Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2021/1485 E. 2023/1421 K. 18.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2021/1485 Esas 2023/1421 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/1485
KARAR NO : 2023/1421

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/03/2021
NUMARASI : 2019/225 Esas 2021/219 Karar
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALILAR :
DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 08/05/2019
KARAR TARİHİ : 18/10/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 15/11/2023

Taraflar arasındaki tazminat istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı taraf vekillerince vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalılar tarafından zarara uğratıldığını, bu durumun SPK Denetleme Dairesi Başkanlığının kurul karar bildirimi konulu yazısıyla tespit edildiğini, müvekkilinin faaliyeti ve kuruluş amaçlarıyla ilgili olmayan, grup şirketleriyle de bir bağlantısı kurulamayan İpek ailesinin ve … … ile çalışan yönetim ve sözleşmesel ilişkisi olmayan üçüncü kişilerin yetkililer tarafından gerekçeleri izah edilemeyen kişisel nitelikte olan ihtiyaçları ve ticari teamüle de uygun olmayan harcamalarının müvekkili tarafından karşılanılması yoluyla … aracılığıyla içeriği ulaşım, konaklama, gezi, araç kiralama vb. açıklamalarla düzenlenen faturalar yoluyla denetleme rapor tarihi olan 18/09/2018 tarihi itibarıyla en az 1.080,47 TL tutarında sermaye ve/veya mal varlığı kaybına uğratıldığının belirtildiğini belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere en az 1.080,47 TL zararın her bir davalıdan denetleme rapor tarihi olan 18/09/2018 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkillerini davacı şirketin asıl kurucusu, hakim hissedarı ve yöneticisi olduklarını, tedbiren şirket yönetimine atanan yöneticilerin basiretli tacir gibi davranma yükümlülüğüne aykırı hareket ettiklerini, bildirim yazısında geçen iddia konusu faturaların neler olduğunun araştırılmadığını, iddiaların somut delile ve gerekçelere dayanmadığını bildirerek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, Sermaye Piyasası Kurulu Denetleme Dairesi Başkanlığı tarafından davacı şirkete gönderilen 21/01/2019 tarihli kurul karar bildirimi konulu yazıda davacı şirketin faaliyeti ve kuruluş amaçları ile ilgili olmayan, grup şirketleri ile bağlantısı kurulamayan, davacı şirketle sözleşmesel ilişkisi olmayan üçüncü kişilerin harcamalarının davacı şirket tarafından üstlenilmesi yoluyla denetleme rapor tarihi itibariyle en az 1.080,47 TL sermaye ve/veya mal varlığı kaybına uğratıldığı, davacı şirketin tüm faaliyet ve işlemlerinde en üst düzeyde yetkili olan dönemin yönetim kurulu üyeleri davalıların sorumluluğu bulunduğunun ifade edildiği, kurul karar bildiriminde belirtilen 18/09/2018 tarihli Sermaye Piyasası Kurulu Denetleme Dairesi tarafından düzenlenen raporda ise 01/01/2011 – 26/10/2015 dönemine ilişkin olarak davacı şirket adına seyahat ile ilgili … A.Ş. tarafından düzenlenen 75 adet faturadan 695,98 TL bedelli 3 adet faturada adı geçenlerle ilgili herhangi bir bilgiye ulaşılamadığı, bu çerçevede nedeni izah edilemeyen bilet maliyetlerine davacı şirket tarafından katlanıldığının belirtildiği, davacı şirketin 2014 yılı ticari defter kayıtlarında dava konusu edilen faturaların kayıtlı olduğu, bilirkişi heyetince fatura tarihlerine 30 gün ilave edilerek 695,98 TL’nin 18/09/2018 denetim raporu tarihine kadar avans faiz oranı üzerinden hesaplanan işlemiş faiz tutarı 348,11 TL olarak hesap edilmekle 3 faturaya ilişkin toplam 695,98 TL davacı şirket zararından yönetici sorumluluğuna dayalı olarak davalıların sorumlu olduğu sonuç ve kanaatine varıldığı, davacı tarafından faiz alacağı müddeabihe dahil edildiğinden varlığı ve miktarı kanıtlanan 695,98 TL tazminat ve 348,11 TL işlemiş faiz yönünden açılan davanın kısmen kabulüne karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, 695,98 TL tazminat, 348,11 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 1.096,27 TL’nin, 695,98 TL’sine 18/09/2018 tarihinden itibaren avans faizi işletilmek suretiyle davalılardan müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine, davacının fazlaya ilişkin talebinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; zorunlu arabuluculuk yoluna müracaat edilmiş olup, davalılar … veya vekilinin toplantıya mazeret bildirmeksizin katılmadığını, mahkemece toplantıya katılmayan yan ve vekili lehine yasaya aykırı olarak yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedildiğini, dava konusu kısmen kabul karar taraflarınca istinaf edilmiş olsa da, mahkemece istinaf taleplerinin aksi yönünde karar verilmesi halinde dahi, yasa hükmünün yerel mahkemece göz ardı edilmesinden dolayı kararın bu bağlamda kaldırılması gerektiğini, taraflardan birinin geçerli bir mazeret göstermeksizin ilk toplantıya katılmaması sebebiyle arabuluculuk faaliyetinin sona ermesi durumunda toplantıya katılmayan tarafın son tutanakta belirtileceğini, bu taraf davada kısmen veya tamamen haklı çıksa bile yargılama giderinin tamamından sorumlu tutulacağını, ayrıca bu taraf lehine vekalet ücretine hükmedilmeyeceğini, fakat mahkemece Kanun’un hükmüne aykırı şekilde kısmen kabul kararı neticesinde davalı lehine vekalet ücretine hükmedildiğini, dava şartı zorunlu arabuluculuk toplantısına katılmayan davalı yararına vekalet ücretine mahkemece hükmedilmesi Kanun’un açık düzenlemesine aykırılık teşkil ettiğini, bu nedenle mahkeme kararının bu açıdan istinaf incelemesi sonucunda kaldırılması gerektiğini, müvekkilinin davalılar tarafından zarara uğratıldığının sabit olduğunu, mahkemece eksik rapora itibar edilerek hükmün hesaplama tutarı açısından eksik tesis edildiğini, mahkemece karara dayanak alınan bilirkişi raporunda SPK denetim raporu’nda da hesaplama detaylarının belirtildiğini, talep edilen adat faizinin açıkça göz ardı edildiğini, bu konuda itirazları olmasına rağmen hiçbir şekilde mahkemece hesaplama yapılmaksızın karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, 21/01/2019 tarihli SPK yazısındaki tespitlere göre müvekkilinin faaliyeti ve kuruluş amaçları ile ilgili olmayan, grup şirketleriyle de bir bağlantısı kurulamayan, …’nin ve … … ile çalışan, yönetim ve sözleşmesel ilişkisi olmayan 3. kişilerin, yetkililer tarafından gerekçeleri izah edilemeyen kişisel nitelikte olan ihtiyaçları ve ticari teamüle de uygun olmayan harcamalarının müvekkil şirket tarafından karşılanılması yoluyla, … aracılığıyla içeriği ulaşım, konaklama, gezi, araç kiralama vb. açıklamalarla düzenlenen faturalar yoluyla denetleme raporu tarihi olan 18/09/2018 tarihi itibarıyla en az 1.080,47 TL tutarında sermaye ve/veya malvarlığı kaybına uğratıldığı belirtildiğini, fakat mahkemece karara esas alınan bilirkişilerin raporu hesaplama yönünden eksik olup faiz hesaplamasına dair itirazlarının mahkemece karşılanmadığını, halbuki dosyadaki SPK denetleme raporunda adat faizine dair hesaplama yöntemi, verileri ve detayları da gösterildiğini, eksik hesaplamalar nedeniyle kararın adat faizi açısından istinaf incelemesi neticesinde kaldırılması gerektiğini, diğer yandan mahkemece hesaplamalar kısmında eksik hesaplama yapıldığını, gerekçeli kararda da sehven hesaplamaların farklı yer verildiğini, bu hususlar yönünden istinaf incelemesi neticesinde yerel mahkeme kararının kaldırılması gerektiğini belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
Davalılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; zamanaşımı itirazına dair verilen kararın yerinde olmadığını, zararın oluştuğu iddia olunan fatura ve işlem tarihleri dikkate alındığında alacak iddiasında bulunabilmek için gereken iki ve beş yıllık zaman aşımı sürelerinin geçtiğini, genel kurulun ibra kararları, TTK’nun 553. maddeye dayanarak sorumluluk davası açılabilmesinin önünde hukuki engel olduğunu, ibra kararı karşısında dava şartı ve hukuki yarar yokluğundan davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, TMSF idaresindeki davacı şirket de dahil olmak üzere … Holding bünyesindeki şirketlerin ekonomik ve finansal işlemlerinin tamamı, kayyım atama tarihi olan 26/10/2015 gününe kadar, TTK ve SPKN’unda yer alan yasal düzenlemelere uygun olarak gerçekleştirildiğini, … Grubunda yer alan halka açık şirketlerin tamamının SPK’nın akreditasyon listesinde yer alan uluslararası bağımsız denetim kuruluşu … A.Ş. tarafından denetlenerek, uygunluk raporu verildiğini, söz konusu raporların SPK’nın elinde mevcut olduğunu, şirketlerin kayyımların eline bırakıldığından bahse konu denetim raporları işbu davayı açan kayyımların elinde de bulunduğunu, hükme esas alınan bilirkişi raporlarında sadece SPK Denetleme Dairesi Başkanlığı’nın denetleme raporu ve ekleriyle sınırlı olarak inceleme içerdiğini, şirket kayıtlarının, fatura ve belgelerinin yerinde incelenmesiısı talep edildiğini, Sermaye Piyasası Kurulu Başkanlığı ile müvekkilleri arasında devam etmekte olan pek çok dava bulunduğunu, davaya konu denetleme dairesi raporunun taraflı ve objektif kriterlerden uzak olduğunu, ayrıca SPK raporunun TMSF tarafından atanan kayyumların verdiği cevabi yazılar ve bilgilendirmelere dayalı olarak hazırlandığını, SPK’nın söz konusu denetleme raporunu pek çok veriye ulaşamadan ve yeterli araştırma yapmadan, afaki, subjektif yorumlar yapmak suretiyle tanzim ettiğinin açık olduğunu belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; anonim şirket yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğu nedeniyle tazminat istemine ilişkindir.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 24/11/2016 tarihli ve 6763 sayılı Kanun’un 41. maddesi ile değiştirilen 341/2. fıkrasında öngörülen kesinlik sınırı üç bin Türk Lirasıdır. 01/01/2021 tarihinden itibaren ise bu sınır 5.880,00 TL’dir. İlk derece mahkemesince davacının en az 1.080,47 TL zarara uğradığı iddiasıyla açılan tazminat davasında davanın kısmen kabulüne, 695,98 TL tazminat ile 348,11 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 1.096,27 TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Davaya dayanak yapılan SPK raporunda işbu dava konusu zarara sebep olan 3 adet faturanın toplam 695,98 TL olup, zararın ise en az 1.080,47 TL olduğu tespit edilmiştir. Davacı vekilinin istinafa konu ettiği miktar, SPK raporundaki dayanak fatura miktarları (toplam 695,98 TL) gözetildiğinde kesin olduğu gibi, davalı vekilinin istinafa konu ettiği miktarda 1.096,27 TL olup, 25/03/2021 tarihli karar kesin niteliktedir. Kesin olan kararlara karşı HMK’nun 346/1. maddesi hükmü uyarınca ilk derece mahkemesince istinaf dilekçesinin reddine karar verilebileceği gibi, HMK’nun 352. maddesi gereğince yapılan ön inceleme neticesinde Bölge Adliye Mahkemesince de bu yönde karar verilebilir. Bu karar usule ilişkin nihai bir karardır. (Tolga Akkaya, Medeni Usul Hukukunda İstinaf sayfa 176)
Tüm bu nedenlerle HMK’nun 352. maddesindeki düzenleme gereğince mahkeme hükmünün kesin olması nedeniyle taraf vekillerinin istinaf başvurularının usulden reddine karar vermek gerekmiştir. Bölge Adliye Mahkemesince verilen bu usulden red kararına karşı miktar gözetildiğinden temyiz yolu açık değildir. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 05/01/2018 tarih ve 2017/3597 Esas 2018/5 Karar sayılı ilamı).

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;

1-İlk derece mahkemesi hükmünün HMK’nun 341/2. maddesi gereğince miktar itibarıyla kesin olduğundan taraf vekillerinin istinaf başvurularının ayrı ayrı USULDEN REDDİNE,
2-Davacı tarafından yatırılan harç bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
3-Davalılar tarafından yatırılan 162,10 TL istinaf başvuru harcı ile 59,30 TL istinaf karar harcının üzerinde herhangi bir tedbir, haciz, ihtiyati haciz, kısıtlama veya el koyma kararı vb. iadeyi engeller bir kayıt bulunmadığı takdirde ve talep halinde davalılara iadesine,
4-Taraflar tarafından yapılan istinaf giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına,

Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda uyuşmazlık konusu miktar dikkate alındığında HMK’nun 362(1)-a maddesi gereğince kesin olmak üzere, tarafların yokluğunda oy birliği ile karar verildi. 18/10/2023

Başkan- Üye – Üye – Zabıt Katibi

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.