0545 … no’lu firma telefonuna ilişkin otomatik ödeme ürün tanımının 05/08/2013 tarihinde yapıldığı, otomatik ödeme talimatı şube arşivinde bulunamadığı, otomatik ödeme tanımı yapılan telefon numarası ile internet bankacılığının tanımlandığı telefon numarasının aynı olmadığı, davacının hesabında en son alacak kaydının 26/08/2014 tarihinde 22.728,39 Euro tutarlı yurt dışı havalesi olduğu, bu tarihten internet bankacılığı kanalından yapılan ilk havale tarihi olan 25/05/2015 tarihine kadar hesapta hareket bulunmadığı, firma hesabındaki tutarların 25/05/2015 -10/06/2016 tarihleri arasında 14 işlem ile havale edildiği, bu havalelerin 20.000,00 Euro tutarlı 1 adedinin … … Ltd. Şti’ne, diğer 13 adedinin ise dava dışı …’ın hesabına gönderildiği, davacının internet bankacılığı giriş IP’leri incelendiğinde internet bankacılığına giriş yapılan IP’ler ile dava dışı …’nin ve aynı zamanda adı geçenin %50 paylı ortak olduğu Bijan … Ltd. Şti’nin internet bankacılığına da giriş yapıldığı, giriş yapılan tarih ve saatlerinde örtüştüğünün görüldüğü tespit edilmiştir.
Davalı bankanın 12/01/2017 tarihli teftiş kurulu soruşturma bilgi notunda, 0546 … No’lu telefonun davacı adına satın alındığı, inceleme tarihi itibarıyla davacı adına tescilinin devam ettiği, bankanın internet bankacılığı tahsisinde herhangi bir kusurunun bulunmadığı belirtilmiştir.
Davacıya internet bankacılığı nedeniyle tanımlanan … bedeline ilişkin banka dekontunun 08/05/2015 tarihli olup, 20,00 TL’nin davacının hesabından çekildiği, dekont üzerinde tek bir imzanın bulunduğu, imzanın aidiyetine ilişkin bir ibarenin yer almadığı görülmüştür.
Elektronik bankacılık başvuru ve değişiklik formunun davacı adına 08/05/2015 tarihli olarak düzenlendiği, formda herhangi bir imzanın bulunmadığı, kullanıcı olarak dava dışı …’in isminin yer aldığı, telefon olarak 0545 … Numarasının yazılı bulunduğu, … seri numarasının yazılı olduğu anlaşılmıştır.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 2018/129200 sr. sayılı dosyası ile davalı bankanın dava dışı … ve … hakkında dava konusu internet bankacılığı yoluyla yapılan havale işlemleri nedeniyle dolandırıcılık suçundan şikayeti üzerine soruşturma başlatıldığı, soruşturma dosyasının derdest olduğu görülmüştür.
Yargılama aşamasında davalı banka vekiline 16/07/2020 tarihli celsede 08/05/2015 tarihli elektronik bankacılık sözleşmesi ve 0545 … No’lu telefona ilişkin otomatik ödeme ürün tanımlamasına ait otomatik ödeme talimat örneğini sunması için 1 ay kesin süre verildiği, davalı vekili 10/12/2020 tarihli celsede müvekkilinin kendilerine bilgi vermediğini, belge sunulmadığını beyan ettiği anlaşılmıştır.
Davacı yan davalı bankada bulunan Euro hesabından internet bankacılığı yoluyla 14 ayrı havale işlemi ile 694.596,00 Euro’nun üçüncü kişiler hesabına aktarıldığını, internet bankacılığına ilişkin davalıyla şirket yetkilisi arasında yapılmış bir sözleşme bulunmadığını, davalı bankanın şirket adına yetkisiz kişi/kişilerle internet bankacılığı sözleşmesi imzalayarak şifre ve … cihazının yetkisiz kişiye verdiğini, hesabındaki paraların havale edilmesi işlemlerinde bilgisi ve onayı olmadığını iddia etmiş, davalı yan ise yapılan işlemlerde kusur ve sorumluluğunun bulunmadığını, davacının elektronik bankacılık sözleşmesi imzalamak konusunda vekaletname ile yetki verdiği dava dışı … ile sözleşme akdedildiğini savunmuştur. Mahkemece yapılan yargılama sonunda yukarıda özetlenen gerekçe ile tarafların %50’şer oranında kusurlu olduğu kabul edilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Taraflar arasında davacının davalı bankada vadesiz Euro hesabı bulunduğu, davacının euro hesabındaki 694.596,00 Euro’nun 25/05/2015 tarihi ile 10/06/2016 tarihleri arasında 14 ayrı işlem ile internet bankacılığı yoluyla 20.000,00 Euro’sunun … … Ltd. Şti’nin, bakiyesinin ise dava dışı … hesabına aktarıldığı, elektronik bankacılık işlemleri hususunda dava dışı …’a davacı şirket tarafından vekaletname ile yetki verildiği, dava dışı …’ye davacı tarafından verilen vekaletnamede bankacılık işlemlerine ilişkin herhangi bir yetki verilmediği hususlarında herhangi bir ihtilaf bulunmamaktadır.
Uyuşmazlık, davalı banka ile akdedilen elektronik bankacılık sözleşmesi bulunup bulunmadığı, sözleşme var ise sözleşmenin davacının yetkilisi veya elektronik bankacılık sözleşmesi/ bankacılık işlemleri hususlarında yetki verdiği vekili tarafından imzalanıp imzalanmadığı, davacının internet bankacılığı yolu ile hesabından para transferleri yapılmasında bilgi ve onayının olup olmadığı, bilgi ve onayı yok ise yapılan işlemlerde taraflardan hangisinin hangi oranda kusurlu olduğu hususlarından kaynaklanmaktadır.
Davacı vekilinin istinaf itirazları incelendiğinde; yukarıda açıklandığı üzere davacı şirketin davalı bankada bulunan vadesiz Euro hesabındaki 694.596,00 Euro 25/05/2015 ile 10/06/2016 tarihleri arasında, 674.597,00 Euro’luk kısmı 13 ayrı işlem ile dava dışı … hesabına, 20.000,00 Euro’luk kısmı ise bir işlem ile dava dışı …’nin ortağı olduğu … …. Ltd. Şti’ne gönderilmiş, anılan tarih aralığında davacının hesabından bankadan veya atm’den yapılan bir para çekme işlemi yapılmamıştır.
Davacı yan aşamalarda davalı banka ile yapılan elektronik bankacılık sözleşmesi bulunmadığını ileri sürmüştür. Davalı tarafından ise davacı şirketin elektronik bankacılık işlemlerini yapmak üzere vekaletnamesinde özel yetkisi bulunan dava dışı … ile sözleşmenin yapıldığı savunulmuştur. Anılan savunmanın delili olarak da dosyaya imza içermeyen 08/05/2015 tarihli davacı adına düzenlenen, kullanıcı dava dışı …, telefon numarası 0545 … olan elektronik bankacılık başvuru ve değişiklik formunu ibraz etmiştir.
Davalı tarafından dosyaya ibraz edilen formda herhangi bir imza bulunmamaktadır. Formda yer alan cep telefonu numarası olan 0545 … No’lu telefona ilişkin otomatik ödeme talimatı bulunduğuna dair banka ekran görüntüsü dosyaya ibraz edildiği halde, otomatik ödeme talimatına ilişkin belge de ibraz edilememiştir.
Yargılama aşamasında mahkemece davalı vekiline 08/05/2015 tarihli elektronik bankacılık sözleşmesini ve 0545 … telefona ait otomatik ödeme talimatını ibraz etmek için kesin süre verilmiş ise de, davalı vekilince verilen kesin süre içerisinde anılan sözleşme ve talimat ibraz edilmediği gibi, kesin süreden sonra yargılama sırasında davalının kendisine bilgi vermediğini, belgenin sunulmadığını belirtmiştir.
Öte yandan internet bankacılığı telefon numarası olarak formda 0545 … Numarası yazılı ise de davalının sunduğu banka ekran görüntüsünde 0546 … Nolu telefona internet bankacılığına ilişkin iki adet sms’in başarı ile gönderildiği bilgisi yer almaktadır.
Davalı banka teftiş kurulu soruşturma bilgi notlarında da internet bankacılığı sözleşmesinin şube arşivindeki aramalarda bulunamadığı, formada internet bankacılığı telefon numarası olarak yazılı olan numaraya ilişkin otomatik ödeme talimatının şube arşivinde bulunamadığı, otomatik ödeme talimatı verilen numaranın banka sisteminde dava dışı … adına kayıtlı olduğu, internet bankacılığı tanımı yapılan 0546 … No’lu telefonun ise banka sisteminde dava dışı … olmak üzere 10 müşteride kayıtlı bulunduğu tespit edilmiştir.
İşbu davada ileri sürülen iddia karşısında ispat külfeti davalı banka üzerinde olup, davalı bankanın davacının yetkili temsilcisi veya bankacılık işlemleri hususunda yetki verdiği vekili ile elektronik bankacılık sözleşmesi imzalandığını, bu sözleşme kapsamında elektronik bankacılığa ilişkin şifre ve anlık şifre üreten … cihazını davacının yetkili temsilcisi veya bankacılık işlemleri hususunda yetki verdiği vekiline teslim ettiğini usulüne uygun delillerle ispatlamakla yükümlüdür.
Davalının ispat külfeti çerçevesinde dosyaya ibraz ettiği elektronik bankacılık başvuru ve değişiklik formu 08/05/2015 tarihli olup, herhangi bir imza içermemektedir. Formda davacı adına kullanıcı olarak ismi yer alan dava dışı … davacının verdiği vekaletname uyarınca elektronik bankacılık sözleşmesi yapma konusunda davacının yetkili vekili ise de, imzasının içerdiği bir belge bulunmamaktadır. Kaldı ki formdan internet bankacılığı tesis tarihi olan 08/05/2015 tarihinde dava dışı …’ın Türkiye’de bulunmadığı, İran’da olduğu dosya içerisinde yer alan pasaport bilgilerinden anlaşılmaktadır.
Öte yandan, davacının hesabından internet bankacılığı yoluyla havalelerin yapıldığı 25/05/2015 tarihi ile 10/06/2016 tarihleri arasında bankadan veya atm’den yapılan bir para çekme işlemi bulunmadığı gibi, davacının yapılan işlemlerden haberdar olduğunu bildirdiği 29/09/2016 tarihine kadar da hesap üzerinde bir işlemi bulunmamaktadır. Bir başka anlatımla dava konusu işlemlerin yapıldığı ilk tarihten davacının yapılan işlemlerden haberdar olduğunu bildirdiği tarihe kadar davacı şirket yetkilisi veya yetkili vekili tarafından banka hesabı üzerinde herhangi bir işlem yapılmamıştır.
Davacı mudinin bankada bulunan hesabını belirli tarih aralıklarında kontrol etme yükümlülüğü bulunduğuna ilişkin yasal bir düzenleme de bulunmamaktadır.
Davacı tarafından banka hesabı üzerinde 25/05/2015-29/09/2016 tarih aralığında yapılan bir işlem bulunmadığından davacının yapılan işlemlerden haberdar olduğu, uzun süre sessiz kalmak suretiyle yapılan işleme icazet verdiği veya kusurunun bulunduğu ileri sürülemeyecektir.
Davalı tarafından internet bankacılığına ilişkin anlık şifre üreten … cihazının davacının yetkilisi veya yetkili vekiline teslim edildiğine ilişkin bir bilgi ve belge bulunmadığı gibi, … cihaz bedelinin davacının hesabından çekilmesine ilişkin dekontta da bedele ilişkin işlemlerin kimin tarafından yapıldığına ilişkin ayırt edici bir unsur bulunmamaktadır.
Hal böyle olunca, mahkemece işbu davada ispat külfeti üzerinde bulunan davalının davacının yetkilisi veya bankacılık işlemleri konusunda yetki verdiği vekili ile elektronik bankacılık sözleşmesi imzaladığını, internet bankacılığı şifresi ile anlık şifre üreten … cihazını davacı yetkilisi veya yetkili vekiline teslim edildiğini usulüne uygun delillerle ispatlayamadığı, davacının 25/05/2015-29/09/2016 tarih aralığında hesap üzerinde bankadan veya atm’den işlem yapmadığı, internet bankacılığı üzerinden yapılan işlemlere ilişkin bilgi ve rızasının bulunduğunun ispatlanamadığı, davacının hesabının belirli aralıklarla kontrol etme yükümlülüğü bulunduğuna ilişkin yasal bir düzenleme olmadığı, davalının davacının bankada bulunan mevduatını korumakla yükümlü bulunduğu, davacıya yüklenecek bir kusur olmadığı, davalının ise tam kusurlu olup, davacının tam zararını karşılaması gerektiği gözetilerek davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yanılgılı gerekçe ile davacıya da kusur atfedilerek yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabet görülmemiştir.
Hüküm altına alınan alacağa, paranın hesaptan aktarıldığı tarihten itibaren faiz işletilmesi gerekmekte ise de, davacı tarafından davalıya gönderilen 26/09/2017 tarihli ihtarnamede davacının işlemiş faiz alacağını saklı tutmaksızın 694.596,00 Euro’nun ödenmesi konusunda 7 iş günü atıfet süresi tanıdığı, ihtarnamenin 28/09/2017 tarihinde davalıya tebliğ edildiği anlaşıldığından verilen atıfet süresi sonunda 10/10/2017 tarihinde davalı temerrüte düşmüş olup, anılan tarihin gözetilmesi gerekmiştir. Kaldı ki hükümde de yer alan faiz başlangıç tarihine yönelik davacı vekilinin herhangi bir istinaf itirazı bulunmamaktadır.
Tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin davanın kısmen kabulü yönündeki kararında isabet görülmediğinden davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kabulüne, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
A)1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gerekli olan 117.397,84 TL istinaf karar harcından peşin alınan 29.393,93 TL harcın mahsubu ile bakiye 88.003,91 TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
B)1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
2-Ankara 11. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 10/12/2020 tarih ve 2018/269 Esas 2020/871 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
B)1-Davanın KABULÜNE, 694.596,00 Euro’nun temerrüt tarihi olan 10/10/2017 tarihinden itibaren 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanunun 4/a maddesi gereğince devlet bankalarının bir yıl vadeli Euro mevduat hesabına ödediği döviz faizi işletilmek suretiyle davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
2-Alınması gereken 234.795,68 TL karar ilam harcından peşin alınan 58.698,93 TL’nin mahsubu ile bakiye 176.096,75 TL’nin davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından yatırılan 58.698,93 TL peşin harç ile 35,90 TL başvuru harcının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 130,00 TL tebligat ve posta gideri, 3.000,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 3.130,00 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Dava sırasında kendisini vekille temsil ettiren davacı yararına takdir edilen 305.116,25 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-HMK 333. maddesi gereğince mahkemece yatırılan avansın kullanılmayan kısmının kararın kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine
C)1-Davacı tarafından yatırılan 59,30 TL istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine,
2-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan 162,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı, 49,50 TL posta masrafı olmak üzere toplam 211,60 TL yargılama masrafının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davacı yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 08/12/2023
Başkan- … Üye – Üye Zabıt Katibi-
Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.