Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2021/1480 E. 2021/1652 K. 30.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi …

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR
….

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 31/03/2021
NUMARASI ….
DAVA TARİHİ : 03/08/2017
KARAR TARİHİ : 30/12/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 30/12/2021

Taraflar arasındaki ticari satımdan kaynaklanan alacak istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın usulden reddine yönelik olarak verilen hükme karşı davacı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili tarafından Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin …. Esas sayılı dosyasıyla davalı …ed Şirketi ve dava dışı ortaklar … ve … aleyhinde alacak davası açıldığını, davada alınan bilirkişi ek raporu doğrultusunda davanın birleştirme talebiyle açılması zorunluluğu doğduğunu, davalı şirketle zorunlu arabuluculuk kapsamında işbu davadan önce, arabulucu… tayin edildiği arabuluculuk dosyasında yapılan görüşmede anlaşmaya varılamadığını, müvekkili …, …ed Şirketi’nin ortaklarından biri ve yetkilisi olduğunu, Ankara 59. Noterliği’nin 30/04/2015 tarihli ve … yevmiye numaralı sözleşmesi ile hissesini devrettiğini, 67 adet hisse …’a, 67 adet hisse …’ya devir ve temlik edildiğini, 10/04/2015 tarihinde, şirket ortakları …, … ve müvekkili … tarafından mutabık kalınan hususlar tutanakla tanzim edilip imza altına alındığını, tutanakla belirlenen kuruluş masrafları, ödenmiş sermaye, ücret alacağı ve oluşacak karın müvekkiline düşen hisse bedeli alacaklarının ödenmediğini, birleştirilmesi istenen davada alınan 12/03/2019 tarihli bilirkişi ek raporunda; müvekkili …’in 10/04/2015 hisse devri itibariyle ortaklara borçlar hesabındaki işlemlerden dolayı 64.091,68 TL alacaklı gözüktüğünü, bu alacağa karşılık 30/04/2015 tarihinde 2.000,00 ödeme yapıldığı, 59.091,68 TL miktarın kasadan davacıya ödeme kaydı yapıldığını, ancak makbuz veya banka dekontu ibraz edilmeden hesabın hileli yola kapatıldığını, müvekkiline bu ödemenin yapıldığına dair bilgi ve belge bulunmadığını, müvekkilinin ortaklara borçlar hesabındaki işlemler nedeniyle toplamda 62.091,68 TL alacaklı bulunduğu tespit edildiğini, ortaklara borçlar hesabında görünen ve kasadan ödeme kaydı yapılan 59.091,68 TL miktar müvekkiline ödenmediğini, ticari defter ve kayıtlarda bu bedelin müvekkiline ödendiğine dair imzasını taşır makbuz ya da banka dekontu bulunmayıp bu durum bilirkişilerce de tespit edilmediğini, bu durumda davalıların müvekkiline, hileli ödeme kaydı yapılan ancak ödenmeyen 59.091,68 TL ve bakiye 3.000,00 TL olmak üzere toplam 62.091,68 TL ortaklara borçlar hesabı nedeniyle borcu bulunduğunu, açıklanan nedenlerle davalı şirket yetkilileri tarafından, 59.091,68 TL miktarın müvekkile kasadan ödeme kaydı yapılmasına ilişkin hileli muhasebe işleminin iptaliyle, ortaklara borçlar hesabındaki işlemler nedeniyle müvekkilin 62.091,68 TL alacağının davalı şirketten işleyecek avans faiziyle birlikte tahsilini talep etme zorunluluğu hasıl olduğunu ileri sürerek, davalı şirketin ortaklara borçlar hesabındaki 59.091,68 TL tutarlı davacı alacağının kasadan ödeme kaydı yapılmasına ilişkin hileli muhasebe işleminin iptaline, ortaklara borçlar hesabındaki işlemler nedeniyle müvekkilinin alacaklı olduğunu iddia ederek fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 62.091,68 TL’nin hileli ödeme kaydı yapıldığı 31/05/2015 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı şirketten tahsili ile davacı müvekkile ödenmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; 7155 sayılı kanun ile 6102 sayılı TTK’na eklenen 5/A maddesinin yürürlük tarihi olan 01.01.2019 tarihinden sonra açılmış olduğu, davacıya, 6325 sayılı yasanın 18/A-2 maddesi gereğince verilen kesin süreye rağmen, dava açılmadan evvel arabuluculuğa müracaat edildiğine dair dava dilekçesinde beyan bulunmakta ise de arabuluculuk tutanağının mahkemeye sunulmadığı gerekçesiyle davanın 6102 Sayılı TTK’nın 5/A ve 6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-2 maddesi ile HMK’nın 114/2 ve 115/2 maddeleri uyarınca dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 18/11/2020 tarihli 2 no’lu ara kararın kesin süre şartlarını taşımadığını, ara kararın incelediğinde taraflarına bir haftalık kesin süre verildiğini, ancak kesin sürede sunulmaması halinde yapılması zorunlu olan ihtaratın ara kararda mevcut olmadığını, usul ekonomisi ilkesi gereğince taraflarınca…. arabuluculuk son tutanağının onaylı örneği alınarak işbu istinaf başvuru dilekçesinin ekinde ibraz edildiğini bildirerek ilk derece mahkemesi karanının kaldırılmasını istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; alacak istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
7155 sayılı kanunla 6102 sayılı TTK’nuna eklenen 5/A.maddesi uyarınca ticari davalardan, konusu bir miktarın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.
Davacı yanca Ankara 12. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/310 Esas 2019/769 Karar sayılı dosyasında davalı şirket aleyhine açılan alacak davasının mahkemenin 05/07/2019 tarihli kararı ile Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/538 Esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine karar verildiği, Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/538 Esas sayılı dosyası üzerinden yapılan yargılama sırasında mahkemece 18/11/2020 tarihli duruşmada verilen 2 no’lu ara karar ile davacı tarafa birleşen 12. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/310 Esas sayılı davası ile açmış oldukları davada arabuluculuk son tutanağının aslını sunmaları için 1 haftalık kesin süre verilmesine karar verildiği, 31/03/2021 tarihli celsede ise davacı vekilince arabuluculuk son tutanağının aslının verilen kesin süre içerisinde sunulmadığı ve dosya kapsamında yapılan incelemede de arabuluculuk tutanağına rastlanılmadığı tutanağa yazılarak birleşen Ankara 12. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/310 Esas sayılı dosyasının tefrik edildiği ve 2021/217 Esas numarasına kaydedilerek 31/03/2021 tarihli 2021/296 Karar sayılı karar ile davacı yanca, verilen kesin süreye rağmen, dava açılmadan evvel arabuluculuğa müracaat edildiğine dair arabuluculuk tutanağının sunulmadığı gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
Davacı yanın istinaf itirazı 18/11/2020 tarihli 2 no’lu ara kararın kesin sürenin şartlarını taşımadığına ilişkindir.
Bilindiği üzere davaların kısa zamanda sonuçlandırılması, adaletin bir an önce tecellisi için, taraflarca veya mahkemelerce yapılması gereken bir kısım adli işlemler sürelere bağlanmıştır.
6100 sayılı HMK’nın 94.maddesinde; “(1) Kanunun belirlediği süreler kesindir.
(2) Hakim, tayin ettiği sürenin kesin olduğuna karar verebilir. Aksi halde, belirlenen süreyi geçirmiş olan taraf yeniden süre isteyebilir. Bu şekilde verilecek ikinci süre kesindir ve yeniden süre verilemez.
(3) Kesin süre içinde yapılması gereken işlemi, süresinde yapmayan tarafın o işlemi yapma hakkı ortadan kalkar” hükmü düzenlenmiştir.
Buna göre, (kesin) sürelerde yapılması gerekli işlemin yapılmaması halinde, işlemin ilişkin olduğu hakkın düşeceği (sakıt olacağı) tabidir.
Kural olarak hakimin verdiği süre kesin değildir. Kesinlik için şu iki koşuldan biri gerçekleşmelidir:
İlk koşul, hakimin kesin olduğunu belirtmeksizin verdiği ilk sürede işlemin yapılmaması nedeniyle ilgili tarafın yeniden süre talep hakkının varlığı karşısında, bu talep üzerine hakimin verdiği ikinci sürenin kesin olması, bu kesinliğin yasadan kaynaklanmasıdır. Bu halde ikinci kez verilen sürenin kesin olduğu belirtilmemiş, ihtar edilmemiş olsa bile sonuç değişmez (HMK’nın 94/2.maddesi).
İkincisi ise, yasaya göre hakimin tayin ettiği ilk sürenin kesin olduğuna da karar verebilmesi (HMK 94/3.maddesi) ancak, kesin sürenin hukuki sonuç doğurabilmesi için buna ilişkin ara kararının yasaya ve içtihatlara uygun şekilde oluşturulması ve sonuçlarının da ilgili tarafa ihtar edilmiş olması gereğidir.
Yargısal kesin süreyle sadece taraflar değil hakim de bağlıdır. Zira kesin süreye ilişkin ara kararının verilmesiyle karşı taraf lehine usuli kazanılmış hak doğacağından, hakimin bu tür ara kararından dönmesi hukuken geçersizdir.
Somut olayda, her ne kadar mahkemece 18/11/2020 tarihli celsenin 2 no’lu ara kararı ile davacı tarafa Ankara 12. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/310 Esas sayılı davası ile açmış oldukları davada arabuluculuk son tutanağının aslını sunmaları için 1 haftalık kesin süre verilmiş ise de, söz konusu ara kararda, ara kararın verilen kesin süre içerisinde yerine getirilmemesi halinde sonuçlarının ihtar edilmediği görülmekle 18/11/2020 tarihli 2 no’lu ara kararın HMK’nın 94/3.maddesinde aranan unsurları taşımadığı ve usulüne uygun olmadığından ilk derece mahkemesince yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.
Tüm bu nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılarak tarafların iddia ve savunmaları değerlendirilmek suretiyle davanın yeniden görülmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde şekilde hüküm kurulmuştur.
KARAR:Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;

1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/(1)-a.6 maddesi gereğince KABULÜNE,
2-Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 31/03/2021 tarih ve 2021/217 Esas 2021/296 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın karar veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
4-Davacının yatırmış olduğu 59,30 TL istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine,
5-Davacının istinaf aşamasında yapmış olduğu yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yapılacak yargılama sonunda dikkate alınmasına,
6-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davacı yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/(1)-a.6 maddesi uyarıca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 30/12/2021


Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.