Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2021/1517 E. 2022/1044 K. 15.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2021/1517 Esas 2022/1044 Karar

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2021/1517
KARAR NO : 2022/1044

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 03/12/2020
NUMARASI : 2015/19 Esas -2020/709 Karar
DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVA : Tazminat (Rücuen Tazminat)
DAVA TARİHİ : 08/01/2015
KARAR TARİHİ : 15/09/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 25/09/2022
Taraflar arasındaki rücuan alacak istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı davalı vekili ile katılma yolu ile davacı vekili tarafından süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Rücuya esas Beyoğlu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 28.09.2009 tarih ve 2008/380 Esas-2009/339 Karar sayılı kararına konu davacı …Ltd. Şti. İle davalı … arasındaki 26.12.2005 tarihli ve 2005/88 no’lu sözleşme gereği davacı tarafından üstlenilen…İşletme Müdürlüğü’nün hizmet alanındaki abonelerin sayaç endekslerinin endeksörle okunması, periyodik sayaç değiştirme, borçtan dolayı cereyan kesme ve sayaç mühürleme hizmetlerinden doğan ifa edilen ancak bedeli ödenmeyen 7009 Kod’a (abone tahliye/mesken boş) ) ait Ocak 2006-Eylül 2007 dahil) dönemini kapsayan alacağın tahsili için başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın iptali davasında anılan mahkemece davanın kabulüne, davalının ilamsız icra takibine vaki itirazının iptali ile takibin 71.234,30 TL üzerinden devamına, takip tarihinden itibaren asıl alacağa yasal faiz yürütülmesine, davacı lehine %40 icra inkar tazminatı karşılığı 28.493,72 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınıp davacıya verilmesine, davacı için takdir edilen 7.098,74 TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacı tarafa verilmesine, 1.555,90 TL yargılama giderinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, dair verilen kararın davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 15.07.2010 tarihli ve 2010/22 Esas sayılı kararı ile onanarak kesinleştiğini, onama ilamı üzerine mahkemece hüküm altına alınan meblağın müvekkili şirket hakkında henüz icra takibi başlatılmadan 31.08.2010 tarihinde 130.000,00 TL teminat mektubu nakde çevrilerek ödendiği gibi aynı tarihte 7.012,00 TL’nin de hak sahiplerine ödendiğini, eldeki rücu davasının dayanağı mahkeme kararına konu olay dağıtım sisteminin işletilmesi ile ilgili olup davalı ile 24/07/2006 tarihinde imzalanan işletme hakkı devir sözleşmesi öncesi dönemde gerçekleştiğini ve bu olaydan doğan sorumluluğun işbu sözleşmesinin 7.4 ve 7.6. maddeleri gereği davalıya ait olduğunu ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla rücuya esas mahkeme ilamı sebebiyle dava dışı 3. kişiye ödenen Beyoğlu 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2009/339 K sayılı ilamı uyarınca müvekkili tarafından hak sahiplerine ödenmek zorunda kalınan 7.012,00 TL’nin ödeme tarihi olan 31.08.2010 tarihinden itibaren, uygulanacak olan avans faizi ile birlikte müvekkili şirkete iadesine, 130.000 TL nin (teminat mektubu) ödeme tarihinden itibaren uygulanacak olan avans faizi ile birlikte müvekkili şirkete iadesine, 2.884,95.TL bakiye karar harcının ödeme tarihinden itibaren uygulanacak olan avans faizi ile birlikte müvekkili şirkete iadesine, hazineye ödenmiş olan 4.231,31.TL temyiz harç ve masraflarının ödeme tarihinden itibaren uygulanacak olan avans faizi ile birlikte müvekkili şirkete iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; TBK’nın 73. maddesi gereği rücuya dayalı alacak davasının 2 yıllık zamanaşımına tabi olduğunu ve dava tarihi itibarıyla bu sürenin dolduğunu, özelleştirmeye ilişkin iş ve işlemleri yerine getirmekle yükümlü olan TEDAŞ’ın 24/07/2006 tarihinde şirketlerle imzalamış olduğu İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi’nin ihale şartnamesi ve hisse devir sözleşmesi ile birlikte yorumlanması gerektiğini, Özelleştirme İdare Başkanlığı’nın 04/04/2012 tarihli yazısında; devre esas bilanço düzenlemeleri yapılmak suretiyle geçmişe yönelik borç ve alacak işlemleri kesinleştirildiğinden geçmiş yıllara ilişkin olarak TEDAŞ’tan herhangi bir talepte bulunamayacağının açıkça belirtildiğini, bu durumda davacının müvekkili kurumdan herhangi bir alacağının kalmadığını, alacak davasına ilişkin talep edilen edilen bedellerin … Edaş’ın devre esas bilanço tarihi olan 28/05/2013 tarihinden önce ödenmiş olduğu anlaşıldığından söz konusu ödemelerin müvekkilinden talep edilmesinin haksız ve yersiz olduğunu, davacının işletme hakkı devri sözleşmesinin 18.6 maddesi gereği davacının müvekkilinden talepte bulunamayacağını, dava konusu edilen tutarın … Edaş’ın %100 hissesinin TEDAŞ’a ait olduğu dönemde gerçekleştirilmiş olup, devre esas bilanço kayıtlarında söz konusu bedelin davacı şirket lehine alacak olarak yer almadığını, kaldı ki dava dilekçesi ekinde ödemeye ilişkin ödeme belgesinin de ibraz edilmediğini, ayrıca rücu davasına konu edilen dava dosyasının konusu abonelik sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkin olup işletme devir hakkı sözleşmesinin 7. maddesi kapsamında değerlendirilemeyeceğini, kaldı ki işletme hakkı devir sözleşmesinin 7. maddesinin başlığı 3. kişilerin hak iddiaları olup dava konusu dayanak dosyada yer alan alacak abonelik sözleşmesi ilişkisinden kaynaklandığından bu davada 3. kişi zararından söz edilemeyeceğini, kuruluş tarihinden önce dağıtım faaliyeti bölgesinde Tedaş Genel Müdürlüğü’nün değil, ayrı tüzel kişiliğe sahip elektrik dağıtım müesseselerinin yetkili ve sorumlu olduğunu, işletme hakkı devir sözleşmesinin 7.2 maddesi uyarınca bildirim yükümlülüğünü yerine getirmeyen davacının faiz ve icra dosyası giderleri talebinin yerinde olmadığı gibi temyiz harç ve masraflarının da rücu davasına konu edilemeyeceğini, müvekkilinin rücuya dayanak mahkeme ilamı ile hüküm altına alınan bedelden sorumlu olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk derece mahkemesince iddia, savunma, bilirkişi raporuna ve toplanan tüm delillere göre; işletme hakkı devir sözleşmesinden doğan alacağın rücuan tahsili istemiyle açılan davada dava konusu alacağın devir sözleşmesinin imzalanması tarihi olan 24.07.2006 tarihinden önceki sayaç okuma bedellerine ilişkin olduğu, bilirkişi …’nin 07.04.2019 tarihli raporuna göre davacının 52.471,97.TL tutarlı alacağının bulunduğunun belirlendiği, dava konusu alacağın 24.07.2006 tarihinden önceki dönemi kapsar alacağa ilişkin olduğu, sözleşmenin 7.4 ve 7.6 maddelerinde 24.07.2006 tarihinden önceki dönemde oluşan borçlardan Tedaş’ın sorumlu olacağına dair açık hüküm bulunması nedeniyle bilirkişi raporundaki rakamlar doğrultusunda davanın kısmen kabulü gerektiği gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne 52.471,97-TL alacağın 1.532,29-TL’sinin 03/12/2019 tarihinden itibaren 50.939,29-TL’sinin 20/08/2010 tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; TBK’nın 73. maddesine göre rücu davaları için öngörülen 2 yıllık zamanaşımı süresinin geçtiğini, 6101 sy. Yasa’nın 1. ve 5. maddelerine göre eldeki davanın açıldığı tarih itibarıyla davanın zamanaşımına uğradığını, davaya konu dayanak dosyada … ile dava dışı şirket arasındaki endeks okuma işleminden kaynaklanmakta olup dağıtım faaliyetinden doğmadığını, dağıtım şirketi ile sözleşme ilişkisi bulunan dayanak dosyada davacı şirketin İHDS kapsamında 3. Kişi olarak değerlendirilmesinin mümkün olmadığını, … 1995 yılından özelleştirme tarihine kadar bağlı ortaklık sıfatı ile faaliyetini sürdüren ayrı bir tüzel kişiliği olan bir şirket vasfında olup dayanak dosyada yer alan 2005 yılında imzalanan sözleşmenin tarafı olan … tüzel kişiliği haiz İHDS öncesindeki dağıtım faaliyetlerinden doğan sorumluluğun müvekkili …’a ait olduğunun kabulünün haksız ve hukuka aykırı olduğunu, bu durumda ihtilafın İHDS’nin 7/4. Maddesi kapsamında kalmadığını, talebin bilanço düzenlemelerine, İHDS ve hisse devir sözleşmesine aykırı olduğunu, alacak davasına konu alacakların davacının bütçesinde kaldığını, gerekçeli kararda bilanço düzenlemelerine ilişkin yaptıkları açıklamalarla ilgili değerlendirme yapılmadığını, devre esas bilanço ile geçmişe yönelik borç ve alacak işlemlerinin kesinleştirildiğini, kaydi sermaye ilave edilmek suretiyle ikmal edilen borç alacak düzenlemelerinden sonra bilanço kalemlerinde değişikliğe gidilemeyeceğini, İHDS, hisse satış sözleşmesi ve ihale şartnamesinin birlikte değerlendirilmesi gerektiğini, alacak davasına ilişkin talep edilen edilen bedellerin … Edaş’ın devre esas bilanço tarihi olan 30/04/2013 tarihinden önce ödenmiş olduğu anlaşıldığından söz konusu ödemelerin müvekkilinden talep edilmesinin haksız ve yersiz olduğunu, ayrıca mükerrer ödemeye yol açacağını, davacının işletme hakkı devri sözleşmesinin 18.6 maddesi, ihale şartnamesinin 22. ve hisse satış sözleşmesinin 9.3 ve 9.4. maddeleri gereği davacının müvekkilinden talepte bulunamayacağını, dava konusu edilen tutarın … Edaş’ın %100 hissesinin …’a ait olduğu dönemde gerçekleştirilmiş olup, devre esas bilanço kayıtlarında söz konusu bedelin davacı şirket lehine alacak olarak yer almadığını, rücu davasına konu mahkeme kararında bahsi geçen alacak türünün …’a bırakılan alacaklardan olmadığını, davalı kurumun dağıtım ve perakende satış lisansı olmadığından bu davaların muhatabı olmasının da mümkün olmadığını, işletme devir hakkı sözleşmesi hükmü gereği davanın davacı şirket tarafından derhal müvekkiline bildirilmesi gerektiğini, icra takibine yol açan davacının söz konusu davaya ilişkin faizi ve icra dosyasına ilişkin giderlerini talep edemeyeceği gibi müvekkilinin vekalet ücretinden ve karara ilişkin olarak yapılan diğer masraflardan ve faizden sorumlu olmadığını, rücuya dayanak mahkeme ilamında alacağın yasal faiziyle ödenmesine hükmedildiği halde mahkemece ödeme tarihinden itibaren avans faizine hükmedilmesinin doğru olmadığını, müvekkili aleyhine hükmedilen harç, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin de hatalı olduğunu ileri sürerek açıklanan bu ve resen gözetilecek nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen kararın usulden reddine kabul olunmaması halinde davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili katılma yolu ile istinaf dilekçesinde özetle; Rücuya konu dava gereği ödenen bedellerin herhangi bir kesintiye tabi tutulmadan tümü üzerinden kabul edilmesi yerine oranlamaya dayalı olarak temyiz harç ve giderleri ile ilamdan doğan sorumluluğun belirlenmesi, ayrıca ilamdan doğan alacağın belirlenmesinde kök davada lehe hükmedilen vekalet ücreti, yargılama giderleri ile tahsil edilmeyen bu alacakların işlemiş faizinin mahsubu ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olmasının hatalı olduğunu ileri sürerek açıklanan bu ve re’sen gözetilecek nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava, davacının işletme devir hakkı sözleşmesi hükümlerine istinaden davalıya karşı rücuan alacağın tahsili istemine ilişkin olup ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dosya kapsamından; dayanak Beyoğlu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 28/09/2009 tarih ve 2008/380 Esas-2009/339 Karar sayılı kararına konu davacı …Ltd. Şti. İle davalı … arasındaki 26.12.2005 tarihli ve 2005/88 no’lu sözleşme gereği davacı tarafından üstlenilen…İşletme Müdürlüğü’nün hizmet alanındaki abonelerin sayaç endekslerinin endeksörle okunması, periyodik sayaç değiştirme, borçtan dolayı cereyan kesme ve sayaç mühürleme hizmetlerinden doğan ifa edilen ancak bedeli ödenmeyen 7009 Kod’a (abone tahliye/mesken boş) ait Ocak 2006-Eylül 2007 dahil) dönemini kapsayan alacağın tahsili için başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın iptali davasında anılan mahkemece davanın kabulüne, davalının ilamsız icra takibine vaki itirazının iptali ile takibin 71.234,30 TL üzerinden devamına, takip tarihinden itibaren asıl alacağa yasal faiz yürütülmesine, davacı lehine %40 icra inkar tazminatı karşılığı 28.493,72 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınıp davacıya verilmesine, davacı için takdir edilen 7.098,74 TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacı tarafa verilmesine, 1.555,90 TL yargılama giderinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, dair verilen kararın davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 15.07.2010 tarihli ve 2010/22 Esas 2010/9021 Karar sayılı kararı ile onanarak kesinleştiği, davacı tarafından 03.12.2009 tarihinde 67,20 TL temyiz yoluna başvurma harcı ile 3.846,70 TL temyiz nispi karar harcının ve 03.12.2009 tarihinde 35,00 TL temyiz posta masrafının yatırıldığı, Beyoğlu 4. İcra Müdürlüğü’nün 2008/15823 Esas sayılı icra takip dosyasına davalı … tarafından 20.08.2010 tarihinde 130.000,00 TL ve 02.09.2010 tarihinde 7.012,00 TL ödendiği, anlaşılmıştır.
Öncelikle dava 24/07/2006 tarihli işletme hakkının devri sözleşmesine dayandığına göre davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan TBK’nın 146. maddesinde öngörülen 10 yıllık zamanaşımı süresinin davacının ödeme yaptığı tarihler itibarıyla dolmadığı anlaşılmış olmakla davalı vekilinin zamanaşımı define itibar edilmemiştir.

Taraflar arasında akdedildiği hususunda her hangi bir ihtilaf bulunmayan 24/07/2006 tarihli İşletme Hakkı Devir Sözleşmesinin 7.1 maddesinde; sözleşmenin imza tarihinden önce başlamış idari ve hukuki ihtilafların takip edilmesi, çözüme kavuşturulması ve bundan kaynaklanan her türlü sorumluluğun …’a ait olduğu, 7.4 ve 7.6 maddesinde de; dağıtım faaliyetinin … tarafından yürütüldüğü dönemde bu faaliyetler nedeniyle üçüncü kişiler tarafından ileri sürülecek her türlü talebin muhatabının … olduğu hükme bağlanmıştır.
Somut uyuşmazlıkta davacı tarafından icra dosyasına yapılan ödeme İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi’nin imzalandığı 24/07/2006 tarihinden önceki döneme kısmen isabet eden rücuya esas mahkeme kararının davacısı olan 3. Kişinin davacı şirket ile imzalamış olduğu 26.12.2005 tarihli ve 2005/88 no’lu sözleşme gereği davacı tarafından üstlenilen…İşletme Müdürlüğü’nün hizmet alanındaki abonelerin sayaç endekslerinin endeksörle okunması, periyodik sayaç değiştirme, borçtan dolayı cereyan kesme ve sayaç mühürleme hizmetlerinden doğan ifa edilen ancak bedeli ödenmeyen 7009 Kod’a (abone tahliye/mesken boş) ) ait Ocak 2006-Eylül 2007 dahil) dönemini kapsayan alacağın tahsili için başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın iptali davası olup eldeki dava kısmen işletme hakkı devir sözleşmesinin imzalandığı tarihten önceki olaya dayanmaktadır. Zira, rücuya esas itirazın iptali davasında davacı … ile dava dışı 3. Kişi şirket arasında imzalanan 26.12.2005 tarihli sözleşmeye istinaden dava dışı 3. Kişinin davacıya verdiği hizmet kapsamında 7009 Kod’a (abone tahliye/mesken boş) ) ait Ocak 2006-Eylül 2007 dahil) dönemini kapsayan alacağın tahsili talep edilmiş olmakla, talep olunan dönemin başladığı 01.01.2006 tarihinden ancak işletme hakkı devir sözleşmesinin imzalandığı 24.07.2006 tarihine kadar olan dönem için davalı …’ın İHDS’nin İHDS’nin 7.4 ve 7.6 maddeleri gereğince davacının ödediği tüm bedeli davalıdan rücuen talep ve dava hakkı bulunmaktadır. Nitekim ilk derece mahkemesince yargılama sırasında ilk olarak alınan mali müşavir bilirkişi tarafından düzenlenen 13.02.2017 tarihli ek raporda ve taraf vekillerinin itirazları üzerine elektrik mühendisi bilirkişiden alınan 07.05.2015 tarihli raporda; rücuya esas davada talep olunan Ocak 2006-24.07.2006 tarihleri arasında talep edilebilecek toplam hizmet bedeli 27.898,37 TL olarak hesaplanmış, karar tarihine kadar ve ödeme tarihine kadar işlemiş faizi ve ferileri ile birlikte davacının rücu edebileceği miktar 50.939,29 TL olarak belirlenmiş, taraf vekillerinin itirazları üzerine elektrik mühendisi bilirkişi …’den usul ve yöntemine uygun olarak alınan Dairemizce dosya kapsamına, oluşa uygun, objektif ve hüküm kurmaya ve denetime elverişli bulunan bilirkişi raporunda; önceki raporlarda kabul edilen ve benimsenen yöntem doğrultusunda ve bu defa davacı tarafından ödenen temyiz başvuru harcı da dahil edilerek; takip konusu kesinleşen mahkeme ilamı uyarınca borç miktarı KDV dahil 71.234,30 TL olduğu dikkate alındığında davacının dava konusu rücu edebileceği döneme ait belirlenen 27.898,37 TL’nin kesinleşen mahkeme ilamıyla hüküm altına alınan 71.234,30 TL’ye oranlanması suretiyle rücu edilebilecek alacak miktarının toplam ödenen miktarın %39,16’sına karşılık geldiği tespit edilerek bu oranın yargılama kapsamında yapılan tüm ödemelerde yapılan hesaplamalarda dikkate alınması suretiyle rücu edilebilecek bedelin toplam 52.471,97 TL olarak bildirilmiş, ilk derece mahkemesince alınan bu raporda belirlenen miktar üzerinden davanın kısmen kabulüne karar verilmesi, taraflar arasındaki 24.07.2006 tarihli İHDS sözleşmesinin hükümleri gözetildiğinde hakkaniyete uygun ve makul olarak değerlendirilmiş, anılan bilirkişi raporuna göre ilk derece mahkemesince hüküm kurulmasında herhangi herhangi bir isabetsizlik görülmemiş, davalı vekilinin istinaf, davacı vekilinin katılma yolu ile istinaf sebeplerinin reddi gerekmiştir. Ayrıca, rücuen alacağa dayanak davadaki uyuşmazlığın dağıtım tesislerinin mülkiyetine ilişkin olmaması karşısında sözleşmenin 7.2 maddesi uyarınca davacının ihbar yükümlülüğü de bulunmamaktadır. Bu nedenle davalı vekilinin istinaf başvurusunun reddi gerekmiştir. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 23/03/2016 tarih 2015/13510 esas 2016/3219 karar sayılı emsal içtihadı).
Davalı vekilinin açılan davada avans faizi uygulanamayacağı, dava tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmesi gerektiğine yönelik istinaf sebebine gelince; rücuen tazminat talebi, başkasına ait bir borcu yerine getiren kişinin mal varlığında meydana gelen kaybı gidermeye yönelen tazminat niteliğinde olup, davacının mal varlığındaki eksilme ödeme tarihinde gerçekleştiğinden ödeme gününden itibaren her iki tarafta tacir olduğundan avans faizi talep edebilir (Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 13/04/2016 tarih ve 2016/2239-2016/4044 E.-K. sayılı emsal kararı). O halde ilk derede mahkemesince rücuya esas toplam 52.471,97-TL alacağın 1.532,29-TL’sinin 03/12/2019 tarihinden itibaren 50.939,29-TL’sinin 20/08/2010 tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesinde de bir isabetsizlik görülmemiştir.
Öte yandan, hisse Satış Sözleşmesi’nin 9.4. maddesinde “…İşletme Hakkı Devir Sözleşmesindeki hükümler saklı kalmak kaydıyla”, 22. maddesinin f bendinde “Alıcı ihale konusu hisseleri devir aldığı tarihten önceki döneme ilişkin olarak İşletme Hakkı Devir Sözleşmesindeki hükümler saklı kalmak kaydıyla…” hükümleri yer almaktadır. Anılan hükümler gözetildiğinde Hisse Satış Sözleşmesi karşısında İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi’nin öncelikle uygulanacağı anlaşıldığından davalı vekilinin bu hususa yönelik istinaf itirazlarına itibar edilmemiştir.
Diğer taraftan, ilk derece mahkemesince davanın kısmen kabul edildiği 52.471,97 TL üzerinden davacı lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13. maddesi gereği hükmedilen 7.621,00 TL nispi vekalet ücreti ve hüküm altına alınan miktardan hesaplanan 3.584,29 TL’den peşin alınan 2.461,36 TL’nin mahsubu ile bakiye 1.122,93 TL’nin davalıdan tahsiline, davada kabul ve ret oranı gözetilerek 1.191,00 TL toplam yargılama giderinin 433,59 TL kısmının davanın açılmasına sebebiyet veren ve haksız çıkan davalıdan tahsiline karar verilmesinde de herhangi bir hata görülmemiştir.
Sonuç olarak yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı vekilinin istinaf, davacı vekilinin katılma yolu ile istinaf başvuru kanun dilekçelerinde yer verdikleri itirazların yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince davalı vekilinin istinaf, davacı vekilinin katılma yolu ile istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İstinafa başvuran davalı vekilinin istinaf davacı vekilinin katılma yolu ile istinaf istinaf başvurularının Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun ilgili Tarifesi hükümleri gereği istinafa başvurusunda haksız çıkan davalı taraftan alınması gereken 3.584,29 TL istinaf maktu karar harcından başlangıçta alınan 896,07 TL’nin mahsubu ile bakiye 2.688,22 TL’nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun ilgili Tarifesi hükümleri gereği katılma yolu ile istinafa başvurusunda haksız çıkan davacı taraftan alınması gereken 80,70 TL istinaf maktu karar harcından başlangıçta alınan 59,30 TL’nin mahsubu ile bakiye 21,40 TL’nin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
4-İstinaf aşamasında taraflarca yapılan giderlerin kendileri üzerinde bırakılmasına, varsa kullanılmayan gider avansının istek halinde kendisine iadesine,
5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından taraflar yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda uyuşmazlık konusu miktar dikkate alındığında HMK’nın 362. maddesi gereğince kesin olmak üzere, tarafların yokluğunda oy birliği ile karar verildi.15/09/2022

Başkan- Üye – Üye – Zabıt Katibi-

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.