Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2021/160 E. 2022/1417 K. 10.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO :
KARAR NO :
TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR
BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 09/12/2020

NUMARASI :….
DAVA TARİHİ : 20/02/2017
KARAR TARİHİ : 10/11/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 09/12/2022
Taraflar arasındaki itirazın iptali istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı davalı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin dava dışı … ….Ltd. Şti. Ortağı olan davalıyla hisse devir sözleşmesi imzaladığını, davalının şirketteki bütün hak ve yükümlülüklerini devraldığını, hisse devir bedelinin 85.000,00 TL olduğunu, davalının talebi nedeniyle noter sözleşmesinde devir bedelinin 12.000,00 TL olarak gösterildiğini, müvekkilinin 85.000,00 TL hisse devir bedelini davalıya ödediğini, şirket ortaklarının aynı tarihte toplanarak devrin kabulüyle keyfiyetin pay defterine işlenmesine karar verdiğini, ancak devrin ticaret sicil müdürlüğüne bildirilmediğini, müvekkilinin şirket ortağı olamadığını, ödediği hisse bedelinin iade edilmemesi üzerine alacağın tahsili için başlatılan icra takibine davalının haksız olarak itiraz ettiğini belirterek itiraz edilen 12.000,00 TL’ye yönelik itirazın iptaline, %20 oranında icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkiline hisse devir bedelinin ödenmediğini, bu nedenle müvekkilinden talepte bulunulamayacağını bildirerek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, davacının, davalının dava dışı şirkette bulunan hisselerini 12.000,00 TL karşılığı aldığı, bedelin davalı tarafça peşin alındığı, bu durumun davalının imzasını içerir devir sözleşmesine şerh edildiği, gerekli tescil işlemleri yapılmadığı için payların davacı adına intikal ettirilmediği, davalının şirketteki hissesini daha sonra hisse devri kararına göre dava dışı başka bir kişiye devrettiği, şirket ortaklığından ayrıldığı, davacının ifa edilemeyen sözleşmeden kaynaklı 12.000,00 TL alacağının bulunduğu, davalı tarafça dosyaya ibraz edilen, davacının imzasını içermeyen şikayet dilekçesinin davalıya hisse bedeli ödenmediği iddiasını ispata yeterli olmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne, davalının icra takibine itirazının kısmen iptaline, takibin 12.000,00 TL asıl alacak üzerinden asıl alacağa takip tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte devamına, asıl alacak tutarı 12.000,00 TL üzerinden %20 inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacının Ankara 4. İcra Hukuk Mahkemesi dosyasına savcılığa hitaben yazdığı dilekçeyi delil olarak bizzat sunduğunu, bu dilekçede ödemelerin müvekkiline değil, dava dışı şirkete ve …’ya elden teslim ettiğini beyan ettiğini, dava dosyasına sunduğu cevaba cevap dilekçesinde de bu beyanını tekrar ettiğini, sunduğu 29/01/2019 tarihli beyan dilekçesinde de dilekçenin Cumhuriyet Başsavcılığına yapılan suç duyurusuna ilişkin olarak davacının suç duyurusunda bulunmak için dilekçe hazırladığını ancak savcılığa vermediğini beyan ettiğini, mahkemece dilekçenin imzasız olması nedeniyle ispata yeterli olmadığı yönünde karar verilmesinin hukuka aykırı bulunduğunu, davacının müvekkiline veya onun yetkili kıldığı bir temsilciye yaptığı bir ödeme bulunmadığını, yetkisiz temsil hükümlerince davacının yetkisiz temsilciye yaptığı ödemelerin müvekkilini bağlamadığını, noter devir sözleşmesinde müvekkilinin 12.000,00 TL devir bedelini aldığı beyan edilmişse de davacının kendi beyanlarında da belirtildiği üzere davacının müvekkiline yaptığı hiçbir ödeme bulunmadığını, davacının devir bedelini müvekkiline ödemediği gibi hisse devrini tescil ettirme imkanı varken tescil ettirmediğini, edimlerini yerine getirmediğinden hisse devir sözleşmesinin müvekkili yönünden de bağlayıcılığı kalmadığını, müvekkilinin temerrüte düşmediğini, icra takibinden sonra işleyecek yasal faize hükmedilemeyeceğini, kısmi ret kararı verilerek taraflarına vekalet ücreti takdir edilmesi gerektiğini belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; hisse devir sözleşmesi nedeniyle ödenen bedelin tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Dava Ankara 25. Asliye Hukuk Mahkemesinde açılmış olup, anılan mahkemenin 2017/74 Esas 2018/85 Karar sayılı görevsizlik kararının kesinleşmesi ve davacı vekilinin süresinde dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmesi üzerine Ankara 11. Asliye Ticaret Mahkemesine tevzi edilmiştir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Hisse devir sözleşmesi, Ankara 18. İcra Müdürlüğü’nün 2016/1970 sayılı takip dosyası, Ankara 4. İcra Hukuk Mahkemesinin 2016/254 Esas 2016/669 Karar sayılı dosyası, taraflar arasında akdedilen 31/12/2012 tarihli sözleşme, davacı tarafından dava dışı şirket hesabına yapılan ödemelere ilişkin dekontlar, dava dışı şirket pay defteri, dava dışı şirketin ticaret sicil kaydı, şirkete ilişkin …. ilanları dosya içerisinde yer almaktadır.
Davacı vekili mahkemeye sunduğu dava dilekçesinde, davalı olarak “…” gösterilmiş, 21/02/2017 tarihli dilekçesi ile ise, dava dilekçesinde davalı isminde maddi hata yaptığını, davalının “…” olduğunu belirterek maddi hatanın düzeltildiği dava dilekçesini dosyaya ibraz etmiş, düzeltilmiş dava dilekçesi davalıya tebliğ edilmiştir.
Dava konusu Ankara 18. İcra Müdürlüğü’nün 2016/1970 sayılı takip dosya incelendiğinde; davacı alacaklı tarafından davalı borçlu aleyhine toplam 15.296,22 TL alacağın tahsili talebi ile ilamsız icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin davalı borçluya 28/01/2016 tarihinde tebliğ edildiği, davalı borçlunun 7 günlük hak düşürücü süre içerisinde 28/01/2016 tarihinde icra takibinde yer alan borca ve ferilerine itiraz ettiği, işbu itirazın iptali davasının itiraz dilekçesinin alacaklı/vekiline tebliğ tarihinden itibaren başlayacak olan 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde 20/02/2017 tarihinde açıldığı görülmüştür.
Taraflar arasında 31/12/2012 tarihli adi yazılı sözleşme imzalanmış olup, anılan sözleşmede dava dışı şirketin diğer ortaklarının tanık olarak imzaları yer almaktadır. Bu sözleşme ile şirketin yeni ortağı olan davacının önceki ortaklık sözleşmesinde yer alan bütün haklar ve yükümlülükleri kabul ettiği, buna göre önceki ortak olan davalının şirkete yapacağı 85.000,00 TL’lik ödemeyi davacının yapacağı, davalının bu tarihten itibaren şirkete herhangi bir borcu ve yükümlülüğü olmayacağı kararlaştırılmıştır.
Noterde akdedilen limited şirket hisse devir sözleşmesi ile 02/01/2013 tarihinde davalının dava dışı … … Ltd. Şti.’ndeki 60 adet hissesini 12.000,00 TL bedel ile davacıya devrettiği anlaşılmıştır.
Dava dışı … … Ltd. Şti.’nin 31/12/2012 tarihli ortaklar kurulu kararıyla davalının davacıya hisse devrinin kabulüne, keyfiyetin pay defterine işlenmesine karar verilmiştir.
Dava dışı … … Ltd. Şti.’nin pay defteri incelendiğinde, davacı adına 12.000,00 TL bedelli 60 adet hissenin kayıtlı bulunduğu, davalıdan bütün hisselerini devraldığının kayıtlı olduğu görülmüştür.
Ankara 4. İcra Hukuk Mahkemesinin 2016/254 Esas 2016/669 Karar sayılı dosyası ile, davacı tarafından davalı aleyhine dava konusu icra takibine itirazın kaldırılması talebiyle açılan davada, alacağın yargılamayı gerektirdiği gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği, karara karşı taraf vekillerinin istinaf başvurularının Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 19. Hukuk Dairesinin 2016/162 Esas 2016/194 Karar sayılı kararıyla ayrı ayrı reddine karar verilmiştir.
Davacı tarafından dosyaya sunulan 22/09/2014 tarihli imzasız şikayet dilekçesinde 85.000,00 TL karşılığında şirkete ortak olmak için davalıyla anlaştığı, şirkete toplam 29.000,00 TL ödediğini belirttiği görülmüş, davacı vekilin 29/01/2019 tarihli beyanında davacının suç duyurusunda bulunmak için dilekçe hazırladığını, ancak savcılığa vermediğini beyan etmiştir.
Dava dışı … … Ltd. Şti.’nin dosyada bulunan ticaret sicil kayıtlarından davalının 14/09/2012 tarihli hisse devri kararına göre şirket ortağı olduğu, 02/07/2013 tarihli hisse devri kararına göre hisselerini devrettiği ve şirket ortaklığından ayrıldığı, 02/07/2013 tarihli ortaklar kurulu kararıyla şirketteki hisselerini dava dışı …’a devrettiği belirtilerek anılan devir tescil ve ilan edilmiştir. Şirketin ticaret sicil kayıtlarında davacının ismine rastlanılmamıştır.
Davacı yan taraflar arasında limited şirket hisse devir sözleşmesi imzalandığını, hisse devir bedelinin davalıya ödendiğini, noterde akdedilen sözleşme kapsamında şirket ortaklar kurulunca hisse devri kabul edilerek pay defterine işlenmesine karar verilmiş ise de, devrin ticaret sicilinde tescil ve ilan edilmediği gibi, hisse devir bedelinin de davalı tarafından iade edilmediğini, ödenen hisse devir bedelinin tahsili talebi ile başlatılan icra takibinde davalının 12.000,00 TL’ye haksız olarak itiraz ettiğini iddia etmiş, davalı yan ise kendisine hisse devir bedeli ödenmediğini savunmuştur. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davacının ifa edilmeyen sözleşmeden kaynaklı 12.000,00 TL alacağı bulunduğu, hisse devir sözleşmesinde davalı tarafından 12.000,00 TL’nin peşin olarak alındığının yazılı bulunduğu, davacının imzasını içermeyen şikayet dilekçesinin davalıya hisse bedeli ödenmediği iddiasının ispata yeterli olmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Taraflar arasında dava dışı limited şirketteki davalı hisselerinin davacıya devrine yönelik noterde hisse devir sözleşmesi imzalandığı, devrin şirket ortaklar kurulunca kabul edilerek pay defterine işlendiği, devrin ticaret sicilinde tescil ve ilan edilmediği, davalının daha sonra şirketteki hisselerini dava dışı üçüncü kişiye devrettiği, bu devrin ticaret sicilinde tescil ve ilan edildiği, davacının ödediğini iddia ettiği hisse devir bedelinin tahsili için davalı aleyhine icra takibi başlattığı, davalının icra takibindeki borcun tamamına itiraz ettiği, itiraz edilen 12.000,00 TL üzerinden harç yatırılıp, bu değer üzerinden işbu itirazın iptali davasının açıldığı hususlarında herhangi bir ihtilaf bulunmamaktadır.
Uyuşmazlık, taraflar arasında noterde akdedilen hisse devir sözleşmesi nedeniyle davacının davalıya devir bedelini ödeyip ödemediği, sözleşmede belirtilen devir bedelinin tahsilini davalıdan talep edip edemeyeceği hususlarından kaynaklanmaktadır.
Davalı vekilinin istinaf itirazı incelendiğinde, yukarıda açıklandığı üzere davalı dava dışı limited şirketteki hisselerini noterde akdedilen hisse devir sözleşmesi ile davacıya devretmiş, anılan devir limited şirket ortaklar kurulunca kabul edilerek pay defterine işlenmiş ise de, devir ticaret sicilinde tescil ve ilan edilmemiştir. Davalı tarafından dava konusu hisse devir sözleşmesindeki şirket hisseleri daha sonra dava dışı üçüncü kişiye devredilerek bu devir tescil ve ilan edilmiştir. Dava ve dava konusu icra takip tarihinde gelinen aşama itibarıyla hisse devrine ilişkin noterde akdedilen sözleşmenin davalı tarafından ifası artık mümkün değildir. Davacı da davalının edimini ifa etmemesi nedeniyle devir sözleşmesi kapsamında davalıya ödediğini iddia ettiği bedelin tahsili talebiyle icra takibi başlatmıştır.
Davalı yan aşamalarda hisse devir bedelinin davacı tarafından kendisine ödenmediğini savunmuştur.
Taraflar arasında akdedildiği hususunda ihtilaf bulunmayan limited şirket hisse devir sözleşmesinde hisse devrinin 12.000,00 TL bedel karşılığında yapıldığı belirtildikten sonra “… Şirket ortaklarından ben devreden adı geçen şirketteki 60 hissemi bütün aktif ve pasifiyle, hukuki ve mali yükümlülükleriyle birlikte yukarıda ismi yazılı bulunan halen şirketimiz ortağı olmayan devralana 12.000,00 TL bedel karşılığında devir ve temlik ettim. Devir bedelini kendisinden nakden ve tamamen aldım.” şeklindeki devreden davalı …’ın beyanına yer verilerek imzalanmıştır.
Anılan beyandan davalının 12.000,00 TL hisse devir bedelini davacıdan nakden ve tamamen aldığı açıkça anlaşılmaktadır.
Davalı noter devir sözleşmesinin aksini savunduğundan, bu savunmasını ancak noterde akdedilen sözleşmeyle aynı güce sahip, kesin nitelikte başka bir delil ile ispatlayabilecektir. Anılan savunmanın ispatı yönünde ise, davacının imzasız 22/09/2014 tarihli savcılığa hitaben hazırlanmış dilekçesine dayanmıştır. Bu dilekçede herhangi bir imza yer almadığından hukuki anlamda delil niteliği bulunmadığı gibi, davacı da aşamalarda hisse devir bedelini davalıya ödediğini beyan etmiştir.
Davalı delilleri arasında açıkça yemin deliline de dayanılmamıştır.
Hal böyle olunca mahkemece, noterde akdedilen hisse devir sözleşmesinde devir bedelinin davacı tarafından davalıya nakden ve tamamen ödendiğinin açıkça yazılı olduğu, imzasız dilekçenin delil vasfı bulunmadığı, davalının noter devir sözleşmesinin aksini usulüne uygun delillerle ispatlayamadığı gözetilerek yazılı şekilde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik görülmemiştir.
Öte yandan, dava konusu icra takibinde 12.000,00 TL asıl alacak, 3.296,22 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 15.296,22 TL alacağın tahsili talep edilmiştir. Ödeme emrinin tebliği üzerine davalı yan takibe konu tüm borca itiraz etmiştir. İtirazın iptaline yönelik açılan işbu davada ise davacı itiraz edilen miktar olarak 12.000,00 TL gösterip, bu miktar üzerinden harç yatırmıştır. Bir başka anlatımla, açılan işbu itirazın iptali davası 12.000,00 TL asıl alacağa yönelik itirazın iptali davasıdır. Bu durumda mahkemece, anılan miktar üzerinden davanın kabulüne karar verilip, reddedilen kısım bulunmadığından davalı yararına vekalet ücretine hükmedilmemesi usul ve yasaya uygundur.
Tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin davanın kabulü yönündeki kararında herhangi bir isabetsizlik görülmediğinden davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davalıdan alınması gerekli olan 819,72‬ TL istinaf karar harcından peşin alınan 204,93 TL harcın mahsubu ile bakiye 614,79 TL harcın anılan davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
3-Davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davacı yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda uyuşmazlık konusu miktar dikkate alındığında HMK’nın 362. maddesi gereğince kesin olmak üzere, tarafların yokluğunda oy birliği ile karar verildi. 10/11/2022
Başkan – … Üye – … Üye – … Zabıt Katibi – …
… … … …
Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.