Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2021/1436 E. 2023/1178 K. 21.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2021/1436 Esas 2023/1178 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/1436
KARAR NO : 2023/1178

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/03/2021
NUMARASI : 2020/297 Esas 2021/212 Karar
DAVACI :
VEKİLİ
DAVALI :
DAVA : Tazminat (İşletme Hakkı Devir Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 03/07/2020

KARAR TARİHİ : 21/09/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 22/09/2023

Taraflar arasındaki tazminat istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı davalı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında 24/07/2006 tarihinde işletme hakkı devir sözleşmesi imzalandığını, dağıtım faaliyetlerinin davalı tarafından yürütüldüğü dönemde hizmet akdi ile çalışan işçinin 23/05/2005 tarihinde iş kazası geçirdiğini, dava dışı işçi tarafından açılan dava sonucu verilen kararın icra takibine konulması nedeniyle icra dosyasına ödenen miktardan davalının sorumlu olduğunu belirterek 592.419,48 TL’nin davalıya başvuru tarihi olan 22/04/2020 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, yargılama aşamasında faiz başlangıç tarihini ödeme tarihi olan 12/12/2019 olarak ıslah etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; derdestlik, kesin hüküm itirazları bulunduğunu, davanın zaman aşımına uğradığını, devre esas bilançoların kesinleştiğini, yapılan ödemeden müvekkilinin sorumlu olmadığını, rücuya konu mahkeme kararında bahsi geçen alacağın müvekkiline bırakılan alacaklardan olmadığı, ödeme tarihinden itibaren avans faizi talep edilmeyeceğini, bildirim yükümlülüğünü yerine getirmeyen ve icra takibine sebep olan davacının icra dosyasına ilişkin giderleri, vekalet ücretini, karara ilişkin yapılan masrafları ve faizi talep hakkı bulunmadığını, dayanak davada davacı şirket lehine vekalet ücretine hükmedildiğini, bu miktarın tenzili gerektiğini, dayanak davada alacağın yasal faizi ile birlikte ödenmesine hükmedildiğini, davacının avans faizi ödemediği halde avans faizi talep ettiğini belirterek davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, taraflar arasında 24/07/2006 tarihinde İHDS ile işletme hakkının davacıya devredildiği, devir sözleşmesinden önce davalı şirkete ait işletmede çalışan işçinin geçirdiği iş kazası sonucu işçinin yaralandığı, yaralanan işçi tarafından devirden önce dağıtım şirketi aleyhine tazminat davası açıldığı, devirden sonra davacı şirket tarafından davaya devam edildiği ve mahkemece davacı aleyhine tazminata hükmedildiği, mahkemece verilen tazminat kararının Yargıtayca onanarak kesinleşmesi üzerine davacı aleyhine icra takibine konulduğu ve davacı tarafından 3. şahsa ödendiği, davacının üçüncü şahsa ödemek zorunda kaldığı bu tazminatı ve masraflarını sözleşmeye istinaden rücuen davalıdan tahsili talebiyle derdest davayı açtığı, mahkeme kararı, icra dosyası, taraflar arasındaki sözleşme ve bilirkişi raporu ile emsal Yargıtay kararları birlikte değerlendirildiğinde sözleşmenin 7/4 maddesi uyarınca sözleşmenin imza tarihinden önce gerçekleştirilen her türlü iş ve işlemlerden dolayı davalı …’ın sorumlu olduğu, bu nedenle sözleşmenin devrinden önce gerçekleşen dava konusu olaydan dolayı davacının üçüncü şahıslara ödediği tazminatı davalı …’dan rücuen talep etme hakkı bulunduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, 592.419,48 TL’nin 12/12/2019 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davanın zaman aşımına uğradığını, bilirkişi raporuna itirazlarını tekrar ettiklerini, bilançoların kesinleştiğini, işçilerin 3 kişi olarak düşünülemeyeceğini, davada 3. kişi zararının söz konusu olmadığını, müvekkilinin yalnızca mahkeme kararında belirtilen ve kusuru nispetindeki tutardan sorumlu tutulabileceğini, icra takibine ilişkin giderlerden vekalet ücretinden, karara ilişkin yapılan diğer masraflardan ve faizden sorumlu tutulamayacağını, elektrik dağıtım şirketinin tüzel kişiliği, hakları, borçları ve yükümlülüklerinde herhangi bir değişiklik olmaksızın sadece hisselerin el değiştirdiğini, şirket yatırımları çerçevesinde oluşan dağıtım tesislerin mülkiyetine ilişkin her türlü idari ve hukuki ihtilafın müvekkili tarafından yürütüleceği, ancak her türlü mali külfetin şirket tarafında karşılanması gerektiğinin işletme hakkı devir sözleşmesinde açıkça hükme bağlandığını, kaydi sermaye ilave edilmek suretiyle ikmal edilen borç alacak düzenlemelerinden sonra bilanço kalemlerinde bir değişikliğe gidilemeyeceğini, borç ve alacak işlemlerinin kesinleştiğini, şirketin hisse devri öncesi ve sonrasına ilişkin sorumluluklarının aynen devam ettiğini, ihale şartnamesi, hisse satış sözleşmesi ve işletme hakkı devir sözleşmesinin birlikte değerlendirilmesi gerektiğini, rücu davasına konu kararda geçen alacak türünün müvekkiline bırakılan alacaklardan olmadığını, iş kazasında 3. kişi zararından söz edilemeyeceğini, müvekkilinin icra giderlerinden, vekalet ücretinden, karara ilişkin yapılan diğer masraflardan ve faizden sorumlu olmadığını, ödeme tarihinden itibaren avans faizi talep edilmesinin sözleşmeye aykırı olduğunu, davanın hiçbir aşamada müvekkiline ihbar edilmediğini, bildirim yükümlülüğünü yerine getirmeyen ve icra takibine sebep olan davacının söz konusu davaya ilişkin faizi ve icra dosyasına ilişkin giderleri talep hakkı bulunmadığını, dayanak davada alacağın yasal faiziyle birlikte ödenmesine hükmedildiğini, davacının ödemeleri yasal faiz üzerinden yapmasına rağmen mahkemece avans faizine hükmedildiğini, dava dilekçesinde ihtar tarihinden faiz istendiği halde ıslah talebiyle ödeme tarihinden faiz talep edildiğini, ıslah dilekçesinin usulüne uygun olmadığını, davayı genişletme yasağı kapsamında bulunduğunu, kök davada davacı lehine hükmedilen vekalet ücretinin tenzili gerektiğini, müvekkili aleyhine hükmedilen harç, yargılama giderleri ve vekalet ücretinde hata olduğunu da bildirerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; işletme hakkı devir sözleşmesinden kaynaklanan rücuen alacak istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Van 2. İş Mahkemesi’nin 17/04/2018 tarih ve 2015/98 Esas 2018/255 Karar sayılı ilamının incelenmesinde; davacısı …, davalısı… Müessese Müdürlüğü olup, 23/05/2005 tarihinde meydana gelen iş kazası nedeniyle uğranılan maddi ve manevi zararın tazmini talebiyle açılan davada maddi tazminat talebinin kabulüne, manevi tazminat talebinin kısmen kabulüne karar verildiği, kararın Yargıtay 21. Hukuk Dairesi’nin denetiminden geçerek kesinleştiği görülmüştür.
Van 1. İcra Müdürlüğü’nün 2018/7833 sayılı takip dosyası ile; alacaklı … tarafından borçlular … A.Ş. aleyhine Van 2. İş Mahkemesi’nin 17/04/2018 tarih ve 2015/98 Esas 2018/255 Karar sayılı sayılı ilamına dayalı olarak icra takibi başlatıldığı, … A.Ş. tarafından icra dosyasına 12/12/2019 tarihinde 592.419,48 TL ödendiği anlaşılmıştır.
Yargılama aşamasında alınan bilirkişi raporunda, davacının 12/12/2019 tarihinde icra dosyasına ödediği 592.419,48 TL’yi davalıdan rücuen tahsilini talep edebileceği yönünde kanaat bildirilmiştir.
Sözleşme hükümleri ile birlikte somut olay ve davalı vekilinin istinaf itirazları birlikte incelendiğinde; dava dışı … tarafından iş kazası sonucu uğranılan maddi ve manevi zararın tazmini talebi ile davacı… Müessese Müdürlüğü aleyhine açılan tazminat davasında yapılan yargılama sonunda maddi tazminat talebinin kabulüne, manevi tazminat talebinin kısmen kabulüne karar verildiği, kararın Yargıtay denetiminden geçerek kesinleştiği, dava dışı …’in mahkeme ilamını … A.Ş. aleyhine icra takibine koyması sonucu davacının 12/12/2019 tarihinde 592.419,48 TL ödediği dosya içeriğiyle sabittir.
Taraflar arasında akdedildiği hususunda her hangi bir ihtilaf bulunmayan 24/07/2006 tarihli İşletme Hakkı Devir Sözleşmesinin 7.1 maddesinde; sözleşmenin imza tarihinden önce başlamış idari ve hukuki ihtilafların takip edilmesi, çözüme kavuşturulması ve bundan kaynaklanan her türlü sorumluluğun …’a ait olduğu, 7.4 ve 7.6 maddesinde de; dağıtım faaliyetinin … tarafından yürütüldüğü dönemde bu faaliyetler nedeniyle üçüncü kişiler tarafından ileri sürülecek her türlü talebin muhatabının … olduğu hükme bağlanmıştır.
Somut uyuşmazlıkta davacı tarafından icra dosyasına yapılan ödeme İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi’nin imzalandığı tarihten önceki döneme isabet eden olaya dayanmaktadır. Rücuen alacağa dayanak olan Van 2. İş Mahkemesi’ndeki davanın davacısı da bu sözleşme çerçevesinde üçüncü kişi konumunda olup İHDS’nin 7.4 ve 7.6 maddeleri gereğince davacının icra dosyasına ödediği tüm bedeli davalıdan rücuen talep ve dava hakkı bulunmaktadır. Rücuen alacağa dayanak davadaki uyuşmazlığın dağıtım tesislerinin mülkiyetine ilişkin olmaması karşısında sözleşmenin 7.2 maddesi uyarınca davacının ihbar yükümlülüğü de bulunmamaktadır. Bu nedenle davalı vekilinin bu yöndeki istinaf başvurusunun reddi gerekmiştir (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 23/03/2016 tarih 2015/13510 esas 2016/3219 karar sayılı emsal içtihadı).
Davalı vekilinin zamanaşımına ilişkin istinaf itirazının incelenmesinde; alacak taraflar arasında imzalanan İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi’ne dayandığından bu davada uygulanması gerekli olan zamanaşımı süresi Türk Borçlar Kanunu’nun 146. maddesi uyarınca 10 yıl olup davanın da bu süre içerisinde açıldığı anlaşıldığından bu yöndeki itiraz yerinde görülmemiştir.
Öte yandan, Hisse Satış Sözleşmesi’nin 9.4. maddesinde “…İşletme Hakkı Devir Sözleşmesindeki hükümler saklı kalmak kaydıyla”, 22. maddesinin f bendinde “Alıcı ihale konusu hisseleri devir aldığı tarihten önceki döneme ilişkin olarak İşletme Hakkı Devir Sözleşmesindeki hükümler saklı kalmak kaydıyla…” hükümleri yer almaktadır. Anılan hükümler gözetildiğinde Hisse Satış Sözleşmesi karşısında İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi’nin öncelikle uygulanacağı anlaşıldığından davalı vekilinin bu hususa yönelik itirazlarına Dairemizce itibar edilmemiştir.
Rücuen alacağa dayanak mahkeme ilamında meydana gelen iş kazasına ilişkin olarak davacı işçi ile davalı işverenin kusur oranları tespit edildikten sonra davalı tespit edilen kusur oranı kapsamında tespit edilen tazminat miktarından sorumlu tutulmuştur. Dava dışı … anılan ilama dayalı olarak … A.Ş. aleyhine icra takibine girişmiş, takip sonucu işbu davaya konu edilen bedel icra dosyasına davacı … A.Ş. tarafından ödenmiştir. İcra dosyasına ödenen bedelden ise İHDS hükümleri uyarınca davalı … sorumludur.
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan harç ve vekalet ücretinde herhangi bir hata bulunmadığı gibi davacı tarafından yapılan ve dosya içerisinde belgeli olan giderler gözetilerek hüküm altına alınan yargılama gideri miktarında da herhangi bir isabetsizlik görülmemiştir.
İşbu davada rücuen alacağa dayanak ilamda davacı lehine vekalet ücretine hükmedilmiş ise de, hükmedilen vekalet ücretinin davacının ödediği bedelden mahsup edilmesi mümkün değildir.
Davalı vekilinin hüküm altına alınan alacağın faiz başlangıç tarihi ve türüne yönelik istinaf itirazına gelindiğinde; kural olarak rücuen tazminat talebi, başkasına ait bir borcu yerine getiren kişinin mal varlığında meydana gelen kaybı gidermeye yönelik tazminat niteliğinde olup, davacının mal varlığındaki eksilme ödeme tarihinde gerçekleştiğinden ödeme gününden itibaren her iki tarafta tacir olduğundan avans faizi talep edebilir (Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 13/04/2016 tarih ve 2016/2239-2016/4044 E.-K. Sayılı emsal kararı).
Davacı vekili dava dilekçesinde hüküm altına alınacak alacağa davalıya başvuru tarihi olan 22/04/2020 tarihinden itibaren avans faizi işletilmesini talep etmiş, ıslah dilekçesi ile ise, ödeme tarihi olan 12/12/2019 tarihinden itibaren avans faizi işletilmesini talep etmiştir. İşbu davada davacı yan hüküm altına alınan alacağa ödeme tarihinden itibaren faiz işletilmesini talep edebilecek ise de, dava dilekçesinde faiz başlangıç tarihi yönünden tercih hakkını ödeme tarihinden daha sonraki bir tarih olan 22/04/2020 olan davalıya başvuru tarihi yönünde kullanmıştır. Davacı tarafından faiz başlangıç tarihine yönelik ödeme tarihinden daha sonraki bir tarihe ilişkin tercih hakkı kullanılıp tüketildikten sonra ıslah dilekçesi ile faiz başlangıç tarihi geriye çekilemeyecektir. Dava dilekçesinde fazlaya ilişkin talep haklarını saklı tutulması tüketilen faiz başlangıç tarihine ilişkin tercih hakkının sonucunu değiştirmeyecektir.
Hal böyle olunca, mahkemece tarafların tacir olduğu gözetilerek hüküm altına alınan alacağa avans faizi işletilmesine karar verilmesi isabetli ise de, dava dilekçesinde faiz başlangıç tarihinin ödeme tarihinden daha sonraki bir tarih olan 22/04/2020 tercih edildikten sonra ıslah dilekçesi ile tüketilen faiz başlangıç tarihine ilişkin tercih hakkının değiştirilerek ödeme tarihi olarak ıslah edilemeyeceği, dava dilekçesinde fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmasının bu sonucu değiştirmeyeceği gözetilerek hüküm altına alınan alacağa dava dilekçesinde belirtilen ve davalıya başvuru tarihi olan 22/04/2020 tarihinden itibaren faiz işletilmesinde isabet görülmemiştir.
Tüm bu nedenlerle davalı vekilinin istinaf başvurusunun faiz başlangıç tarihi yönünden kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının faiz başlangıç tarihi yönünden kaldırılmasına, davalı vekilinin sair istinaf itirazlarının reddine, davanın kabulüne karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
A)1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun faiz başlangıç tarihi yönünden KISMEN KABULÜNE,
2-Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 24/03/2021 tarih ve 2020/297 Esas 2021/212 Karar sayılı kararının faiz başlangıç tarihi yönünden KALDIRILMASINA,
B)1-Davanın KABULÜNE, 592.419,48 TL’nin 22/04/2020 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
2-Alınması gereken 40.468,17 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 10.117,06 TL’nin mahsubu ile bakiye 30.351,11 TL karar harcının karar tarihinden sonra davalı tarafından yatırıldığı anlaşıldığından bu hususta yeniden karar verilmesine yer olmadığına,
3-Davacı tarafça yatırılan 10.117,06 TL peşin harç ile 54,40 TL başvurma harcının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 153,00 TL tebligat ve müzekkere masrafı, 1.000,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.153,00 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirmiş bulunduğundan yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 46.670,97 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Gider avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde iadesine,
C)1-Davalı tarafında yatırılan 10.117,05 TL nispi istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalıya iadesine,
2-İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan yargılama giderinin davadaki haklılık durumu gözetilerek davalı üzerinde bırakılmasına,
3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından taraflar yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 21/09/2023

Başkan – Üye Üye – Zabıt Katibi –

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.