Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2021/1643 E. 2023/1233 K. 27.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2021/1643 Esas 2023/1233 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/1643
KARAR NO : 2023/1233

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/04/2021
NUMARASI : 2019/602 Esas 2021/276 Karar
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
DAVA : İtirazın İptali (KASKO RÜCU’ dan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 24/10/2019
KARAR TARİHİ : 27/09/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 13/10/2023

Taraflar arasındaki rücuan tazminat istemiyle açılan itirazın iptali istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı gerekçelerle davanın reddine yönelik olarak verilen hükme karşı davacı vekili tarafından süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili nezdinde Genişletilmiş Kasko Sigorta Poliçesi ile sigortalı aracın, 04/08/2017 günü yağan yağmur nedeniyle sigortalının … adresindeki ikametgahının kapalı otoparkını su basması neticesinde müvekkili şirkete sigortalı aracın da su içerisinde kaldığını, hasarın meydana gelmesinde … genel müdürlüğünün kusurlu olduğunu, yapılan ekspertiz incelemesinde zararın karşılanması için müvekkil şirketin sigortalısına 20/09/2017 tarihinde 52.800,00-TL ve 20/10/2017 tarihinde 1.475,00-TL ödeme yaptığını, TTK 1472 maddesi gereğince sigortalısına ödeme yapan sigorta şirketinin sigortalısının haklarına halef olduğunu ve rücu talep hakkının doğduğunu, müvekkilinin sigortalısına yaptığı ödemenin rücuan tahsili için başlatılan ilamsız icra takip tarihine haksız olarak itiraz edildiğini, %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesine, karar verilmesini dava ve talep etmiştir.

CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili idarenin dava konusu hasara ilişkin hizmet kusuru veya kusursuz sorumluluğunun bulunmadığını, müvekkili idarenin Ankara 2.Bölge Su ve Kanal İşletme Dairesi Başkanlığına bağlı şube müdürlüğü teknik personelince yapılan araştırma sonucunda dava konusu adreste idareleri tarafından standartlara uygun hattın mevcut olduğunu, normal olarak çalıştığını, düzenli olarak ızgara-baca temizliğinin yapıldığını, hasar tarihinde aşırı yağış nedeniyle oluşan arızalara anında müdahale edilerek sorunların giderildiğinin bildirildiğini, idarenin kendisine yüklenen görev ve sorumlulukları yerine getirdiğini, aşırı yağışın doğal afet kabul edilip edilmeyeceği, mücbir sebep sayılıp sayılmayacağı hususunun araştırılması gerektiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk derece mahkemesince iddia, savunma ve toplanan tüm delillere göre; itirazın iptali istemiyle açılan davada davacı tarafından sigortalı bulunan aracın 04/08/2017 günü meydana gelen yağış sebebiyle bulunduğu … adresinin kapalı otoparkında hasara uğradığı, söz konusu hasar sebebiyle davacı tarafından sigortalıya 54.725,00-TL ödeme gerçekleştirildiği, hasar davalı …’nin kusuru sebebiyle meydana geldiğinden bahisle söz konusu alacak sebebiyle başlatılan takibe davalının haksız itiraz ettiğini, Ankara Valiliğince verilen cevapta olay günü yağış sebebiyle genel hayata etkililik oluru veya afet maruz bölge kararı alınmadığı, Meteoroloji Genel Müdürlüğü’ne yazılan yazı cevabında ise 04/08/2017 tarihindeki yağış sebebiyle olağanüstü olay raporu düzenlendiği belirtilmekle mahkemece olay yerinin incelenmesi sureti ile zararın tespiti konusunda alınan bilirkişi raporunda, olay günü fevk raporuna göre olay yerine 89.000 ton su girdiği, olay yerinde bulunan dalgıç pompasının tam kapasite çalışması halinde dahi söz konusu suyun tahliye edemeyeceği ve zararın oluşacağı, davalı …’nin yine bilirkişi raporunda belirtildiği üzere yasal sorumluluklarını teknik anlamda yerine getirdiği bu suretle kendisine kusur atfedilemeyeceği zararın aşırı yağış ve dava dışı sigortalı sorumluluğunda bulunan dalgıç pompasının yetersizliğinden kaynaklanmış olması nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; hasar yerinde ilk incelemeyi yapan Ankara Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Dairesi Başkanlığı tarafından hazırlanana raporda sel-su basması olarak nitelenen hasarın mazgal ve kanalizasyon yetersizliğinden kaynaklandığının, bu yetersizlikten dolayı caddede oluşan su gölünün apartman içine sirayet ettiğinin tespit edildiği, kaza sonrası yapılan ekspertiz incelemesinde de durumun aynı şekilde tespit edildiğini, bilirkişi raporuna itirazları dikkate alınmadan karar verildiğini, yapılan bilirkişi incelemesinde de tespit edildiği üzere, Ankara Büyükşehir Belediyesi Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü Kuruluş Görev Yetki ve Yönetimine İlişkin Teşkilat Yönetmeliği uyarınca davalı kuruluşun görevi:”… Yağmur sularının binalardan yollara, yollardan meskun mahaller dışına taşınması olduğunu, bu taşıma işleminin yapılması için bina yapılırken krokiler çizilirken davalı idareden de onay alındığını, ancak yağmur sularını taşımayla alakalı olarak 08.07.2014 onay tarihli bina bağlantı krokisine onay veren idarenin mahkeme tarafından hasarda kusurunun bulunamamış olmasının hukuka uygun olmadığını, yağmur suyu tahliyesine ilişkin uzmanlığı ve deneyimi belli olan idareden onay alınması mevzuat gereği iken idareden alınan onayla yapılmış olan sistem ve yetersiz altyapının sebep olduğu hasardan idarenin kusursuz bulunmasının ndoğru olmadığını, ayrıca ilk derece mahkemesi tarafından yapılan değerlendirmelerde bina ve çevresindeki altyapının yeterliliği hususunun göz önünde bulundurulmadığını, sokakta biriken yağmur suyunu tahliye etmesi gerekirken binalara hasar verecek şekilde su baskınlarına sebep olan kanalizasyon sistemi hakkında herhangi bir inceleme yapılmadığını, nitekim otoparkın suyunu deşarj etmesi beklenen dalgıç pompasının kapasitesini kimin belirlediğinin, bakımından ve yeterliliğini kontrolden kimin sorumlu olması gerektiği gibi hususların da değerlendirilmediğini, ayrıca gerekçeli kararda “…ödeme emrinin davalıya tebliğine ilişkin herhangi bir evrak bulunmamakla, borçlu tarafından 20/08/2019 tarihinde takibe itiraz edildiği…” ifadesine yer verilmiş ise de ödeme emrinin Ankara 9. İcra Dairesinin 2019/10842 Esas numaralı dosyasında … Genel Müdürlüğü’ne 16 Ağustos 2019 tarihinde tebliğ edildiği görülmekle birlikte, tebliğ mazbatasının da UYAP’ta dosya içerisinde bulunduğunu, ilk derece mahkemesince dosyanın eksik incelenerek karar verildiğini, Avukatlık Asgari Ücret tarifesinin 13/4. Maddesi gözetilmeksizin davalı yararına nispi vekalet ücretine hükmedilmiş olmasının da hatalı olduğunu, ileri sürerek açıklanan bu ve re’sen gözetilecek nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını istemiştir.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ileri sürerek açıklanan bu ve re’sen gözetilecek nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava, kasko sigorta poliçesine istinaden sigortalının ikametgahının bulunduğu kapalı otoparkta park halindeki aracın, yağan yağmurda su basması sonucu hasarlanmış olması nedeniyle ödenen tazminatın davalı idareden TTK’nın 1472. Maddesi gereği rücuan tazmini istemiyle başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkin olup ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmiştir.
Bilindiği üzere, 6100 sayılı HMK’nın 2. maddesinde “dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça Asliye Hukuk Mahkemesidir. Bu Kanunda ve diğer kanunlarda aksine düzenleme bulunmadıkça, Asliye Hukuk Mahkemesi diğer dava ve işler bakımından da görevlidir” düzenlemesine yer verilmiştir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4/1. maddesinde “her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın, bu kanunda öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işlerinin ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılacağı” düzenlemesine; TTK’nın 16/2. maddesinde “kendi kuruluş kanunları gereğince özel hukuk hükümleri dairesinde idare edilmek ve ticari şekilde işletilmek üzere devlet, vilayet, belediye gibi kamu tüzel kişileri tarafından kurulan teşekkül ve müesseselerin dahi tacir sayılacakları” hükmüne, yer verilmiştir. Görev kuralları kamu düzenine ilişkin olup, mahkemece kendiliğinden (re’sen) dikkate alınmalıdır.
Sigortacının halefiyete dayalı olarak açacağı rücuen tazminat davasında, görevli mahkemenin belirlenmesi konusunda; 22.03.1944 tarih, 37 Esas, 9 Karar sayılı (03.07.1944 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan) Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararında “sigortacının halefiyete dayalı açtığı davanın aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa, aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur” ilkesi benimsenmiştir. Buna göre; sigortacının halefiyete dayalı olarak açtığı davada, davanın nitelendirmesi yapılırken, davacının sigortalısı ile zarara neden olduğu iddia edilen arasındaki hukuki ilişkiye bakılması gerekir.
Somut olayda; davalı … TTK’nın 16/2. Maddesi anlamında tüzel kişiliği haiz tacir olsa da, davacı … Sigorta A.Ş’nin sigortalısı Halit Homan tacir olmadığı gibi kazaya karışan sigortalı araç da kullanım amacı hususi- özel araç niteliğindedir. O halde somut olayda TTK’nın 4/1 cümlesindeki “her iki tarafın tacir olması” koşulu gerçekleşmediği gibi esasen haksız fiilden kaynaklanan uyuşmazlık TTK’nın 4. maddesinde sayılan ihtilaflardan da olmadığına göre HMK 2. Maddesi gereği davada asliye hukuk mahkemesinin görevli olduğu gözetilmeksizin ilk derece mahkemesince yazılı şekilde işin esasına girilerek karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık hususu yönünden kabulü ile HMK’nın 353(1)-a.3 maddesine göre ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına, davanın esasına ilişkin istinaf sebepleri hakkında bu aşamada karar verilmesine yer olmadığına dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
2-Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 21/04/2021 tarih ve 2019/602 Esas-2021/276 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/(1)-a.3. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
3-HMK’nun 353(1)-a.3 maddesi gereğince dosyanın görevli ve yetkili Ankara Asliye Hukuk Mahkemesine tevzi edilmek üzere Ankara Hukuk Mahkemeleri Tevzi Bürosu’na gönderilmesine,
4-Bir karar örneğinin bilgi ve UYAP üzerinden dosyanın görevli mahkemesine aktarılması için Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine,
5-Davanın esasına ilişkin istinaf sebepleri hakkında bu aşamada karar verilmesine yer olmadığına
6-Davacı tarafından peşin yatırılan 59,30 TL istinaf maktu karar harcının talep halinde yatıran davacıya iadesine,
7-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yapılacak yargılamada dikkate alınmasına,
8-İstinaf aşamasında duruşma yapılmadığından davacı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353(1)-a.3 maddesi uyarınca uyarınca kesin olmak üzere, tarafların yokluğunda oy birliği ile karar verildi.27/09/2023

Başkan Üye – Üye Zabıt Katibi

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.