Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2021/1864 E. 2021/1560 K. 16.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi …
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

….

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/09/2021
NUMARASI ….
KARAR TARİHİ : 16/12/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 16/12/2021

Taraflar arasındaki anonim şirket yöneticilerinin sorumluluğundan kaynaklanan tazminat istemine ilişkin dava kapsamında ihtiyati haciz ve ihtiyati tedbir isteminin yargılaması sonunda ara kararda yazılı nedenlerden dolayı istemin reddine yönelik olarak verilen hükme karşı ihtiyati tedbir isteyen davacı vekili tarafından süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TALEP
İhtiyati tedbir isteyen davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin …. hissedarı olduğu … … AŞ’nin yönetim kurulu üyeleri olan davalıların … … AŞ’ni uğratmış oldukları zararın tazmini ile … … AŞ’ye ödenmesine ilişkin şimdilik 50.000,00 TL üzerinden açılan belirsiz alacak davasında; müvekkilinin ortağı olduğu … AŞ’nin diğer ortaklarının ,,,,, olup şirketin yönetim kurulunun her bir hissedarının gösterdiği ikişer kişiden olmak üzere toplamda 6 kişiden oluştuğunu, ancak A Grubu ve B Grubu hisseleri temsil eden yönetim kurulu üyelerinin olumlu yönde iradesi bulunmadan karar alınamadığını, … ..AŞ yönetim kurulunun A ve B grubu hissedarlarını temsil eden davalıların yönetim kurulu üyesi oldukları anonim şirketi değil de temsilcisi oldukları hissedar gruplarına bağlılık ve sadakat göstererek şirketin zarara uğramasına sebebiyet verdiklerini, … tarafından …’ya 2012 ve 2016 yılları arasında TL cinsinden sağlanmış olan finansmana hukuken mümkün olmamasına rağmen faiz yürütülmesi ve böylelikle hatalı bir şekilde gerçekte olduğundan çok yüksek miktardaki alacağın şirket kayıtlarına borç olarak yansıtılmasının …’ya açıkça zarar verdiğini, …’ın 2012 ve 2014 yılları arasında …’ya TL cinsinden sağladığı finansmana/fonlamaya ilişkin alacağını, 2014 yılı sonunda, hissedarlar arasında bir mutabakat olmadan keyfi ve tek yanlı kararına istinaden geriye dönük şekilde işlem tarihindeki kur üzerinden USD para birimine dönerek takip etmeye başlaması ve şirketi gerçekte olduğundan daha fazla borçlu gösteren bu usulsüzlüğe davalılarca engel olunmayıp izin verilmesinin şirketi açıkça zarara uğrattığı, 31.05.2021 tarihinde müvekkili şirket temsilcisi tarafından düşülen şerhe rağmen davalıların almış oldukları hukuka aykırı karar neticesinde … hatalı şirket kayıtları düzeltilmeden … ve …’e büyük miktarda ödemeler yapmaya başladığını, hissedarlardan …’ın faiz uygulama hakkı olmadığı bir dönemde faiz uygulamasına ve keza alacaklarını mesnetsiz bir şekilde dövize dönerek takip etmesine izin verilmesi …’yı zarara uğrattığı gibi hissedarların faiz uygulama hakkına sahip oldukları 09.06.2016 tarihi sonrasında gerek …’ın gerekse …’in Hissedarlar Sözleşmesi ile kararlaştırılan oranın üzerinden faiz uygulamasına izin verilmesinin de …’yı zarara uğrattığını, … ve …’in 85 sayılı Cumhurbaşkanı kararına aykırı şekilde alacaklarını TL’sına dönmeksizin takip ettiği ve davalılar, hissedarların hukuka aykırı bu işlemlerine engel olmamak suretiyle …’yı zarara uğrattıklarını, şirket kayıtlarının Vergi Usul Kanunu’na aykırı bir şekilde tutulmuş olmasının da …’yı zarara uğrattığını, bu zararın … tarafından düzenlenen faiz faturalarının KDV siz düzenlenmesinden kaynaklandığını, genel kurul kararı olmaksızın … adına yüksek miktarlarda bağış yapılmasının da şirketi zarara uğrattığını, …’nın üst düzey yöneticilerine sağlanan fahiş miktardaki menfaatler ve belgesiz yapılan usulsüz harcamalar sebebiyle de …’nın zarara uğratıldığını, … Değeri belirleme sürecini zamanından önce başlatan davalıların sorumlu olduklarını, şirketin gelirlerini ve karlılığını olumlu şekilde doğrudan etkileyecek kimi faaliyetler …sürecinde şirketin değerinin düşük çıkması için sırf hissedarlar arasında devam etmekte olan bir uyuşmazlık bahane edilerek sadece … ve …’in menfaatleri öyle gerektirdiğinden geciktirildiği ve …’nın böylelikle ciddi şekilde zarara uğratıldığını, davalıların … Değerleme sürecini hukuka aykırı bir şekilde başlatıp devam ettirip kendilerince finalize ettikten sonra bekletilen bu işlerle ilgili harekete geçildiğini, söz konusu gecikmeler nedeniyle davalı yönetim kurulu üyelerinin sorumluluklarının bulunduğu, davalıların, gerek …’nın sahip olduğu maden ruhsatlarının içerdiği gerçek maden rezervini AMC ile paylaşmadıkları gerekse … Değeri belirleme sürecinde AMC’nin bakır fiyat tahmini yapmasına engel olup kendilerinin keyfi bir şekilde belirledikleri bakır fiyat tahmininin kullanılmasını sağladıkları için sorumlu olduklarını, davalıların, … tarafından izabe, rafinasyon ve nakliye maliyetlerinin AMC ile hatalı şekilde paylaşılmasından ve …’nin bu hatalı kayıtları değerleme raporunda kullanılmasına sebep olmalarından dolayı sorumlu oldukları, davalıların … değerleme raporunun hukuka ve Hissedarlar Sözleşmesi ile eklerine aykırı şekilde tanzim edilmesinden sorumlu olduklarını, davalıların, üretim maliyeti (İzabe/Rafinasyon/Nakliye) bilgilerinin … tarafından hatalı şekilde kullanılmasından ve böylelikle şirketin değerinin gerçekte olduğundan düşük çıkmasından dolayı sorumlu olduklarını, davalıların …’nın hatalı mali kayıtları ve finansal verilerini şirketin değerlemesinin yapılması maksadıyla … ile paylaşmalarından dolayı sorumlu olduklarını, davalıların …’nin taslak raporunun Hissedarlar ile paylaşılmasını sağlayamadıkları için sorumlu olduklarını, davalıların …’nın sahibi olduğu taşınmazların … belirlenmesinde dikkate alınmamasından, müvekkili şirketin ve onu temsil eden yönetim kurulu üyelerinin bilgi alma hakkını engellemelerinden ve eşit işlem ilkesine açıkça aykırı davranmalarından, davalıların yönetim kurulunun yetki, görev ve sınırlarını aşan kararlar almış oldukları için de sorumlu olduklarını, davalıların şirket çalışanlarının ve B Grubu hissedarların basına gerçek dışı beyanda bulunmalarına engel olmamaları ile de sorumlu olduklarını, davalıların, kreditör kuruluşlarla yapılan sözleşmeler kapsamında Şirketin üstlendiği edimlerin zamanında yerine getirilmemesinden dolayı Şirketi temerrüt tehlikesi ile karşı karşıya bıraktıklarını, zarar miktarının tespitinin muhakeme ve teknik bilgiyi gerektirdiğini, teknik bilirkişi raporuyla belirleneceğini belirterek davalıların üzerine kayıtlı gayrimenkullerin ve davalılar üzerine kayıtlı diğer malvarlıklarının araştırılarak tespit edilen gayrimenkul ve menkul mallar üzerine ihtiyati haciz konulmasına, aksi kanaatte olması halinde davalıların üzerine kayıtlı gayrimenkullerin ve davalılar üzerine kayıtlı diğer malvarlıklarının araştırılarak tespit edilen gayrimenkul ve menkul mallar üzerine ihtiyati tedbir konulmasına ve taşınmazların kayıtlarına davalıdır şerhinin işlenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk derece mahkemesince dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda; somut uyuşmazlıkta davacı talebi taraf delilleri toplanmak suretiyle yapılacak yargılama neticesinde değerlendirilebileceğinden talep yargılamaya muhtaç bulunmakla mevcut dosya kapsamı uyarınca yasada aranan yaklaşık ispat koşulu yerine getirilmediği gibi dava konusu olmayan malvarlığı unsurlarına ihtiyati tedbir konulamayacağından dosya kapsamı uyarınca yerinde görülmeyen ihtiyati tedbir talebinin ve İİK 257 maddesinde öngörülen muaccel bir alacağın varlığına ilişkin yasal koşulun bu aşamada gerçekleşmediği gerekçesiyle ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
İhtiyati tedbir isteyen davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğunun yasadan kaynaklanan bir sorumluluğa, aynı zamanda akdi veya haksız fiil sorumluluğuna dayandığı kabul edildiğinden ihtiyati haciz ve ihtiyati tedbir koşullarının oluştuğunu, ilk derece mahkemesince ihtiyati haciz ve tedbir isteminin reddine dair verilen kararın hukuka aykırı olduğunu, bu kararın müvekkilinin hak arama özgürlüğünü ihlal ettiği gibi adil yargılama haklarını da engellediğini, müvekkili şirket tarafından …’nın 2020 yılı genel kurulunda yönetim kurulunun ibra edilmediğini, dava dilekçesi ekinde sunulan noter ihtarnamelerinde defalarca kez yönetim kurulunun zarardan sorumluluğunun hatırlatıldığını, arabuluculuk aşamasında yönetim kurulu üyelerinden söz konusu zararların tazmini talep edilmiş ise de davalı yönetim kurulu üyeleri tarafından taleplerin kabul edilmediğini, davalı yönetim kurulu üyeleri açısından para alacağının muaccel hale geldiğini, haksız eylemden kaynaklanan zararın haksız eylemin gerçekleştiği tarihte muaccel olduğunu, müvekkili şirket tarafından 2020 yılı Genel Kurulunda yönetim kurulu üyelerinin ibra edilmemesi, taraflar arasındaki ihtarnameler, A … Raporu ve ve diğer deliller dikkate alındığında iddiaların yaklaşık olarak ispatlandığını, HMK’nın 389. Md. Uyarınca ihtiyati tedbir koşulunun da oluştuğunu, tedbir taleplerinin kabul edilmemesi halinde müvekkilinin hakkını elde etmesi önemli ölçüde zorlaşacağını ya da tamamen imkansız hale geleceğini, yaşanılan gecikme nedeniyle davalıların malvarlıklarını devretmiş olması ve bu nedenle müvekkili şirketin ciddi bir zararının doğmuş olmasının dahi kuvvetle muhtemel olduğunu, ileri sürerek açıklanan bu ve re’sen gözetilecek nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Talep, ihtiyati tedbirve haciz isteyen davacı şirketin C grubu hissedarı olduğu dava dışı …AŞ’nin yönetim kurulu üyesi olan davalıların şirketi zarara uğrattıkları iddiasıyla uğranılan zararın tazmin edilerek şirkete ödenmesi istemiyle açılan sorumluluk davası kapsamında davalı yönetim kurulu üyelerinin mal varlıkları ve gayrimenkulleri üzerine ihtiyati haciz konulmasına, olmadığı takdirde ihtiyati tedbir konulmasına, taşınmazları üzerine davalıdır şerhi konulması istemlerine ilişkin olup ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle ihtiyati tedbir ve haciz isteyen davacının tedbir ve haciz istemlerinin reddine karar verilmiştir.
Bilindiği üzere HMK’nın 389/(1). maddesinde, mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebileceği, HMK’nın 390/(2). maddesinde de hakimin talep edenin haklarının derhal korunmasında zorunluluk bulunan hallerde karşı taraf dinlenmeden de tedbir kararı verebileceği hüküm altına alınmıştır. HMK’nın 390/(3). maddesinde ise tedbir talep eden taraf dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorunda olduğu düzenlenmiştir.
İhtiyati tedbir kesin hükme kadar devam eden yargılama boyunca tarafların dava konusu ile ilgili olarak hukuki durumunda meydana gelebilecek zararlara karşı öngörülmüş geçici nitelikte geniş veya sınırlı hukuki korumadır.
İhtiyati haczin koşullarını düzenleyen İİK’nın 257. maddesi ise, vadesi gelmiş ve rehinle temin edilmemiş bir para borcunun alacaklısının borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır, taşınmaz malları ve alacakları ile diğer haklarının ihtiyaten haczettirebileceği düzenlenmiştir. Aynı yasanın 258. maddesi gereğince alacaklı, alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek delilleri göstermek mecburiyetindedir. Bir başka deyişle ihtiyati haciz kararı verilmesi için mutlak ispat şartlarının oluşmasına gerek bulunmayıp, yaklaşık ispat ölçülerinde ispat yeterli olacaktır (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 26/02/2014 tarihli 2013/16354 esas 2014/3605 karar sayılı içtihadı emsal niteliktedir).
Somut olayda ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz isteyen davacı vekili tarafından, talep dilekçesi ekinde A … AŞ tarafından düzenlenen … … AŞ’nin 01.01.2012-30.06.2020 dönemi sınırlı uygunluk denetim raporu örneğine, ihtarnamelere, arabuluculuk anlaşamama son tutanağına, hisse satın alma sözleşmesine, hissedarlar sözleşmesine, dayanılarak, ortağı olduğu talep dışı …AŞ’nin yönetim kurulu üyeleri olan davalıların anılan anonim şirketini zarara uğrattıkları iddiasıyla uğranılan zararın tazmin edilerek anılan şirkete verilmesi istemiyle şimdilik 50.000 TL üzerinden açılan belirsiz alacak davasında davalıların üzerine kayıtlı gayrimenkullerin ve davalılar üzerine kayıtlı diğer malvarlıklarının araştırılarak tespit edilen gayrimenkul ve menkul mallar üzerine ihtiyati haciz konulmasına, aksi kanaatte olması halinde davalıların üzerine kayıtlı gayrimenkullerin ve davalılar üzerine kayıtlı diğer malvarlıklarının araştırılarak tespit edilen gayrimenkul ve menkul mallar üzerine ihtiyati tedbir konulmasına ve taşınmazların kayıtlarına davalıdır şerhinin işlenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Somut olaya gelince, davacı yanca davalılara ait mal varlıkları üzerine davalıdır şerhi konulması talebinin ilk derece mahkemesince reddine karar verilmiştir. Mahkemece verilen karar HMK’nun 341/1. maddesi kapsamında düzenlenen esas hakkında nihai karar niteliğinde olmadığı gibi ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz talebinin reddi, bu taleplerin kabulü halinde itiraz üzerine verilen karar niteliğinde de değildir. HMK geçici hukuki korumalarda sadece 341/1. maddesinde yazılı olan ihtiyati haciz ve ihtiyati tedbir talebinin reddi ve bu taleplerin kabulü halinde itiraz üzerine verilen kararlara karşı istinaf kanun yolunu açmış, diğerleri hakkındaki kararlar yönünden ise istinaf imkanı tanımamıştır.
Olayların anlatımı taraflara, hukuki nitelendirme ise hakime aittir. Davacı yanın davalılara ait mal varlıkları üzerine davalıdır şerhi konulması talebi geçici hukuki koruma olmakla birlikte HMK’nun 389 vd. maddelerinde düzenlenen ihtiyati tedbir niteliğinde değildir. Mahkemece talebin ihtiyati tedbir talebi olarak nitelendirilip ihtiyati tedbir talebinin reddi yönünde karar vermiş olması da bu sonucu değiştirmeyecektir.
Sonuç olarak yukarıda açıklanan nedenlerle; ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz isteyen davacı vekilinin, istinaf başvuru kanun dilekçesinde yer verdiği itirazların yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına, uyuşmazlık konusunun davalı yönetim kurulu üyelerinin anonim şirketi zarara uğrattıkları iddiasıyla uğranılan maddi zararın şirkete ödenmesi istemine, başka bir deyişle para alacağına ilişkin olmasına, dolayısıyla ihtiyati tedbir istemine konu davalıların mal varlığının uyuşmazlık konusu olmamasına, ihtiyati haciz istemi yönünden de sorumluluk davasına esas alacağın İİK’nın 257. Maddesi uyarınca talep tarihi itibarıyla muaccel olduğuna dair aynı Yasa’nın 258. Maddesi uyarınca yaklaşık ispatın sağlanamamış olmasına göre Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine, ayrıca ilk derece mahkemesince verilen karar HMK’nun 341/1 maddesinde düzenlenen istinaf yoluna başvurulabilen kararlar niteliğinde olmadığından “Davalıdır” şerhi talep eden davacı vekilinin istinaf başvurusunun usulden reddine karar verilmesi gerekmiştir
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-“Davalıdır” Şerhi talep eden davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 341. maddesi gereğince istinafa tabi karar niteliğinde bulunmadığından USULDEN REDDİNE,
2-İstinafa başvuran ihtiyati tedbir ve haciz isteyen davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
3-492 sayılı Harçlar Kanunu’nun karar tarihinde yürürlükte bulunan ilgili Tarifesi hükümleri uyarınca alınması gereken 59,30 TL maktu karar harcı başlangıçta alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
4-İstinafa başvuran tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin istinafa başvuran taraf üzerinde bırakılmasına, varsa kullanılmayan gider avansının istek halinde kendisine iadesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/1-f. maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 16/12/2021

Başkan- … Üye – … Üye – … Zabıt Katibi-…

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.