Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2021/1732 Esas 2022/1279 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2021/1732
KARAR NO : 2022/1279
TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/06/2021
NUMARASI : 2019/552 Esas 2021/508 Karar
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA : Genel Kurul Kararının İptali
DAVA TARİHİ : 21/10/2019
KARAR TARİHİ : 20/10/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 20/10/2022
Taraflar arasındaki genel kurul kararının iptali istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın konusu kalmadığından karar verilmesine yer olmadığına yönelik olarak verilen hükme karşı davalı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin, davalı şirkette 11.000/50.000 payı bulunduğunu, davalı şirketin 12.09.2019 tarihinde yapılan olağan genel kurul toplantısında 5.000.000,00 TL olan sermayenin 23.000.000,00 TL’ye artırılmasına ilişkin 6 numaralı gündem maddesinin görüşüldüğünü, müvekkilinin ve…’in sermaye artırımına ilişkin karara olumsuz oy vererek muhalefetlerini tutanağa geçirttiklerini, çoğunluk pay sahibi …’nun olumlu oyuyla sermaye artırım kararının kabul edildiğini, söz konusu sermaye artırım kararı ile müvekkili ve diğer azlık pay sahibi…’in azlık pay sahipliği haklarının ellerinden dürüstlük kuralına aykırı bir şekilde alınmasının amaçlandığını, davalı şirketin sermayesinin 23.000.000,00 TL’ye çıkarılması halinde müvekkilinin ve diğer pay sahibi…’in sermaye artışına katılamamasıyla birlikte %22 oranındaki paylarının % 4,78’e ineceğini, müvekkili ve diğer pay sahibinin hiçbir azlık hakkını tek başına kullanamayacağı gibi bir araya gelseler dahi payları toplamı %9,56 olacağından ve %10 olmadığından birlikte de azlık haklarını kullanamayacaklarını, müvekkili ve diğer pay sahibinin azlık hakkı sahipleriyken dahi azlık haklarını kullandırmama yönünde birçok tutum ve davranış sergilediğini, davalı şirketin AR-Ge çalışması yürüten ve ilaç üretimi yapan bir şirket olup, halihazırda faaliyetlerin yürütülebilmesi için 23.000.000,00 TL’lik bir sermayeye ihtiyacı bulunmadığını belirterek davanın kabulü ile 12.09.2019 tarihli olağan genel kurul toplantısında alınan 6 numaralı sermaye artımı kararının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; açılan davayı kabul etmediklerini, davada zaman aşımı süresinin dolduğunu, esas sözleşmede taahhüt edilmiş olan rakamın iç ve dış kaynaklarla yükseltilmesinin sermaye artırımı olarak nitelendirildiğini, her pay sahibinin TTK’nun 461. maddesinde açıkça hükme bağladığı şekilde rüçhan hakkına sahip olduğunu, sermaye artınını halinde yeni çıkanlan paylar üzerinde her pay sahibinin mevcut payları oranına göre pay alma hakkı bulunduğunu, davacının bu hakkının müvekkili şirket tarafından hiçbir şekilde kısıtlanmadığı veya bu hakkın kullanılması engellenmeye çalışılmadığı halde kanuni haklarını kullanmayıp huzurdaki davanın açılmış olmasının davacının kötü niyetinin göstergesi olduğunu, sermaye artırımının azlık pay sahipliği haklarını ellerinden almak olmadığını, talep edilen belgelerin gösterilmediği hususunun kabulünün mümkün olmadığını, davacının azlık haklarını kaybedeceği iddiası ile müvekkili şirketin sermaye artırımına engel olmaya çalıştığını, bu nedenlerle davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; bilirkişi raporunda da belirtildiği, tarafların da kabulünde olduğu üzere, dava konusu 12/09/2019 tarihli genel kurulda alınan kararlar ticaret sicile tescil edilmediği, Ticaret Sicil Gazetesinde yayınlanmadığı, TTK 456/3. maddesine göre dava konusu 12/09/2019 tarihli genel kurul kararı ticaret sicile tescil edilmediğinden, 12/12/2019 tarihi itibari ile (dava açıldıktan sonra) geçersiz hale geldiği, buna göre açılan dava yargılama sırasında konusuz hale geldiğinden karar verilmesine yer olmadığına,
Yargılama gideri ve vekalet ücretine yönelik dava tarihi itibari ile haklılık durumu değerlendirildiğinde; bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere esas itibari ile sermaye arttırımı şirket için gerekli olsa da, sermaye arttırımının öncelikle iç kaynaklardan karşılanabileceği, sermayenin 5.000.000 TL’den 23.000.000 TL’ye yükseltilmesinin azınlık haklarının kaybolmasına yol açabileceği, dava konusu yapılmayan sonraki 19/12/2019 tarihli olağanüstü genel kurulda yapılan sermaye artışının çoğunluk hisse sahibi ortak tarafından ödenen 1/4’lük kısmının, 3 gün sonra bu ortağa iade edildiği, kalan 3/4’lük kısmın hiç ödenmediği, böylelikle sermaye artışında amacın dışına çıkıldığı anlaşılmakla, dava tarihi itibari ile davacının dava açmakta haklı olduğu anlaşıldığından HMK’nun 331/1. maddesi uyarınca davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesinin kararının yargılama gideri yönünden usul ve yasaya aykırı olduğunu,
Davacı yanın azınlık hakların kullandırılmaması amacıyla sermaye artırımı kararı alındığı yönündeki iddiasının yerinde olmadığını, davalı şirketin Ar-Ge çalışmaları üreten ve ilaç üretimi yapan ve bu sebeple yeni kaynaklara ihtiyaç duyan bir şirket olması nedeniyle sermaye artırımına ihtiyaç duyduğunu,
Bilirkişi tarafından mali değerlendirmelerin usulüne uygun yapılmadığını, eksik inceleme yapıldığını, sermaye artırımının gerekip gerekmediği hususunda bilirkişi tarafından değerlendirme yapılmadığını, raporun bu yönüyle hatalı olduğunu, davanın reddi ile yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılması gerektiğini, bu nedenlerle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesini istemiştir.
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesine karşı vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, davalı tarafın istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; genel kurul kararının iptali istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Bilirkişi heyetinden alınan raporda özetle; dava konusu genel kurula çağrının usulüne uygun yapıldığını, davacının genel kurula bizzat katıldığı, dava konusu karar red oyu verdiğini, muhalefet şerhine rastlanmadığını, dava konusu genel kurul kararının ticaret sicilde tescil edildiğine dair ticaret sicil gazetesi ilanına rastlanmadığı, bu sebeple dava konusu genel kurul kararının geçersiz hale geldiği, sermaye arttırımı şirket için gerekli olsa da, sermaye arttırımının öncelikle iç kaynaklardan karşılanabileceği, sermayenin artışının miktar itibari ile azınlık haklarının kaybolmasına yol açabileceği,sonraki genel kurulda yapılan sermaye artışının çoğunluk hisse sahibi ortak tarafından ödenmediği, sermaye artışında amacın dışına çıkıldığı belirtilmiştir.
Davalı … ‘nin 12/09/2019 tarihli 2017-2018 yıllarına ait Olağan Genel Kurul Toplantı Tutanağının incelenmesinde;
3 ortaklı olan davalı şirketin toplantısına … ve …’in asaleten, …’in ise vekaleten Av. …’nın katıldığı,
Gündemin 6.maddesinde; şirket sermayesinin artışına ilişkin olarak şirketin esas sözleşmesinin 6.maddesinin tadil metninin okunduğu, şirketin iflasta olması nedeniyle mevcut sermayesinin 5.000.000,00 TL’dan 18.000.000,00 TL artırılarak 23.000.000,00 TL’ye çıkartılmasının görüşüldüğü, davacının oylama öncesi gündem maddesine ilişkin görüşlerini açıkladığı, yapılan oylama sonucu şirket sermayesinin 5.000.000,00 TL’den 23.000.000,00 TL’ye çıkartılmasına ve ilgili hazırlanan tadil metninin 22.000 adet ret oyuna karşılık 28.000 adet kabul oyuyla kabul edildiği görülmüştür.
Somut olaya gelince davalı şirketin 12/09/2019 tarihli genel kurulunda alınan kararın iptali istemine ilişkin işbu dava açılmış olup, mahkemece, davalı şirket genel kurulu 12/09/2019 tarihinde 5.000.000,00TL olan sermayesini 23.000.000,00TL’ye çıkarmak gündemiyle toplandığını ve bu doğrultuda karar alındığını, sermaye artırımına ilişkin genel kurul kararının tescil yükümlülüğüne tabi olduğu, kararın alındığı tarihten itibaren üç ay içinde tescil edilmediği takdirde kararın geçersiz hale geleceği TTK’nın 456. maddesinde açıklandığını, somut uyuşmazlık konusu kararın alınmasından itibaren üç aydan fazla süre geçtiğinin sabit olmasına rağmen Ticaret Sicil Müdürlüğüne tescil ettirilmediği (tescil için başvuru yapılmadığı) belirlenmekle dava konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 446.maddesinde iptal davası açabilecek kişiler belirtilmiş olup, bu kişiler; toplantı da hazır bulunup da, karara olumsuz oy veren ve bu muhalefetini tutanağa geçirten veya toplantıda hazır bulunsun veya bulunmasın, olumsuz oy kullanmış olsun ya da olmasın; çağrının usulüne göre yapılmadığını, gündemin gereği gibi ilan edilmediğini, genel kurula katılma yetkisi bulunmayan kişilerin veya temsilcilerinin toplantıya katılıp oy kullandıklarını, genel kurula katılmasına ve oy kullanmasına haksız olarak izin verilmediğini ve yukarıda sayılan aykırılıkların genel kurul kararının alınmasına etkili olduğunu ileri süren pay sahiplerinin iptal davası açabileceği, düzenlenmiştir.
Doktrinde muhalefet şerhine ilişkin kıstasın katı uygulanmasının hak kaybına neden olduğuna ilişkin eleştiriler olmakla birlikte Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin istikrarlı uygulaması oylamada aykırı oy vermenin yeterli olmadığı yönündedir. Yüksek Mahkeme mutlaka karardan sonra olmak üzere; ya madde altına ya da tutanak sonuna ya da tutanağa belirtilmek sureti ile yazılmış muhalefetin genel kurul tutanağına eklenmesi sureti ile yapılmasının iptal davası hakkının şartı olduğu kabul edilmektedir (Yargıtay 11 HD 08/10/2020 gün 2020/234-3955 e-k, 2020/287-3968 e-k, 2019/4635 2020/3447 e-k karar sayılı karar).
Davalı şirketin ortağı olan davacı tarafından 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 445. ve 446. maddeleri gereğince genel kurul kararına karşı iptal davası açılmış olup, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 446. maddesinde şirket genel kurulunun kararlarına karşı iptal davası açabilecekler sayılmış olup, 446. maddenin (1)-a bendinde toplantıda hazır bulunup da karara olumsuz oy veren ve bu muhalefetini tutanağa geçirten pay sahibinin iptal davası açabileceği düzenlenmiştir. Bu düzenleme ile birlikte somut olay incelendiğinde; davalı şirketin 12/09/2019 tarihinde yapılan Olağan Genel Kurul Toplantısında alınan 6 no’lu gündem maddesinin dürüstlük kuralına aykırılık teşkil ettiğinden iptali talep edilmiştir.
Davalı şirketin 12/09/2019 tarihinde yapılan Olağan Genel Kurul Toplantısında davacı yanca, gündemin 6. maddesinin müzakeresine ilişkin oylamada söz konusu karara karşı ret oyu verdiği dosya kapsamıyla sabittir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 446. maddesi gereğince toplantıya katılan ortakların karara ret oyu kullanarak söz konusu karara muhalif kalması ve bu hususta ayrıca zapta geçirilmesi gerektiğinden, oylama öncesi yapılan görüşmeler esnasında sunulan öneriye karşı olunduğunun belirtilmiş olması ve söz konusu karara karşı ret oyu kullanmasının alınan karara karşı muhalif olacağı anlamını taşımayacağından başka bir deyişle oylama öncesi peşin muhalefetin olması söz konusu olamayacağından iptal davası açan ortakların oylama sonrası ret oyu ve ayrıca toplantı tutanağına muhalefet şerhinin de yazdırması gerektiğinden ve somut dava konusu olayda ise 12/09/2019 tarihinde yapılan Olağan Genel Kurul Toplantısında davacının 6 no’lu gündem maddesine karşı ret oyu vermesine rağmen toplantı tutanağında herhangi bir muhalefet şerhi bulunmadığından ve davacının söz konusu karara muhalefet ettiğine ve muhalefet şerhinin tutanağa geçirilmediğine ilişkin iddialarını yazılı bilgi belgelerle ispatlayamadığından davacı vekilinin buna yönelik iddiaları da yerinde görülmediğinden ve sermaye artırımına ilişkin kararın alınmasından yokluk, butlan gibi hukuki durumları bulunmadığı, finansal tabloların görüşülmelerinin ertelenmesi istenilmediğinden bu yönüyle iptal koşullarının bulunmadığı, anılan kararın iptali isteminin bu nedenle reddi gerekmektedir. Bu nedenlerle davacının genel kurul kararının iptaline yönelik dava açabilmesi için ön şart olan davacı ortakların ilgili gündem maddesinin oylamasında ret oyu verip ardından muhalefet şerhi yazdırmış olma şartına uyulmaması nedeniyle davanın reddi yerine yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması yerinde olmadığından davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılarak davanın 6 no’lu gündem maddesi yönünden reddine karar vermek gerekmiştir (Emsal mahiyette Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 08/12/2015 tarih 2014/18887 esas 2015/13122 karar sayılı ve 02/06/2014 tarih 2014/3504 esas 2014/10251 karar sayılı içtihatları).
Tüm bu nedenlerle davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
A)1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile,
Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 24/06/2021 tarih ve 2019/552 Esas 2021/508 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/(1).b-2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
B)1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gerekli 80,70 TL harçtan peşin alınan 44,40 TL’den mahsubu ile kalan 36,30 TL’nin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydedilmesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı davada kendisini vekille temsil ettirmiş olup 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacılara iadesine,
B)1-Davalı tarafından yatırılan 59,30 TL istinaf karar harcının talebi halinde davalıya iadesine,
2-Davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan 162,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile dosya gönderim masrafı 31,00 TL olmak üzere toplam 193,10 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
3-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından davalı yararına vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
4-Ankara 1.İcra Müdürlüğü’nün 07/10/2021 tarih ve 2021/12176 esas sayılı takip dosyasına davalı şirket tarafından sunulan teminatın İİK’nın 36. maddesi uyarınca yatırana iadesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.20/10/2022
Başkan- … Üye – … Üye – … Zabıt Katibi -…
… … … …
Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.