Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2021/1534 E. 2022/749 K. 02.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2021/1534 Esas 2022/749 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/1534
KARAR NO : 2022/749

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 23/03/2021
NUMARASI : 2020/682 Esas 2021/183 Karar
DAVACILAR :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 03/10/2006
KARAR TARİHİ : 02/06/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 02/06/2022

Taraflar arasındaki alacak istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı davacılar vekili ile davalı banka vekili tarafından süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; davalı bankanın şubesi nezdindeki müvekkillerinin hesaplarından, kendi bilgileri dışında şube yetkilileri tarafından müvekkillerine teyidi yapılmaksızın sahte imzalı dilekçelerle muhtelif tarihlerde davalı … tarafından paraların çekildiğini, herhangi bir vekaletname olmaksızın vadeli ve vadesiz YTL ve döviz hesaplarının bozulmasını taleple hesaplardaki paraların kendisine ödenmesini sahte imzalı dilekçelerle talep ettiğini, fonlarda tutulan paralardan istediği miktarları bozdurup bu paraları da çektiği,ni, bütün bu işlemlerle ilgili olarak çalıştırdıkları personelin fiillerinden kusursuz sorumlu olmanın ötesinde basiretli bir tacir olarak gereğini yapmakla yükümlü davalı bankanın yetkilileri tarafından hiçbir teyit alınmadığını, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere asgari 100.000,00 YTL tutarında paranın davalı … tarafından sahte imzalı dilekçelerle çekildiğinin belirlendiğini, fazlaya ve üçüncü kişilere karşı yasal haklar saklı kalmak üzere 5500,00 YTL maddi zararın her bir paranın çekildiği tarihten itibaren hesaplanacak ticari faiziyle davalılardan müteselsilen ve müştereken tazminine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili yargılama sırasında 12/09/2011 tarihli ıslah dilekçesi ile usulüne uygun olarak davasını ıslah etmiş, dava değerini müvekkili şirket yönünden 8.657,59 TL’ye, … yönünden 80.166,80 TL’ye, … yönünden 2.036,91 TL’ye, … yönünden 5.469,78 TL’ye yükselttiğini bildirmiştir.
CEVAP
Davalı banka vekili cevap dilekçesinde özetle; zamanaşımı def’inde bulunduklarını, her bir davacının davasının tefrik edilerek ayrı esasa kayıt edilerek açılması gerektiğini, görev itirazında da bulunduklarını davacıların dilekçesinde hangi tarihli hangi işlemlerin hangi gerekçelerle davaya konu edildiği ve zararın çerçevesinin izah edilmediği, diğer davalı …’nun davacıların çalışanı olup bu tür işler için sıklıkla görevlendirildiği ve müvekkili bankada bir güven uyandırıldığını, söz konusu hesaplarda daha sonra davacılar tarafından ve özellikle davacılar lehine yapılan işlemler dolayısıyla yine davacıların bu işlemleri daha önceden farkedememiş olmalarının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu,, davacıların yanında çalıştırdıkları diğer davalının eylem ve işlemlerinden sorumlu olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … cevap dilekçesi ile; dava dilekçesinin söz konusu bankacılık işlemlerinin dört ayrı davacıya ait olmakla açıklanması gerektiğini, söz konusu talimatların tamamen ilgili hesap sahiplerinin bilgisi ve sözlü talimatları doğrultusunda işlem kolaylığı sağlamak amacıyla onların yönlendirmesi ile yerine getirildiğini, bu tür imza taklidi suretiyle işlemlerin yürütülmesinin birçok işyerinde de gerçekleştirildiğini, ilgili para hareketlerini içeren talimatlar incelendiğinde aynı işlemlerin diğer şirket çalışanları eli mahsulu olarak da gerçekleştirildiğini, davacıların uzun süre ses çıkarmamış olmaları ve müteakip işlemlere devam etmiş olmaları gözetildiğinde önceki iş ve işlemlere icazet vermiş olduklarının kabulü gerektiğini, davacılar lehine yapılan işlemler dolayısıyla söz konusu işlemlerin davacılar tarafından daha önceden farkedilmemiş olmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk derece mahkemesince Dairemiz kaldırma kararı doğrultusunda yapılan yargılamada iddia, savunma, bilirkişi kök ve ek raporlarına ve toplanan tüm delillere göre; davalı bankanın şubesindeki, davacılara ait hesaplardan, kendi bilgileri dışında şube yetkilileri tarafından davacıların teyidi yapılmaksızın sahte imzalı dilekçelerle muhtelif tarihlerde davalı … tarafından paraların çekildiği, herhangi bir vekaletname olmaksızın vadeli ve vadesiz YTL ve döviz hesaplarının bozulmasını taleple, hesaplardaki paraların kendisine ödenmesini sahte imzalı dilekçelerle talep ettiği, davacılar vekili dilekçesi ile bu şekilde çekilen paralar toplamının asgari 100.000,00 TL olduğunu belirttiği, davalı … vekili 30/13/2008 tarihli dilekçesi ile, bir kısım talimatlara konu işlemlerin ilgili hesap sahiplerinin bilgisi ve sözlü talimatları doğrultusunda banka şubesine işlem kolaylığı sağlamak amacıyla, onların yönlendirmesi ile müvekkili tarafından yerine getirildiğini beyan ettiği, davalı Banka vekilinin 08/12/2016 tarihli cevap dilekçesinde davalı …’nun davacılarının çalışanı olduğu, adı geçenin şirket tarafından bu tür işlemler için sıklıkla görevlendirildiği ve müvekkile bankada uyan güven uyandırdığını beyan ettiği, davacıların mütakip işlemlere devam etmesinin olayda sahtecilik olsa dahi önceki iş ve işlemlere icazet verdiği anlamına geldiğini ifade ettiği, Ankara Batı 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 2014/273 Esas, 2015/168 Karar sayılı dosyasında; gerekçeli karar incelendiğinde; Sanık …’nun katılanların işyerinde 2003-2006 tarihleri arasında çalıştığı daha sonra 06/09/2006 tarihinde işine son verildiği, sanığın bu süreç içerisinde katılanların talimatı varmış gibi belge düzenleyerek para çektiği, ayrıca Ocak/2007 yılında işyerinde çalışmadığı halde, şikayetçi adına 3.000,00 TL para çekimi yapıldığı, …’na ait olduğu belirlenen yazı ve rakamlar ile; 24/12/2006 tarihli ödeme talimatı üzerinde belge altındaki imzanın … elinden çıktığının belirlendiği, bu şekilde sanığın bankaları ödeme aracı olarak kullanmak suretiyle dolandırıcılık ve özel belgede sahtecilik suçlarını işlediği anlaşılmakla cezalandırılmasına karar verildiği, Mahkeme dosyasına sunulan; 25/12/2017 tarihli bilirkişi raporu, 17. Asliye Ticaret Mahkemesine sunulan 28/03/2012 tarihli bilirkişi raporu, 16/05/2012 tarihli bilirkişi ek raporları bir bütün olarak değerlendirilerek hükme esas alındığı, bankacılık işlemlerinin yapılması süreçlerine bakıldığında; bankaya muhatap yazılı talimatlar ile de ödemeler yapılabileceği, bu durumda talimat yazılarında paranın ödeneceği şahsın kimlik bilgileri açıkça belirtilmesi gerektiği talimat yazısına göre; banka ilgili kişiye yazıda belirtilen miktarda ödeme yapacağı, bu konuda verilen yetkileri havi talimat mektuplarının bankalarca yapılması gereken ve dikkat edilmesi icap eden hususların mevcut olduğu, 28/04/2010 tarihli grafoloji raporunda 1. maddede; bir kısım talimat yazılarında, şirket yetkilileri adına vaz edilen imzaların …’ın, …’ın ve …’ın eli mahsulü olmadığı, adı geçenlerin şahsi hesaplarından çekilen bir kısım paralar ile ilgili talimat yazılarındaki imzalarında adıgeçen şahıslara ait olmadığı, tespit edildiğinden, bilirkişi raporunda belirtilen tablolarda gösterilen tutarların eski şirket çalışanı … tarafından çekildiğinin anlaşıldığı, davacıların taklit edilen imzaları ile gerçek imzaları arasında çıplak gözle görülebilecek farklılıklar bulunmadığı anlaşılmakla ise de davalı bankanın teyit alma noktasında ihmali bulunduğu; tacir sıfatını haiz ve bir güven kurumu olan bankanın mudilerinden topladığı ve diğer meskul değerleri saklama işletme, iade ve ödemede gerekli dikkat ve özeni göstermekle sorumlu olduğu, banka çalışanı tarafından davalı şahsa bu konuda yetkisi olmamasına rağmen hesaptaki paraları ödenmesi konusunda, davalı bankanın tam kusurlu olduğu olarak görüldüğü, davacı … plastik Ltd. Şti.’nin hesabından ödenen birkaç kalem miktarın davacı şirketin muhasebe kayıtlarını girmiş olması ihtimali var ise de, 25/12/2017 tarihli bilirkişi raporunda belirtilen hesap hareketlerinden sahte talimatlı ödemelerin şirket hesabına girmediğinin, görüldüğü, bu itibarla da dava konusu sahte ödemelerin davacı şirketçe benimsenmediğinin değerlendirildiği, davacılar vekili tarafından dosyaya sunulan 12/09/2011 tarihli ıslah dilekçesindeki talebi üzerinden tamamen kabulü olmayıp, davacılar vekili ıslah dilekçesinde; davaya konu işlemiş faiz istemleri kabul edilmemiş, kısmen kabulü yönünde değerlendirme yapıldığı, gerekçeli kararda özetlenen 25/12/2017 tarihli bilirkişi raporu içeriğinden faydalanılmış ancak hükme tam olarak esas alınmadığı, davacıların hesaplarından yazılı sahte talimatlarla, davalı … tarafından para çekilerek; paraların kendisi tarafından temellük edildiği; üçüncü şahıslara ait hesaplarından para çekilmesi hususunda verilen yetkileri havi talimat mektupları ile ilgili olarak söz konusu talimat mektupları bankaya intikal ettiğinde bankalarca yapılması gereken ve dikkat edilmesi icap edilen hususlara uyumamış olduğu, 25/12/2017 tarihli bilirkişi raporunda tablolarda belirtilen miktarlar incelendiğinde, bir şirketin işleri için büyük olmasa dahi, şahsi hesaplanan(…’ın şahsi hesabından) para çekme işlemleri 2006 yılındaki para değerine göre teyit alınabilecek büyüklükte olduğu, tacir sıfatını haiz ve bir güven kurumu olan bankanın muridlerinden topladığı para ve diğer menkul değerleri saklama; işletme, iade ve ödemede gerekli dikkat ve özeni göstermekle sorumlu olan davalı bankanın tam kusurlu kabul edilmesi gerektiği, davacı … Plastik Ltd. Şti. ile hesabından ödenen birkaç kalem miktarın davacı şirketin muhasebe kayıtlarına girmiş olması ihtimali varsa da, dosyadaki hesap hareketlerinden sahte talimatlı ödemelerin şirket hesaplarına girmediği, bu itibarla sahte ödemelerin davacı şirketçe benimsenmediği anlaşılmış, TBK’nın 52. Maddesi haksız fiillerden doğan borç ilişkilerinde sorumluluk düzenlemesine ilişkin olup “Zarar gören zararı doğuran fiile razı olmuş veya zararın doğmasında yada artmasında etkili olmuş yahut, tazminat yükümlüsünün durumunu ağırlaştırmış ise Hakim, tazminatı indirebilir veya tamamen kaldırabilir.” şeklinde düzenlendiği, yukarıda ayrıntılı olarak anlatıldığı şekilde davalı bankanın yapılan işlemler bakımından tam kusurlu kabul edildiği ve davacılar yönünden herhangi bir müterafik kusur indirimine gidilmemesi gerektiğinin değerlendirildiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, davacı …’ın … ve … sayılı hesapları ile ilgili olarak, 73.317,24 TL alacağın, davacı …’ın 9193929 sayılı hesabı ile ilgili olarak, 5.112,60 TL alacağın, davacı …’ın 9091596 sayılı hesabı ile ilgili olarak, 1.965,56 TL alacağın, davacı … Plas Plastik Ambalaj San. Ve Tic. Ltd. Şti. Yönünden … sayılı hesabı ile ilgili olarak, 7.150,00 TL alacak olmak üzere, toplam 87.545,40-TL alacağın, her bir davacı için yukarıda belirlenen miktarlar üzerinden ve bu miktarlar yönünden, ayrı ayrı olmak üzere, dava tarihi olan 03/10/2006 tarihinden itibaren, işletilecek avans faizi ile birlikte, belirtilen davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara ayrı ayrı ödenmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesince ıslah dilekçesinde dava tarihine kadar işlemiş avans faizlerinin de talep edildiğini, davalı …’nun cezai sorumluluğunu doğuran her bir haksız fiiline konu para çekme tarihinden itibaren işlemiş avans faiziyle hüküm kurulması gerekirken dava tarihi öncesindeki temerrüt de dikkate alınmaksızın dava tarihinden itibaren avans faizine hükmedilmesinin doğru olmadığını, oysa ıslah dilekçesinden önce alınan bilirkişi raporunda dava tarihine kadar işlemiş avans faizleri üzerinden her bir müvekkili için istemde bulunulduğunun dikkate alındığını ileri sürerek açıklanan bu ve re’sen gözetilecek nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen kararın bu sebeple kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
Davalı banka vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davacıların şikayete konu işlemlere ilişkin itirazlarını 1 yıldan uzun bir süre sonra gündeme getirmiş olmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davacıların bu işlemleri sonradan fark etmesinin kabul edilemeyeceğini, davacıların bu işlemlere icazetinin varlığının kabulü gerektiğini, uzun süre işlemlere itiraz etmeyen davacılar da başka işlemler gerçekleştirmiş olduğundan artık bu işlemlerden dolayı müvekkili bankanın kusurlu bulunmasının hukuka aykırı olduğunu, müvekkili bankanın yapılan işlemler bakımından herhangi bir kusurunun bulunmadığını yapılan tüm işlemlerin bankacılık işleyişine uygun gerçekleştirildiğini, talimatla gerçekleştirilen tüm işlemlerde imza kontrolleri yapıldığı gibi tüzel müşteri hesaplarından yapılacak tüm ödemelerde ve gerçek kişi müşteri hesaplarından 3. Bir şahsa yapılacak ödemelerde talimat üzerindeki imzaların yetkili kişilere ait olup olmadığının kontrol edildiğini, müracaat eden kişinin talimat mektubunda yetkilendirilmiş kişi olup olmadığının kontrol edildiğini, cevap dilekçesinde bildirildiği üzere davalının Ankara 17. ATM’nin 2011/8 Esas sayılı dosyasında; davacının işbu dosyadaki davasını kanıtlamak amacıyla ve buna dair delil elde etmek bankayı kusurlu atfetmek adına hesabına böyle bir para yatıracağını ve yine sahte imza ile bu parayı çekip kendisine vermesini talep ve telkin ettiğini, şayet bu şekilde hareket ettiği takdirde mevcut davaya konu şikayetinden vazgeçeceğini, parayı bankadan tahsil edeceğini belirttiğini, aynı şekilde Sincan 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 2010/66 Esas-2010/154 Karar sayılı dosyasında parayı sahte talimatla çektiğini kabul ettiğini, bu işlemi ise davacının talimatıyla yaptığını ifade ettiğini, davacılar tarafından davalı …’na ödeme yapılması konusunda müvekkili bankada güven oluştuğunu, dava konusu olaydan önce de davacı tarafın …’na bazen yazılı bazen de sözlü talimatla defalarca işlem yaptırdığını, bu durumun müvekkili banka nezdinde güven oluşturduğunu, daha önce de davacı hesaplarından davalı … tarafından işlem yapıldığını ve bu yapılan işlemlere davacılar tarafından itiraz edilmediğini, davacının işe alıp istihdam ettiği, hesap işlemlerini yaptırdığı çalışanının eylemlerinden dolayı davacının BK’nın 55. Maddesi gereği sorumlu olduğunu, Yerel Mahkeme kararında bankanın üzerine düşen özen görevini yerine getirmediğinden bahisle tüm kusurun müvekkili bankada olduğu kabul edilmiş ise de davacıların, diğer davalı … ile 2003-2006 yılları arasında çalıştığını, ve müvekkili banka nezdinde bu uzun sürede güven oluşturduğunu, davalı …’nun işine son verildiğinin müvekkili bankaya bildirilmemesi nedeniyle TTK’nın 20. Maddesi gereği davacı şirketin basiretli tacir gibi davranma yükümlülüğünü ihlal ettiğini ve doğan zarardan sorumlu olacağını, ekli sunulan listeye göre davacı …’ın … numaralı hesabı incelendiğinde, dava konusu dönemde diğer davalı …’na dava konusu işlemlerdeki gibi talimatla ödenen, ancak itiraz konusu yapılmayan toplam tutarı 87.172,58 TL tutarında 25 adet ödeme işlemi olduğu, davacının dava konusu ettiği işlemlerin toplamından daha çok miktarda ödemeye itirazının bulunmadığı, davacının hesabından diğer davalı …’a yapılan ödemelerin bir kısmına itiraz ederken bir kısmına itiraz etmemesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, hesabın işleyişi, yoğun para çekme/yatırma ve çek ödemeleri dikkate alındığında davacının dava konusu işlemlere icazet verdiğinin kabulü gerektiğini, ilk derece mahkemesince verilen kararın dosyada alınan bilirkişi raporlarıyla çeliştiğini, alınan 17.02.2011 ve 28.03.2012 tarihli raporlarda müvekkili bankanın özen yükümlülüğünü ihlal edecek düzeyde bir kusurunun bulunmadığının belirtildiğini, davacıların itirazları üzerine alınan 24.12.2017 tarihli raporda müvekkili bankanın kusurunun %20 olduğunun belirtildiğini, mahkemece teknik raporlara aykırı şekilde gerekçesi belirtilmeksizin ve anlaşılamayan şekilde %100 oranında kusur tespitinde bulunulduğunu, dosya kapsamında alınan bilirkişi raporunda davacı … Plastik AŞ’nin hesabından ödene birkaç kalem miktarın şirketin muhasebe kayıtlarına girmiş olabileceği belirtilmiş olmakla mahkemece bu hususun yeterince araştırılmadığını, raporla çelişkili eksik hüküm kurulduğunu, davaya konu bedellerin davacılar lehine olacak şekilde kullanılıp kullanılmadığının eksiksiz araştırılmadığını, davacılar lehine çekilen bu paraların virman/Eft yapılıp yapılmadığının incelenmediğini, raporlardaki çelişkiler giderilmeden ve raporlara itibar edilmeden karar verildiğini, davacıların dava konusu para çekim işlemlerine uzun bir süre itiraz etmemesi ve başkaca işlemler gerçekleştirmiş olmasının davacının işlemlere icazet verdiğini ortaya koyduğunu, davanın reddi gerektiğini ileri sürerek açıklanan bu nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava, davacı şirket ile davacıların davalı banka nezdindeki hesaplarından, davalı şirket eski çalışanı olan davalı … tarafından sahte talimat ödeme belgeleri düzenlenerek para çekildiği iddiasıyla uğranılan maddi zararın tazmini istemine ilişkin olup ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 344. maddesinde, istinaf dilekçesi verilirken istinaf kanun yoluna başvuru harcı ve tebliğ giderleri de dahil olmak üzere tüm giderlerin ödeneceği, bunların hiç ödenmediği veya eksik ödenmiş olduğu sonradan anlaşılırsa, kararı veren mahkeme tarafından verilecek bir haftalık kesin süre içinde tamamlanması, aksi halde başvurudan vazgeçmiş sayılacağı hususunun başvurana yazılı olarak bildirileceği, verilen kesin süre içinde harç ve giderler tamamlanmadığı takdirde, mahkemece başvurunun yapılmamış sayılmasına karar verileceği düzenlemesi yer almaktadır.
Davalı … vekili tarafından istinaf başvuru dilekçesinde talep olunan adli yardımın, Dairemiz 27/01/2021 tarihli ve 2021/1534 Esas sayılı ara kararı ile HMK’nın 334. maddesi gereği reddedilmiş, adı geçen davalı vekili tarafından ara karara karşı itiraz edilmesi üzerine Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi’nin 18/03/2022 tarihli ve 2022/3 D. İş Esas-2022/3 D.İş Karar sayılı kararı ile reddedilmek suretiyle adli yardım talebinin reddi kararı kesinleşmiştir.
Bunun üzerine Dairemizce 6100 sayılı HMK’nun 344. maddesi gereğince istinaf kanun yoluna başvuru esnasında alınması gerekli olan 1495,06 TL nispi karar harcı ile 220,70 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının ikmali için gereği yapılmak üzere ilk derece mahkemesine müzekkere yazılmış, anılan müzekkere üzerine işlem muhtırasının davalı … vekiline 27/04/2022 tarihinde tebliğ edildiği, ancak verilen bir haftalık kesin sürede muhtıra ile bildirilen istinaf nispi karar harcı ile istinaf kanun yoluna başvurma harcının yatırılmadığı bildirilmiştir.
Tüm bu nedenlerle adli yardım talebi reddedilen davalı vekili tarafından ilk derece mahkemesince bildirilen istinaf nispi karar harcı ile başvuru harcının yatırılması için HMK’nın 344. Maddesi gereği çıkarılan muhtıra ile verilen 1 haftalık kesin süre içinde işbu muhtıra ile bildirilen 1495.06 TL istinaf nispi karar harcı ile 220,70 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının tamamlanmamış olması nedeniyle 6100 sayılı HMK’nun 346/1.maddesi gereğince gerekli kararın verilmesi (Emsal mahiyette Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 26/01/2021 tarih ve 2021/85 Esas 2021/463 Karar sayılı ilamı) için dosyanın mahkemesine geri çevrilmesine, ilk derece mahkemesince HMK’nın 346/1. Maddesi gereği karar verildikten sonra ilk derece mahkemesince verilen hüküm davacılar vekili ile davalı banka vekili tarafından da istinaf edilmiş olmakla her halükarda istinaf incelemesinin yapılabilmesi için dosyanın Dairemize gönderilmesine dair aşağıdaki şekilde karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davalı … vekilinin adli yardım talebinin reddedilmiş olması ve süresi içerisinde harç yatırılmadığından 6100 Sayılı HMK’nın 346/1.maddesi gereğince gerekli ek kararın verilmesi ve tebliği için dosyanın ilk derece mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESİNE,
2-Dairemiz 1 no’lu kararı doğrultusunda karar verilmesinden sonra ilk derece mahkemesince verilen hüküm davacılar vekili ve davalı banka vekili tarafından da istinaf edilmiş olmakla, istinaf incelemesinin yapılabilmesi için dosyanın her halükarda Dairemize gönderilmesine,
Dair dosya üzerinde yapılan ön inceleme sonucunda HMK’nın 352. Maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 02/06/2022

Başkan – Üye – Üye – Zabıt Katibi –

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.