Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2021/1841 E. 2021/1638 K. 30.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi …
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

….

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

….

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 26/10/2021
NUMARASI …
TALEP : İhtiyati tedbir
TALEP TARİHİ : 23/10/2021
KARAR TARİHİ : 30/12/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 31/12/2021

Taraflar arasındaki şirketin feshi istemine ilişkin davada ihtiyati tedbir talebinin reddine yönelik olarak verilen ara karara karşı ihtiyati tedbir talep eden davacı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TALEP
İhtiyati tedbir talep eden davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin, davalı …nin % 15 hisseli ortağı olduğunu, şirketin kalan %85 hissesinin …’ya ait olduğu belirtilerek dava dilekçesinde açıklanan sebeplerle haklı nedenle şirketin feshi ve tasfiyesine karar verilmesini, bu mümkün olmadığı takdirde müvekkilinin ortaklarının haklı sebeple ortaklıktan çıkma, hisse devrinin tespiti, çıkma ve kâr payının ödenmesine karar verilmesini, ayrıca TTK’nın 630/2, 638/2 ve HMK’nın 389.maddesi gereğince şirketin daha fazla zarara uğramaması müvekkilinin ortaklık hak ve alacaklarının da güvence altına alınmasını teminen davalı şirkete tedbiren yönetim kayyımı atanmasına, bu uygun görülmez ise şirket işlerinin denetimi yanında onay yetkisinin de verildiği denetim kayyımı atanmasına karar verilmesini talep ve etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; dosya kapsamına, sunulan belgelere göre, tedbir talep edenin tedbir talebinde haklı olduğunu yaklaşık olarak ispat etmediği, ihtiyati tedbir için yasal koşulların oluşmadığı anlaşılmakla ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
İhtiyati tedbir talep eden davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesinin ihtiyati tedbirin reddi ara kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu,
Davalı şirket tarafından temin edilerek diğer ortak … … ortaklığında bulunan ticari krediler bulunduğunu, davalı şirketin ve davacının söz konusu kredilerde şahsi kefaletlerinin bulunduğunu, kredinin ödenmediğini, hesabın … Bankasınca kât edildiğini, kredi borçları ödenmediği için davalı şirketin zor duruma düştüğünü, ayrıca şirket borçlarının bilinçli şekilde temsilcisi tarafından ödenmesine imtina edildiğinden bir takım kredi kullanımlarından dolayı kredi kullanımlarına kapatıldığını, dava dışı şirkette de yetkisi olmadığı halde diğer ortak … …’nun nakit kredi kullanımı ile ilgili işlemlerde bulunduğunu, bu nedenle suç duyurusunda bulunulduğunu,
Hakim ortak … …’nun davalı şirkete ve müvekkiline zarar verici tutum ve davranışlarda bulunduğunu, şirketin içini boşalttığını, müvekkilinin imzası taklit edilerek davalı şirkete sermaye artırımı yapıldığını, bu konuda müvekkilince Beyoğlu Noterliğinden ihtarname çekildiğini, davalı şirket ile … …’nun bu konularda sessiz kaldığını, … …’nun davalı şirkete zarar verici eylemlere devam ettiğini, bu nedenle tedbir talebinin kabulü yerine reddi kararının hatalı olduğunu, bu nedenlerle ilk derece mahkemesi ara kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Talep; HMK’nun 389.vd. maddeleri uyarınca ihtiyati tedbir istemine ilişkindir.
HMK’nun 389/1 maddesine göre, mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle bir hakkın elde edilmesi önemli ölçüde zorlaşacak ya da tamamen imkansız hale gelecek ise veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.
HMK’nun 390/3.maddesinde tedbir talep eden taraf dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır.
İhtiyati tedbir kesin hükme kadar devam eden yargılama boyunca tarafların dava konusu ile ilgili olarak hukuki durumunda meydana gelebilecek zararlara karşı öngörülmüş geçici nitelikte geniş veya sınırlı hukuki korumadır.
Gerek 6102 Sayılı TTK ve gerekse özel yasalarda limited şirkete temsil kayyımı, atanmasına ilişkin bir hüküm bulunmamakla birlikte 6102 Sayılı TTK’nın 1. maddesinde “Türk Ticaret Kanununun, Türk Medeni Kanununun ayrılmaz bir parçası” olduğuna ilişkin hükmü karşısında konu ile ilgili 4721 Sayılı TMK hükümlerinin uygulanması gerekmektedir.
Türk Medeni Kanunun 426 maddesinde düzenlenen temsil kayyımlığı müessesesi, gerçek kişiler esas alınarak getirilmiş bir kurum olmakla birlikte tüzel kişiler içinde temsil kayyımı atanabileceği gerek öğretide (Türk Medeni Hukukunda Kayyımlık-Mustafa Alper Gümüş-Sh. 103) ve gerekse yargı kararlarında (Yargıtay 11.H.D. 1988 tarih 65-3848 sayı vb.) kabul görmektedir.
Türk Medeni Kanunu’nun 403/2. maddesinde kayyımın, belirli işleri görmek veya malvarlığını yönetmek için atanacağı, 426. maddesinde vesayet makamının, aşağıda yazılı olan veya kanunda gösterilen diğer hallerde ilgilisinin isteği üzerine veya re’sen temsil kayyımı atayacağı, kayyım atamasının yasal temsilcinin görevini yerine getirmesine bir engel olmayacağı, 427. maddesinde ise bir tüzel kişi gerekli organlardan yoksun kalmış ve yönetimi başka yoldan sağlanamamışsa kayyım atanacağına ilişkin düzenlemeler yer almaktadır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 630/(2) ve (3). maddelerinde de; her ortağın, haklı sebeplerin varlığında, yöneticilerin yönetim hakkının ve temsil yetkilerinin kaldırılmasını veya sınırlandırılmasını mahkemeden isteyebileceği, yöneticinin, özen ve bağlılık yükümü ile diğer kanunlardan ve şirket sözleşmesinden doğan yükümlülüklerini ağır bir şekilde ihlal etmesi veya şirketin iyi yönetimi için gerekli yeteneği kaybetmesi haklı sebep olarak kabul olunacağı belirtilmiştir.
Somut olayda, davalı şirketi temsile yetkili organların bulunduğu ve hali hazırda organ boşluğunun söz konusu olmadığı, mevcut delil durumu ve dosya kapsamı itibariyle yaklaşık ispat koşulu oluşmadığı anlaşılmakla ilk derece mahkemesince yazılı şekilde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik görülmemiştir.
Tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin ihtiyati tedbirin reddi ara kararında herhangi bir isabetsizlik görülmediğinden ihtiyati tedbir talep eden davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-İhtiyati tedbir talep eden davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İhtiyati tedbir talep eden davacıdan alınması gerekli olan 59,30 TL harç peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3-İhtiyati tedbir talep eden davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından taraflar yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/1-f. maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.30/12/2021

….
Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.