Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2021/1968 E. 2023/1733 K. 06.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2021/1968 Esas 2023/1733 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/1968
KARAR NO : 2023/1733

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ESKİŞEHİR ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 09/09/2021
NUMARASI : 2021/192 Esas 2021/794 Karar
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 10/03/2021
KARAR TARİHİ : 06/12/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 06/12/2023

Taraflar arasındaki menfi tespit istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı gerekçelerle davanın reddine yönelik olarak verilen hükme karşı davacı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 03/05/2017 tarihinde dava dışı …’ın kullandığı genel kredi sözleşmesine kefil olduğunu, geri ödemeleriyle toplam 289.977,47 TL olan sözleşmenin 282.000,00 TL’sine kefil olan müvekkilinin 7.977,47 TL’sinden sorumluluğunun bulunmadığını, müvekkilinin kefillik sözleşmesini okumadan banka memurunun gösterdiği her noktaya imzalanması şeklinde gerçekleştiğini, Eskişehir 4. İcra Müdürlüğünün 2021/868 esas sayılı dosyasına konu yapılan 03/05/2017 tanzim tarihli senedin de Genel Kredi Sözleşmesi yapılırken müvekkiline imzalatıldığını, söz konusu senedin 95.000,00 TL bedelli olduğunu, aynı anda da 289.977,47 TL daha kredi sözleşmesi borcu altına imza attığını, dolayısıyla müvekkilinin 282.00,00 TL limit üzerine çıkılarak toplam 384.977,00 TL borçlandırıldığını, oysa müvekkilinin kefalet altına girdiği miktarın 282.000,00 TL olduğunu, kefalet sözleşmesindeki 289.977,47 TL’nin ödenmiş olduğunu ve müvekkilinin kefilliğinin de sona erdiğini ve icra takibine konu edilen senetten dolayı kefillikten kaynaklı herhangi bir borcununun bulunmadığını belirterek, davacının davalı bankaya davaya konu yapılan alacaktan dolayı borçlu olmadığının tespitine, söz konusu senet alacağının kefillik limitinin üzerinde kaldığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; açılan davayı kabul etmediklerini, davacının müşterek ve müteselsil kefil olarak imzaladığı davaya konu kredi sözleşmesinin Genel Kredi Sözleşmesi olduğunu, bu tür sözleşmelerin süresiz kredi sözleşmeleri olduğunu, kefilin kefilliğinin kredi çekilip kapatılınca sona ermediğini, sözleşmenin ayakta kadığı sürece devam ettiğini, kullandırılan kredi tamamen ödendiğinde limitlerin tekrar kullanılabilir hale geldiğini, 289.977,47 TL’lik kredinin ödendiğini ancak asıl borçlu …’ın bu kredi sözleşmesi uyarınca kullandığı kredi kartı, ürün ve hizmetlerden doğmuş olan borcunu ödemeyerek takibe düştüğünü, davacının da bu borcun müşterek ve müteselsil kefili olduğunu, ayrıca dava dilekçesinde limiti aşan miktar gibi gösterilen 95.000,00 TL’nin banka tarafından kullandırılan bir kredi olmadığını, bu nedenle davacının limitin aşıldığına dair iddiasının gerçeği yansıtmadığını, bu nedenlerle davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; davacının dava dışı …’ın kullanmış olduğu 03/05/2017 tarihli Genel Kredi Sözleşmesine kefaletinin bulunduğu, bu kefalet limitlerinin 282.000,00 TL olduğu ve bu kredinin 289.977,47 TL bedelle ödenerek kapatıldığı, ancak buna rağmen davalı bankaca 03/05/2017 tanzim tarihli ve bu sözleşmeden kaynaklı bonodan dolayı icra takibine girişildiği, ancak bu sözleşmeden dolayı davacının davalıya borçlu olmadığının tespitinin gerektiği konusunda dava açıldığı, davaya ilişkin tüm delillerin toplandığı ve ilgili yerlerden getirtildiği, bilirkişi tarafından banka kayıtları üzerinde incelemeler yapıldığı ve bilirkişi tarafından yapılan incelemeler sonucunda davalı bankayla dava dışı … arasında 25/06/2012 tarihli …kredi kartı sözleşmesi imzalandığı, bu sözleşmede davacının herhangi garantör veya kefalet imzasının bulunmadığı, takibe konu alacağın bu sözleşmeden kaynaklandığı, yine dava dışı asıl borçlu … ile davalı banka arasında 02/07/2007 tarih 150.000,00 TL limitli 10/04/2017 tarihli 500.000,00 TL limitli süresiz kredi sözleşmesinin imzalandığı, bu sözleşmelerde de davacının imzasının bulunmadığı, 03/05/2017 tarihinde 282.000,00 TL limitli süresiz Genel Kredi Sözleşmesinin imzalandığı ve davacının bu sözleşmede kefillik imzasının bulunduğu ve bu sözleşmeden dolayı tanzim tarihi 03/05/2017 ve vade tarihli 03/05/2021 tarihi olan 95.000,00 TL bedelli senedin alındığı ve bu senedin munzam senet vasfında olduğu, raporun iki ihtimalli olarak düzenlendiği ve 25/06/2012 tarihinde imzalanan kredi kartı sözleşmesinden dolayı ve bu sözleşmede davacının kefalet imzasının bulunmaması üzerine bu borçtan sorumlu tutulamayacağının bildirildiği, diğer ihtimalde ise takibin kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla yapıldığı ve bu nedenle de davacının bu borçtan sorumlu olduğunun bildirildiği, bu hususta Ankara Bölge Adliye Mahkemesinin 21. Hukuk Dairesi’nin 2019/612 esas 2021/571 karar sayılı örnek ilamında; “davalı bankanın dava konusu takip dayanağı senedin teminat senedi olduğuna ilişkin açık bir kabulü bulunmamaktadır, istinaf aşamasında alınan bilirkişi ek raporuyla senedin banka kayıtlarında munzam senet olarak kayıtlı bulunduğu tespit edilmiştir. Bu durumda takip dayanağı senedin teminat senedi olduğu ve anlaşmaya aykırı doldurulduğu, davacı usulüne uygun deliller ile ispatlayamamıştır. Dava konusu icra takibinde talep edilen alacak miktarı toplam 24.202,00 TL senet bedeli ile 25.000,00 TL ‘dir. Takipte talep edilen alacak miktarı ile senet bedelinin farklı olması tek başına senedin genel kredi sözleşmesinin teminatı olduğu sonucunu doğurmayacaktır. Öte yandan işbu dava konusu icra takibi senede dayalı olarak yapılmıştır. Yukarıda yapılan açıklamalardan anlaşılacağı üzere senet davacının senede müteselsil kefil olduğu genel kredi sözleşmesinin teminatı olduğunun usulüne uygun delillerle ispatlayamadığından genel kredi sözleşmesinde yer alan davacı kefaletinin geçerli olup olmadığının değerlendirilmesinin sonuca bir etkisi bulunmamaktadır. Hal böyle olunca takip dayanağı senedin kambiyo senedi vasfında bulunduğu, sebeple mücerret olduğu, davacının senedin teminat senedi olduğunu ve sonradan anlaşmaya aykırı doldurulduğunu usulüne uygun delillerle ispatlayamadığı…” şeklinde bildirildiği, yine Ankara BAM 23. HD’nin 2017/947 esas 2018/460 karar sayılı ilamında; “…davacı tarafça, takip konusu senedin, davalı banka ile dava dışı …San. ve Tic. Ltd. Şti arasındaki genel kredi sözleşmesine dayalı olarak teminat maksatıyla verildiğine ilişkin iddiasını kanıtlayamadığı…” şeklinde gerekçeyle kararın kaldırıldığı ve banka lehine davanın reddine karar verildiği, aynı dosyanın Yargıtay 19. HD’nin 2018/1685 esas 2019/2273 karar sayılı ilamıyla incelendiği ve dava hakkında “…dava konusu 12/10/2010 düzenleme 07/09/2015 vade tarihli 700.000,00 TL bedelli bono vasfına haiz senet, davacı tarafından avalist sıfatıyla imzalanmıştır. TTK’nun 702. maddesinin 2. fıkrasında; ‘aval veren kişinin teminat altına aldığı borç, şekle ait noksandan başka bir sebepten dolayı batıl olsa da aval verenin taahhüdü geçerlidir’ denilmiş olup, anılan madde uyarınca aval veren davacının dava dilekçesinde ileri sürdüğü iddialarla açtığı davanın reddi gerekmektedir. İstinaf incelemesi yapan Ankara BAM 23. HD tarafından TTK’nun 702. maddesinin 2. fıkrası hükmü gözetilerek ilk derece mahkemesince kabulü dair verilen hükmün kaldırılıp davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçelerle hüküm tesisi doğru görülmemiştir. ” şeklinde karar verildiği, mahkeme dosyasında da davacının takibe ve davaya konu senedi avalist olarak imzaladığı ve yukarıda belirtilen Yargıtay kararı gereği ve bononun sebepten mücerret olduğu hükmü de dikkate alınarak, davacının bu senetten dolayı davalıya borçlu olduğu görülmekle ve yukarıdaki gerekçelerle davacının davasının reddine, İİK’nun 72/3 maddesi uyarınca Eskişehir 4. İcra Müdürlüğünün 2021/868 esas sayılı dosyasında icra veznesine girecek paranın alacaklıya ödenmemesi konusunda ihtiyati tedbir kararıyla ilgili borçlu vekilince tedbirin uygulatılması nedeniyle İİK’nun 72/4 maddesi gereği davaya konu borç olan 94.319,23 TL’nin %20’si oranındaki 18.863,84 TL tazminatın davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, ayrıca dava açılmadan önce taraflar dava şartı olan arabuluculuğa başvurduğu, anlaşmazlık sonucu işbu dava açıldığından Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliğinin 26. ve 6100 sayılı HMK’nun 297 ve 326 maddeleri uyarınca tarafların anlaşamamaları halinde iki saatlik ücret tutarı tarifenin birinci kısmına göre ileride haksız çıkan taraftan tahsil edilmek üzere Adalet bakanlığı bütçesinden ödendiği sarf kararından anlaşıldığından bu ücretin de davacıdan tahsili gerektiğinden , davacının davasının reddine, İİK’nun 72/3 maddesi uyarınca Eskişehir 4. İcra Müdürlüğünün 2021/868 esas sayılı dosyasında icra veznesine girecek paranın alacaklıya ödenmemesi konusunda ihtiyati tedbir kararıyla ilgili borçlu vekilince tedbirin uygulatılması nedeniyle İİK’nun 72/4 maddesi gereği davaya konu borç olan 94.319,23 TL’nin %20’si oranındaki 18.863,84 TL tazminatın davacıdan alınarak davalıya ödenmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu,
Müvekkilinin dava dışı …’ın davalı bankayla imzalamış olduğu 03/05/2017 tarihli genel kredi sözleşmesine 282.000,00 TL limitle kefil olduğunu, dava dışı …’un kullanmış olduğu kredinin taksitler halinde ödendiğini, son taksitin de asıl borçlu tarafından ödenmediği için müvekkili tarafından ödendiğini ve 13/11/2020 tarihinde müvekkilinin kefaletten çekildiğini bankaya ihtar ettiğini, davaya konu yapılan 03/05/2017 tanzim tarihli senedin boş olarak kendisine imza attırıldığını, sözleşmenin teminat olarak alındığını, senedin teminat senedi olmasına rağmen kötü niyetli olarak müvekkili hakkında tahkikat yapıldığını, bilirkişi raporunda da söz konusu kredi alacağının müvekkilinin imzası
bulunmayan kredi kartından kaynaklandığının tespit edildiğini, davaya konu senedin teminat senedi olduğunu, genel kredi sözleşmesi imzalanırken borç olarak alındığını, genel kredi sözleşmesinin tarihi ile senedin düzenlenme tarihi aynı tarih olan 03/05/2017 tarihli olduğunu, davaya konu kredi kartından kaynaklı borçtan müvekkilinin sorumluluğu bulunmadığından açılan davanın kabulü yerine reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, müvekkilinin borçlu olmadığını ispatlamaya çalışırken kendisinin haksız olarak %20 kötü niyet tazminatına maruz bırakıldığını, bu nedenlerle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesini istemiştir.
Davalı istinaf başvuru dilekçesine karşı vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; Davacının Eskişehir 4. İcra Müdürlüğünün 2021/868 esas sayılı dosyasının dayanağı olan 03/05/2017 tanzim tarihli ve 25/01/2021 vade tarihli 95.000,00 TL tutarlı bonodan dolayı borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Eskişehir 4. İcra Müdürlüğünün 2021/868 esas sayılı dosyası fotokopisinin incelemesinde; alacaklısının … Bankası A.Ş., borçlularının … ve … olup, 03/05/2017 tanzim tarihli ve 25/01/2021 vade tarihli 95.000,00 TL tutarlı bonodan kaynaklı 92.500,00 TL asıl alacak, 451,08 TL işlemiş faiz, 277,50 TL komisyon, 910,00 TL ihtiyati haciz vekalet ücreti, 180,65 TL ihtiyati haciz masrafı olmak üzere toplam 94.319,23 TL üzerinden kambiyo senedine özgü haciz yoluyla icra takibi başlatıldığı, 02/09/2021 tarihinde 128.530,00 TL tahsilat bulunduğu, 16/09/2021 tarihinde ilk derece mahkemesi kararı doğrultusunda tahsil edilen bedelin alacaklıya ödendiği görülmüştür.
Bankacı bilirkişiden alınan raporda özetle; davacının kefalet imzası bulunmayan ve davalı banka ile dava dışı asıl borçlu … tarafından 25/06/2012 tarihinde imzalanan … Kredi Kartı Sözleşmesi’nden ve bu sözleşmeye istinaden verilen kredi kartından ve akabinde hemen kullanılmaya başlanan 05/02/2021 tarihli takip talebine konu olan … nolu kredi kartı hesabından kaynaklanan banka alacağından, davacı …’ın sorumlu tutulamayacağı, diğer tarafından davalı banka 30/03/2021 tarihli savunma dilekçesi 6 madde de beyanı ile takip tarihi itibari ile davacının kefaleti nedeniyle borcu olmadığını ikrar ettiğini, 05/02/2021 tarihli takip talebinde yer alan alacak tutarı sadece kredi kartı borcundan kaynaklandığını, ilk kredi kartı verilmesi ile ilgili 25/06/2012 tarihli … Kredi Kartı Sözleşmesi’nde de davacı …’ın kefalet imzası yer almadığını, davaya konu senedin teminat senedi vasfında olmayıp, munzam senet vasfında olduğunu, davalı bankanın, 05/02/2021 tarihli takip talebine konu olan senedin kambiyo senetleri şekil şatrlarına uygun ve bu sebepten mücerrit olduğunu, davacı …’ın borçlu olduğu 03/05/2017 tanzim tarihli ve 25/01/2021 vade tarihli 95.000,00 TL tutarlı bono üzerinden, Kambiyo Senetlerine Özgü Haciz Yoluyla toplam 94.319,23 TL alacak tutarı için yapılan takibinden, takibin senet üzerinden yapılması nedeniyle davacı …’ın 05/02/2021 tarihli takip talebinde belirtilen toplam 94.319,23 TL borçtan sorumlu olacağı belirtilmiştir.
Somut olaya gelince, davacı yanca dava konusu senedin davalı banka ile dava dışı … arasında imzalanan genel kredi sözleşmesinin teminatı olarak alındığı ve bu sözleşme kapsamında kullanılan kredinin de ödenerek kapatıldığından bahisle takibin dayanağı olan senetten ötürü davalı bankaya borçlu bulunmadığının tespitine yönelik olarak işbu dava açılmıştır.
Her ne kadar ilk derece mahkemesince açılan davanın reddine karar verilmiş ise de, dosya kapsamında alınan bankacı bilirkişinin raporunda belirtildiği Dairemizin de kabulünde olduğu üzere, davalı banka ile dava dışı … arasında 03/05/2017 tarihli 289.000,00 TL limitli genel kredi sözleşmesi imzalandığı, davacının da bu sözleşmede 200.000,00 TL limitle kefaletinin bulunduğu ayrıca davalı banka ile dava dışı … arasında 25/06/2012 tarihinde … Kredi Kartı Sözleşmesi imzalandığı, söz konusu sözleşmede davacının herhangi bir kefalet imzasının bulunmadığı, bankacı bilirkişi tarafından yerinde yapılan incelemede dava dışı …’ın 03/05/2017 tarihli genel kredi sözleşmesi kapsamında kullandığı kredinin ödenerek kapatıldığı, dava dışı …’ın ayrıca şirket kredi kartı sözleşmesi kapsamında bankadan kredi kartı aldığı ve kullandığı, takip tarihi itibariyle kredi kartından kaynaklı toplam borcun asıl alacak ve fer’ileri ile birlikte 94.319,23 TL olduğu, söz konusu borcun ödenmesi için davalı banka tarafından dava dışı …’a Üsküdar 6. Noterliğinden 01/10/2020 tarihinde kat ihtarı çekildiği, çekilen ihtarda da sadece kredi kartı alacağının istendiği, davalı vekilinin cevap dilekçesinde açıkça genel kredi sözleşmesinin süresiz sözleşme olduğu, asıl borçluya müteattid defalar kredi kullandırmasına imkan verdiği, kefaletin de sözleşme devamınca devam edeceği, çekilen ilk kredinin ödendiği, limitlerin tamamen serbest kaldığı, ancak dava dışı asıl borçluya genel kredi sözleşmesi kapsamında yeni ürünler kullandırıldığı, borçlunun da bunu ödemeyerek hem kendisini hem de genel kredi sözleşmesinin kefili olan davacı hakkında icra takibi başlatılmasına sebep olduğunun belirtildiği halde takibin dayanağının genel kredi sözleşmesinden kaynaklı alacak olduğunun somut bilgi belgelerle dosyaya yansıtılamadığı, bankacı bilirkişinin raporunda da belirtildiği üzere dava dışı …’ın davalı bankaya … Kredi Kartı Sözleşmesi kapsamında borcu bulunduğu, bu sözleşmede davacının herhangi bir kefalet imzasının bulunmadığı, dava dışı …’ın genel kredi sözleşmesi kapsamında davalı bankaya herhangi bir borcunun da olmadığı tespit edildiğinden ve dava ve takibe konusu senedin de davalı bankayla dava dışı … arasında imzalanan genel kredi sözleşmesi kapsamında alındığı anlaşılmakla açılan davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken ilk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır.
Öte yandan, davacı yanca her ne kadar dava sebebiyle uğradığı zararın davalıdan tahsili talep edilmiş ise de, açılan davada her ne kadar davalı banka haksız ise de, kötü niyetli olduğu davacı yanca somut bilgi belgelerle ispatlanamadığından davacı yanın buna yönelik istinaf başvurusunun reddi gerekmiştir.
Tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
A)1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile,
Eskişehir Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 09/09/2021 tarih ve 2021/192 Esas 2021/794 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/(1).b-2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
2-Davanın KABULÜ ile
Davacının Eskişehir 4. İcra Müdürlüğünün 2021/868 esas sayılı dosyasından ve dayanağı olan 03/05/2017 tanzim ve 25/01/2021 vade tarihli 95.000,00 TL tutarlı bonodan dolayı borçlu olmadığının tespitine,
3-Kötü niyet tazminat talebinin REDDİNE,
4-Karar tarihi itibariyle alınması gerekli 6.442,95 TL nispi karar ve ilam harcından peşin alınan 1.610,74 TL harcın mahsubu ile bakiye 4.832,21‬ TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
5-Davacı tarafça yatırılan 1.610,74 TL peşin harç ile 59,30 TL başvurma harcı olmak üzere toplam 1.670,04‬ TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafça yapılan posta, davetiye ve bilirkişi gideri olmak üzere toplam 579,50 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
7-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden istinaf karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.’ne göre takdir ve tayin olunan 17.900,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Arabuluculuk faaliyetinin sona erdiği tarihte geçerli olan arabuluculuk asgari ücret tarifesi gereğince adalet bakanlığı bütçesinden sarf kararı ile ödenen 1.320,00-TL’nin davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
9-Taraflarca yatırılan gider avansından dosyada kalan kısmın talep halinde yatırına iadesine,
B)1-Davacı taraftan istinaf karar harcı olarak alınan 59,30 TL harcın talep halinde davacıya iadesine,
2-Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan 162,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile dosyanın istinafa gönderim gideri 64,60 TL yargılama gideri olmak üzere toplam 226,70 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından taraflar yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda uyuşmazlık konusu miktar dikkate alındığında HMK’nın 362. maddesi gereğince kesin olmak üzere, tarafların yokluğunda oy birliği ile karar verildi. 06/12/2023

Başkan Üye Üye Zabıt Katibi

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.