Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2021/1444 E. 2023/1569 K. 08.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2021/1444 Esas 2023/1569 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/1444
KARAR NO : 2023/1569

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ :29/06/2021
NUMARASI :2020/25 Esas 2021/444 Karar
DAVACI
VEKİLİ :
DAVA : İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 13/01/2020
KARAR TARİHİ : 08/11/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH :10/11/2023

Taraflar arasındaki itirazın iptali istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı gerekçelerle davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı davacı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı banka ile davalı …. Şti. arasında genel kredi sözleşmesi imzalandığını; diğer davalı …’ın bu sözleşmeye müteselsil kefil sıfatıyla imza attığını; kredilerin geri ödenmemesi üzerine Beşiktaş 17. Noterliğinin 20/02/2019 tarih ve 17649 yevmiye sayılı ihtarnamesi ile hesabın kat edildiğini; alacağın ödenmemesi nedeniyle Ankara 9. İcra Müdürlüğünün 2019/4979 esas sayılı dosyasından icra takibi yapıldığını; davalıların itiraz ettiklerini; bu sebeple, itirazın iptali ile takibin devamına ve davalıların %20’den az olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmelerine karar verilmesini, talep ve dava etmiştir.

CEVAP
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; yerleşik içtihatlara göre davacının talep ettiği borç miktarının ayrıntılı olarak belirtilmesi ve denetlenebilir olması gerekmektedir. davacı yanca tek taraflı belirlenmiş ve denetlenebilirliği bulunmayan meblağın ödenmesi müvekkillerden beklenemeyeceğini, müvekkili … davalı şirketin borcundan sorumlu olmadığını, kendisi tarafından kefil sıfatıyla imzalanan kredi sözleşmesi borcunun çok üzerinde bir borç için icra takibine geçildiğini, müvekkilinin akdedilen tüm sözleşmelerde kefil sıfatı bulunmadığını, bu itibarla müvekkili aleyhine başlatılan icra takibindeki meblağ fahiş olduğunu, davacı tarafından haksız oranda faiz talep edildiğini, kaldı ki bu faizin sorumlusu müvekkili … olmadığını, bu itibarla da anılan icra takibi haksız olduğunu, davacı yanca belirlenen borç tutarının, denetlenebilir olmadığından ve herhangi bir ayrıntılı bildirim yapılmadığından, davalılar tarafından hesaplanabilecek nitelikte olmadığını, talep edilen icra inkar tazminatının dayanağı bulunamadığını, dava dilekçesinde belirtilen diğer aleyhe hususları da kabul etmediklerini, açıkladıkları sebeplerle haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; uyuşmazlığın banka kredi sözleşmesinden kaynaklandığı bilirkişi raporunda davacı bankanın alacak talebinde haklı olduğunun tespit edildiği rapordaki hesaplama dikkate alındığından mahkemece yapılan hesaplama sonucu davanın kısmen kabulü ile, davalıların, Ankara 9. İcra Müd.’nün 2019/4979 esas sayılı takip dosyasına vaki itirazının, dava tarihi itibariyle; 2.311.267,82 TL asıl alacak,1.067.038,89 TL işlemiş faiz 53.351,94 TL BSMV olmak üzere toplam 3.431.658,65 TL alacak üzerinden iptaline ve takibin devamına, Fazlaya ilişkin istemin reddine, Asıl alacağın 2.268.351,80TL’sine (13/01/2020) dava tarihinden itibaren yıllık %57 oranı ve asıl alacağın 42.916,02TL’sine de (13/01/2020) dava tarihinden itibaren yıllık %33 oranı üzerinden temerrüt faizi ve bu faizin %5 BSMV uygulanmasına karar vermiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacı bankanın Mithatpaşa şubesince davalı asıl borçlu şirkete kullandırıldığı tespit edilen kredilerden dolayı yapılan incelemede takipten sonra davadan önce tahsilatların bulunduğunun saptanmasıyla dava tarihi itibariyle yapılan hesaplamada, alacak talebinin haklı olduğu mütalaa edildiğini, bilirkişinin işbu tespitleri, esas itibariyle belgelere uyumlu olduğunu, ancak, icra takibinde, işlemiş temerrüt faizi talebi “44.073,30” TL olarak sınırlandırıldığını, itirazın iptali davaları, takiple sıkı sıkıya bağlı olduğunu ve itiraz üzerine duran takibin devamını amaçladığından taleple bağlılık olduğunu, dolayısıyla, takip tarihine kadar hükmedilebilecek temerrüt faizi en fazla talep kadar olması gerektiğini, takipten sonra davadan önceki tahsilatlar nedeniyle bilirkişinin “dava tarihi” itibariyle ‘alacak’ hesabı yerinde olduğunu, bu açıklama çerçevesinde, bilirkişi raporundaki hesaplama dikkate alındığında, alacak bulunacağını, saptanan 3.559.766,21 TL toplam alacağın, 2.268.351,80 TL’sine yıllık %57 oranı ve 42.916,02 TL’sine de yıllık %33 oranı üzerinden temerrüt faizi ve BSMV uygulanması gerektiğini, bu tutarların müteselsil kefilin kefalet limitleri içerisinde kaldığından, kefil de bu tutarlardan sorumlu olduğunu, dosya kapsamından icra takibinde 2.783.577,23 TL asıl alacak talebi ileri sürüldüğünü, 2.311.267,82 TL asıl alacak talebi yönünden haklılık saptandığını, dava tarihi itibariyle hesaplanmakla toplamda daha fazla alacak hüküm altına alınmış ise de aradaki fark olan 472.309,41 TL asıl alacak yönünden istemin reddedildiğini, bu tutar yönünden vekâlet ücreti ve yargılama giderinin hükümde gözetildiğini, faiz ve gider borcu muaccel ise alacaklı kabul etmedikçe, yapılan kısmi ifa, ana borçtan mahsup edilmeyeceğini, TBK 100 maddesi açık olup, davalılara ihtarname keşide tarihi olan 18.02.2019 tarihi itibariyle borç muaccel hale geldiğini, davalılar tarafından yapılan kısmi ödemelerin borcun muacceliyetinden sonra yapıldığını, TBK 100 maddesi ve yargıtay kararları gereğince öncelikle faiz ve giderlerden mahsubunun zorunlu olduğunu, yerel mahkemenin hangi gerekçe ile alacak hesabı yerinde gerekçesiyle hükme esas aldığı bilirkişi raporundan neden ayrıldığının ve alacak hesabının yerinde bulduğu bilirkişi raporuna nazaran neden daha düşük alacağa hükmettiğinin taraflarından anlaşılamadığını, tüm bu çelişkilerin ve usul ve yasaya aykırı uygulamalar nedeniyle yerel mahkeme kararının kaldırılması gerektiğini, bu nedenlerle, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, yeniden yargılama yapılarak davanın kabulüne, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan takibe itirazın iptali istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Ankara 9. İcra Müdürlüğünün 2019/4979 sayılı takip dosyası örneği, dava ve takibe konu kredi sözleşmesi sureti, ödeme planı,ihtarname, bilirkişi raporu vs deliller dosya arasında mevcuttur.
Ankara 9. İcra Müdürlüğünün 2019/4979 takip sayılı dosyasının incelenmesinde; alacaklı banka tarafından borçlular …. Şti. Ve … hakkında toplam 2.829.854,20 TL alacağın tahsili için ilamsız takip yapıldığı borçluların süresi içinde borca itiraz ederek takibi durdurduğu, İİK.nun 67.maddesinde öngörülen 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde eldeki itirazın iptali davasının açıldığı görülmüştür.
Davacı Bankanın … Şubesi ile davalı asıl borçlu …. Şti. arasında 21/01/2015 tarihli 2.000.000,00 TL, 21/01/2016 tarihli 1.300.000,00 TL, 06/02/2017 tarihli 1.400.000,00 TL, 05/06/2017 tarihli 3.500.000,00 TL ve 26/06/2018 tarihli 4.000.000,00 TL. Limitli genel kredi sözleşmeleri imzandığı, davalı …’ın bu sözleşmelere aynı tarih ve limitlerle müteselsil kefil olduğu dosyada yer alan ticaret sicil gazetesi örneğinden davalı kefilin borçlu şirketin ortağı olduğu görülmüştür.
Davacı banka tarafından davalılara Beşiktaş 17. Noterliğinin 20/02/2019 tarih ve 17649 yevmiye sayılı ihtarnamesinin keşide edildiği; toplam 3.200.428,78 TL’nin nakden ödenmesi için (1 gün) süre verildiği; ihtarnamenin 22/02/2019 tarihinde davalılara tebliğ edildiği anlaşılmıştır.
İlk derece mahkemesince yargılama sırasında alınan bankacılık işlemleri konusunda uzman bilirkişi tarafından tarafından düzenlenen 16.03.2021 tarihli raporda özetle, davacı bankanın … Şubesince davalı asıl borçlu şirkete kullandırıldığı tespit edilen kredilerden dolayı yapılan incelemede takipten sonra davadan önce tahsilatların bulunduğu dava tarihi itibariyle yapılan hesaplamada,davacı bankanın davalılardan ,

Alacak türü
Ticari krediler
KMH
Toplam
Asıl alacak
2.268.351,80 TL
42.916,02 TL
2.311.267,82 TL
Takibe kadar işl. tem. faiz
159.883,86 TL
6.196,64 TL
166.080,50 TL
Davaya kadar işl. tem. Faiz
1.003.920,51 TL
19.045,08 TL
1.022.965,59 TL
BSMV
58.190,22 TL
1.262,09 TL
59.452,30 TL
Toplam
3.490.346,39 TL
69.419,83 TL
3.559.766,21 TL

alacağının bulunduğu belirtilmiştir.
Davacı yan genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağı bulunduğunu, alacağının tahsili için başlatılan icra takibine davalıların haksız olarak itiraz ettiğini iddia etmiş, davalı yan ise davanın reddini savunmuştur. Mahkemece yapılan yargılama sonunda yukarıda özetlenen gerekçe davanın kısmen karar verilmiştir.
Dava asıl borçlu …. Şti. arasında 21/01/2015 tarihli 2.000.000,00 TL, 21/01/2016 tarihli 1.300.000,00 TL, 06/02/2017 tarihli 1.400.000,00 TL, 05/06/2017 tarihli 3.500.000,00 TL ve 26/06/2018 tarihli 4.000.000,00 TL. Limitli genel kredi sözleşmeleri imzandığı, davalı …’ın bu sözleşmelere aynı tarih ve limitlerle müteselsil kefil olduğu dosyada yer alan ticaret sicil gazetesi örneğinden davalı kefilin borçlu şirketin ortağı olduğu , kredinin ödenmediği iddiasıyla davacının kredi hesabını kat ettiği, alacağın tahsili için icra takibi başlatıldığı, davalıların icra takibinde borca itiraz ettiği hususlarında herhangi bir ihtilaf bulunmamaktadır.
Uyuşmazlık, takip tarihi itibarıyla davacının davalılardan talep edebileceği herhangi bir alacak bulunup bulunmadığı, alacak var ise miktarı, davalıların icra takibine itirazlarının haksız olup olmadığı hususlarından kaynaklanmaktadır.
Davacı banka ile davalı …. Şti arasında düzenlenen Genel Kredi sözleşmesinin, 4.2. Maddesi ile,“Müşteri, anapara, dönem faizleri, komisyon, masraf vb ödemelerde gecikme olması, adına açılmış cari hesap veya hesapların kesilmesi, taksitlendirilmiş kredilerde taksitlerden herhangi birinin ödeme tarihinde/vadesinde ödenmemesi, vadeli kredilerin vadelerinin gelmesi, temerrüde düşmesi, sözleşmenin feshi veya her ne suretle olursa olsun borçlarının sözleşme kapsamında muaccel kılınması halinde, alacağın muaccel hale geldiği tarihten müşteriye yapılacak ihtarda belirtilen sürenin hitamına kadar geçecek süreye T.C. Merkez Bankasına bildirilen en yüksek cari akdi faiz oranı uygulanacağını kabul ve taahhüt eder. Müşteri, temerrüdün doğduğu tarihten itibaren aynı tür krediler ve hesaplar için Banka tarafından T.C. Merkez Bankasına bildirilen TL/YP en yüksek cari akdi faiz oranının %50 fazlası olarak belirlenen oranda … temerrüt faizi uygulanmasını ve bu tutarları ödeyeceğini kabul eder.”hükmünü kapsadığı davacı bankanın temerrüt tarihi itibariyle ticari krediler için Merkez Bankasına bildirilen en yüksek TL faiz oranının %38 olduğu, bu durumda temerrüt faiz oranının 38 x 1,5 = % 57 olduğu,KMH yönünden TCMB tarafından belirlenen gecikme faiz oranının, temerrüt tarihi (28.02.2019) itibariyle aylık %2,75 (yıllık %33) olduğu anlaşılmıştır.
Davacı banka tarafından kredi hesabının kât edilmesiyle birlikte davalı tarafa bir ihtar yapılmasa bile borç muaccel hale gelir ise de; alacaklı borçluya atıfet süresi tanıması halinde muaceliyet atıfet süresinin sonuna kadar ertelenmiş olur (Emsal Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 03/04/2019 tarih ve 2017/4707 Esas 2019/2247 Karar sayılı ve Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 14/12/2021 tarih ve 2020/5450 Esas 2021/7133 Karar sayılı ilamları)
Somut olayda ise, davacı bankaca davalı asıl borçlu şirketin kullanmış olduğu kredi gereğince hesabın kapatılmaması üzerine hesabının 18/02/2019 tarihinde kât edildiği, borçlulara gönderilen ihtarnamenin 22/02/2019 tarihinde tebliğ edildiği, 1 günlük ödeme süresi verildiği ve 24/02/2019 tarihinde bu sürenin dolduğu ihtarnamede verilen 1 günlük atifet süresinin bitimi ile davalıların 24/02/2019 tarihinde anılan miktarlar yönünden temerrüte düştüğü anlaşılmış ise de ,davacı bankanın takipte 28.02.2019 tarihinden itibaren temerrüt faizi talep etmesi nedeniyle taleple bağlılık ilkesi uyarınca temerrüt tarihinin 28.02.2019 olarak kabul edilmesinde, takipten sonra ve fakat davadan önce yapılmış olan tahsilatlarda bilirkişi tarafından banka kayıtları üzerinde yapılan inceleme sonucu davacı banka tarafından tahsilatların anaparaya mahsup edilmiş olan tahsilatların anaparaya, faize mahsup edilmiş olanların ise faize mahsup edildiği tespit edilerek bankanın uygulamasının da bu yönde olduğu belirlenerek ilk derece mahkemesince takipten sonra ve davadan önce yapılan ödemeler gözetilerek dava tarihi itibarıyla kredi alacağının belirlenmesi suretiyle 3.559.766,21 TL toplam alacağın, 2.268.351,80 TL’sine yıllık %57 ve 42.916,02 TL alacağa da yıllık %33 oranı üzerinden temerrüt faizi ve BSMV uygulanması ve 2.311.267,82 TL asıl alacak talebi yönünden davacı bankanın haklı olduğu kabul edilerek dava tarihi itibariyle 2.311.267,82 TL asıl alacak,1.067.038,89 TL işlemiş faiz 53.351,94 TL BSMV olmak üzere toplam 3.431.658,65 TL üzerinden davalıların itirazının iptaline karar verilmesi yönündeki ilk derece mahkemesi kararı usul ve yasaya uygundur.
Tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin davanın kısmen kabulü yönündeki kararında herhangi bir isabetsizlik görülmediğinden davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davacı istinaf başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davacıdan alınması gerekli olan 269,85 TL harçtan peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 210,55‬ TL harcın davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından taraflar yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.08/11/2023

Başkan- … Üye – … Üye – … Zabıt Katibi -…
… … … …

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.