Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2021/1651 E. 2022/1341 K. 02.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2021/1651 Esas 2022/1341 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/1651
KARAR NO : 2022/1341

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 02/06/2021
NUMARASI : 2021/151 Esas 2021/331 Karar
DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVALI :

DAVA : Şirketin İhyası
DAVA TARİHİ : 09/03/2021
KARAR TARİHİ : 02/11/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 07/11/2022

Taraflar arasındaki şirketin ihyası istemine ilişkin işin yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı davalı … vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; su kullanım hakkı anlaşmasından doğan proje hizmet bedelinin ödenmemesi üzerine Ankara 32. İcra Müdürlüğünün 2016/13974 sayılı dosyasından Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğünün… sicil numarasında kayıtlı iken sicilden kaydı silinen … A.Ş. hakkında ilamsız takip başlatıldığını, süresinde itiraz üzerine takibin durduğunu, 12/06/2017 tarihinde Ankara 23. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2017/277 esas sayılı dosyasında itirazın iptali davası açıldığını, 08/10/2019 tarihinde davanın kabulüne karar verildiğini, yargılama devam ederken şirketin tasfiye sürecine girdiğini,ancak bu durumun müvekkiline ve mahkemeye bildirilmediğini, tasfiye sonucunda şirketin sicilden kaydının silindiğini belirterek , alacağın tahsili için sicilden kaydı silinen şirketin ihyasına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP
Davalı Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğü temsilcisi, şirketin 27/02/2017 tarihli olağanüstü genel kurul kararı ile tasfiyeye girdiğini, diğer davalının tasfiye memuru olarak atandığını, bu hususun 06/03/2017 tarihli … sayılı ticaret sicil gazetesinde ilan edildiğini, 21/09/2017 tarihli olağanüstü genel kurul kararı ile tasfiye kapanışı ve ticaret sicilinden silinmesi, tasfiye memurunun ibra edilmesine karar verildiğini, bu kararın 29/06/2017 tarihli … sayılı ticaret sicil gazetesinde ilan edildiğini ve şirketin sicilden kaydının silindiğini, işlemlerin usulüne uygun olması nedeniyle davanın reddi gerektiğini, davanın kabulüne karar verilmesi halinde ise şirketin ek tasfiyesine ve tasfiye memuru atanmasına karar verilmesi gerektiğini, davanın açılmasına sebebiyet verilmediğinden yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmemesi gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı tasfiye memuru vekili, davanın yetkili mahkemede açılmadığını, müvekkilinin yerleşim yerinin Sincan olması nedeniyle bu davanın Batı Asliye Ticaret Mahkemesinde açılması gerektiğini, hak düşürücü süre dolduğundan davacının iş bu davayı açmakta herhangi bir hukuki menfaatinin olmadığını, müvekkilinin pasif husumet ehliyetinin olmadığını, tasfiye sürecinde başlatılan takip ve açılan dava ile ilgili herhangi bir bilgi verilmediğini, yapılan ilanlara rağmen davacı kurum tarafından herhangi bir başvuru yapılmadığını, davanın kabulüne karar verilmesi halinde yeni bir tasfiye memuru atanmasını belirterek husumet, zamanaşımı ve derdestlik nedeniyle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece;davacının iş bu davayı açmakta hukuki menfaatinin bulunduğu, davalının yetkili mahkemede açıldığı, davalı tasfiye memurunun pasif husumet ehliyetinin olduğu, yukarıda belirtilen yasa maddesi gereğince davacının alacak davası sonucunda verilen kararda belirtilen alacak tasfiye edilmeden şirketin sicilden kaydının silinmesinin yerinde olmadığı, ek tasfiye için şirketin yeniden sicile kaydolması gerektiği kanaatine varılmakla davanın kabulü ile söz konusu şirketin ihyasına, ek tasfiyeyi yapmak için tasfiye memuru atanmasına, taktir olunan ücretin ihyasına karar verilen şirketten karşılanmasına, davalıların iş bu davanın açılmasına sebebiyet vermediklerinden yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına ve davacı lehine vekalet ücreti taktir edilmemesine karar vermiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı … vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusunda husumet yönlendirilen davalı müvekkilinin yerleşim yeri adresinin ‘Sincan/Ankara’ olup, HMK 6.madde hükmü uyarınca eldeki davada Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesinin yetkili olduğunu, TTK Geçici 7. Maddesi uyarınca olayda hak düşürücü süre dolmuş olup, davacının korunacak hukuki bir menfaatinin kalmadığını,şirketin ticaret sicilinden terkin edildikten sonra gerçekleşen durum nedeniyle işbu davada müvekkiline husumet yöneltilmesinin hukuka aykırı olduğunu ve müvekkili yönünden davanın pasif husumet yokluğundan reddinin gerektiğini,tasfiye süresince, tasfiye memuru olan müvekkiline davacının şirket aleyhine Ankara 32. İcra Müdürlüğü’nün 2016/13974 E. Sayılı takip dosyasından ve devamında ikame edilen Ankara 23. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2017/277 esas sayılı itirazın iptali davası hakkında bir bilgi veya belge verilmediğini müvekkiline tasfiye memuru olarak göreve başlayıp, görevinin bitmesine kadar herhangi bir tebligat da yapılmadığını,müvekkilinin, tüm hukuki ve idari işlemler sonrası, tespit edilemeyen ancak alacak iddiası olabilecek kişi/kişiler için 06.03.2017 tarihinde, 13.03.2017 tarihinde ve 20.03.2017 tarihinde olmak üzere toplam üç kez alacak iddiaları bulunacaklara yönelik yasal prosedüre uygun olarak ilan yaptığını, davacı kurum tarafından tüm bu ilanlara rağmen alacaklı olduğuna ilişkin herhangi bir başvuruda bulunulmadığını,davacı yanın iddia ettiği alacağını yasal mevzuat ve usule uygun olarak tasfiye memuru müvekkililine tebliğ etmediği, şirketin söz konusu icra takibi ile itirazın iptali davasının da tasfiye memurunu bilgilendirmediği ve söz konusu davada işlemlerin yasal mevzuata ve usulüne uygun olarak yürütülmemiş olduğu dikkate alınarak müvekkilinin sorumluluğunun bulunmadığın belirterek kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; şirketi’nin ihyası istemine ilişkindir.
Ticaret sicil müdürlüğünden gelen yazı cevabına göre; ihyası istenen … A.Ş.27.02.2017 tarihli genel kurulunda tasfiye kararı alındığı, tasfiye memuru olarak davalı …’un seçildiği ve bu kararın 06.03.2017 tarih ve … sayılı Ticaret Sicil Gazetesinde tescil ve ilan edildiği,şirketin tasfiyeye girdiğine dair alacaklılara 06.03.2017-13.03.2017 ve 20.03.2017 tarihlerinde ilan yapıldığı ve 3.ilandan itibaren 6 ay geçtikten sonra 21.09.2017 tarihinde şirketin tasfiyesinin sonlandığına dair alınan genel kurul kararının tescilinin aynı tarihte yapıldığı ve şirketin terkinin 26.09.2017 tarih ve … sayılı Ticaret Sicil Gazetesinde ilan edildiği anlaşılmıştır.
Ankara 23. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2017/277 Esas 2019/462 karar sayılı dosyasında davacı … tarafından davalı … A.Ş. Aleyhine açılan itirazın iptali davasında mahkemece 08.10.2019 tarihinde davanın kabulüne karar verildiği kararın tebliğ aşamasında şirketin terkin edildiği ve tebligatın usulsüz olması nedeniyle şirketin ihyası için işbu davanın açıldığı görülmüştür.
Bilindiği üzere şirketlerin tüzel kişiliği ticaret sicilinden terkin ile sona ermektedir. Ancak tüzel kişiliğin sona erebilmesi için şirketin tasfiye işlemlerinin eksiksiz ve tam olarak yapılmış olması gerekmektedir. Tüzel kişiliğin son bulmasını ifade eden fesih ve tasfiye işlemi aynı zamanda hukuki bir işlemdir. Bu işlemin veya kararın hatalı veya eksik olması halinde gerçek anlamda tasfiyeden söz etmek mümkün değildir. Eksik veya hatalı işlem sonucu şirketin sicilden tasfiye sonucu terkinine karar verilmiş ise, bundan zarar görenler veya o işlemi gerçekleştirenler tasfiyenin kaldırılmasını ve şirketin ihyasını talep etme hakkına sahiptir.
Nitekim 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun 547.maddesinde “(1)Tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğu anlaşılırsa, son tasfiye memurları, yönetim kurulu üyeleri, pay sahipleri veya alacaklılar, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki Asliye Ticaret Mahkemesinden bu ek işlemler sonuçlandırılıncaya kadar, şirketin yeniden tescilini isteyebilirler. (2) Mahkeme istemin yerinde olduğuna kanaat getirirse, şirketin ek tasfiye için yeniden tesciline karar verir ve bu işlemleri yapmaları için son tasfiye memurlarını veya yeni bir veya bir kaç kişiyi tasfiye memuru olarak atayarak tescil ve ilan ettirir” hükmü düzenlenmiştir.Şirket tüzel kişiliğinin ihyası davasında, husumet tasfiyeyi sağlayan memur ile ticaret sicil müdürlüğüne düşer (Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 08/10/2019 tarih ve 2019/3602 Esas 2019/6319 Karar sayılı ilamı).
Somut davada, dava dışı şirketin 27/02/2017 tarihi itibariyle tasfiye girdiği ve şirkete …’un tasfiye memuru olarak atandığı, 21/09/2017 tarihinde tasfiye kapanışı yapılmak suretiyle terkin edildiği, davacı tarafından … A.Ş’den olan alacağının tahsili istemiyle Ankara 32.İcra Müdürlüğünün 2016/13974 esas sayılı dosyası ile 30.06.2016 tarihinde icra takibi yapıldığı,borçlunun takibe itirazı üzerine Ankara 23. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2017/277 Esas sayılı dosyası ile 12/06/2017 tarihinde itirazın iptali davası açıldığı, mahkemece yapılan yargılama sonunda 08.10.2019 tarihinde davanın kabul edildiği,karardan sonra şirketin tasfiye edilerek terkin edildiği anlaşıldığından mahkemece davacı vekiline şirketin ihyasına yönelik dava açma hususunda süre verildiği,bu nedenle davacı tarafın şirketin ihyasını istemekte hukuki yararı bulunduğu ve şirketin ihyasının gerektiği, ayrıca açılan dava anonim şirketin ihyası davası olup,şirket merkezinin bulunduğu Ankara Asliye Ticaret Mahkemesinin yetkili olduğu,husumetin tasfiyeyi sağlayan memur ile ticaret sicil müdürlüğüne yöneltilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşıldığından ilk derece mahkemesinin ihyaya ilişkin kararında usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır.
Öte yandan TTK’nun 547/2.maddesi kapsamında açılacak ihya davasında herhangi bir hak düşürücü süre öngörülmediğinden davalı vekilinin davanın süresinde açılmadığına yönelik istinaf itirazı yerinde değildir.
Tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin davanın kabulü yönündeki kararında herhangi bir isabetsizlik görülmediğinden davalı …’un istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı …’dan alınması gerekli olan 80,70 TL harçtan peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 21,40 TL harcın davalı …’dan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davalı … tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından taraflar yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.02/11/2022

Başkan- Üye – Üye – Zabıt Katibi

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.