Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2021/1583 E. 2023/1240 K. 27.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2021/1583 Esas 2023/1240 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/1583
KARAR NO : 2023/1240

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 26/05/2021
NUMARASI : 2020/24 Esas 2021/386 Karar
DAVACI
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :
DAVA : Tazminat (Rücuen Tazminat)
DAVA TARİHİ : 09/01/2020
KARAR TARİHİ : 27/09/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 13/10/2023

Taraflar arasındaki rücuan alacak istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı gerekçelerle davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı davalı vekili tarafından süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı kurumun mülkiyetindeki dağıtım sistemini işletme hakkını her bir dağıtım bölgesi için ayrı kurulan şirketlere “işletme hakkı devir sözleşmesi ile devrederek taraflar arasında 24.07.2006 tarihli işletme hakkı devir sözleşmesinin imzalandığını, dağıtım faaliyetlerinin davalı tarafından yürütüldüğü dönemde dava dışı …’ın 25.07.2003 tarihinde geçirdiği iş kazası sonucunda uğradığı iş gücü kaybından doğan maddi zararının ve manevi zararının tazmini istemiyle müvekkili şirkete karşı Antalya 4. İş Mahkemesi’nde açmış olduğu davada, müvekkili kurumun dava konusu olayda %75, davacı işçinin ise %25 oranında kusurlu olduklarının tespit edildiğini, davanın davalı kuruma ihbar edildiğini, mahkeme ilamına dayalı olarak başlatılan icra takibinde Ankara 23. İcra Müdürlüğü’nün 2018/14699 Esas sayılı takip dosyasına toplam 140.640,31 TL ödediğini, ayrıca söz konusu mahkeme ilamından doğan 2.317,42 TL bakiye karar harcının 25.07.2018 tarihinde ödendiğini, davaya konu ödemeye neden olan olay, … ile müvekkili şirket arasında akdedilen işletme hakkı devir sözleşmesinin imzalandığı 24/07/2006 tarihinden önce gerçekleşmiş olmakla işbu sözleşmenin 7.4 ve 7.6. maddelerine göre müvekkili şirket tarafından ödenen bedelin sorumluluğunun davalıya ait olduğunu ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik müvekkili şirket tarafından ödenmek zorunda kalınan 140.630,41 TL’nin ödeme tarihi 28.12.2018, bakiye karar harcı 2.317,42 TL’nin ödeme tarihi olan 25.07.2018 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; BK’nın 73. maddesi gereği rücuya dayalı alacak davasının 2 yıllık zamanaşımına tabi olduğunu ve dava tarihi itibarıyla bu sürenin dolduğunu, özelleştirmeye ilişkin iş ve işlemleri yerine getirmekle yükümlü olan …’ın 24/07/2006 tarihinde şirketlerle imzalamış olduğu İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi’nin ihale şartnamesi ve hisse devir sözleşmesi ile birlikte yorumlanması gerektiğini, Özelleştirme İdare Başkanlığı’nın 04/04/2012 tarihli yazısında; devre esas bilanço düzenlemeleri yapılmak suretiyle geçmişe yönelik borç ve alacak işlemleri kesinleştirildiğinden geçmiş yıllara ilişkin olarak …’tan herhangi bir talepte bulunamayacağının açıkça belirtildiğini, bu durumda davacının müvekkili kurumdan herhangi bir alacağının kalmadığını, davacının işletme hakkı devri sözleşmesinin 18.6 maddesi gereği davacının müvekkilinden talepte bulunamayacağını, dava konusu edilen tutarın …’ın %100 hissesinin …’a ait olduğu dönemde gerçekleştirilmiş olup, devre esas bilanço kayıtlarında söz konusu bedelin davacı şirket lehine alacak olarak yer almadığını, dayanak mahkeme kararında davacı olan kurum işçisinin sözleşmenin 7. Maddesi anlamında 3. Kişi zararı olarak kabul edilemeyeceğini, işletme hakkı devir sözleşmesinin 7.2 maddesi uyarınca bildirim yükümlülüğünü yerine getirmeyen davacının faiz ve icra takip dosyası giderlerinin yerinde olmadığını, rücuya esas mahkeme kararında yasal faize hükmedilerek ödemeler de yasal faizi ile birlikte yapıldığı halde rücu davasında avans faizine hükmedilemeyeceğini, savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ:
İlk derece mahkemesince iddia, savunma, bilirkişi raporu ve toplanan tüm delillere göre; taraflar arasında imzalanan İHDS hükümleri gereğince İHDS’den önce yapılan iş ve işlemlerden davalı …’ın sorumlu olduğundan bahisle, İHDS’den sonra açılan dava nedeniyle davacının ödemek zorunda kaldığını iddia ettiği alacağın rücuen tahsili istemiyle açılan davada, davacının Antalya 4. İş Mahkemesinin 2013/396 Esas, 2018/385 sayılı kararı ile uyarınca Ankara 23. İcra Müdürlüğünün 2018/14699 Esas sayılı dosyasına 28/12/2018 tarihinde ödediği 140.640,31 TL’nin 140.354,10 TL’sini ve bakiye karar harcı olarak 25/07/2018 tarihinde ödediği 2.317,42 TL olmak üzere toplam 142.671,52 TL’yi davalıya rücu edebileceği belirtilmiş olup bilirkişi raporu denetime ve karar ve hüküm kurmaya elverişli olduğundan, ayrıca iş kazası olayın dağıtım sisteminin işletilmesi ile ilgili olduğundan davacı şirket ile davalı … arasında akdedilen 24/07/2006 tarihli İHDV öncesi dönemde gerçekleştiği, bu nedenle bu olaydan …’ın sorumlu olduğunu sonucuna ulaşılarak, ayrıca rücuen tazminata konu Antalya 4. İş Mahkemesinin 2013/396 Esas, 2018/385 Karar sayılı davasının kesinleşme tarihi, eldeki davanın açılış tarihi dikkate alındığında, zamanaşımı süresi geçmediği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURU SEBEPLERİ:
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; bilirkişi raporuna itirazları gözetilmeden karar verildiğini, davanın zamanaşımına uğradığını, İşletme hakkı devir sözleşmesi, hisse satış sözleşmesi ve ihale şartnamesi hükümlerinin birlikte değerlendirilmesi gerektiğini, rücuya dayanak davada davacı kurum işçisinin işletme hakkı devir sözleşmesinin 7. Maddesi anlamında 3. Kişi olarak kabulünün mümkün olmadığını, gerekçeli kararda dilekçelerde yer alan bilanço düzenlemelerine ilişkin yapılan açıklamaların dikkate alınmadığını, nitekim Özelleştirme İdare Başkanlığı’nın 04/04/2012 tarihli yazısında; devre esas bilanço düzenlemeleri yapılmak suretiyle geçmişe yönelik borç ve alacak işlemleri kesinleştirildiğinden geçmiş yıllara ilişkin olarak …’tan herhangi bir talepte bulunamayacağının açıkça belirtildiğini, bu durumda … tarafından tekrar ödenmeleri halinde mükerrer ödeme yapılmış olacağını, işletme hakkı devir sözleşmesinin 7.2 maddesi uyarınca bildirim yükümlülüğünü yerine getirmeyen davacının faiz ve icra takip dosyası giderleri talebinin yerinde olmadığını, müvekkili kurumun yalnızca dayanak mahkeme ilamındaki hükmedilen bedelden sorumlu olduğunu, icra takibine ilişkin giderlerden, vekalet ücretinden ve karara ilişkin olarak yapılan diğer masraflardan ve faizden sorumlu olmadığını, ayrıca ticari iş söz konusu olmadığından davacı yararına ödeme tarihlerinden itibaren avans faizine hükmedilmesinin de doğru olmadığını savunarak açıklanan bu ve re’sen gözetilecek nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava, davacının işletme devir hakkı sözleşmesi hükümlerine istinaden davalıya karşı rücuan alacağın tahsili istemine ilişkin olup ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulü ile 140.354,10 TL’nin ödeme tarihi 28.12.2018, 2.317,42 TL bakiye karar harcının ödeme tarihi 25.07.2018 tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline ilişkin fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
Dosya kapsamından; dayanak Antalya 4. İş Mahkemesi’nin 2013/396 E. sayılı dava dosyasında davacı … tarafından davalı … … AŞ, aleyhine, davalı şirkette elektrik usta yardımcısı olarak çalışan davacı …’ın 25/07/2003 tarihinde geçirdiği iş kazası sonucu iş gücü kaybına uğramış olması sebebiyle maddi ve manevi tazminat istemleriyle açılan davada davanın …’a ihbar edildiği, dava konusu meydana gelen olayda davacı işçinin %25, davalı şirketin ise %75 oranında kusurlu oldukları belirlenerek mahkemece davacının maddi tazminat davasının kısmen kabulü ile 29.425,14 TL iş gücü kaybından kaynaklanan maddi tazminatın ve 10.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihi olan 25.07.2003 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline dair 21.05.2018 tarihli ve 2013/396 Esas-385 Karar sayılı karar verildiği, kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin 25.10.2018 tarihli ve 2018/1715 Esas-2286 K. Sayılı kararıyla davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davalı vekilinin istinaf başvurusunun vekalet ücreti yönünden kabulüne dair kesin olarak karar verildiği, söz konusu ilamın icra takibine konulması üzerine Ankara 23. İcra Müdürlüğü’nün 2018/14699 E. sy. dosyasında 28.12.2018 tarihinde 140.640,31 TL’nin … tarafından ödendiği, ayrıca davacı şirket tarafından 25.07.2018 tarihinde 2.317,42 TL bakiye karar harcının ödendiği, anlaşılmıştır.
Öncelikle dava 24/07/2006 tarihli işletme hakkının devri sözleşmesine dayandığına göre işbu sözleşmenin imzalandığı tarihte yürürlükte bulunan 818 sy. BK’nın 125. maddesinde öngörülen 10 yıllık zamanaşımı süresinin davacının ödeme yaptığı 25.07.2018 ve 28.12.2018 tarihleri itibarıyla dolmadığı anlaşılmış olmakla davalı vekilinin zamanaşımı define itibar edilmemiştir.

Taraflar arasında akdedildiği hususunda her hangi bir ihtilaf bulunmayan 24/07/2006 tarihli İşletme Hakkı Devir Sözleşmesinin 7.1 maddesinde; sözleşmenin imza tarihinden önce başlamış idari ve hukuki ihtilafların takip edilmesi, çözüme kavuşturulması ve bundan kaynaklanan her türlü sorumluluğun …’a ait olduğu, 7.4 ve 7.6 maddesinde de; dağıtım faaliyetinin … tarafından yürütüldüğü dönemde bu faaliyetler nedeniyle üçüncü kişiler tarafından ileri sürülecek her türlü talebin muhatabının … olduğu hükme bağlanmıştır.
Somut uyuşmazlıkta davacı tarafından icra dosyasına yapılan ödeme İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi’nin imzalandığı 24/07/2006 tarihinden önceki döneme isabet eden rücuya esas mahkeme kararının davacısı işçi … tarafından davalı şirkete ait iş yerinde geçirdiği iş kazası sonucu 25/07/2003 tarihinde üş gücü kaybına uğramış olması sebebiyle davacı işçiye 25.07.2018 ve 28.12.2018 tarihlerinde yapmış olduğu ödemelerin rücuan tahsili istemine ilişkin olup eldeki dava işletme hakkı devir sözlemesinin imzalandığı tarihten önceki olaya dayanmaktadır. Rücuen alacağa dayanak olan Antalya 4. İş Mahkemesi’ndeki davanın davacısı da bu sözleşme çerçevesinde üçüncü kişi konumunda olup İHDS’nin 7.4 ve 7.6 maddeleri gereğince davacının icra takibi nedeniyle ödediği tüm bedeli davalıdan rücuen talep ve dava hakkı bulunmaktadır. Rücuen alacağa dayanak davadaki uyuşmazlığın dağıtım tesislerinin mülkiyetine ilişkin olmaması karşısında sözleşmenin 7.2 maddesi uyarınca davacının ihbar yükümlülüğü de bulunmamaktadır. Kaldı ki dayanak maddi ve manevi tazminat davasında mahkeme ilamında karar başlığında “ihbar olunan” sıfatıyla yer alan …’a davanın ihbar edildiği anlaşılmaktadır. Bu nedenle davalı vekilinin istinaf başvurusunun reddi gerekmiştir. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 23/03/2016 tarih 2015/13510 esas 2016/3219 karar sayılı emsal içtihadı).
Öte yandan, hisse Satış Sözleşmesi’nin 9.4. maddesinde “…İşletme Hakkı Devir Sözleşmesindeki hükümler saklı kalmak kaydıyla”, 22. maddesinin f bendinde “Alıcı ihale konusu hisseleri devir aldığı tarihten önceki döneme ilişkin olarak İşletme Hakkı Devir Sözleşmesindeki hükümler saklı kalmak kaydıyla…” hükümleri yer almaktadır. Anılan hükümler gözetildiğinde Hisse Satış Sözleşmesi karşısında İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi’nin öncelikle uygulanacağı anlaşıldığından davalı vekilinin bu hususa yönelik istinaf itirazlarına itibar edilmemiştir.
Davalı vekilinin açılan davada avans faizi uygulanamayacağına yönelik itirazına gelindiğinde, rücuen tazminat talebi, başkasına ait bir borcu yerine getiren kişinin mal varlığında meydana gelen kaybı gidermeye yönelik tazminat niteliğinde olup, davacının mal varlığındaki eksilme ödeme tarihinde gerçekleştiğinden ödeme gününden itibaren her iki tarafta tacir olduğundan avans faizi talep edebilir (Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 13/04/2016 tarih ve 2016/2239-2016/4044 E.-K. Sayılı emsal kararı). Rücuya dayanak davada hüküm altına alınan alacağa yasal faiz işletilmesine karar verilmiş olması tarafların tacir sıfatı nedeniyle hüküm altına alınan alacağın avans faizi uygulanmasını ortadan kaldırmayacaktır. Buna göre ilk derece mahkemesinin kararında ödeme tarihinden itibaren avans faizine hükmedilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
Sonuç olarak yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı vekilinin, istinaf başvuru kanun dilekçesinde yer verdikleri itirazların yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İstinafa başvuran davalı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun ilgili Tarifesi hükümleri gereği istinafa başvurusunda haksız çıkan davalıdan alınması gereken 9.745,89 TL istinaf nispi karar harcından başlangıçta peşin alınan 2.436,47 TL’nin mahsubu ile bakiye 7.309,42 TL’nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına, varsa kullanılmayan gider avansının istek halinde kendisine iadesine,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davacı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda uyuşmazlık konusu miktar dikkate alındığında HMK’nın 362. maddesi gereğince kesin olmak üzere, tarafların yokluğunda oy birliği ile karar verildi. 27/09/2023

Başkan – Üye – Üye – Zabıt Katibi –
Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.