Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2021/1916 E. 2023/1749 K. 08.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2021/1916 Esas 2023/1749 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/1916
KARAR NO : 2023/1749

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA BATI ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 20/10/2021
NUMARASI : 2021/283 Esas 2021/810 Karar
DAVACI
VEKİLİ :
DAVALI :
DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 07/04/2021
KARAR TARİHİ : 08/12/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 04/01/2024

Taraflar arasındaki alacak istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı gerekçeyle davanın reddine yönelik olarak verilen hükme karşı davacı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şirketin açmış olduğu konkordato davası neticesinde alacak miktarlarının eksik hesaplandığını, alacak bildiriminde belirtilen gayri nakit alacaklarının hiç dikkate alınmadığını, kesin mühlet sonrası nakde dönüşen çekler nedeniyle 4.060,00 TL, verilen çekler nedeniyle de 13.030,00 TL güncel gayri nakdi alacakları bulunduğunu belirterek 4.060,00 TL nakit alacağın muaccel hale geldiği tazmin tarihi itibarıyla yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, 13.030,00 TL gayri nakdi alacağa dava tarihi itibarıyla işleyecek yasal faiziyle birlikte taraflarına ödenmesine karar verilmesi talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalıya dava dilekçesi usulüne uygun olarak tebliğ edilmesine rağmen davalı davaya cevap vermemiş, yargılama aşamasında davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, yargılama aşamasında alınan bilirkişi raporuna göre borçlu şirketin alacaklı banka ile fiilen nakdi kredi ilişkisinin olmadığı, mevcut alacak ilişkisinin çek garanti bedeli ödenen beş adet çekten kaynaklandığı, bu çeklerin garanti bedeli tutarı olan 9.290,00 TL ile bu işlemlerden kaynaklı 137,53 TL çeşitli masraflardan oluşan 9.427,53 TL banka alacağının geçerli olduğu, toplam tutarı 9.290,00 TL olan çek garanti bedeline karşılık kısa sürede alacak toplamının yaklaşık %75’ne tekabül eden yüksek miktarda gider tahsilatı yapılmış olmasının mutat bankacılık uygulamaları bağlamında hakkaniyetli olmayacağı, ticari tevdiat hesabından tasfiye olunan söz konusu 7.000,00 TL’nin borçlu şirketin çek garanti bedelinden kaynaklı borcuna mahsup edilmesi halinde, hesaplanan 9.427,53 TL banka alacağının 2.427,53 TL olacağının belirtildiği, konkordato davasında davacı alacağının daha fazla olarak 7.336,55 TL kabul edildiği, davacının başkaca alacağının olmadığı, çekin karşılıksız çıkması halinde muhatap bankanın yasal sorumluluk tutarını ödemesinden sonra çek hesabı sahiplerinden bu tutarı bankaya ödeme yükümlüğünün doğacağı için bu sözleşmenin eksik iki tarafa borç yükleyen sözleşme olduğu, gayri nakdi alacağın konkordato davasında çekişmeli alacak olarak talep edilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; gayrinakdi alacakların mutlaka konkordato projesinde gösterilmesi ve nisaba dahil edilmesi gerektiğini, bilirkişi raporunda belirtilenin aksine kredi tahsis komisyonu, gecikme tahsilatları, ticari kredi ekstre ürün ücreti gönderimi/tahsilatı ücretlerinin müvekkili ile ticari müşterileri arasında imzalanan genel kredi ve teminat sözleşmeleri doğrultusunda kendilerine belirli bir miktarda nakit ya da gayri nakit kredi limiti tesis edilmiş olan krediler için devreler halinde alınan ücretler olduğunu, ticari krediler müşterilerin talepleri doğrultusunda finansal analiz ve istihbarat yapılarak limit olarak tahsis edildiğini, bu tahsisin kredinin vadesinden ve kullanımından bağımsız olarak müvekkilinin müşterilerinin kredibilitelerinin ne şekilde devam ettiğinin belirlenmesi amacıyla yılda en az bir kere yenilendiğini, tüm bu işlemlerin bankalar açısından maliyet unsuru oluşturduğunu, bu nedenle ticari kredi müşterileri ile müvekkili arasında imzalanan sözleşmeler doğrultusunda devrevi taksitlerle komisyon olarak tahsil edildiğini, yasa ve mevzuat hükümlerince de tahsil edilmesinde herhangi bir yasal engel bulunmadığını, borçlu firmadan yapılan kesintilerin mutat bankacılık uygulamalarına uygun bulunduğunu, nakde dönen çek bedellerinden dolayı 7. 336,55 TL nakit, 15.800,00 TL gayrinakit kredi alacağı olduğunu, konkordato davasında kabul edilen 7.336,55 TL’nin dışında konkordato davası sırasında çekişmeli hale gelen ve kesin mühlet sonrası doğan müvekkil alacağının talep edildiğini, hükme esas alınan bilirkişi raporunun denetime elverişli olmadığını, rapor hazırlanırken ödenen çek garanti bedellerinin ödeme tarihlerinin bile belirtilmediğini, müvekkilinin güncel alacaklarının hesaplanmasının mümkün olmadığını, mahkeme tarafından gayrinakit alacak taleplerinin de kabul edilmediğini, müvekkilinin her zaman için söz konusu çek garanti bedellerinin tazmini riski ile karşı karşıya olduğunu, müvekkilinin zarara uğrayacağının alenen ortada bulunduğunu, gayrinakit alacakların konkordato da kabul edilmemesi, nisaba eklenmemesinin söz konusu olmadığını, müvekkilinin her zaman gayrinakit kredilerin nakde dönme/tazmin olma riski ile karşı karşıya olduğunu, alacağının reddedilmesinin hukuka aykırı bulunduğunu belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; alacağın hiç/eksik kaydedilmesi ile tasdik edilen konkordato nedeniyle hiç/eksik kaydedilen alacağın tahsili istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;

Ticari krediler limit risk izleme tablosu, ödeme dekontları, Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/58 Esas sayılı dosyasının Uyap’tan gelen sureti, yargılama aşamasında bankacı bilirkişiden alınan 21/09/2021 tarihli rapor dosya içerisinde yer almaktadır.
Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/58 Esas sayılı dosyasında, 30/12/2020 tarihli ara karar ile davacının 7.336,55 TL nakit, 15.810,00 TL gayri nakit alacak için komiserler kurulan başvurduğu, komiserler kurulunun 7.336,55 TL nakit yönünden kabulüne, gayri nakdi nisaba dahil edilme talebinin reddine karar verildiği belirtilerek talebin kısmen kabulüne, 7.336,55 TL’nin nisaba katılmasına karar verilmiştir.
Anılan dosyada komiserler kurulunun 29/09/2020 tarihli raporunda, davacının 23.146,55 TL alacak bildirdiği, borçlu şirket kayıtlarında borç gözükmediği belirtilmiştir.
Yargılama aşamasında alınan bilirkişi raporunda, bankanın nakde dönüşen çek bedellerinden dolayı 7.336,55 TL alacağı bulunduğu, bankanın bu tutar üzerinden nisaba katılmasına karar verildiği, bankanın 23/07/2019 tarihinde 2.030,00 TL ve 2.030,00 TL olmak üzere iki adet çek için 4.060,00 TL ödediği, nakdi alacaklı hale geldiği, 22/10/2019 tarihi itibarıyla 13.030,00 TL gayri nakit alacağı bulunduğu, 5 adet ödenen çek nedeniyle toplam banka alacağının 9.290,00 TL ile 137,53 TL masraf olmak üzere 9.427,53 TL alacaklı olduğu, banka çek riskini oluşturan 8 adet çekin ise 07/06/2021 tarihinde alacaklı bankaya imza karşılığında iade edildiği, konkordatodan önce 14/01/2019 tarihinde davalı hesabına gelen 7.000,00 TL’nin 14-30/01/2019 tarihleri arasında ticari kredi tahsis komisyonu, gecikme tahsilatı, ticari kredi ekstre ürün ücret/gönderimi tahsilatı gibi çeşitli giderler yüklenerek hesabın tasfiye edildiği, ancak taraflar arasında fiilen nakdi bir kredi ilişkisi bulunmadığı, mevcut alacağın çek garanti bedeli ödenen 5 adet çekten kaynaklandığı, bu çeklerin garanti bedeli tutarı olan 9.290,00 TL ile bu işlemlerden kaynaklı 137,53 TL çeşitli masraflardan oluşan 9.427,53 TL banka alacağının geçerli olduğu göz önüne alındığında toplam 9.290,00 TL çek garanti bedeline karşılık kısa sürede alacak toplamının %75’ine tekabül eden yüksek miktarda gider tahsilatı yapılmış olmasının bankacılık uygulamaları bağlamında hakkaniyetli olmayacağı, ticari tevdiat hesabından tasfiye olunan 7.000,00 TL borçlu şirketin çek garanti bedelinden kaynaklı borcuna mahsup edilmesi halinde hesaplanan 9.427,53 TL banka alacağının 2.427,53 TL olacağı tespit edilmiştir.
Dosyada yer alan ticari krediler limit risk izleme tablosundan gayri nakit alacağa esas çeklerin 24/10/2018 tarihinde davalı borçluya teslim edildiği görülmüştür.
Davacı yan taraflar arasında akdedilen genel kredi sözleşmesi kapsamında davalıdan nakit ve gayri nakit alacağı bulunduğunu, davalıdan olan nakit alacağın eksik olarak konkordato komiserler kurulunca kabul edildiğini, gayri nakit alacağın ise kabul edilmediğini iddia etmiş, davalı yan ise davanın reddini savunmuştur. Mahkemece yapılan yargılama sonunda yukarıda özetlenen gerekçe ile davanın reddine karar verilmiştir.
Taraflar arasında genel kredi sözleşmesi imzalandığı, kredinin ödenmediği iddiasıyla davacının kredi hesabını kat ettiği, davacının 7.336,55 TL nakit, 15.810,00 TL gayri nakit alacak için komiserler kuruluna başvurduğu, davacının 7.336,55 TL nakit alacağının konkordato davasının görüldüğü mahkemece kabul edildiği, gayri nakit alacağın ise nisaba dahil edilme talebinin reddine karar verildiği hususlarında herhangi bir ihtilaf bulunmamaktadır.
Uyuşmazlık, davacının genel kredi sözleşmesi kapsamında davalıdan komiserler kurulunca kabul edilmeyen nakit ve gayri nakit bir alacağı bulunup bulunmadığı, çekişmeli alacak var ise miktarı hususlarından kaynaklanmaktadır.
Davacı vekilinin istinaf itirazları incelendiğinde, açılan dava, çekişmeli alacaklar hakkında dava başlıklı İİK’nun 308/b maddesi kapsamında alacağı itiraza uğramış olan davacı alacaklı tarafından açılan dava niteliğindedir. Davacı yan, dava dilekçesinde komiserler kurulu tarafından kabul edilen alacak dışında davalılardan başka alacağı bulunduğunu ileri sürerek işbu alacak davasını açmıştır.
Yargılama aşamasında alınan bilirkişi raporu ile konkordatodan önce davalı hesabına gelen 7.000,00 TL’nin çeşitli ücret tahsilatları yapılmak suretiyle hesabın tasfiye edildiği, taraflar arasında fiilen nakdi bir kredi ilişkisi bulunmadığı, mevcut alacağın çek garanti bedeli ödenen 5 adet çekten kaynaklandığı, davacının alacak toplamının %75’ine tekabül eden yüksek miktarda gider tahsilatı yapmasının bankacılık uygulamaları bağlamında hakkaniyetli olmayacağı, tasfiye olunan 7.000,00 TL’nin davalının çek garanti bedelinden kaynaklı borcuna mahsup edilmesi halinde hesaplanan 9.427,53 TL banka alacağının 2.427,53 TL olacağı tespit edilmiştir.
Bilirkişi raporu ayrıntılı, denetime ve hüküm kurmaya elverişli niteliktedir. Anılan raporda da açıkça tespit edildiği üzere taraflar arasında nakit bir kredi ilişkisi bulunmayıp, iddia edilen nakit alacağın ödenen çek garanti bedellerinden kaynaklandığı, konkordatodan önce davalının hesabına gelen 7.000,00 TL’nin, bankanın gayri nakit alacak toplamının %75’ine tekabül eden yüksek miktarlı gider tahsilatı yapılarak 7.000,00 TL’nin tümünün tasfiye edilmiş olması hakkaniyetli değildir. Anılan miktar nakde dönüşen gayri nakit alacak miktarından mahsup edilmesi halinde davacının davalıdan 2.427,53 TL nakit alacağı kalacaktır. Anılan miktar ise komiserler kurulu tarafından kabul edilen alacak miktarının içerisinde kaldığı gibi, bu miktarı aşan bir nakit alacağın bulunmadığı da anlaşılmıştır.
Öte yandan, davacı ya davalıdan gayri nakit alacağı bulunduğunu iddia ederek gayri nakit alacağın da tahsilini talep etmiştir. Oysa gayri nakit alacağın tahsili değil ancak davacı tarafından depo edilmesi talep edilebilecektir. Davacı yan ise dava dilekçesinde nakit ve gayri nakit ayrımı yapmaksızın alacağın davalıdan tahsili yönünde talepte bulunmuştur.
Hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacının gayri nakit alacağı bulunup bulunmadığına yönelik bir tespite yer verilmemiş ise de, dosya içerisinde yer alan ticari krediler limit risk izleme tablosundan gayri nakit alacağa esas çeklerin 24/10/2018 tarihinde davalıya teslim edildiği anlaşılmıştır.
Gayri nakit alacağa yönelik gelinen aşamada ise, depo talebine konu edilen çeklerin davalıya teslim tarihi 24/10/2018 olup, anılan tarih gözetildiğinde dahi Çek Kanunu’nun 3/9. maddesinde öngörülen 5 yıllık süre dava tarihi olan 07/04/2021, ilk derece mahkemesi karar tarihi olan 20/10/2021 tarihlerinde dolmamış ise de, dosya Dairemize geldikten sonra, Dairemizin inceleme tarihi olan 08/12/2023 tarihi itibarıyla sona ermiş durumdadır. Bir başka anlatımla Dairemizin inceleme tarihi itibarıyla davacı bankanın çek yapraklarından kaynaklanan yasal sorumluluğu sona ermiş durumdadır.
Bu durumda gayri nakit alacak yönünden Dairemiz karar tarihi itibarıyla davacının yasal sorumluluğunun sona erdiği, davacının gayri nakit alacağa yönelik talebinin konusuz kaldığı gözetilerek gayri nakit alacak yönünden konusuz kalan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına hükmedilmesi gerekmiştir.
Gayri nakit alacağa ilişkin dava konusuz kaldığından yargılama giderleri yönünden davadaki haklılık durumunun dava tarihine göre tespiti gerekecektir.
Yukarıda açıklandığı üzere davacı yan gayri nakit alacağın tahsilini değil, ancak deposunu talep edebileceği halde işbu davada gayri nakit alacağın da tahsilini talep etmiştir. Bir başka anlatımla, davacı dava tarihi itibarıyla konusuz kalan gayri nakdi alacağın tahsili yönünden davalı aleyhine dava açmakta haksızdır.
Hal böyle olunca, davacının davalıdan komiserler kurulu tarafından kabul edilen alacak dışında nakit bir alacağının bulunmadığı, gayri nakit alacağın bulunup bulunmadığı tespit edilmemiş ise de, Dairemiz inceleme tarihi itibarıyla davacı bankanın çeklerden kaynaklanan yasal sorumluluk süresinin sona erdiği, gayri nakit alacak yönünden davanın konusuz kaldığı, dava dilekçesindeki gayri nakit alacak talebinin depo edilmesine yönelik değil, tahsile yönelik olduğu, davacının gayri nakit alacağın tahsilini talep edemeyeceği, bu durum karşısında davacının dava tarihi itibarıyla gayri nakit alacağı bulunup bulunmadığının sonuca etkisinin olmadığı gözetilerek gayri nakit alacak yönünden gelinen aşamada dava konusuz kaldığından kamu düzenine aykırılık teşkil eden bu husus re’sen gözetilerek Dairemizce yeniden kurulan hüküm sırasında konusuz kalan gayri nakit alacağa ilişkin talep yönünden yargılama giderleri gayri nakit alacak yönünden de işbu davada haksız bulunan davacı üzerinde bırakılmıştır.
Tüm bu nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kamu düzenine aykırılık gözetilerek kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kamu düzenine aykırılık gözetilerek kaldırılmasına, davacı vekilinin sair istinaf itirazlarının reddine, nakit alacak yönünden davanın reddine, gayri nakit alacak yönünden konusuz kalan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
A)1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kamu düzenine aykırılık gözetilerek KABULÜNE,
2-Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 20/10/2021 tarih ve 2021/283 Esas 2021/810 Karar sayılı kararının kamu düzenine aykırılık gözetilerek KALDIRILMASINA, davacı vekilinin sair istinaf itirazlarının reddine,
B)1-Nakit alacak yönünden davanın REDDİNE,
2-Gayri nakit alacak yönünden konusuz kalan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına,
3-Alınması gereken 269,85 TL karar ilam harcının peşin alınan 291,86 TL’den mahsubu ile fazla alınan 22,01 TL harcın davacıya talebi halinde iadesine,
4-Yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Dava sırasında kendisini vekille temsil ettiren davalı yararına, aleyhe istinaf itirazı bulunmadığı ve aleyhe hüküm kurma yasağı gözetilerek takdir edilen 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 5/A ve 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A-13. maddesi uyarınca alınması gereken 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
8-Kullanılmayan gider avansının talep halinde yatıran tarafa iadesine,
C)1-Davacı tarafından istinaf karar harcı olarak yatırılan 59,30 TL’nin talep halinde davacıya iadesine,
2-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin davadaki haklılık durumu gözetilerek davacı üzerinde bırakılmasına,
3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davalı yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda uyuşmazlık konusu miktar dikkate alındığında HMK’nın 362. maddesi gereğince kesin olmak üzere, tarafların yokluğunda oy birliği ile karar verildi. 08/12/2023

Başkan- Üye – Üye – Zabıt Katibi-

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.