Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2021/1604 E. 2023/1405 K. 18.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2021/1604 Esas 2023/1405 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/1604
KARAR NO : 2023/1405

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 22/06/2021
NUMARASI : 2019/505 Esas 2021/416 Karar
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
DAVA : Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 30/09/2019
KARAR TARİHİ : 18/10/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 18/10/2023

Taraflar arasındaki alacak istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı gerekçelerle davanın kısmen kabul kısmen reddine yönelik olarak verilen hükme karşı taraf vekillerince süresinde ayrı ayrı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; … A.Ş. ile dava dışı/borçlu şirket ….Ltd.Şti. arasında 181-7819579 nolu Borçlu Cari ve 181-7821261 nolu Taksitli Destek Kredi Sözleşmeleri imzalandığını, işbu sözleşmelerin davalı/borçlu … tarafından müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzalanmış olduğunu, imzalanan sözleşme kapsamında yükümlülüklerin yerine getirilmemesi üzerine Ankara 35. Noterliğinden 17.12.2009 tarih ve 33892 yevmiye no ile hesabın kat edildiğini, …’ın müşterek borçlu ve müteselsilen kefil olduğu kredi borcundan sorumlu olduğunu, 181 7819579 nolu TL borçlu cari sebebiyle 34.871,42 YTL, 181 7821261 nolu TL taksitli destek sebebiyle 2.997,81 YTL borçlu olduklarının muacceliyet ihbarı olan ihtarname ve hesap özetleri ile bildirilmiş olduğunu, ihtarnameye rağmen borcun verilen süre içerisinde ödenmemesi üzerine banka tarafından borçlular aleyhine Ankara 8. İcra Müdürlüğü nezdinde 2009/19424 esas sayılı (yeni esas; 2018/831, takip çıkışı ; 57.857,86 TL) dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu, … A.Ş. tarafından 25.03.2016 tarih ve 06376 yevmiye sayılı alacak temlik sözleşmesi ile alacağın devir ve temlik edildiği … A.Ş.’nin müvekkili … A.Ş. çatısı altında birleşmiş olduğunu, davalı/borçlunun müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla asıl borçlu ile birlikte borcun tamamının ödenmesinden sorumlu olduğunu belirterek, davanın kabulü ile; 33.611,92-TL alacağın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı tarafa dava dilekçesinin tebliğ edildiği, davaya karşı cevap verilmediği, davalı vekili duruşmadaki beyanlarında davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; dava dışı… A.Ş ile dava dışı borçlu şirket … Ltd şirketi arasında 15/09/2005 tarihli 29.000,00 TL limitli genel kredi sözleşmesi imzalandığı, davalı …’ın bu sözleşmeyi müteselsil kefil sıfatı ile imzalandığı, kefilin ödenmeyen kredi borcundan sözleşme hükümleri gereğince kefalet limitince sorumlu olacağı, bilirkişi raporuna göre ödenmeyen iki adet krediden dolayı asıl alacak miktarının 19.555,43 TL olarak belirlendiği, davacının dava dilekçesinde açıkça alacak davasında harca esas değer olarak takip talebinde yer alan asıl alacak tutarını dava ettiği, bilirkişi raporu denetime elverişli ve hükme esas alınır mahiyette bulunmakla bilirkişi raporunda belirtildiği üzere dava konusu olan asıl alacak miktarı olan 19.555,43 TL açısından davanın kabulü gerektiğinden, davanın kısmen kabulüne, 19.555,43 TL asıl alacağın davalıdan alınarak davacıya (… A.Ş.) verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesinin kısmen kabul kısmen ret kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu,
Temlik eden… ile dava dışı şirket arasında genel kredi sözleşmesi imzalandığını, dava dışı şirkete krediler kullandırıldığını, davalının da sözleşmenin kefili olduğunu, kullandırılan cari hesap kredisi ile taksitli destek kredisinin ödenmemesi nedeniyle hesabın kat edildiğini, kat ihtarının dava dışı asıl borçlu ve davalı kefile 18/12/2008 tarihinde tebliğ edildiğini, verilen mühlet dikkate alındığında 20/12/2008 tarihinde davalının temerrüte düştüğünü, temerrüt tarihinin belli olmasına rağmen bilirkişi tarafından akdi faiz hesabı yapılmasının hatalı olduğunu, her ne kadar 10 yıllık evrak saklama süresi geçse de bankadan sözleşmenin imzalandığı tarih itibariyle faiz genelgesinin dosyaya kazandırılması ve temerrüt faiz oranı üzerinden hesaplama yapılması gerektiğini, davanın tam kabulü gerekirken kısmen kabulünün hatalı olduğunu, bu nedenlerle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesinin kısmen kabul kısmen ret kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu,
Zaman aşımı def’ilerinin dikkate alınmadığını, davacı yanca müvekkilinin imzasına havi bir sözleşme sunulamadığını, asıl borçluya gidilmeden doğrudan müvekkiline yönelik takip yapılması ve dava açılmasının aykırı olduğunu, bu nedenlerle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Uyuşmazlık, davalının dava dışı şirketin dava dışı bankayla imzalamış olduğu sözleşme kapsamında kefaletinin bulunup bulunmadığı, dava dışı banka tarafından kredi kullandırılıp kullandırılmadığı, kullandırılmış ise kredinin geri ödenip ödenmediği, davalı kefilin ödenmeyen krediden ötürü davacı yana herhangi bir borcunun bulunup bulunmadığı hususlarına ilişkindir.
Yukarıda açıklanan iddia ve savunma karşısında iş bu alacak davasında ispat külfeti davacı yanın (temlik eden bankanın) üzerindedir. Bir başka anlatımla davacı yanın (temlik eden bankanın) dava dışı şirketle aralarında genel kredi sözleşmesi imzalandığı, bu sözleşmede davalının kefaletinin alındığı ve dava dışı şirkete kredi kullandırılıp, kullandırılan krediden mütevellit 33.611,92 TL’nin geri ödenmediğinin usulüne uygun delillerle ispatlamakla yükümlüdür.
Dava dilekçesi ekinde, temlik eden bankaca talep edilen belgeler arasında hesap ekstresinin, 17/12/2008 tarihli kat ihtarının, kat ihtarının tebliğine ilişkin herhangi bir bilgi belgenin bulunmadığı, mahkemece 15/09/2005 tarihli 29.000,00 YTL bedelli genel kredi sözleşmesinin eksiksiz örneğinin istendiği, temlik eden bankaca Bankacılık Kanunu’nun 42.maddesi uyarınca son 10 yıldan daha eski bir tarihe ait işlemlerin arşiv kayıtlarında mevcut olmadığı belirtilerek genel kredi sözleşmesinin ilk sayfasıyla… ismi geçen müşterek borçlu müteselsil kefil yazan sayfa örneğinin dosyaya sunulduğu, mahkemece istenen genel kredi sözleşmesinin aslı veya tasdikli örneğinin dosyaya kazandırılamadığı dosya kapsamıyla sabittir.
Bankacı bilirkişiden alınan raporda özetle; temlik eden… ile dava dışı şirket arasında 15/09/2005 tarihli 29.000,00 YTL’lik genel kredi sözleşmesi imzalandığını, sözleşmenin 1. ve son sayfalarının fotokopilerinin gönderildiğini, gönderilen son sayfada davalının isminin kefil olarak yer aldığını, dosyaya gönderilen bilgi belgelere göre dava dışı şirkete 03/10/2008 tarihinde yıllık %22,08 akdi faiz üzerinden 3.500,00 TL taksitli kredi ve 04/07/2008 tarihinde 28.500,00 TL BCH kredisinin kullandırıldığını, kullanılan kredinin ödenmemesi üzerine hesabın Ankara 35.Noterliğinden 17/12/2008 tarihinde çekilen ihtar ile kat edildiğini, kat ihtarında borçlu cari hesaptan dolayı 34.871,42 YTL, taksitli destek kredisinden ötürü 2.997,81 YTL olmak üzere toplam 37.869,23 YTL’nin 24 saat içinde ödenmesinin ihtar edildiğini, ihtarın asıl borçlu ve davalı kefile 18/12/2008 tarihinde tebliğ edildiğini, 20/12/2008 tarihi itibariyle temerrüte düştüğünü, temerrüt tarihi itibariyle her iki krediden ötürü asıl borçlu şirketin 37.756,30 TL borcu bulunduğunu, davalı kefilin kefalet limitinin 29.000,00 TL olup, kefalet limiti ve kendi temerrütünden sorumlu olacağını, taksitli kredide akdi faiz oranın %22,08 olarak kararlaştırıldığını, BCH kredisinde ise akdi faizin %30 olup, takip tarihi 06/11/2009 tarihi itibariyle davacı yanın davalıdan 19.555,43 TL asıl alacak 5.576,13 TL işlemiş faiz, 135,94 TL ihtar masrafı, 278,81 TL BSMV olmak üzere toplam 25.546,31 TL talep edebileceği belirtilmiştir.
Somut olaya gelince; temlik eden… ile dava dışı …. Şti. arasında 15/09/2005 tarihli 29.000,00 YTL’lik genel kredi sözleşmesi imzalandığı ve kullandırılan kredinin ödenmediğinden bahisle alacağın tahsiline yönelik olarak eldeki işbu davanın açıldığı ve mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ise de, yukarıda izah edildiği üzere iş bu alacak davasında ispat külfeti davacı yan (temlik eden banka) üzerinde olup, davacı yanca alacağın dayanağı olan ve davalı kefilin imzasının da içeren genel kredi sözleşmesinin eksiksiz bir örneğinin dosyaya kazandırılması gerektiği halde davacı yanca davaya konu genel kredi sözleşmesinden kaynaklı yapılan takip ve açılan dava bulunmasına rağmen dosyaya davaya konu olduğu iddia edilen genel kredi sözleşmesinin 1.sayfasının sunulduğu, genel kredi sözleşmesi bir bütün halinde sunulmadığından davalı kefilin imzası bulunan sayfanın ise bu genel kredi sözleşmesinin eki olup olmadığının dosya kapsamına göre anlaşılamadığı, davalının da davacının kefalet imzası bulunan genel kredi sözleşmesinin sunulmamasını savunma olarak ileri sürmesi ve her halükarda geçerli bir kefalet sözleşmesinin varlığının mahkemece kendiliğinden araştırılması gerektiği gözetildiğinde bu hale göre davacı yanın davalı kefilden alacaklı olduğunun somut bilgi belgelerle ispatlayamadığı anlaşıldığından açılan davanın reddi yerine yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırıdır.
Tüm bu nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
A)1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı şirket harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına, davacıdan alınan 59,30 TL peşin harç ile 162,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
B)1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
2-Ankara 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 22/06/2021 tarih ve 2019/505 Esas 2021/416 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/(1)-b.2. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
B)1-Davanın REDDİNE,
2-Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 14/12/2022 tarih ve 2021/8146 Esas 2022/9050 Karar sayılı emsal içtihatı gereğince davacı şirket harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafça yargılama aşamasında yapılan 18,00 TL müzekkere giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Arabuluculuk aşamasında harcanan 1.320,00 TL arabuluculuk giderinin davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
6-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden istinaf karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca belirlenen 17.900,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Kullanılmayan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
C)1-İstinafa başvuran davalı tarafından yatırılan 334,30 TL istinaf karar harcının kararın kesinleşmesi ve talep halinde davalı tarafa iadesine,
2-İstinafa başvuran davalı tarafından yapılan 162,10 TL istinaf başvuru gideri ve 32,00 TL dosya gönderme ücreti olmak üzere toplam 194,10 TL istinaf giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından taraflar yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda uyuşmazlık konusu miktar dikkate alındığında HMK’nın 362. maddesi gereğince kesin olmak üzere, tarafların yokluğunda oy birliği ile karar verildi.18/10/2023

Başkan- Üye – Üye Zabıt Katibi

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.