Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2021/1459 E. 2023/1007 K. 22.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2021/1459 Esas 2023/1007 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2021/1459
KARAR NO : 2023/1007
TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 23/06/2021
NUMARASI : 2020/559 Esas 2021/415 Karar
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
DAVA : İtirazın İptali (Genel Kredi Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 27/10/2020
KARAR TARİHİ : 22/06/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 14/07/2023
Taraflar arasındaki itirazın iptali istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı davalı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağının tahsili için başlatılan icra takibine davalıların haksız olarak itiraz ettiğini belirterek itirazın iptaline, %20 oranında icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP
Davalıya dava dilekçesi tebliğ edilmesine rağmen davalı davaya cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, davacı ile davalı arasında imzalanan genel kredi sözleşmesine istinaden davalıya kredili ticari mevduat, taksitli ticari kredi tahsis edildiği, taraflar arasında imzalanan genel kredi sözleşmesi kapsamında, davalının aracına ilişkin taraflar arasında araç/taşıt rehin sözleşmesi akdedildiği, banka şubesinde yerinde inceleme yapılarak tanzim edilen bilirkişi raporu ile takip tarihi itibarıyla davacının alacaklı olduğu miktarın tespit edildiği gerekçesiyle davanın kabulüne, davalının icra takibine yönelik itirazının 79.250,00 TL asıl alacak üzerinden iptaline, takip tarihinden itibaren asıl alacağa aylık %2,76 temerrüt faizi (yıllık %33,12) işletilmek suretiyle takibin devamına, hüküm altına alınan 79.250,00 TL’nin %20’sine karşılık gelen 15.850,00 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınıp davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkilinin konkordato talebinde bulunduğunu, ilk derece mahkemesince verilen tasdik kararının, bir kısım alacaklılarca vaki istinaf talebi üzerine Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi’nce projenin eşitlik ilkesine aykırı olduğu gerekçesiyle kaldırıldığını, konkordato isteminin reddine karar verildiğini, bunun üzerine müvekkili tarafından konkordato başvurusunda bulunulduğunu, mahkemece 29/09/2020 tarihinde verilen ara karar ile konkordato geçici mühleti, 24/12/2020 tarihinde de kesin mühlet kararı verildiğini, dava konusu icra takibinin 79.250,00 TL alacak için başlatıldığını, icra dosyasına sunulan 20/09/2019 tarihli dilekçe ile borcun tamamına değil 64.942,68 TL kısmına ve buna ilişkin rehin hakkına itiraz edildiğini, dolayısı ile takibe kısmen itiraz edilmiş olmasına rağmen hükmün takip konusu borcun tamamı üzerinden kurulduğunu, inkar tazminatı, yargılama giderleri ve vekalet ücreti itiraz edilen kısım üzerinden değil takibin tamamı üzerinden hesaplandığını, davacının müvekkili şirket ile imzaladığı ve bilirkişi tarafından incelenen kredi sözleşmesinden doğan alacakları nedeni ile başlattığı başka icra takipleri ile açtığı davaların da söz konusu olduğunu, takibe yapılan itirazın, masraf, komisyon, faiz gibi feri alacak kalemlerini de içerdiğini, bu nedenle bilirkişi incelemesinin yalnızca itiraz edilen takip ve itiraz edilen tutar yönünden yapılması gerekirken, davacının başka dava ve takiplere konusu ettiği alacak kalemlerini kapsar şekilde düzenlenmesinin hatalı olduğunu, müvekkili şirketin konkordato kapsamında yalnızca anapara borçlarını kabul, faiz ve diğer ferileri ödememeyi teklif ettiğini ve alacaklıların ekseriyeti tarafından kabul gören konkordatonun mahkemece bu şekilde tasdik edildiğini, müvekkili şirket hakkında geçici mühlet kararının verildiği 28/08/2018 tarihinden sonra, davacının anapara alacağına faiz işletilmesinin mümkün olmadığını, dosyaya sunulan bilirkişi raporunda bu alacaklara da yer verildiğini, dava konusu alacağın ise bu alacaklardan bakiye kaldığı izlenimi oluşturulduğunu, müvekkili tarafından konkordato başvurusunda bulunulduğunu, mahkemece önce geçici mühlet daha sonra kesin mühlet kararı verildiğini, müvekkili şirket hakkında geçici mühlet kararının verildiği 28/08/2018 tarihinden itibaren, davacının talep ettiği alacağa faiz işletilmesinin mümkün olmadığını, bilirkişi raporunda hesaplanan alacağın ne kadarının rehinle temin edilmiş, ne kadarının rehinle temin edilmemiş alacak olduğu ayrımına gidilmediğini, dava konusu takibin rehnin para çevrilmesi yolu ile başlatılmış bir takip olup, ödeme emrindeki tutarların asıl alacak kaleminden ziyade, masraf, komisyon, faiz gibi ferilerden ibaret olduğunu, bilirkişi raporu düzenlenirken takip dosyasının içeriğinin dikkate alınmadığını belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;

Ankara 19. İcra Müdürlüğü’nün 2019/11797 sayılı icra takip dosyası, genel kredi sözleşmesi, hesap kat ihtarı, yargılama aşamasında bankacı bilirkişiden alınan 17/05/2021 tarihli rapor, proje geri ödeme planı formu, rehin sözleşmesi dosya içerisinde yer almaktadır.
Dava konusu Ankara 19. İcra Müdürlüğü’nün 2019/11797 sayılı icra takip dosyası ile, davacı alacaklı tarafından davalı borçlu aleyhine 79.250,00 TL asıl alacağın tahsili istemi ile taşınır rehninin paraya çevrilmesi yoluyla icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin davalı borçluya 17/09/2019 tarihinde tebliğ edildiği, davalının 7 günlük hak düşürücü süre içerisinde olacak şekilde 24/09/2019 tarihinde takibe konu borca itiraz ettiği, işbu itirazın iptali davasının itiraz dilekçesinin alacaklı yana tebliğ tarihinden itibaren başlayacak olan 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde, 27/10/2020 tarihinde açıldığı dosya içeriği ile sabittir.
Anılan icra takip dayanağı taşıt rehni sözleşmesi 08/05/2017 tarihinde davacı banka ile davalı arasında akdedilmiş olup, sözleşmede rehnedilen taşıta ilişkin bilgilere yer verilmiş ise de rehin bedeli bulunmamaktadır.
Davacı ile davalı arasında 25/10/2016 tarihli 10.000.000,00 TL limitli genel kredi sözleşmesinin imzalandığı dosya içeriğiyle sabittir.
Yargılama aşamasında banka kayıtları üzerinde yerinde yapılan inceleme ile alınan bilirkişi raporunda takip tarihi itibarıyla davacının davalıdan alacaklı olduğu miktar tespit edilmiştir.
Davacı yan genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan kredi alacağı bulunduğunu,
alacağın tahsili için başlatılan icra takibine davalının haksız olarak itiraz ettiğini iddia etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonunda alınan bilirkişi raporu hükme esas alınarak davanın kabulüne karar verilmiştir.
Taraflar arasında davacı banka ile davalı şirket arasında genel kredi sözleşmesi ve taşıt rehin sözleşmesi imzalandığı, kredi borcunun ödenmemesi üzerine davacı banka tarafından kredi hesabının kat edildiği, alacağın tahsili için başlatılan icra takibine davalının itiraz ettiği hususlarında herhangi bir ihtilaf bulunmamaktadır.
Uyuşmazlık takip tarihi itibarıyla davacının davalıdan talep edebileceği alacak bulunup bulunmadığı, var ise miktarı, taraflar arasında akdedilen taşıt rehin sözleşmesinin yasaya uygun olup olmadığı hususlarından kaynaklanmaktadır.
Davalı vekilinin istinaf itirazları, kamu düzenine aykırılık da gözetilerek incelendiğinde; 01/01/2017 tarihinde yürürlüğe giren Taşınır Rehin Kanununun 4/6.b maddesi uyarınca taşınır rehin sözleşmesinde rehin bedelinin bulunması taşınır rehin sözleşmesinin geçerlilik koşullarından biridir.
Dava konusu icra takibi taşınır rehninin paraya çevrilmesi yoluyla başlatılmış olup, takip dayanağı 08/05/2017 tarihli rehin sözleşmesinde ise rehin bedeli yer almamaktadır.
Hal böyle olunca mahkemece, dava konusu icra takip dayanağı 08/05/2017 tarihli araç/taşıt rehni sözleşmesinde rehin bedelinin yer almadığı, Taşınır Rehin Kanunun 4/6.b maddesi uyarınca rehin sözleşmesinin rehin bedelinin yazılı olmasına ilişkin geçerlilik koşulunun gerçekleşmediği, rehin sözleşmesinin geçersiz olduğu gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı gerekçe ile yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabet görülmemiştir.
Tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin davanın kabulü yönündeki kararında isabet görülmediğinden davalı vekilinin istinaf başvurusunun kamu düzenine aykırılık da gözetilerek kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın reddine karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
A)1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun kamu düzenine aykırılık da gözetilerek KABULÜNE,
2-Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 23/06/2021 tarih ve 2020/559 Esas 2021/415 Karar sayılı kararının kamu düzenine aykırılık da gözetilerek KALDIRILMASINA,
3-Davanın REDDİNE,
4-Alınması gereken 179,90 TL karar ilam harcından peşin alınan 1.353,40 TL ile icra dosyasında alınan 396,25 TL peşin harcın mahsubu fazla alınan 1.569,750 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
6-Davacı tarafından yapılan yargılama masraflarının üzerinde bırakılmasına,
7-Davalı tarafından yargılama gideri yapılmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
8-Davalı yargılama sırasında vekille temsil edildiğinde karar tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan AAÜT hükümleri gözetilerek takdiren 10.390,83 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
9-Bakiye gider avansının talep halinde yatıran tarafa iadesine,
C)1-Davalı tarafından yatırılan 1.353,40 TL nispi istinaf karar harcının talep halinde davalıya iadesine,
2-Davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan 162,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
3-Davalı tarafından istinaf aşamasında başkaca yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından davalı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 22/06/2023

Başkan – Üye – Üye – Zabıt Katibi –
Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.