Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2021/1794 E. 2023/83 K. 09.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2021/1794 Esas 2023/83 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/1794
KARAR NO : 2023/83

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/09/2021
NUMARASI : 2020/397 Esas 2021/559 Karar
DAVACI
VEKİLİ
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA : Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
DAVA TARİHİ : 10/09/2020
KARAR TARİHİ : 09/02/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 09/02/2023

Taraflar arasındaki genel kurul kararının iptali istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükme karşı davacı vekili tarafından süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şirket yönetim kurulu tarafından şirketin 2017-2018-2019 yıllarına ait olağan genel kurul toplantısının 19.06.2020 tarihinde şirket adresinde yapılacağının ilan edildiğini ve müvekkiline davet mektubu gönderildiğini, müvekkilinin toplantıya katıldığını ve gelir-gider tablosundaki giderlerin abartılı olduğunu gördüğünde giderlere ilişkin ayrıntılı bilgi verilmesini talep ettiğini, müvekkilinin şirket muhasebecesi tarafından yapılan açıklamaya göre en büyük harcama kalemini araç kiralamanın oluşturduğunu, müvekkilinin bu harcamalara katılmadığına dair toplantı tutanağına ihtirazi kayıt düşürmek istediğini belirttiğini ancak muhasebeci tarafından bu belgelerin daha sonra düzeltileceği söylenerek toplantı tutanağının imzalatılmadığını ve tutanağın müvekkiline verilmediğini, ticaret sicil gazetesinde toplantı tutanağının noterde tasdik edilmesinin haricinde bir bilgi bulunmadığını, müvekkilinin bilgi edinme hakkının genel kurul öncesi ve sonrasında kısıtlandığını, davalı şirket defter ve kayıtlarının usulüne uygun olmadığını, şirketin finansal tabloları ve faaliyet raporları arasında önemli çelişkiler bulunduğunu, yönetim kurulu başkanının ayrıca davalı şirketin %22,5 hissedarı olduğu dava dışı … AŞ şirketinin de yönetim kurulu başkanı olduğunu, muhalefete konu “okunan tüm rapor ve hesapların ayrı ayrı ibra ve kabulü” konulu 5.gündem maddesi içerisinde yer alan ve davalı şirketin malvarlığı içinde önemli bir yekun teşkil eden harcamaların muvazalı olduğunu, gerçeği yansıtmadığı gibi şirketin kara geçmesini önlemek ve ortaklara kazançtan pay vermemek amacıyla yapıldığını, ayrıca yapılan harcamalar için belirlenen ücretlerin piyasa şartlarının ve emsallerin çok üstünde olmasının de yönetim kurulu başkan ve üyelerine örtülü kar dağıtımı niteliği taşıdığı kanaatini oluşturduğunu, şirketin kar etmesi gerekirken, şirketle alakası olmayan harcamalar gerekçe gösterilerek şirketin zararda gösterildiğini ve bu nedenle kar dağıtımı hususunda uzun zamandır karar alınamadığını, her ticari şirket gibi anonim şirketinin nihai amacının kar elde etmek ve bunu ortaklara dağıtmak olduğunu, şirketin kar dağıtamadığı bir dönemde, kendilerine fahiş denilecek bedeller ile filo kiralaması ve benzeri şekilde fazlaca gider yapılmış gibi gösterilmesinin dürüstlük kurallarına, kanuna ve ana sözleşmeye aykırı olduğunu, ayrıca iptali istenen 5. Maddenin usul ve füru olan yönetim kurulu üyelerinin birbirlerinin ibrasında oy kullanmalarının usulsüz olduğunu ileri sürerek davalı şirketin 19.06.2020 tarihinde gerçekleşen 2017-2018-2019 yılı olağan genel kurul toplantısının tümden iptalini, bunun mümkün olmaması halinde 5. maddesinin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının bilgi alma hakkının ihlal edilmediğini, ortada TTK’nın 437. maddesi kapsamında mütalaa edilebilecek bilgi bulunmadığını, söz konusu madde kapsamı incelendiğinde, pay sahibinin “her istediğinde” ve “usulünü kendi belirleyeceği” şekilde bu hakkı kullanamayacağını, kaldı ki, talep edilen genel kurul karar tutanağının, davacının da katıldığı ve muhalefet şerhini ibraz ettiği bir toplantıda kaleme alındığını, başka bir ifadeyle karar tutağını içeriğine davacı vakıf olup, TTK m. 437 anlamında bilgi alma hakkına konu olabilecek bir “bilgi” söz konusu olmadığını, davacının bütün detaylarına vakıf olduğu bir genel kurul karar tutanağını talep etmesinin bilgi alma hakkı kapsamında değerlendirilemeyeceğini, bilgi alma hakkının ihlal edildiği iddiasının tek başına iptal nedeni olarak ileri sürülemeyeceğini, bu konuda ayrıca dava açılabileceğini, söz konusu karara ulaşılmasının her zaman mümkün olduğunu, ticaret sicil müdürlüğünden de temin edebileceğini, bu sebeplerle yönetim işlerini aksatır şekilde, zaten içeriğine vakıf olunan ve ticaret sicilinde de ulaşılabilecek olan bir genel kurul karar tutanağının “noter” marifetiyle talep edilmesinin TTK’nın 437. maddesi uyarınca korunan hukukî menfaate ve TMK’nın 2. maddesi uyarınca dürüstlük kuralına aykırı olduğunu, genel kurlu toplantısında davacının talep ettiği bütün bilgilerin kendisine verildiğini, söz konusu genel kurul kararında 5 numaralı gündem maddesine muhalefet şerhi koyan davacının 3 ve 4.maddeler bakımından herhangi bir itiraz ileri sürmediğini, zira kendisine istediği her evrakın gösterildiğini ve gerekli açıklamaların yapıldığını, davacı tarafın iddia ettiği araç kiralama işleminin 2016 yılına ilişkin bir faaliyet olduğunu, 2016 faaliyet raporu, bilanço ve gelir tablosu hesapları 23/06/2017 tarihli olağan genel kurul toplantısında, davacının da katılımıyla oy birliği ile kabul ve ibra edildiğini, davacı tarafından şirket yönetiminin şirketi zarara uğrattığı, defterleri usulüne uygun tutmadığı iddialarında bulunduğu ve bu sebeple ibra oylamasında olumsuz oy kullandığı görülmesine rağmen, aynı yönetim kurulunun tekrar seçilmesi bakımından olumlu oy kullandığını, daha açık anlatımla ibra etmediği yöneticilerin tekrar seçilmesinde olumlu oy kullandığını, müvekkili şirket yönetimi tek kişiden oluşmakta olup ne şirket yönetiminde ne de şirket ortakları arasında yönetimin usul ve fürudan kimse bulunmadığını, şirketin zarar ettirildiği, defterlerin usulüne göre tutulmadığı iddialarının soyut nitelikte olduğunu, bir iptal davasında nazara alınabilecek iddialar olmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk derece mahkemesince iddia, savunma, bilirkişi raporuna ve toplanan tüm delillere göre; davalı şirketin 19.06.2020 tarihli genel kurul toplantısının 5 no’lu maddesinin iptali istemiyle açılan davada, 19.06.2020 tarihli genel kurul toplantısının 5 no’lu maddesinde alınan karara, toplantıda hazır bulunan davacının olumsuz oy kullandığı ve bu muhalefetini tutanağa geçirttiği, bilirkişi raporunda davalı şirketin araç kira ve onarım gideri dışında diğer kalemlerde fahiş bir durum görülmediğinin açıklandığı, kayıtlarda görünen araç kiralama ve onarım giderine ilişkin sözleşmenin ve gidere ilişkin dayanak belgelerin bulunduğu, bilgi alma ve inceleme hakkının kullanılamamasının tek başına genel kurul toplantısında alınan kararın iptaline gerekçe olamayacağı, uzun süreli araç kiralama sözleşmelerine göre, kiralanan araç sayısının ve kira bedelinin fahiş kabul edilemeyeceği, kaldı ki TTK’nın 553.maddesi uyarınca, yönetim kurulu üyelerinin hem şirkete hem pay sahiplerine hem de şirket alacaklarına karşı verdikleri zarardan sorumlulukları gereğince haklarında ayrıca dava açılabileceği kanaatine varılmakla davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; delil listesinde bildirilen delilleri toplanmadan bilirkişi incelemesine karar verilerek rapor alındığını, bilirkişi raporunda 19.06.2020 tarihli olağan genel kurul toplantı tutanağının ve eklerinin dosyada mevcut olmadığı ifade edilmesine rağmen bu raporun hükme esas alındığını, delilleri arasında yer alan araç kiralama şirketinden araçların cinsi ve plakalarının celbi ile anılan döneme ilişkin bu araçların yakıt kullanım belgeleri, yapılan harcamalara ilişkin faturalar, özellikle davalı şirketin bağlı bulunduğu vergi dairesinden celbi istenilen BA/BS formlarının Mahkemece celp edilmediğini, eksik araştırma ve inceleme neticesinde tanzim edilen ve itirazlarını karşılar mahiyette bilirkişi ek raporu alınmadan, davanın esasına ilişkin yeterli inceleme yapılmadan davanın reddine karar verildiğini, fahiş ve objektif iyi niyet kurallarının çok üstünde olan araç kiralama bedelleri ve bilirkişi raporuna yapmış oldukları detaylı itiraz dilekçesinde yer alan ve açıklanmasını istedikleri harcamaların yönetim kurulu başkan ve üyelerine örtülü kar dağıtımı niteliği taşıdığını, bu durumun TTK’nun 445. maddesi hükmünde düzenlenen dürüstlük kuralına aykırılık teşkil ettiğini, bu nedenle delilleri arasında yer alan özellikle BA/BS formlarının vergi dairesinden celbi ve incelemeye tabi tutulması gerekmekte iken bu istemlerinin kabul edilmediğini, itiraz edilen hükme esas alınan kök bilirkişi raporunda yer alan tespit ve incelemelere göre davalı şirketin mali tabloları, pay sahiplerine dağıtılacak bir kâr olmaması ve yapılan harcamaların yüksekliği, şirketle alakası olmayan ve muvazaalı olduğunu iddia ettikleri harcamaların yapılması dikkate alındığında, pay sahiplerinin müktesep niteliğindeki hakkı olan kar payı alma haklarının zayıflatıldığını ve menfaatlerinin zarara uğratıldığını, bu hali ile dava konusu iptali istenen kararın dürüstlük kuralına açıkça ve kesin olarak aykırılık teşkil ettiğini, özellikle araç kiralamasına ilişkin ücretlerin fahiş olup olmadığı değerlendirilirken genel kurulun yapıldığı dönemde şirketin ortaklık yapısı, ekonomik durumu, geçmiş uygulamaları ve finansal durum açısından davalı şirketle aynı/benzer durumda bulunan şirketlerin benzer harcamaları göz önünde bulundurulmalı ve karşılaştırılma yapılmak suretiyle müvekkil gibi pay sahiplerinin de vazgeçilmez nitelikteki kardan pay alma haklarını ihlal etmeyecek şekilde bir değerlendirme yapılarak tespitte bulunulmasının hakkaniyete uygun olacağını, davalı şirketin defter ve kayıtlarının usulüne uygun tutulmadığı, şirketin finansal tabloları ve faaliyet raporları arasında önemli çelişkiler bulunduğu kök bilirkişi raporundan anlaşılmasına rağmen davalı lehine delil olarak değerlendirildiğini, mahkemece araştırılması gereken hususlardan biri de davalı şirket yönetim kurulu başkanının aynı zamanda dava dışı … A.Ş.’nin şirketin de yönetim kurulu başkanı olması ve davalı şirketin olağan genel kurul toplantısının yapıldığı 19.06.2020 tarihinde … A.Ş.’nin de olağan genel kurulu toplantısının yapıldığı, işbu davaya konu 5. gündem maddesi içinde yer alan (özellikle fahiş bedeller ile filo kiralanması hususu gideri) … A.Ş.’nin ortakları tarafından şifahen kabul görmediğinden ibrası sağlanamayınca zararda görünen davalı şirket kayıtlarına gider olarak kaydedildiğini, bu durumun mahkemece inceleme ve araştırma konusu edilmediğini, dava dosyasına sunulan bilirkişi raporunda, davalı şirketin araç kira ve onarım giderinin yüksek olduğunun açıkça belirtildiğini, bu giderlerin 2017 yılında net satışların %64,59’una, 2018 yılında net satışların %50,02’sine ve 2019 yılında net satışların %71,65’ine denk geldiği, şirketin satışlarının yarısından fazla araç kira ve onarım gideri bulunduğu rapor ile tespit edilen hususlardan olduğu, bilirkişi raporunda tespiti yapılan ve incelenmesi gereken ek hususların ise dosyaya sunulan bilirkişi raporuna itiraz dilekçelerinde detaylıca açıklandığını ve buna bağlı bir kısım belgelerin dosyaya celbinin gerektiğinin bildirildiğini, buna rağmen mahkemece itirazlarını karşılar ek rapor alınmadığını, bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde 2017-2018-2019 yıllarına ilişkin mizanlarda yer alan ve bilirkişilerce tespit edilen hususlardan dikkat çekici olan harcamalara ilişkin davalı şirket banka hesap hareketlerinin istenmesi gerektiğinin belirtildiğini, ancak davalı şirket banka hesap hareketleri dahi dosyaya dahil edilmediğini ve gerçekliğinin araştırılmadığını, mizanlarda yer alan fatura muhteviyatlarının ne olduğunun tam anlamıyla tespit edilmediğini, işbu davaya açıklık getirecek şekilde incelenmediğini, 2017-2018-2019 yıllarına ilişkin mizanlarda açıklanması ve incelenmesi gereken hususlar 21.05.2021 tarihli dilekçelerinde kalem kalem belirtildiğinden 21.05.2021 tarihli dilekçelerine atıfta bulunulmakla yetinildiğini, mizanlar incelendiğinde görüleceği üzere; davalı şirketin alacaklarını tahsil edememesine rağmen fahiş tutarlarda ve hangi hizmet yahut ticaret sonrası borçlandığı belli olmayan harcamalarda bulunduğunu, fatura muhteviyatları davalıdan sorulmadığını, raporla fahiş olduğu açıkça belirtilen araç kiralamalarına ilişkin araç cinsi-kullanıcı ehliyet bilgilerinin temin edilmesi istenmesine rağmen temin edilmediğini, personel borçlanmalarına ilişkin kıdem ve ihbar tazminatı adı altında yapılan ödemelere dair kimlere, hangi tarihte, ne miktar ödeme yapıldığı ve bu ödemelerin imzasız yapılmış olmasının sebebinin araştırılmadığını, bu durumun yönetim zaafiyeti olup olmadığının, basiretli tacir sıfatı ile örtüşüp örtüşmediği incelenmediğini, sürücü kusuruna dayalı şahsi trafik cezalarının hangi gerekçelerle şirket hesabından ödendiğinin irdelenmediğini, araç kira ve onarımı bedelinden kiralama bedeli miktarını aşan kısmın hangi sebeple olağan dışı gider olduğunun ve bu durumun şirketin bilinçli bir şekilde zararına sebebiyet verilmesine neden olup olmadığının, kanunen kabul edilmeyen giderlerin muhteviyatları araştırılmadığını, kayıtlarda görünen araç kiralama ve onarım giderine ilişkin sözleşmenin ve gidere ilişkin dayanak belgeler her zaman düzenlenmesi mümkün belgelerden olduğunu, bu sebeple kiralama yapılan şirket ile davalı şirketin bağlı bulunduğu vergi dairesinden araç kiralamasına ilişkin BA/BS formlarının dosyaya kazandırılması ve inceleme yapılmasının zorunlu olduğunu, ileri sürerek açıklanan bu ve re’sen gözetilecek nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen karar kaldırılarak dava konusu genel kurulda alınan tüm kararların iptaline mümkün olmaması halinde 5 no’lu kararın iptaline karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, davacı vekilinin istinaf sebeplerinin esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava, davalı anonim şirketin 19.06.2020 tarihli olağan genel kurul toplantısının iptali, mümkün olmaması halinde bu toplantıda alınan 5 no’lu kararın iptali istemine ilişkin olup ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmiştir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Bilindiği ve TTK’nın 445.maddesi hükmünde belirtildiği üzere; kanun veya esas sözleşme hükümlerine ve özellikle dürüstlük kurallarına aykırı olup genel kurul kararlarına karar tarihinden itibaren 3 ay içinde şirket merkezinin bulunduğu yerdeki Asliye Ticaret Mahkemesinde iptal davası açılabilir. TTK’nın 446. Maddesinin 1. Fıkrasının “a” bendinde; toplantıda hazır bulunup da karara olumsuz oy veren bu muhalefetini tutanağa geçirten pay sahibinin genel kurul kararının iptali istemiyle dava açabilecektir.
Öncelikle, dava konusu genel kurul toplantısının yapıldığı 19.06.2020 tarihinden itibaren 3 aylık hak düşürücü sürede, 10.09.2020 tarihinde açılmış, TTK’nın 446/1. Maddesi gereği davacı ortağın asaleten katıldığı ve iptalini talep ettiği dava konusu genel kurul toplantısında alınan 5 no’lu karara karşı olumsuz oy kullandığı anlaşılmakta ise de toplantı tutanağında davacının söz konusu karara karşı muhalefet şerhine rastlanılmamıştır. Bununla birlikte söz konusu toplantı tarihinden sonra davadan önce davacı tarafından davalı şirkete keşide edilen Ankara 24. Noterliği’nin 08.07.2020 tarihli ihtarnamesi ile olumsuz oy ile muhalefet şerhini düşmüş olduğu şirket olağan genel kurul toplantı tutanağının gönderilmesi istenmesi üzerine davalı şirketçe davacıya hitaben keşide edilen 14.07.2020 tarihli Ankara 63. Noterliği’nin cevabi ihtarnamesinde “talep edilen genel kurul toplantı tutanağının, tarafınızın da katıldığı ve muhalefet şerhinizi ifade ettiğiniz bir toplantıda kaleme alınmıştır” denilmek suretiyle” davacının söz konusu karara muhalefet ettiğine dair muhalefete şerhinin bulunduğu davalı şirketçe kabul edildiğine göre TTK’nın 446/1-a maddesinde aranan özel dava şartının gerçekleştiğinin kabulü gerekmiştir.
Dosyada yer alan 14.05.2020 tarihli ve 2020/06 karar sayılı yönetim kurulu karar örneğine göre; davalı şirketin yönetim kurulu başkanı … başkanlığında toplanan üç kişiden oluşan yönetim kurulu tarafından alınan 14.05.2020 tarihli kararda, kararlaştırılan gündem ile 19.06.2020 tarihinde 2019 yılı olağan genel kurul toplantısının gerçekleştirilmesi kararlaştırılmıştır.
Davalı şirketin 20 ortağı bulunmakta olup toplantıya sadece 6 ortak asaleten katılmıştır. Davalı şirketin 5.000.000,00 TL sermaye karşılığı 50.000 adet payı bulunmakta olup davalı şirketin nama yazılı olan bütün paylarından 4000 adet A Tipi hisseye, 46.000,00 adet B tipi hisseye ayrılmıştır. Davacı ortağın 100.000,00 TL değerinde 1000 adet B tipi hissesi bulunmaktadır. Dava konusu toplantıda 50.000,00 adet hisseden 37.050,00 adet hisse asaleten temsil edilmiştir.
Dava konusu 2017-2018-2019 yıllarına ait olağan genel kurulda dava konusu iptaline karar verilmesi istenen 1 no’lu maddede; toplantı başkanı, tutanak yazmanı ve oy toplama memurları oy birliği ile belirlenmiş, 2 no’lu maddede; seçilen divana toplantı tutanak ve evrakını imzalama yetkisinin oy birliği ile verildiği, 3 no’lu maddede; 2017-2018 ve 2019 yıllarına ait yönetim kurulu faaliyet raporu, 4 no’lu maddede ise; 2017-2018 ve 2019 yıllarına ait bilanço, gelir/gider fark hesapları okunmuş, bu maddelerde herhangi bir karar alınmamış, 5 no’lu maddede; 2017-2018 ve 2019 yıllarına ait yönetim kurulu raporları oy çokluğu ile ibra ve kabul edilmiş, bu yıllara ait bilanço, gelir gider fark hesapları oy çokluğu ile kabul edilmiş, davacı ortak …’in karşı oy kullandığı belirtilmiş, 6 no’lu maddede ise; üç yıl süre ile görev yapmak üzere yönetim kurulu üyeliğine tek başına … oy birliği ile seçilmiş, yönetim kurulu üyesine huzur hakkı ödenmemesine oy birliği ile karar verilmiştir. Şu halde davacının iptaline karar verilmesini istediği olağan genel kurul toplantısında 1 ve 2 no’lu maddelerde icrai nitelikte karar alınmamış olup sadece 5 ve 6 no’lu maddelerde karar alındığı, 3 ve 4 no’lu maddelerde karar alınmadığı, alınan kararlardan davacı ortağın sadece 5 no’lu maddede yer alan karara karşı oy kullanarak muhalefet şerhini sunduğu, alınan 6 no’lu kararda olumlu oy kullandığı anlaşılmıştır. Davalı anonim şirketin 19.06.2020 tarihli olağan genel kurul toplantısının iptali, mümkün olmaması halinde bu toplantıda alınan 5 no’lu kararın iptali istemini dava dilekçesinde talep eden davacı vekili, uyuşmazlık konularının belirlendiği 18.02.2021 tarihli ön inceleme duruşmasında; mahkemece uyuşmazlığın 19.06.2020 tarihli olağan genel kurul toplantısında alınan 5 no’lu kararın iptali olarak belirlenmesine itiraz etmemiştir.
TTK’nın 407/3 maddesi uyarınca, aynı Yasa’nın 333. Maddesi gereğince belirlenen şirketlerin genel kurul toplantılarında Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’nın temsilcisi de yer alır. Anonim Şirketlerin Genel Kurul Toplantılarının Usul ve Esasları ile Bu Toplantılarda Bulunacak Bakanlık Temsilcileri Hakkında Yönetmeliğin 32. Maddesinde belirtilen haller kapsamında kalmadığından Bakanlık Temsilcisinin toplantıya katılmamasında usul ve yasaya aykırılık görülmemiştir.
Genel kurulun 5.maddesi ile şirketin 2007-2018-2019 yıllarına ait faaliyet dönemine ilişkin ayrıntılı bilanço ve ayrıntılı gelir-gider tablosunun ve yine bu yıllara ait yönetim kurulu raporlarının genel kurulun onayına sunulduğu, davacının olumsuz oyuna ve muhalefetine rağmen oy çokluğu ile şirket bilanço ve gelir-gider tablosunun ve yönetim kurulu raporlarının ayrı ayrı oylanarak oy çokluğu ile kabul edilerek yönetim kurulunun ibra edildiği belirlenmiştir.
İlk derece mahkemesince mali müşavir bilirkişi ile nitelikli hesaplamalar uzmanından oluşan bilirkişi heyetinden alınan 03.05.2021 tarihli bilirkişi raporunda; şirketin 2017 – 2018 ve 2019 yıllarına ait gelir tablolarının incelenmesinde; şirketin araç kira ve onarım giderleri dışında olan diğer gider kalemlerinde fahiş bir durum görülmediği, davalı şirket defter kayıtlarda görünen araç kiralama ve onarım giderine ilişkin, davalı firma tarafından sözleşme imzalanmış olduğunun tespit edildiği, gidere ilişkin dayanak belgesinin bulunduğu, bununla birlikte net satışlarının yarısından fazla olan araç kiralama ve onarım giderlerinin yüksek olduğunun değerlendirildiği, bu giderlerin 2017 yılında net satışların %64,59’una, 2018 yılında net satışların %50,02’sine ve 2019 yılında net satışların %71,65’ine denk geldiği, şirketin satışlarının yarısından fazla araç kira ve onarım gideri bulunduğu, bu giderlere ilişkin dayanak belge olarak 15.11.2016 tarihli uzun süreli araç kiralama sözleşmesinin davalı şirket yönetim kurulu başkanı imzası ile imzalanmış ve davalı şirketin kaşesinin basılı örneğinin ibraz edildiği, araç kiralama sözleşmesi ile üç adet aracın 36 ay süre ile davalı şirkete kiralandığının anlaşıldığı, belirtilmiştir.
Davalı anonim şirketin ağız ve diş sağlığı alanında faaliyette bulunan anonim şirket oluşu ve 20 ortaktan oluşması gözetildiğinde, davalı şirketin imzaladığı 15.11.2016 tarihli uzun süreli araç kiralama sözleşmesi kapsamında sözleşmenin ekinde belirtilen model ve cinste belirtilen 3 adet … marka aracın sözleşmedeki makul bulunan kira bedelleri üzerinden 36 ay süre ile ve belirtilen aylık kira bedelleri ile kiralanmış olması, davalı şirketi zarara uğratacak bir eylem niteliğinde değerlendirilmemiştir. Kaldı ki bu araçların kiralandığı yıla ait 15.11.2016 tarihli bilanço davacı ortağın bizzat katılarak oy kullandığı 2015-2016 yıllarına ait 2017 yılı olağan genel kurul toplantısında kabul edilerek ibra edilmiştir.
Diğer yandan davalı şirketin 2017-2018-2019 yıllarına ait yönetim kurulu raporlarının kabulü ile ibrasına yönelik oy çokluğu ile alınan kararın değerlendirilmesine gelince;
Bilindiği üzere 6102 sayılı TTK’nın 436/2 maddesinde “Şirket yönetim kurulu üyeleriyle yönetimde görevli imza yetkisini haiz kişiler, yönetim kurulu üyelerinin ibra edilmelerine ilişkin kararlarda kendilerine ait paylardan doğan oy haklarını kullanamaz.” hükmüne yer verilmiştir. Anılan yasal düzenleme uyarınca, yönetim kurulu üyeleri kendi ibralarında oy kullanamayacakları gibi, diğer yönetim kurulu üyelerinin ibrasında da oy kullanamazlar. Bir örneği dosyada bulunan genel kurul toplantısına ilişkin hazirun cetveline göre davalı anonim şirketin yönetim kurulu üyeleri …, …’ten oluşmakta olup yönetim kurulu üyelerinden … davalı şirkette ortak, eş deyişle pay sahibi, olmayıp sadece yönetim kurulu başkanı … 2000 adet A Tipi, 8175 adet B tipi pay sahibidir. A tipi hisselerde bir hisse 15 oya, B tipi hisselerde ise 1 hisse 1 oya karşılık gelmektedir. Dava konusu genel kurul toplantı tutanağında 5 no’lu maddede yönetim kurulu üyesinin kendi ibra oylamasına katılmadığı belirtilmiştir. Toplantıda 4000 adet A tipi, 46.000 adet B tipi hisse olmak üzere toplam 50.000,00 adet hissesi bulunan davalı anonim şirketen asaleten temsil edilen 37.050 adet hisseden adı geçen yönetim kurulu üyesinin kendi ibra oylamasına katıldığı var sayılarak ona ait hissenin mahsubu halinde; 1500 adet A Tipi, (her A tipi hisse 15 oya karşılık olduğuna göre 1500 x15=22500 oy)25.375 B tipi karşılığı 25.375 B tipi oy +22500 A tipi oy=toplam 49375 oy) olmak üzere toplam 26.875 adet hissenin asaleten temsil edildiği bu toplantıda olumsuz oy kullanan davacıya ait 1000 adet B tipi hissenin mahsubu halinde dahi olumlu oy kullanan hisse miktarının 25.875 adet hisse olduğu, dolayısıyla TTK’nın 418/1. Ve 2. Maddelerinde belirtilen toplantı ve karar nisabına uygun olarak davalı şirketin yönetim kurulu üyelerinin ibra edilmiş oldukları, bu durumda şirketin anılan yönetim kurulu üyesi kendi ibrasında oy kullanmış olsa dahi sonuca etkili olmadığı anlaşılmış, bu yönden söz konusu kararın butlanına karar verilmesi koşulunun bulunmadığı belirlenmiştir. Kaldı ki genel kurulda alınan 5 no’lu maddedeki kararda yönetim kurulu başkanı …’in ibrasına karşı çıkarak olumsuz oy kullanan davacı ortak, ayın kişinin 6 no’lu maddede davalı anonim şirket yönetim kurulu üyeliğine tek başına seçilmesine olumlu oy kullanmak suretiyle çelişkili de davranmıştır.
Bu durumda yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun ilk derece mahkemesinin gerekçesi yönünden kabulü ile duruşma yapılmasına gerek görülmeksizin sonucu itibarıyla doğru olan ilk derece mahkemesince verilen karar gerekçesi yönünden HMK’nın 353/1-b-2. Maddesi gereği kaldırılarak davanın reddine dair davanın esası hakkında yeniden aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
A)1-İstinafa başvuran davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun ilk derece mahkemesince verilen kararın gerekçesi yönünden KABULÜNE,
2-Ankara 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 16/09/2021 tarihli ve 2020/397 Esas-2021/559 Karar sayılı KARARININ GEREKÇESİ YÖNÜNDEN HMK’nın 352/1-b-2. Maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
B)1-Davanın REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun ilgili Tarifesi hükümleri gereği alınması gereken 179,90 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 125,5 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irad kaydına,
3-Yargılamada vekil ile temsil olunan davalı yararına karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümleri gereği takdir olunan 9.200,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı tarafa ödenmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-HMK’nın 333. Maddesi uyarınca davacı tarafından yatırılan ve artan gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
C)1-İstinafa başvuran davacı taraftan başlangıçta alınan 59,30 TL istinaf maktu karar harcının kararın kesinleşmesi ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
2-İstinafa başvuran davacı tarafından yapılan istinaf giderlerinin kaldırma kararının sebep ve şekli gözetilerek davacı üzerinde bırakılmasına, varsa kullanılmayan gider avansının istek halinde kendisine iadesine,
3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davalı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile, B-3 nolu bentte davalı yararına hüküm altına alınan vekalet ücreti yönünden oy çokluğu ile karar verildi.09/02/2023

Başkan – Üye – Üye – Zabıt Katibi –

KARŞI OY
Sayın heyetle görüş farklılığı davacı vekilinin istinaf başvurusunun ilk derece mahkemesinin gerekçesi yönünden kabulü ile ilk derece mahkemesince davanın reddine dair verilen kararın gerekçesi yönünden kaldırılarak yargılamada vekili ile temsil olunan davalı yararına hüküm altına alınan vekalet ücretinin istinaf karar tarihindeki mi yoksa ilk derece mahkemesince verilen karar tarihindeki mi yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümlerine göre verilmesi gerektiği noktasında toplanmaktadır.
Somut olayda davalı anonim şirketin genel kurul toplantısında alınan kararın iptali istemiyle açılan davada yargılama sonunda davanın reddine dair verilen karara karşı davacı istinaf kanun yoluna başvurmuş, Dairemizce yapılan istinaf incelemesi sonucunda sonucu itibarıyla doğru bulunan ilk derece mahkemesince verilen karar gerekçesi yönünden HMK’nın 353/1-b-2. Maddesi gereği kaldırılmıştır. Bu durumda ilk derece mahkemesince verilen kararın sadece gerekçesi düzeltildiği gibi istinafa başvuran davacı tarafından istinaf başvuru dilekçesinde davalı yararına hüküm altına alınan vekalet ücreti yönünden de istinaf başvuru sebebi bulunmadığından yargılamada vekil ile temsil olunan davalı yararına ilk derece mahkemesince takdir olunan 4080,00 TL maktu vekalet ücretinin aynen korunması gerektiği görüşünde olduğumdan sayın çoğunluğun istinaf karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre belirlenen 9.200,00 TL maktu vekalet ücretine hükmedilmesine ilişkin kararına katılmıyorum.

Başkan-

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.