Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2021/1847 E. 2022/21 K. 19.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi …
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

….

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. ASLİYE … MAHKEMESİ
TARİHİ : 04/10/2021
NUMARASI :…
DAVA TARİHİ : 23/10/2015
KARAR TARİHİ : 19/01/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 18/02/2022

Taraflar arasındaki şirket ortaklıklığından çıkarılma istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddine yönelik olarak verilen hükme karşı davalı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının bir adet pay karşılığı 2.000,00 TL sermaye koyma borcuna ilişkin taahhüdünün 1/4’ünü şirket kuruluşunun tescil tarihinden itibaren en geç üç ay içinde, kalan 3/4’nü ise üç yıl içinde ödemesi gerektiğine karar verildiğini, müvekkili şirketin … siciline tescil tarihinden bu yana davalının sermaye koyma borcunu yerine getirmediğini, davalıya sermaye koyma taahhüdünü yerine getirmesi için ihtarname gönderildiğini, … sicil gazetesinde ilan yapılmak suretiyle davalıya sermaye taahhüdünü ödemeye çağrıda bulunulduğunu, davalının sermaye koyma borcunu yerine getirmediğini belirterek davalının şirket ortaklığından çıkarılmasına, hisselerinin şirkete devredilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; imzasının sahte olarak kullanıldığını, davacı şirkette hissesi varmış gibi gösterilerek şirket kuruluş işlemlerinin gerçekleştirildiğini, şirketle bir bağlantısının bulunmadığını bildirerek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, anonim ortaklıklarda pay sahibinin borcunu taahhüt ettiği payların karşılıklarını ifa etmeye yönelik olduğu, bu ortaklıklarda paydaşlardan ödenmemiş bakiye sermaye taahhütlerinin istenmesi ve buna bağlı olarak gündeme gelen pay sahiplerinin ıskatı usul ve şartlarının TTK’nun 481-483. maddelerinde düzenlendiği, TTK’nun 482/2. maddesi uyarınca yönetim kurulunun mütemerrit pay sahibini, iştirak taahhüdünden ve yaptığı kısmi ödemelerden doğan haklarından yoksun bırakmaya ve söz konusu payı satıp yerine başkasını almaya ve kendisine verilmiş pay senedi varsa, bunları iptal etmeye yetkili olduğunu, sermaye taahhüdünü yerine getirmeyen ortağı ortaklıktan çıkarmaya yetkili organın şirket yönetim kurulu olduğu, davacının yönetim kuruluna tanınan yetkiyi kullanmayarak eldeki davayı açmakta hukuki yararının bulunmadığı gerekçesiyle davanın hukuki yarar yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; cumhuriyet başsavcılığına sunulan şikayet dilekçesinde müvekkilinin davacının paydaşı/denetçisi olduğuna dair bir beyanı bulunmadığını, davalının paydaşı olduğu … Satış A.Ş.’ye ilişkin olarak müvekkili ve başka paydaşlar adına bilgi ve iradeleri dışında sahte imzalar atıldığı, sahte belgeler düzenlendiği, resmi evrak niteliği taşıyan bir kısım belgelerin kamu kurum ve kuruluşlarına ibraz edildiğinin ifade edildiğini, şikayete konu imzanın müvekkiline ait olmadığı tespit edilerek ceza yargılamasında sanık hakkında özel belgede sahtecilik suçundan hüküm tesis edildiğini, mahkemenin müvekkilinin davacı şirketin ortağı olduğu değerlendirilmesinde bulunulduğunu, bu durumun hatalı olduğunu, bilirkişi raporunda inceleme konusu edilen davacıya ait belgelerde ve defterlerde müvekkili adına atfen adılı imzanını bulunmadığının tespit edildiğini, müvekkilinin davacı şirket ile bir bağlantısının bulunmadığını, ortaklar pay defterinin dava dışı … … A.Ş.’ye ait olduğunu, dava dosyasıyla ilgisinin bulunmadığını, eski ünvanı … … A.Ş. olan davacı şirkete ait kuruluş belgelerinin asıllarının ibraz yükümlülüğünün davacı üzerinde olduğunu, mahkemece kuruluş belgelerinin asıllarına ulaşılamadığından bahisle müvekkilinin imza itirazının göz ardı edildiğini bildirerek ilk derece mahkemesi kararının gerekçe yönünden kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; anonim şirket ortaklığından çıkarılma istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Davacı tarafından davalıya yapılan sermaye taahhüdünü ödemeye çağrının ilanına ilişkin 04/08/2015 tarihli … sicil gazetesi sureti, davacı tarafından davalıya gönderilen ihtarname, davacı şirket ünvan değişikliğine ilişkin … sicil gazetesi ilanları, davacı şirket ana sözleşmesi, Ankara 6. Asliye Ceza Mahkemesinin 2014/100 Esas 2014/452 Karar sayılı ilamı, iddianame sureti, davacı şirket … sicil dosyası, Ankara … Sicil Müdürlüğü yazı cevabı, dava dışı … ile davacı şirket arasında akdedilen, davalının müteselsil kefil olarak yer aldığı genel kredi sözleşmesi, yargılama aşamasında grafolog bilirkişiden alınan 18/12/2017 tarihli kök, 24/09/2018 tarihli ek rapor, davalı tarafından dava dışı şirkete gönderilen ihtarname sureti, Jandarma Kriminal tarafından hazırlanan 13/06/2019 tarihli ön, 28/07/2021 tarihli kök uzmanlık raporu dosya içerisinde yer almaktadır.
Davacı yan davalının sermaye taahhüdünü yerine getirmediğini, bu nedenle anonim şirket ortaklığından çıkarılması gerektiğini iddia etmiş, davalı yan ise davacı şirkette ortaklığı bulunmadığını, kuruluş belgelerindeki adına atılı imzaların sahte olduğunu savunmuştur. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davacının dava açmakta hukuki yararının bulunmadığı gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.
Uyuşmazlık, davalının davacı şirkete sermaye koyma taahhüdünü yerine getirmemesi nedeniyle davacının davalının anonim şirket ortaklığından çıkarılmasını talep edip edemeyeceği hususundan kaynaklanmaktadır.
Davalı vekilinin istinaf itirazı incelendiğinde; anonim şirketlerde pay sahipliği payın devri, birleşmede TTK’nun 141. maddesine göre ayrılma payını alarak, anonim ortaklığın tasfiyesi, payın itfası, ıskat, pay sahibinin paylarının satın alınmasını hakim ortaklıktan talep etmesi ve bu bağlamda mahkeme kararıyla, alternatif çözümlü fesih davasında mahkemenin davacının paylarının satın alınmasına karara bağlamasıyla, ortaklıklar topluluğunda TTK’nun 208. maddesine göre hakim ortaklığın satın alma hakkını kullanmasıyla, take-over bağlamında yani hakimiyetin borsada el değiştirmesi halinde pay sahiplerinin paylarının satın alınması zorunluluğu çerçevesinde, bağlam hükümleri dahilinde anonim ortaklığın nama yazılı payları devralan kişiye onay vermemesiyle yitirilir. Bu sebeplerden biri olmadan sıfatın yitirilmesi mümkün olmadığı gibi pay sahipliğinden de vazgeçilemez.
Feshi ihbar yapılarak pay sahipliği sıfatı sona erdirilemez, anonim ortaklığın iflası pay sahipliğinin yitirilmesine sebep olmaz. İflas süresince ortaklık sıfatı devam eder. İflas tasfiyesinin sonununda bu sıfat anonim ortaklığın sicilden terkini ile son bulur.
Anonim şirketlerde çıkarılma yoktur, çıkarılmaya benzer durumlar söz konusudur. Birleşmede TTK’nun 141. maddesine göre ayrılma payı ödenerek pay sahibinin birleşme sürecinin dışında bırakılması, TTK’nun 208. maddesi uyarınca ortaklıklar topluluğunda hakim ortağın satın alma hakkını kullanmasıyla azlık dahil pay sahiplerinin anonim ortaklıktan uzaklaştırması ve bağlam uygulaması çıkarılmaya benzer durumlardır. Esas sözleşme ile de anonim ortaklıktan çıkarılma düzenlenemez (Poroy/Tekinalp/Çamoğlu, Ortaklıklar Hukuk 1, 14. Bası, İstanbul 2019, s: 673).
Öte yandan sermaye taahhüdü yerine getirilmeyerek temerrüte düşülmesinin sonuçları TTK’nun 482. maddesinde düzenlenmiş olup, ıskat prosedürü yönetim kurulu tarafından anılan madde hükümlerine göre yürütülür.
Yukarıda yapılan açıklamalar karşısında somut olaya gelindiğinde; davacı sermaye taahhüdünü yerine getirmeyen davalının anonim şirket ortaklığından çıkarılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davacı şirket anonim şirket olup, anonim şirketlerde şirket ortaklığından çıkarılma söz konusu olmadığı gibi, esas sözleşme ile de çıkarılma düzenlenemeyecektir. Bu durumda mahkemece davacının anonim şirket olduğu, anonim ortaklıklarda ortağın şirketten çıkarılmasının talep edilemeyeceği, davacının dava açmakta hukuki yararının bulunmadığı gözetilerek davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken sadece ıskat yönünden yazılı gerekçe ile hüküm kurulmasında gerekçe yönünden isabet görülmemiştir.
Öte yandan işbu dava, şirket ortaklığından çıkarılmaya yöneliktir. Anonim ortaklıklarda şirket ortaklığından çıkarılma olmadığından davacının işbu davayı açmakta hukuki yararı bulunmamaktadır. Davanın ileri sürülüş şekli itibarıyla davalının davacı şirket ortağı olduğu, sermaye taahhüdünü yerine getirmemesi nedeniyle şirket ortaklığından çıkarılması talep edildiğinden, davalının davacı şirketin ortağı olup olmadığı işbu davada tartışma konusu olmayıp ayrı bir dava konusudur. Davalı tarafından davacı aleyhine şirket ortağı olmadığına yönelik açılmış herhangi bir davanın varlığı da ileri sürülmemiştir. Hal böyle olunca, mahkeme gerekçesinde davalının davacı şirket ortağı olup olmadığı tartışılarak davalının şirket ortağı olmadığı yönündeki savunmasına itibar edilmediğine yer verilmesi de isabetsiz olup, gerekçeden çıkarılması gerekmiştir.
Tüm bu nedenlerle davalı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesi hükmünün gerekçe yönünden kaldırılmasına, davanın hukuki yarar yokluğu nedeniyle usulden reddine ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
A)1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜ ile, Ankara 5. Asliye … Mahkemesinin 04/10/2021 tarih ve 2015/705 Esas 2021/624 Karar sayılı kararının gerekçe yönünden KALDIRILMASINA,
2-Davanın HMK’nun 114/(1)-h ve 115/(2). maddeleri gereğince hukuki yarar yokluğu nedeniyle usulden reddine,
3-492 sayılı Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70 TL karar ve ilam harcının peşin alınan 27,70 TL harçtan mahsubu bakiye 53,00 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından posta ve tebligat gideri olarak yapılan 690,60 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiği anlaşıldığından hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca takdiren 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Yatırılan gider avansının artan kısmının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran taraflara iadesine,
B)1-Davalıdan alınan 59,30 TL nispi istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalıya iadesine,
2-Davalı tarafından yapılan 162,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ve 51,00 TL posta ve tebligat gideri olmak üzere toplam 213,10 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davalı yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 19/01/2022

….

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.