Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2021/1865 E. 2021/1537 K. 15.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi .
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

.

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

.
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/10/2021
NUMARASI ….
KARAR TARİHİ : 15/12/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 21/12/2021

Taraflar arasındaki yöneticinin azli davasının yargılaması sırasında gerekçeli ara kararda yazılı temsil kayyımının yönetim faaliyetinde bulunamayacağı bu sepele genel kurulu toplantıya çağıramayacağına ilişkin verilen ara karara karşı ihtiyati tedbir isteyen davacı vekili tarafından süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TALEP
İhtiyati tedbir isteyen davacı vekili dava dilekçesinde özetle;dava dışı … ….’nin yetkili müdürü olan davalının, şirketin kurulduğu 2014 yılından beri genel kurul toplantıları için çağrı yapılması, şirket finansal tablolarının, yıllık faaliyet raporunun düzenlenmesi, genel kurul toplantısının hazırlanması, genel kurula şirketin iş hesap ve bilançolarını açıklama, ortaklara hesap verme gibi yasadan doğan yükümlülüklerini bu yöndeki ısrarlı taleplerine rağmen yerine getirmediğini, basiretli şekilde davranma yükümlülüğünü ihlal eden davalının zamanında başvuru yapmamak ve/veya gerekli harç ve giderleri ödememek suretiyle şirkete ait birçok maden ruhsatı sahasının düşmesine (terk edilmiş sayılmasına) neden olduğunu, ayrıca, müdür tarafından zamanında yapılmayan ödemeler nedeniyle şirkete önemli miktarda idari cezalar kesildiğini, şirket müdürünün bu şekilde kasti ve ihmale dayalı davranışlarıyla şirketi önemli ölçüde zarara uğrattığını, ayrıca davalının şirketle aynı alanda faaliyet gösteren …. İle…. İsimli şirketlerin de ortağı/yöneticisi olup şirketin rekabet oluşturan faaliyetleriyle açıkça TTK’nın 626/2. Maddesini ihlal ettiğini, davalı müdüre esas sözleşmede bu konuda yetki verilmediği gibi müvekkili tarafından açık izin de verilmediğini, şirketin %90 oranında hissesine sahip olan müvekkilinin şirketi idare ve temsil yetkisinin bulunmadığını, davalı tarafından şirketin kurulduğu yıldan bu yana genel kurul toplantısı için çağrıda bulunulmadığından Hindistan taabiyetinde bulunan müvekkilinin şirketin kurulduğu 2014 yılından beri ülkeye gelmediğini, dolayısıyla hiçbir toplantı kararına veya şirketin faaliyetine iştirak etmediğini, şirketin tüm ticari defter ve kayıtları davalının elinde bulunduğundan şirket defterlerini inceleme olanaklarının bulunmadığını, davalıya keşide olunan 28/02/2020 tarihli ihtarname ile ilgili yıllar için şirketi genel kurul toplantısına çağırması ve bildirilen konuların gündeme konulmasının istendiği halde davalı tarafından taleplerinin kabul edildiğine dair bir beyanda bulunulmadığını, TTK’nın 412. Maddesi gereği genel kurulun toplantıya çağrılması hususunda açılan davanın Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …… Karar sayılı kararıyla müvekkili ortağın şirkette azınlık paya sahip olmadığından reddedildiğini, davalının şirket zararına 8 adet maden ruhsat sahasının terk edilerek şirketin elinde sadece 2 adet maden ruhsat sahasının kaldığını, davalının bu şekilde TTK’nın 626. Maddesindeki özen ve bağlılık yükümlülüğünü ihlal ettiğini belirterek şirket müdürü olan davalının azli istemiyle açılan davada şirketin daha fazla zarara uğramasını önlemek amacıyla şirketi yönetmek ve temsil etmek üzere şirkete kayyım atanmasına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili itiraz dilekçesinde özetle; dava dosyasında davalının azli ve kayyum atanması talepli dava bulunduğunu, yargılama sırasında ara kararı ile şirkete temsil kayyumu atanmasına karar verildiğini, temsil kayyumlarının başvurusu üzerine mahkemece 27/09/2021 tarihli ara karar ile genel kurulun temsilciler tarafından yapılması yönünde ara karar kurulduğunu, öncelikle temsil kayyumları atanmasına ilişkin istinaf edildiğini ve henüz nihai sonuca bağlanmadığını, ayrıca davanın şirkete karşı açılmadığını ve şirketin organ yokluğu bulunmadığını, salt kötü yönetim iddiası ile kayyum atanmasının mümkün olmadığını, bu konuda Yargıtay içtihatları bulunduğunu, temsil kayyumlarının genel kurulu toplama hususunda yetkilendirilmesinin talep ile bağlılık ilkesine aykırı olduğunu, bunun ayrı bir dava konusu olduğunu, yalnızca temsil ile yetkilendirilen kayyumların temsil yetkisini aşarak genel kurul toplamalarının yetkilendirme kararına aykırı olduğunu, TMK 426 ve 427/4 maddeleri çerçevesinde ancak yönetim kayyumunun genel kurulu toplama olanağı bulunduğunu bildirmiş, 27/09/2021 tarihli genel kurulun yapılmasına yönelik ara kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; TTK’da ve özel yasalarda limited şirkette temsil kayyumu atanmasına ilişkin özel hüküm bulunmadığından TTK 1. Maddesi yollaması ile 4721 sayılı Türk Medeni Kanun hükümlerinin uygulanması gerektiği, bu çerçevede TMK 426 maddesi uyarınca şirketi dışa karşı temsil etme görevi ile sınırlı olmak üzere temsilci atanabileceği bu durumda şirket müdürünün yönetimsel görevlerinin devam ettiği, genel kurul toplantısı talebinin kabulü kararının yönetimsel görevler içinde bulunması sebebi ile mahkemece atanan temsil kayyumlarının genel kurul kararı almasının yerinde olmadığı, buna bağlı olarak mahkemeden genel kurulun şirket merkezi dışında yapılmasına ilişkin talepte bulunulması sebebi ile temsil kayyumlarının uygun göreceği adreste genel kurul toplantılarının yapılmasına, bu konuda kendilerinin temsil yetkisinin bulunduğunun temsil kayyumuna hatırlatılmasına ilişkin mahkemece verilen ara kararının da yerinde olmadığı, (Y. 11. H. D. 2018/3681 E., 2019/5099 K., 2015/15547 E., 2017/2554 K.) davalının itirazının yerinde bulunduğu, sözkonusu ara kararı ihtiyati tedbir niteliğinde olmadığından temsil kayyumlarının başvurusu üzerine verilen ara karar olmakla bu karara karşı re’sen inceleme yapılıp karar verilebileceği gerekçesiyle duruşma açılmaksızın dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu talebin kabulüne karar verilerek ara karardan dönülmesine, temsil kayyumlarının yetki alanlarının dışına çıktıkları konusunda uyarılmasına ve genel kurul toplamaya yetkilerinin olmadığının kendilerine ivedilikle hatırlatılmasına karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalının tek müdür sıfatıyla elinde bulundurduğu dava dışı … … Ltd. Şti deki yönetim hakkının ve temsil yetkilerinin kaldırılması gerektiğini, mahkemece verilen 21/10/2021 tarihli ara kararın hatalı olduğunu, davalının genel kurul toplantılarını yaptırmamak için her türlü yolu kullandığını ve iyiniyet kurallarına aykırı davrandığının açık olduğunu, şirket ortaklarının genel kurulu doğrudan toplantıya çağırma yetkisi bulunmamakta olup, ortakların bu haklarını ancak müdür aracılığıyla, müdürün çağrıya rağmen toplantı yapmaması halinde ise mahkemeden talepte bulunabileceklerini, şirketin genel kurul toplantılarının yapılmadığını, kayyımın keyfi biçimde bir toplantı çağrısı yapmış olmadığını, kayyımın genel kurulda oy hakkı bulunmadığından yönetim yetkisini ihlal ettiğinden söz edilemeyeceğini bildirerek ilk derece mahkemesinin 21/10/2021 tarihli ara kararının kaldırılmasını istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Talep; menfaat çatışması sebebi ile açılan davada şirketi temsil için kayyım atanmasına ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
HMK’nın İstinaf Yoluna Başvurulabilen Kararlar başlıklı 341. maddesinin 1. Fıkrasına göre de; “İlk derece mahkemelerinden verilen nihai kararlar ile ihtiyati tedbir, ihtiyati haciz taleplerinin reddi ve bu taleplerin kabulü halinde, itiraz üzerine verilecek kararlara karşı istinaf yoluna başvurulabilir.”
Somut olayda, mahkemece 27/09/2021 tarihi ara karar ile genel kurulun temsilciler tarafından yapılmasına karar verilmiş, istinafa konu 21/10/2021 tarihli ara karar ile de, 27/09/2021 tarihli ara karardan dönülerek temsil kayyımlarının görevinin şirketi dışa karşı temsil etmek olduğu hatırlatılarak genel kurul çağrıya kararının yönetimsel etkiler içinde bulunması ve bu yönde müdürün yetkisi kaldırılmadığından temsil kayyımının bu konuda karar alma yetkisinin bulunmadığını kendilerine bildirilmesine, genel kurulu toplama ve genel kurul yapma konusunda yetkilerinin bulunmadığı belirlenerek temsil kayyımlarına tebliğine karar verilmiş olup, söz konusu ara karar HMK’nın 341/1.maddesinde sayılan istinaf yoluna başvurulabilecek kararlardan değildir.
Tüm bu nedenlerle davacı yanın istinaf başvurusunun usulden reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davacının istinafa konu ettiği ara karar HMK’nun 341. maddesi gereğince istinafa tabi kararlardan olmadığı için davacının istinaf başvurusunun USULDEN REDDİNE,
2-Alınması gerekli olan 59,30 TL istinaf karar harcı peşin yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından taraflar yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362(1)-f maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.15/12/2021


Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.