Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2021/1747 E. 2022/1363 K. 02.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2021/1747 Esas 2022/1363 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/1747
KARAR NO : 2022/1363

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

TARİHİ : 23/06/2021 (Karar) – 08/09/2021 (Ek Karar)
NUMARASI : 2020/94 Esas 2021/442 Karar
DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI
İFLAS İDARE
MEMURLARI :
DAVA : Yönetim Kurul Kararının İptali
DAVA TARİHİ : 27/06/2019
KARAR TARİHİ : 02/11/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 28/11/2022

Taraflar arasındaki yönetim kurulu kararının iptali istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı fer’i müdahale talep eden vekilince istinaf kanun yoluna başvurulduğu, mahkemece fer’i müdahale talep eden vekilinin istinaf dilekçesinin reddine yönelik ek karara karşı süresinde fer’i müdahale talep eden vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı şirketin ortağı olduğunu, şirkette müştereken imza yetkisinin bulunduğunu, şirketin yönetim kurulunun 3 kişiden oluştuğunu, müvekkilini bilgisi ve haberi olmadan şirket yönetim kurulunun toplantı yaparak 26/10/2005 tarihinde aldığı karar ile 1998 yılından bu yana olan müşterek imza yetkisinin tek başına …’a geçtiğini, müvekkili toplantıda varmışçasına sahte imza atılarak karar alındığını, ayrıca yönetim kurulu üyesi olan …’nın karar tarihinde hükümlü olup, belli haklardan yoksun kılındığını, şirketin yönetim kurulu kararının batıl olduğunu, 21/11/2005 tarihli karar ile şirkete ait taşınmazın üst hakkının devrine karar verildiğini, müvekkilinin toplantıya ilişkin bilgisi ve haberinin olmadığını, sahte imza ile karar alındığını, yönetim kurulu kararına konu olan önemli miktarda şirket varlığının satımı kararının genel kurulun yetkisinde olduğunu, yönetim kurulu kararının usulü aykırı bulunduğunu belirterek davalı şirketin 26/10/2005 tarihli ve 16 sayılı yönetim kurulu kararı ile 21/11/2005 tarihli ve 17 sayılı yönetim kurulu kararının batıl olduğunun tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı yana dava dilekçesi usulüne uygun olarak tebliğ edilmesine rağmen davalı davaya cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, dava konusu yönetim kurulu kararlarının karar tarihlerinde yönetim kurulu üyesi …’nın resmi evrakta sahtecilik suçu kapsamında hükümlü olması nedeniyle TTK’nun 315/2. maddesi uyarınca yönetim kurulu üyesi olma şartını taşımadığı, bu nedenle her iki kararda da toplanma sayısı sağlanmadan alınan kararın batıl olduğu, davacı imzalarının da sahte olduğunun tespit edildiği gerekçesiyle davanın kabulüne, davalı şirketin 26/10/2005 tarih ve 16 nolu yönetim kurulu kararı ile 21/11/2005 tarih ve 17 nolu yönetim kurulu kararlarının batıl olduklarının tespitine karar verilmiştir.
Mahkemece verilen ek karar ile 6100 sayılı HMK’nun 66. maddesi gereğince üçüncü kişinin davayı kazanmasında hukuki yararı bulunan taraf yanında ve ona yardımcı olmak amacıyla tahkikat sona erinceye kadar fer’î müdahil olarak davada yer alabileceği, tahkikat sona erdirildikten sonra uyuşmazlığın esası hakkında nihai kararın verildiği dikkate alındığında talepte bulunan 3. kişi …. Tic. A.Ş.’nin başvurusunun hukuki dayanaktan yoksun olduğu gerekçesiyle talep eden …. Tic. A.Ş.’nin istinaf kanun yoluna başvuru dilekçesi ile feri müdahale talebinin ayrı ayrı reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Fer’i müdahale talep eden vekili karara yönelik istinaf dilekçesinde özetle; müvekkilinin üst hakkına ilişkin tapu iptal ve tescil talebi sebebiyle karşı yan tarafından açılan davada taraf olarak gösterildiğini, müvekkilinin yönetim kurulu kararına konu üst hakkını satış yoluyla iktisap ettiğini, iptali istenen kararların da bu üst hakkının devrine yönelik olduğunu, iptali halinde her ne kadar bahse konu kararların alınmasında, alınış usulünden haberdar olunmasa da hakkın zayi olma ihtimali nedeniyle müdahale talebinde bulunduklarını, yönetim kurulu kararının iptaline ilişkin işbu davadaki tarafları, sebebi ve konusu aynı olan dosyanın tefrik nedeniyle Serik 2. Asliye Hukuk Mahkemesinde yeniden esas aldığını, kesin yetki kuralı nedeniyle davanın usulden reddine karar verildiğini, bu karara karşı davacı tarafından istinaf yoluna başvurulduğundan dosyanın istinaf incelemesinde olduğunu, işbu dava ile bu davadan önce açılan ve halen Antalya Bölge Adliye Mahkemesinde inceleme sırası bekleyen dosyanın tarafları, sebebi ve konusunun aynı olduğunu, dosyanın derdest bulunduğunu, derdestliğe ilişkin dava şartının gerçekleşmediğini, derdestlik ve zaman aşımı yönünden de davalı iflas idare memurları ve vekilleri tarafından bir itirazın ileri sürülmediğini, görevlerini kötüye kullandıklarını, işbu davada taraf olan iflas idare memurları ve vekillerinin Serik 2. Asliye Hukuk Mahkemesi dosyasında da taraf olduğunu, derdestlik konusunda bilgi sahibi olduklarını, derdestlik dava şartının göz ardı edilmesinin müvekkilinin haklarına zarar vereceğini, müdahillik taleplerinin kabulü gerektiğini belirterek davalı yanında müdahillik talebinin kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın HMK’nun 114. maddesi uyarınca reddine karar verilmesini istemiştir.
Fer’i müdahale talep eden vekili ek karara yönelik istinaf dilekçesinde özetle; iflas idare memurlarının görevlerini kötüye kullanarak, davacı ve davalıyla birlikte hareket edip, gerçek olmayan bilgi ve belgeler ile hüküm tesisine sebebiyet verdiğini, gerekçede belirtilen adli tıp raporunun olmadığını, davacının imzasının sahteliği konusunda fotokopi belge üzerinden özel rapor alındığını, şirket karar defterinin ibraz edilmediğini, davanın derdest olduğunu, davanın açıldığı ve görüldüğü sırada tarafları ve konusu aynı olan, işbu davadan önce açılıp, yetkisizlikle karara çıkmış olan Serik 2. Asliye Hukuk Mahkemesi dosyasının derdest olduğunu, iflas idare memurlarının bu durumu bildiğini, davaya itirazlarının bulunmadığını beyan ettiklerini, davacı, davalı, iflas idare memurlarının aralarında anlaşarak dava dışı müvekkil şirketi etkileyecek karar alma çabası içerisinde olduklarını, alınan kararın dava dışı üçüncü kişi olan müvekkili şirket ile yapılan üst hakkı devrine ilişkin davalı şirket işlemini ortadan kaldırmayacağının açık olduğunu, davacının imzasının sahteliğinin tespit edilmediğini, ne olduğu belli olmayan fotokopi belge üzerinden yaptırılan imza incelemesinin hükme esas alınamayacağını, müvekkilinin iptale konu kararlar ile devri yapılan üst hakkını devralan iyi niyetli üçüncü kişi olduğunu, davacının bunca sene sessiz kaldığını, uzun süre geçtikten sonra butlanın ileri sürülmesinin dürüstlük kuralıyla bağdaşmayacağını, iflas idare memurlarının masa menfaatini gözeterek kanuna aykırı eylemler sergilemesinin görevin kötüye kullanılması niteliğinde bulunduğunu belirterek ilk derece mahkemesi ek kararının kaldırılmasına, müdahale taleplerinin kabulüne, müdahil sıfatıyla istinaf taleplerinin kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; anonim şirket yönetim kurulu kararlarının batıl olduğunun tespiti istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
İlk derece mahkemesince davanın kabulüne yönelik verilen karara karşı davacı vekili ve davalı iflas idare memurları tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmamıştır.
Karara karşı istinaf kanun yoluna başvuran istinaf başvuru dilekçesiyle birlikte davalı yanında fer’i müdahale talep eden dava dışı …. Tic. A.Ş. vekilidir.
HMK’nun 66. maddesi uyarınca 3. kişi, davayı kazanmasında hukuki yararı bulunan taraf yanında ve ona yardımcı olmak amacıyla, tahkikat sona erinceye kadar fer’i müdahil olarak davada yer alabilecektir.
Üçüncü kişi …. Tic. A.Ş. vekili ise ilk derece mahkemesince tahkikat tamamlanarak karar verildikten sonra fer’i müdahale talep etmiş ve karara karşı istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
İlk derece mahkemesince üçüncü kişi …. Tic. A.Ş. hakkında herhangi bir hüküm kurulmamıştır.
Tahkikat tamamlandıktan sonra fer’i müdahale talep eden üçüncü kişi …. Tic. A.Ş. hakkında herhangi bir hüküm de içermeyen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurma hakkı bulunmamaktadır.
Hal böyle olunca, mahkemece üçüncü kişi …. Tic. A.Ş. vekilinin fer’i müdahale talebinin tahkikat tamamlandıktan sonraki aşamada yapıldığı, fer’i müdahale talep eden üçüncü kişinin karara karşı istinaf kanun yoluna başvurma hakkı bulunmadığı gözetilerek üçüncü kişi …. Tic. A.Ş.’nin fer’i müdahale talebi ve istinaf kanun yoluna başvuru dilekçesinin reddine yönelik ek kararında herhangi bir isabetsizlik görülmemiştir.
Tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin üçüncü kişi …. Tic. A.Ş.’nin fer’i müdahale talebi ve istinaf kanun yoluna başvuru dilekçesinin reddine yönelik ek kararında herhangi bir isabetsizlik görülmediğinden fer’i müdahale talep eden üçüncü kişi …. Tic. A.Ş. vekilinin ek karara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Fer’i müdahale talep eden üçüncü kişi …. Tic. A.Ş. vekilinin ek karara yönelik istinaf başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Fer’i müdahale talep eden üçüncü kişi …. Tic. A.Ş.’den alınması gerekli olan 80,70 TL istinaf karar harcından peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 21,40 TL harcın üçüncü kişi …. Tic. A.Ş. alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Fer’i müdahale talep eden üçüncü kişi …. Tic. A.Ş. tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davacı yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 02/11/2022

Başkan – Üye – Üye – Zabıt Katibi –

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.