Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2021/1404 E. 2023/1507 K. 26.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2021/1404 Esas 20231507/ Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/1404
KARAR NO : 2023/1507

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 01/07/2021
NUMARASI : 2020/565 Esas 2021/458 Karar
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALILAR :
İHBAR OLUNAN :
VEKİLİ :
DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 30/10/2020
KARAR TARİHİ : 26/10/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 26/10/2023

Taraflar arasındaki İtirazın İptali istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı davalılar vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketinin kasko sigortalısı … plakalı araç park halinde iken davalı …’nun maliki diğer davalının ise sürücüsü olduğu, … plakalı aracın çarpması neticesinde hasara uğradığını, müvekkilinin bu hasarı tazmin ettiğini, akabinde davalılar aleyhine icra takibine geçildiğini, davalıların takibe haksız olarak itiraz ettiğini iddia ederek itirazın iptali ile %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP
Davalı … Genel Müdürlüğü cevap dilekçesinde özetle; öncelikle husumet nedeniyle davanın reddi gerektiğini, müvekkilinin kusurunun ve sorumluluğunun bulunmadığını, davanın …’a ihbarının gerektiğini bildirerek davanın reddini istemiştir.
Diğer davalı davaya cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, olay tarihinde davalı sürücü …’ün 23/05/2019 günü saat 14.50 sıralarında, yönetimindeki … plaka sayılı belediye otobüsü ile … Caddesini takiben … Market önlerine olay mahalline geldiğinde yolun kenarında park halinde bulunan davacı taraf sürücüsü …’ye ait … plakalı aracın sağ arka kesimine çarpması sonucu maddi hasarla sonuçlanan trafik kazası meydana geldiği, Ankara ATK Trafik İhtisas Dairesi tarafından düzenlenen rapor kapsamına göre meydana gelen kazada davalı sürücü …’ün %100 oranında kusurlu olup, davacı taraf sigortalı araç sürücüsü …’nin kusursuz olduğu, kaza nedeniyle davacının aracında meydana gelen hasar tutarının 9.823,09 TL olup, bu tutardan ve işlemiş faiz olan 525,60 TL’den davalıların müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulmaları gerektiği gerekçeleriyle davanın kabulüne, davalıların Ankara 15. İcra Müdürlüğü’nün 2020/4845 esas sayılı takip dosyasına vaki itirazlarının iptali ile, takibin, 9.823,09 TL asıl alacak, 525,60 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 10.348,69 TL alacak üzerinden aynen devamına, asıl alacağa (9.823,09 TL) takip tarihinden geçerli olmak üzere yıllık %9 yasal faiz yürütülmesine, alacak likit olmadığından icra inkar tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı … istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu kazaya karıştığına dair dosyada delil bulunmadığını, olay saatinde başka otobüslerinde dava konusu yerden geçtiğini, bilirkişi raporunun eksik olup kusurun hatalı değerlendirildiğini, dosyaya sundukları dilekçeler dikkate alınmadan karar verildiğini, davacının öncelikle … aracının ZMMS poliçesini düzenleyen …A.Ş.’ye başvurması gerektiğini, … ile aralarındaki iş sözleşmesi gereğince müvekkilinin sorumlu tutulamayacağını bildirerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.
Davalı … Genel Müdürlüğü vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemenin , hatalı ve yetersiz bilirkişi raporunu dayanak alarak hukuka aykırı karar verdiğini, bilirkişi raporuna karşı yaptıkları, itirazlarının değerlendirilmediğini, Kuruluş otobüsünün kazaya karışıp olay yerini terk ettiği ileri sürülmüş ise de bu konuda henüz yeterli inceleme ve değerlendirme yapılmadığını, davalı idarenin kayıtlarında göre … plakalı aracın bahsi geçen tarihte bir kazaya karışmadığının anlaşıldığını, müvekkilinin aracın sadece maliki olup kazanın aracın sevk ve idaresi …” de iken gerçekleştiğinden, …, A.Ş. bünyesinde çalıştığından müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini, müvekkilinin 4325 ve 5393 Sayılı yasalarla oluşmuş, … Belediyesi Başkanlığı’na bağlı tüzel kişi olduğundan, iş bu dava konusu kazanın gerçekleşmesinde herhangi bir kusur ve sorumluluğu bulunmadığını bildirerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava, trafik kazası nedeniyle sigortanın sigortalısına ödediği hasar tazminatının TTK.nun 1472.maddesi kapsamında rücuen tahsili istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Kaza tespit tutanağı, kasko sigorta poliçesi ve hasar dosyası, 20/04/2021 tarihli adli tıp raporu, ödeme dekontu, davalı idareye ait … plakalı araca ait ZMMS poliçesi, tramer kayıtları, bilirkişi raporu vs deliller dosya arasında mevcuttur.
Ankara 15. İcra Müdürlüğünün 2020/4845 esas sayılı dosyasının incelenmesinde; davacı tarafından davalılara karşı 23/05/2019 tarihli trafik kazası nedeniyle sigortalısına ödenen bedelin rücuen tahsili amacıyla toplam 10.348,69 TL üzerinden ilamsız icra takibi başlatıldığı, takibin davalıların süresinde itirazı üzerine durduğu, eldeki itirazın iptali davasının İİK.nun 67.maddesinde öngörülen 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı görülmüştür.
Davalı idare adına kayıtlı … plakalı aracın 16/11/2018-16/11/2019 tarihleri arasında … numaralı zorunlu mali sorumluluk sigortası poliçesi ile dava dışı … Sigorta A.Ş. tarafından teminat altına alındığı dosyada ZMMS poliçesinden mevcut anlaşılmaktadır.
Taraflar arasında davacının kasko sigortacısı olduğu aracın, davalı idarenin işleteni olduğu aracın karıştığı trafik kazası sonucu hasara uğradığı, hasar bedelinin davacı tarafından sigortalıya ödendiği hususlarında herhangi bir ihtilaf bulunmamaktadır.
Uyuşmazlık, meydana gelen trafik kaza tarihinde davacının aracının dava dışı … Sigorta A.Ş. tarafından ZMMS poliçesi ile teminat altına alınması nedeniyle davacının rücuen alacak talebini doğrudan davalıya yöneltip yöneltemeyeceği, davalılar aleyhine başlatılan icra takibinin bu noktada usulüne uygun olup olmadığı, itirazın iptali dava şartı olan usulüne uygun icra takibi yapılmış olmasına ilişkin şartın gerçekleşip gerçekleşmediği, gerçekleşmiş ise dava konusu kazada davalı araç sürücüsünün kusurlu olup olmadığı, sigortalı araç sürücüsüne atfı kabil kusur bulunup bulunmadığı, sigortalı araçta oluşan hasardan davalıların sorumlu olup olmadığı, sigortalı araçta oluşan hasar nedeniyle sigortalıya ödeme yapan davacının ödediği bedeli davalılardan talep edip edemeyeceği, davalıların icra takibine itirazının haklı olup olmadığı hususlarından kaynaklanmaktadır.
Davacı yan, sigortalısına ödediği bedelin kaskolu araçta hasara neden olan aracın işleteni ve sürücüsü olan davalılardan rücuen tahsili için icra takibi başlatmış, davalıların itirazı üzerine duran ilamsız icra takibine devam edebilmek için de işbu itirazın iptali davasını açmıştır.
Yukarıda açıklandığı üzere davalı idarenin işleteni olduğu araç kaza tarihinde ZMMS poliçesi ile dava dışı … Sigorta A.Ş. tarafından teminat altına alınmıştır.
Kaza tarihi olan 23/05/2019 tarihinde yürürlükte bulunan Kasko Sigortası Genel Şartlarının B.4.4.3. maddesi “Sigorta şirketi ödediği tazminat tutarınca sigortalıya halef olur. Sigorta şirketi ödediği tutar için rücu talebini, sigorta limitleri dahilinde, öncelikle ilgili risk için teminat sunan sigorta şirketine yöneltir. Sigorta şirketi ilgiliye karşı sahip olduğu rücu hakkını ilgili risk için sigorta teminatının bulunmadığı durumda kullanabilir. Sigorta ettiren ve sigortalı, sigortacının açabileceği davaya veya takibe yararlı ve elde edilmesi mümkün belge ve bilgileri vermeye zorunludur” hükmünü içermektedir.
Anılan hüküm uyarınca sigortalısına ödeme yapan davacının sigortalısının halefi olarak ödediği tutar için rücu talebini, davalı malik/sürücüye karşı ancak ilgili risk için sigorta teminatının bulunmadığı durumda kullanabilecektir. Somut olayda ise davalı idarenin aracı ZMMS poliçesi ile teminat altındadır. Bu durumda davacı, rücuen alacak talebini sigorta limitleri dahilinde, öncelikle ilgili risk için teminat sunan davalı idarenin ZMMS poliçesini düzenleyen sigorta şirketi olan dava dışı … Sigorta A.Ş. ‘ye yöneltmek zorundadır (Emsal Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 28/03/2016 tarih ve 2015/9080 Esas 2016/3878 Karar sayılı ilamı).
Öte yandan Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin 11/05/2022 tarih 2022/3223 Esas 2022/4460 Karar sayılı ilamında hayat sigortasına ilişkin olarak “Dosya kapsamından mirasbırakan …’nin kullandığı, 07/02/2013 tarihli ve 20.000 TL tutarlı bireysel kredi nedeniyle aynı başlangıç tarihli hayat sigortası poliçesi tanzim edildiği, mirasbırakanın 26/06/2013 tarihinde öldüğü, geriye davacı mirasçısının kaldığı anlaşılmaktadır. Somut uyuşmazlıkta; sigorta poliçelerinin kredi veren banka tarafından açılan kredilere teminat olarak düzenlendiği anlaşılmaktadır. Tüketici kredisi sözleşmesinde ve tüm sigorta poliçelerinin üzerinde kredi veren bankanın adına dain ve mürtehin kaydı bulunacağı yazılı olup sigorta şirketinin menfi yanıtına karşı, kredi veren banka lehtar olduğu sigorta poliçesindeki hakları talep ettiğinde, sigorta şirketinin ona karşı ileri sürebileceği bir defi ve itiraz hakkı bulunmamaktadır. Muris, bankadan kullandığı krediye teminat oluşturmak üzere bankanın talebiyle hayat sigortası yaptırmıştır. Esasen kredi veren bankanın talebi ile tüketici tarafından yaptırılan hayat sigortası, tüketicinin kendi isteğiyle yaptığı bir sigorta olmayıp, bankanın talebi üzerine kredi alacağına teminat oluşturmak üzere yapılan bir sigortadır. Sigorta poliçesinde, tüketici sigortalı, banka lehtar ve sigorta poliçesini düzenleyen sigorta şirkedir. Poliçenin dain ve mürtehini bankadır. Rizikonun gerçekleşmesi halinde, bankanın poliçe teminatı kapsamında kalan bakiye kredi alacağını, öncelikle sigorta şirketinden tahsil etmesi gerekir. Sigorta şirketi lehtar konumunda olduğundan, bankaya karşı tüketicinin sağlık sorunları olduğunu, örneğin, kalp hastası veya kanser hastalığını gizlediğini ileri süremez. Çünkü, sigorta poliçesini düzenleyen, sigorta şirketinin kendisi veya yetkili acentesidir. Bankanın elinde hayat sigortası poliçesi gibi kolayca alacağını tahsil etme imkanı varken, sigortacının ödeme talebini geri çevirdiği şeklindeki bir gerekçeyle, poliçe limiti kapsamında kalan alacağı için icra takibi başlatması veya dava açması TMK’nın 2. maddesinde düzenlenen dürüstlük kuralına aykırılık oluşturur. Bu nedenle tüketici işlemi niteliğindeki banka kredileri nedeniyle, hayat sigortası yapılmış olması durumunda, bankanın poliçe limitleri dahilinde kalan kredi alacağını öncelikle sigorta şirketinden tahsil etmesi zorunludur. Bu husus, banka tarafından tüketicinin mirasçıları (halefleri) hakkında dava açılabilmesinin ön şartıdır. Banka sadece poliçe limitinin yeterli olmadığı bakiye alacak için tüketicinin mirasçılarından talepte bulunabilir. Kredi kullanan tüketici adına yapılan hayat sigortası poliçesi mevcutken, bankanın tüketicinin ölümü nedeniyle, tüketicinin mirasçılarından ödenmeyen bakiye kredi alacağının tahsili için dava açması veya icra takibi başlatması, sigorta hukukunun temel ilkelerine ve sigorta yapılmasının amacına aykırılık oluşturacağı gibi sigorta yapılmasına duyulan güven ve itimadı da zedeler. Bu nedenle banka alacağını öncelikle sigorta poliçesinden tahsil etmelidir.
TMK’nın 2. maddesinde, “Herkes, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır. Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz.” hükmü düzenlenmiştir. 2918 sayılı yasanın 91. maddesine göre işletenin aynı yasanın 85. maddesindeki hukuki sorumluluğunu karşılanmak üzere yaptırılan ZMMS poliçesinin lehtarı aynı yasaya göre zarar gören üçüncü kişi olup, kasko şirketi de zarar görene halef olduğuna göre ZMMS sigortacısına başvuru hakkına sahiptir. Hal böyle olunca mahkemece; yukarıda açıklanan gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, mirasçının ölüm nedeninin tespit edilemediğinden dava konusu kredinin davacıdan tahsil etme işleminin haksız olduğu yönündeki yanılgılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirir.” şeklindeki kararında da uygulandığı üzere sigorta ettirmek ile davalı işleten riskini teminat altına almıştır. Sigortacı davacı şirketin sigortalısı da üçüncü kişi olarak ZMMS’nin doğal lehtarı olduğundan, sigorta ilişkisinin amacına uygun olarak, lehtarın sigorta şirketine başvurması gerekir. Yargıtay 13. ve 3. Hukuk Dairesi’nin ihtiyari olan hayat sigortası yönünden getirdiği bu kriter, yapılması zorunlu olan ZMMS poliçesi yönünden evleviyetle uygulanmalıdır.
Diğer taraftan TTK’nun 1472. maddesine göre davacının halef olması kanuni dayanak sağlamış ise de, davacı sigorta şirketi rücu hakkının sigorta şirketine başvuru şartı getiren genel şartları kabul ettiğine göre bu haklar sınırında belirlenmiştir. Genel Şartlarla sigortalı aleyhine hüküm getirilemez ise de (TTK’nun 1452. maddesi) sigorta şirketi yönünden böyle bir kısıtlama da bulunmamaktadır.
Bu durumda mahkemece, davalı aracının kaza tarihinde ZMMS poliçesi ile teminat altına alındığı, Kasko Sigortası Genel Şartlarının B.4.4.3. maddesi uyarınca davacının rücuen alacak talebini sigorta limitleri dahilinde, öncelikle ilgili risk için teminat sunan davalının ZMMS poliçesini düzenleyen sigorta şirketi olan dava dışı … Sigorta A.Ş. ‘ye yöneltmek zorunda olduğu, davacının anılan sigorta şirketine başvurmadan davalılar aleyhine doğrudan icra takibi yapamayacağı, itirazın iptali dava şartı olan usulüne uygun başlatılan icra takibinin varlığına ilişkin şartın gerçekleşmediği gözetilerek davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı gerekçe ile yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabet görülmemiştir.
Bununla birlikte, TTK’nun 1472. maddesi sigortalının gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak tazmin ettiği bedel kadar, sigortacıya intikal eder hükmü dava hakkının intikalini düzenlemektedir. Sigorta şirketinin dava hakkını kullanmasına ilişkin dava şartı/takip şartı kıstasının gözetilmeksizin dava hakkı verildiğine ilişkin bir düzenleme değildir. Dava itirazın iptali davası olup, itirazın iptali davalarının takibe sıkı sıkıya bağlı olmaları karşısında somut olayda dava şartını tamamlanabilir olup olmadığı yönünden herhangi bir değerlendirme yapılmamıştır.
Tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin davanın kabulü yönündeki kararında isabet görülmediğinden davalı … ve davalı …İşletmesi Müessesesi vekilinin istinaf başvurularının ayrı ayrı kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın usulden reddine karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
A)1-Davalı … ile davalı …İşletmesi Müessesesi vekilinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/(1)-b.2 maddesi uyarınca ayrı ayrı KABULÜ ile,
2-Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 01/07/2021 tarih ve 2020/565 Esas 2021/458 Karar sayılı kararının kamu düzenine aykırılık gözetilerek KALDIRILMASINA,
3-Davanın dava şartı yokluğu sebebiyle HMK’nın 115/2. maddesi gereği USULDEN REDDİNE,
2-Alınması gerekli olan 269,85 TL karar ve ilam harcının peşin alınan 124,99 TL ile 51,74 TL icra peşin harcın mahsubu ile eksik 93,12‬ TL’nin davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 4.080,00 TL maktu vekâlet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekil ile temsil ettiren davalı …İşletmesi Müessesesine verilmesine,
5-Artan gider avansı olması halinde karar kesinleştiğinde ve talepleri halinde ilgili taraflarına iadesine.
B)1-Davalı … tarafından yatırılan 168,00 TL istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalıya iadesine,
2-Davalı tarafından yatırılan 162,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile istinaf aşamasında yapılan 45,00 TL dosya masrafı olmak üzere toplam 207,10 TL’nin davacıdan alınarak davalı …’e verilmesine,
C)1-Davalı …İşletmesi Müessesesi tarafından yatırılan 671,02 TL istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalıya iadesine,
2-Davalı tarafından yatırılan 162,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davacı yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda uyuşmazlık konusu miktar dikkate alındığında HMK’nın 362. maddesi gereğince kesin olmak üzere, tarafların yokluğunda oy birliği ile karar verildi. 26/10/2023

Başkan- Üye – Üye – Zabıt Katibi-

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.