Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2021/1652 E. 2023/1654 K. 23.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 201 Esas 2022/ Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/1652
KARAR NO : 2023/1654

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 22/06/2021
NUMARASI : 2018/546 Esas 2021/415 Karar
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA :Alacak
DAVA TARİHİ : 23/07/2018
KARAR TARİHİ : 23/11/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 27/11/2023

Taraflar arasındaki bankacılık sözleşmesinden kaynaklanan alacağa ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı gerekçelerle davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı davalı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; … Bankası A.Ş. … Şube Müdürlüğü nezdinde bulunan … iban numaralı şirket hesabından 05.09.2017 tarihinde yapılan iki ayrı eft işlemi ile toplam 190.800,00 TL’nin usulsüz olarak başka banka hesaplarına aktarıldığı, olay günü ticari ödemelerin gerçekleştirilmesi amacı ile şirket yetkilisi tarafından … Bankası web sitesine girildiği, bu sırada gelen uyarı ile kendisinden cep şifre ve internet bankacılığı uygulamasının cep telefonuna yüklenmesinin istendiği, cep telefonu bilgisini girdikten sonra gelen sms aracılığı ile internet bankacılığı uygulamasının cep telefonuna yüklediği, bu program yüklendikten sonra cep telefonu üzerinden internet bankacılığı sistemine giriş yapıldığı ve planlanan ödemelerin gerçekleştirildiği, cep telefonuna gelen yazılım güncelleniyor uyarısının uzun süre devam etmesi üzerine müşteri temsilcisi ile görüşüldüğü, internet bankacılığı ile hesabından bilgisi dışında iki ayrı eft işlemi yapıldığının öğrenildiği, 144.000-TL tutarındaki eft işlemlerinin … adına kayıtlı … hesabına, 46.800-TL tutarındaki eft işleminin ise … adına kayıtlı … hesabına yapıldığının öğrenildiği, ilgililer hakkında Akyurt Cumhuriyet Savcılığı’nın 2017/1512 Soruşturma numarası ile suç duyurusunda bulunulduğu, soruşturmanın halen devam ettiği, suça konu dolandırıcılık işlemine banka tarafından alınması gereken güvenlik önlemlerinin alınmamasının, internet bankacılığı sisteminde güvenlik zafiyetinin bulunmasının, şifre bilgilerinin üçüncü kişilerce ele geçirilmesini önleyecek bir güvenlik mekanizmasının oluşturulmamasının neden olduğu, 190.800,00 TL’nin davalı bankadan 05.09.2017 tarihinden itibaren ticari işlerde uygulanan en yüksek ticari faiziyle birlikte istirdatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı şirketin dava konusu işlemleri müvekkil bankanın Akyurt Şube Müdürlüğü nezdinde bulunan … nolu hesabından 05/09/2017 tarihinde gerçekleştirildiğini müvekkil bankanın log kayıtlarına göre 05/09/2017 tarihinde davacının müvekkil bankada kayıtlı bulunan … numaralı cep telefonuna gönderilen SMS’ler (doğrulama ve onay kodlarının yer aldığı SMS’ler) başarılı olarak gönderildiğini bankanın müşterileri ile yüz yüze olmayan bankacılık işlemlerini gerçekleştirmek istediklerinde iki faktörlü kimlik doğrulama mekanizmasına tabi tutulduğunu bu kimlik doğrulama sürecinde kullanılan faktörler, müşterinin bildiği (parola), sahip olduğu (mobil uygulama, SMS’le gönderilen tek kullanımlık şifre, tek kullanımlık şifre üretim cihazı vb.) veya müşterinin biyometrik bir karakteristiği olan unsurlar arasından seçilen en az 2 farklı tipte olmak zorunda olduğunu müşterinin kimlik bilgileri söz konusu faktörlere karşılık gelmemekte, böylelikle sadece müşterinin kimlik kartlarında yer alan bilgiler kullanılarak bu mekanizmanın aşılmasının mümkün olmadığını müşterinin kimlik kartında yer alan bilgiler veya başkaca aldatıcı bilgiler kullanılarak müşteri aleyhine elektronik ortamda herhangi bir finansal işlem gerçekleştirilme olasılığı bulunmadığını, yüz yüze olan ve kimlik tespiti gerektiren işlemlerde ise banka tarafından ilave kontrollerin uygulandığını davacının internet bankacılığına gerekli güvenlik adımlarına doğru cevaplar vererek ve son adımda banka tarafından sistemde kayıtlı cep telefonuna gönderilen onay SMS’leri ile doğrulanarak başarılı şekilde giriş yapıldığını açık bir biçimde görüldüğünü belirterek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; tek kullanımlık şifre üretmesine imkan veren OTP(tek kullanımlık şifre) cihazları ile kimlik doğrulama sağlayan elektronik imza müşteri kullanımında oldukları doğrulandığı için yüksek seviyeli güvenlik sağlamaktadır. Eşleştirilen cep telefonunundan başka yeni bir cep telefonuna yüklü mobil uygulama ile mobil internet bankacılığı kullanılmaya çalışıldığında (örneğin müşterinin cep telefonunu değişmesi durumunda) güvenlik prosedürü tekrar işletilerek yeni telefon aktive edilmekte bazı bankalar bu durumda ilave güvenlik önlemi alarak belli bir saat parasal işlemlerin yapılmasını engellemekte ve müşterinin cep telefonuna bilgi SMS gönderildiği, davalı bankanın mobil uygulamaların sunduğu teknik tespit imkanlarını kullanmadığı, uygulamasını bu imkanları kullanacak şekilde geliştirmediği, davacının hesabına davacı tarafından kullanılandan başka bir mobil uygulama cep telefonu ile 3 kişilerce giriş yapılmasına izin verdiğinin görüldüğü, yine bankacılık sektöründe uygulanan bir başka güvenlik sürecinin yeni bir uygulama veya cep telefonu ile hesaba giriş yapıldığında bankacılık müşterisine olaya dair bilgilendirme işlem kendisine ait değilse bankayı araması şeklinde alternatif kanallarla uyarı yapılması olduğu, dava konusu olayda ise işlem gerçekleştirildikten sonra SMS bilgilendirmesi yapıldığı, yine bankaların kötü niyetli saldırganların kurbanların cihazlarına istedikleri işlemi gerçekleştirmelerine olanak sağlayacak zararlı yazılımları yükleyerek bankaya ait sayfanın ortalama internet kullanıcısı tarafından ayırt edilmesi zor benzerlerini oluşturarak müşterilerin hesaplarının ele geçirilmesini engelleyici Suistimal engelleme (Anti Fraud) sistemleri kullandıklarını, bu sistemlerin banka müşterilerinin hesaplara hangi saatlerde hangi coğrafi bölgeler İP adreslerinden giriş yaptıkları ortalama olarak EFT ,havale gönderim miktarı gibi verileri analiz ederek bu duruma uymayan şüpheli işlemleri tespit etmekte bu işlemleri engellemekte veya müşterileri bilgilendirmekte olduğunu, dava konusu olayda kısa aralıklarla hesapta kayıtlı olmayan 3 farklı hesaba arka arkaya transfer gerçekleştirilmesi birlikte değerlendirildiğinde dava konusu işlemlerin olağan dışı ve şüpheli olduğu, işlemlerin davalı bankanın Fraud izleme sistemlerinde alarm oluşturması gerektiği, riskli işlemlerin davalı bankanın uygulaması gereken sürecin işlemler gerçekleştikten sonra değil işlemler gerçekleşmeden önce örneğin davacıyı arayarak mesajla veya başka bir yöntemle davacının onayını almadan işlemlerin gerçekleştirilmesine izin verilmemesi gerektiği,alınan bilirkişi kök ve ek raporu ile; davacının rızası dışında gerçekleşen EFT işleminden davacının kusuru olmadığı, davalı bankanın bilirkişi raporunda tespit edilen internet bankacılığındaki güvenlik açıkları ve sistemdeki eksikler nedeni ile zararın oluştuğu gerekçesiyle davacının rızası dışında EFT yapılan miktarın davacıya ödenmesine karar vermiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkeme kararının eksik incelemeye dayalı olduğunu, karara dayanak alınan bilirkişi raporunun hatalı olduğunu, gerekçeli kararda belirtilenin aksine dava konusu eft işlemleri mobil bankacılık üzerinden değil internet bankacılığı ile gerçekleştirildiğini, bu nedenle gerekçeli kararda mobil bankacılık ile ilgili olarak açıklanan ve haksız bir şekilde müvekkil bankanın güvenlik açığı olduğu iddia edilen tüm hususlar anlamını yitirdiğini, davacı hesabına nasıl ulaşıldığı ile işlemlerin ne şekilde gerçekleştirildiği karıştırılarak haksız ve yersiz bir karar verildiğini, dava konusu eft işlemleri davacının kusuru ile internet bankacılığı şifresini, parolasını ve internet bankacılığına kayıtlı cep telefonu numarasını üçüncü kişilerle paylaşması ile gerçekleştirildiğini, davacının internet şifresini ve parolasını paylaştığı üçüncü kişiler yine davacının internet bankacılığına tanımlı cep telefonuna gönderdikleri linkin davacı tarafından “sonuçları düşünülmeden” açılması ile internet bankacılığı tek kullanımlık giriş şifresine de ulaştıklarını, tüm bunlara rağmen müvekkili bankanın tümü ile kusurlu, davacının kusursuz kabul edilmesinin herhangi bir izahı bulunmadığını, gerekçeli kararda “kısa aralıklarla davacı hesabında kayıtlı olmayan üç farklı hesaba arka arkaya para transferi gerçekleştirilmesinin olağan dışı ve şüpheli işlem olduğu” açıklanmışsa da 3. eft işlemi davacının diğer bir bankada bulunan kendi hesabına gönderilen eft olduğunu, bu durum dahi yerel mahkeme kararının eksik incelemeye dayalı olduğunu açıkça gösterdiğini, davacının 3.eft işlemini diğer bir bankada bulunan kendi hesabına gerçekleştirmesi dava anlatımı ile açık bir şekilde çeliştiğini, dava konusu olayda da davacıya ait şifre ve parola bilgileri müvekkili banka sistemine dışarından girilerek elde edilmediğini, bu bilgilerin üçüncü kişilerin eline geçmesindeki tüm kusurun davacıya ait olduğunu, davacının aynı zamanda internet bankacılığında tanımlı cep telefonuna dolandırıcılık amaçlı hazırlanan bir yazılım/uygulamayı yükleyerek kendisine özel şifre ve kod içerikli bilgilerini, yine kendi iradesiyle vermek/girmek suretiyle, işlemlerin gerçekleştirilmesine neden olduğunu, bu nedenlerle yerel mahkeme kararının kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; banka hesabında bulunan paranın bilgi ve rıza dışında başka hesaplara aktarılması nedeniyle ödenmesi istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Davacı şirket hesabından internet bankacılığı yoluyla yapılan EFT’lere ilişkin banka dekontları, davacı hesap ekstresi, yargılama aşamasında bilişim uzmanı,hesap uzmanı ve bankacı bilirkişi heyetinden alınan rapor,Akyurt Cumhuriyet Başsavcılığının 2017/1512 sayılı soruşturma dosyası vs. deliller dosya içerisinde yer almaktadır.
Yargılama aşamasında 1 bankacı 1 bilişim uzmanı ve 1 hesap uzmanı bilirkişi heyetinden alınan bilirkişi raporunda özetle, davacı şirket yetkilisinin, dava dışı 3.kişi veya kişiler tarafından düzenlenen, ön yüzü davalı bankanın sitesine benzer ancak arka yüzde davacının bilgilerini elde ederek hesabındaki paranın transferini gerçekleştirebilmek için (oltama olarak ifade edilen) oluşturulan zararlı yazılımı içerir siteye giriş yaptığı, şifre ve parolasını söz konusu sitede yer alan ilgili bölüme yazdığı, bunun üzerine bu bilgileri ele geçiren kişi veya kişilerin, internet bankacılığa giriş işlemi tamamlandıktan sonra parola değişikliği yaparak, dava konusu işlemlerin yapılmasını sağladıkları davalı bankanın asli kusurlu olduğu davacının zarar toplamının 190.800,00 TL olduğu belirtilmiştir.
Ek raporda,kök rapordaki görüş tekrar edilmiştir.
Davacı yan davalı bankada bulunan hesabından bilgisi ve onayı olmadan para transferi yapıldığını, iddia etmiş, davalı yan ise yapılan işlemde kusur ve sorumluluğunun bulunmadığını savunmuştur. Mahkece yapılan yargılama sonunda yukarıda özetlendiği şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir.
Taraflar arasında davacının davalı bankada mevduat hesabı bulunduğu, davacının hesabından internet bankacılığı yoluyla üçüncü kişi hesabına EFT işlemi ile 190.800,00 TL para transferleri yapıldığı hususlarında herhangi bir ihtilaf bulunmamaktadır.
Uyuşmazlık, davacının internet bankacılığı yolu ile davalı bankadaki hesabından para transferi yapılmasında bilgi ve onayının olup olmadığı, bilgi ve onayı yok ise yapılan işlemde taraflardan hangisinin hangi oranda kusurlu olduğu hususlarından kaynaklanmaktadır.
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumunun, 4 Aralık 2013 tarihli 28841 sayılı tebliğinde; 5 maddenin 3. fıkrasına göre; Banka, kendi alanına giren konularda sahtecilik ve dolandırıcılık olaylarını önleyici çalışmalar yapmak, güvenlik önlemleri saptamak, ilgili taraflar arasında gerekli bilgi paylaşımının sağlandığından emin olacak şekilde mekanizmalar kurmak ve sağlanan bilgi paylaşımının etkinliğini takip etmekle yükümlüdür.
Bankalar birer güven ve itimat kurumları olduklarından kural olarak hafif kusurlarından da sorumludurlar. Bankalar, müşterilerinin kişisel bilgilerini korumakla mükelleftir. Bankaların, internet bankacılığında müşterilerinin güvenliğini sağlayacak güvenlik enstrümanlarını kullanması zorunludur.
Bankalar; faaliyet alanları, kuruluşları, yönetimleri, iç denetim sistemleri, finansal raporlamaları, öz sermayeleri, sermaye yeterlik oranları ve bağımsız denetimleri 5411 sayılı Bankacılık Kanunu ile düzenlenen güven kuruluşlarıdır. Bankaların hukuki sorumlulukları, başta TBK olmak üzere birden fazla mevzuatta düzenlenir. 6102 sayılı TTK uyarınca, tüm tacirlerin ticari işleriyle ilgili olarak basiretli bir tacir gibi davranmaları gerektiği düzenlenir. Bankalar, kamu nezdinde güven uyandıran kuruluşlar olarak kendi faaliyet alanlarının gerektirdiği ölçüde basiret ve özenle davranmalıdır. Kamu nezdinde oluşturulan bu güven bankaların işlemlerinde sıradan bir tacirden daha yüksek bir özen göstermelerini gerektirir. Güvenin korunması ilkesi, güvenen nezdinde bir güven unsurunun oluşmasına sebebiyet veren güvenilenin, yarattığı bu güvene uygun davranışlarda bulunması ve bunun sonuçlarına da katlanması anlamı taşır. Bankalar, yükümlülüklerini yerine getirirken objektif özen ile davranmak durumunda olup birer itimat kurumları olan bankalar, aldıkları mevduatları sahtecilere karşı özenle korumak zorundadırlar. Bu konuda objektif özen borcunun gereği olarak hafif kusurlarından da sorumludurlar. Bankaların, sözleşmeden kaynaklanan veya bu kapsamda değerlendirilen borçlarını, hiç ya da gereği gibi yerine getirmemelerinin sonucu Borçlar Kanunu’nda genel hatlarıyla açıklanmıştır. Buna göre alacaklı hakkını kısmen veya tamamen alamamış ise borçlu olan taraf, kendisinde hiçbir kusur olmadığını ispat edemedikçe bundan dolayı doğan zararı karşılamak zorundadır. Bankaların, kendilerine güvenen müşterilerine, onların yakınları olan üçüncü kişilere ve bilgi almak ya da ilişki kurmak amacıyla kendilerine başvuran kişilere karşı koruyucu nitelikte bir özen borcu vardır.
Nitekim bu husus Hukuk Genel Kurulu 19/12/2019 gün ve 2017/11-131 2019/1935 karar sayıl ilamında ” …Bu düzenlemelerden anlaşılacağı üzere bankalar, özel yasa ile kurulan ve kendilerine alanlarında çeşitli imtiyazlar tanınan, topladıkları mevduatı ve katılım fonlarını sahteciliklere karşı özenle korumak zorunda olan kuruluşlardır. Bankalar sahip oldukları bu vasıfları sebebiyle bankacılık işlemlerinin güvenilen tarafı konumundadırlar. Bu durum, bankaların bir güven kurumu olarak kabul edilmesini ve bankanın sorumluluğunun özel güven sebebiyle ağırlaştırılmasını gerektirir (Battal, Ahmet: Güven Kurumu Nitelendirmesi Işığında Bankaların Hukuki Sorumluluğu, Ankara, 2001, s. 106). O hâlde, bankalar, ağırlaştırılmış sorumluluğun bir gereği olarak objektif özen yükümlülüğü altında bulunmakta olup, buna karşılık hafif kusurlarından dahi sorumludurlar. Ayrıca, bu sorumluluğu kaldırmaya yönelik sözleşmeler de geçerli değildir. Zira sorumsuzluk sözleşmesi hükümlerine sınırlama getiren ve somut olaya uygulanması gereken 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun (818 sayılı BK) 99/2. ve 100/3. (6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (6098 sayılı TBK) 115/3. ve 116/3.) maddeleri gereğince, özel kanun ile kuruldukları ve kendilerine alanlarında çeşitli imtiyazlar tanındığı için bankaların, hafif kusurlarından dolayı ortaya çıkan sorumluluğunu kaldıran sözleşme hükümleri geçersiz olacaktır.
Mülga 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (6762 sayılı TTK) 20/2. (6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (6102 sayılı TTK) 18/2.) maddesi gereğince; tacir, ticaretine ait bütün faaliyetlerinde basiretli iş adamı gibi hareket etmesi lazımdır. Ancak bankaların, tacir olarak bütün işlemlerinde basiretli davranma yükümlülüğü herhangi bir tacirden farklılık arz etmektedir. Bu sebeple bankalardan beklenen basiret ölçüsü ve özen yükümlüğü şüphesiz daha ağırdır. Özellikle birer itimat kurumu olan bankaların, aldıkları mevduatları sahtecilere karşı özenle koruma yükümlülüğünün daha da arttığının kabul edilmesi gerekmektedir (Yılmaz, Süleyman; Hukuki Açıdan İnternet Bankacılığı, Ankara, 2010, s. 152).” denilmek suretiyle bankaların kusur sorumluluğunun esasları belirtilmiştir.
Dosya kapsamından,davacı şirketin, davalı … Bankası nezdinde hesabı olduğu,05.09.2017 tarihinde saat 13.37’de “… çek ödemesi “açıklaması ile alıcı … adına 144.000,00 TL EFT işlemi yapıldığı,saat 15.41 ‘de “… çek ödemesi “açıklaması ile alıcı … adına 46.800,00 TL EFT işlemi yapıldığı, …tarafından … A.Ş nezdindeki hesabından 05.09.2017 tarihinde saat 14:30:19’da … Şubeden 40.000,00 TL, saat 15:02:09’da … Şubeden 30.000,00 TL, saat 15:47:50’de …. Şubeden 5.000,00TL ve saat 16:23:45te … Şubeden 69.000,00 TL olarak nakit olarak çekildiği, … tarafından … A.Ş nezindeki hesabından 05.09.2017 tarih ve saat 15:56:00’da … Şubesinden 46.800,00TL tutarında nakit olarak çekildiği,CD’nin içeriğinin incelenmesinde davacı ile davalı banka müşteri hizmetleri arasında yapılmış 3 adet görüşme kaydı olduğu, görüşmenin işlemlerin gerçekleşmesinden sonra yapıldığı, … A.Ş.’nin 05.12.2018 tarihli yazısına göre, … nolu GSM numarasına olay tarihinde mesaj gönderimi yapılmadığının bildirildiği,Akyurt Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2017/1512 sayılı soruşturma dosyasında … ve … tarafından hesaptan paraların çekildiğinin belirtildiği, davacının GSM numarasının yönlendirildiği belirtilen … nolu hattın …’ya ait olduğunun tespit edildiği, dava konusu olayda,davalı banka tarafından, yapılan iki adet EFT işleminin daha önce gönderilmemiş kişilere yapılması nedeniyle davacıya son bir onay SMS’si veya telefon araması yapılmadığı, bu durumun müşterinin bilgisi dışında olabilecek EFT işlemlerine karşı koruyucu ve engelleyici bir güvenlik önlemi olduğu,dosya içerisinde davacının internet bankacılığı şifrelerini ve bilgilerini dolandırıcılarla paylaştığına ilişkin bir bilgi ve belge bulunmadığı gibi, diğer sms şifrelerini paylaştığına ilişkin de herhangi bir bilgi ve belgenin de bulunmadığı,böylece ek güvenlik önlemlerini almayan davalı bankanın, davacının zarara uğramasına yol açan bu olayda tam kusurlu olduğu, davacının ise,davalı bankanın internet bankacılığı giriş web sayfasına benzer sahte linke tıklamış ise de, davalı bankanın gerekli güvenlik önlemlerini almış olması halinde dolandırıcıların zararlı yazılım üzerinden davacının bankada bulunan hesabına internet bankacılığı üzerinden erişimlerinin mümkün olmayacağı, bu nedenle davacının bu eylemlerinin dava konusu zarar doğuran olayın gerçekleşmesinde kusur olarak nitelendirilemeyeceği gözetilerek, işlemlerin davalı banka tarafından olağan dışı ve şüpheli oldukları şekilde değerlendirilerek ilave güvenlik süreci uygulaması gerektiği,bankanın internet bankacılığı ile ilgili alınabilecek tüm önleyici tedbirleri almadığı yazılımında güvenlik açığı bulunduğu, dava konusu işlemlerin bu açıktan faydalanılarak gerçekleştirildiği, son teknolojik gelişmeler ışığında bu işlemlerin banka tarafından önlenmesinin mümkün olduğu güven kurumu olan davalı banka, basiretli tacir gibi davranmayarak davacının hesabından yaplan Eft işlemi sırasında gerekli dikkat ve özeni göstermeyerek davacının hesabından davacının bilgisi dışında para çıkışına sebep olduğu anlaşılmakla yapılan işlemde davalı bankanın tam kusurlu olduğu gözetilerek davanın kabulüne karar verilmesinde isabetsizlik görülmemiştir.
6100 sayılı HMK’nun 355. maddesi uyarınca istinaf incelemesi, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. Ancak Bölge Adliye Mahkemesi kamu düzenine aykırılık gördüğü taktirde bunu resen gözetir. Yukarıda açıklandığı üzere davalı vekilinin istinaf dilekçesinde belirttiği nedenler yerinde değil ise de, ilk derece mahkemesince verilen hükümde hüküm altına alınan alacağa işleyecek faiz türü olarak, infazda tereddüt yaratacak şekilde, “ticari temerrüt faizi”ne hükmedilmiştir. Hükmün infazda tereddüt oluşturup oluşturmadığının incelenmesi kamu düzeni ile ilgilidir. 6100 sayılı HMK’nun 297/2. maddesi “Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.” düzenlemesini içermektedir.
Hal böyle olunca, davalı vekilinin istinaf başvurusu kamu düzeni nedeniyle kabul edilmiş ve ilk derece mahkemesi hükmünde işleyecek faiz oranını belirleyecek olan faiz türünün infazda tereddüt oluşturacak nitelikte olduğu gözetilmek suretiyle HMK’nun 353/(1)b-2. maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararı işleyecek faiz türü yönünden kaldırılarak hüküm altına alınan alacağa temerrüt tarihi olan 18/10/2017 tarihinden itibaren avans faizi işletilmek suretiyle davalıdan tahsiline ilişkin aşağıdaki hüküm fıkrası tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
A)1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun kamu düzenine aykırılık gözetilerek KABULÜNE, Ankara 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 22/06/2021 tarih ve 2018/546 Esas 2021/415 Karar sayılı kararının işleyecek faiz türü yönünden KALDIRILMASINA,
2-Davanın KABULÜNE,
190.800,00TL’nin temerrüt tarihi olan 18/10/2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince, alınması gereken 13.033,55 TL nispi karar ve ilam harcından, peşin alınan 3.258,39TL’nin mahsubu ile noksan olan 9.775,16TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
4-Davacı vekil ile temsil edildiğinden yürürlükte bulunan AAÜT gereğince hesaplanan 21.806,00 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafça yatırılan 35,90TL Başvurma ve 3.258,39TL Peşin harç toplamı 3.294,29 TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan 315,20TL tebligat/müzekkere masrafı, 1.800,00TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 2.115,20TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davacı tarafından yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde iadesine,
B)1-Davalı tarafından yatırılan 3.258,38 TL nispi harç ve 162,10 TL istinafa başvuru harcı olmak üzere toplam 3.420,48 TL harcın talep halinde davalıya iadesine,
2-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından davacı yararına vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda uyuşmazlık konusu miktar dikkate alındığında HMK’nın 362. maddesi gereğince kesin olmak üzere, tarafların yokluğunda oy birliği ile karar verildi.23/11/2023

Başkan- Üye – Üye – Zabıt Katibi –

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.