Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2021/1762 E. 2023/1497 K. 26.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2021/1762 Esas 2023/1497 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/1762
KARAR NO : 2023/1497

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/07/2021
NUMARASI : 2020/290 Esas 2021/529 Karar
DAVACI
VEKİLİ :
DAVALI
DAVA : Tazminat (Rücuen Tazminat)
DAVA TARİHİ : 02/07/2020
KARAR TARİHİ : 26/10/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 24/11/2023

Taraflar arasındaki tazminat istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı gerekçeyle davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı davalı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında 24/07/2006 tarihinde işletme hakkı devir sözleşmesi imzalandığını, dağıtım faaliyetlerinin davalı tarafından yürütüldüğü dönemde… Sendikasına üye olan işçinin sendika üyesi olmasından dolayı yevmiye düşürülmesinden kaynaklı fark alacağına ilişkin açtığı dava sonucu verilen kararın icra takibine konulması nedeniyle icra dosyasına ödenen miktardan davalının sorumlu olduğunu belirterek 6.420,96 TL’nin davalıya başvuru tarihi olan 02/08/2019 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, yargılama aşamasında faiz başlangıç tarihini ödeme tarihi olan 24/07/2019 olarak ıslah etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; derdestlik, kesin hüküm itirazları bulunduğunu, davanın zaman aşımına uğradığını, devre esas bilançoların kesinleştiğini, yapılan ödemeden müvekkilinin sorumlu olmadığını, rücuya konu mahkeme kararında bahsi geçen alacağın müvekkiline bırakılan alacaklardan olmadığını, işçinin üçüncü kişi olarak düşünülemeyeceğini, avans faizi talep edilmeyeceğini, bildirim yükümlülüğünü yerine getirmeyen ve icra takibine sebep olan davacının icra dosyasına ilişkin giderleri, vekalet ücretini, karara ilişkin yapılan masrafları ve faizi talep hakkı bulunmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, taraflar arasında 24/07/2006 tarihinde İHDS ile işletme hakkının davacıya devredildiği, devir sözleşmesinden önce 31/01/2006 tarihinde sendikaya üye olan işçinin … ile yapılan protokol gereği yevmiyesinin düşürülmesinden kaynaklı fark alacağının tahsili için dava açıldığı, mahkemece davacı aleyhine tazminata hükmedildiği, mahkemece verilen tazminat kararının onanarak kesinleşmesi üzerine davacı aleyhine icra takibine konulduğu ve davacı tarafından 3. şahsa ödeme yapıldığı, davacının üçüncü şahsa ödemek zorunda kaldığı bu tazminatı ve masraflarını sözleşmeye istinaden rücuen davalıdan tahsili talebiyle derdest davayı açtığı, mahkeme kararı, icra dosyası, taraflar arasındaki sözleşme ve bilirkişi raporu ile emsal Yargıtay kararları birlikte değerlendirildiğinde sözleşmenin 7/4. maddesi uyarınca sözleşmenin imza tarihinden önce gerçekleştirilen her türlü iş ve işlemlerden dolayı davalı …’ın sorumlu olduğu, bu nedenle sözleşmenin devrinden önce gerçekleşen dava konusu olaydan dolayı davacının üçüncü şahıslara ödediği tazminatı davalı …’dan rücuen talep etme hakkı bulunduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, 6.420,96 TL’nin 24/07/2019 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davanın zaman aşımına uğradığını, bilirkişi raporuna itirazlarını tekrar ettiklerini, bilançoların kesinleştiğini, işçilerin 3. kişi olarak düşünülemeyeceğini, davada 3. kişi zararının söz konusu olmadığını, rücu davasına dayanak kök davanın İHDS’ye dayanak olma imkanı bulunmadığını, dava dışı işçinin davalı şirkete devredilip devredilmediğinin bilinmediğini, hisse satış sözleşmesinin 6/3. Maddesinde işçilerin haklarına ilişkin özel düzenleme ile taahhütün söz konusu olduğunu, şirketin bu borçları üstlendiğini, İHDS’ye dayanarak müvekkilinden talepte bulunulamayacağını, bilirkişi raporuna itirazlarının göz ardı edildiğini, alınan bilirkişi raporunda dava dışı işçinin sendikaya 31/01/2006 tarihinde üye olduğu, fark alacağı döneminin 01/03/2005-28/02/2007 olduğunun tespit edildiğini, müvekkilinin en fazla İHDS imza tarihine kadar olan dönemden sorumlu tutulabileceğini, elektrik dağıtım şirketinin tüzel kişiliği, hakları, borçları ve yükümlülüklerinde herhangi bir değişiklik olmaksızın sadece hisselerinin el değiştirmesinin söz konusu olduğunu, ihale şartnamesi, hisse satış sözleşmesi ve işletme hakkı devir sözleşmesinin birlikte değerlendirilmesi gerektiğini, rücu davasına konu kararda geçen alacak türünün müvekkiline bırakılan alacaklardan olmadığını, müvekkilinin yalnızca mahkeme kararında belirtilen tutardan tutulabileceğini, icra giderlerinden, vekalet ücretinden, karara ilişkin yapılan diğer masraflardan ve faizden sorumlu olmadığını, ödeme tarihinden itibaren avans faizi talep edilmesinin sözleşmeye aykırı olduğunu, davanın hiçbir aşamada müvekkiline ihbar edilmediğini, bildirim yükümlülüğünü yerine getirmeyen ve icra takibine sebep olan davacının söz konusu davaya ilişkin faizi ve icra dosyasına ilişkin giderleri talep hakkı bulunmadığını, dayanak davada alacağın yasal faiziyle birlikte ödenmesine hükmedildiğini, davacının ödemeleri yasal faiz üzerinden yapmasına rağmen mahkemece avans faizine hükmedildiğini, müvekkilinin temerrüte düşürülmediğini, ödeme tarihinden itibaren faiz talep edilemeyeceğini, dava dilekçesinde ihtar tarihinden faiz istendiği halde ıslah talebiyle ödeme tarihinden faiz talep edildiğini, ıslah dilekçesinin usulüne uygun olmadığını, davayı genişletme yasağı kapsamında bulunduğunu, kök davada davacı lehine hükmedilen vekalet ücretinin tenzili gerektiğini, müvekkili aleyhine hükmedilen harç, yargılama giderleri ve vekalet ücretinde hata olduğunu da bildirerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; işletme hakkı devir sözleşmesinden kaynaklanan rücuen alacak istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Van 1. İş Mahkemesi’nin 08/11/2017 tarih ve 2016/548 Esas 2017/1081 Karar sayılı ilamının incelenmesinde; davacısı …, davalısı … olup, 31/01/2006 tarihinde… Sendikasına üye olan işçinin üyelik tarihinden sonra yevmiyesinin düşürülmesinden kaynaklı uğradığı zararın tazmini talebiyle açılan davada hükme esas alınan bilirkişi raporunda hesaplanan fark ilave tediye alacağı, fark akdi ikramiye alacağı, fark iş güçlüğü alacağı, fark bakım tazminatı davalının zaman aşımı savunması nedeniyle 15/07/2011-14/10/2013 tarihleri arası için hesaplama yapıldığı, vardiya tazminat alacağı “0” bulunduğu yönünde kanaat bildirilmiş, bilirkişi raporunda hesaplanan miktardan davacı talebi gözetilerek hüküm kurulmak suretiyle mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verildiği, karara karşı davalı vekilinin istinaf talebinin mahkemece kesin karar nedeniyle reddine ilişkin ek karar verildiği, ek karara karşı davalı vekilinin istinaf başvurusunun Erzurum BAM 6. Hukuk Dairesince esastan reddine karar verilerek kesinleştiği görülmüştür.
İstanbul 19. İcra Müdürlüğü’nün 2019/18998 (eski 2017/31100) sayılı takip dosyası ile; alacaklı … tarafından borçlular … A.Ş. aleyhine Van 1. İş Mahkemesi’nin 08/11/2017 tarih ve 2016/548 Esas 2017/1081 Karar sayılı sayılı ilamına dayalı olarak icra takibi başlatıldığı, … A.Ş. tarafından icra dosyasına 24/07/2019 tarihinde 6.420,96 TL ödendiği anlaşılmıştır.
Yargılama aşamasında alınan bilirkişi raporunda, İHDS hükümleri uygulanırsa davacının 24/07/2019 tarihinde ödediği 6.420,96 TL’nin temerrüt tarihi olan 02/08/2019 tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep edebileceği yönünde kanaat bildirilmiştir.
Sözleşme hükümleri ile birlikte somut olay ve davalı vekilinin istinaf itirazları birlikte incelendiğinde; dava dışı … tarafından 31/01/2006 tarihinde… Sendikasına üye olduktan sonra yevmiyesinin düşürülmesinden kaynaklı zararının tazmini talebi ile davacı … aleyhine açılan tazminat davasında yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne karar verildiği, kararın miktar itibarıyla kesin olduğu, dava dışı …’nin mahkeme ilamını … A.Ş. aleyhine icra takibine koyması sonucu davacının 24/07/2019 tarihinde 6.420,96 TL ödediği dosya içeriğiyle sabittir.
Davalı vekilinin zamanaşımına ilişkin istinaf itirazının incelenmesinde; alacak taraflar arasında imzalanan İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi’ne dayandığından bu davada uygulanması gerekli olan zamanaşımı süresi Türk Borçlar Kanunu’nun 146. maddesi uyarınca 10 yıl olup davanın da bu süre içerisinde açıldığı anlaşıldığından bu yöndeki itiraz yerinde görülmemiştir.
Davalı vekilinin diğer istinaf itirazlarına gelindiğinde; taraflar arasında akdedildiği hususunda her hangi bir ihtilaf bulunmayan 24/07/2006 tarihli İşletme Hakkı Devir Sözleşmesinin 7.1 maddesinde; sözleşmenin imza tarihinden önce başlamış idari ve hukuki ihtilafların takip edilmesi, çözüme kavuşturulması ve bundan kaynaklanan her türlü sorumluluğun …’a ait olduğu, 7.4 ve 7.6 maddesinde de; dağıtım faaliyetinin … tarafından yürütüldüğü dönemde bu faaliyetler nedeniyle üçüncü kişiler tarafından ileri sürülecek her türlü talebin muhatabının … olduğu hükme bağlanmıştır.
Rücu talebine konu Van 1. İş Mahkemesi’nin 08/11/2017 tarih ve 2016/548 Esas 2017/1081 Karar sayılı davasında, davacı … tarafından, 31/01/2006 tarihinde… Sendikasına üye olması nedeniyle yevmiyesinin düşürülmesinden kaynaklı tazminat davası açılmıştır. Davacı … ile davalı … arasındaki İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi 24/07/2006 tarihinde imzalanmıştır. Bu durumda, rücu talebine dayanak dava konusu sendika üyeliği İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi’nin imzalandığı tarihten önceki olay ise de, tazminat davası İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi’nin imzalanmasından sonra açılarak sendika üyesi olunması nedeniyle sendika üyelik tarihinden rücuya dayanak dava tarihi olan 15/07/2016 tarihine kadar yevmiyeden kesinti yapılması nedeniyle uğranılan zararın tazmini talep edilmiştir. Anılan davada davacı … tarafından 31/01/2006-15/07/2016 tarihleri arasında yevmiyesinin düşürülmesi nedeniyle uğranılan zararın tazmini talep edilmiştir. Rücuya dayanak davada yapılan yargılama sırasında davalı … tarafından zaman aşımı itirazında bulunulmuştur. Anılan itiraz nedeniyle yargılama aşamasında alınan bilirkişi raporunda 15/07/2011-14/10/2013 tarihleri arasındaki sendika üyeliği nedeniyle davacının yevmiyesinden yapılan kesinti sonucu uğradığı zarar miktarı hesaplanmış, mahkemece de bu bilirkişi raporu hükme esas alınarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Yapılan açıklamadan anlaşılacağı üzere rücuya dayanak davada hüküm altına alınan tazminat miktarı, İHDS tarihi olan 24/07/2006 tarihinden sonraki dönem olan 15/07/2011-14/10/2013 tarihleri arasında yevmiye kesintisine ilişkindir. 15/07/2011-14/10/2013 tarihleri arasındaki iş ve işlemlere ilişkin sorumluluk ise İHDS hükümleri uyarınca davacı şirkete aittir.
Hal böyle olunca, mahkemece rücuya esas davanın davacısı tarafından yevmiyesinden haksız olarak kesinti yapıldığı hükme esas alınan bilirkişi raporunda 15/07/2011-14/10/2013 tarihi olarak tespit edildiği, anılan tarihin İHDS’nin imzalanmasından sonra olduğu, davacının talep hakkının bulunmadığı gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı gerekçe ile yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmemiştir.
Tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin davanın kısmen kabulü yönündeki kararında isabet görülmediğinden davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın reddine karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
A)1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜNE,
2-Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 14/07/2021 tarih 2020/290 Esas 2021/529 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/(1)-b.2. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
B)1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gerekli olan 269,85 TL karar ilam harcının peşin yatırılan 109,66 TL harçtan mahsubu ile bakiye 160,19‬ TL harcın davacıdan tahsil edilerek hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yatırılan 328,95 TL bakiye karar harcının talep halinde davalıya iadesine,
5-İstinaf karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ne göre hesap ve takdir edilen 6.420,96 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-HMK’nın 333. maddesi uyarınca artan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
C)1-Davalının peşin yatırdığı 109,66 TL nispi karar harcının talep halinde davalıya iadesine,
2-İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan 162,10 TL istinaf başvuru harcı ile 71,20 TL posta gideri toplamı 233,30 TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davalı yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda uyuşmazlık konusu miktar dikkate alındığında HMK’nın 362. maddesi gereğince kesin olmak üzere, tarafların yokluğunda oy birliği ile karar verildi. 26/10/2023

Başkan Üye – Üye – Zabıt Katibi –
Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.