Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2021/1576 E. 2023/1514 K. 01.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 02/06/2021
NUMARASI :….
DAVA TARİHİ : 24/11/2016
KARAR TARİHİ : 01/11/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 01/11/2023

Taraflar arasındaki itirazın iptali istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı gerekçelerle davanın kısmen kabul kısmen yönelik olarak verilen hükme karşı davacı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili … … … şubesi ile dava dışı … … …arasında akdedilen 20.01.2015 tarihli 2.000.000,00 TL limitli kredi sözleşmesi imzalandığını, dava dışı şirkete kredi kullandırıldığını, davalılar …, …, …, …, … … …… sözleşmeyi müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığı, borcun ödenmemesi üzerine Beşiktaş 17. Noterliği’nin 08.09.2015 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile hesabın kat edildiğini, kat ihtarına rağmen borcun ödenmemesi üzerine alacağın tahsiline yönelik olarak Ankara 19. İcra Müdürlüğü’nün 2016/171 Esas sayılı dosyası üzerinden ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalıların icra takibine haksız itirazları üzerine takibin durdurulduğunu, bu nedenlerle haksız itirazın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalılardan … (…) vekili cevap dilekçesinde özetle; açılan davayı kabul etmediklerini, ödeme emrine haklı olarak itiraz ettiklerini, 20.01.2015 tarihinde Davacı …… arasında 2.000.000,00 TL limitli kredi sözleşmesi akdedildiğini, bu kapsamda müvekkili …’ın söz konusu sözleşmeyi müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığının iddia edildiğini, ancak davalı müvekkilinin bahsi geçen kredi sözleşmesini ilgilendiren kefalet sözleşmesini imzalarken toplam borcun tamamı değil hissesi oranında bir sorumluluğun altına gireceğini düşünerek hareket ettiğini, müvekkili …’ın da banka görevlilerince bu şekilde yönlendirildiğini ve attığı imza ile toplam borç olan 2.000.000,00 TL tutarından sorumlu olmayacağı düşüncesi ile söz konusu sözleşmeyi imzaladığını, mevcut duruma bakıldığında kredi sözleşmesinin tarafı olan … … …….%15 oranında hissedarı olan davalı müvekkkili …’ın bahsi geçen şirketin tarafı olduğu kredi sözleşmesinden doğabilecek tüm borcun sorumluluğunu kendi iradesiyle tek başına üstleneceği bir hukuki işlem gerçekleştirmesi ve kabul etmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, takibe konu alacak miktarının yüksek bir şekilde hesaplandığını, bu nedenlerle davanın reddini istemiştir.
Diğer davalılar …, …, … ve … vekili cevap dilekçesinde özetle; açılan davayı kabul etmediklerini, müvekkilleri hakkında yasaya aykırı olarak takip başlatıldığı itirazları üzerine takibin durdurulduğunu, davacı bankanın takip esnasında faize faiz yürütme yasağını ihlal ettiğini, ödeme emrinde görüldüğü üzere davacı banka tarafından takip öncesine ilişkin olarak alacağa temerrüt faizi yürütüldüğünü, bu faiz kaleminin asıl alacağa eklenerek takip tarihinden itibaren yeniden faiz yürütülmesinin talep edildiği, davacı yanın bu talebinin hukuka aykırı olduğunu, davacı tarafından yürütülen temerrüt faizinin fahiş ve kötüniyetli olduğunu, davacı bankaca kredi borcuna ilişkin olarak asıl alacak takip öncesi dönem için %72 faiz yürütüldüğü, ve takip talebinde takip tarihinden sonraki dönem içinde yine %72 oranında temerrüt faizinin yürütülmesinin talep edildiğini, Yargıtay kararlarının TBK hükümlerine atıf yapılarak fahiş faiz uygulandığını, davacı yanca müvekkilleri hakkında mükerrer takip yapıldığını, davacı bankanın 23.12.2015 tarihinde Ankara 8.İcra Müdürlüğünün 2015/27583 sayılı dosyası üzerinden aynı kredi borcuna ilişkin olarak … … … …,… ve … hakkında rehnin paraya çevrilmesi yolu ile takip başlatıldığını, bu dosya kapsamında … … … 7 nolu bağımsız bölümde bulunan … tarafından rehin verilen taşınmaz ile …… nolu bağımsız bölümde bulunan … tarafından rehin verilen taşınmazın paraya çevrilmesinin istenildiğini, bahse konu taşınmazlara 180.000,00 TL ve 350.000,00 TL olmak üzere toplam 530.000,00 TL bedel biçildiği tespit edilen bu bedelin gerçek piyasa değerlerinin çok altında olması nedeniyle taraflarınca kıymet takdirine itiraz edilerek Ankara 7.İcra Hukuk Mahkemesinin 2016/1032 Esas sayılı dosyasına kayıtlı dava açıldığı takip tarihinden önce ödeme yapılmadığını, ilgili dosyanın ön inceleme aşamasında olduğunu, davacı yanca rehnin paraya çevrilmesi yolu ile takipten daha sonra mahkeme dava dosyasının konusu olan Ankara 19.İcra Müdürlüğünün 2016/171 Esas sayılı icra dosyası ile 15.01.2016 tarihinde rehin dosyası ile aynı asıl alacak tutarı üzerinden icra takibi başlatıldığını, davacı yanın bu icra takibinde rehnedilen taşınmazların değerini düşerek takip başlatmadığı gibi iş bu takibe mükerrer talepleri bulunmadığına dair herhangi bir kayıt koymamış olduğunu, davacı yanın her ne kadar dava dilekçesinde bahse konu icra dosyasında “tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla” ilamsız icra takibi başlatmış olduklarını iddia etse de müvekkillerine tebliğ edilen ödeme emrinde bu yönde herhangi bir kayıt yer almamakta olduğunu, müvekkilleri tarafından davacı bankaya takip tarihinden önce ödeme yapılmış olduğunu, davacı yanın dava konusu takip tarihinden önce 10.09.2015 tarihinde kendilerine yapılmış olan 110.000,00 TL tutarındaki bu ödemeyi alacak tutarından düşmeksizin takip başlatıldığını, davacı yan tarafından başlatılmış olan takibin bu yönüyle de alacak tutarını aşan haksız talep içermekte olup, hukuka aykırı olduğu, ödemeye ilişkin dekontun dilekçe ekinde sunulduğunu, bu nedenlerle davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; davacı banka dava dışı …… arasında genel kredi sözleşmesinin imzalandığı, sözleşmeye davalılar …, ……… ……. müteselsil kefil oldukları, kullandırılan kredi borcunun ödenmemesi nedeniyle dava tarihi itibari ile davacı bankanın 777.180,20 TL asıl alacak, 528.045,28 TL işlemiş faiz ve 26.401,26 TL BSMV olmak üzere toplam 1.331.606,75 TL alacağının bulunduğu, bu alacağın 777.180,20 TL asıl alacak , 438.649,56 TL işlemiş faiz ve 21.932,48 TL BSMV olmak üzere toplam 1.237.762,24 TL’lik kısmından davalı davalı …’nin sorumluluğunun bulunduğu, takiple dava arasında ödeme bulunduğundan davalıların sorumlu olduğu miktarın dava tarihine göre belirlenmesi gerektiği, adı geçen davalıların kredi sözleşmesine olan kefaletlerinin TBK hükümlerine göre geçerli olduğu, kredi borcunun ödenmemesi nedeniyle genel kredi sözleşmesi hükümleri gereğince müteselsil kefil olan davalıların sorumlu olduğu kanaatine varılmakla, davacının …’a yönelik davasının reddine, davacının davalılar …, …, … ve … … …. Ltd. Şti.’ne karşı açtığı davasının kabulü ile, Ankara 19. İcra Müdürlüğü’nün 2015/171 esas sayılı dosyasında davalıların ödeme emrine yaptıkları itirazın 777.180,20 TL asıl alacak, 528.045,28 TL işlemiş faiz ve 26.401,26 TL BSMV olmak üzere toplam 1.331.606,75 TL (davalı … … …. Ltd.Şti. yönünden 777.180,20 TL asıl alacak, 438.649,56 TL işlemiş faiz ve 21.932,48 TL BSMV olmak üzere toplam 1.237.762,24 TL ile sınırlı olmak üzere) miktar üzerinden iptaline, takibin bu miktar üzerinden devamına, dava tarihinden itibaren 777.180,20 TL alacağa %72 oranında temerrüt faizi işletilmesine, itirazın iptaline karar verilen asıl alacağın %20 si olan 155.436,04 TL icra inkar tazminatının davalılar …, …, … ve … … …. Ltd.Şti.’nden müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine, … yönünden 192.973,84 TL kötü niyet tazminatının davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesinin davalı … yönünden davanın reddine kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, davalı …’in de diğer davalılar gibi dava konusu kredi sözleşmesine müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığını, ilk derece mahkemesince aldırılan grafoloji raporunda hatalı olarak kefalet sözleşmesinde yer alan yazının …’a ait olmadığı kanaatine varıldığını, aynı raporda, sözleşmede yer alan diğer yazılar ile imzanın davalıya ait olduğu kanaatine varıldığını, söz konusu rapora dayanılarak … yönünden davanın reddi ile müvekkili banka aleyhine kötüniyet tazminatına hükmedildiğini, bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin davalı … yönünden verilen ret kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesini istemiştir.
Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesine karşı vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsiline yönelik olarak başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Beşiktaş 17. Noterliğinin 08/11/2015 tarih, … yevmiye numaralı ihtarnamesinin incelenmesinde; ihtar edenin T. … … A.Ş, muhataplarının …, …, … ve … … …. olup, genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan 769.104,60 TL alacağın 1 gün içinde ödenmesinin ihtar edildiği ihtarnamenin ….. 10.09.2015 tarihinde, … … bila tebliğ edildiği,
Ankara 19. İcra Müdürlüğünün 2016/171 Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; alacaklısının T. … … A.Ş, borçlularının …, …, … ve … … …. Ltd.Şti. olup, genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan 777.180,20 TL asıl alacak, 178.751,45 TL işlemiş faiz ve 8.937,57 TL BSMV olmak üzere toplam 964.869,22 TL nakdi alacağın tahsili için icra takibinin başlatıldığı, borçlular itirazı üzerine takibin durdurulduğu görülmüştür.
Bankacı bilirkişiden alınan rapor ve ek raporda özetle;….. arasında 20/01/2015 tarih ve 2.000.000,00TL limitli genel kredi sözleşmesi imzalandığını, …, …, … ve … … …. … sözleşmede kefaletlerinin bulunduğunu, dava dışı şirkete kullandırılan kredinin ödenmemesi üzerine hesabın kat edildiğini, kat ihtarının … … … San.Tic.Ltd.Şti. 10.09.2015 tarihinde, … … ……. bila tebliğ edildiği, 1 günlük ödeme süresi dikkate alındığında davalılardan … … …. .Şirketi dışındaki diğer davalıların 12/09/2015 tarihinde temerrüte düştüklerini, davacı bankanın şubesinde yerinde yapmış olduğu inceleme sonucu temerrüt faizinin … …’na bildirilen %36 faiz oranını %100 fazlası olan %72 olacağını, takip tarihi itibariyle davalıların sorumlu oldukları alacak miktarları tespit edilerek takiple dava arasında yapılan tahsilatlar nedeni ile dava tarihi itibari ile davacı bankanın davalılar …, …, … ve … yönünden 777.180,20 TL asıl alacak, 528.045,28 TL işlemiş faiz ve 26.401,26 TL BSMV olmak üzere toplam 1.331.606,75 TL davalı … … şirketinden 777.180,20 TL asıl alacak, 438.649,56 TL işlemiş faiz, 21.932,48 TL BSMV olmak üzere toplam 1.237.762,24 TL alacağın bulunduğu belirtilmiştir.
Grafoloji ve sahtecilik uzmanı … tarafından düzenlenen raporda özetle; …. arasında 20/01/2015 tarih ve 2.000.000,00TL limitli genel kredi sözleşmesinin aslı üzerinde yapılan inceleme sonucu “Sözleşmenin 8.sayfasında bulunan yukarıda yer alan kefalet sözleşmesi kapsamında … … asaleten kefaleten kullandığı, kullanacağı tüm krediler (2.000.000,00 TL) tutarına kadar kefil olmayı kabul ediyorum, 20.01/2015, …,” yazılarının mevcut mukayese yazılarına kıyasla … … eli ürünü olmadığı belirtilmiştir.
6098 sayılı TBK’nın 583.maddesinde; kefalet sözleşmesinin, yazılı şekilde yapılmadıkça ve kefilin sorumlu olacağı azamî miktar ile kefalet tarihi belirtilmedikçe geçerli olmayacağı, kefilin, sorumlu olduğu azamî miktarın, kefalet tarihinin ve müteselsil kefil olması durumunda, bu sıfatla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girdiğini kefalet sözleşmesinde kendi el yazısıyla belirtmesinin şart olduğu, düzenlemesi yer almaktadır.
Düzenlemeler ile birlikte somut olay değerlendirildiğinde davacı banka ile dava dışı … … … San. ve Tic. Ltd. Şti. arasında kredi sözleşmesi imzalandığı ve dava dışı şirkete kredi kullandırıldığı, davalı borçluların aynı limitle sözleşmenin müşterek ve müteselsil kefili olduğu, borcun ödenmemesi üzerine hesabın kat edildiği, kat ihtarına rağmen borcun ödenmemesi üzerine borçlular hakkında Ankara 19. İcra Müdürlüğünün 2016/171 Esas sayılı dosyasında icra takibi başlatıldığı, davalıların takibe itirazı üzerine takibin durdurulduğu, mahkemece davalı … … dışındaki diğer davalılar yönünden alınan bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Davacı banka ile dava dışı … … … San. ve Tic. Ltd. Şti. arasında 20/01/2015 tarih ve 2.000.000,00TL limitli Genel Kredi Sözleşmesi imzalandığı, davalı …’un söz konusu sözleşmeyi müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatıyla aynı limitle imzaladığı, Grafoloji alanında uzman bilirkişiden alınan rapora göre 20/01/2015 tarihli Genel Kredi ve Teminat Sözleşmesinin 8. sayfasındaki matbu “Kefalet Türü”, “Kefalet Limiti” ve “Kefalet Tarihi” bölümlerinin karşılarında yazılı bulunan yazıların dava dosyasındaki mevcut mukayese yazı ve rakamlarında tespit edilen farklılıklara kıyasen davalı …’un elinden çıkmadığının tespit edildiği, bu hale göre dava konusu genel kredi sözleşmesinde kefalet tarihi, kefalet türü ve miktarının sözleşmenin müteselsil kefili olarak imzası bulunan davalı …’un … eli ürünü olmadığı anlaşılmakla davalİlknur’un … dava konusu sözleşmedeki kefaletinin geçersiz olduğundan ilk derece mahkemesince davalı …’un … yönünden davanın reddine yönelik verilen kararda bir isabetsizlik görülmediğinden davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddi gerekmiştir (Emsal Mahiyette Yargıtay 19.Hukuk Dairesinin 22/05/2017 tarih 2016/7935 esas 2017/4041 karar sayılı içtihatı ile 27/04/2017 tarih 2016/16320 esas 2017/3435 karar sayılı içtihatı).
.. kararlarında istikrarla belirtildiği üzere şekil noksanı ile sözleşmenin butlanını ileri süren taraf hakkını kötüye kullanmış olmaz. Butlanı ileri süren tarafın böyle bir ithamdan kurtulabilmesi, sözleşmeyi yerine getirmeden kaçınmada korunmaya değer bir menfaati bulunduğunu ispata bağlı değildir. Aksine somut olayda butlanı ileri sürme hakkının kullanılmasını dürüstlük kaidelerine açıkça aykırı bir hale koyan durumların varlığını butlanın ileri sürülmesine kabul etmeyen diğer tarafın ispatlaması gerekir. Hakkın kötüye kullanılmasından söz edebilmek için şekil noksanı ile sakatlanmış bir muamalenin muteberliğine taraflardan birinin itirazda bulunması yeterli değildir; ayrıca özel durumlar sebebi ile onun itirazının dürüstlük kaidelerine açıkça aykırı görünmesi gerekir. (Medeni Hukukun Genel Teorisi ve Şahıslar Hukuku ile ilgili İsviçre Federal Mahkeme Kararları 1961-1965, Aytekin Ataay)
Hakkın kötüye kullanılıp kullanılmadığı da her somut olayın özelliğine göre ayrı ayrı değerelendirilmedir.
Somut olayda, davalı kefil, işbu davada genel kredi sözleşmesinde ki kefaletinin geçersiz olduğunu iddia etmiştir. Davacı banka vekili ise, davalı …’in kefaletin geçersiz olduğu yönündeki iddiasını ileri sürmesinin TMK’nın 2.maddesi gereğince dürüstlük kuralına aykırı olduğunu öne sürmüştür. Yukarıda açıklandığı üzere şekil noksanlığını sonradan ileri sürmek davalı …’un … yönünden hakkın kötüye kullanılması olarak nitelendirilemez. Meğer ki davacı banka dürüstlük kaidelerine aykırılığı açıkça ortaya koyan bir halin varlığını ileri sürüp ispatlamasın. Davacı banka ilk derece yargılaması sırasında sunmuş olduğu delillerle davalı … kefilin şekil şartı yokluğunu bilerek davalı …’in kredi kullandırma iradesini sakatlamak kastı ile şekil noksanlığını yarattığını ispatlayamamıştır. Tarafların kredi ilişkisindeki duruma göre (kredi kullandırıp kullandırmama tamamen bankanın inisiyatifindedir) güçlü konumda olan ve basiretli davranma yükümlülüğünde olan davacı banka, davalı …’in kefaletinin kanundaki düzenleme çerçevesinde şekil şartlarına uygun olarak alınması gerektiğini ve buna aykırı düzenlenen kefaletin geçerli olmayacağını bilecek durumdadır.
TBK’unun 583. maddesindeki şekil/geçerlilik şartına rağmen azami limitin, kefalet tarihinin ve türünün davalı …’in eli ürün olması şartına gerek görmeden kredi kullandıran davacı banka daha sonra şekil şartı eksikliğinin ileri sürülmesinin hakkın kötüye kullanılması olduğunu açıkça ortaya koymalıdır. Aksi takdirde kanunun aradığı şekil şartının hiç bir önemi kalmayacaktır. Dosyadaki bilgilere göre kredinin açılmasının salt kefil davalı …’in kefilin kefaletinin güçlülüğünden kaynaklandığı anılan kefalet taahhütü olmaması halinde kredinin açılamayacağı ve kredinin kullanıldırılmasının salt kefilin davranışları ile uyandırdığı kefalete dayalı bulunduğu ispatlanamamıştır. Bu durumda kefil davalı …’in şekil noksanlığını ileri sürmesinin hakkın kötüye kullanılmak vasfında olduğu davacı bankaca açıkça ortaya konulamadığından kefalet geçersiz adledilmelidir. Açıklanan gerekçelerle davacı bankanın buna yönelik buna yönelik istinaf başvurusuna da itibar edilmemiştir.
Öte yandan, davalı …’in kredi sözleşmesindeki kefaleti TBK’nın 583.maddesindeki şekle uygun alınmadığından geçersiz olmasına rağmen davacı bankaca davalı … hakkında icra takibine girişilmesinden ötürü davacı bankanın kötü niyetli olduğu kabul edilerek davalı … yararına İİK’nın 72. maddesi gereğince %20 oranında kötü niyet tazminatına hükmedilmesi de usul ve yasaya uygundur (Yargıtay 19.Hukuk Dairesi’nin 18/09/2017 tarih ve 2016/10364 esas 2017/5928 karar sayılı emsal içtihatı).
Tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin davanın kısmen kabul kısmen reddi yönündeki kararında herhangi bir isabetsizlik görülmediğinden davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davacıdan alınması gerekli olan 269,85 TL harçtan peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 210,55 TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından taraflar yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.01/11/2023

Başkan- … Üye – … Üye – … Zabıt Katibi -…

Bu belge 5070 sayılı … İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden … imza ile imzalanmıştır.