Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2021/1507 E. 2022/1700 K. 21.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2021/1507 Esas 2022/1700 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/1507
KARAR NO : 2022/1700

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/06/2021
NUMARASI : 2020/639 Esas 2021/424 Karar
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA KONU : Tazminat
DAVA TARİHİ : 21/12/2020
KARAR TARİHİ : 21/12/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 21/12/2022

Taraflar arasındaki kasko sigorta poliçesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükme karşı davacı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkiline ait olan … plakalı aracın ticari kaskoya davalı şirketçe sigortalandığını, araçta oluşan hasar nedeniyle Ankara 1.Sulh Hukuk Mahkemesinin 2017/8 D.İş sayılı dosyasında tespit raporu alındığını, akabinde Sigorta Tahkim Komisyonu’na başvurulduğunu 11/07/2017 tarih 2017/31002 sayılı kararı ile 86.000,00 TL’nin davalıdan tahsiline karar verildiğini, kararı davalının istinaf ettiğini, Bölge Adliye Mahkemesi kararı gereğince itiraz hakem heyeti kararının kaldırılmasına karar verildiği, kararın İstanbul 5.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/5385 D.İş sayılı dosyasına kaydedildiğini, itiraz hakem heyeti 28/09/2017 tarih 2017/İHK 3752 kararı ile itiraz hakkında esastan bir karar verilmesine yer olmadığına, tahkim yargılamasının sona erdirilmesine karar verildiğini belirterek, rapor ile tespit edilen 86.000,00 TL hasar bedelinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; açılan davayı kabul etmediklerini, Sigorta Tahkim Komisyonundaki davaya konu kaza ile dava dosyasındaki kazanın aynı olay olduğunu, kaza tarihinin 12/01/2017 olup 2 yıllık zaman aşımı söz konusu ve dolduğunu belirterek, davanın zaman aşımından reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; dava konusu rizikonun 12.01.2017 tarihinde gerçekleştiği, davacının, sigorta şirketine 04.02.2017 tarihinde başvurmuş olup zaman aşımı süresinin 22.03.2017 tarihinde başladığı dikkate alındığında dava 21.12.2020 tarihinde açıldığı, davalı vekilinin, yasal süresinde zamanaşımı itirazında bulunduğu, buna göre 22.03.2019 itibariyle iki yıllık zamanaşımı süresinin dolduğunun kabulü gerektiği, dosya içeriğine göre zamanaşımını kesen ve durduran nedenlerin bulunmadığı, davalı şirket tarafından tazminatın ödeneceği, intiba yaratılarak zaman aşımı süresinin dolmasına neden olunduğuna dair bilgi ve belge sunulmadığı, sigorta tahkim komisyonuna yapılan başvurunun zamanaşımını kesen nedenlerden olmadığı anlaşıldığından zamanaşımı def’inin kabulü ile davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesinin kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu,
Aynı uyuşmazlığa ilişkin olarak 28/02/2017 tarihinde Sigorta Tahkim Komisyonunun 2017/11702 Esas sayılı dosyasıyla dava açıldığını, dava açmakla zaman aşımı süresinin kesildiğini, bu nedenle zaman aşımını kesen bir durum bulunmadığı yönündeki ilk derece mahkemesi gerekçesinin hatalı olduğunu, Sigorta Tahkim Komisyonu tarafından yapılan yargılama neticesinde tesis edilen kararın ilam niteliğinin bulunduğunu ve icraya verilebildiğini, Sigorta Tahkim Komisyonuna açılan davaların zaman aşımını kesip kesmeyeceğine ilişkin ayrıca müstakil düzenleme bulunmadığını, bu hususun genel hükümler ile değerlendirilmesi gerektiğini, Sigorta Tahkim Komisyonu tarafından yapılan yargılama sonucu el çekme işleminin 22/11/2020 tarihi olduğunu, davanın ise 21/12/2020 tarihinde açıldığını ve süresinde bulunduğunu, bu nedenlerle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesine karşı vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; kasko poliçesi kapsamında oluşan hasarın tahsili istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
2918 sayılı KTK’nın 109/4 maddesinde, “Motorlu araç kazalarında tazminat yükümlülerinin birbirlerine karşı rücu hakları, kendi yükümlülüklerini tam olarak yerine getirdikleri ve rücu edilecek kimseyi öğrendikleri günden başlayarak 2 yılda zamanaşımına uğrar” hükmü düzenlenmiş olup,
Kara Araçları Kasko Sigortası Genel Şartlarının zamanaşımı başlığını taşıyan C.10 maddesinde ise, “sigorta sözleşmesinden doğan bütün talepler alacağın muaccel olduğu tarihten itibaren 2 yılda zamanaşımına uğrar” hükmüne yer verilmiştir.
Dosya kapsamına göre, zaman aşımı süresi kaza ve hasar tarihi olan 12/01/2017 tarihinden itibaren işlemeye başlayacaktır.
Zamanaşımı, alacak hakkının belli bir süre kullanılmaması yüzünden dava edilebilme niteliğinden yoksun kalmasını ifade eder. Bu tanımdan da anlaşılacağı üzere zamanaşımı, alacak hakkını sona erdirmeyip sadece onu “eksik bir borç” haline dönüştürür ve “alacağın dava edilebilme özelliği”ni ortadan kaldırır.
6098 Sayılı TBK’nın 154. maddesinde (818 sayılı BK. 133) zamanaşımını kesen nedenler gösterilmiştir. Aynı maddenin 2.fıkrası uyarınca, dava açılması veya hakeme başvurulması zamanaşımını kesen nedenlerdendir. Kanunun 156. maddesi ise, zamanaşımının kesilmesi halinde yeni bir sürenin işlemesi gerektiğini açıkça belirtmiştir.
Somut olayda, davacı yanca davalı sigorta şirketi nezdinde kasko poliçesi bulunan … plakalı aracın 12/01/2017 tarihinde meydana gelen tek taraflı kaza sonucu hasarlandığından bahisle poliçe teminatında kalan hasarın tahsili istemine yönelik olarak işbu dava açılmıştır.
Hal böyle olunca, yukarıda açıklanan maddi ve hukuksal olgulara göre davacı taraf davaya konu alacağın davalı sigorta şirketi aleyhine 28/02/2017 tarihinde Sigorta Tahkim Komisyonu nezdinde başvuruda bulunduğu, sigorta tahkime yapılan başvurunun Sigorta Tahkim Komisyonun 2017/11702 esasını aldığı, 11/07/2017 tarihinde Sigorta Tahkim Komisyonu tarafından 86.000,00 TL’nin tahsiline yönelik olarak karar verildiği, davalı yanın itirazı üzerine 28/09/2017 tarihinde İtiraz Hakem Heyetince 2017/3752 sayılı kararı ile davalı yanın itirazının reddine karar verildiği, itiraz hakem heyeti kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulduğu, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi’nin 2019/349 Esas 2020/482 Karar sayılı ilamı ile itiraz hakem heyeti kararının kaldırılmasına ve dosyanın incelenmesi için sigorta tahkim komisyonuna gönderildiği, Sigorta Tahkim Komisyonunca bu kez kaldırma kararı gereğince uyuşmazlık dosyasına ilişkin itiraz hakkında esastan bir karar verilmesine yer olmadığına ve tahkim yargılamasının sona erdirilmesine dair karar verilmiş olup, bu kez davacı yanca 21/12/2020 tarihinde eldeki dava açılmıştır. 6098 sayılı TBK 154/2.maddesi gereğince başlatılan tahkim yargılaması ile zamanaşımının kesildiği ve yeni bir sürenin başladığı, aynı Yasanın 156.maddesi gereğince de yeni bir süre işlemeye başladığı, dolayısıyla eldeki dava tarihi olan 21/12/2020 tarihi itibariyle 2 yıllık zamanaşımı süresinin dolmadığı gözetilerek işin esasına girilmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
Sigorta tahkime başvurunun ve tahkimde geçen sürenin zaman aşımını kesmediğinin kabulü; alternatif çözüm yöntemini öneren kanun sisteminin hak sahibini yanıltma sonucunu doğurur. Somut olayda olduğu gibi tahkim süreci ancak mahkemece yapılacak işlemler olması nedeniyle davacı aleyhine sonuçlandığı takdirde adli yargıda açılan davanın zaman aşımı nedeniyle reddine karar verilmesi davacının AİHM’nin 6.maddesi ve Anayasa Mahkemesi’nin 36.maddesi gereğince teminat altına alınan adil yargılanma hakkını ihlali niteliğinde olur.
Tüm bu nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, kaldırma sebep ve şekline göre davacı vekilinin öteki istinaf sebeplerinin incelenmesine yer olmadığına, dosyanın HMK’nın 353/1-a-6. maddesine göre yeniden esası hakkında bir karar verilmek üzere mahkemesine iadesine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/(1)-a.6 maddesi gereğince KABULÜNE,
2-Ankara 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 24/06/2021 tarih ve 2020/639 Esas 2021/424 Kararsayılı Kararının KALDIRILMASINA,
3-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-Kaldırma kararının sebep ve şekline göre davacı vekilinin öteki istinaf sebeplerinin incelenmesine yer olmadığına,
5-İstinafa başvuran davacı taraftan peşin alınan toplam 59,30 TL istinaf maktu karar harcının talep halinde kendisine iadesine,
6-İstinafa başvuran davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince verilecek kararda dikkate alınmasına,
7-İstinaf incelemesi sırasında duruşma yapılmadığından başvuran davacı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/(1)-a.6 maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.21/12/2022

Başkan- Üye – Üye – Zabıt Katibi

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.