Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2021/1950 E. 2023/1699 K. 01.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2021/1950 Esas 2023/1699 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/1950
KARAR NO : 2023/1699

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 01/12/2021
NUMARASI : 2021/164 Esas 2021/814 Karar
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
DAVA : İtirazın İptali (Kasko Sigorta Poliçesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 23/06/2020
KARAR TARİHİ : 01/12/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 29/12/2023

Taraflar arasındaki itirazın iptali istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı gerekçeyle davanın reddine yönelik olarak verilen hükme karşı davacı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin kasko sigorta poliçesi ile teminat altına aldığı aracın trafikte seyir halinde iken davalının ZMMS poliçesi ile teminat altına aldığı araçla karıştığı trafik kazası sonucu hasara uğradığını, hasar bedelinin müvekkili tarafından sigortalısına ödendiğini, sigortalıya ödenen bedelden davalının da müteselsilen sorumlu sorumlu olduğunu, alacağın tahsili için başlatılan icra takibine davalının haksız olarak itiraz ettiğini belirterek davalının takibe itirazının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; kazanın meydana geldiği sırada müvekkili nezdinde düzenlenmiş geçerli bir poliçe bulunmadığını, poliçe işleminden sonra tutanak düzenlendiğini, müvekkilinin ancak sigortalısının kusuru oranında, poliçe limitleriyle sınırlı olarak sorumlu bulunduğunu, ödeme tarihinden itibaren faiz işletilemeyeceğini bildirerek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, yargılama aşamasında alınan bilirkişi raporunda trafik kazasının meydana gelmesine sigortalı araç sürücüsünün %100 oranında kusurlu olduğu, davalının sigortalı araç sürücüsünün ise kusursuz olduğunun tespit edildiği, raporun denetime elverişli olduğu, davalının dava dışı sigortalısının trafik kazasında kusuru bulunmadığından tazmin yükümlüğünün olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; bilirkişi raporunda sigortalı araç sürücüsünün kusursuz olduğunun belirtildiğini, KTK’nun 52. maddesinde kavşaklara yaklaşırken, dönemeçlere girerken, tepe üstlerine yaklaşırken, dönemeçli yollarda ilerlerken, yaya geçitlerine, hemzemin geçitlere, tünellere, dar köprü ve menfezlere yaklaşırken, yapım ve onarım alanlarına girerken, hızlarını azaltmak, 57/1.a maddesinde de kavşağa yaklaşan sürücülerin kavşaktaki şartlara uyacak şekilde yavaşlamak, dikkatli olmak, geçiş hakkı olan araçların önce geçmesine imkan vermek zorunda oldukları, aynı kanunun 47/d maddesi gereğince trafik güvenliği ve düzeni ile ilgili olan ve yönetmelikte gösterilen diğer kural, yasak, zorunluluk veya yükümlülüklere, uymak zorunda oldukları kurallarının davalı sigortalısı araç sürücüsü tarafından ihlal edildiğinden kazanın oluşumunda kusurlu olduğunu, hasar tespitine ilişkin itirazları bulunduğunu, parça bedelinin kdv dahil ödendiğini, bu nedenle kdv’nin hesaplanması gerektiğini, değiştirilen parçaların amortisman ve hurda değerinin bulunmadığını, tespit edilen asıl alacağa ödeme tarihinden takip tarihine kadar işlemiş faiz miktarının hesaplanmadığını, bilirkişi raporuna itirazlarının kabul edilerek yeniden rapor alınması gerektiğini belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; kasko sigorta poliçesinden kaynaklanan rücuen alacağın tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Dava Ankara 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde açılmış olup, asliye ticaret mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle verilen 2020/328 Esas 2020/889 Karar sayılı görevsizlik kararının kesinleşmesi ve davacı vekilince süresinde dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesi talebi üzerine dosya Ankara 14. Asliye Ticaret Mahkemesine tevzi edilmiştir.

6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Kaza tespit tutanağı, kasko sigortalı araç ruhsatı, ekspertiz raporu, Ankara 3. İcra Müdürlüğü’nün 2018/14209 sayılı icra takip dosyası, kasko sigorta poliçesi, hasarlı araç fotoğrafları, yargılama aşamasında makine mühendisi, sigorta hesap bilirkişi, adli trafik uzmanı bilirkişi heyetinden alınan 12/09/2021 tarihli rapor, hasar faturaları, ZMMS poliçesi, 29/06/2018 tarihli araştırma raporu, ödeme dekontu, olay yeri fotoğrafları dosya içerisinde yer almaktadır.
Dava dışı sigortalı araç sürücüsünün 26/06/2018 tarihli beyanı dosya içerisinde yer almaktadır.
Dava konusu Ankara 3. İcra Müdürlüğü’nün 2018/14209 sayılı icra takip dosyası ile davacı alacaklı tarafından davalı borçlu ve dava dışı borçlular aleyhine toplam 6.982,86 TL’nin tahsili talebiyle icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin davalı borçluya 12/12/2018 tarihinde tebliğ edildiği, davalının 7 günlük itiraz süresi içerisinde 19/12/2018 tarihinde takibe konu borca itiraz ettiği, itirazın iptali talebiyle açılan davanın itirazın davacı alacaklıya tebliğ tarihinden itibaren başlayacak olan 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı dosya içeriğiyle sabittir.
Yargılama aşamasında alınan bilirkişi raporunda, sigortalı araç sürücüsünün yerleşim yeri içinde, gündüz vakti iki yönlü yol üzerinde seyirle olay yeri kavşağa yaklaşırken hızını azaltması, kavşaktaki şartlara uyacak şekilde dikkatli ve tedbirli olması, seyrine göre sağında bulunan yoldan gelen araca ilk geçiş hakkı vermesi gerekirken aksine davranışla 2918 sayılı Kanunun 57. maddesine aykırı bir şekilde dikkatsiz, tedbirsiz ve kurallara aykırı davranarak sebep olduğu davaya konu trafik kazasının meydana gelmesinde asli ve %100 oranında kusurlu olduğu, davalının ZMMS poliçesi ile teminat altına aldığı araç sürücüsünün olay yeri kavşağa düşük bir hızla girdiği, ilk geçiş hakkının da kendisinde olması nedeniyle olayın meydana gelmesinde kendisine atfı kabil bir kusurunun bulunmadığı, davalının ZMMS’ye istinaden tazmin yükümlülüğü bulunmadığı, sigortalı araçta toplam 5.342,79 TL hasar oluştuğu yönünde kanaat bildirilmiştir.
Araştırma raporunda, meydana gelen trafik kazasının ZMMS poliçesi olmadan meydana geldiği, poliçe işleminden sonra tutanağın düzenlendiği, sigortalı araç sürücüsünün … olduğu belirtilmiştir.
Davacı yan kasko sigortalı aracın trafikte seyir halinde bulunduğu sırada davalının ZMMS poliçesi ile teminat altına aldığı araç ile karıştığı trafik kazası sonucu hasara uğradığını, hasar bedelinin sigortalıya ödendiğini, sigortalıya ödenen bedelden davalının müteselsil sorumluluğu bulunduğunu, icra takibine davalının itirazının haksız olduğunu iddia etmiş, davalı yan ise kazanın ZMMS poliçesi düzenlenmeden önce meydana geldiğini, hasardan sorumlu olmadığını savunmuştur. Mahkemece yapılan yargılama sonunda bilirkişi raporu hükme esas alınmak suretiyle davalının ZMMS poliçesi ile teminat altına aldığı araç sürücüsünün kazada kusurunun bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Taraflar arasında davacının kasko sigortacısı olduğu trafikte seyir halinde bulunduğu sırada davalının ZMMS poliçesi ile teminat altına aldığı araç ile karıştığı trafik kazası sonucu hasara uğradığı, davacı tarafından hasar bedelinin sigortalıya ödendiği, davacının sigortalısına ödediği hasar bedelinin rücuen tahsili için icra takibi başlattığı, davalının icra takibine itiraz ettiği hususlarında herhangi bir ihtilaf bulunmamaktadır.
Uyuşmazlık, meydana gelen trafik kazası sonucu sigortalı araçta hasar oluşmasında davalının sigortalısı olduğu araç sürücüsünün kusurunun bulunup bulunmadığı, sigortalı araçta oluşan hasar miktarı, davalı yanın sigortalı araçta oluşan hasar nedeniyle davacının yaptığı ödemeden sorumlu olup olmadığı hususlarından kaynaklanmaktadır.
Davacı vekilinin istinaf itirazları incelendiğinde, kasko sigorta poliçesi kapsamında sigortalısına hasar nedeniyle ödeme yapan davacının TTK’nun 1472. maddesi uyarınca halefiyet ilkesine dayalı olarak hasarın oluşmasında kusurlu olan taraflara rücu etme hak ve yetkisi bulunmaktadır. Bir başka anlatımla davacının ödediği bedeli ZMMS poliçesi kapsamında davalıdan talep etmesi, davalının sigortacısı olduğu araç sürücünün meydana gelen trafik kazasında kusurlu olması halinde mümkündür.

Yargılama aşamasında alınan bilirkişi raporu ile, kazanın oluşmasında tarafların kusur durumları ile sigortalı araçta meydana gelen hasar bedeli ayrıntılı ve gerekçeleri belirtilerek tespit edilmiştir. Anılan raporda meydana gelen kazada davacı sigortalı araç sürücüsünün %100 kusurlu olduğu, davalı sigortalısı araç sürücüsünün ise kusursuz bulunduğu tespit edilmiştir. Alınan rapor ayrıntılı, denetime ve hüküm kurmaya elverişli niteliktedir.
Hal böyle olunca, mahkemece kasko sigorta poliçesi kapsamında sigortalısına hasar nedeniyle ödeme yapan davacının TTK’nun 1472. maddesi uyarınca halefiyet ilkesine dayalı olarak hasarın oluşmasında kusurlu olan taraflara rücu etme hak ve yetkisi bulunduğu, denetime ve hüküm kurmaya elverişli bilirkişi raporu ile davacı kasko sigortalısı araç sürücüsünün meydana gelen kazada %100 kusurlu olduğu, davalı ZMMS sigortalı araç sürücüsünün ise kusursuz olduğunun tespit edildiği ve bu tespit ve değerlendirmenin oluşa ilişkin maddi bulgularla uyuştuğu, davalı ZMMS sigortalı araç sürücüsünün kazada kusurunun bulunmaması nedeniyle davacının halefiyet ilkesine dayalı olarak davalıya rücu edemeyeceği gözetilerek yazılı şekilde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik görülmemiştir.
Davacı vekili hasara yönelik istinaf itirazı ileri sürmüş ise de, açıklanan kusura ilişkin değerlendirme karşısında hasara yönelik istinaf itirazlarının sonuca bir etkisi görülmediğinden anılan itiraz yönünden Dairemizce bir değerlendirme yapılmadığı gibi, davalı yanın ZMMS poliçesinin kazadan sonra yapıldığına yönelik savunması üzerinde de durulmamıştır.
Tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin davanın reddi yönündeki kararında herhangi bir isabetsizlik görülmediğinden davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gerekli olan 269,85 TL istinaf karar harcından peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 210,00 TL harcın davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davalı yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda uyuşmazlık konusu miktar dikkate alındığında HMK’nın 362. maddesi gereğince kesin olmak üzere, tarafların yokluğunda oy birliği ile karar verildi. 01/12/2023

Başkan – Üye – Üye – Zabıt Katibi

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.