Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2021/1454 E. 2023/1002 K. 22.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/1454
KARAR NO : 2023/1002

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/04/2021
NUMARASI : ….
DAVA : İtirazın İptali (Genel Kredi Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 09/04/2020
KARAR TARİHİ : 22/06/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 13/07/2023

Taraflar arasındaki itirazın iptali istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı temlik alan davacı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı şirket arasında akdedilen genel kredi sözleşmelerinde diğer davalının müteselsil kefil olduğunu, kredi borcunun ödenmemesi üzerine alacağın tahsili için başlatılan icra takiplerine davalıların haksız olarak itiraz ettiğini belirterek davalıların icra takiplerine itirazlarının iptaline, %20 oranında icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; temerrüt ihtarının müvekkillerine tebliğ edilmediğini, temerrütün takip ile gerçekleştiğini, TBK’nun 586/1 hükmüne göre önce borçluya ihtarname gönderilmesi, borcun onun verilen süre içerisinde ödenmemesi üzerine daha sonra müteselsil kefile ikinci bir ihtarname gönderilmesi ve yasal işlemlere bundan sonra başlanması gerektiğini, davacının bu hükmün gereğini yerine getirmediğini, kanunda belirtilen makul süreyi borçlulara vermeden icra takibi yaptığını, takip talebinde yer alan işlemiş faiz oranının fahiş olduğunu bildirerek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, taraflar arasında akdedilen genel kredi sözleşmesinde asıl borçlu ve kefillere depo sorumluluğu yüklendiği, hesap kat ihtarının asıl borçlu davalı şirkete tebliğ edildiği, diğer davalıya çıkartılan tebligatın bila tebliğ olduğu, davalı kefilin icra takip tarihinde temerrüte düştüğü, asıl borçlu yönünden alacağın istenebilmesi için muacceliyet şartının yeterli bulunduğu, hesap kat ihtarı ile de, alacağın muaccel kılındığı, davalı kefil yönünden borçlunun ifade gecikmesi ve ihtarın sonuçsuz kalmasının yeterli bulunduğu, davacı nakit alacağının 350.000,00 TL olarak kullandırılan ihracat kredisi ve kredili mevduat hesabından kaynaklandığı, ihracat kredisine ait akdi faiz oranının %16,43 olup, bu oran üzerinden uygulanması gereken temerrüt faiz oranının %32,86 olduğu, ihracat kredisine ait herhangi bir taksit ödemesi yapılmadığı, kredili mevduat hesabında asıl alacak tutarının 96.000,00 TL olduğu, uygulanması gereken akdi ve temerrüt faiz oranlarının … Bankası tarafından ilan edildiği, yargılama aşamasında alınan bilirkişi raporunda yapılan hesaplamanın dosya kapsamına ve sunulan delillere uygun olduğu, davalı kefil yönünden ise takip öncesi temerrüt öncesinden bahsedilemeyeceğinden takip öncesi işlemiş faiz ve BSMV alacağının bulunmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, davalıların itirazının 350.000,00 TL asıl alacak (…), 10.063,37 TL işlemiş temerrüt faizi, 503,17 TL BSMV, 855,11 TL ihtarname gideri, 96.000,00 TL asıl alacak (KMH) 2.1510,40 TL işlemiş temerrüt faizi, 107,52 TL BSMV, 28.725 TL kat öncesi işlemiş faiz, 12,80 TL BSMV olmak üzere toplam 488,417,37 TL üzerinden iptaline (davalı …’ın sorumluluğunun 350.000 TL asıl alacak (…), 855,11 TL ihtarname gideri, 96.000 TL asıl alacak KMH, 28.725 TL kat öncesi işlemiş faiz, 12,80 TL BSMV olmak üzere toplam 475.592,91 TL ile sınırlandırılmasına), takip tarihinden itibaren asıl alacağın 350.000,00 TL’lik kısmına %32,86 oranında, 96.000,00 TL’lik kısma %24 ve değişen oranlarda temerrüt faizi ve faize %5 BSMV uygulanmasına, fazlaya ilişkin istemin reddine, itirazın iptaline karar verilen 488.417,37 TL nin %20 oranında icra inkar tazminatının davalılardan tahsiline (davalı …’ın sorumluluğunun hakkında hükmedilen tutarın %20’si ile sınırlandırılmasına), gayri nakit alacaklar toplamı olan 40.600,00 TL’nin davacı banka nezdinde açılacak faiz getirmeyen hesapta deposunu teminin her iki davalı yönünden itirazın iptaline karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Nakit alacağı temlik alan davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; borçlu ve kefil yönünden yapılan icra takibi ve kat ihtarlarının hukuka uygun olduğu, takibe konu asıl alacak miktarları yönünden davalıların sorumlu bulunduğunun sabit olduğunu, kefile ihtarname tebliğ edilmediğinden takip tarihinin temerrüt tarihi olarak esas alınarak daha düşük bir hesaplama yapıldığını, genel kredi sözleşmesinde kefilin adres değişikliğini bankaya bildirmekle sorumlu olduğunun açıkça hükme bağlandığını, adres değişikliğinin bildirilmemesinden kaynaklı ihtarnamenin tebliğ edilmemesinden dolayı ihtarname tarihinin değil, takip tarihinin temerrüt tarihi olarak sayılması ve bu yönde hüküm kurulmasının hukuka aykırı olduğunu, işlemiş faiz oranının %48 üzerinden hesaplanması gerekirken %32,86 üzerinden hesaplama yapılmasının yerinde olmadığını, faizin sözleşmede taraflarca serbestçe kararlaştırılabileceğini belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Ankara 6. İcra Müdürlüğünün 2019/15589 sayılı icra takip dosyası, takip dayanağı genel kredi sözleşmesi, bankacılık hizmet sözleşmesi, hesap kat ihtarnamesi, yargılama aşamasında bankacı bilirkişiden alınan 15/03/2021 tarihli rapor, …sevk öncesi ihracaat krediler firma bilgi formu, sevk öncesi ihtaracak kredileri kullandırım dekontu, çek senet tevdi bordroları, davalı şirket hesap ekstresi dosya içerisinde yer almaktadır.
Dava konusu Ankara 6. İcra Müdürlüğünün 2019/15589 sayılı icra takip dosyası incelendiğinde; davacı banka tarafından davalı borçlular aleyhine toplam 492.763,93 TL nakit alacağın tahsili, 40.600,00 TL gayri nakit alacağın depo edilmesi talebi ile icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin davalı borçlu şirkete 27/11/2019 tarihinde tebliğ edildiği, diğer davalıya bila tebliğ olduğu, davalı borçluların 27/11/2019 tarihinde takibe konu borca itiraz ettiği, itirazın 7 günlük yasal süre içerisinde yapıldığı, itirazın davacı alacaklı vekiline tebliğ edilmediği, işbu itirazın iptali davasının İİK’nun 67. maddesi uyarınca, itiraz dilekçesinin davacı alacaklı vekiline tebliğ tarihinden itibaren başlayacak olan 1 yıllık hak düşürücü süre olan 09/04/2020 tarihinde açıldığı dosya içeriğiyle sabittir.
Yargılama aşamasında banka kayıtları üzerinde yerinde yapılan inceleme ile alınan bilirkişi raporunda, taraflar arasında akdedilen genel kredi sözleşmesinde müşteri ve kefil yönünden gayri nakdi alacağın deposuna ilişkin hüküm bulunduğu, davalı …’ın davalı şirketin yetkilisi ve ortağı olduğu, tebligatın şirkete yapıldığı tarihte kefile de tebliğ edilmiş sayılması gerektiği, ihbarın amacının borcun kefile bildirilerek temerrüt faizi işletilmeden ödeme fırsatı verilmesi olduğu, şirkete yapılan tebligat ile bu amacın gerçekleştiği, temerrüt faizinin akdi faiz oranı esas alınarak %32,86 olarak tespit edildiği, KMH kredileri için bu oranın %24 olduğu, takip tarihi itibarıyla davacının davalılardan … kredisi nedeniyle 350.000,00 TL asıl alacak, 10.063,37 TL işlemiş faiz, 503,17 TL BSMV, 855,11 TL ihtarname gideri, KMH yönünden 96.000,00 TL asıl alacak, 2.150,40 TL işlemiş faiz, 107,52 TL BSMV, 28.725,00 TL kat öncesi işlemiş faiz, 12,80 TL kat öncesi işlemiş BSMV nakit alacağı ile 40.600,00 TL gayri nakit alacağı bulunduğu yönünde kanaat bildirilmiştir.
Davacı ile davalı şirket arasında 05/12/2016 tarihli ve 2.000.000,00 TL limitli genel kredi sözleşmesi imzalandığı, asıl borçlu şirketin yetkilisi olan diğer davalının aynı limit ile müteselsil kefil sıfatıyla sözleşmede imzasının yer aldığı, kefaletin sözleşme tarihinde yürürlükte bulunan TBK’nun 583 vd. maddelerinde yer alan şekil koşullarına uygun olduğu dosya içeriğiyle sabittir.
Yargılama aşamasında davacı bankanın … … … A.Ş.’ye 23/10/2020 tarihinde işbu dava konusu nakit alacağı temlik ettiği dosya içerisinde yer alan 23/10/2020 tarihli temlik beyanıyla sabittir.
Davacı yan genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağı bulunduğunu, alacağının tahsili için başlatılan icra takibine davalıların haksız olarak itiraz ettiğini iddia etmiş, davalı yan ise davanın reddini savunmuştur. Mahkemece yapılan yargılama sonunda yukarıda özetlenen gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Taraflar arasında genel kredi sözleşmesi imzalandığı, kredinin ödenmediği iddiasıyla davacının kredi hesabını kat ettiği, alacağın tahsili için icra takibi başlatıldığı, davalıların icra takibinde borca itiraz ettiği hususlarında herhangi bir ihtilaf bulunmamaktadır.
Uyuşmazlık, takip tarihi itibarıyla davacının davalılardan talep edebileceği herhangi bir alacak bulunup bulunmadığı, alacak var ise miktarı, davalı kefile başvuru koşulunun gerçekleşip gerçekleşmediği hususlarından kaynaklanmaktadır.
Nakit alacağı temlik alan davacı vekilinin istinaf itirazları incelendiğinde, yargılama aşamasında banka kayıtları üzerinde yerinde yapılan inceleme sonucu alınan bilirkişi raporu ile davacının takip tarihi itibarıyla davalılardan talep edebileceği alacak miktarı tespit edilmiştir. Mahkemece davalı kefil yönünden bilirkişi raporundan ayrılınılarak davalı kefilin takip tarihinde temerrüte düştüğü, davacının davalı kefilden takip öncesi işlemiş faiz ve BSMV alacağı talep edemeyeceği gerekçesiyle anılan kısımlar yönünden dava reddedilmiştir.
6098 sayılı TBK’nun “müteselsilen kefalet” karar başlıklı 586/1. maddesinde alacaklının borçluyu takip etmeden veya taşınmaz rehnini paraya çevirmeden kefili takip edebileceği, ancak bunun için borçlunun ifada gecikmesi ve ihtarın sonuçsuz kalması veya açıkça ödeme güçsüzlüğü içerisinde olması koşullarından birisinin gerçekleştirilmiş olması öngörülmüştür. Madde metninden de açıkça anlaşılacağı üzere TBK’nun yürürlüğe girmesinden önce asıl borçluya başvurulmadan müteselsil kefile gidilebilmesi mümkün iken, TBK’nun anılan düzenlemesi ile bunun artık mümkün olmadığı, müteselsil kefile başvurulabilmesi için asıl borçluya veya taşınmaz rehnine başvurulması ve şayet bu yolla alacağın tahsili mümkün olmaz ise bu takdirde kefile müracaat edilmesi gerekmektedir. Yasa koyucunun buradaki amacı asıl borçluya veya rehne başvurulmadan kefile başvurulamayacağıdır.
Davacı bankanın kredi hesabını kat ettikten sonra asıl borçlu ve müteselsil kefillere tebliğden itibaren 24 saat süre vermek suretiyle alacağının ödenmesini isteyen ihtar gönderdiği, bu ihtarın 11/10/2019 tarihinde asıl borçlu davalı şirkete tebliğ edildiği, davalı kefile ise bila tebliğ olduğu görülmüştür. Bu durumda asıl borçlu ifada geciktiğine ve alacaklı tarafça tanınan 24 saatlik sürede borçlu tarafından herhangi bir ödeme yapılmadığı iddia edildiğine göre TBK’nun 586/1. maddesinde öngörülen kefile müracaat edebilme koşulu somut olayda gerçekleşmiş olup, ayrıca kefile ihtara gerek bulunmamaktadır (Emsal Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 12/07/2013 tarih 2013/9225 Esas 2013/14683 Karar sayılı ilamı)
Öte yandan, davacı tarafından gönderilen hesap kat ihtarnamesi davalı …’ın sözleşmedeki adresine bila tebliğ olmuştur. Bilirkişi tarafından anılan davalının sözleşmede yer alan adresine hesap kat ihtarnamesinin bila tebliğ edildiği tarihi esas alarak davalı şirket ile aynı tarihte temerrüte düştüğü kabul edilerek davacının takip tarihi itibarıyla anılan davalıdan talep edebileceği alacak miktarı tespit edilmiştir. Taraflar arasında akdedilen sözleşmede asıl borçlu şirketin ve kefilin sözleşmede yer alan adresinin davacı banka tarafından yapılacak tebligatlarda esas alınacağı hususu düzenlenmiştir. İİK’nun 68/b maddesinde ise kredi kullananın adres değişikliğini noter ihtarıyla bildirmediği takdirde eski adresin geçerli olacağı hükme bağlanmıştır. Anılan hüküm asıl borçluya ilişkin olup, kefile ilişkin bir düzenleme yapılmamıştır.
Bu durumda mahkemece, taraflar arasında akdedilen sözleşme hükmü karşısında muacceliyet ve temerrütün oluşması için süre içeren bildirimin davalı …’a tebliğ edilmesi gerektiği, bu tebligatın ise kefilin adresine tebliğ edilebileceği, kefilin sözleşmedeki adresine hesap kat ihtarının bila tebliğ olmasının anılan kefilin temerrüte düşmesi sonucunu doğurmayacağı, anılan davalının, davalı şirketin yetkili temsilcisi olmasının bu sonucu değiştirmeyeceği, davalı …’ın takip tarihinde temerrüte düştüğü gözetilerek bilirkişi raporundan bu hususta ayrılınmak suretiyle yazılı şekilde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik görülmemiştir.
Nakit alacak yönünden temlik alan davacı vekilinin faiz oranına yönelik istinaf itirazına gelindiğinde, taraflar arasında akdedilen genel kredi sözleşmesinde açık bir temerrüt faiz oranı kararlaştırılmamıştır.
Hükme esas alınan bilirkişi raporunda, akdi faiz oranı esas alınmak suretiyle … kredisi yönünden temerrüt faiz oranı %32,86, KMH yönünden ise temerrüt faiz oranı %24 olarak tespit edilmiştir.
Davacının dava konusu icra takibinde talep ettiği temerrüt faiz oranı banka faiz genelgelerinde yer alan en yüksek faiz oranı esas alınarak hesaplanmıştır. Olması gereken temerrüt faiz oranı ise … kredisi yönünden bankanın temerrüt tarihinde fiilen uyguladığı en yüksek kredi faiz oranına bu oranın %100’nün ilavesiyle bulunacak oran, KMH yönünden ise 5464 sayılı Kanun hükümleri uyarınca belirlenen orandır.
… kredisi yönünden temerrüt tarihinde fiilen uyguladığı en yüksek kredi faiz oranını ispat etme külfeti alacaklı davacı üzerindedir. Davacı yan ise, yargılama aşamasında bankanın temerrüt tarihinde fiilen uyguladığı en yüksek kredi faiz oranını gösterir herhangi bir bilgi ve belge ibraz etmediği gibi, istinaf aşamasında da sunulan herhangi bir belge bulunmamaktadır. Öte yandan, KMH borcuna ilişkin akdi ve temerrüt faizi yönünden ise kredi çerçeve sözleşmesindeki hükümlere gitmek yasal olarak mümkün olmayıp, yasanın belirlediği oranlar uygulanmak zorundadır.
Hal böyle olunca, taraflar arasında akdedilen genel kredi sözleşmesinden açıkça bir faiz oranının kararlaştırılmadığı, davacının temerrüt tarihinde fiilen daha yüksek oranda faiz uyguladığına ilişkin dosyaya herhangi bir bilgi ve belge sunmadığı, banka kayıtları üzerinde yerinde yapılan inceleme ile bilirkişi tarafından tespit edilen temerrüt faiz oranlarının yerinde olduğu, davacının bilirkişi raporlarında yer alan orandan daha yüksek oranda temerrüt faizi uygulayabileceğini ispatlayamadığı gözetilerek mahkemece yazılı şekilde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik görülmemiştir.
Tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin davanın kısmen kabulü yönündeki kararında herhangi bir isabetsizlik görülmediğinden nakit alacak yönünden temlik alan davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Nakit alacak yönünden temlik alan davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gerekli olan 179,90 TL istinaf karar harcından peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 120,60 TL harcın nakit alacak yönünden temlik alan davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Nakit alacak yönünden temlik alan davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davalılar yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda uyuşmazlık konusu miktar dikkate alındığında HMK’nın 362. maddesi gereğince kesin olmak üzere, tarafların yokluğunda oy birliği ile karar verildi. 22/06/2023

….
Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.