Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2021/1560 E. 2023/1174 K. 20.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2021/1560 Esas 2023/1174 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/1560
KARAR NO : 2023/1174

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/03/2021
NUMARASI : 2020/23 Esas -2021/205 Karar
DAVACI :
VEKİLİ
DAVALI :
DAVA : Limited şirketin feshi
DAVA TARİHİ : 09/01/2020
KARAR TARİHİ : 20/09/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 13/10/2023

Taraflar arasındaki limited şirketin feshi istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı gerekçelerle davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı davalı şirket temsilcisi ve davalı vekili tarafından süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı … ile birlikte müvekkilinin %50’şer ortağı oldukları davalı şirketin 2006 yılında hastanelere ve sağlık kuruluşlarına özellikle radyoloji ve görüntüleme hizmeti vermek üzere kurulduğunu, davalı şirketin 14.03.2014 tarihli ortaklar kurulu kararı ile 5 yıllığına müvekkilinin şirkete münferiden müdür olarak atandığını, müdür olan müvekkilinin davalı …’nun Rize’de bulunması ve şirketin MR cihazlarının Rize’de kiraya verilmiş olması sebebiyle diğer davalıya şirketin genel yönetimi ve temsili konusunda genel bir vekaletname verdiğini, müdürlük yetkisi sona eren müvekkilini davalı şirketin 06.09.2019 günü yapılan ortaklar kurulu toplantısında vekaleten …’in temsil ettiğini, diğer davalının toplantıda gündem maddelerinin görüşülmesini boykot ettiğini ve gündemdeki maddelerin görüşülüp karar bağlanmasına engel olduğunu, bu durum karşısında toplantının ileri bir tarihte tekrarlanmasına karar verilip sonlandırıldığını, davalı …’nun şirketin faaliyetleri ve iştigali için zorunlu, yine şirketin amacının gerçekleştirebilmek için elzem olan konularda karar alınmasının önüne geçerek şirketi çalışamaz hale getirdiğini ve 04.10.2019 tarihinde dava dışı-3. Kişi … ile Rize 3. Noterliği’nce düzenlenen 11572 yevmiye numaralı satış protokolü ve bu protokole ek 06.10.2019 tarihli protokoller ile şirketin demirbaşlarını şirkete ait Rize Devlet Hastanesi’nde bulunan ekipman ve aksesuarlarının satışı konusunda anlaşma yapıldığını, satılan cihazların yine davalı şirketçe yeniden kiralandığını, satış ve kiralama sözleşmelerinden müvekkiline bilgi verilmediğini, şirket müdürü olarak müvekkilinin vermiş olduğu vekaletnamede şirketin mahvına neden olacak şekilde şirketin makinelerini, yüksek bedelli cihazlarını devretmek ve kiralamak konusunda davalı …’a yetki verilmediğini, davalının anlatılan fillerinin öğrenilmesinden sonra yapılan araştırmada herhangi bir genel kurul kararı olmaksızın ve yetkisi dışında şirketin içinin davalı tarafından boşaltıldığını, nitekim 25.08.2019 tarihinde şirkete ait …marka tomografi cihazının …’e satıldığını öğrendiklerini, davalı gerçek kişinin davalı şirketin bankadaki hesaplarından toplam 2.416.247,31 TL’yi çektiğini ve çekilen bedelleri kendi kişisel ihtiyaçları için harcadığını, açıklanana bu olaylar sebebiyle ortaklar arasındaki güven ilişkisinin ortadan kalktığını ileri sürerek davalı şirketin fesih ve tasfiyesine ve öncelikle ve ivedilikle davalı …. Şti’yi vekaleten temsil ve ilzam eden diğer davalı …’nun vekalet görevini kötüye kullanması nedeniyle vekaletname ile ve sair şirketi idare, temsil ve ilzama yönelik işlemlerinin tedbiren durdurularak iptaline, şirkete tedbiren kayyım atanmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; …. Şti.’nin 26/09/2012 tarihinde yapılan hisse devrinin ardından şirket ortaklarının 1000 pay sahibi ile … ve 1000 pay sahibi ile …’ın olduğunu, 03/03/2014 tarihinde …’ın 5 yıl süre ile şirket müdürlüğüne atandığını ve Ankara 40. Noterliği’nin 29/04/2015 tarih ve 07640 yevmiye numaralı vekaletname ile müvekkili …’nu, Ankara 40. Noterliği’nin 05/12/2008 tarih ve 41785 yevmiye numaralı vekaletnamesi ile de …’i süresiz bir şekilde yetkilendirdiğini, müvekkilinin doktor ve radyoloji uzmanı, davalı şirketin de %50 ortağı ve yetkilisi olduğunu, Kaçkar Devlet Hastanesi’nin 01/01/2014 – 20/08/2019 tarihleri arasında tomografi, kemik dansitometre ve mamografi tetkikleri Görüntüleme Hizmet Alım Kapsamında yaptığı ihaleleri …. Şti.’nin kazandığını, yapılan ihaleler sonucu 01/01/2014 – 20/08/2019 tarihleri arasında çekilen tüm mamografi tetkiklerinin tamamının müvekkili tarafından raporlandığını, yine aynı hastanede yapılan ihaleler sonucu 01/01/2014-31/12/2016 ve 01/01/2019-20/08/2019 tarihleri arasındaki 44 ay boyunca tüm tomografi raporlamalarını yine müvekkilinin düzenlediğini, 01/01/2017-31/12/2018 tarihleri arasında … ile birer ay ara ile toplam 12 ay daha tüm tomografi raporlamalarını müvekkilinin yazdığını, Kaçkar Devlet Hastanesi’nde 5 yıl 8 ay devam eden ortaklıkta müvekkilinin 56 ay, …’in ise 12 ay BT tetkik raporlaması yaptığını, yine bu dönem içerisinde müvekkilinin hastanede tomografi, kemik dansitometre ve mamografi tetkikleri görüntüleme bölümünde şirket adına fiilen müdürlük ve organizatörlük yaptığını, Rize Devlet Hastanesi’nin 01/01/2019-20/04/2019 tarihleri arası Görüntüleme Hizmet Alımı Kapsamında yaptığı ihaleleri diğer davalı şirketin kazandığını, müvekkilinin bu tarihler arasında kesintisiz olarak diğer davalı şirket adı altında bizzat radyoloji uzmanı olarak fiilen çalıştığını ve burada da şirket adına fiilen müdürlük ve organizatörlük yaptığını, müvekkilinin evinden hastaneye bizzat kendi imkanları ile gidip geldiğini, …’in hem davalı şirketin eski ortaklarından biri, hem de davacının nikahsız eşi ve davacıyı yöneten kişi olduğunu, kendisinin kriminal kişiliği ve piyasaya olan borcundan dolayı tüm işlemlerini davacının üzerinden gerçekleştirdiğini, …’ın müdürlük süresinin 14/03/2019 tarihinde bittiğini, bunun üzerine 10 yıl süre ile son derece geniş yetkiler ile yeniden tek başına müdürlük istediğini, müvekkilinin bu isteği geri çevirerek ortaklar arasında müşterek yetki olmasını ya da 3 yıl kendinin müdürlük yapmak istediğini teklif ettiğini, müvekkilinin bu isteklerinin kabul edilmediğini ve bu yüzden o dönem şirkete müdür tayin edilmediğini, müvekkilinin muhasebeci … ile 06/09/2019 tarihinde Ankara’daki toplantıya Rize’den katıldığını, toplantıya davacının katılmadığını, toplantıya … ile şirket muhasebecisi …’ın katıldığını, toplantı sırasında …’in gündem dışı konuşarak, istedikleri olmayınca gündemi boykot ettiğini, müvekkilinin üzerine yürüdüğünü ve tehdit ettiğini, … A.Ş. ile davalı şirket arasında 3 adet sözleşme yapıldığını, Rize Devlet Hastanesi’nde kurulmak üzere tomografi ve MR cihazlarının ve yine Eskişehir Devlet Hastanesi’nde kurulmak üzere 07.12.2017 tarihli sözleşme finansal kiralama yolu ile satın alındığını, ancak davacının dava dilekçesinde işbu 07/12/2017 tarihli sözleşmeden hiç bahsetmediğini, davacının taksitleri tam ödemediğinden müvekkilinin ödemek zorunda kaldığını, davacıya ulaşamayan bankaların gecikmelerden dolayı müvekkiline birçok kez noter aracılığıyla ihtar gönderdiğini, müvekkilinin tüm bankalar nezdinde risk arz eden konuma düştüğünü, bu nedenle yeni cihaz alamadığını, müvekkilinin cihazların satışını davacının kendisine verdiği Ankara 40. Noterliği’nin 29/04/2015 tarih ve 07640 yevmiye numaralı yetkisine dayanarak yaptığını, müvekkilinin şirkete kaynak yaratmak amacıyla bu satış işlemini gerçekleştirdiğini, davacının şartname ve sözleşme gerekliliklerini yerine getirememesi nedeni ile ihale iptaline sebebiyet verdiklerini, davacıya ait … mahallesinde bulunan taşınmazının satılacağının bildirilmesi üzerine müvekkilinin ortağının zarar görmemesi için borcun tamamını ödediğini, müvekkilinin şirket hesaplarından toplamda 2.416.247,31-TL’yi şirketin faaliyetlerinden kaynaklanan giderlerine harcadığını, davacı tarafından yapılan tahsilatların hiçbir şekilde şirket kayıtlarına yansıtılmadığını, şirketin kazancının usulsüz olarak davacı ve … tarafından yan şirketlere aktarıldığını, müvekkilinin ilk muhatabının davacının isteği ile … olduğunu, 27/03/2015 tarihinde davalı şirket gelirleri ile ilgili …’in el yazısı ile yazıp müvekkili ile karşılıklı imzaladıkları protokolle anlaşma yapıldığını ve 18/11/2018 tarihinde anlaşma koşullarının değiştirildiğini, davacı adına tüm işlem ve işlerde …’in yetkili olduğunu ve kendisi adına hareket ettiğini gerek şirket muhasebecisine gerekse müvekkiline defalarca dile getirdiğini, müvekkilinin şirket ile ilgili bu sözleşmeleri … ile karşılıklı imzalamasının ve o dönem şirket muhasebecisinin tanık olarak imzasının bulunmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiş; yargılama sırasında 25/03/2021 tarihli celsede davalı şirketin fesih ve tasfiyesine karar verilmesini beyan etmiştir.
Davalı şirkete temsil kayyımı olarak atanan … cevap dilekçesinde özetle; öncelikle davanın reddine, ancak şirketin feshi için haklı sebebin varlığı halinde mahkemece başka bir çözüme karar verilmesi gerektiğini, bu bağlamda davacı ortağın şirketten çıkarılmasına karar verilmesi gerektiğini ileri sürmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk derece mahkemesince iddia, savunma ve toplanan tüm delillere göre; TTK’nın 636/3. Maddesi uyarınca limited şirketin fesih ve tasfiyesi istemiyle açılan davada, her ne kadar sermaye şirketi olsa da limited şirketlerde ortaklar arasındaki güven ilişkisinin ortaklığın devamı için vazgeçilmez olduğu, tarafların dosyaya ibraz etmiş oldukları dilekçeler ile birbirlerine karşı ithamları göz önüne alındığında, her iki ortağın aralarındaki güven ilişkisinin sarsıldığı, ortaklar arasında şirketin gayesine ulaşmasına engel olacak şekilde huzursuzluk bulunduğu, bu sebeple ortaklık ilişkisinin devamı imkanının kalmadığı, nitekim her iki ortağın mahkememizin 25/03/2021 tarihli celsesinde limited şirketin tasfiyesini talep ettikleri, bu sebeple eldeki davada limited şirketin haklı nedenle fesih koşullarının oluştuğu, yine iki ortaklı davalı şirkette diğer ortak olan davalının da şirketin tasfiyesini istemesi bu suretle limited şirketin faaliyetine devam etme arzusunun olmadığını ortaya koyması karşısında TTK 636/3-son cümle uyarınca fesih dışında davacının ortaklıktan çıkarılması ve/veya halin icabına göre en uygun başkaca bir çözümün olmadığı gerekçesiyle davanın kabulü ile davalı limited şirketin fesih ve tasfiyesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalı şirketin bütün itibarını davacı ortağın ve yetkilendirdiği kişi olan …’in bitirdiğini, şirketi zarara uğratan, şirketi ihalelere girmekten yasaklı duruma düşmesine neden olanın davacı taraf olduğunu ve kendi kusurlu davranışlarıyla şirketi zarara uğratan davacının tasfiye memuruna ödenecek olan 1.500,00 TL yi ödemesi gerektiğini, tasfiye memuru ücretinin davalı şirketçe karşılanmasına karar verilmesinin doğru olmadığını, bu sebeple mahkeme kararının kaldırılması gerektiğini ileri sürerek açıklanan bu ve re’sen gözetilecek nedenlerle ilk derece mahkemesi kararının bu yönden kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
Davalı şirket temsil kayyımı istinaf dilekçesinde özetle; davalı …’nun da taraf sıfatı olması gerektiği hususu gözetilerek tasfiye ücretinin şirketin kasasından karşılanmayarak ortaklardan alınması ya da yapılacak değerlendirme sonucu hakkaniyete uygun bir karar verilmesi gerektiğini ileri sürerek tasfiyeye memuruna ödenecek ücretin davalı şirketten alınmasına dair verilen kararın kaldırılması için açıklanan bu ve re’sen gözetilecek nedenle ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını istemiştir.
Davacı vekili, davalı vekilinin ileri sürdüğü istinaf sebeplerinin esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; limited şirketin TTK’nın 636/3. maddesi gereği haklı nedenle feshi ve tasfiyesi, istemine ilişkin olup ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle, davalı … hakkında açılan davanın pasif husumet yokluğu sebebiyle reddine, davanın kabulü ile limited şirketin feshine ve şirkete tasfiye memuru atanmasına karar verilmiştir.
Eldeki uyuşmazlıkta gerek davalı şirket temsil kayyımının gerekse davalı ortağın vekilinin istinafı feshine karar verilen davalı şirkete tayin olunan tasfiye memurunun ücretinin davalı şirketçe karşılanması yönünde verilen karara ilişkindir. Şu halde, eldeki davada limited şirketin fesih ve tasfiyesine karar verilmiş olması uyuşmazlık konusu değildir. Dosya kapsamından %50 şer oranda hisse sahibi oldukları anlaşılan davacı ve davalı ortaktan oluşan iki ortaklı limited şirketin davalının da bu yöndeki kabulü ve taraflar arasındaki husumet dolayısıyla güven ilişkisinin ve işbirliğinin zedelendiği gözetilerek ilk derece mahkemesince fesih ve tasfiyesine karar verilen davalı limited şirkete şirketin feshi tamamlanana kadar tasfiye işlemlerini yürütmek üzere atanan tasfiye memuru için belirlenen 1.500,00 TL ücretin şirket ortaklarından tahsili mümkün olmayıp davalı şirketten alınması gerekmektedir. O halde ilk derece mahkemesince bu yönde verilen karar doğru olduğundan davalı vekili ile davalı şirket temsil kayyımının istinaf sebeplerinin esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
Sonuç olarak yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı şirket vekilinin ve davalı şirket adına temsil kayyımının istinaf başvuru kanun dilekçelerinde yer verdikleri itirazların yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine, dair aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İstinafa başvuran davalı şirket adına temsil kayyımının ve davalı vekilinin istinaf başvurularının Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan 492 sy. Harçlar Kanunu’nun ilgili Tarifesi hükümleri uyarınca istinafa başvuran taraflardan ayrı ayrı alınması gereken 179,90 TL istinaf maktu karar harcından başlangıçta peşin alınan, 59,30’ar TL’nin mahsubu ile bakiye 120,60’şar TL istinaf karar harcının davalı şirketten ve davalı …’ndan ayrı ayrı alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Yapılan istinaf yargılama giderlerinin istinafa başvuran taraf üzerinde bırakılmasına, varsa kullanılmayan gider avansının istek halinde kendilerine iadesine,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 20/09/2023

Başkan- … Üye – … Üye – … Zabıt Katibi -…
… … … …

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.