Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2021/1784 Esas 2023/1498 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2021/1784
KARAR NO : 2023/1498
TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/06/2021
NUMARASI : 2020/687 Esas 2021/569 Karar
DAVACI
VEKİLİ
DAVALILAR
DAVA : Sicil Kaydının Silinmesi, Tespit
DAVA TARİHİ : 31/12/2020
KARAR TARİHİ : 26/10/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 24/11/2023
Taraflar arasındaki sicil kaydının silinmesi, tespit istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı gerekçeyle ticaret sicilinden kaydın silinmesi talebinin hukuki yarar dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine, diğer talepler yönünden davanın reddine yönelik olarak verilen hükme karşı davacı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin okula hiç gitmediğini, tanıdık bir okul müdürü tarafından kendisine diploma verildiğini, bir yakını tarafından davalı şirketin yönetim kurulu üyesi seçildikten sonra 28/05/2018 tarihinde temsil yetkisinin sona erdirildiğini, 04/07/2018 tarihinde de payının tamamını dava dışı …’a devrettirildiğini, şirketle bir bağlantısının kalmadığını, şirkete hiç uğramadığını, müvekkilinin şirketle ilişiğini kestiren kişilerin şirketin Ankara Ticaret Sicilindeki ismini sildirmediklerini, bu nedenle müvekkilinin halen şirket yönetim kurulu üyesi olarak göründüğünü, şirketi yönetenlerin şirket adına çek düzenleyip birçok kişiyi dolandırdıklarını, müvekkilinin Ankara Ticaret Sicilinde şirket yönetim kurulu üyesi olarak bulunması nedeniyle müvekkili hakkında da çekler nedeniyle dava açıldığını, müvekkilinin mağdur olduğunu belirterek müvekkilinin Ankara Ticaret Odasındaki davalı şirketin sicil kaydındaki şirketteki payını devrettiği 04/07/2018 tarihinden geçerli olmak üzere silinmesine, 04/07/2018 tarihinden sonra davalı şirket adına yapılmış olan işlemlerden müvekkilinin sorumlu olmayacağına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı … Müdürlüğü cevap dilekçesinde özetle; …A.Ş.’nin 10/12/2015 tarihinde kurulduğunu, 15/05/2017 tarihli genel kurulu kararı ile davacının 3 yıl süreyle yönetim kurulu üyeliğine seçildiğini, 19/04/2017 tarihli hisse devri ile şirketin tek ortaklı haline geldiğini, 15/05/2017 tarihli ve 2017/3 sayılı yönetim kurulu kararı ile de davacının 1 yıl süreyle yönetim kurulu başkanlığına ve münferiden temsil ve ilzama yetkili kılındığını, davacının 19/04/2017 tarihli hisse devri ve 15/05/2017 tarihinde alınan kararlar ile şirkette tek pay sahibi haline geldiğini, bu durumun tescil ve ilan edildiğini, 15/05/2018 tarihli yönetim kurulu kararı ile davacının 1 yıl süreyle münferiden temsile yetkili kılındığını, davacı vekilinin 15/10/2020 tarihinde 04/07/2018 tarihli gerekli imza ve onayın bulunmadığı pay devri sözleşmesi ve sicil kaydından silinmesi talebi ile Müdürlüklerine başvurduğunu, tek pay sahipli anonim şirket olduğundan ortaklık yapısını ve yönetim kurulunu tescil ve ilan ettirmesi gerektiğine dair bildirimde bulunulduğunu, TTK gereği anonim şirketlerde hisse devrinin tescile tabi bir husus olmayıp belirtilen belgelerin eksiksiz getirilmesi halinde tescil edilmeksizin ilan edildiğini, TTK’nun 338/2. hükmü uyarınca anonim şirketin tek ortak haline dönüşmesi durumunda işbu hususların şirket yönetim kurulunca tescil ve ilan edilmesi gerektiğini, davacı vekilinin pay devri için gereken belgeleri ekleyerek müdürlüklerine başvuru yapmadığından işlemin gerçekleştirilemediğini bildirerek davanın reddini istemiştir.
Diğer davalıya dava dilekçesi usulüne uygun olarak tebliğ edilmesine rağmen diğer davalı davaya cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, davalı şirketin 10/12/2015 tarihinde kurulduğu, 15/05/2017 tarihli genel kurulu kararı ile davacının 3 yıl süreyle yönetim kurulu üyeliğine seçildiği, 19/04/2017 tarihli hisse devri ile tek ortak haline geldiği, 15/05/2017 tarihli ve 2017/3 sayılı yönetim kurulu kararı ile davacının 1 yıl süreyle yönetim kurulu başkanlığına ve münferiden temsil ve ilzama yetkili kılındığı, davacının söz konusu 19/04/2017 tarihli hisse devri ve 15/05/2017 tarihinde alınan kararlar ile tek pay sahibi haline geldiği, TTK’nun 338/2. maddesi gereğince bu durumun tescil ve ilan edildiği, 15/05/2018 tarihli yönetim kurulu kararı ile davacının 15/05/2019 tarihine kadar yönetim kurulu üyesi olarak şirketi münferiden temsile yetkili olarak seçildiğine ilişkin kararın 28/05/2018 tarihli Ticaret Sicili Gazetesinde ilan edildiği, hisse devrinin yapıldığı 04/07/2018 tarihinde davacının ticaret sicili kayıtlarına göre davalı şirketin temsilcisi olduğu, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre anonim şirketlerde hisse devrinin tescile tabi bir husus olmadığı, şirketin paylarının tek bir kişide toplanması halinde ise gerekli tescil ve ilan işlemlerinin yapılması için davacı tarafın gerekli belgelerle Ticaret Sicili Müdürlüğü’ne başvurması halinde tescil ve ilanın yapılacağı, bu nedenle davacının payını 04/07/2018 tarihinde devretmesi nedeniyle ticaret sicilindeki kaydının silinmesine ilişkin talebinde hukuki yarar bulunmadığı, hisse devrini ve davalı şirketi temsil yetkisini sona erdiğini usulüne uygun olarak ticaret siciline bildirmeyen, gerekli tescil ve ilanların yapılmasını sağlamayan davacının bu nedenle oluşacak zararlardan TTK’nun 338/2. maddesi uyarınca sorumlu olacağı, noterden hisse devrinin yapıldığı 04/07/2018 tarihinden sonra davacının davalı şirket adına yapılan işlemlerden, verilen senet ve çeklerden sorumlu olmayacağına ilişkin talebinin reddi gerektiği gerekçesiyle davacının … San. Tic. A.Ş.’deki payını 04/07/2018 tarihinde devretmesi nedeniyle ticaret sicilindeki kaydının silinmesine ilişkin talebinin hukuki yarar bulunmadığından dava şartı yokluğundan HMK’nun 114. Ve 115. maddeleri uyarınca usulden reddine, davacının 04/07/2018 tarihinden sonra …. Tic. A.Ş. adına yapılan işlemlerden, verilen senet ve çeklerden sorumlu olmayacağına ilişkin talebinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkilinin ilk okula hiç gitmediğini, sadece ismini yazabildiği için, hatıra binaen kendisine bir ilk okul diploması verildiğini, müvekkilinin bir yakını tarafından, çok para kazandırılacağı vaadi ile davalı şirketin 2017 yılında kendisine devredildiğini, devreden kişilerin niyetlerinin sonradan anlaşıldığını, amaçlarının müvekkili üzerinden dolandırıcılık yapmak olduğunu, ancak müvekkili ile birlikte oldukları müddetçe dolandırıcılık yapamayacaklarını anladıkları zaman, dava dışı … isimli bir şahsı, önce temsile yetkili müdür yaptıklarını, arkasından da müvekkilinin şirketi temsil yetkisini sonlandırdıklarını, temsil yetkisinin sona erdiğinin 28/05/2018 tarihli ticaret sicil gazetesinde ilan edildiğini, bir müddet sonra 04/07/2018 tarihinde noter tarafından düzenlenmiş olan pay devri sözleşmesi ile müvekkilinin payını …’a devrettirdiklerini, müvekkilinin de ilişiği kalmayan şirketi kesin bir şekilde terk ettiğini, kendi işlerine döndüğünü, müvekkilinin devrettiği tarihe kadar hiçbir yolsuzluk olmadığını, okuma yazması dahi olmayan müvekkilinin şirketi yönetecek, gerekli prosedürleri bilecek ve yerine getirecek ne kültüre, ne tecrübeye ne de en küçük bir bilgi kırıntısına sahip olmadığını, müvekkilini kandırıp, kendi şirketini müvekkile devreden şahısın o tarihte, devir ile ilgili bütün işlemleri yasaya uygun şekilde yaptığını, Ankara Ticaret Odasındaki ticaret sicili kayıtlarından kendi ismini sildirmek için yasanın aradığı bütün işlemleri eksiksiz olarak yerine getiren bu şahıs ve muhasebecisinin, müvekkilinin temsil yetkisini sonlandırdıklarında ve müteakiben de şirket payının tamamını devrettirdiklerinde herhangi bir karar almadıklarını, ticaret sicilindeki kayıtlardan müvekkilinin ismini sildirmediklerini, elindeki çekin karşılıksız olduğunu gören çek hamillerinin bulundukları illerdeki icra ceza mahkemelerine başvurduklarını, mahkemelerce şirket yetkilisinin kim olduğunun Ankara Ticaret Odasından sorulduğunu, Ankara ticaret sicilinde müvekkilinin isminin sildirilmemiş olduğundan muhtelif illerde müvekkili aleyhine icra ceza davası açıldığını, bizzat Ankara Ticaret Odası’na gittiğini, sicil müdürüne müvekkilinin şirketi temsil yetkisinin sonlandırıldığının ilan edildiğini, 28/05/2018 tarihli ticaret sicil gazetesi ile 04/07/2018 tarihli pay devri belgesini, 15/10/2020 tarihli dilekçe ekinde ibraz edip, bu iki belgeye dayanarak şirketin, ticaret sicilindeki kaydından müvekkilinin isminin silinmesinin talep edildiğini, ticaret sicil müdürü cevaben bu belgelerin yanında, alınmış bir genel kurul kararı ve kararın ilan edildiği ticaret sicil gazetesinin de bulunması gerektiğini, ancak o takdirde müvekkilinin ismini silebileceklerini, kendilerinin de davacının şirketten ayrılalı iki sene olduğunu, defter ve belgelin başkalarının elinde bulunduğunu, o tarihlerde bir karar da alınmadığını, ilan edilmediğini, bu durumda müvekkilinin ila nihaye şirket temsilcisi olarak mı görüleceğini sormaları üzerine sicil müdürünün davacının isminin ticaret mahkemesinden getirilecek bir kararla sicilden silenebileceğinin belirtildiğini, müvekkilinin ATO’daki şirket sicilinden kaydının silinmesinin de, mahkeme kararından başka hiçbir hukuki yolunun bulunmadığını, sadece davanın kabulüne karar verilmesi durumunda müvekkilinin şirketle fiilen kesilmiş olan bağının, hukuken de kesileceğini, böylece müvekkilinin içinde bulunduğu mağduriyetin son bulacağını, mahkemece bu hususların hukuki yarar kapsamı dışında olarak değerlendirildiğini, müvekkilinin temsil yetkisinin sona erdiği ilanının görülmediğini ve değerlendirilmediğini, kararda sadece müvekkilinin şirketteki payını devrettiği hususunun yer aldığını, 31/12/2020 tarihli dava dilekçesi ekinde sunulan 28/05/2018 tarihli ticaret sicili gazetesindeki “… ikamet eden …, 15.05.2019 tarihine kadar (yönetim kurulu üyesi) temsile yetkili olarak seçilmiştir” ilanının yer aldığını, davalının sadece bu ilan üzerinden savunma yaptığını, mahkemece de beyanlarına bakılmadan ve ticaret sicil gazetesi incelemeden karar gerekçesinde sadece söz konusu davalı savunmasına yer verildiğini, aynı ilanın devamının görülmediğini, aynı ilanın devamında daha önce temsile yetkili görevi olan müvekkilinin önceki bu görevinin sona erdiğine ilişkin ilanın mevcut olduğunu, mahkemece bu ilanın değerlendirilmediğini, başka hiçbir şekilde mümkün olmayan ikinci derecedeki prosedür eksikliklerinin davanın kabulüne karar verilmesi suretiyle giderilmesi gerektiğini, karşılıksız çek keşidesiyle ilgili ceza mahkemesi karar gerekçesinde de müvekkilinin şirketi temsil yetkisinin bulunmadığını, şirketteki payını devrettiğini, suç konusu çeklerdeki imzanın müvekkiline ait olmadığının belirtildiğini, bu davaların tamamına da Ankara Ticaret Odası’nın verdiği cevaplarda söz konusu şirketin sorumlularının müvekkili ve … olduğunun bildirildiğini, buna rağmen müvekkilinin beraati yönünde karar verildiğini, müvekkilinin şirketteki payını devrettiği …’ın Siirt İcra Ceza Mahkemesince talimatla alınan ifadelerinde çeklerdeki imzaların kendisine ait olduğunu, müvekkilini de tanımadığını itiraz ettiğini, müvekkilini tanımadığını söylemiş olmasının 04/07/2018 tarihindeki şirket pay devri sözleşmesinden sonra müvekkilinin bir daha şirkete hiç uğramadığını gösterdiğini belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; anonim şirket pay devri nedeniyle davalı şirketin ticaret sicil kaydından payın devredildiği tarihten geçerli olmak üzere sicil kaydının silinmesi, payın devredildiği tarihten sonra şirket adına yapılan işlemlerden ve verilen senet, çeklerden sorumlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
…A.Ş.’nin pay defter sureti, dava dışı …’ın Siirt İcra Ceza Mahkemesinin 2019/27 talimat sayılı dosyasında alınan 11/03/2019 tarihli ifadesi, senede bağlanmamış anonim şirket pay devri, Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi suretleri, davacı vekilince davalı … Müdürlüğüne yapılan başvuruya ilişkin 15/10/2020 tarihli başvuru dilekçesi, … Müdürlüğünün davacı vekiline verdiği 21/10/2020 tarihli cevap, davalı şirketin 15/05/2017 tarihli 2017/4 Karar sayılı, 15/05/2018 tarihil 2018/2 Karar sayılı yönetim kurulu kararları, genel kurul kararı dosya içerisinde yer almaktadır.
Noterde akdedilen 04/07/2018 tarihli senede bağlanmamış anonim şirket pay devri sözleşmesi ile davacı tarafından davalı şirketteki 100 adet payın 500.000,00 TL bedel karşılığında dava dışı …’a devredildiği görülmüştür.
Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi’nde 07/06/2017 tarihinde yapılan ilanda davacının 15/05/2020 tarihine kadar davalı şirket yönetim kurulu üyesi seçildiği, şirketi münferiden 15/05/2018 tarihine kadar temsile yetkili olduğu, 18/04/2018 tarihinde yapılan ilanda dava dışı …’ın 08/04/2019 tarihine kadar davalı şirkette münferit yetkili olduğu, 28/05/2018 tarihli ilanda ise davalı şirkette davacının 15/05/2019 tarihine kadar münferiden temsile yetkili olduğu, önceden temsile yetkili davacının görevinin sona erdiği belirtilmiştir.
Davacı vekilince davalı … Müdürlüğüne yapılan başvuruya ilişkin 15/10/2020 tarihli başvuru dilekçesi ile, davacının temsil yetkisinin 28/05/2018 tarihinden geçerli olmak üzere sona erdirilmesine ve kaydının da bu tarihten geçerli olmak üzere silinmesine karar verilmesini talep etmiştir.
… Müdürlüğünün davacı vekiline verdiği 21/10/2020 tarihli cevap ile, 15/05/2017 tarihli genel kurul toplantı tutanağına göre 3 yıl süre ile davacının yönetim kurulu üyeliğine seçildiği, 15/05/2017 tarihli 2017/3 Karar sayılı yönetim kurulu kararına göre davacının 1 yıl süreyle münferiden temsile yetkili kılındığı, 15/05/2017 tarihli 2017/4 Karar no’lu yönetim kurulu kararına göre de davalı şirketin tek ortaklı anonim şirketine dönüştüğü, 15/05/2018 tarihli 2018/2 Karar sayılı yönetim kurulu kararına göre bir yıl süre ile davacının münferiden temsile yetkili kılındığı, bu tarihten sonra yetki iptali kararına ve yönetim kurulu üyeliği seçimine ilişkin bilgi ve belgeye dosyada rastlanmadığı, tek kişilik bir anonim şirket olduğundan yeni yönetim kurulunu ve ortaklık yapısını TTK’ya göre tescil ve ilan ettirmeleri gerektiği bildirilmiştir.
Davalı şirketin 15/05/2017 tarihli 2017/4 Karar sayılı yönetim kurulu kararında, şirket hisse devirleri neticesi 15/05/2017 tarihi itibarıyla tek pay sahipli anonim şirket olarak şirketin faaliyetine devam edeceği, yeni ortağın … (davacı) olduğu TTK’nun 338. Maddesi uyarınca durumun tescil ve ilan edilmesine karar verildiği görülmüştür.
Davalı şirketin 15/05/2018 tarihli 2018/2 Karar sayılı yönetim kurulu kararıyla da, 15/05/2018 tarihinde görev süresi sona eren yönetim kurulu üyesi …’nın (davacının) 15/05/2018 tarihinden başlamak üzere bir yıl süreyle yeniden yönetim kurulu üyesi seçilmesine karar verilmiştir.
Davalı şirketin pay defterinde davacının şirketteki 100 adet payı 19/04/2017 tarihinde iki farklı ortaktan devralarak şirketin tek ortağı olduğu kayıtlıdır. Anılan pay devri davalı şirketin 15/05/2017 tarihli genel kurulunda kabul edilmiştir.
Dava dışı … Siirt İcra Ceza Mahkemesinin 2019/27 talimat sayılı dosyasında alınan 11/03/2019 tarihli ifadesinde, 2018 yılında … … A.Ş.’yi açtığını, işlerinin kötü gittiğini, yanına … isimli kişiyi aldığını, çekleri bu kişinin yazdığını, kendisinin çekleri de imzaladığını, çekin kendisine ait olduğunu, kime ne kadar çek yazıldığını bilmediğini, davacıyı tanımadığını ifade etmiştir.
Davacı yan anonim şirketteki paylarının tamamını devrettiğini, anonim şirketteki temsil yetkisinin sona erdiğini, pay devrinin ve temsil yetkisinin sona erdiğinin ticaret siciline tescil ve ilan edilmediğini, anonim şirket paylarını devrettiği tarihten sonra davalı şirket adına yapılan iş ve işlemlerden sorumlu olmadığını iddia etmiş, davalı yan ise davanın reddini savunmuştur. Mahkemece yapılan yargılamam sonunda yukarıda özetlenen gerekçe ile caret sicilinden kaydın silinmesi talebinin hukuki yarar dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine, anonim şirket pay devir tarihinden sonra şirket adına yapılan iş ve işlemlerden sorumlu olunmayacağına ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
Taraflar arasında davacının 19/04/2017 tarihinde davalı anonim şirketteki tüm hisseleri devraldığı, anonim şirketin tek ortağının anılan tarihte davacı olduğu, davacının şirketi münferiden temsil yetkisi bulunduğu, bu durumun tescil ve ilan edildiği, 04/07/2018 tarihinde davacının davalı şirketteki paylarını dava dışı …’a devrettiği, devrin tescil ve ilan edilmediği hususlarında herhangi bir ihtilaf bulunmamaktadır.
Uyuşmazlık, davacının 04/07/2018 tarihinden sonra şirket adına yapılan iş ve işlemlerden sorumlu olup olmadığı, davacının anonim şirket paylarını devrettiği tarihten itibaren sicilde yer alan kaydının silinmesi talebiyle dava açmakta hukuki yararının bulunup bulunmadığı hususlarından kaynaklanmaktadır.
Davacı vekilinin istinaf itirazları incelendiğinde, TTK’nun 338. maddesi “(1)Anonim şirketin kurulabilmesi için pay sahibi olan bir veya daha fazla kurucunun varlığı şarttır. 330 uncu madde hükmü saklıdır. (2)Pay sahibi sayısı bire düşerse, durum bu sonucu doğuran işlem tarihinden itibaren yedi gün içinde yönetim kuruluna yazılı olarak bildirilir. Yönetim kurulu bildirimi aldığı tarihten itibaren yedi gün içinde, şirketin tek pay sahipli bir anonim şirket olduğunu tescil ve ilan ettirir. Ayrıca hem şirketin tek pay sahipli olarak kurulması hem de payların tek kişide toplanması halinde tek pay sahibinin adı, yerleşim yeri ve vatandaşlığı da tescil ve ilan edilir. Aksi halde doğacak zarardan, bildirimde bulunmayan pay sahibi ve tescil ve ilan yaptırmayan yönetim kurulu sorumludur. (3)Şirket, tek pay sahibi olacak şekilde kendi payını iktisap edemez; ettiremez.” hükmünü içermektedir.
Kural olarak anonim şirketlerde hisse devri tescile tabi değil ise de, TTK’nun 338/2. maddesinin açık hükmü karşısında şirket paylarının tek bir kişide toplanması halinde bu durum tescile tabidir. Tescil işlemi için ise, anonim şirketin pay sahibi sayısının bire düşmesi sonucunu doğuran işlem tarihinden itibaren 7 gün içinde yönetim kuruluna yazılı olarak bildirilmesi, yönetim kurulunca da bu bildirimin yapıldığı tarihten itibaren 7 gün içinde şirketin tek pay sahipli anonim şirket olduğunun tescil ve ilan ettirilmesi gerekecektir.
Davalı anonim şirketin iki ortaklı olarak kurulmasından sonra davacı tarafından tüm hisselerin devralınarak tek ortaklı anonim şirkete dönüşmesi tescil ve ilan edilmiş ise de, davacının hisselerinin dava dışı …’a devrine ilişkin hisse devri tescil ve ilan edilmemiştir. Oysa TTK’nun 338/2. Maddesi uyarınca anonim şirketin pay sahibinin bire düşmesi halinde bu durum tescil ve ilan edileceği gibi, tek ortağın paylarını başka bir tek ortağa devri halinde tek pay sahibinin adı, yerleşim yeri ve vatandaşlığı da tescil ve ilan edilmelidir.
Açıklandığı üzere somut olayda, davacının davalı anonim şirketteki hisselerinin tümünü …’a devrine ilişkin hisse devri tescil ve ilan edilmemiştir.
Tescil ve ilanın ne şekilde yapılacağı TTK’nun 338/2. maddesinde açıkça düzenlenmiştir. Şirketin tek ortağı ve münferit temsile yetkilisi hali hazırda sicil kayıtlarına göre davacıdır. Bu durum karşısında davacı, davalı sicil müdürlüğüne, sicilin cevap dilekçesinde başvuru talebine eklenmesi gerektiğini belirttiği belgeleri de ekleyerek başvuru yapması halinde hisse devrinin tescil ve ilanının yapılmasını davalı sicilden talep edebileceğinden işbu davayı açmakta hukuki yararı bulunmamaktadır.
Öte yandan, dosya içerisinde yer alan 28/05/2018 tarihli Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi suretinde davalı şirketin yeni atanan temsilcisinin davacı olduğu, davacının 15/05/2019 tarihine kadar şirketi münferiden temsile yetkili bulunduğu belirtildikten sonra davacının önceden bulunan temsile yetkisinin sona erdiği de belirtilmiştir. Anılan ilanda davacının önceki temsil yetkisinin sona erdirilmiş olması yeniden ve 15/05/2019 tarihine kadar şirketi münferiden temsile yetkili bulunduğunun belirtilmesi karşısında temsil yetkisinin sona erdiği olarak değerlendirilemeyecektir.
Hisse devrini ve davalı şirketi temsil yetkisinin sona erdiğini usulüne uygun olarak davalı sicil müdürlüğüne bildirmeyen, gerekli tescil ve ilanı yaptırmayan taraf davacı olup, gerekli tescil ve ilanın yapılmamasından oluşacak zararlardan da TTK’nun 338/2. maddesi uyarınca sorumludur.
Hal böyle olunca, davacının yapılan tescil ve ilan işlemleri ile davalı anonim şirketin tek ortağı ve münferiden temsile yetkilisi olduğu, davacının davalı şirket hisselerini devralması sonucu şirketin tek ortaklı anonim şirkete dönüşmesinin tescil ve ilan edildiği, davacının hisselerini başka bir tek ortağa devretmesine ve şirketteki temsil yetkisinin sona erdiğine ilişkin tescil ve ilan işlemlerini kendisinin davalı sicile gerekli belgelerle başvurarak yapması gerektiği, dava açmakta hukuki yararı bulunmadığı, gerekli tescil ve ilan işlemlerini yaptırmayan davacının TTK’nun 338/2. maddesi uyarınca oluşabilecek zararlardan sorumlu bulunduğu gözetilerek mahkemece yazılı şekilde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik görülmemiştir.
Tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin ticaret sicilinden kaydın silinmesi talebinin hukuki yarar dava şartı yokluğu nedeniyle reddine, diğer talebe ilişkin davanın reddi yönündeki kararında herhangi bir isabetsizlik görülmediğinden davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davacıdan alınması gerekli olan 269,85 TL istinaf karar harcından peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 210,55 TL harcın davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 26/10/2023
Başkan Üye – Üye Zabıt Katibi –
Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.