Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2021/1802 E. 2023/1584 K. 10.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 20 Esas 2023/ Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/1802
KARAR NO : 2023/1584

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ :14/09/2021
NUMARASI : 2021/251 Esas 2021/613 Karar
DAVACI
VEKİLİ :
DAVALI :
DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 21/04/2021
KARAR TARİHİ : 10/11/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 10/11/2023

Taraflar arasındaki alacağa ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı gerekçelerle davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı davalı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; dağıtım faaliyetlerinin davalı … tarafından yürütüldüğü yıllarda dava dışı …’ ın maliki olduğu … parsel sayılı taşınmaz için … tarafından yapılan kamulaştırmasız elatma nedeniyle davacı şirkete karşı 11/01/2010 tarihinde Savur Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/77 Esas sayılı dosyası ile kamulaştırmasız el atmadan kaynaklı tazminat davası açıldığını, davanın 2014/100 Karar sayılı kararı ile sonuçlandığını, kararın düzeltilerek onandığını ve kesinleştiğini, Mardin 1. İcra Dairesinin 2012/3024 Esas sayılı dosyası ile müvekkili şirket aleyhine ilamlı icra takibi başlatıldığını ve davacı şirketin 13/11/2014 tarihinde toplam 6.788,46 TL’ dosyaya yapılan masraf ve icra giderinin zaruri olarak ödendiğini, Savur asliye Hukuk Mahkemesinin ilamına konu olayın 24/07/2006 tarihli İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi öncesinde 1999’lu yıllarda gerçekleştiğini, söz konusu olaydan kaynaklanan sorumluluğun İHDS’ nin 7.1, 7.4 ve 7.6 maddeleri gereğince davalıya ait olmasına rağmen ödemenin davacı şirket tarafından yapıldığını iddia ederek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla davacı tarafından ödenen toplam 6.788,46 TL’nin şimdilik ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının gösterdiği Mahkeme kararının Genel Müdürlüklükleri ile davacı arasında imzalanan 24/07/2006 tarihli İşletme Hakkı Devir Sözleşmesinin imzalanması sonrasında verildiğini, sözleşme imzalandığından sonra neticelenen, ödemeleri yapılan, bilançolara yansımış davaları özelleştirme ve devir sürecinde ilgili tüm mevzuata aykırı ve haksız şekilde davrandığını, ödeme tarihinde sorumlu kişinin bilindiğine göre ödeme tarihi ile işbu dava tarihi arasında 2 yıldan fazla bir süre olduğunu, bu nedenle alacağın zamanaşımına uğradığını, Elektrik Dağıtım Müesseselerinin tüzel kişiliklerinin sonlandırılarak İl Müdürlüklerine dönüştürüldüğünü, tüm hak ve borçları ile Dicle EDAŞ’ a bağlandığını, işbu sebeple İşletme Hakkı DEvir Sözleşmesi öncesindeki dağıtım faaliyetlerinden doğan sorumluluğun davalı … Genel Müdürlüğüne ait olacağı iddiasının haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, ayrı tüzel kişiliğe sahip Elektrik Dağıtım Müesseselerinin yetkili ve sorumlu olduğunu, söz konusu sözleşmenin 7.2 maddesinde “sözleşmenin imza tarihinden sonra ortaya çıkan idari ve hukuki ihtilafların şirket tarafından derhal …’ a bildirilir…” hükmünün yer aldığını, ancak davacı tarafından hiçbir aşamada davalıya bildirimde bulunulmadığı gibi icra dosyasına ilişkin de herhangi bir bildirimde bulunmadığını, söz konusu davaya ilişkin faizi ve icra dosyasına ilişkin giderleri talep hakkının olmadığını bildirerek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; davacı tarafça mahkeme kararına istinaden ödeme yapıldığı, kamulaştırmasız el atma olayı işletme hakkı devir sözleşmesinin imza tarihinden önce olduğundan ayrıca kamulaştırmasız el atma sebebine dayalı olduğundan işletme hakkı devir sözleşmesinin 7.2 md. gereğince ihbar yükümlülüğünün bulunduğu, kamulaştırmasız elatma nedeniyle tazminat davasının davalıya ihbar edildiği, ayrıca Yargıtay ilamında taşınmazın kullanma hakkı davalıya ait olmak üzere … adına tesciline karar verildiği, kamulaştırmasız elatma bedelinin davacı tarafça ödenmesi üzerine davalının bu bedeli davacıya rücuen ödediği, dava konusu edilen kısmın sadece vekalet ücreti, harç vs. diğer giderlere ilişkin olduğu, bu dönemde uyuşmazlıkları takip etme, çözüme kavuşturma ve her türlü sorumluluğun …’a ait olduğu, alacağın taraflar arasındaki sözleşmeden kaynaklandığı anlaşılmakla ödeme tarihi itibariyle davacının mal varlığında azalma meydana geldiği gözönüne alınarak ödeme tarihinden itibaren ve taraflar arasındaki ilişki ticari ilişki olduğundan avans faizi işletilmesi gerektiği gerekçeleriyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesinin kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, davanın zamanaşımına uğradığını, dayanak davada yer alan taşınmazın … adına tescilinin yapılıp yapılmadığının belli olmadığını, devre esas devir bilançosu düzenlemeleri yapılmak suretiyle geçmişe yönelik borç ve alacak işlemlerinin kesinleştirildiğini, devir öncesinde sonuçlanmış ve ödemesi yapılmış dosyaların bu kapsamda değerlendirilmesinin mümkün olmadığını, ihale şartnamesi, hisse satış sözleşmesi ve işletme hakkı devir sözleşmesinin birlikte değerlendirilmesi gerektiğini, davanın müvekkiline ihbar edilmediğini, bu nedenle müvekkilinin ancak mahkeme kararında yer alan alacak miktarından sorumlu olacağını, icra takibine ilişkin giderler, vekalet ücreti, karara ilişkin olarak yapılan diğer masraflardan ve faizden müvekkilinin sorumlu olmadığını, dava tarihinden itibaren faiz işletilebileceğini, avans faizi talep edilemeyeceğini, ilk derece mahkemesince yeterli inceleme yapılmaksızın ve bilirkişi incelemesi yaptırılmadan eksik incelemeye dayalı hüküm kurulduğunu, bu nedenlerle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; işletme hakkı devir sözleşmesinden kaynaklanan rücuen alacak istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Taraflar arasında yapılan İHDS, Savur Asliye Hukuk Mahkemesi, Mardin İcra Dairesi, Mardin Savur Tapu Müdürlüğü, Türkiye Elektrik Dağıtım Anonim Şirketi Genel Müdürlüğü’ ne müzekkere yazıldığı, Savur Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/77 Esas sayılı dosyası ile Mardin 1. İcra Müdürlüğü’nün 2012/3024 esas sayılı dosyaları vs deliller dosya arasında mevcuttur.
Savur Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/77 E. 2014/1 K. Sayılı ilamının incelenmesinde; … tarafından … aleyhine açılan kamulaştırmasız el atılan taşınmazın bedelinin tahsili davasının kabulüne karar verildiği, karar Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 2014/19358 E. 2014/28475K.sayılı ilamı ile; “bedeline hükmedilen taşınmazın … yerine, davalı idare adına tesciline karar verilmesi doğru değil ise de, bu yanılgının giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, “Gerekçeli kararın hüküm fıkrasının 2.bendindeki (davalı) kelimesinin çıkartılmasına, yerine (kullanma hakkı davalı idareye ait olmak üzere … adına) kelimeleri yazılmak suretiyle düzeltilerek onanmasına” karar verilmesiyle kararın kesinleştiği görülmüştür.
Dosyada mevcut tapu kayıtlarının incelenmesinde; … parsel sayılı taşınmazın bahçe vasfı ile tapu kaydına dayanarak 02/02/2010 tarihinde … adına kadastroca tespit edildiği, … tarafından 26/11/2020 tarihinde …’a satıldığı, 08.02.2021 tarihinde ifraz edilerek yine aynı kişi adına tescil edildiği anlaşılmıştır.
Sözleşme hükümleri ile birlikte somut olay ve istinaf itirazları birlikte incelendiğinde; dava dışı davacı … tarafından kamulaştırmasız el atma nedeniyle davalı … aleyhine açılan alacak davasında yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne karar verildiği ve davacının, yargılama giderlerine ve vekalet ücretine mahkum edildiği, kararın Yargıtay denetiminden geçerek kesinleştiği, dava dışı …’ın mahkeme ilamını … aleyhine icra takibine koyması sonucu davacının 6.788,46 TL ödediği dosya içeriğiyle sabittir.
Taraflar arasında akdedildiği hususunda her hangi bir ihtilaf bulunmayan 24/07/2006 tarihli işletme hakkı devir sözleşmesinin 7.1 maddesinde; sözleşmenin imza tarihinden önce başlamış idari ve hukuki ihtilafların takip edilmesi, çözüme kavuşturulması ve bundan kaynaklanan her türlü sorumluluğun …’a ait olduğu, 7.4 ve 7.6 maddesinde de; dağıtım faaliyetinin … tarafından yürütüldüğü dönemde bu faaliyetler nedeniyle üçüncü kişiler tarafından ileri sürülecek her türlü talebin muhatabının … olduğu hükme bağlanmıştır.
Davalı vekilinin zamanaşımına ilişkin istinaf itirazının incelenmesinde; alacak taraflar arasında imzalanan işletme hakkı devir sözleşmesine dayandığından bu davada uygulanması gerekli olan zamanaşımı süresi Türk Borçlar Kanunu’nun 146. maddesi uyarınca 10 yıl olup davanın da bu süre içerisinde açıldığı anlaşıldığından bu yöndeki itiraz yerinde görülmemiştir.
Davalı vekilinin diğer istinaf itirazlarına gelindiğinde; rücu talebine konu Savur Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/77 E. 2014/1 K. sayılı dosyasının davacısı … tarafından … aleyhine 1999 yılında yapılan kamulaştırmasız el atma nedeniyle alacak davası açılmıştır. Davacı … A.Ş. ile davalı … arasındaki işletme hakkı devir sözleşmesi 24/07/2006 tarihinde imzalanmıştır. Bu durumda rücu talebine dayanak dava konusu işlem işletme hakkı devir sözleşmesinin imzalanmasından önceki tarihlidir. Rücuya dayanak davada irtifak hakkı da davalı … Genel Müdürlüğü adına kurulmuştur.
Somut uyuşmazlıkta davacı tarafından icra takibi nedeniyle yapılan ödeme işletme hakkı devir sözleşmesinin imzalandığı tarihten önceki döneme isabet eden olaya dayanmaktadır. Rücuen alacağa dayanak olan Savur Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/77 E. 2014/1 K. sayılı davanın davacısı da bu sözleşme çerçevesinde üçüncü kişi konumunda olup İHDS’nin 7.4 ve 7.6 maddeleri gereğince davacının icra takibi nedeniyle ödediği miktarı davalıdan rücuen talep ve dava hakkı bulunmaktadır. Rücuen alacağa dayanak davadaki uyuşmazlığın dağıtım tesislerinin mülkiyetine ilişkin olup, sözleşmenin 7.2 maddesi uyarınca davacının ihbar yükümlülüğü kapsamında rücuya dayanak davayı …’a ihbar ettiği görülmüştür. Bu nedenle davalı vekilinin istinaf başvurusunun reddi gerekmiştir (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 23/03/2016 tarih 2015/13510 esas 2016/3219 karar sayılı emsal içtihadı).
Öte yandan, hisse satış sözleşmesinin 9.4. maddesinde “…İşletme hakkı devir sözleşmesindeki hükümler saklı kalmak kaydıyla”, 22. maddesinin f bendinde “Alıcı ihale konusu hisseleri devir aldığı tarihten önceki döneme ilişkin olarak İşletme Hakkı Devir Sözleşmesindeki hükümler saklı kalmak kaydıyla…” hükümleri yer almaktadır. Anılan hükümler gözetildiğinde hisse satış sözleşmesi karşısında işletme hakkı devir sözleşmesinin öncelikle uygulanacağı anlaşıldığından davalı vekilinin bu hususa yönelik savunmalarına Dairemizce itibar edilmemiştir.
Davalı vekilinin açılan davada ödeme tarihinden itibaren avans faizi uygulanamayacağına yönelik itirazına gelindiğinde, rücuen tazminat talebi, başkasına ait bir borcu yerine getiren kişinin mal varlığında meydana gelen kaybı gidermeye yönelik tazminat niteliğinde olup, davacının mal varlığındaki eksilme ödeme tarihinde gerçekleştiğinden ödeme gününden itibaren her iki tarafta tacir olduğundan avans faizi talep edebilir (Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 13/04/2016 tarih ve 2016/2239-2016/4044 E.-K. Sayılı emsal kararı). Buna göre ilk derece mahkemesinin kararında ödeme tarihinden itibaren avans faizine hükmedilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
Tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin davanın kabulü yönündeki kararında herhangi bir isabetsizlik görülmediğinden davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gerekli olan 463,72 TL harçtan peşin alınan 115,93 TL harcın mahsubu ile bakiye 347,79 TL harcın davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Yargılama giderlerinin yatıran taraf üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından taraflar yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda uyuşmazlık konusu miktar dikkate alındığında HMK’nın 362. maddesi gereğince kesin olmak üzere, tarafların yokluğunda oy birliği ile karar verildi.

Başkan- Üye – Üye – Zabıt Katibi-

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.