Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2021/1775 E. 2023/685 K. 09.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ :16/07/2021
NUMARASI :

DAVA : Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 20/02/2015

KARAR TARİHİ : 09/05/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 09/05/2023

Taraflar arasındaki alacağa ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı taraf vekillerince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının … İl … Komutanlığında görev yapmakta iken adına haberi olmadan 14.729.650 eski TL’nin 15/07/1994 tarihinde olağanüstü hal tazminatı olarak … … … Şubesine yatırıldığını, ancak davacıya bu konuda bilgi verilmediğini, bilahare söz konusu tazminatın … Bankasının tasfiye halinde olması nedeni ile … Bankasına aktarıldığını, çalıştığı dönemde bilgisi olmadığından olağanüstü hal tazminatına alamadığını iddia ederek 14.729.650 (eski TL) olağanüstü hal tazminatının güncellenerek şimdilik 4.500,00 TL’lik kısmını yatış tarihlerinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsilini dava ve talep etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın niteliği gereği kısmı dava açılamayacağını, alacağın zamanaşımına uğradığını, husumetin bankaya tevdi edilemeyeceğini zira … … AŞ’nin külli halefi olmadığının, olağanüstü hal tazminatının 31/12/1994 tarihinden itibaren 6 ay içinde ödenme olanağı bulunduğunu, talebin bu süreden çok sonra olduğunu bildirerek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; davacıya ödenecek … tazminat alacağı 14.729.650,00 eski TL (14,73 yeni TL) inin ihbar olunan Tasfiye Halinde T. … Bankas …. … Şubesi’ne vadesiz mevduat hesabı açılmak üzere aynı bankanın Yenişehir Şubesince 22.07.1994 tarihinde havale edildiği, Tasfiye Halinde T. … Bankas ….’nin vadesiz mevduat hesabına faiz vermediği, 03.07.2001 tarihli … Gazetede yayımlanan 4684 sayılı yasanın 2. maddesi ile 4603 sayılı yasaya eklenen geçici 3. maddesi gereğince Tasfiye Halinde T. … Bankas … nin Bankacılık Hizmetleri ve Bankacılık iş ve işlemlerinin T.C. … Bankasi …’ ye devredildiği, devir işleminin 06.07.2001 tarihinde gerçekleştiği ve devir protokolünün 10.07.2001 tarihinde imzalandığı , gerek Davalı banka gerekse de Tasfiye Halinde T. … … …. Nin bu devirde devir edilen hesaplara dair belge sunamadıkları gibi 14.729.650,00 eski TL (14,73 yeni TL)’nin davacıya ödendiği yada TMSF’ye devredildiğine dair bilgi ve belge sunamadıklarından 14,73 yeni TL’nin ödenmesinden her iki bankanında sorumlu olduğu ve davacının 11.03.2010 tarihinde Tasfiye Halinde T. … Bankasi …’ye başvurduğunda nazara alınarak, bu tarihte hesapta bulunan 14,73 yeni TL için 11.03.2010 tarihinden itibaren temerrüt oluşacağı ve bu tarihten dava tarihi 20.02.2015 e kadar hesaplanan işlemiş yasal faiz miktarını 6,65 TL olduğu, ayrıca paranın aktarıldığı T.H.T … … … Şubesindeki vadesiz mevduat hesabının ilgili banka mevzuatı gereği faiz vermediğinden davacı başvuru tarihinde hesapta bulunan miktarın hesaba aktarılan miktar olduğu kabul edilerek, başvuru tarihinden temerrütün oluştuğundan bu tarihten dava tarihine kadar talep de nazara alınarak yasal faiz işletildiği, yine faize faiz işletilemeyeceği yasağı gereğince bu miktarın faiz dışında kalan ana para miktarı 14,73 TL ye dava tarihinden itibaren yasal faiz uygulanacağı gerekçeleriyle davanın kısmen kabulü ile 14,73 TL ve 6,65 TL faizi olmak üzere toplam 21,38 TL’nin , 14,73 TL’sine dava tarihi olan 20/02/2015 den itibaren yasal faizi işletilerek davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; bilirkişi raporunda dava konusu alacağın güncel değerinin tamamını nema alacağı dahil hesaplanmadığını, mahkemece bu konudaki itirazların dikkate alınmadığını, davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini bildirerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.
Davalı vekili katılma yoluyla istinaf dilekçesinde özetle; müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini, dava konusu paranın müvekkili hesaplarından intikal ettiğini hesaplanamadığını, müvekkiline sorumluluk yüklenemeyeceğini, somut olayda denkleştirici adalet ilkesinin uygulanamayacağını bildirerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.

HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; davacı adına yatırılmış olan … tazminatının ödenmesi istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Tasfiye halinde T. … … …. tarafından davacının başvurusu üzerine verilen 16/03/2010 tarihli yazı cevabı, davalı bankaya yazılan müzekkere cevapları, davalı banka tarafından tasfiye halinde T. … … ….’ye yazılan yazı sureti, davacının hesabına para yatırıldığına ilişkin tasfiye halinde T. … … …. listesi, yargılama aşamasında bankacı bilirkişiden alınan bilirkişi raporları vs deliller dosya içerisinde yer almaktadır.
Dairemizce alınan 21/02/2023 tarihli bilirkişi raporunda özetle; dava konusu miktarın güncellenmiş değerinin 3.235,38 TL olacağı bildirilmiştir.
Davacı yan adına bankaya yatırılan … tazminatının ödenmediğini iddia etmiş, davalı yan ise davanın reddini savunmuştur. Mahkemece yapılan yargılama sonunda özetlendiği şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
28/05/2014 tarihi itibariyle yürürlüğe giren 6502 sayılı Yasa’nın 3/k bendinde “Ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişi” tüketici, 3/ı bendinde ise ” Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan… bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlem” tüketici işlemi olarak tanımlanmıştır. Aynı Yasa’nın 73/1. maddesinde tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemelerinin görevli olduğu belirtilmiş, 83/2. maddesinde ise taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olmasının, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve 6502 sayılı Yasa’nın görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceğine değinilmiştir. HMK’nin 1. maddesinde ise görev hususunun kamu düzenine ilişkin olduğu, mahkemece yargılamanın her aşamasında resen gözetileceği düzenlenmiştir.
Somut olayda; davanın açıldığı 20/02/2015 tarihi itibariyle 6502 sayılı Yasa yürürlüktedir. Davacının ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket etmesi nedeniyle tüketici olup, dava konusu bankacılık işleminin de tüketici işlemi niteliğindedir. Yukarıda belirtilen yasa hükümleri uyarınca davaya bakma hususunda görevli mahkeme tüketici mahkemesi ise de; dava Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesinde açılmış, anılan mahkemenin 10/07/2017 tarih 2015/203 Esas 2017/556 Karar sayılı görevsizlik kararının istinaf yoluna başvurulmaksızın kesinleşmesi üzerine dosya kendisine tevzi edilen Ankara 19. Asliye Hukuk Mahkemesinin 08/10/2019 tarih 2018/456 Esas 2019/276 Karar sayılı kararı ile görevli mahkemenin tüketici mahkemesi olduğu gerekçesiyle davanın görev yönünden reddine karar verilmiş, kararın istinaf kanun yoluna gidilmeksizin kesinleşmesi üzerine Ankara 17. Tüketici Mahkemesinin 20/01/2020 tarih 2019/460 Esas 2020/ halinde görevli Karar sayılı kararı ile görevli mahkemenin 8. Asliye Ticaret Mahkemesi olduğu gerekçesiyle mahkemenin tespiti yönünden dosyanın Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi Başkanlığına gönderilmesine karar verildiği, verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmaması üzerine yargı yerinin belirlenmesi için dosya kendisine gönderilen Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi’nin 14/10/2020 tarih 2020/1137 Esas 2020/1038 Karar sayılı kararı ile Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesinin yargı yeri olarak belirlenmesine karar verilmiştir. Hal böyle olunca görevli mahkemenin belirlenmesine ilişkin Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi kararı kesin nitelikte olduğundan dosyanın esas yönünden incelenmesine geçilmiştir.
Uyuşmazlık, davacının davalı bankaya yatan … tazminatı bulunup bulunmadığı, var ise miktarı, bu miktarın davalıdan tahsilinin talep edilip edilemeyeceği hususlarından kaynaklanmaktadır.
Davacının 11/03/2010 tarihli dilekçesi üzerine Tasfiye Halinde …. tarafından verilen 16/03/2010 tarihli cevabi yazıda, Ağustos 1993 – Aralık1993 tarihleri arası için (eski TL cinsinden) 9.503.000 TL ana para, 5.226.650 TL nema olmak üzere 14.729.650 TL’nin (eski TL cinsinden) 15/07/1994 tarihinde bankanın … şubesine yatırıldığı belirtilmiştir. Anılan paranın davacıya ödendiğini veya TMSF’ye aktarıldığına ilişkin herhangi bir bilgi ve belge ibraz edilmemiştir. Bu durumda davacı adına yatırılan … tazminatının halen banka şubesinde bulunduğunun kabulü gerektiği gibi, halen bankada bulunduğu kabul edilen paranın tahsiline yönelik açılan davada zamanaşımı süresinin söz konusu olamayacağı kabul edilmiştir.
03/07/2001 tarihli … Gazete’de yayımlanan 4684 sayılı Kanunun 2. maddesi ile 4603 sayılı Yasa’ya eklenen geçici 3. maddede “… … … …’nin yeniden yapılandırma çalışmaları sürecinde, bankanın her türlü bankacılık hizmetleri ile bankacılık iş ve işlemlerinden ve bankalara olan yükümlülüklerden doğan taahhütleri ve bankacılıkla ilgili sabit kıymetler dahil kanuni takibe intikal etmiş alacaklar ile… bankaların yönetim kurullarının kendi aralarında düzenleyecekleri protokol doğrultusunda, protokole konu bütün hak, alacak ve borçlar, alacaklıların rızası veya sair herhangi bir işleme gerek kalmaksızın T.C. … … …. veya … … … ….’ye devredileceği” düzenlenmiştir. Maddede öngörülen protokol, adı geçen bankaların yetkililerince 10/07/2001 tarihinde imzalanmış, davacının … tazminatının yatırıldığı T.C. … … ….’nin … Şubesi, T. C. … … … … şubesi ile birleşmiştir. Bu durumda 4684 sayılı Yasa’nın 2. maddesi gereğince husumetin davalı bankaya yöneltilmesinde bir usulsüzlük bulunmadığından (Emsal Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 23/01/2019 tarih ve 2017/4853 Esas 2019/685 Karar sayılı ilamı) davalı vekilinin bu yönlere ilişkin istinaf itirazları yerinde görülmemiştir.
Davacı vekili bankaya yatırılan paranın güncellenmiş değerinin hüküm altına alınması gerektiği yönünde istinaf itirazı ileri sürmüştür. Davacının adına 15/07/1994 tarihinde tasfiye halinde T. … … … Şubesine … tazminatı bedeli nema ile birlikte yatırıldığı anlaşılmakta olup yatırılan miktarın davacıya iade edildiğine dair bilgi ve belge bulunmadığı, davacının Mart 2010 tarih itibariyle bankaya müracaat ederek paranın ödenmesini istediği ve … Genel Komutanlığının, … İl … Komutanlığının 03/03/2016 tarihli yazısında da dava konusu miktarın nemalandırılmak üzere yatırıldığının belirtildiği anlaşılmakla bilirkişi raporu ile tespit edilen 3.235,38 TL’nin dava tarihi itibariyle güncellenmiş değerinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesi gerekmiştir.
Tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılarak davanın kısmen kabulüne karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
A)1-Davalı vekilinin katılma yoluyla istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-Davalıdan alınması gerekli olan 179,90 TL harçtan peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 120,60 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davalı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,

B)1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 16/07/2021 tarih ve 2020/585 Esas 2021/509 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
2-Davanın KISMEN KABULÜNE, 3.235,38 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
3-Fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,
4-Alınması gereken 221,01 TL nispi karar ve ilam harcından peşin alınan 76,85 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
5-Davacı tarafça başlangıçta yatırılan 76,85 nispi harç, ile. 27,70 TL başvuru harcı olmak üzere toplam 104,55‬ TL harcının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan 1.198,00 TL yargılama giderinin davanın red/kabul oranına göre 861,33 TL’lik kısmının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davalı tarafından yapılan tebligat ve posta gideri olmak üzere toplam 22,00 TL yargılama giderinin davanın red/kabul oranına göre 6,18 TL’lik kısmının davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8-Davanın kabul edilen kısmı yönünden, istinaf karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.’ne göre takdir ve tayin olunan 388,25 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
9-Davanın reddedilen kısmı yönünden, istinaf karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.’ne göre takdir ve tayin olunan 151,75 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
10-Gider avansının kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde ve istekleri halinde yatırana iadesine,
C)1-Davacı taraftan istinaf karar harcı olarak alınan 59,30 TL harcın talep halinde davacıya iadesine,
2-Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan 324,20 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile dosyanın istinafa gönderim giderinin 68,60 TL yargılama gideri olmak üzere toplam 392,80 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-3-İstinaf incelemesi sırasında birden fazla duruşma açıldığından yürürlükte bulunan AAÜT gereğince hesap edilen 11.000,00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
Dair, davalı vekilinin yüzüne karşı, davacı tarafın yokluğunda HMK’nın 361. maddesi uyarınca uyuşmazlık konusu miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.09/05/2023

Başkan- … Üye – … Üye – … Zabıt Katibi -…

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.