Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2021/1432 E. 2022/817 K. 15.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi.
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

.

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

….

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 07/06/2021
NUMARASI ….
DAVA : Alacak (Hisse senedi yatırım işlemlerinden kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 26/11/2020
KARAR TARİHİ : 15/06/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 15/06/2022

Taraflar arasındaki alacak istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı mahkemenin görevsizliğine yönelik olarak verilen hükme karşı davalı banka vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; yurt dışında yaşayan müvekkili …’in biriktirdiği parayı nasıl değerlendireceği konusunda … Bankası … şubesinden bilgi aldığını, …’ta bulunan … bankasına yönlendirildiğini, … … …. Şubesine giden müvekkilinin … şubesinden tanıdığı … … ile karşılaştığını ve onunda önerisiyle şube yetkilileri ile görüştüğünü, görüşmesinde 325.000 TL birikimi olduğunu bunu altın ve repoya yatırmak istediğini beyan ettiğini, ancak … …. yetkililerinin müvekkilini altına yatırım yapma isteğinden vazgeçirip birikimini borsada değerlendirmeye ikna ettiklerini, kendi bilgisinin çok olmadığı borsa konusunda bankacıların bilgisine güvendiğini, Yargıtay E. 201311-2426 K.2015/1540 sayılı kararında bu konu üzerinde durulduğunu, taahhüdü verenin bir banka olmasının söz konusu ise güven kurumu olarak basiretli bir tacir gibi davranması gerektiği ve objektif özen yükümlülüğünü yerine getirmek zorunda olduğunu, konu olayda müvekkilinin basiretli bir tacir gibi davranma zorunluluğu yokken bankanın ve çalışanlarının böyle bir zorunluluğu olduğunu, müvekkilinin de bu esasa güvenerek işlem yaptığını, 23 Aralık günü şube yetkilisinin müvekkilini arayarak … …’nun bankadaki hesabı kapatıp yatırım hesabına aktarmadığı bilgisini verdiğini, müvekkilinin gün içinde … Bankası … Şubesinde bulunan … … hesabını kapatarak yatırım hesabına aktarmasını rica ettiğini, … hanım 250.000TL’yi yatırım hesabına aktardığını, böylece müvekkilinin 250.000.TLsinin artık borsada değerlendirilmeye alındığını, şube yetkililerinin verdiği söze göre müvekkilinin yurtdışında yaşaması nedeniyle bilgilendirmenin internet aracılığıyla … … üzerinden olacağı ve müvekkilinin hesabına kolaylıkla bakabileceği fakat müvekkilinin birçok kez talepte bulunmasına rağmen internet bankacılığı açma taleplerinin ertelenmek suretiyle durumun saklanmasının sağlandığını, şüphelilerin ise borsanın iniş çıkışından bağımsız olarak müvekkilinin bilgilendirme işlerini sürekli ertelediklerini, durumun kötüye gitmesine rağmen uyarıda bulunmadıklarını, alternatif ve etkili bir çözüm yolu önermediklerini, hesap hareketlerinin hiçbir şekilde müvekkili ile resim yollardan paylaşılmadığını, internet bankacılığının hemen açılmadığını, müvekkilinin defalarca aramaları sonucunda nihayet mart ayında açıldığını, bu nedenle hesap hareketlerinin müvekkili tarafından görülmediğini ve takip edilemediğini, sadece yatırım danışmanlarıyla whatsapp üzerinden yapılan yazışmalarla müvekkilinin yatırım hesabının yönetildiğini, 05.01.2020 sabahı telefonla müvekkilini arayarak acil müvekkilinden para talep ettiklerini, borsanın kötü olduğunu, her şeyi kaybedeceklerini söylediğini, bunun üzerine müvekkilinin 122.000 TL borç para bularak hesabına gönderdiğini, bu miktarla birlikte müvekkilinin hesabının 445.000 TL olduğunu, sonrasında müvekkilinin yoğun ısrarla ile açılan internet hesabında 445.000 TL’den 306.000 TL kaldığını gördüğünü ve hemen …’i aradığını, zararın neresinden dönerse kardır lütfen hesabımı kapatın diye müvekkilinin adeta yalvardığını, yatırım uzmanının parayı garantiye aldım kazandıracağım yine merak etmeyin diyerek müvekkilini iknaya çalıştığını, müvekkilinin hesabından 180.000.TL çekmek istediğini, 180.000.TL’nin bankaca müvekkiline ödendiğini, bakiye kalan 265.000.TL üzerinden … işlemlerine yatırım danışmanı tarafından devam edildiğini, müvekkilinin yatırımını kaybetmeye başladıktan sonra şüphelilerden …’in ‘’borsa düşüyor, opsiyonların yarısını satıyorum, altın dolar hisse alarak zararı çıkartırım, siz bana bırakın” sözlerine son bir umut ile inanmış fakat yatırım uzmanı bu kişinin verdiği sözün de asılsız çıktığını, müvekkilinin para kaybetmeye devam ettiğini, müvekkilinin hesabında 260.000 TL olarak gözüken hesabın kısa sürede 179.000.TL ye düştüğünü, bunun üzerine müvekkilinin kendisini sürekli kandırarak iknaya çalışıldığını anladığını, ve hemen Türkiye’ye ilk uçakla geldiğini, …şirketine giden müvekkilinin; …’le yaptığı görüşme sonrası 120.000.TL kadar zararı olduğunu bunu kurtarabileceklerini söyleyerek müvekkilini yine kandırmaya çalıştıklarını, ertesi gün …’in müvekkilini arayarak pozisyon açmamız lazım onay verin dediğini, müvekkilinin pozisyon açmanın ne olduğunu bilmeden işlemi gerçekleştiğini, ertesi gün hesabının 40.000.TL eksiye düştüğünü görünce artık isyan ettiğini, dünya genelindeki pandemi nedeniyle müvekkilinin apar topar Hollanda’ya geri döndüğünü, en son 23 Mart 2020 günü hesabının yazık ki sıfırlandığını, müvekkilinin yurtdışında zor şartlar altında yaptığı yüklü birikiminin şüpheliler tarafından önemsenmemesi, günden güne değer kaybetmesine rağmen müdahele edilmemesi veya yanlış müdahele edilmesi tüm yatırımını kaybeden müvekkilini maddi ve manevi olarak çok büyük zarara soktuğunu, yaptığı araştırmalar sonucu … Yatırımlarla ilgili internet şikayet var hattında pek çok şikayet olduğunun görüldüğünü iddia ederek menkul kıymetlerde hisse senedi yatırımı nedeniyle ayıplı banka hizmetinden doğan 265.000.TL nin yasal faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline , davalı banka ile yapılan sermaye araçları alım satım aracılığı çerçeve sözleşmesinin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının parasını sadece mevduatta değerlendirmek istemediğini, farklı yatırım araçlarına yönelmek istediğini, müvekkil şirkette yatırım yapma kararı aldığını ve müvekkil şirkette yatırım hesabı açıldığını, davacı ile yapılan 23.12.2019 tarihli görüşmede davacıya ne kadar paranın VİOP’a aktarılacağı sorulmuş ise de davacının “hepsini aktar” şeklinde talimat verdiğini, aynı gün yapılan görüşmede ise 250.000 TL’nin kendisi tarafından internet bankacılığı ile kalanın da müşteri temsilcisine verdiği talimat ile yatırım hesabına aktarılması konusunda mutabık kalındığını, davacının, 19.12.2019 tarihli….. Araçlar Alım Satım İşlem Aracılık Sözleşmesi, 09.01.2020 tarihli Vadeli İşlemler ve Opsiyon Piyasasına İlişkin Risk ve Fiyat Bilgilendirme Formu, 19.12.2019 tarihli uygunluk testi, 19.12.2019 tarihli Yerindelik Testi imzaladığını, davacının, işlemlerin risklerini ve boyutunu bildiğini, davacının, müşteri temsilcisi tarafından yönlendirildiği iddiasında ise, davacıya yönlendirme yapılmadığını, davacıya kesin bir kazanç veya getiri taahhüdünün ise hiç bir zaman verilmediğini, davacının hisse senedi işlemleri alım satım emirlerinin sözlü olarak verildiğini ve bu talimat veya işlemlere onayları mevzuata uygun olarak kayda alındığını bildirerek davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; davacının gerçek kişi olduğu, davacı gerçek kişinin davalı bankada, hisse senedi yatırımı yaptığı ve zarara uğradığı, bu sebeple uğradığı zararın tazmini talebine ilişkin bu davayı açtığı, dava konusu işlemlerin ve uyuşmazlığın tüketici işlemine yönelik olduğu, keza Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 01.10.2020 tarih, 2019/638 Esas, 2020/3753 Karar ve 04/02/2021 tarih, 2020/1357 Esas, 2021/873 Karar sayılı menkul kıymetler yatırım kuruluşlarının menkul işlemlerine ilişkin Tüketici Mahkemelerinin kararlarına göre davaya bakma görevi, tüketici mahkemesine ait olduğu gerekçesiyle mahkemenin görevsizliği nedeniyle davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine, görevli mahkemenin Ankara Tüketici Mahkemesi olduğunun tespitine karar vermek verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı banka vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu işlemin yatırım amacıyla yapılan işlem olduğunu, davacının bu işlemleri ticari amaçla yapması nedeniyle ticaret mahkemelerinin görevli olduğunu bildirerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava, davacının hisse senedi yatırımı sebebiyle uğradığı zararın tazmini istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Bilindiği üzere 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 3/k bendinde, ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişi “tüketici”, 3/ı bendinde ise mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlem “tüketici işlemi” olarak tanımlanmıştır. Aynı Kanunun 73/1. maddesinde tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemelerinin görevli olduğu belirtilmiş, 83/2. maddesinde ise taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olması, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceğine değinilmiştir. HMK’nın 1. maddesinde de görev hususunun kamu düzenine ilişkin olduğu, mahkemece yargılamanın her aşamasında resen gözetileceği düzenlenmiştir.
Finansal Hizmetlere İlişkin Mesafeli Sözleşmeler Yönetmeliği’nin 4.maddesinin “a” bendinde; finansal hizmetin her türlü banka hizmeti, kredi, sigorta, bireysel emeklilik, yatırım ve ödeme ile ilgili hizmetleri, aynı yönetmeliğin 8.maddesinde de; cayma hakkının kullanımı ve tarafların yükümlülükleri düzenlenmiştir.
Finansal hizmetlerin tüketici işlemi kapsamına alındığı yukarıda açıklanan yasal düzenlemelerden anlaşılmaktadır. Bir başka anlatımla işin sadece finansal olması işlemin tüketici işlemi olmadığını göstermeyecektir.
Doktrinde de tasarruf sahibi bireysel yatırımcının bir aracı kurum ile çerçeve sözleşmesi imzalamasının tüketici işlemi olduğu ve tüketici mahkemelerinin görevli olduğu belirtilmektedir (Doç. Dr. N. Füsun Nomer Ertan; Sermaye Piyasası Hukuku Toplantı Serisi-Tebliğler Tartışmalar, sayfa 24-25).
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 07/02/2019 tarih ve 2017/11-2348 Esas 2019/82 Karar sayılı kararında “… Her ne kadar 6502 sayılı TKHK’nun 49.maddesi finansal hizmetlere ilişkin mesafeli sözleşmeler yatırım hizmetlerini de tüketici hukuku kapsamı içine almış olsa da taraflar arasında imzalanan sözleşmenin konu ve kapsamını belirleyen “B” bendinde açıkça bu sözleşme çerçevesinde gerçekleştirilecek yatırım işlemlerinin “ticari amaçla” olduğu belirtilmiştir. Dava konusu sözleşme geçerli ve taraflar için bağlayıcıdır. Yukarıda açıklandığı üzere bir işlemin tüketici hukukuna tabi sayılabilmesi için tüketicinin ticari veya mesleki amaçla hareket etmemesi şart olup, eldeki davaya konu sözleşmenin ticari amaçla yapıldığının açıkça belirtilmiş olmasına göre uyuşmazlığın çözümünde tüketici mahkemeleri görevli sayılamaz. Hal böyle olunca yerel mahkemenin ticaret mahkemelerinin görevli olduğu yönündeki direnme kararında hukuka aykırılık bulunmamaktadır.” denilmiştir. Somut olayda uyuşmazlık, taraflar arasındaki… Satım Aracılığı Çerçeve Sözleşmesinden kaynaklanmakta olup, sözleşmede davacı faaliyetinin ticari olduğuna dair herhangi bir hüküm bulunmaması, dosyada mevcut Risk Bildirim Formu ve Bireysel Müşteri Tanıma Formu içeriklerinden dava konusu işlemlerde davacının bireysel müşteri olduğu ve böylelikle davacının dava konusu işlemerin tüketici işlemi olarak sayılmakla davaya bakmakla tüketici mahkemesi görevli olduğundan ilk derece mahkemesince bu yönde tesis edilen kararda bir isabetsizlik görülmemiş, davalı vekilinin ileri sürmüş olduğu istinaf sebeplerine itibar edilmemiştir.
Sonuç olarak dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, kamu düzenine aykırı bir hususun saptanmamasına ve özellikle dosya kapsamında bulunan delillere göre usul ve yasaya uygun ilk derece mahkemesi kararına karşı davalı banka vekilinin istinaf sebeplerinin HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereği esastan reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davalı banka vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gerekli olan 80,70 TL harçtan peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 21,40 TL harcın davalılardan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davalı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından taraflar yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda uyuşmazlık konusu miktar dikkate alındığında HMK’nın 362. maddesi gereğince kesin olmak üzere, tarafların yokluğunda oy birliği ile karar verildi.15/06/2022

Başkan- … Üye – … Üye – … Zabıt Katibi -…

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.