Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2021/1646 E. 2023/649 K. 03.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2021/1646 Esas 2023/649 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/1646
KARAR NO : 2023/649

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 07/07/2021
NUMARASI : 2020/477 Esas 2021/496 Karar
DAVACI
VEKİLİ :
DAVALI : … – …
VEKİLİ :
DAVA : Menfi Tespit (Ticari Nitelikteki Banka Garanti Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 02/10/2020
KARAR TARİHİ : 03/05/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 03/05/2023

Taraflar arasındaki genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan icra takibine ilişkin menfi tespit talebine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddi yönelik olarak verilen hükme karşı davacı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin bir dönem dava dışı …. Şti. ortağı olduğunu ancak 23/02/2018 tarihinde payını devrettiğini ve bu şirketin ortağı olmadığını, 06/04/2015 tarihli genel kredi sözleşmesindeki kefaletinden rücu ettiğine dair ihtarnameyide 12/03/2018 tarihide davalıya keşide ettiğini, davalının müvekkilinin şirket ortaklığından ayrıldıktan sonra dava dışı şirkete kullandırdığı krediden dolayı müvekkili aleyhine Ankara 9. İcra Müdürlüğü’nün 2020/7151E. takip sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi yapıldığını, müvekkilinin ödeme emrine itiraz süresini kaçırması nedeniyle takibin kesinleştiğini, müvekkilinin davalıya borçlu bulunmadığının tespiti ile davalının yapmış olduğu kötü niyetli takip nedeniyle %20 kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili banka ile dava dışı …. Şti. arasında Genel Kredi Sözleşmesi imzalandığını, davacınında müteselsil kefil olarak sözleşmeyi imzaladığını, davacının söz konusu sözleşmenin müşterek borçlu ve müteselsil kefili olduğunu, sözleşme gereğince dava dışı borçlu şirkete 2017 yılında kredi kullandırıldığını, kullanılan kredilerden kalan alacak kısmının ödenmemesi üzerine Ankara 54. Noterliği’nden 08/07/2020 tarih …yevmiye nolu ihtarnamesi çekilerek hesabın kât edildiğini, borcun ödenmemesi üzerine Ankara 9. İcra Müdürlüğü’nün 2020/7151E. takip sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi yapıldığını, davacının şirket ortaklığından ayrılmasının ve tek taraflı olarak kefillikten rücu etmesinin kredi sözleşmesinden kaynaklı sorumluluğunu ortadan kaldırmadığını, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; takip konusu borcun dava dışı şirketin davalının kefaletten rücu ihtarından önceki dönemde kullandığı ve ödemediği kredinin yapılandırılması nedeniyle doğan borç olduğu, davacının kefaletinin kredinin kullandırıldığı tarihte halen geçerli olduğu, davalının icra takibinde haklı olduğu, davacının takip konusu borcun tamamından sorumlu bulunduğu kanaatine varıldığını, davanın reddine karar vermiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkilinin bir dönem …. Şti. ortağı olduğunu, ancak 23/02/2018 tarihinde payını devrettiğini şirket ortaklığı sıfatı bulunmadığını, müvekkilinin ortaklıktan çıktığında 12/03/2018 tarihinde kefaletten rücu ihbarnamesini davacı şirkete de göndermiş olup hiçbir sorumluluğu kalmadığını bildirdiğini, hal böyle iken ortaklığı bulunmayan ve kefillikten rücu eden müvekkilinin, herhangi bir sorumluluğu bulunmadığını, zaten dava konusu kredi müvekkilini ortaklıktan ayrıldıktan sonra çekilmiş bir kredi olduğunu, müvekkil sırf daha önce şirket ortağı diye ortaklıktan ayrılmasına sonra kefillikten rücu da etmesine rağmen sorumluluğun devam etmesi hukuka ve kanuna aykırı olduğunu, yerel mahkemeye sunulan Ankara Gölbaşı Noterliği …yevmiye numaralı 16 Mart 2018 tarihli cevabı ihtarnamede de görüldüğü üzere müvekkilin sorumluluğu 06.04.2015 tarihli kredi ile ilgili olduğunu daha sonra çekilen kredilerde sorumluluğu bulunmadığını, davaya konu kredi taahhütnamesi sözleşmesi 2016 yılında imzalandığını, 06.04.2015 tarihli kredi teminat olarak verilen taşınmaz satılarak ödendiğini, daha sonra müvekkili şirket ortaklığından 23/02/2018 tarihinde şirketten ayrıldığını, kefillikten rücu ihtarnamesini de 12/03/2018 tarihinde de gönderdiğini, icra takibine konu kredi 2019 yılından müvekkili ortaklıktan ayrıldıktan ve kefillikten ayrıldıktan çok sonra çekildiğini, müvekkilinin hiçbir sorumluluğu bulunmadığını, yerel mahkeme gerekli inceleme ve araştırma yapmadan hukuka ve kanuna aykırı bilirkişi raporunu baz alarak karar vermesi kabul edilemediğini, yerel mahkemeye sunulan raporda da görüldüğü üzere … nolu krediden kaynaklı müvekkilin herhangi bir borcu bulunmadığını, ancak … numaralı kredilerden müvekkilin haberi bulunmadığını, ilgili krediler müvekkili kefilliği sona erdikten sonra çekildiğini, müvekkilin hiçbir sorumluluğu bulunmadığını, bilirkişi tarafından … nolu kredilerin müvekkilin rızası ve onayı ile çekilmiş olması hususu ile ilgili hiçbir delil ve evrak sunulmamış olmasına rağmen müvekkilinin de herhangi bir talebi olup olmadığı hususunda kesin ve somut bir delil olmadan müvekkilini borçlu ilan etmek kabul edilemeyeceğini, sırf müvekkili 2016 yılında genel kredi ve teminat sözleşmesini imzaladı diye kefillikten çıktığını ihbar etmesine rağmen kendisi çıktıktan sonra da hala çekilen kredilerden sorumlu tutulması hukuka, kanuna aykırı olduğunu, bilirkişi tarafından yeterli inceleme yapılmadan dosyaya sundukları evraklar, banka kayıtları incelenmeden müvekkili borçlu ilan etmek hukuk devleti genel ilkelerine de aykırı olduğunu, banka kayıtları incelenmeden müvekkili borçlu ilan etmek hukuk devleti genel ilkelerine de aykırı olduğunu, 2016 yılında imzalamış olduğu bir kredi sözleşmesi var diye sürekli o sözleşme üzerinden kredi çektirmenin kabul edilemeyeceğini, bankanın her krediden müşterilerinden onay alması ve o şekilde kredi vermesi gerekirken, müvekkilin onayı olmadan her kredi de müvekkili sorumlu tutmak zayıf konumda bulunan müvekkilinin hakları korunması gerekirken aksine borçlu ilan edilmesinin kabulü mümkün olmadığını, bilirkişi tarafından davalı tarafın yapılandırma iddiası nedeniyle borcun kapatılmadığı yapılandırılmasının yapıldığı iddia edilmiş olsa da borcu kabul etmemekle birlikte bir yapılandırma yapılmış ise eğer müvekkilin rızası olmadan yapılandırma yapılmış olmasının kabul edilemeyeceğini, iş bu durum bile müvekkilinin borcu olmadığına delil teşkil etmediğini, müvekkilinin kefillikten rücu ettikten sonra çekilen kredilerden müvekkili borçlu ilan etmelerine rağmen 7 aylık taksit ödenmemesinden dolayı müvekkiline hiçbir bildirimde bulunulmadığı bir ihtar da gönderilmediğini, hal böyle iken bu hususun bankanın kötü niyetli olarak müvekkili borçlu ilan etme çabasından başka bir şey olmadığını, bu nedenlerle yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın kabulü ile müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespitine, davalı tarafın alacağı geçerli bir belgeye dayalı olmadığı halde Ankara 9. İcra müdürlüğünün 2020/7151 esas sayılı dosyalı takibinin durdurulması için ihtiyati tedbir kararı verilmesi ile icra takibinin iptaline karar verilmesini, davalı aleyhine alacağının %20’sinden aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretlerinin karşı taraf üzerin bırakılmasını talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan icra takibine ilişkin menfi tespit talebine ilişkindir.
Davacı vekilinin süresinde vermiş olduğu istinaf başvuru dilekçesi üzerine istinaf incelemesi için dava dosyası Bölge Adliye Mahkemesine gönderildikten sonra davacı vekili UYAP üzerinden sunduğu25.03.2023 tarihli e-imzalı dilekçe ile istinaf talebinden feragat ettiğini bildirmiştir.
Dosya içinde mevcut Altındağ 5.Noterliğinin 18.09.2020 tarih … yevmiye numaralı vekaletnamesinin incelenmesinde, davacı vekilinin istinaf kanun yolundan feragat yetkisinin bulunmadığı anlaşılmıştır.
Davacı asil … (T.C….) 26/04/2023 tarihli dilekçe ile istinaftan feragat ettiğini bildirmiştir. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi Ön Bürosu tarafından kimlik tespiti yapılmıştır.
Davalı vekili 27.03.2023 tarihli dilekçesi ile davacının istinaf talebinden feragat ettiğini belirterek istinaf talebinin feragat nedeniyle reddine karar verilmesini belirtmiştir.
Hal böyle olunca, davacı vekilin istinaf aşamasında istinaftan isteminden feragat ettiği gözetilerek istinaf isteminin feragat nedeniyle reddine karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf isteminin HMK’nın 349/2. maddesi gereği feragat nedeniyle REDDİNE,
2-Davacı tarafından yatırılan 162,10 TL istinaf yoluna başvuru harcı ve 59,30 TL istinaf maktu karar harcının istek halinde istinafa başvuran davacıya iadesine,
3-İstinaf giderlerinin taraflar üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından taraflar yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 03/05/2023

Başkan- … Üye – … Üye – … Zabıt Katibi -…
… … … …

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.