Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2021/185 E. 2023/667 K. 04.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2021/185 Esas 2023/667 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/185
KARAR NO : 2023/667

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/10/2020
NUMARASI : 2012/360 Esas 2020/604 Karar
DAVACI
VEKİLLERİ :
DAVALILAR :
VEKİLİ :
DAVA : İtirazın İptali (Genel Kredi Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 29/11/2012
KARAR TARİHİ : 04/05/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 18/05/2023

Taraflar arasındaki itirazın iptali istemine ilişkin asıl ve birleşen davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı asıl davada davalı …A.Ş. ve … A.Ş. hakkındaki davanın reddine, diğer davalılar hakkındaki dava ile birleşen davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı asıl dava yönünden asıl davada davacı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Asıl davada davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağının tahsili için başlatılan icra takibine davalıların haksız olarak itiraz ettiğini belirterek itirazın iptaline, %40 oranında icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Birleşen davada davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağının tahsili için başlatılan icra takibine davalıların haksız olarak itiraz ettiğini belirterek itirazın iptaline, %20 oranında icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Asıl davada davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; geçerli bir kefalet akdi kurulmadığını, sözleşmedeki imzaların müvekkillerine ait olmadığını, tüzel kişiler yönünden de şirket temsilcileri tarafından atılmış bir imza bulunmadığını, davacının asıl borçludan tahsil ettiği bedelleri mahsup etmeyerek fazla miktar üzerinden icra takibi başlattığı, faiz oranının fahiş olduğunu, muaccel bir alacağın bulunmadığını bildirerek davanın reddini istemiştir.
Birleşen davada davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; genel kredi sözleşmesindeki imzanın müvekkili …’un eli ürünü olmadığını, icra dosyasından tahsilat sağlandığını bildirerek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, takibe konu kredinin 20/02/2012 tarihli GKS’ye istinaden kullandırıldığı, sözleşmenin asıl borçlu … İnş. Ltd. Şti. ile davacı banka arasında yapıldığı, her ne kadar davalı şirket adına o tarihte yetkili olan … adına atılan imzanın onun tarafından atılmadığı iddia edilmiş ise de çıkartılan meşruhatlı davetiyeye rağmen yetkili şahsın duruşmaya gelmediği ve mazerette bildirmediği, bu suretle imza itirazından vazgeçtiğinin anlaşıldığı, imzanın şirket yetkilisinden sadır olduğu sonucuna varıldığı, takibe konu kredi sözleşmesine istinaden kullandırılan kredinin tamamının bu şirket tarafından kullanılmış olması dikkate alındığında sözleşmedeki imzanın şirket yetkilisine ait olmamasının bir öneminin de olmadığı, netice olarak borçtan sorumlu olduğu, diğer kefil olan davalılar yönünden ise davalıların tamamının imza itirazlarından vazgeçtikleri ancak kredinin dayanağını teşkil eden 20/02/2012 tarihli sözleşmede kefiller … İnş. ve Tic. A.Ş. ile …San. Tic. A.Ş.’nin sözleşmede imzaları bulunmadığından bu davalıların borçtan sorumlu olmadıkları, imzaları bulunan diğer gerçek şahıslar ve şirketlerin müteselsil kefil sıfatıyla takibe konu borçtan sorumlu oldukları, davalılar haksız olarak takibe itiraz edip davacının zamanında alacağına ulaşmasına engel olduğundan İİK’nun 67/2 maddesi uyarınca alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatına karar verilmesi ile davacının kötü niyeti tespit edilemediğinden davalıların koşulları oluşmayan kötü niyet tazminatı talebinin reddi gerektiği, her ne kadar dava dilekçesinde %40 oranında icra inkar tazminatı talep edilmiş ise de İİK’nun 67. maddesinde 02/07/2012 tarihinde değişiklik yapılmış olup %40 olan icra inkar tazminatı oranının %20 olarak değiştirildiği, dava konusu takibin 12/07/2012 tarihli olup yasal değişiklikten sonra takip yapılmış olduğundan icra inkar tazminatının %20 olarak değerlendirildiği gerekçesiyle asıl dava yönünden davacının davalılar … aleyhine açtığı davanın kısmen kabulüne, davacının bu davalılar aleyhine yaptığı takibe davalıların vaki itirazının dava tarihi itibariyle 925.235,03 TL asıl alacak, 7.658,56 TL işlemiş faiz, 382,92 TL BSMV, 1.099,79 TL ihtarname masrafı, 279,25 TL ihtiyati haciz masrafı, 7.711,58 TL takipten sonra dava tarihine kadar işlemiş faiz, 385,58 TL BSMV olmak üzere toplam 942.752,71 TL yönünden iptali ile takip talebindeki koşullarda takibin devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine, davacının davalılar …San.Tic.A.Ş. ile … İnşaat ve Tic. A.Ş. aleyhine açtığı davanın reddine, davacının kötü niyeti tespit edilemediğinden davalıların koşulları oluşmayan kötü niyet tazminatı talebinin reddine, birleşen davada davacının davalılar aleyhine açtığı davanın kısmen kabulüne, tahsilde tekerrür olmamak üzere davacının bu davalılar aleyhine yaptığı takibe davalıların vaki itirazının dava tarihi itibariyle 925.235,03 TL asıl alacak, 7.658,56 TL işlemiş faiz, 382,92 TL BSMV, 1.099,79 TL ihtarname masrafı, 279,25 TL ihtiyati haciz masrafı, 7.711,58 TL takipten sonra dava tarihine kadar işlemiş faiz, 385,58 TL BSMV olmak üzere toplam 942.752,71 TL yönünden iptali ile takip talebindeki koşullarda takibin devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine, davacının kötü niyeti tespit edilemediğinden davalıların koşulları oluşmayan kötü niyet tazminatı talebinin reddine, asıl ve birleşen davada hüküm altına alınan alacağın %20’si oranında hesaplanan 188.550,54 TL icra inkar tazminatının davalılar …’ten müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Asıl davada davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalılardan … İnş. A.Ş. ve …San. A.Ş.’nin müvekkiline kefilliklerinden istifa ettiklerini ve müvekkilleri tarafından istifanın kabul edildiğine dair bir bilgi ve belge bulunmamasına rağmen mahkemece anılan borçluların borçlardan sorumlu tutulmadığını, davalılar ile akdedilen 14/10/2008 tarihli kredi sözleşmesindeki davalı … İnşaat ve Ticaret A.Ş. ve …Sanayi ve Ticaret A.Ş.’nin kefaletlerinin 20/02/2012 tarihli kredi sözleşmesinde bulunmadığı gerekçesi ile sadece tesis edilen kredi tarihleri gözönünde bulundurularak 14/10/2008 tarihli kredi sözleşmesindeki kefaletlerin yok sayıldığını, anılan davalıların mevcut borçtan sorumlu olmayacağı yönünde haksız ve mer’i mevzuattaki kafalet hükümlerine aykırı bir biçimde ayrıma gidildiğini, müvekkilinin davalı borçlular için krediyi tesis ederken, mevcut kredi sözleşmelerindeki tüm kefaletlere güvenerek kredi tesisi sağladığını, müvekkil banka nezdinde davalıların cari hesap şeklinde yürüyen borç ilişkilerinde, hesabın herhangi bir tarihte sıfırlanması halinde dahi, 14/10/2008 tarihli kredi sözleşmesindeki sorumluluklarını sona erdirmeyeceğini, halen geçerliliğini koruyan sözleşme uyarınca kefaletin her ne suretle olursa olsun doğmuş ve doğacak tüm riski kapsadığını, sadece tesis edilen kredilerin 20/02/2012 tarihli kredi sözleşmesi sonrasında tesis edilmiş olmasından ötürü bu şekli ile borçtan sorumlu tutulamayacağı şeklinde haksız ve hukuka aykırı bir ayrıma gidildiğini, davalı kredi borçlusu ile müvekkili arasında imzalanan 14/10/2008 tarihli kredi sözleşmesi ile 20/02/2012 tarihli iki kredi sözleşmesi bulunduğunu, davalılardan … İnşaat ve Ticaret A.Ş. ve …Sanayi ve Ticaret A.Ş.’nin kefalet sorumluluğunun 14/10/2008 tarihli kredi sözleşmesinden kaynaklandığını, müvekkilinin davalı kredi borçlusuna limit tesisinin gerekçesinin de her iki kredi sözleşmesindeki kefillerin varlığı ve bu borcu ödeyeceklerine olan güveni olduğunu, 20/02/2012 tarihli kredi sözleşmesinin kredi borçlusu bakımından bir önceki kredi sözleşmesinin eki ve ayrılmaz bir parçası olduğunu, kredi limit artırımı niteliğinde bulunduğunu, ancak iki kredi sözleşmesinin birbirinden bağımsız sözleşmeler kabul edilmesi halinde dahi, her bir kafalet sözleşmesinin diğer genel kredi sözleşmesindeki kefaletlerden bağımsız müteselsil ve birlikte kefalet yapısı içerisinde taahhütler içerdiğini, bu kapsamda 20/02/2012 tarihinde akdedilen genel kredi sözleşmesi/kefalet sözleşmesinin 14/10/2008 tarihinde akdedilen genel kredi sözleşmesini/kefalet sözleşmesini değiştiren ve tadil sözleşmesi niteliği bulunmadığını, her bir kredi sözleşmesi için verilen kefaletlerin, diğer kredi sözleşmesi için verilen kefaletlerden bağımsız olmakla birlikte her bir kefaletin geçerliliğinin de devam ettiğini davaya konusu söz konusu icra takibine karşı tüm kefillerin sorumluluklarının aynı şekilde devam ettiğini, 20/02/2012 tarihli kredi sözleşmesinde davalılardan … İnşaat ve Ticaret A.Ş. ve …Sanayi ve Ticaret A.Ş.’nin kefaletlerinin bulunmaması, müvekkilinin bu kefiller hakkında var olan haklarından vazgeçtiği anlamına gelmeyeceğini, müvekkilinin 20/02/2012 tarihli kredi sözleşmesi öncesinde sonuç olarak kredi borçlusu … …. Şti. ile arasındaki kredi ilişkisinin henüz tamamen sona ermediği, devam eden kredi ilişkisinin varlığının müvekkili banka kayıtları ile açıkça ortada olması, davalılardan … İnşaat ve Ticaret A.Ş. ve …Sanayi ve Ticaret A.Ş.’nin kefaletlerinin devam etmesi nedeniyle hukuki sorumluluktan kurtulamayacakları, kefilin tek yanlı olarak bildirdiği irade beyanı olsa dahi kefaletten vazgeçemeyeceğini, bu şekildeki bir bildirimin diğer tarafça açıkça kabul edilmedikçe hukuki sonuç doğurmayacağını, davalı müteselsil kefiller arasında haksız ve hukuka aykırı bir ayrıma gidilerek, davalı müteselsil kefillerden … İnşaat ve Ticaret A.Ş. ve …Sanayi ve Ticaret A.Ş.’nin geçerli kefaletleri yok sayılarak kefalet hükümlerine açıkça aykırı karar verildiğini belirterek ilk derece mahkemesi kararının davalılar … İnşaat ve Ticaret A.Ş. ve …Sanayi ve Ticaret A.Ş. hakkındaki davanın reddi kararının kaldırılmasına, talepleri doğrultusunda davalılar … İnşaat ve Ticaret A.Ş. ve …Sanayi ve Ticaret A.Ş. aleyhine açılan davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Asıl ve birleşen dava; genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;

Ankara 27. İcra Müdürlüğünün 2012/7226 sayılı icra takip dosyasının Uyap’tan gelen sureti, davalı asıl borçlu … … Ltd. Şti. hesap ekstresi, genel kredi sözleşmeleri, hesaph kat ihtarnamesi, yargılama aşamasında bankacı bilirkişiden alınan 17/09/2016 tarihli kök, 13/03/2017 tarihli birinci ek, 23/05/2019 tarihli ikinci ek bilirkişi raporu ile bankacı bilirkişiden alınan 25/03/2020 tarihli bilirkişi raporu, birleşen dosya davalısı … … Ltd. Şti. ile asıl dosya davalısı … … A.Ş.’nin ticaret sicil kayıtları dosya içerisinde yer almaktadır.
Dava konusu Ankara 27. İcra Müdürlüğünün 2012/7226 sayılı icra takip dosyası ile, davacı alacaklı tarafından asıl ve birleşen dosyada davalı borçlular aleyhine toplam 979.655,55 TL nakit alacağın tahsili istemi ile ilamsız icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin davalı borçlular …, … … Ltd. Şti.’ne 05/07/2012, diğer davalı borçlulara ise 29/06/2012 tarihinde tebliğ edildiği, 7 günlük hak düşürücü süre içerisinde davalı borçlular tarafından takibe konu borca itiraz edildiği, işbu itirazın iptali davasının itiraz dilekçesinin alacaklı yana tebliğ tarihinden itibaren başlayacak olan 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı dosya içeriği ile sabittir.
Davacı banka ile birleşen dosya davalısı … … Ltd. Şti. arasında 14/10/2008 tarihli, 3.000.000,00 TL limitli, 20/02/2012 tarihli 5.100.000,00 TL limitli genel kredi sözleşmeleri imzalandığı, 14/10/2008 tarihli sözleşmede asıl dosya davalıları ile birleşen dosya davalısı … ve …’ün müteselsil kefil sıfatıyla imzasının bulunduğu, 20/02/2012 tarihli sözleşmede ise, asıl dosya davalıları … … A.Ş. ile … … A.Ş.’nin kefaletinin bulunmadığı, asıl dosyadaki diğer davalılar ile birleşen dosya davalısı … ve …’ün müteselsil kefil sıfatıyla imzasının bulunduğu, anılan sözleşmelerdeki kefaletlerin sözleşme tarihlerinde yürürlükte bulunan mülga BK’nun 484 vd. maddelerindeki şekil koşullarına uygun olduğu görülmüştür.
Davacı vekili 27/12/2012 tarihli dilekçesi ile alacak kalemlerini bildirerek takipten sonra, davadan önceki ödemenin fazlaya ilişkin haklar ve fer’iler saklı kalmak kaydıyla asıl borçtan düşüldüğünü bildirmiştir.
Asıl dosya davalılar vekili 14/05/2013 tarihli yazılı beyan dilekçesi ile kredi sözleşmelerine yönelik imza itirazlarını geri aldıklarını belirtmiştir.
Birleşen dosya davalılar vekili 08/10/2013 tarihli duruşmada müvekkili yönünden imza itirazından vazgeçtiklerini bildirmiştir.
Yargılama aşamasında alınan bilirkişi kök raporunda, 20/02/2012 tarihli sözleşmenin imzalanmasından sonra kredi hesabı açılarak kredi kullandırımları yapıldığı, bu tarihten önce kredi borcunun bulunmadığı, dava konusu kredilerin 20/02/2012 tarihli 5.100.000,00 TL limitli sözleşme kapsamında kullandırıldığı, bu sözleşmede şirket yetkilisi … adına atılmış olan imzanın kendisine ait olmadığı, sözleşmenin geçersiz olduğu, ancak kredinin şirkete kullandırılıp kullandırılmadığı, yapılan ödemelerin benimsenip benimsenmediği hususunun araştırılması gerektiği yönünde kanaat bildirilmiş, birinci ek raporda dava konusu kredilerin tamamının 20/02/2012 tarihli sözleşmenin imzalandığı tarihte ve sonrasında kullandırıldığı, asıl davada davalı …A.Ş ve … A.Ş.’nin 20/02/2012 tarihli sözleşmede kefalet imzaları bulunmadığından borçtan sorumlu olmadıkları, asıl davada diğer davalılar ile birleşen dosya davalıların borçtan sorumlu oldukları, icra ve dava tarihi itibarıyla yapılan hesaplama, takip talebindeki alacak miktarından daha yüksek olduğundan takip talebinin dikkate alınması gerektiği, davadan önce, takipten sonra 05/07/2012 tarihinde 45.000,00 TL tahsilat yapıldığı tespit edilmiştir.
Alınan ikinci ek raporda ise, dava ve takip konusu kredinin 20/02/2012 tarihli sözleşmeye istinaden kullandırıldığı, 14/10/2008 tarihli sözleşmeye istinaden kullandırılan bir kredi olmadığı, asıl davada davalılar …A.Ş ve … A.Ş.’nin 20/02/2012 tarihli sözleşmede kefalet imzaları bulunmadığından borçtan sorumlu olmadıkları, mahkemece 14/11/2008 tarihli sözleşmenin de bu kapsamda değerlendirilmesi kanaatine varılırsa tüm davalıların borçtan sorumlu olduğu yönünde kanaat bildirilmiştir.
Banka kayıtları üzerinde yerinde inceleme yapılmak suretiyle alınan ikinci bilirkişi raporunda, takip tarihinden sonra dava tarihinden önce yapılan 45.000,00 TL ödeme asıl alacaktan mahsup edilmek suretiyle yapılan hesaplama sonucu davacının dava tarihi itibarıyla toplam 942.752,71 TL alacaklı olduğu, davalılar …A.Ş ve … A.Ş.’nin kefaletinin bulunmadığı 20/02/2012 tarihli genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacaktan sorumlu olmadıkları, dava konusu takibe konu borcun 20/02/2012 tarihli genel kredi sözleşmesinden kaynaklandığı tespit edilmiştir.
Davacı yan genel kredi sözleşmesinden kaynaklı alacağı bulunduğunu, asıl ve birleşen dosya davalılarının icra takibine itirazının haksız olduğunu iddia etmiş, asıl ve birleşen davada davalı yan ise davanın reddini savunmuştur. Mahkemece yapılan yargılama sonunda yukarıda özetlenen kararda belirtildiği şekilde asıl davada davalılar …A.Ş ve … A.Ş. hakkındaki davanın reddine, diğer davalılar ile birleşen dosya davalıları hakkındaki davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Taraflar arasında genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan kredi borcunun ödenmediği iddiası ile davacı banka tarafından asıl ve birleşen dosya davalıları aleyhine icra takibi başlatıldığı, asıl ve birleşen dosya davalılarının yasal süre içerisinde icra takibine konu borca itiraz ettiği hususunda herhangi bir ihtilaf bulunmamaktadır.
Asıl davada davacı vekilinin istinaf itirazı kapsamında uyuşmazlık, takip tarihi itibarıyla davacı bankanın genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağının bulunup bulunmadığı, alacak var ise miktarı, alacağın hangi genel kredi sözleşmesinden kaynaklandığı, alacağın asıl davada davalılar …A.Ş ve … A.Ş.’den talep edilip edilemeyeceği hususlarından kaynaklanmaktadır.
Davacı vekilinin istinaf itirazları incelendiğinde, davacı vekilinin istinaf itirazı davalı …A.Ş ve … A.Ş. Hakkındaki asıl davada verilen red kararına yöneliktir.
Yukarıda açıklandığı üzere, davacı banka ile birleşen dosya davalısı … … Ltd. Şti arasında akdedilen 14/10/2008 tarihli genel kredi sözleşmesinde davalılar …A.Ş ve … A.Ş. müteselsil kefil iken, 20/02/2012 tarihli genel kredi sözleşmesinde anılan davalıların kefaleti bulunmamaktadır.
Yargılama aşamasında alınan birinci bilirkişi kök ve ek raporları, banka kayıtları üzerinde yapılan inceleme sonunda düzenlenen ikinci bilirkişi raporu ile davacının takip ve dava tarihi itibarıyla alacaklı olduğu kredi alacağının davalılar …A.Ş ve … A.Ş.’nin kefalet imzasının yer almadığı 20/02/2012 tarihli genel kredi sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Bir başka anlatımla, somut olayda davalılar …A.Ş ve … A.Ş.’nin kefaletinin bulunduğu 14/10/2008 tarihli genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan herhangi bir ticari kredi alacağı bulunmamaktadır.
Hal böyle olunca, mahkemece davacının takip ve dava tarihi itibarıyla davalılar …A.Ş ve … A.Ş.’nin kefaletinin bulunduğu 14/10/2008 tarihli genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağı bulunmadığı, borcun kaynağı olan 20/02/2012 tarihli genel kredi sözleşmesinde ise anılan davalıların kefaletinin bulunmadığı, anılan davalıların 14/10/2008 tarihli genel kredi sözleşmesindeki kefaletlerinin 20/02/2012 tarihli genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan borcu kapsamadığı, davalılar …A.Ş ve … A.Ş.’nin kefaletinin bulunmadığı sözleşmeden kaynaklanan borçtan sorumlu tutulamayacakları, anılan davalıların icra takibine itirazlarının haklı olduğu gözetilerek asıl davada davalılar …A.Ş ve … A.Ş. hakkında açılan davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin asıl davada davalılar …A.Ş ve … A.Ş. Hakkındaki davanın reddi yönündeki kararında herhangi bir isabetsizlik görülmediğinden asıl davada davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Asıl davada davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gerekli olan 179,90 TL istinaf karar harcından peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 125,50 TL harcın asıl davada davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Asıl davada davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından asıl davada davalılar …A.Ş ve … A.Ş. yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 04/05/2023
0,
Başkan – Üye – Üye – Zabıt Katibi –

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.